çavdar tarlasında çocuklar değildi okuduğum kitabı. diğeriydi. şu aileyi anlattığı. uzakdoğu mistizmine yeniden bakan bir amerikalı olarak hayli iyiydi denilebilir. mistik. tasavvufi...
'büyük yangının ortasında pi sayısının sonsuzluğuna tutunmak ister gibi'
yaşlı adamın ayağını burkan bu hayat. bu cümleyi kurar kurmaz aklıma 'çelimsiz' kavramı geliyor. yüzümüzdeki çelikten duyguyu yok edebilecek kadar katı 'çelimsiz' kavramı. Herkesin ve herşeyin bir birine benzediği ve sonsuz haki yeşille sarmalandığı bir zamana en çok o kavram yakışıyor işte.
'valsedip cehennemle beyaz bir isa gibi'
soğuk ve karanlık şehir sokaklarını unutmuş yaşlı adamın şarkısız kaldığı bu hayat. hayır yazma yetimi yitirmedim desem yalan. sözcükler kaçıp duruyor, ve ben sığınmasız kalmış bir çocuğun ürkekliğiyle bakıyorum ekrana. her an yazabilirim umuduyla çöküyorum tuşlara ama nafile, hava ayaz, güneş bizden birilerini değil de başkalarını ısıtıyormuş gibi yabancı. Tıpkı izlediğim bir uruguay filminde yahudi adam bir türlü gülmediği için fotoğraf çekerken adama 'wiski' dedirtiyorlardı. O an flaş patlıyor ve adam gülümser tonda bir yüzle fotoğraf karesine yerleşiyordu. Böyle birşey valsetmesi beyaz isanın siyah cehennemle...
'buyurun buradan yakın burası cehennem'
bryan adams 'ben senin için yaparım' diyor üzgün bir tonda. kaç saat oldu bilmiyorum böyle hüzünlü bir şarkı dinlemedim. bir filmin hazin sonuna yakışabilecek üzgünlükte bu şarkı beni dinlendiriyor.
hayata gelince.
hayat ilerliyor işte.
kendince.
veya canı cehennneme
komik bir haber bugünki batman çağdaş gazetesinden
YARIŞMA İLGİ GÖRDÜ
Turizm Haftası etkinlikleri renkli geçiyor. Hasankeyf kalesine eşekle su taşıma yarışmasında görünmez kazalar yaşandı. Yarışmaya dört eşek katıldı. Hasankeyf Kaymakamı Osman Varol’un start vermesiyle yarışma başladı. Hasankeyf Belediye Başkanı Abdulvahap Kusen, açıklama yaptığı esnada eşeklerin anırması üzerine konuşmasını yarıda kesti. Yarışma gereği eşeklerin sahipleriyle birlikte kaleye inip-çıkması nedeniyle sahipleri büyük sıkıntı yaşadı. Hasankeyf’e gelen yerli ve yabancı turistlerde eşeklerin yarışını ilgiyle izledi. Hasankeyf’te mağara yaşamında vatandaşların içme sularını kaleye eşeklerle taşıdıklarını anımsatan Hasankeyf Belediye Başkanı Kusen, “Eşek yarışmasının düzenlenmesinin tek nedeni, Hasankeyflilerin mağara yaşantılarında eşekle içme suları taşımalarındaki sıkıntıyı anımsatmaktır. Bu yarışmayı düzenleyerek bir nostalji yaşıyoruz. Yarışmaya katılan dört eşek sahibine de başarılar diliyorum” dedi.
