en büyük kalpazan
misal veriyorum bir yıl boyunca zeytin ağaçlarının bakımını yapar budar dibini sürer ilaç atar zeytinler olgunlaşınca toplar yağını çıkartırsınız.herşeyiyle tam bi emektir çıkan yağ. ama amarikalı bembeyaz kağıdı sokar matbağaya birazdan yemyeşil dolar çıkar matbağanın öbür tarafından o beyaz kağıt.o doları bastırır alır senin bir yıllık emeğini.bundan daha büyük kalpazanlık varmı yeryüzünde.
- Kullarımdan bir kul iki denizin birleştiği yerdedir. O senden daha alimdir, buyurdu.
Hz. Musa:
- Ey Rabbim, ben onu nasıl bulacağım? diye sordu.
Allah kendisine şöyle buyurdu:
- Torbanın içinde bir balık taşı. Onu nerede kaybedersen orada Hızır'ı bulursun.
Böylece Hz. Musa bir arkadaşı ile Hızır'ı aramaya koyuldu. Beraberlerinde bir balık taşıyorlardı.
Bir kayanın yanına vardıklarında uykuya daldılar. O esnada balık canlanıp torbadan denize atlayıverdi.
Uyandıktan sonra denizin kıyısına vardıklarında bir elbiseye bürünmüş bir insan gördüler ki bu Hızır idi Musa ona selam verdi.
Hızır ona şöyle dedi:
- Senin memleketinde selam nerede vardır. Yani senin memleketinde huzur kalmamıştır.
Musa:Ben Musa'yım.İsrailoğullanndaki Musa mı?
Evet... Sana öğretilen ilimden bana öğretmek şartıyla sana uyayım mı? diye devam etti Musa.Hızır şöyle dedi:
- Doğrusu sen benim yanımda dayanamazsın.
Musa şu karşılığı verdi:
- İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın. Ben senin işlerine karışmayacağım.
Böylece deniz kıyısında yürümeye başladılar. Gemileri yoktu. Yanlarına bir gemi uğradığında binmek için konuşup anlaştılar.
Gemiciler Hızır'ı tanıyıp ikisini de ücretsiz olarak taşıdılar.
Bir kuş gelip geminin kenarına kondu. Bir iki defa denize gagasını vurdu. Bunun üzerine Hızır:Ey Musa, senin ve benim ilmim Allah'ın ilminden ancak şu kuşun denize gagasını vurup aldığı su kadardır, dedi ve geminin tahtalarından bir kaçını söktü. Musa:
Bunlar bizi ücretsiz gemilerine aldılar sen buna karşılık gemilerini söküyorsun...Hızır:
- Sen benimle sabredemezsin, dayanamazsın demedim mi? dedi.
Musa birinci defa unutmuştu. Kıyıya çıktılar, yollarına devam ettiler. Arkadaşlarıyla oynayan bir çocuğun yanından geçerlerken Hızır o çocuğu öldürüverdi. Musa hemen:
- Bir suçsuz insanı öldürdün.
Hızır:
- Ben sana benimle sabredemezsin demedim
mi? dedi.
Devam ettiler. Sonunda bir yere geldiler. Yıkılmak üzere olan bir duvar kalıntısına rastgeldiler. Hızır duvarı onarmak için uğraştı ve o duvarı tamir etti. Musa:
- Bu boş işlerle ne uğraşıyorsun? deyince, Hızır:
- İşte artık yollarımız ayrılmalıdır, dedi.
Ve o zamana kadar olan garip işlerin anlamlarını anlatmaya başladı
- Önce gemi, denizde çalışan fakirlerindi. Gemiyi eski göstermek istedim. Çünkü sahilde bir zalim hükümdar var, güzel gemileri zorla alıyor. Çocuğu öldürdüm, çünkü anne ve babası müslümandı. O ise yoldan çıkacaktı, onları da yoldan çıkarmasın diye ölmesi daha hayırlı idi.
Duvara gelince, o duvar iki yetim çocuğun idi. Duvarın altında bir hazine var. Çocuklar büyüyünce defineyi bulacaklar ve Allah'ın rahmetini kazanacaklar.
