.....................................................................................................................................
Melankoli hayata karşı bir tutum içinde bulunmaktır. Bir karakterdir çoğu insanda, düşünceyi doğuran, hayatı sorgulayan, insanı duygulandıran ve hep durmadan didinen düşüncelerdir. Ne acizliğidir insanın ne muzdaripliği... kabullenemeyişidir hayatı olduğu gibi.
Psikolojide bir hastalık adı olarakta geçer. (İçine kapan, hayattan umudunu kesmiş, kendi kabuğuna çekilmiş ve kendini suçlayan) semptomlarının görüldüğü. Ama bu hastalık aslolan melankoli ile karıştırılmamalıdır.
Bütün büyük Felsefeciler, Yazarlar, Şairler, Ressamlar kısacası akli ve kalbi mevzularda diğer insanlardan sıyrılıp tarihe mal olmuş insanlarin hemen hemen hepsi biraz melankolidir.
Bir örnek istiyorsanız buyrun bu şiirime bir göz atın o zaman! ! !
...................................................................................................................................
Melankolik Düşünceler
Kasvet bahçelerinden fırladım hadi beni teskin et
Aklım bile şekillendiremiyor artık hislerimi
Hadi birkaç söz söyle telkin et
Bir deli meczup, yürüyorum berzahta
Düşüncelerim kırık bir dal, duygularım solgun yapraklar
Her şeyim derme çatma anlasana
Söyle çaresi var mı ferzanda
Kendimi, kendime yabancılaştırmaya başladı kasvetler
Tüm renkleri, ışıkları emen bir karanlığa dönüşüyor kalbim
Her gün kat ettiğim bu yol kadar artıyor vahamet
Bu son(uncu) baharım dökülüyorum,
Yinede yakamı bırakmıyor nedamet…
Her yeni doğan güne kara duygularla uyanıyorum artık
Umut koçanımdan takvim yaprakları koparıyorum
Zaman adi bir hırsız gibi çalarken gençlikten
Gri düşüncelerle selamlıyorum, çakılıp kaldığım bu soluk iklimi
İçimde neşreden bu halet-i vakur sarmakta arta kalan neşemi
Melanet bir huşuyla doldum keşmekeş ve serkeşim
Vazgeçtim her şeyden yitirdim inancımı,
Tereddütte akıbet, varsa eğer izahat ne olur beni ikna et
Marazi düşüncelerle aşka temayül ederken kalbim
Melankolik günler geçiyor üzerimizden
Kayıtsız kaldığım hayat alıp götürüyor neyim kaldıysa
Ötesini düşünemiyor bile bu nasırlı bilincim
Ağaçlar gibi kabuk atıp, yılanlar gibi deri değiştiriyorum
Acıları soyunup tenimden çırılçıplak üşüyorum
Yufkalığımın bataklığında çırpınırken her gece
Soluksuz kaldıkça öfkeme sarınıyorum.
Beyaban, rüzgârınla gubarınla çatladı kalbim
Avare bir kasvayım hörgücümde zayi tahayyülâtım
Ümitvarem birazcık su elzem, merhamet et
Serabında savruldum, şayet varsa hakikat ispat et
İçimin boşluğunda koşuyorum yolumu kaybettim
Çareler afakî, yolun sonuna da geldik, yok artık telafi
Hayatın neresinde unuttum gülümseyişimi?
İçimdeki çocuğun elini ne zaman bıraktım bilmiyorum.
Şiirin menzilini aştı mı yaşamak, cümleler de yetmiyor artık
Dar bir vadiye dökülüyor ne varsa
Hayatın cenderesinde bilenen kalemim
Yeni mefhumlar türetiyor kederleri anlatan
Heyhat! Ne eşk kaldı ne iman
Müzmin kederlerim uykusuz gecelerde mihman
Bir yaprak gölgesi gibi yanı başıma düşer de siman
Tam bitti sanırsın, yeniden başlar zeman
Zamanın usulca akışını hissediyorum tenimde
Ruhumdaki sancıya kayıtsız kalışını bedenimin
Çarpışıp duruyor içimde duygular
Düşünceler kabuk bağlıyor yeni kanamalara
Bir kuyuya çekiliyor ne kaldıysa
Dilsizliğim bundan, sesim içimde kayboluyor.
