Mim Yahya Çelebi Adlı Üyenin Nedir Yazıları - ...

  • lâlezâr

    23.12.2008 - 15:46

    Lâlim lâlezârında lâlelerle
    Melâlim lâl renginde hâlelerle
    Hilâlim helâldir tüm nalelerle
    Durmam dönerim hep pervânelerle
    Lâlinle melâlim hilâline helâldir
    Bütün nâlelerim yüzünün hâlesinde
    Yorgun yorgun yorgun bir pervaneyim…

  • Pervane

    23.12.2008 - 15:45

    Lâlim lâlezârında lâlelerle
    Melâlim lâl renginde hâlelerle
    Hilâlim helâldir tüm nalelerle
    Durmam dönerim hep pervânelerle
    Lâlinle melâlim hilâline helâldir
    Bütün nâlelerim yüzünün hâlesinde
    Yorgun yorgun yorgun bir pervaneyim…

  • akşemseddin hazretleri

    22.12.2008 - 17:43

    AK-ŞEMS-ED-DİN (DİNİN AK VE APAYDINLIK GÜNEŞİ ANLAMINA GELİR)
    İSTANBUL'UN MANEVİ FATİHİ
    FATİH SULTAN MEHMET HANI YETİŞTİREN ZAT
    VELİ KİŞİ
    ALİM KİŞİ
    TIP,FEN İLİMLER,ASTRONOMİ VE BİR ÇOK İLİM DALINDA
    ÜST DÜZEY ALİM OLDUKTAN SONRA
    HACI BAYRAMI VELİ HAZRETLERİ İLE TANIŞMIŞ
    ONUN TALEBESİ OLMUŞ
    PAYEYE ERDİKTEN SONRA
    HACI BAYRAMI VELİ HAZRETLERİ'NİN İŞARETİ İLE
    ŞEHZADE MEHMET'İ YETİŞTİRMEKLE VAZİFELENMİŞ
    İSTANBUL'UN FETHİ'NDE MANEN VE İLMEN ÇOK BÜYÜK KATKILARI OLMUŞ ZAT.
    SEVGİ VE HOŞGÖRÜ ABİDESİ
    GÜNÜMÜZ İSTANBUL'U
    HATTA İSTANBUL MERKEZLİ BİR TARİHİMİZ
    ONDAN İZLER TAŞIR
    O İSTANBUL'UN MANEVİ FATİHİ

  • istiklal caddesi

    22.12.2008 - 16:51

    İstiklal Caddesinde Bir Bahar Esintisi.

    Sokak İstiklal Caddesi
    Bir garip grup ki garibi guraba
    Şanlı Türk Polisine atarlarken kahkaha
    Ben hep derdim Sevgi ve Hoşgörü
    Bu sahnede gözlerim öyle ki doldu
    Ruhumda acı bir sızı ki
    Kahretmedim asla
    Garip bir gençlik gördüm ve göz yaşı döktüm
    Nereden bileceklerdi içimdeki hüznü
    Polise atıyorlarken kırmızı uçakları
    Saygıdan yoksun bir tavır uçuruyorlar gönlümün diline
    Hoş gör diyorum hoş gör ne olur sev diye diye
    Kendimi ikna odasına çekiyorum
    Ve içlerinden birisi diyor ki polise
    Yunan sokaklarındaki gibi hadi vursana
    Vurda görsünler sokaklar kimin
    Diyor şuurunu kaybetmiş garibim
    Ve öyle ki şanlı yiğidim polisim aldırır mı bu şeytan oyununa
    Mert ve Cesametli bakışlar
    Omuzlar dik olabildiğince
    Suratlara çarpan uçaklar
    Tahriktir kahkahalar
    Akşama dek sabırla kıpırdamadılar
    Ve garibi guraba gençlerimiz
    Aldanmışlardı bir oyuna
    Bir oyun ki kulaklara fısıldayan şeytan yorulmuştu susmuştu
    Öyle ki gençlerin kanlarında ki doğruluk sesini duyurmuştu
    Çekildiler bedbin bezgin ve umutsuz gençler
    Yorgunda artık,çilekeş bedenler
    Polis halen şanlı ve dik duruyor
    Sokak ağır ağır boşalıyor
    Şeytan yangın istemişti
    Kıvılcım yeter demişti
    Bir kıvılcıma dahi meydan yok
    Yok artık bu son direnişin
    Geliyor sevmediğin aydınlık neslim
    Sen yan artık umutsuzluk ateşinde
    Bizler sevgi ve hoşgörü neşesinde
    Baharlar bekliyoruz
    Baharlar
    Kış biteli çok oldu
    Güzde dün bitti
    Öyle ki bugün bahar