Böylece Musa, bir kişinin Allah'ın ilmini anlamaya güç yetiremeyeceğini açık bir şekilde anlamıştı.
Ve her alimden üstün bir başka alim vardır.(bu ilim ilmi ledündür)
dün eczanaye gittim. eczacıya bana bi antibiyotik verirmisin dişim ağrıyor dedim. eczacı veremem yasak dedi neden dedim. yeni yasaya göre veremem dedi. dedimki ben otuz yıldır doktor ra gitmedim başım ağrırsa bi ağrı kesici dişim ağrırsa bi antibiyotik aldım içtim.askerken bile terlik istirati almak için bile cıkmadım arkadaşlarım kaytarmak için yapardı bunu hep. ve o anda hürriyetimin kısıtlanması beni çok üzdü.
bugün de alkol yasağı.dini emir.ya yarın hangi yasakta sıra namaz da dini emir. oruç oruçta dini emir. şeriat şeriatta dini emir.kadınların örtünmesi örtünmekte dini emir.
sırada hangi yasak var beyim.
bu yıl hortum olayları diğer yıllara göre daha fazlaymış. güneş olduğundan daha sıcak bu yıl güneş patlamaları sebebi ile . jet hava akımlarının sebebide dünyamızın dönüşü ve güneşin dünyamızı ıstması ile orantılı.
hartum la birlikte çok yoğun yağışta oluşur.hemde sıra dışı yoğunlukta yağışlar sel baskınlarını da beraberinde getirir.
bunun nedenide.nemli sıcak hava çok soğuk hava ile karşılaştığında için deki nemi kusmak zorundadır aynı sudan çıkardığımız bi çamaşırı nasıl sıkarsak hava da soğuduğunda içindeki nemi sıkar adeta.
ben havada gerçekleşen hortum olayını suda oluşan girdaba benzetirim.suda girdap nasıl oluşur.durgun suyun derinliklerinde güçlü bi akıntı varsa suyun yüzeyinde girdap oluşur.bazan öyle güçlü bi girdap oluşurki tuhaf sesi bile çıkartır. müthiş hızlı döner girdaplar.hava dada bu girdapların benzerleri oluştuğunda hortum diyoruz.atmosferin yüksek katmanlarında güçlü rüzgarlar olduğunu biliyoruz. meterolajide jet hava akımları diyorlar çok güçlü rüzgarlar.ve eksi otuz derecelik soğuk rüzgarlar. yani suyun derinliklerinde güçlü akıntıların yerine yukarıda güçlü rüzgarların jet hava akımları alıyor.ve hava girdaplarını yani hortumları oluşturuyor.
çeşme hortumundan bahsetmicem tabi.
büyük maddi ve can kayıplarına sebeb olan tuhaf doğa olayı ilgimi ceker benim.
son yıllarda ülkemizdede gerçekleşen bu garip ve tehlikeli doğa olayının asıl görüldüğü bölgeler genellikle kuzey amerika kıtası.ve amerika birleşik devletlerinin düz arazileri olan bölgeler. son yıllarda türkiyedede görülmeye özelliklede akdeniz üzerinde görülüyor karaya yaklaştığında ortadan kayboluyor hortumlar düz ovalık bölgelerimiz özellikle ankara polatlı konya elazığı gibi düz ovası olan bölgelerde görülüyor dağlık arazilerde hortumun yapısı oluşsada etkili olmadan yapısı bozulup ortadan kalkıyorlar.
.
içsel yolculuk aslında kainatı anlamaktır.kainatı anlamak kendini anlamaktır en küçük en büyüğün modelidir en büyükte en küçüğün modelidir.ve insan kendini anladıkça benzerlikler kurarak hiç görmediği şeyleri bilebilir diye düşünüyorum.
sen kendini sandın bir parça küçük
halbuki sende alem var en büyük.
mühittin arabii
ben:metin, çanakkaleliyim,çifçiyim,umurbeyliyim evliyim babayım türküm bi bilenim bi ayağım topal bi gözüm kör . bunlar ben im tarifim yani sıfatlarım bi kısmıda benem ben i tarif eden ismim sıfatlarım ve benelerim.beni tarif eden sıfatlarım olmasada ben yine varım.ve hiç bi eksikliğim olmadan varım. şöylede düşüne biliriz.
