Metin Aykut Antoloji.com

popüler olandan beslenmeyi çağrıştırıyor. kitabıplarına göz attım. her daldan birileri daldan dala birşeyler yazmışlar. yazılarda matrixten de birşeyler var, felsefeden de. ama benim bu konuda okuduklarımdan çıkardığım sonuç: matrix ve felsefe sağlıklı bir şekilde bir araya getirilemez. matrix filmi anlamsızdır demiyorum. fakat felsefe, vahiy kabul etmiyor bildiğim kadarıyla. halbuki anlatılanların yorumlanması için bu gerekli. www.sineterapi.com zamanı olan okusun.

bir hoca, islamın şartının altı olduğunu ileri sürmüş... bunu duyan bir hoca da gelmiş 'sen islamın şartının altı olduğunu söylüyormuşsun, herkes biliyor beş olduğunu, bunu nasıl yaparsın, neymiş altıncısı? ' diye sormuş hocaya. cevap hemen gelmiş: 'altıncısı elbetteki haddini bilmektir.'
haddini bilmek te islamın şartları adar önemlidir demek istemiş sanıyorum.
bu hikaye burada iki şekilde anlam ifade etti.
birincisi: nazan bekiroğlunun değeri ortada, ben ne diyebilirim ki. ne kadar güzel söz yazsam, yazılarını ne kadar medhetsem bir anlam ifade etmeyecek. (belki tekrar olacak.)
ikincisi(ve daha doğrusu) : itiraf etmek gerek ki bu terazi o sikleti çekmez. yazıdan ne anlıyorum, hatta daha ötesi, ufkum ne ki...
ama pek çok insan adına söyleyebilirim: yüreğimizde kendisine karşı sevgi var.

demokrasi nin kısmen de olsa var olduğu yerlerde çok kişinin ilgilendiği şeyleri devletin de yakından ilgilenmesi, rapor tutması- rapor alması gerekli diye düşünüyorum. malum, gerçek bir dünyada yaşıyruz. gerçek olduğunun farkında olan düşmanlarımız var. masalsı hürmetleri yok, herşeyi (ama herşeyi) deneyeceklerdir... 'ummuyorum', literatürden çıkmalı, saygısızca değil ama prensip olarak dosyalanmalı orada ortaya çıkan hedef ve etki... seyredenler koyun gibi izlemezse kurtlardan da bir zarar gelmez denmemeli. el elden üstündür demeli. ellerin eline bırakmamalı sevdiklerimizi. iki el bir baş içindir demeli, el atmalıyız.