Sabır taşım çatladı avuçlarımdan gam damlar
Hükümsüz şimdi bütün sözcükler, anlamlar…
Ötesi yok burası Diyar-ı Mâl-i hulya
Dil-i mecrûhla tutuşsun son meşale
Ey! Dönmekten yorgun düşen bunak dünya
Yetmez mi sükût-u hayallerin, zilsiyah rüya…
Ah! Kalbim nerene gömsem de olmuyor
Buluyor aklım her defasında, eprimiş hatıraları
Bir türlü uslanmayan kanlı tırnaklı usum
Kalpte mecrûh, gecelerdir uykusuzum
Bir adım daha atıyorum sıyrılıp korkulardan
Yüreğimin magmasına bağdaş kurdum oturuyorum
Hiç kaçar yolum yok, zaten ötesi de yok
Ya isyanla ya imanla uslanırım artık…
Bu derd-ü temaşayla kırıldı mihenk taşım
Her gece med-cezirler döndü bak başım
Kahr ile dövündüm içime aktı yaşım
Şu ömr-i tehide hem köleyim hem şahım
Söz de bitiyor şimdi biten bir günle
Cümlelerle yamaladım kalbimi bak bu günde
Kırık bir kalp ve melankolik düşüncelerle
Hiçbir farkım kalmadı dünle
Tanrı'ya giden yollar gizemlidir.O'nun bağışlayıcılığının özü, sözlerinde ve hikmetinde yatar.Tanrı bize mesajı indirdiyse de onu anlamak bizim görevimizdir. Kollarımızı açtığımızda toprak sadece boş ve duygusuz bir kabuk alır.Ebedi ihtişamında ruh
çok uzaktadır şimdi. Acıdır hayatın anlamında bulduğumuz...ve doğduğumuzda kaybettiğimiz günahsızlığımızdır. Çünkü Tanrı, sonsuz bilgeliğinde çözümü ellerimize bırakmıştır.Ruhumuzda kapladığı yerin doğruluğu yine O'nun fiziki yokluğunda teyit olur.
Ölüm, çokta üzerinde düşünülüp, yorumlar yapılacak kadar muteber değildir.
Çünkü bir bitiştir... Yeni bir başlangıcın çaresizce gölesinde kalacak. O halde yaşamdan söz etmek daha akılcı bir davranış olacaktır kanımca...
Off İstanbul, tahayyüllerimin şehrengizi...Bir kaç hatırayla anlatacam seni kırılma ne olur...
Çıkmaz sokaklarda kaybolduk, aklımız nerelerdeydi?
Ortaköy’de yürümekten yorgun iki şaşkındık
Ben tramvayda İstanbul’u seyrederken;
Sense haklılığına kanıt, ayrılık şarkıları arıyordun radyoda
Türkülere ritim tuttuk, üzgündük.
Alaturka fasıllarda avuçlarımız patladı alkıştan, kahkahalarla güldük
Senin sigara içme girişimlerin acemi öksürüklere dönüşürken;
O kadar masumdu ki yüzün, bir buseyle bile kirletemezdim, üzgünüm.
Son vapur Kadıköy’e seyrederken,
Dalgalar kulağımdaki müziğe ritim tutuyordu sanki.
Karanlıkta ki martılar acı acı ağıtlar yakıyordu geceye
Şehir ışıkların dilinden bir hikâye yazıyorken;
Haydarpaşa, bana seni anlatıyordu.
(Sen Ben ve İstanbul) adlı şiirdimden bir kaç pasaj...
...................................................................................................
Aşk bir doğa büyüsüdür. Hem hayatı güzelleştirmeye hemde kahretmeye muktedirdir.
Bazen patolojik bir vaka bazense lokman hekim merhemidir. Aşk en büyük kumardır çünkü karşılığında kalbini ortaya koymuşsundur. Aşka dair söylenecek onca şey varki belleğimde, kervanyükünce hem de. Lakin insan neresinden başlayacağını bile bilmiyor cümleye. Her şeye rağmen aşık ol, gerçek bir aşk istiyorsan kalbini ortaya koy. Hem aşık hem akıllı olunmaz ama en azından adil ol. Sonu mutlu bitmese bile huzurlu ol. Çünkü unutma yarım asır yaşayıpta aşkın bir kez bile tadına bakamayan insanlarla doluyken bu dünya şanslı olduğunu unutmayıp metanetli ol...
Sunu 1 İçimde bin yıllık bir keder, ne ara birikti bu kadar acı? Hem kaç hayat yaşadım bu kırık kalbimle Ve kimden emanet içimde hala kıvranan bu sancı?
Sonbahar
18.09.2008 - 13:00Ayrılık mevsimim...
%1 ihtimali
18.09.2008 - 12:55Eğer değeceğine inanıyorsan % 0,5 ihtimal file kafidir...
...görünmez olsaydınız ne yapmak isterdiniz?
18.09.2008 - 12:47Bir zamanlar sevgilim olan kadınları görmek isterdim heralde...
ramazan
18.09.2008 - 12:44Her yıl, nefsimize hükmetmek ve onu kontrol altında tutabilmek için bize verilen bir aylık zaman dilimi... Zamanı iyi kullanmanız dileğiyle...
