belediyesinin bazı mahallerine (amborgo koymuş gibi) hiç bakmadığı istanbul ilçesi. merkeze yapılan yatırımın %10u kaynarca ya yapılsa ne olurdu. üstelik belediye başkanının en fazla oy aldığı bölgede kaynarca(kavakpınar, güllübağlar esenler de dahil) . acaba nasıl olsa alırım diye hiç bakmıyo mu?
kendisini çok güzel şiirler yazan bir şair olarak görmüyorum ama solcuların öne çıkardığı eserlerinden fazla isimlerini bildiğimiz kişilerden daha iyi şiirleri olduğu kesin. bi kaç şiiri gerçekten çok hoşuma giden bi şair.
milletlerin hayatında önemli bi yer tutuğuna şahit olduğumuz ve sosyolojinin içtimai ırkolarak ele aldığı ve biyolojik ırkçılık tan tamamen ayrı diğer bir gerçek vardır. Türk Milliyetçiliği, politikasını biyolojik üzerine kurmayı reddetmekle beraber içtimai ırk gerçeğini unutmaz.
şöle ifade edeyim ben soy olarak bir rumum. sadece bizim köy ve çevresinde rumlar, çerkezler, lazlar, gürcüler, türk soyları ve bir çok millet mevcut, bunu bütün bölgeye dağıttığınızı düşünün. ama biz bunlar için karadenizli genellemesini kullanıyoruz. niye bu insanları birleştiren ortak özellik karadenizli olmaları. bunu bütün türkiye ye dağıtın. çeşitli biyolojik ırklara mensup olmalarına rağmen bütün insanları birleştiren bi kavram bu insanları birleştiren bir kavram kullanmalıyız. yani türklük biyolojik değildir, içtimaidir.
bu kavram bütün dünyada var olan bişyedir. mesela isviçreli diye bir ırk yoktur, ama oranın insanları kendilerini bir isviçreli olarak hissetmektedir. neden isviçreli olmak onlar için ortak bir özelliktir.
dikkat edin soyları isviçreli değil bunların.
ve ya amerikalı olmak. amerikan ırkı diye bi kavram yoktur ama onlar amerikalıdırlar.
bu kavramda insanları birleştiren ortak özelliklere göre alırsak bütün türkiyedeki insanlar için ortak bir kavram kullanmamız gerekir. bu onların soyları olmayabilir ama bu ülkeye göre değerlendirmemiz gerekir.
Ve en son olarak allah türkü korusun dediğimiz zaman türk ırkını değil bütün ülkede yaşayanları anlamamız gerekir.
Atatürk boşyere demiyor. ne mutlu türküm diyene. dikkat edin türk olana değil türküm diyene....
bu ülkede faşistlik yapanları da kınıyoruz. faşist olgu insanları bölmekten başka bişey yapmaz. bu anlamda türk milliyetçilerine faşist diyenleri de ayrıca kınıyorum lütfen kavramların anlamını bilelim.
Sanatçının Türkiye'de takipçileri var ama ilginç olan, bu hayran kitlesinin kat kat fazlasının yurtdışında, özellikle de Orta Asya cumhuriyetlerinde bulunması.
Tarkan'ın yılbaşında verdiği konserin 72 ülkede canlı yayınlanmasıyla yaşadığı sevinci, Sağındık bundan 12 yıl önce, 1994 yılındaki Ankara Konseri'nin TRT aracılığıyla bütün Avrasya ülkelerinde yayınlanmasıyla yaşamış.
Sağındık yaptığı müziğin kaynağını oluşturan Anadolu'yu şimdiye kadar 8 kez dolaşıp yüzlerce konser vermiş.
okuduğum üniversite. 14 kampüsü var. parça parça bölük olduğu için bi üniversite havası yaşayamıyorsunuz. sadece göztepe ve haydarpaşa kampüslerinde hafif bişeyler var diyebilirim. diğer kampüsler apartmandan bozma binalar hatta iletişim fakültesi hemen yanındaki amerikan hastanesiyle karşılaştırıldığında gecekkondu gibi duruyo.