AYHAN, HASTANEDE GÖZÜNÜ AÇTI
Hasankeyf’te ki eşek yarışmasında ikinci kez birinciliği kimseye kaptırmayan Ali Ayhan, bu kez hastanelik oldu. Yarışmayı birinci olarak bitiren Ayhan, yaşadığı tansiyon düşüklüğü yüzünden ismi anons edilirken kameraların önünde bayıldı. Çevredekileri heyecanlandıran eşek yarışmasının birincisi Ali Ayhan, tansiyonunun düşmesi nedeniyle kalede uzun süre yerde kaldı. Kaymakam Osman Varol’un sağlık ekiplerini çağırması üzerine Ayhan, Hasankeyf sağlık ocağına kaldırıldı. Sağlık ocağında Ali Ayhan’ı ziyaret eden Kaymakam Varol, şunları söyledi: “Bu yıl eşek yarışmasında birinci gelen Ali Ayhan’ın baygınlık geçirmesi bizi üzdü. Kale iniş-çıkışlarında koştuğu için tansiyonu 5-8’e düştü. Korkulacak bir durum yok. Bir süre sağlık ocağında dinlendikten sonra eve gidebilir.” Bu arada daha sonra yarışmada ilk üçe giren eşek sahiplerine çeyrek altın verildi.
kurt ile yakın bir akraba gibiyiz. tıpkı nilgün'le ya da plath'la ya da özge dirik'le ya da zafer ekin ile olan bir akrabalık gibi....
intihar mektuplarını önemsiyorum. cehenneme bilet isteyen, ama sadece gidiş isteyen bir sancıdır çünkü bu. kurt'un mektubu da şu:
Daha çocukça şikayetleri olan, tükenmiş, deneyimli bir ahmağın ağzından konuşuyor olmak. Bu bayağı kolay anlaşılabilir bir not olmalı. Yıllar boyunca,diyelim ki, cemiyetimizin serbestliği ve benimsemesi ile ilgili ahlak punk rock 101 derslerinden alınan öğütlerin ne kadar doğru olduğunu kanıtlamıştır. Çok uzun yıllardır okuyup yazmakla birlikte dinlemekten, yaratmaktan da olduğu gibi heyecan almadım. Bunlar için kelimelerle anlatılamayacak bir suçluluk duyuyorum.
Mesela sahne arkasındayken ve ışıklar sönüp kalabalığın çılgın tezahüratı karşısında, beni hayran olduğum ve kıskandığım Freddy Mercury'e olduğu gibi etkilemedi. Gerçek şu ki sizi aptal yerine koyamam. Hiçbirinizi. Bu basitçe ne sizin ne de benim için adil değil. Aklıma gelen en kötü suç, insanlara karşı sahtekarlık yapıp %100 eğleniyormuşum gibi görünerek dolap çevirmek. Bazen sahneye çıkmadan önce saati yumruklamak, zamanı durdurmak geçiyor içimden. Kulisteyken, ışıklar söndüğünde duyduğum çığlıklar da etkilemiyor beni.
Gücümün yettiğince değer vermek için her şeyi denedim ve deniyorum. Tanrım, inan bana deniyorum, ama bu yeterli olmuyor. Benim ve bizim birçok insanı etkilediğimiz ve eğlendirdiğimiz gerçeğine saygı duyuyorum. Elden kaybolduktan sonra kıymet veren biri, o narsistlerden biri olur. Ben çok hassasım. Bir zamanlar bir çocukken sahip olduğum hevesi yeniden kazanmak için biraz uyuşmaya ihtiyacım var. Son üç turumuzda şahsen tanıdıklarıma ve müziğimizin hayranı olan tüm insanlara daha çok değer verdim, ama hâlâ herkes için beslediğim asabiyet, suçluluk ve anlayışı aşamadım.
Hepinizin içinde iyilik var ve sanırım insanları çok fazla seviyorum. Öyle çok ki, bu beni mutsuz hissettiriyor. Üzgün, küçük, hassas, değer vermeyen balık burcu. İsa oğlum! Neden tadını çıkarmıyorsunuz? Bilmiyorum! İhtiras ve anlayış yemini eden cazibeli bir karım var ve bana eski halimi çok fazla hatırlatan bir kızım. Sevgi ve neşe dolu, her gördüğü insanı öpüyor çünkü herkes çok iyidir ve ona kimse zarar vermez! Frances' in üzgün, kendine zarar veren, ölü bir rock'çı olduğumu düşünecek olmasına dayanamıyorum. İyi yapıyorum, çok iyi. Ve minnettarım, ama yedi yaşından beri insanlara karşı genel bir nefret duydum... Sırf insanlara iyi geçinmek ve anlayış sahibi olmak çok kolay görünüyor diye. Anlayış! Sanırım sadece insanları çok sevdiğim ve onlara çok üzüldüğüm için. Geçen yıllar boyunca mektuplarınız ve ilginiz için alevler içindeki mide ağrısı cehenneminden hepinize teşekkür ediyorum.