ben: mehmet bodur istanbulluyum denizciyim bekarım pomakım zalimim çolakım gibi beni tarif eden sıfat ve benelerim var.yani anlatmak istediğim isim ve sıfatlar farlı ben aynı ben. ben tek hepimiz tek bi ben iz. sadece isimlerimiz ve sıfatlarımız ve benelerimiz farklı bizi tarif eden şeyler farklı.özde tek bi ben var.
akıl bendede değil
sendede değil
akıl onda
sen de o ol
bunu anla
burda akıl bende de değil sendede değil derken birinci tekil şahıs ve ikinci tekil şahısı ima ediyorum.misal veriyorum birinci tekil şahısla ikinci tekil şahıs birbirlerine karşı yüksek sesle konuşuyorlar bağırışıyorlar küfür ve hakaret ediyorlar. ikiside öfke içindeler yani öfke hissi ni hissediyor ve öfkenin gereklerini yapıyorlar yani hissettikleri halin gereği neyse onu yapıyorlar. sen de O ol anla derken de üçüncü tekil şahısı ima ediyorum.birinci tekil şahısla ikinci tekil şahısı .olayları anlamlandıran gözlemleyen izleyen bakan gören kişiyi O olarak ima ediyorum. mesela bu yazdığım şeyleri anlama çalışan birisinin içinde bulunduğu hal yada hissi durumu anlatıyorum.her halin ilhamı farklıdır.
YER:çanakkale ili lapseki ilçesi umurbey beldesi tarih:4 şubat perşembe 2010 kahvehanelerde sigara denetimi yapılıyor.sigara denetimini yapan kişi.jandarma ve sakallı birisi ve daha önceden imam olduğunu bildiğimiz müftülük çalışanı.bizim kahvenin üst tarafındaki ki berber dükanında sobanın yanındaki odunların altında bile sigara izmariti arıyor. eğer sigara içildiyse izmariti en görülmez yere atılmış olmalı mantığı ile izmarit arıyor odunların altında.yani din adamı olduğnu bildiğimiz kişiye bizi denetlettiriyorlar.yani din adamı olarak bildiğimiz kişi bizim sigara içip içmediğimizi kontrol ediyor eğer sigara içtiğimizi tespit ederse cezada yazacak yani din adamına halkı denetlettiriyorlar.din adamlarını amir güç konumuna getiriyorlar.yani din adamlarına amir sıfatı veriliyor.halkı denetliyen ve cezalandıran konuma getiriyorlar din adamlarını. peki amir kimdir trafikte trafik polisleri amirdir trafik te trafik polislerini gördüğümüzde ne hissediyorsak din adamına karşıda o hisleri hissetmemizi algılamamızı istiyorlar jandarma polis pazarcı için zabıta bunların hepsi amirdir ve din adamlarını da amir olarak algılatıyorlar bize. peki tüm bunları hangi bilgiyi yorumlayarak yapıyorlar? muhittin arabi derki allah kainatı suretiyle yaratır ve yönetir ve o surette allahın isim ve sıfatlarıdır.ve o isim ve sıfatlar herşeyin isim ve sıfatlarıdır.ve herşeyi isim ve sıfatlarla algılar ve biliriz ve algıda herşeydir. ve atatürkün kurduğu laik demokratik sosyal hukuk devleti olan türkiye cumhuriyetinde din adamları halkı denetlememeli ve denetliyemez.
evet ilk bakışta inekler çimento yemezki sözü doğru elbette inekler çimento yemez bunun tersini söylemek mümkünmü. ama türkiyede son siyasi durumları göz önüne alırsak mümkün olmayan olması imkansız olması lazım gelen şeyler bir bir gerçekleşiyor t.c. hükümeti t. c yi kaldırıyor başbakan beyanat veriyor t. c nin kaldırılmasından haberim yok ama bi karar alındıysa arkasında durmak lazım diyor.başbakanın böyle bişeyden haberi olmaması sizce mümkünmü. mümkün değil ama oluyor .bi türk vatandaşı türk bayrağı nı akil adamlar toplantısına elbisesinin içine saklayarak sokuyor bu başka bi ülke değil türkiyede gerçekleşiyor böyle bişey mümkün mü. mümkün olmamalı ama oluyor . tererüst başı hapisaneden t.b.m.m şu şu yasaları çıkarsın diyor mümkünmü böyle bişey mümkün olmamalı ama oluyor .genelkurmay eski başkanı teröris suçlamasıyla yargılanıyor böyle bişey mümkünmü mümkün olmamalı.ama oluyor inekler çimento yirmi böle bişey mümkünmü mümkün olmamalı. artık emin değilim olması mümkün olmayan öyle şeyler oluyorki bu ülkede bi bakarsın ineklerde çimento yemeye başlamış :)
cumhuriyet ilan edildiğinde anadolu halkı osmanlıda saray darbesi oldu sanmış.
