Mehmed Temiz Adlı Üyenin Nedir Yazıları - Ant ...

  • Hüseyin Hilmi Işık

    27.01.2007 - 22:24

    Teshîr edici gözler, neş’e verici sözler,

    hepsi hayâl oldular, ayrılık yamân oldu.

    Derin derin bakışlar, içli bir hayât gizler.

    dertliyim, görmiyeli, bir hayli zemân oldu.

    Tâli’ yüzüme gülüp, bana sevdirdi seni,

    hasret de, elem gibi, yakdı bitirdi beni.

    Ben geleceğim artık, bekleyemem gelmeni,

    kalbimi zulmet basdı, gözlerimde kan doldu.

    Mecnûn olmuş gezerim, aşkınla bunca yıldır,

    yâ bu aşkla öleyim, yâhud yanına aldır.

    Ayrılık perdelerin, bir bir gözümden kaldır,

    en kıymetli günlerim, ne çâre hicrân oldu.

    Seni kalbime koydum, yâd ellere bakmadım,

    en mu’allâ dost gibi, dilimden bırakmadım.

    Ben bir ma’sûm bir kulum, başka yola sapmadım,

    derim ki, candan yakın, bana bu cânan oldu.

    Hayâller perde perde, gelir geçer gözümden,

    hasretlik çizgileri, okunuyor yüzümden.

    Sizi sevdim diyorum, aslâ dönmem sözümden,

    ben râzıyım aşkımdan, bana bu, dermân oldu.

    Mâziyi eşme sakın, yüreğim kan ağlıyor,

    o eski hâtıralar, hep bir bir canlanıyor.

    Birçok tanımıyanlar, beni mecnûn sanıyor,

    ve diyorlar bu serây, vaktsiz vîrân oldu.

    Ayrı kalalı beri, dünyâ bana zındandır,

    kalbimde neş’e sürûr, eğer varsa, ondandır.

    Benim en azîz dostum, senelerce filândır,

    istemiyerek ism, bir kalıp (filân) oldu.

    Sevmenin sonu varmı? ben, yok zan ediyorum,

    ve benim gibi âşık, cihânda yok diyorum.

    Öyle temiz, öyle saf, bir aşkla seviyorum,

    kalbim, sessiz, dalgasız, engin bir ummân oldu.

  • Hüseyin Hilmi Işık

    25.01.2007 - 21:05

    Gizlendi güneş artık, oldu her taraf zındân,
    görmek istiyor gözüm, durmadan, yorulmadan,
    nerde o Işık gelsin! Hiç olmazsa ırakdan,
    aydınlatsın çehremi, bakışlariyle bir an,

    Ne olurdu yâ Rabbî! Onu hep görebilsem,
    gönlüme sürûr veren, sözlerini duyabilsem,
    gözlerine bakmağa, yine doydum diyemem,
    o hüsn-i cemâlini, bir milyon kerre görsem,

    Nice zulmetleri hep, aydınlatdı bu Işık,
    rûhlara hayât veren, şuâ’ları ne de şık,
    Düşdüm zulmete, nerde aradığım bu Işık?
    imdâdıma gel artık, yolum karmakarışık.

    Kalbim râhatlıyor pek, sizi her ân andıkça,
    bakışların gel diyor, hayâlin canlandıkça.
    O eski hâtıralar, göz önüne geldikçe,
    diyorum gelsin artık, nerde kaldı bu Işık?

    Tâli’ gülmedi bana, çabuk kaçırdım sizi,
    mâziye karışdırdı, tatlı günlerimizi,
    yakdı bu hasret artık, kül etdi bendenizi,
    gelsin diyorum gelsin! gelsin artık bu Işık!

  • Hüseyin Hilmi Işık

    25.01.2007 - 21:02

    Cihânı tenvîr eden en son Nûra elvedâ’
    En derin sevgilerle, azîz yâra elvedâ’!

    Hüseyin Hilmi Işık “rahmetullahi aleyh”, ailesinden Osmanlı terbiyesi, Seyyid Abdülhakim Efendiden de tasavvuf edebi almış idi. Kendisinden büyüklerin yanında konuşmaz, kimse ile münakaşa etmez, edebi gözetir, ekseriya iki dizi üzerine oturur, bağdaş kurmayı bile edep dışı görürdü. Bursa’da müderrislerden Ali Haydar Efendiyi ziyaretinde saatlerce iki dizi üzerinde oturunca, Ali Haydar Efendi talebelerine, “Hilmi Beyden edep öğrenin edep! ” demişti.

    Sabır ve tahammülleri çok idi. İnsanlardan, bir eziyet, sıkıntı gelse katlanır, mukabele etmezdi. Yerine göre pamuktan yumuşak, ama küfre, bid’atlere ve günaha karşı da çelik gibi sert idi.