Ben çok kararsızım, ümitsizim! Artık eski tutkum yok, ve şunu hatırla, sönüp gitmektense yanmak daha iyidir.
Barış, sevgi ve hoşgörü dileğiyle,Frances ve Courtney sunaginizda olacagim.lutfen devam et Courtney.Frances icin hayati cok daha mutlu olacak bensiz...Sizi seviyorum, sizi seviyorum!
verirdim vermesine de kentsoylular yer verdiğim için taşralılığımı yüzüme vurdu. o günden sonra, taşralı duyarlılığımı cebime koydum. sadece taşralı yaşlılara yer veriyorum. yani insan olma edimlerimi bana kazandıranlara...
lacivert bir tutkunun dışavurumudur anlam. yani ki istençtir. sebep üretme istenci. varolmanın bir sebebi olmalı değil mi. soluk almanın. ama yok. bu yokluk. bu keder. bu uzaklık. bu intihar soluğu. bu...
bugün durmadan kalbim ağrıdı. bir rüzgar yedim, bir deniz gördüm, bir serap. yine de durmadan kalbim ağrıdı. sebepler üretiyorum kendime. koyu bir yalnızlığın sebebini. ama hayır olmuyor. bu kalp ağrısının sebebi yok. benden doğru birşey çünkü. camdan kalbim. nasıl da parçalanıyor. camdan camdan camdan...
formel bağlamda; yazınsal ve sözsel metinlerin bütünü.
doğu toplumlarında edebin dışavurumu olarak açıklansa da çağımızda günahla içiçe, çıkmazlar bütünü olarak da denebilir. zira çağın metaforik çıkışsızlıklarıyla içiçe olan yazarın, şairin kısacası modern insanın bu çıkışsızlıklarını yansıtabildiği alandır.
edebiyat nedir'in tam tanımı olmasa bile; edebiyat ne değildir'in tanımı olsa gerek diye düşünüyorum.
Jerome David Salinger
17.04.2007 - 14:29çavdar tarlasında çocuklar değildi okuduğum kitabı. diğeriydi. şu aileyi anlattığı. uzakdoğu mistizmine yeniden bakan bir amerikalı olarak hayli iyiydi denilebilir. mistik. tasavvufi...
ihtiras
16.04.2007 - 19:23çoğunca bu sözcük karşılıyor hiddetimizin sebebini. nedendir bilinmez bir ihtirasla sarılmışız bencilliğimize. özümüzü yalpalayacak bir gün...
çelimsiz çağın tek yankısı...
çağ
16.04.2007 - 19:14'büyük yangının ortasında pi sayısının sonsuzluğuna tutunmak ister gibi'
yaşlı adamın ayağını burkan bu hayat. bu cümleyi kurar kurmaz aklıma 'çelimsiz' kavramı geliyor. yüzümüzdeki çelikten duyguyu yok edebilecek kadar katı 'çelimsiz' kavramı. Herkesin ve herşeyin bir birine benzediği ve sonsuz haki yeşille sarmalandığı bir zamana en çok o kavram yakışıyor işte.
'valsedip cehennemle beyaz bir isa gibi'
soğuk ve karanlık şehir sokaklarını unutmuş yaşlı adamın şarkısız kaldığı bu hayat. hayır yazma yetimi yitirmedim desem yalan. sözcükler kaçıp duruyor, ve ben sığınmasız kalmış bir çocuğun ürkekliğiyle bakıyorum ekrana. her an yazabilirim umuduyla çöküyorum tuşlara ama nafile, hava ayaz, güneş bizden birilerini değil de başkalarını ısıtıyormuş gibi yabancı. Tıpkı izlediğim bir uruguay filminde yahudi adam bir türlü gülmediği için fotoğraf çekerken adama 'wiski' dedirtiyorlardı. O an flaş patlıyor ve adam gülümser tonda bir yüzle fotoğraf karesine yerleşiyordu. Böyle birşey valsetmesi beyaz isanın siyah cehennemle...
