Akıp giden zamanın içinde ben neyim ki? Kendi dalına tutunmaya çalışan bir kelebek... Evet olsam olsam bir kelebek... Pır pır uçan hercai intizar... Kısacık ömründe kendini rengarenk bezetmiş renklerin farkında olmayan kelebek. Kaf Dağı'na yolculuğa çıkmış garip, mahzun ve bir o kadar da kimsesiz insan: ben. Kalabalıkların ortasındaki yalnız insan. Bulduğunu sandığı, vuslatın umudunda bulduğunu sandığı ve sonsuza kadar bulamayacak olan. Çünkü bu bir ayrılığın, kopuşun kendisi. Ne demiş şair: 'Beşikten ötesi gurbet.' işte onun gibi. Gölgeler alemindeki milyonlarca yılın doğru orantısından insan ömrüne çıkan dört buçuk dakika... Üç yüz elli milyar galaksinin içindeki insan.
Akıp giden zamanın içinde ben neyim ki? Kendi dalına tutunmaya çalışan bir kelebek... Evet olsam olsam bir kelebek... Pır pır uçan hercai intizar... Kısacık ömründe kendini rengarenk bezetmiş renklerin farkında olmayan kelebek. Kaf Dağı'na yolculuğa çıkmış garip, mahzun ve bir o kadar da kimsesiz insan: ben. Kalabalıkların ortasındaki yalnız insan. Bulduğunu sandığı, vuslatın umudunda bulduğunu sandığı ve sonsuza kadar bulamayacak olan. Çünkü bu bir ayrılığın, kopuşun kendisi. Ne demiş şair: 'Beşikten ötesi gurbet.' işte onun gibi. Gölgeler alemindeki milyonlarca yılın doğru orantısından insan ömrüne çıkan dört buçuk dakika... Üç yüz elli milyar galaksinin içindeki insan.