Mazlum Çimen - Hakkında Yazdığı Tanıtım Yazısı









SEN'LE SOHBET...
Sevmek...
'Sevmek' dedim.'Yoluna ölmek' dedi.
'Yol' dedim.'Alıp başını gitmek' dedi.
'Gitmek' dedim.Bir 'Ahh' çekip, 'Dostlardan ayrılmak' dedi.
'Dost' dedim.Durdu. Bana baktı. 'Dost' diye mırıldandı.
'Yüreğime nasıl koysam bilemediğim' dedi.
'Yürek' dedim.'Dünyaları içine sığdıramadığım' dedi.
'Dünya' dedim.'Hayatın bir yüzü' dedi.'Yüz' dedim.'Ardında ne gizli bilemediğim' dedi.
'Giz' dedim.'Hep çözmeye çalıştığım' dedi.'Çalışmak' dedim.'Bitmeyecek öykü' dedi.
'Öykü' dedim.
'Binlercesini içimde gizliyorum' dedi.
'Gizlemek' dedim.'İşte, her şeyin bitimi' dedi.
'Şey' dedim.'Sevda' dedi.
'Sevda' dedim.'Peşinden koştuğum' dedi.
'Koşmak' dedim.'Hayat, bir maraton' dedi.
'Hayat' dedim.'Öyle kısa ki! ' dedi.
'Niçin kısa? ' diye sordum.'Yaşanacak çok şey var, zaman yok' dedi.
'Yaşanması gereken ne var? ' diye sordum.'Aşk' dedi.'Kaç kere? ' diye sordum.'Bin kere' dedi, 'Milyon kere'
'Neden bir kere değil? ' diye sordum.
'Bütün aşkların toplamı, en yüce ve tek aşk' dedi.
'Önce ona varsan olmaz mı? ' diye sordum.
'Keşke olsa' dedi, 'Ama önce yoğrulmak gerek'
'Acı çekmek mi? ' diye sordum.'Evet, aşk acısında yok olmak' dedi.
'Yok olunca! ' dedim.'İşte gerçek aşkta o zaman yaşamaya başlarsın' dedi.
'Gerçek aşk! ' dedim.'Büyük o! ' dedi.
Durdum. Durdum. Ve sustum! 'Neden sustun? ' diye sordu.'Yüreğim titredi sanki' dedim.
'Neden? ' diye sordu.'Bilmiyorum' dedim. 'Büyük O! '
'Evet' dedi, 'Büyük O! ''Nerede? ' diye sordum.'Her yerde' dedi.'Nasıl? ' diye sordum.
'Yüreğini aç' dedi.
'Yüreğimi açmak! ' dedim.'Bir tebessümle bak her şeye' dedi.
'Tebessüm' dedim.'Her kapının anahtarı' dedi.'Kapı' dedim.'Girmeden bilemezsin' dedi.'Ya korku! ' dedim.
'Bilinmeyenden korkar insan' dedi.
'Ben bilmiyorum' dedim.'Neyi? ' diye sordu.
'Ben'i' dedim.'Sen kimsin? ' diye sordu.
'Ben kimim? ' diye sordum.'Sevgiyle beslenensin' dedi.
'Kimin sevgisiyle? ' diye sordum.'Büyük O'nun' dedi.
Durdum. Durdum. Yine sustum.'Kimsin? ' diye sordum.
'SEN'im' dedi.






Yağmur


Yer ile yeksan, ıslak saçlı, kem gözlü
Kavim göçlerinden bu yana ağlayan
Ve durmadan cep kanyağı yakıcılığında
Ezgiler çalan, çaldırtan, yakalatan
Adı bende gizli bir kadındı İstanbul.
Şehre bir yağmur yağdı ben ağladım.
Sevilirken ayrılmak mı kaldı Bizans'tan
Yalan dolan yoktu gözlerde yalnızca ses
Verilmiş sözler birdi edilen yeminler sıfır
Eşyalar alındı fotoğraflar söküldü yerlerinden
Bir aşkın izlerini yok edecek
Başka bir aşk sipariş edildi yeniden
Bir şehre yağmur yağdı ben ağladım
Kim daha çok yalan söndürdü çay bardaklarında
Ve buğularda yitirilen kimin adıydı
Bir aşktan diğerine kaç saatte gidiliyordu
Soyulur muydu kabuğu hayatın
Yoksa tüm vitamini kabuğunda mıydı
Yağmur şehre bir yağdı ben ağladım
Ben giderken en çok seni götürdüm
Aklımın nakliyesiydi asıl yoran taşıyıcılar
Yardan düşmüştüm yaralarım yardan armağandı
Kutsal kitabım da ziyan edilmiş sevgililer atlası
Bense sevmeyi beceremedim
Belki de sevilmeyi
Benim sevmeye engel evcil acılarım vardı
Ben yağmur ağladım bir şehre yağdı
Ben şehre ağladım bir yağmur yağdı
Ben bir ağladım şehre yağmur yağdı
Ben yağmur ağladım
.

Yılmaz Erdoğan




“Kendine iyi bak” bir veda degil elveda cümlesidir çogu zaman. O üç kelimeden çok daha fazlasini gizler içinde...