  • Hüseyin Hilmi Işık

    25.01.2007 - 20:45

    İlâhî nedir bu aşk, yakdı cismü cânımı?

    bundaki zevk başkadır, duyulur izhâr olmaz.

    Ne tarafa giderim, bırakıp sultânımı,

    seni sevdi bu gönül, ölse ele yâr olmaz!

    Herkese nasîb olmaz, huzûrundaki ânlar,

    ebedî hâtıradır, bu bulunmaz zemânlar.

    Kadrinizi biz gibi, bir nebze anlayanlar,

    derler ki, bu devrde, sen gibi serdâr olmaz.

    Feth etdiniz kalbimi, gizli bir miftâh ile,

    bundan sonra, nefsimin ısyânları nâfile!

    Her bülbül âşık olur, böyle vefâlı güle,

    kim demiş zemherîrde, ılık bir behâr olmaz.

    Her sözünüz kalbime âb-ı hayât katresi,

    senden başka rûhumun yok kurtuluş çâresi.

    Ey! Cihânın şu ânda, bir teki, bir dânesi!

    biz günâhkârlar için, bundan büyük kâr olmaz!

  • aşure günü

    25.01.2007 - 17:38

    Elhamdülillâhi Rabbi’l-âlemîn.

    Vassalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ecmaîn.

    Allahümme ente’l-ebediyyü’l-kadîm, el-hayyü’l-kerîm, el-hannân, el-mennân. Hâzihî senetün cedîdetün. Es'elüke fîhe’l-ısmete mineşşeytânirracîm, vel avne alâ hâzihinnefsi’l-emmâreti bissûi ve’l-iştiğâle bimâ yukarribünî ileyke, yâ ze’l-celâli ve’l-ikrâm, birahmetike yâ erhamerrâhimîn. Ve sallallâhu ve selleme alâ seyyidinâ ve nebiyyinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve ehl-i beytihî ecmaîn.”

    Şihâbüddîn-i Sühreverdî hazretleri buyuruyor ki:

    “Her kim bu duâyı Aşûre Günü (Muharrem ayının 10. günü, yani, 29 Ocak Pazartesi günü) 3 defa okursa, ölümden de emin kılınır. Zira, o sene ölüm mukadder olan kimseye, bu duâyı bir vesile ile okumak nasip olmaz.”

  • Ehl-i Sünnet

    02.01.2007 - 11:41

    Sünnet ehli demek.
    Dahası,
    Peygamberimiz(aleyhisselam) ve sahabe-i Güzin(Radıyallu Anh) efendilerimizin hak yolunda bulunan,ayrımcılığa,bölücülüğe karşı,vatanını,milletini,bayrağını seven; çalışkan,iradeli,müşfik,daima güleryüzlü,dedikodu yapmayan,fitne ve fesattan kaçan,kanuni görevlerini intizamla yerine getiren hakiki müslümanlara verilen addır.
    Asr-ı Seadette yaşasalardı,hepsi sahabe olurlardı.elhamdülillah.

  • silsile-i aliyye

    02.01.2007 - 11:29

    İsimleri söylendiğinde Allahü Tealanın rahmetinin ineceği müjdelenen mübarek zatlar.Aşağıda isimleri yazılı.

  • necip fazıl kısakürek

    02.01.2007 - 11:23

    Efendi Hazretlerine duyduğu muhabbet ona ebedi seadeti nasip etti.
    Afiyet olsun üstad...

  • imam-ı rabbani

    02.01.2007 - 11:16

    Önce,çağdaşları ve sonraki alimlerin ona taktıkları ismini yazalım:
    İmam-ı Rabbani Müceddid-i Elf-i Sani Şeyh Ahmed Faruki Serhendi(Allahü Teala rahmet Eylesin) .
    İslamıyette bazı alimler diğerlerinden belirgin şekilde ayrılmıştır.
    Çok daha yüksek yaratılışlı ve üstün mertebelidir.
    İşte İmam-ı Rabbani Hazretleri bunların başında gelir.
    Kendisine yalnızca peygamberlik verilmemiştir.
    Çok kıymetli kitabı 'Mektubat' ı okuyanlar anlar.O tadı alırlar.
    Şu zamanda küfürden kurtulmanın iki çaresi vardır:
    1.Kurtulmuş olanlarla(hakikaten iyi olanlarla) beraber bulunmak.
    2.Mektubatı okumak.
    Rabbim bize bu yüce imamı tanıtan 'O yüce Alimlerden ' razı olsun,amin.Bizi de iki cihanda onlarla bulundursun.Amin...

  • Osman ÜNLÜ

    02.01.2007 - 11:00

    Türkiye'de nadir bulunan ilahiyatçılardan.
    Orta Anadolu'nun incisi.
    Çok kıymetli bir ilim adamı.
    Hergün TGRT-FM'de saat 11:00'de,ayrıca her perşembe saat 21:00'de çok güzel,akıcı,insana insan olduğunu hatırlatan mübarek sohbetleri var.
    'Osman Ünlü ne büyük bir nimettir' iltifatlarına mazhar olmuştur.
    Çok hızlı konşması da onun için bir renktir,farklı güzelliktir.
    Hayat tek renkten oluşsaydı,hiçbir insan,hiçbir nesneyi göremezdi.
    Seni ve seni sevenleri seviyorum hocam...