anadolu insanı kurtuluş savaşı sırasında yurtdışında tatildemiymiş? nasıl yazabiliyorlar böyle aptalca şeyleri.
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
ben hayretten ibaretim desem abartmış olmam .herşeyi merak ettim en sonda kendimi merak etmeye başladım . nasıl düşündüğümü duygularımı nasıl oluşturduğumu .nasıl hissettiğimi merak etmeye başladım . daha sonrada hissettiğim duygularımın neler old ...
havut
17.06.2013 - 23:48ege ve marmarada deve semerine havut derler .
a.b.d
13.06.2013 - 23:21en büyük kalpazan
misal veriyorum bir yıl boyunca zeytin ağaçlarının bakımını yapar budar dibini sürer ilaç atar zeytinler olgunlaşınca toplar yağını çıkartırsınız.herşeyiyle tam bi emektir çıkan yağ. ama amarikalı bembeyaz kağıdı sokar matbağaya birazdan yemyeşil dolar çıkar matbağanın öbür tarafından o beyaz kağıt.o doları bastırır alır senin bir yıllık emeğini.bundan daha büyük kalpazanlık varmı yeryüzünde.
ağlatan filmler
13.06.2013 - 17:01erkekler ağlamaz :))
kul sıkışmayınca hızır yetişmez
05.06.2013 - 23:42Birgün Yüce Allah, Hz. Musa'ya:
- Kullarımdan bir kul iki denizin birleştiği yerdedir. O senden daha alimdir, buyurdu.
Hz. Musa:
- Ey Rabbim, ben onu nasıl bulacağım? diye sordu.
Allah kendisine şöyle buyurdu:
- Torbanın içinde bir balık taşı. Onu nerede kaybedersen orada Hızır'ı bulursun.
Böylece Hz. Musa bir arkadaşı ile Hızır'ı aramaya koyuldu. Beraberlerinde bir balık taşıyorlardı.
Bir kayanın yanına vardıklarında uykuya daldılar. O esnada balık canlanıp torbadan denize atlayıverdi.
Uyandıktan sonra denizin kıyısına vardıklarında bir elbiseye bürünmüş bir insan gördüler ki bu Hızır idi Musa ona selam verdi.
Hızır ona şöyle dedi:
- Senin memleketinde selam nerede vardır. Yani senin memleketinde huzur kalmamıştır.
Musa:Ben Musa'yım.İsrailoğullanndaki Musa mı?
Evet... Sana öğretilen ilimden bana öğretmek şartıyla sana uyayım mı? diye devam etti Musa.Hızır şöyle dedi:
- Doğrusu sen benim yanımda dayanamazsın.
Musa şu karşılığı verdi:
- İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın. Ben senin işlerine karışmayacağım.
Böylece deniz kıyısında yürümeye başladılar. Gemileri yoktu. Yanlarına bir gemi uğradığında binmek için konuşup anlaştılar.
Gemiciler Hızır'ı tanıyıp ikisini de ücretsiz olarak taşıdılar.
Bir kuş gelip geminin kenarına kondu. Bir iki defa denize gagasını vurdu. Bunun üzerine Hızır:Ey Musa, senin ve benim ilmim Allah'ın ilminden ancak şu kuşun denize gagasını vurup aldığı su kadardır, dedi ve geminin tahtalarından bir kaçını söktü. Musa:
Bunlar bizi ücretsiz gemilerine aldılar sen buna karşılık gemilerini söküyorsun...Hızır:
- Sen benimle sabredemezsin, dayanamazsın demedim mi? dedi.