'buyurun buradan yakın burası cehennem'
bryan adams 'ben senin için yaparım' diyor üzgün bir tonda. kaç saat oldu bilmiyorum böyle hüzünlü bir şarkı dinlemedim. bir filmin hazin sonuna yakışabilecek üzgünlükte bu şarkı beni dinlendiriyor.
hayata gelince.
hayat ilerliyor işte.
kendince.
veya canı cehennneme
görüşürüz öpüyorum seni
kocaman
eşek
16.04.2007 - 19:06komik bir haber bugünki batman çağdaş gazetesinden
YARIŞMA İLGİ GÖRDÜ
Turizm Haftası etkinlikleri renkli geçiyor. Hasankeyf kalesine eşekle su taşıma yarışmasında görünmez kazalar yaşandı. Yarışmaya dört eşek katıldı. Hasankeyf Kaymakamı Osman Varol’un start vermesiyle yarışma başladı. Hasankeyf Belediye Başkanı Abdulvahap Kusen, açıklama yaptığı esnada eşeklerin anırması üzerine konuşmasını yarıda kesti. Yarışma gereği eşeklerin sahipleriyle birlikte kaleye inip-çıkması nedeniyle sahipleri büyük sıkıntı yaşadı. Hasankeyf’e gelen yerli ve yabancı turistlerde eşeklerin yarışını ilgiyle izledi. Hasankeyf’te mağara yaşamında vatandaşların içme sularını kaleye eşeklerle taşıdıklarını anımsatan Hasankeyf Belediye Başkanı Kusen, “Eşek yarışmasının düzenlenmesinin tek nedeni, Hasankeyflilerin mağara yaşantılarında eşekle içme suları taşımalarındaki sıkıntıyı anımsatmaktır. Bu yarışmayı düzenleyerek bir nostalji yaşıyoruz. Yarışmaya katılan dört eşek sahibine de başarılar diliyorum” dedi.
AYHAN, HASTANEDE GÖZÜNÜ AÇTI
Hasankeyf’te ki eşek yarışmasında ikinci kez birinciliği kimseye kaptırmayan Ali Ayhan, bu kez hastanelik oldu. Yarışmayı birinci olarak bitiren Ayhan, yaşadığı tansiyon düşüklüğü yüzünden ismi anons edilirken kameraların önünde bayıldı. Çevredekileri heyecanlandıran eşek yarışmasının birincisi Ali Ayhan, tansiyonunun düşmesi nedeniyle kalede uzun süre yerde kaldı. Kaymakam Osman Varol’un sağlık ekiplerini çağırması üzerine Ayhan, Hasankeyf sağlık ocağına kaldırıldı. Sağlık ocağında Ali Ayhan’ı ziyaret eden Kaymakam Varol, şunları söyledi: “Bu yıl eşek yarışmasında birinci gelen Ali Ayhan’ın baygınlık geçirmesi bizi üzdü. Kale iniş-çıkışlarında koştuğu için tansiyonu 5-8’e düştü. Korkulacak bir durum yok. Bir süre sağlık ocağında dinlendikten sonra eve gidebilir.” Bu arada daha sonra yarışmada ilk üçe giren eşek sahiplerine çeyrek altın verildi.
şerefsiz
16.04.2007 - 13:00bazen insanoğlunu bazen hiçkimseyi çağrıştırıyor. çünkü öyle sevilesi ki insanoğlu, nefret hakkımı kullanıyorum...
dengeli
16.04.2007 - 12:56denge bir zulum ölçümüdür. nefse zulm.