Yağmur yağıyordu
Benim saçlarımda kırağılar vardı
onun omuza konmuş bir gül
Kapıyı açtım,elinde eski bir bavul
Yüzünde daha da eski bir hikaye
Geldim dedi, geldim işte
Sana kendimi getirdim,belki unutmuşsundur
Birlikte söylediğimiz şarkıları getirdim
Bir kaç gömlek bir pijama attı
Tuttuğum notları,serin volta boylarında adımları sayıp susuşlarımı
Elimle büyüttüğüm nazlı bir menekşeyi
Gökyüzüne verdiğim dualarımı
Çakmağımı,sigaramı,tabakamı ve kitaplarımı getirdim
Döndüm dedi,döndüm işte
İçeri girdi aksıyordu bir ayağı
Oysa nasılda akardı bayrak gibi önümüzde
Nasılda oynardı saçları rüzgarı bulanda
Bir ceylan gibi nasıl da koşardı
Ayağım dedi,derin bir nefes aldı
İçerde dedi,bir bakır tas bıraktım bir kehribar tesbih
Birkaç kitap,birkaç iyi arkadaş
Tüketilmiş bir çeza ve bir ayak,güldü sonra
Dedemin yemen çölünde bıraktığı ayağı ben içerde bıraktım
Kurban olsun ikimizinki de memlekete
Oturduk,uzun uzun baktık kendimize
Onüç yıl sonra yeniden karşı karşıya
Bir deli gençliği birlikte düşürmüştük yollara
Bir yüreğimiz vardı ve onu koymuştuk ortaya
Ben başımı onun omuzuna yaslardım
O taleal okurdu kulağıma
Ben bazı geceler oturup ağlardım
O dua ederdi hepimiz adına
Ve pis bir sonbahar akşamında ayrılmıştık
Caddelerde arabalar akıyordu yağmur yağıyordu
Babalar ekmekleri saklamış çeketlerinin altına
Korkuyla evlerine koşuyordu
Düdükler çalıyordu,sirenler çalıyordu,şehri kimler çalıyordu?
Oysa biz onunla yüreğimizi koymuştuk ortaya
Arkasından baktım,elinde tahta bir bavul,cebinde ikimizin yüreği
Şifadan ayrılık,rahmetten yoksulluk
Şen olasın mahpusluk
Kaldır gözlerini yerden,onüç yıl dediğin ne ki?
Bana mektup yaz,bir de menekşe resmi yap
Ve bir gül gönder anama
Kaldır gözlerini yerden,onüç yıl dediğin ne ki?
Ve yürüdü Yusuf
Yanıp sönen mavi ışıklar düştü gölgesine
Ben onüç yıl bekleyecektim onüç yıl kavuşmak için
Cebinde rehin götürdü yüreğimi
şiir: ibrahim sadri
sizce de güzel değil mi?
hiç kimsenin türkü söyleyişi onun türkü söyleyişi kadar havaya sokamadı beni. türkülerini hissederek söylüyor, sesi de söylediği türkülere uygun. www.sagındık.com kendi sitesi ve oradan indirdiğim bi kaç parçası var harika diyebileceğim parçalar.
selam söyle, seni düşünürüm, ağla karanfil, kurşun kurşun üstüne, anayurt, anamın türküleri, ismailce, yusuf yüzlüler gibi türkülerle birlikte ibrahim sadriyle düet yaptığı geriye dönen adam şiiri ve remzi çayırın kitabını yazdığı adım yeşil şiiri sanatçının en sevdiğim eserleri...
düşündükleriyle her zaman suçlu bulunmuş biri. nedendir bilemem bütün kartel ve solcu medyalar düşünce suçluluğu kaldırılsın derken dilipak ve benzeri yazarlara neden destek olmazlar. onlar mahkeme karşısına cinayet suçlamasıylamı çıkarlar sanki?
siz hiç demokrasi taciri gördünüz mü?
sokaklarda demokrasi tacirliği yapıp insanların kanını emen insan müsveddelerini gördünüz mü?
haktan hukuktan bahseden ama milyonlarca insanların nedensizce ölümünü seyreden insanları gördünüz mü?
insanın maymundan geldiğini kabul ederek insanlığını unutup kendini hayvan ilan edenleri gördünüz mü?
insanların dini yaşamlarını sınırlayan, vicdanlara kelepçe vurmaya çalışan iki ayaklıları gördünüz mü?