    22 aralık pazar sabahı İstikal Caddesi'nde yaşanan talihsiz hadiseye ithafen yazıldı hiç dokunulmadı olduğu gibi aktarıldı.

    halil karakaş

  • hacı bayram veli

    21.12.2008 - 17:06

    yandı bu gönlüm
    yandı bu gönlüm
    yanmakta derman buldu bu gönlüm

    bayramım imdi bayramım imdi
    yar ile bayram ederler şimdi

    hamdü senalar
    hamdü senalar
    yar ile bayram kıldı bu gönlüm

    (hacı bayramı veli)

    gözü gönlü hak aşkından gözyaşıyla dolmuş
    dolmuş ve boşalmış
    günümüze tesiri olmuş
    hakkın kutsi bir kulu.
    rabbim öyle kulları başımızdan eksik etmesin. amin.

  • fethullah gülen

    21.12.2008 - 17:01

    cemil meriç ten duyduğum kadarıyla
    herbirisi dokuza yakın dil bilen dünyaca ünlü bir çoğu japon olan
    yedi sosyoloji profosörünün,
    dünyanın bu insanın görüşlerine ihtiyacı var dedikleridir.
    dünya böyle diyor.
    benim görüşümse ne olur artık bilemem

  • fethullah gülen

    21.12.2008 - 16:52

    fethullah gülen nasıl biridir dersen: bu ülkede dünya haritasının önünde dikilip cümleler kurabilecek olan, buna 'hakkı' olan nadir kişilerdendir kendisi...
    çünkü hayal kurmayı, büyük düşünmeyi son yüzyılda unutan, büyük düşünmesi istenmeyen bir ulusun büyük düşünen bir evladıdır...
    hayallerinin içeriğinden daha önemli olan şey belki de 'hayal kurabilmesidir'
    hayatını bize doğru gelir ya da gelmez bir amaç için adamış,
    bir hayale bir ömür vermiştir...
    sadece tabelalardan ibaret olan, halkı hep hor gören, halkın hakemliğine güvenmeyen jakoben zihniyetler tabi ki sözkonusu şahsiyeti sevmeyeceklerdir.
    zaten dini duyguları olan halkın, bu dini duygular doğrultusunda hareket etmesini halkın dini duygularını sömürüyor şeklinde hilkat garibesi bile olamayacak, -mevcut bütün sosyal bilimlere aykırı- bir gariplikte değerlendiren, zihinleri yobazlaşmış insanlar da belki onu anlamayacaklardır...
    bir insanın dindar olmasını onu karalamak için yeterli görecek kadar küçük düşünen insanların onu ve hayalini anlamalarını beklemek belki beyhudedir...
    beyinlerinin kıvrımlarında sıkışıp kalmış, kendi daracık dünyalarının dışına çıkamamış, ülke küçük olsun ama bizim olsun mantığına ülkeyi ve çocuklarını kurban etmeye çalışan zihniyetlerde, belki 'yeryüzü' ile ilgili hayaller kuran onu anlamayacaktır... hayallerinin peşinden koşmayı bilen, bunu teoride ve pratikde kabul ettiğiniz ya da etmeğiniz şekillerde gerçekleştiren bu insan dünyada adını sanını bilmediğiniz ülkelerde bile türkçe konuşulan okullar açılmasına, o okullarda türkiyeye ve türk halkına sempati duyan insanların yetişmesine vesile olmuştur.
    türkiye de birilerinin yüzyil önce yaptığını, onların ülkelerinde yaparak skoru eşitlemeyi akıl edebilmiştir.
    bu ülkenin istiklal marşının oralarda okunmasına vesile olmuştur.
    ona söven insanlar yaptıklarının binde birini başka bir amaç için yapmış olsaydı 'kahraman' olurlardı.