Nedir'deki Zeka seviyesi
16.04.2007 - 12:53uç noktalar olabiliyor tabi. ama bazen zeka fazlaysa da anlamsızlaşır.
görüntü budalaları
16.04.2007 - 02:04herkes bir şeyin budalasıdır.
meçhul öğrenci anıtı
16.04.2007 - 02:01kalbim ters bir aleve benzer
gabriel garcia marquez
16.04.2007 - 02:00yalnızlık işte, ama tutkulu birşey. bir de karamsarlığı yeryüzünün...
Hiç gelmeyecek birini özlemek
16.04.2007 - 01:59Ben çok kararsızım, ümitsizim! Artık eski tutkum yok, ve şunu hatırla, sönüp gitmektense yanmak daha iyidir.
k.c.
kurt cobain
16.04.2007 - 01:57kurt ile yakın bir akraba gibiyiz. tıpkı nilgün'le ya da plath'la ya da özge dirik'le ya da zafer ekin ile olan bir akrabalık gibi....
intihar mektuplarını önemsiyorum. cehenneme bilet isteyen, ama sadece gidiş isteyen bir sancıdır çünkü bu. kurt'un mektubu da şu:
Daha çocukça şikayetleri olan, tükenmiş, deneyimli bir ahmağın ağzından konuşuyor olmak. Bu bayağı kolay anlaşılabilir bir not olmalı. Yıllar boyunca,diyelim ki, cemiyetimizin serbestliği ve benimsemesi ile ilgili ahlak punk rock 101 derslerinden alınan öğütlerin ne kadar doğru olduğunu kanıtlamıştır. Çok uzun yıllardır okuyup yazmakla birlikte dinlemekten, yaratmaktan da olduğu gibi heyecan almadım. Bunlar için kelimelerle anlatılamayacak bir suçluluk duyuyorum.
Mesela sahne arkasındayken ve ışıklar sönüp kalabalığın çılgın tezahüratı karşısında, beni hayran olduğum ve kıskandığım Freddy Mercury'e olduğu gibi etkilemedi. Gerçek şu ki sizi aptal yerine koyamam. Hiçbirinizi. Bu basitçe ne sizin ne de benim için adil değil. Aklıma gelen en kötü suç, insanlara karşı sahtekarlık yapıp %100 eğleniyormuşum gibi görünerek dolap çevirmek. Bazen sahneye çıkmadan önce saati yumruklamak, zamanı durdurmak geçiyor içimden. Kulisteyken, ışıklar söndüğünde duyduğum çığlıklar da etkilemiyor beni.
Gücümün yettiğince değer vermek için her şeyi denedim ve deniyorum. Tanrım, inan bana deniyorum, ama bu yeterli olmuyor. Benim ve bizim birçok insanı etkilediğimiz ve eğlendirdiğimiz gerçeğine saygı duyuyorum. Elden kaybolduktan sonra kıymet veren biri, o narsistlerden biri olur. Ben çok hassasım. Bir zamanlar bir çocukken sahip olduğum hevesi yeniden kazanmak için biraz uyuşmaya ihtiyacım var. Son üç turumuzda şahsen tanıdıklarıma ve müziğimizin hayranı olan tüm insanlara daha çok değer verdim, ama hâlâ herkes için beslediğim asabiyet, suçluluk ve anlayışı aşamadım.
Hepinizin içinde iyilik var ve sanırım insanları çok fazla seviyorum. Öyle çok ki, bu beni mutsuz hissettiriyor. Üzgün, küçük, hassas, değer vermeyen balık burcu. İsa oğlum! Neden tadını çıkarmıyorsunuz? Bilmiyorum! İhtiras ve anlayış yemini eden cazibeli bir karım var ve bana eski halimi çok fazla hatırlatan bir kızım. Sevgi ve neşe dolu, her gördüğü insanı öpüyor çünkü herkes çok iyidir ve ona kimse zarar vermez! Frances' in üzgün, kendine zarar veren, ölü bir rock'çı olduğumu düşünecek olmasına dayanamıyorum. İyi yapıyorum, çok iyi. Ve minnettarım, ama yedi yaşından beri insanlara karşı genel bir nefret duydum... Sırf insanlara iyi geçinmek ve anlayış sahibi olmak çok kolay görünüyor diye. Anlayış! Sanırım sadece insanları çok sevdiğim ve onlara çok üzüldüğüm için. Geçen yıllar boyunca mektuplarınız ve ilginiz için alevler içindeki mide ağrısı cehenneminden hepinize teşekkür ediyorum.