  • Saadet-i Ebediye

    20.12.2006 - 13:14

    Seadet-i Ebediyye,sözcük olarak, sıfat tamalamasından oluşan ve sonsuz mutluluk demektir.
    Terim olarak da Tam İlmihal'in tamamlayıcı(mütemmimi) adıdır.
    Takriben binden fazla çok kıymetli eserlerden nakiller yapılarak vücuda getirilmiş bir eserdir.
    Kısacası baldır.Tıpkı bir arının bal yapabilmesi için onbilerce çiçekten polen toplaması gibi merhum alim,büyük mütefekkir,ömrünü ilme,insanlığın 'Seadet-i Ebediyye'sine' adamış gönül insanı,her konuşmasında efendimle konuşacak kadar İstanbul beyefendisi,bağdaşla oturmayı bile edepsizlik sayacak kadar zerafete sahip mükkemmel ve mükemmil veli Hüseyin Hilmi Işık(Rahimehullah) hazretleri de işte o kadar 'çiçekten' bu eşsiz balı meydana getirmiştir.
    Kİtapta bir insanın ömrü boyunca karşılaşacağı her konuda fazlasıyla bilgi verilmiştir.Dini bir kitap olmasının yanında,bir tıp kitabı,astronomi,fizik,kimya,Tarih,edebiyat ve şiir kitabı olma özelliklerini de taşır.
    Hiç olmazsa ilk 100 sayfasını okursanız,bana hak verirsiniz.
    Allahü Teala bizi o 'Büyüğün' şefaatından ve 'SEADETİ EBEDİYYE'nin nurlu yolundan ayırmasın.amin.

  • Hüseyin Hilmi Işık

    08.12.2006 - 20:32

    ASRIMIZIN FADILLARINDAN,ZAMANIN BİR TANESİ.EHLİ SÜNNETİN GÖZBEBEĞİ,ARİFLERİN 'IŞIK'I.SON İSTANBUL BEYEFENDİSİ. XIV. ASRIN MÜCEDDİDİ SEYYİD ABDULHAKİM ARVASİ HARETLERİNİN EN ÇOK SEVDİĞİ TALEBESİ.

    Ey güzeller güzeli, ey gönüller kıblesi,
    Aslı, doğruyu gören, ehl-i sünnet varisi.
    Sensin mürşid-i kamil, sensin ilmin hamisi,
    Sensin dertlere deva, zamanın bir danesi...

    Görmeyip bu güzeli, iyi anlamayanlar,
    Bu bulunmaz pınara, kabını koymayanlar,
    Aşkiyle tutuşup da, yanıp kavrulmayanlar,
    Ne büyük zarardadır, nasibi olmayanlar!

    Vurulmamak ne mümkün! nur akan simanıza,
    Seçilmişler kavuşur, hizmete zatınıza.
    Bilsek ki karşılıktır, bizdeki hakkınıza,
    Cana minnet bilirdik, kulluğu kapınıza.

    Duymakla tebdil oldu, mubarek isminizi,
    Kalbimizin dileği, gönlümüzün sevgisi.
    Kurtarır layık olsak, teveccühünüz bizi,
    Neler kazanmazdık ah! tanıyabilsek sizi.

    Doğrusu bu cihanda, başkaca ışık yoktur,
    Olsa bile sönüktür, ziyasız ve donuktur.
    Sizi bilenler bilir, bilmeyene söz yoktur,
    Bu nadide sofrada, kırıntı bize çoktur.

    Bizden sadır olanlar, sizi sena edemez,
    Boş laftan, yanlış sözden, daha öte gidemez.
    Hakire sükut düşer, karga nağme edemez!
    Sizi meth-ü senaya, diller de kafi gelmez.

    Bizimki övmek değil; nafile bir gayrettir,
    Belki birkaç söz ile, şems’i tarif etmektir.
    Aşığa gönül gerek, bizlerdeki yürektir,
    Bu yolda makbul olan, kendini hiç bilmektir.

  • Abdulhakim Arvasi

    03.12.2006 - 19:46

    Abulhakim Arvasi...Son asrın müceddidi.Evladı Resul(aleyhiselam) ...Hani 'hoca talebesinden bilinir' derler ya...İşte büyük mütefekkir,canlar canı,velilerin önderi,ilim adamı,son İstanbul beyefendisi Merhum Hüseyin Hilmi Işık'ın hocası...Her şeyi..Allahü Teala şefaatlerine kavuştursun.Amin...

Toplam 13 mesaj bulundu