  • Ergenekon

    19.12.2008 - 17:35

    HABİL VE KABİLİN KABİLİ NASIL YANİ?
    dünya kurulduğu günden bu yana
    habil ve kabilin temsilcileri oldu
    kabillik birileri tarafından temsil edildi
    günümüzde bunun temsilcileri hakkında bir dava başlatıldı
    davaya şanlı türk destanımızın adı verildi
    ihtimal dünyayı kaosa sürükleyen büyük ahtapotunun
    türkiyede ki temsilcileri bu çete
    çetenin iç yapısı çökertilecek gibi
    ancak bir kolu kopan bu çok kollu ahtapot halen güçlü ve yaşıyor
    onu dünya üzerinde durduracak tek bir şey var, o da
    anadolu insanında ki millet ruhu
    bu millet ruhu sevgi ve kardeşlik temsilcisi anadolu insanımızın
    yer yüzüne yayılması ve gittiği her yerde
    özünde ki sevgi ve kardeşlik tohumlarını
    gönüllere saçmak ve
    ne olursan ol gel demek
    gönlünde her insanı buyur edeceğin bir sandalye olsun demek
    aç aça bildiğin kadar sineni ummanlar gibi dolsun
    kalmasın hiç alaka duymadığın bir gönül demek
    işte anadolu insanının millet ruhu
    bu kutsi ruhun evlatları şimdi gençler ve
    beşikteki bebeklerimiz, oynayan çocuklarımız
    bu ruh ile sevgi ve kardeşlik füzeleri dünyanın her yerine fırlatmalı
    savaş ve zulm bitmeli
    o zaman ahtapot ölecek
    ülkemiz içinde akan kanlar da dinecek
    ve unutmadan
    ergenekon davasında ki bahse konu örgüt büyük ahtapotun kolu
    ve bu kol üzerinde vantozlar var kan emen zehirli yapılar
    işte onlar doğumuzu ve batımızı kana bulayan onlarca küçük örgüt ne diyelim
    sevgi ve kardeşlik temsilcisi anadolu insanı
    kutsi millet ruhunun hakkını verir ve
    şu alemde ki güzleri bahara çevirir
    dünya harbleri kıştaydı
    şimdi ümitvarız güzde bitiyor
    güneş karanlığı yakaladı ve boğuyor
    bahar çağı yakındır dostlar
    yakındır çok yakın
    üzerimize düşen vazife damarlarımızda hissettiğimiz sorgulamalarımızda gizli
    tembel olmayacağız
    çok kitap okuyacağız
    kutsal değerlerimiz olacak sahipleneceğiz
    bir gayemiz olacak
    boş insan değil bir gaye insanı olacağız
    insanları aydınlatmak için dolmalıyız
    boşluğumuz olmamalı.
    sevgiyle kalın dostlar......sevgiyle kalın.

  • zarafet

    17.12.2008 - 08:49

    ZARAFET
    ZİYARET
    ZİYAFET (başkalarına sunma anlamında)

    insanda olması gereken üç haslet

  • abdal

    17.12.2008 - 08:39

    HAK AŞKINDAN BAŞI DÖNEN KULDUR ABDAL

  • abd

    17.12.2008 - 08:36

    abd kul demek
    abdullah Allah'ın kulu demek olduğu gibi
    abid ibadet eden kula verilen isim
    abdiyet ise ibadet etme ameliyesi
    ubidiyet ibadet mana derinliği itibariyle abd kökünden geldiği gibi
    ibadet olmadanda abd olunmuyor
    kul olmak kulluk yapmaktan geçiyor

    kul oldum kul oldum kul oldum (mevlana)

  • tulû

    02.12.2008 - 09:44

    * (( Bir tulû’ kadar gurûbu seyretmek de tatlı,))
    * Her gurûb, (( bir tulû’a emâre)) bu âlemde,
    * ((gerçeğinin tulû ve gurûbları yaşanır.))
    * ((insanın gönlüne tulû)) eden

    (( Bir tulû’ kadar gurûbu seyretmek de tatlı,))
    Rûh, bir kısım sihirli duygularla kanatlı..
    Her gurûb, (( bir tulû’a emâre)) bu âlemde,
    Karanlığın arkasında ışıktan bir perde.
    Geceleri gökler pırıl pırıl çehresiyle,
    Hep bir türkü söyler o müthiş hendesesiyle.
    .............(m.f.gülen)
    tulû’ kırık mızrapta böyle geçerken

    tasvvuf konulu bir metnin içinde

    Haşyet, kâmil mânâda bir enbiyâ hususiyetidir; nebiler; sürekli içinde, âdetâ İsrafil'in sûrunun duyulduğu bu atmos­ferde ve Hakk'ın azamet ü celâlinin savleti karşısında bir can ile ölür, birkaç can televvünü ile dirilirler. Onların his, şuur ve idrâk ufuklarında her zaman:

    ف َ ل َ م ّ َ ا ت َ ج َ ل ّ َ ى ر َ ب ّ ُ ه ُ ل ِ ل ْ ج َ ب َ ل ِ ج َ ع َ ل َ ه ُ د َ ك ّ ً ا و َ خ َ ر ّ َ م ُ و س َ ى ص َ ع ِ ق ً ا