Musa birinci defa unutmuştu. Kıyıya çıktılar, yollarına devam ettiler. Arkadaşlarıyla oynayan bir çocuğun yanından geçerlerken Hızır o çocuğu öldürüverdi. Musa hemen:
- Bir suçsuz insanı öldürdün.
Hızır:
- Ben sana benimle sabredemezsin demedim
mi? dedi.
Devam ettiler. Sonunda bir yere geldiler. Yıkılmak üzere olan bir duvar kalıntısına rastgeldiler. Hızır duvarı onarmak için uğraştı ve o duvarı tamir etti. Musa:
- Bu boş işlerle ne uğraşıyorsun? deyince, Hızır:
- İşte artık yollarımız ayrılmalıdır, dedi.
Ve o zamana kadar olan garip işlerin anlamlarını anlatmaya başladı
- Önce gemi, denizde çalışan fakirlerindi. Gemiyi eski göstermek istedim. Çünkü sahilde bir zalim hükümdar var, güzel gemileri zorla alıyor. Çocuğu öldürdüm, çünkü anne ve babası müslümandı. O ise yoldan çıkacaktı, onları da yoldan çıkarmasın diye ölmesi daha hayırlı idi.
Duvara gelince, o duvar iki yetim çocuğun idi. Duvarın altında bir hazine var. Çocuklar büyüyünce defineyi bulacaklar ve Allah'ın rahmetini kazanacaklar.
Böylece Musa, bir kişinin Allah'ın ilmini anlamaya güç yetiremeyeceğini açık bir şekilde anlamıştı.
Ve her alimden üstün bir başka alim vardır.(bu ilim ilmi ledündür)
alıntıdır
kul sıkışmayınca hızır yetişmez
04.06.2013 - 22:41aklımızın sırlarına açılan kapı.
hürriyet
30.05.2013 - 00:36dün eczanaye gittim. eczacıya bana bi antibiyotik verirmisin dişim ağrıyor dedim. eczacı veremem yasak dedi neden dedim. yeni yasaya göre veremem dedi. dedimki ben otuz yıldır doktor ra gitmedim başım ağrırsa bi ağrı kesici dişim ağrırsa bi antibiyotik aldım içtim.askerken bile terlik istirati almak için bile cıkmadım arkadaşlarım kaytarmak için yapardı bunu hep. ve o anda hürriyetimin kısıtlanması beni çok üzdü.
bugün de alkol yasağı.dini emir.ya yarın hangi yasakta sıra namaz da dini emir. oruç oruçta dini emir. şeriat şeriatta dini emir.kadınların örtünmesi örtünmekte dini emir.
sırada hangi yasak var beyim.
hortum
30.05.2013 - 00:03bu yıl hortum olayları diğer yıllara göre daha fazlaymış. güneş olduğundan daha sıcak bu yıl güneş patlamaları sebebi ile . jet hava akımlarının sebebide dünyamızın dönüşü ve güneşin dünyamızı ıstması ile orantılı.
hortum
29.05.2013 - 23:53hartum la birlikte çok yoğun yağışta oluşur.hemde sıra dışı yoğunlukta yağışlar sel baskınlarını da beraberinde getirir.
bunun nedenide.nemli sıcak hava çok soğuk hava ile karşılaştığında için deki nemi kusmak zorundadır aynı sudan çıkardığımız bi çamaşırı nasıl sıkarsak hava da soğuduğunda içindeki nemi sıkar adeta.
hortum
29.05.2013 - 23:40ben havada gerçekleşen hortum olayını suda oluşan girdaba benzetirim.suda girdap nasıl oluşur.durgun suyun derinliklerinde güçlü bi akıntı varsa suyun yüzeyinde girdap oluşur.bazan öyle güçlü bi girdap oluşurki tuhaf sesi bile çıkartır. müthiş hızlı döner girdaplar.hava dada bu girdapların benzerleri oluştuğunda hortum diyoruz.atmosferin yüksek katmanlarında güçlü rüzgarlar olduğunu biliyoruz. meterolajide jet hava akımları diyorlar çok güçlü rüzgarlar.ve eksi otuz derecelik soğuk rüzgarlar. yani suyun derinliklerinde güçlü akıntıların yerine yukarıda güçlü rüzgarların jet hava akımları alıyor.ve hava girdaplarını yani hortumları oluşturuyor.