örtünmek dinin inanan kadınlara emri değil mi? inanmayanlar örtünmeyebilir zorlama yok.
inanan kadınların örtünmesini kendine göre yorumlayıp din ve vicdan özgürlüğünü unutup, vatan hainliği atatürk'ümüz tarafından tescil edilmiş insanlar için özgürlük isteyenleri gördünüz mü?
siz idam cezasının kaldırılmasını isteyipte başlangıç itibariyle öldürülen insanların sayısı belli olmayan(stalin öncesi dönemi söylüyorum) bir sistem gördünüz mü?
ben fazlasıyla gördüm.
ve diyorum ki komünist toplumların getireceği demokrasi inanın şu anki demokrasiden daha iyi olmayacak, ve yine türkiye de komünist rejim iş yaptığında insanlar sokaklarda birbirlerini öldürecek, ahlak kavramı yok olacak, herkes birbirinin kuyusunu kazmaya başlayacak, din kurallarının uygulanması yasaklanacak, sokakta başörtüyle dolaştığı için kadınlar ağır cezalara çarptırlacaklar, camiler de yaz kursları yasaklanacak, dinle ilgili bilgilerin öğrenimi yasaklanacak. aslında söylenecek söz çok ama neyse şimdilik bu kadar.....
her zaman söylüyorum, insanın iç dünyasını reddedip, insanı duygulardan yoksun bırakan materyalist yaklaşımları artık insanlar için biçilmiş kaftan görmenin anlamı yok. insanı insan yapan yaşamı değil duygularıdır. komünist sistem her zaman bu hatayı yaptı asıl varlık olan ruhu ikinci plana attı. yıllarca insanlar ruhi bir boşluk içerisinde yaşadılar rusyada, ruhtan yoksun olmak onların insanlığınıda bitirdi ve stalin dönemi bunun neticesinde başladı.
stalin döneminde milyonlarca insan öldü on binlerce aydın. niye?
çünkü stalin daha önceki komünist rejimlerin mahrum bıraktığı ruhi boşluğu taşıyodu. ona göre insanların ölümleri sadece istatistiklerden ibaretti. kendi söylemiyor mu bunu?
komünistleri eleştirdiğim en büyük nokta bu insanı yarım ele almaları.
hak, hukuk, adalet, eşitlik, ekmek, para, iş bunlar insanı doyurmaz belki karnını doyurur ama insanlığını doyurmaz.
insanoğlunun bir vadi dolusu altını olsa bi vadisi daha olmasını ister. insanoğlu maddi konularda doyumsuzdur. ve doyumsuz insanların eşitlik içerisinde yaşayabileceğini söylemek ahmaklıktır ama maneviyat böyle değildir.
komünistler genelde allaha iman eden insanları anlayamazlar, çünkü onlar bu duygudan yoksundurlar, kalplerini hiçbir zaman dinlemezler.
ve emin olunki hepsinin içerisinde bir boşluk vardır, kalplerinin içerisinde olması gereken duygulardan yoksun oldukları için kendilerini maddi konulara yönlendirirler......
keçi yılmaz adlı şahsın önderliğini yaptığı bir taraftar pardon holigan grubu. bildiğim kadarıyla eskişehire 80 bin kişi götürerek tarihte deplasman maçlarına en fazla seyirci götüren grup olarak biliniyor. bir çok duvar yazısında adını görmüştürsünüz. beşiktaşın çarşı grubuyla da bağlantısı olan grubun kendi dedesine babasına küfür eden sloganları bile vardır. bu grubun bayanlarıda meşhurdur. erkek döven racon yapan delikanlı(!) bayanları da bu grupta görebilirsiniz. taraftarlığı terörizme dönüştürmüş bir grup anlayacağınız. çevremdeki bir çok duvarda bu kelimeyi özellikle görürüm.
ANAYASA MAHKEMESİ'NİN TÜRBAN İLE İLGİLİ KARARI...
YÖK Yasası'ndaki değişikliğe iptal...
7 Mart 1989
Anayasa Mahkemesi, Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in başvurusu üzerine, YÖK Yasası'na ek madde getiren 3511 sayılı yasanın 'Yükseköğretim kurumlarında, dersane, laboratuvar, klinik, polikilinik ve koridorlarında çağdaş kıyafet ve görrünümde bulunmak zorunludur. Dini inanç sebebiyle boyun ve saçların örtü veya türbanla kapatılması serbesttir' şeklindeki 2. maddesini Anayasa'ya aykırı bularak iptal etti.