'Kendine iyi bak.' Çünkü bundan sonra ben yaninda olmayacagim. Olamayacagim. Istesem de istemesem de. Sevdim bir zamanlar seni, hala seviyorum ve benden sonra da mutlu olmani istiyorum. Olur da bir gün dönersem seni iyi bulmak istiyorum.“

“Kendine iyi bak. Çünkü bundan sonra kendinden baskasi olmayacak yaninda sana bakacak. Ben olmayacagim. Kendine iyi bak ve beni düsünme. Çünkü ben de seni düsünmeyecegim artik. Arama sakin beni, yazma, çünkü ben yazmayacagim. Sil beni yüreginden, çünkü ben silecegim. Fakat, yasanilan, paylasilan güzel seyler hatirina sana yürekten mutluluklar diliyorum. Ve ben bir daha dönmemek üzere gidiyorum.”

'Kendine iyi bak. Aramizda geçen herseye ragmen benden sonra iyi oldugunu bilmeyi tercih ederim. Aslinda bilmem çok önemli degil, iyi oldugunu varsayacagim ben. Seni bir daha asla görmemek üzere gidiyorum ben, seni kendinle basbasa, yapayalniz birakiyorum ben. Biliyorum kendini birakacaksin benden sonra, o yüzden iyi bak diyorum. Aslina bakarsan, çok da fazla umursamiyorum.'

'Kendine iyi bak derler ve giderler. Tutkuyla sevenler, bazen birden fazla söylerler bunu. Çünkü onlari ayirmak, eti tirnaktan ayirmak gibidir. Kolay kolay kopamaz onlar, süreç çok aci vericidir, yürek parçaliyicidir. Her seferinde azalan umutlarla geri döner ve yine “Kendine Iyi Bak” gözleriyle ayrilirlar. Ta ki umut da, sevgi de tükeninceye kadar…Ta ki son elveda mezar sessizligine bürününceye kadar…'

Tutkunun ötesinde sevenler, bir kez “Kendine Iyi Bak “ derler ve giderler. Onlar eti tirnaktan ayirmak yerine ölümü yeglerler. Onlar bu aciyi bir kezden fazla kaldiramayacaklarini bilirler.

'Kendine iyi bak' derler ve giderler. Bu sözlerin içinde ihanet yok, hiç bir zaman olamaz derler ve giderler. En büyük ihanet degil midir aslinda seni seveni, ihtiyaci olani yüzüstü birakip gitmek. 'Kendine iyi bak' derler ve giderler. Seni suskunluga mahkum edip giderler. Seni parçalara ayirip, en büyük parçayi yanlarina alip giderler. Seni senden alip giderler.

Daha kötüsü suçlayamazsin onlari tüm bunlar için. Kendine iyi bak deyip gidenin geçerli bir nedeni vardir elbet. Suçlatmaz kendini. Savasmadiklari için kizarsin ama suçlayamazsin. Savasmislarsa, yenildikleri için kizarsin ama suçlayamazsin. Yenildigin için kizarsin ama suçlayamazsin… Ayriligin kaçinilmazligina inandirir seni, kendine iyi bak derler ve giderler. Elinden umutlarini, düslerini, sevgilerini alip giderler. Bir tek anilari birakirlar geride, bir de hatirladikça gözyaslarina bogulasin diye unutulmayan nagmeler.

Arkalarina bakmadan çekip giderler eger yalniz kalmissan, çünkü insafsizliklarini görmek istemezler. Hersey o saniye orada bitsin, kapansin bu sayfa isterler. Bitti diyemedikleri için, kendine iyi bak derler. Kirildim ve affedemiyorum; diyemedikleri için kendine iyi bak; derler. Seni istemiyorum artik, hayatimdan çikaracagim ama bil ki hiç unutmayacagim; diyemedikleri için kendine iyi bak derler. Biliyorum çok kanayacaksin ama daha iyisini yapamiyorum; diyemedikleri için kendine iyi bak derler. Vicdanlarini rahatlatmak için kendine iyi bak derler, çünkü o kan uzun süre akacaktir ve o yara asla kapanmayacaktir, bilirler.

'Kendine iyi bak' bir noktadir çogu zaman. Kendine iyi bak deme bana, sadece kötülükler noktalansin isterim ben. Oysa sen iyisin… Sen gözümdeki isik, dudagimdaki tebessüm, sen içimdeki sevinçssin. Sen hayatima renk katan, sen yüregimdeki çarpinti, sen hayatimdaki nesesin. Sen yolumu aydinlatan, sen dert ortagim, sen gönül yoldasim, sen bir tanesin. Kendine iyi bak deme bana. Nokta koyma.

Keske böyle yasanmasaydi bazi seyler, keske affedebilsen beni, keske ben de affedebilsem… Keske döndürebilsek zamani geriye. Keske bugünkü aklimizla yasasak herseyi bastan. Nafile... Ama yine de, gitmesen olmaz mi? Bitmesek olmaz mi? Sen eksikken, ben nasil tam olurum? Senden kalan boslugu kimlerle doldururum? Savassak, aramiza giren seytanla olmaz mi? Hani büyük asklar her türlü engeli asardi, hani gerçek dostluklar her sinavi geçerdi, hani sevgi eninde sonunda kazanirdi? Hani hayatta hiç kirlenmeyecek degerler vardi? Hani en büyük zaferler, en kanli savaslarin ardindan kazanilirdi? Bunlarin hepsi yalan mi? Sahiden..., gitmesen olmaz mi? Bitmesek olmaz mi? ……….

Peki o zaman... Senin istedigin gibi olsun... Öyleyse...Sen de Kendine Iyi Bak.

'Kendine iyi bak' derler, kursunu kafana sıkıp giderler...

Yazan: Serdar
Yorum: Ömer Köroğlu