hortum
29.05.2013 - 23:19çeşme hortumundan bahsetmicem tabi.
büyük maddi ve can kayıplarına sebeb olan tuhaf doğa olayı ilgimi ceker benim.
son yıllarda ülkemizdede gerçekleşen bu garip ve tehlikeli doğa olayının asıl görüldüğü bölgeler genellikle kuzey amerika kıtası.ve amerika birleşik devletlerinin düz arazileri olan bölgeler. son yıllarda türkiyedede görülmeye özelliklede akdeniz üzerinde görülüyor karaya yaklaştığında ortadan kayboluyor hortumlar düz ovalık bölgelerimiz özellikle ankara polatlı konya elazığı gibi düz ovası olan bölgelerde görülüyor dağlık arazilerde hortumun yapısı oluşsada etkili olmadan yapısı bozulup ortadan kalkıyorlar.
.
2023
29.05.2013 - 20:142023 ben bu rakkamdan nefret ediyorum eskiden de sevmezdim 23 ü bunun süt kardeşi vardır 13 onuda hiç sevmezdim zaten :)
mavi
28.05.2013 - 23:51iki gündür dikkatimi çekiyor denizde gökyüzüde sanki daha bi mavi gibime geliyor.
içsel yolculuk
28.05.2013 - 01:22içsel yolculuk aslında kainatı anlamaktır.kainatı anlamak kendini anlamaktır en küçük en büyüğün modelidir en büyükte en küçüğün modelidir.ve insan kendini anladıkça benzerlikler kurarak hiç görmediği şeyleri bilebilir diye düşünüyorum.
sen kendini sandın bir parça küçük
halbuki sende alem var en büyük.
mühittin arabii
akp
27.05.2013 - 00:00bindik bi elamate gidiyoruz kıyamete.
ben
25.05.2013 - 18:36ben:metin, çanakkaleliyim,çifçiyim,umurbeyliyim evliyim babayım türküm bi bilenim bi ayağım topal bi gözüm kör . bunlar ben im tarifim yani sıfatlarım bi kısmıda benem ben i tarif eden ismim sıfatlarım ve benelerim.beni tarif eden sıfatlarım olmasada ben yine varım.ve hiç bi eksikliğim olmadan varım. şöylede düşüne biliriz.
ben: mehmet bodur istanbulluyum denizciyim bekarım pomakım zalimim çolakım gibi beni tarif eden sıfat ve benelerim var.yani anlatmak istediğim isim ve sıfatlar farlı ben aynı ben. ben tek hepimiz tek bi ben iz. sadece isimlerimiz ve sıfatlarımız ve benelerimiz farklı bizi tarif eden şeyler farklı.özde tek bi ben var.
o
25.05.2013 - 00:28akıl bendede değil
sendede değil
akıl onda
sen de o ol
bunu anla
burda akıl bende de değil sendede değil derken birinci tekil şahıs ve ikinci tekil şahısı ima ediyorum.misal veriyorum birinci tekil şahısla ikinci tekil şahıs birbirlerine karşı yüksek sesle konuşuyorlar bağırışıyorlar küfür ve hakaret ediyorlar. ikiside öfke içindeler yani öfke hissi ni hissediyor ve öfkenin gereklerini yapıyorlar yani hissettikleri halin gereği neyse onu yapıyorlar. sen de O ol anla derken de üçüncü tekil şahısı ima ediyorum.birinci tekil şahısla ikinci tekil şahısı .olayları anlamlandıran gözlemleyen izleyen bakan gören kişiyi O olarak ima ediyorum. mesela bu yazdığım şeyleri anlama çalışan birisinin içinde bulunduğu hal yada hissi durumu anlatıyorum.her halin ilhamı farklıdır.
kiraz
08.05.2013 - 17:21bu sene kiraz çok kısa. baştan pahalı olur sonra biraz ucuzlar gibi olur sonra ihracat kirazı olan devrede daha çok pahalanır.