    'Cenâb-ı Hak azametle dağa tecelli edince, dağ şak şak oldu, parçalandı ve Mûsâ kendinden geçip bayıldı.'[11] ((gerçeğinin tulû ve gurûbları yaşanır.)) (m.f.gülen kalbin zümrüt tepeleri 'Havf ve Haşyet' bahsi)

    başka bir metinde

    Bağış, ihsan, hak vergisi ve ekstra ilâhî lütuflar mânâsına gelen mevhibe; kalbe gelen, içe doğan ve ((insanın gönlüne tulû)) eden vârid –biz bunu daha ziyade çoğul olarak 'vâridât' şeklinde kullanırız– tasavvufçulara göre, yoldakilere Cenâb-ı Hakk'ın özel bir teveccühü, bir iltifatı, bir atiyyesi ve bazı ahvâlde hususi bir tenvir ve irşadıdır ki, buna, hak yolcularının her şeyi doğru görüp doğru değerlendirmeleri için zaman zaman onların iç dünyalarında tecellî eden 'envâr-ı sıfât' veya 'envâr-ı esmâ' demek de mümkündür. (m.f.gülen kalbin zümrüt tepeleri 'Vâridât ve Mevhibe ' bahsi)

  • tulû

    02.12.2008 - 09:41

    tulû ümit ışıltıları,
    gurûb'un zıttı
    kalpte duyulan itminan duygusu
    mehtabın sırrı
    bir doğum emaresi
    doğum yapan annenin tebessümü
    tulû hakkında kalbimin beyan ettiği kadar
    aslında derin ve sırlı bir sözcük
    sözcükler içindeki yeri 'taşlar içinde kıymetli ve sırlı bir taş gibi'

  • rene magritte

    21.11.2008 - 10:16

    RENE MAGRITTE
    Belçikalı ressam. Gerçeküstücülüğün önde gelen sanatçısı olan Magritte, Delvaux ile birlikte bu akımın Belçikada‘ki en önemli temsilcisidir.1916-1918 arasında aralıklı olarak devam ettiği Brüksel akademisinde simgeci constant Montald ve Gisbert Combaz‘ın öğrencisi oldu. 1919‘da ressam Pierre Louise Floquet‘den fütürüzmi öğrendi. 1922-1924 arasında Servanckx ile doyut denemelere girişti.Ancak 1922‘de G.de Chirico‘nun yapıtlarını tanıdıktan sonra sanat anlayışını bütünüyle değiştirdi. Yazar arkadaşları Camille Goemans E.L.T. mesens Paul Nouge gibi, oda çeşitli dergilere yazılar yazdı. Dada hareketine ve Fransız gerçek fransız gerçeküstücülerine koşut etkinliklere geçti. 1927-1930 yılları arasında Paris yakınlarında Perreux‘da yaşayan Magritte, Eluard ve Breton ile yakın dostluk kurdu.Sanatçı bütün yapıtlarında yaşamın gizemi ve dünyanın anlamsızlığı üstüne metafizik bir sorgulamaya girişir. Magritte, Eluard‘ın Chants de Maldoror adlı yaptılarınıda resimlemiştir. Mektup ve çeşitli yazıları 1979‘da derlenerek kitap haline getirildi.

  • mâsivâ

    14.11.2008 - 15:22

    Masiva Yunus Emre hazretlerinin bir mısrasında geçiyor
    ve anlamıda hissediliyor bir nebze;
    şöyle diyor Yunus Emre hazretleri

    'Masivadan bekliyorken bir haber
    perde kalktı öyle gördüm ben beni
    ben taşrada arar iken o can içinde can imiş (can içre can imiş) '

    burada masivadan - ötelerden haber beklemek
    hak dostunun tasavvufun derinliklerinde ki seyehatinde bir yere varmış olduğu
    ve vardığı noktada kalbin dereceyi hayatını farketmesi,
    aradığının masivanın (taşra anlamına gelecek olan masivada değilde)
    iç derinliklerde can içre can olan bir masiva alemde saklı olduğu hissediliyor.
    'biz size şah damarınızdan daha yakınız ' ayeti
    'sığmam dedi hak arz-ı semaya kenzen bilindi dil madeninde' İbrahim Hakkı Hazretleri
    gibi beyanlar ışığında ki manalar masiva ile ilişkilendirildiğinde,
    tasavvuftan doğması hasebiyle masiva sözcüğünün
    iç alemin derinliklerinde bir buud olduğu hissediliyor
    yakında ki uzaklık, yanı başımızdaki öteler, can içre canın ulaşıldığı yerin adı

    Masivadan masivaya yolcu olan insan
    Dağlardan Dağlara koşan ceylan
    Masivada onu yolcu eden
    Masivada onu bekliyor
    İnna Lillah ve İnna İleyhi Raciun
    Haktan geldik hakka yolcuyuz
    (fakir)

    'ben bir yolcuyum bir ağaç altında konakladıktan sonra yoluna devam eden bir yolcuyum benim dünyayla ne alakam olabilir ' hadisi şerif

    yolcu olan ruh ise ruhun mekanı masiva olsa gerek

    bu güzel kelimenin kalemimin darlığı nispetinde manası olarak kabul edilmesi ümidiyle.

Toplam 15 mesaj bulundu