Ben çok kararsızım, ümitsizim! Artık eski tutkum yok, ve şunu hatırla, sönüp gitmektense yanmak daha iyidir.
Barış, sevgi ve hoşgörü dileğiyle,Frances ve Courtney sunaginizda olacagim.lutfen devam et Courtney.Frances icin hayati cok daha mutlu olacak bensiz...Sizi seviyorum, sizi seviyorum!
k.c.
otobüste yaşlılara yer vermek
16.04.2007 - 01:39verirdim vermesine de kentsoylular yer verdiğim için taşralılığımı yüzüme vurdu. o günden sonra, taşralı duyarlılığımı cebime koydum. sadece taşralı yaşlılara yer veriyorum. yani insan olma edimlerimi bana kazandıranlara...
anlam
16.04.2007 - 01:36lacivert bir tutkunun dışavurumudur anlam. yani ki istençtir. sebep üretme istenci. varolmanın bir sebebi olmalı değil mi. soluk almanın. ama yok. bu yokluk. bu keder. bu uzaklık. bu intihar soluğu. bu...
anlam budur.
paragraf
16.04.2007 - 01:34bugün durmadan kalbim ağrıdı. bir rüzgar yedim, bir deniz gördüm, bir serap. yine de durmadan kalbim ağrıdı. sebepler üretiyorum kendime. koyu bir yalnızlığın sebebini. ama hayır olmuyor. bu kalp ağrısının sebebi yok. benden doğru birşey çünkü. camdan kalbim. nasıl da parçalanıyor. camdan camdan camdan...
ev
16.04.2007 - 01:31bir evim olsa severdim.
kadehi yalnız kadın
16.04.2007 - 01:28çok imgesel kadın. ben sevdim.
pesimist
16.04.2007 - 01:26kötümser olmamak için bir sebep söyleyin.
üç dakikada bir, bir ölüyor açlıktan çocuk
altı dakikada bir, bir kadın tecavüze uğruyor
bombalar kurşunlar mayınlar
heryer ölüme kuşanmış...
ve gökyüzü görünmüyor...
oysa ki 'senin o eski zaman gözlerin' demek isterdim
durma kendini hatırlat
durma kendini hatırlat
durma göğe bakalım.
oruç
16.04.2007 - 01:24made in allah..
mahabad
16.04.2007 - 01:23bir kadı muhammed vardır mahabad'da.
hüzünlü şarkılar kadar hüzünlü...
hokkabaz
16.04.2007 - 01:22gülerken hüzünleniyor insan. en güzel cümlesi
vefa bu...
aslolan vefadır gerçekten...
orada olmayan adam (the man who wasn't there)
16.04.2007 - 01:20yabancı'ya benziyor. albert camus'un yabancı'sı...
Yardım
25.03.2007 - 16:40herkesin aciz kaldığı anlar vardır; orada bir başkası devreye girer.
kısaca ben buna sırt derim. tanrıça sırtı.
edebiyat
25.03.2007 - 16:37formel bağlamda; yazınsal ve sözsel metinlerin bütünü.
doğu toplumlarında edebin dışavurumu olarak açıklansa da çağımızda günahla içiçe, çıkmazlar bütünü olarak da denebilir. zira çağın metaforik çıkışsızlıklarıyla içiçe olan yazarın, şairin kısacası modern insanın bu çıkışsızlıklarını yansıtabildiği alandır.
edebiyat nedir'in tam tanımı olmasa bile; edebiyat ne değildir'in tanımı olsa gerek diye düşünüyorum.
Toplam 29 mesaj bulundu