laiklik
27.04.2013 - 21:41laiklik
YER:çanakkale ili lapseki ilçesi umurbey beldesi tarih:4 şubat perşembe 2010 kahvehanelerde sigara denetimi yapılıyor.sigara denetimini yapan kişi.jandarma ve sakallı birisi ve daha önceden imam olduğunu bildiğimiz müftülük çalışanı.bizim kahvenin üst tarafındaki ki berber dükanında sobanın yanındaki odunların altında bile sigara izmariti arıyor. eğer sigara içildiyse izmariti en görülmez yere atılmış olmalı mantığı ile izmarit arıyor odunların altında.yani din adamı olduğnu bildiğimiz kişiye bizi denetlettiriyorlar.yani din adamı olarak bildiğimiz kişi bizim sigara içip içmediğimizi kontrol ediyor eğer sigara içtiğimizi tespit ederse cezada yazacak yani din adamına halkı denetlettiriyorlar.din adamlarını amir güç konumuna getiriyorlar.yani din adamlarına amir sıfatı veriliyor.halkı denetliyen ve cezalandıran konuma getiriyorlar din adamlarını. peki amir kimdir trafikte trafik polisleri amirdir trafik te trafik polislerini gördüğümüzde ne hissediyorsak din adamına karşıda o hisleri hissetmemizi algılamamızı istiyorlar jandarma polis pazarcı için zabıta bunların hepsi amirdir ve din adamlarını da amir olarak algılatıyorlar bize. peki tüm bunları hangi bilgiyi yorumlayarak yapıyorlar? muhittin arabi derki allah kainatı suretiyle yaratır ve yönetir ve o surette allahın isim ve sıfatlarıdır.ve o isim ve sıfatlar herşeyin isim ve sıfatlarıdır.ve herşeyi isim ve sıfatlarla algılar ve biliriz ve algıda herşeydir. ve atatürkün kurduğu laik demokratik sosyal hukuk devleti olan türkiye cumhuriyetinde din adamları halkı denetlememeli ve denetliyemez.
İnekler çimento yiyemez ki(!)
24.04.2013 - 05:17evet ilk bakışta inekler çimento yemezki sözü doğru elbette inekler çimento yemez bunun tersini söylemek mümkünmü. ama türkiyede son siyasi durumları göz önüne alırsak mümkün olmayan olması imkansız olması lazım gelen şeyler bir bir gerçekleşiyor t.c. hükümeti t. c yi kaldırıyor başbakan beyanat veriyor t. c nin kaldırılmasından haberim yok ama bi karar alındıysa arkasında durmak lazım diyor.başbakanın böyle bişeyden haberi olmaması sizce mümkünmü. mümkün değil ama oluyor .bi türk vatandaşı türk bayrağı nı akil adamlar toplantısına elbisesinin içine saklayarak sokuyor bu başka bi ülke değil türkiyede gerçekleşiyor böyle bişey mümkün mü. mümkün olmamalı ama oluyor . tererüst başı hapisaneden t.b.m.m şu şu yasaları çıkarsın diyor mümkünmü böyle bişey mümkün olmamalı ama oluyor .genelkurmay eski başkanı teröris suçlamasıyla yargılanıyor böyle bişey mümkünmü mümkün olmamalı.ama oluyor inekler çimento yirmi böle bişey mümkünmü mümkün olmamalı. artık emin değilim olması mümkün olmayan öyle şeyler oluyorki bu ülkede bi bakarsın ineklerde çimento yemeye başlamış :)
akıl
17.04.2013 - 04:42akıl bendede değil
sendede değil
akıl onda
sen de o ol
bunu anla
M.B
ali
14.04.2013 - 00:49zengin olmaya çok çok yakındırlar
mürşid
11.04.2013 - 20:04hayatta en hakiki mürşid ilimdir.
atatürk
aptal yazılar
11.04.2013 - 12:19cumhuriyet ilan edildiğinde anadolu halkı osmanlıda saray darbesi oldu sanmış.
anadolu insanı kurtuluş savaşı sırasında yurtdışında tatildemiymiş? nasıl yazabiliyorlar böyle aptalca şeyleri.
T.C.
10.04.2013 - 00:48Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi
Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927
Toplam 396 mesaj bulundu