Mehtap Gür Adlı Antoloji.com Üyesinin Şair v ...

Bu benim eskimeyen şarkım. Sezen sesiyle her dinlediğimde, içimde, yerini benim bile bilmediğim bir yere dokunur ve sızlatır. Ama sızlasın isterim her dinlediğimde yeniden...

Geçmiş ve gelecek yaşanmışlıkları sıkarsanız içinden bu mısralar fışkırır; acı damlalar halinde...

Mona Roza'yı okuduğum zaman içimde adını koyamadığım bir hüzün belirirdi.Sanırdım ki bu muhteşem aşka iç geçirmenin verdiği sızılı bir iç güdü yüzünden böyle hissediyorum.
Mona Roza bana göre çok şanslı bir kadındı. Hayır! Asıl şanslı olan Sezai Bey...Şimdi çok daha farklı düşünüyorum. O kadın aşkı ...

Ölümün buruk hüznüne yansıyan sevgilinin yüzü ölümü güzeleştiriyor. Bu nasıl bir hissediş?
Bu ölümsüzleştiren bir hissediş...
Böyle bir ölümle ölmeye değer!
Sızı ilk an kadar yoruyor mudur acep?Eziyor, paramparça ediyor mudur?Yoksa kıvılcımlar saçan ilk ağrı kora mı dönüşmüştür?Bu acı yokolur mu ...

Bu şiir sesle okunmamalıydı. Bu gece yedi tepenin mehtabı bulutlarla kapanık. Yıldızlar ve ay karanlığa saklanmış...
Bu şiir bir hüzün yağmuruna durdurdu semaları, yazık! Mehtap görülemeyecek bu gece, hava kapanık.

'Güneştir düşen turuncusunda menekşeler sunarım
Gece artık hiç dönülmeyecek yerlerdeki o sevgiliye'

Gurup vaktini kan rengine boyayan bu mısralar olmasın? Güneşin dağlara vuran kızıllığı hüznünü bu mısralardan almış demek.Şimdi nasıl yaş akmaz kirpiklerimden?

Bu hicranla yücelen kadına başka ...

Bu şiir yaşanmış bir 'özgürlüğün:) şiiri...Haluk Levent yorumuyla dinlediğimden, okurken hep o hareketli müziğin ritmi vuruyor mısralara...
Acı çekmek tutsak olmamanın bir diğer adı. Tutsaklık ve teslimiyet rahatlığın yüzde sekseni demek.Peşinen teslimiyeti ve tutsak olmayı içine sindirenler 'acı' ...

Ben de...Tüm maviliğiyle, köpüren dalgalarıyla, düşsel kuytularıyla, sonsuz duygularıyla yaktım vızıldayan yüreğimin ortasında!
Diyarbakır'dan çöl kıvamında bir Karacadağ ateşine verdim. Sİz gibi tıpkı, siz gibi...Bir kerede...
Bu şiir yaşanan bir ney sesi...Sürekli dağlara vurur. Bir daha, bir da ...

Mona Roza'yı abideleştiren dev bir yüreğin aşkı...Mona Rosa'yı her okuduğumda sonsuz aşka ebedileşen şanslı kadını düşünürüm. Çok şanslı olduğunu...
Yüzbinleri ardından sürükleyen bir efsanenin mısra aralarında yaşayan efsanevi güzelliğini düşlüyorum.Böyle bir yüreği yakan kadın nasıl bir kadındı a ...

Bir yas anıtı olmadan yat/Hüznün anıtı ol sadece...
Bu şiir insanı süratle içine çeken bir helezon gibi...Her insanın kendinden bir sızıyla buluşturabileceği ortak bir ağıt gibi...
'Sen bir su damlası gibi arı,
Sen bir saç teli kadar ince.
Bir yas anıtı olmadan yat.'
Bir yas anıtı olmadan yat ...

Bilinmez...Bilinemez çünkü hicran tek kişilik bir ıstırab.Soluğu kesen, hyatan koparan ve yalnızlığın tek kişilikliğine sürükleyen bir ıstırap...
Adı nokta nokta tüm bedenine mıhlanır, sadece aklında değil!
Keşke şiirin tamamını okuyabilseydim

Aydın kişilik, gençliğin elinin yetişeceği yerde o ...

Gerçek hissiyatla kaleme alınmış içli bir çalışma...Dönmek cesaret ister, tıpkı yaşamaya direnmek gibi. Yaşama tutunmak cesaretin gereği ya zaten.İster daktilo tuşları arasında, ister dağların kovuğunda fark etmez...Unutulmayı, unutulmamayı unutmamak ve sanatla süreklileştirmek cesarettir. Tüm gerçe ...

Bu şiir aşkın adını yüreğine yağmur damlalarıyla kazıyan bir düş devinin yüreğinden çiseliyor.Bu şiire ilk aşık olduğumdan beri baş ucu şiiri yaptım.İnanılmaz derecede büyülü bir şiir bu...
Kopuyorum...
Okurken, tam olarak koparıyor beni...
Uçsuz bucaksız yağmur damlalarına dalıyorum.Yağmuru solu ...

İnsanı yürek yüzünün damarlarından derinliklere sürükleyen bir şiir.Şairin 'Yakarış Temrinleri' şiiri hayatımda vaz geçilmezlerimdendir benim.Bir öykümde o 'yakarışı' görselleştirmeye çabaladım.O kadar iz bırakan ve bir o kadar alıp götürendir beni.
Kainatın efendisine yazdıklarına gecelerin yıldız ...

Kalabalıklar içerisinde bir yalnızlık boyutu...Yas anıtına çeviren uğultuların kol gezdiği gece gibi gecelerde yat ve...Ve daha az hisset...Bir yas anıtı olmadan!
Hüznü bir kır çiçeği gibi betimlemesiyle erittiği yerse 'sen bir su damlası kadar arı
sen bir çaç teli kadar ince'...
Benliğ ...

Yoksa neden reddetti ki şair?Yok olan nasıl reddedilir?
Bence bu, mazi üzerinde su toplayan yanık izlerinden buğulanan bir 'reddiye'olmalı.Yakıcı sızıya pansuman teselli de denebilir.Düşlerini bastırdığı yerden 'aşk var' çığlıkları yükseliyor. Yürekleri çınlatan tiz sesiyle yokluğa sarılı varlığını ...