şu an ne dinliyorum
18.09.2008 - 12:39Yasmin Levy - La Alegria (Happiness)
x ve y
15.09.2008 - 12:40X ve Y çok iyi birer dostlar aslında ama ne zaman bir araya gelseler ortaya problem çıkar...
melankoli
10.07.2008 - 10:48.....................................................................................................................................
Melankoli hayata karşı bir tutum içinde bulunmaktır. Bir karakterdir çoğu insanda, düşünceyi doğuran, hayatı sorgulayan, insanı duygulandıran ve hep durmadan didinen düşüncelerdir. Ne acizliğidir insanın ne muzdaripliği... kabullenemeyişidir hayatı olduğu gibi.
Psikolojide bir hastalık adı olarakta geçer. (İçine kapan, hayattan umudunu kesmiş, kendi kabuğuna çekilmiş ve kendini suçlayan) semptomlarının görüldüğü. Ama bu hastalık aslolan melankoli ile karıştırılmamalıdır.
Bütün büyük Felsefeciler, Yazarlar, Şairler, Ressamlar kısacası akli ve kalbi mevzularda diğer insanlardan sıyrılıp tarihe mal olmuş insanlarin hemen hemen hepsi biraz melankolidir.
Bir örnek istiyorsanız buyrun bu şiirime bir göz atın o zaman! ! !
...................................................................................................................................
Melankolik Düşünceler
Kasvet bahçelerinden fırladım hadi beni teskin et
Aklım bile şekillendiremiyor artık hislerimi
Hadi birkaç söz söyle telkin et
Bir deli meczup, yürüyorum berzahta
Düşüncelerim kırık bir dal, duygularım solgun yapraklar
Her şeyim derme çatma anlasana
Söyle çaresi var mı ferzanda
Kendimi, kendime yabancılaştırmaya başladı kasvetler
Tüm renkleri, ışıkları emen bir karanlığa dönüşüyor kalbim
Her gün kat ettiğim bu yol kadar artıyor vahamet
Bu son(uncu) baharım dökülüyorum,
Yinede yakamı bırakmıyor nedamet…
Her yeni doğan güne kara duygularla uyanıyorum artık
Umut koçanımdan takvim yaprakları koparıyorum
Zaman adi bir hırsız gibi çalarken gençlikten
Gri düşüncelerle selamlıyorum, çakılıp kaldığım bu soluk iklimi
İçimde neşreden bu halet-i vakur sarmakta arta kalan neşemi
Melanet bir huşuyla doldum keşmekeş ve serkeşim
Vazgeçtim her şeyden yitirdim inancımı,
Tereddütte akıbet, varsa eğer izahat ne olur beni ikna et
Marazi düşüncelerle aşka temayül ederken kalbim
Melankolik günler geçiyor üzerimizden
Kayıtsız kaldığım hayat alıp götürüyor neyim kaldıysa
Ötesini düşünemiyor bile bu nasırlı bilincim
Ağaçlar gibi kabuk atıp, yılanlar gibi deri değiştiriyorum
Acıları soyunup tenimden çırılçıplak üşüyorum
Yufkalığımın bataklığında çırpınırken her gece
Soluksuz kaldıkça öfkeme sarınıyorum.
Beyaban, rüzgârınla gubarınla çatladı kalbim
Avare bir kasvayım hörgücümde zayi tahayyülâtım
Ümitvarem birazcık su elzem, merhamet et
Serabında savruldum, şayet varsa hakikat ispat et
İçimin boşluğunda koşuyorum yolumu kaybettim
Çareler afakî, yolun sonuna da geldik, yok artık telafi
Hayatın neresinde unuttum gülümseyişimi?
İçimdeki çocuğun elini ne zaman bıraktım bilmiyorum.
Şiirin menzilini aştı mı yaşamak, cümleler de yetmiyor artık
Dar bir vadiye dökülüyor ne varsa
Hayatın cenderesinde bilenen kalemim
Yeni mefhumlar türetiyor kederleri anlatan
Heyhat! Ne eşk kaldı ne iman
Müzmin kederlerim uykusuz gecelerde mihman
Bir yaprak gölgesi gibi yanı başıma düşer de siman
Tam bitti sanırsın, yeniden başlar zeman
Zamanın usulca akışını hissediyorum tenimde
Ruhumdaki sancıya kayıtsız kalışını bedenimin
Çarpışıp duruyor içimde duygular
Düşünceler kabuk bağlıyor yeni kanamalara
Bir kuyuya çekiliyor ne kaldıysa
Dilsizliğim bundan, sesim içimde kayboluyor.
Sabır taşım çatladı avuçlarımdan gam damlar
Hükümsüz şimdi bütün sözcükler, anlamlar…
Ötesi yok burası Diyar-ı Mâl-i hulya
Dil-i mecrûhla tutuşsun son meşale
Ey! Dönmekten yorgun düşen bunak dünya
Yetmez mi sükût-u hayallerin, zilsiyah rüya…
Ah! Kalbim nerene gömsem de olmuyor
Buluyor aklım her defasında, eprimiş hatıraları
Bir türlü uslanmayan kanlı tırnaklı usum
Kalpte mecrûh, gecelerdir uykusuzum
Bir adım daha atıyorum sıyrılıp korkulardan
Yüreğimin magmasına bağdaş kurdum oturuyorum
Hiç kaçar yolum yok, zaten ötesi de yok
Ya isyanla ya imanla uslanırım artık…
Bu derd-ü temaşayla kırıldı mihenk taşım
Her gece med-cezirler döndü bak başım
Kahr ile dövündüm içime aktı yaşım
Şu ömr-i tehide hem köleyim hem şahım
Söz de bitiyor şimdi biten bir günle
Cümlelerle yamaladım kalbimi bak bu günde
Kırık bir kalp ve melankolik düşüncelerle
Hiçbir farkım kalmadı dünle
İdris TAN.
..........................................................................................................................................
ölüm
10.07.2008 - 10:20Tanrı'ya giden yollar gizemlidir.O'nun bağışlayıcılığının özü, sözlerinde ve hikmetinde yatar.Tanrı bize mesajı indirdiyse de onu anlamak bizim görevimizdir. Kollarımızı açtığımızda toprak sadece boş ve duygusuz bir kabuk alır.Ebedi ihtişamında ruh
çok uzaktadır şimdi. Acıdır hayatın anlamında bulduğumuz...ve doğduğumuzda kaybettiğimiz günahsızlığımızdır. Çünkü Tanrı, sonsuz bilgeliğinde çözümü ellerimize bırakmıştır.Ruhumuzda kapladığı yerin doğruluğu yine O'nun fiziki yokluğunda teyit olur.
Ölüm, çokta üzerinde düşünülüp, yorumlar yapılacak kadar muteber değildir.
Çünkü bir bitiştir... Yeni bir başlangıcın çaresizce gölesinde kalacak. O halde yaşamdan söz etmek daha akılcı bir davranış olacaktır kanımca...
istanbul
10.07.2008 - 09:55Off İstanbul, tahayyüllerimin şehrengizi...Bir kaç hatırayla anlatacam seni kırılma ne olur...
Çıkmaz sokaklarda kaybolduk, aklımız nerelerdeydi?
Ortaköy’de yürümekten yorgun iki şaşkındık
Ben tramvayda İstanbul’u seyrederken;
Sense haklılığına kanıt, ayrılık şarkıları arıyordun radyoda
Türkülere ritim tuttuk, üzgündük.
Alaturka fasıllarda avuçlarımız patladı alkıştan, kahkahalarla güldük
Senin sigara içme girişimlerin acemi öksürüklere dönüşürken;
O kadar masumdu ki yüzün, bir buseyle bile kirletemezdim, üzgünüm.
Son vapur Kadıköy’e seyrederken,
Dalgalar kulağımdaki müziğe ritim tutuyordu sanki.
Karanlıkta ki martılar acı acı ağıtlar yakıyordu geceye
Şehir ışıkların dilinden bir hikâye yazıyorken;
Haydarpaşa, bana seni anlatıyordu.
(Sen Ben ve İstanbul) adlı şiirdimden bir kaç pasaj...
...................................................................................................
aşk
10.07.2008 - 09:35Aşk bir doğa büyüsüdür. Hem hayatı güzelleştirmeye hemde kahretmeye muktedirdir.
Bazen patolojik bir vaka bazense lokman hekim merhemidir. Aşk en büyük kumardır çünkü karşılığında kalbini ortaya koymuşsundur. Aşka dair söylenecek onca şey varki belleğimde, kervanyükünce hem de. Lakin insan neresinden başlayacağını bile bilmiyor cümleye. Her şeye rağmen aşık ol, gerçek bir aşk istiyorsan kalbini ortaya koy. Hem aşık hem akıllı olunmaz ama en azından adil ol. Sonu mutlu bitmese bile huzurlu ol. Çünkü unutma yarım asır yaşayıpta aşkın bir kez bile tadına bakamayan insanlarla doluyken bu dünya şanslı olduğunu unutmayıp metanetli ol...
Toplam 10 mesaj bulundu