Cumhurbaşkanı Kenan Evren, 3511 sayılı yasanın 'Yükseköğretim kurumlarında, dersane, laboratuvar, klinik, polikilinik ve koridorlarında çağdaş kıyafet ve görrünümde bulunmak zorunludur. Dini inanç sebebiyle boyun ve saçların örtü veya türbanla kapatılması serbesttir' şeklindeki 2. maddesinin, Anayasa'nın Başlangıç Kısmı ile, 2., 10., 24., 174. maddelerine aykırılığı nedeniyle iptali istemiyle 4 Ocak 1989'da Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu.
Evren, başvurusunda, 'sadece İslâmi kurallara göre kadınlar için örtünme (tesettür) hususları gözönüne alınarak, dinî inanç yönünden Yükseköğretim Kurumlarında öğretim yapan bayan öğrencilere eşitlik ve genellik ilkelerini de aşarak lâikliğe aykırı bir biçimde imtiyaz tanınmaktadır' dedi.
Anayasa Mahkemesi, iptal başvurusunu 7 Mart 1989'da sonuçlandırdı ve 3511 sayılı yasanın 2. maddesini Anayasa'ya aykırı bularak iptal etti.
Gerekçeli Karardan;
'Laik düzende özgün bir sosyal kurum olan din, devlet kuruluşuna ve yönetimine egemen olamaz. Devlete egemen ve etkin güç, dinsel kurallar ve gerekler değil, akıl ve bilimdir. Din, kendi alanında, vicdanlardaki yerinde, Tanrı-insan arasındaki inanış olgusudur. Kişinin iç-inanç dünyasının düzenleyicisi olan dinin, devlet işlerinde söz sahibi ve çağdaş değerlerle, hukukun yerine geçerek yasal düzenlemelerin kaynağı ve dayanağı olması düşünülemez.'
'İncelenen kural, kamu kuruluşlarından sayılan yükseköğretim kurumlarındaki bayanların giyimlerini düzenlerken, dinsel gereklere uygunluğu nasıl olursa olsun, başörtüsü kullanımına dinsel inanç nedeniyle geçerlik tanımakla, kamu hukuku alanındaki bir düzenlemeyi dinsel esaslara dayandırmak suretiyle lâiklik ilkesine aykırılık oluşturmuştur. Dinsel kurallardan arındırılmış, akla ve bilime dayanan, dinsel inancı kişilerin vicdanlarına bırakan lâik devlette, hukuk düzeninin dinsel gereklerle sağlanıp sürdürülmesi benimsenemez. Lâik devlet ancak, yurttaşların din ve vicdan özgürlüğünü sağlayıcı ve koruyucu önlemleri alır, bu konulardaki hak ve özgürlükleri güvenceye bağlar. Dinsel eğitim bile lâik devlet anlayışına uygun biçimde yapılır. Tüm devlet kuruluşlarında ve işlemlerinde olduğu gibi öğretim ve eğitimin her düzeyinde lâiklik ilkesine özenle uyulur. Tevhid-i Tedrisat Kanunu bu gereğin belgesidir. Lâiklik ilkesine uygun çalışmalar yapmakla yükümlü üniversitelerde bu çalışmalara katılacakların, hangi statüde olurlarsa olsunlar, dinsel gereklere göre biçimlendirilmemelidir.'
'.... dava konusu maddenin lâik hukuk düzenine aykırılığı belirgindir. Lâik hukuk düzeni, lâik eğitim-öğretim ve lâik yönetim birbirinden ayrı düşünülemez. Lâik eğitimde dinsel inançlara göre hiçbir ayrım gözetilemez..'
'Lâiklik bir bütündür. Özellikle eğitim-öğretim alanında lâikliğe bağlılık ve saygı, ulusun geleceği açısından da üzerinde önemle durulacak bir konudur. Siyasal alanda dinsel çabalar, dinsel geleneklere uygunluğu aranan düzenlemeler, eylem ve işlemler ne kadar geçersizse, öğretim ve eğitim alanında da din buyruklarıyla ilişki kurulamaz. Demokrasinin güvencesini ve Cumhuriyetin özgün niteliğini oluşturan bu ilkenin büyük bir duyarlık ve özenle korunması Anayasa gereğidir. Dersliklerde ve ilgili yerlerde dinsel inançları simgeleyen belirtilerden uzak kalınması zorunluluğu nedeniyle yükseköğrenim kurumlarında dinsel gereğe bağlanan başörtüleri lâik bilim ortamıyla bağdaştınlamaz.'
'Lâikliğin, Türk Devrimi'nin, Cumhuriyetin özü ve ulusal yaşamın temeli olduğu bir gerçektir. 'Dinsel inanç gereği' sözcükleri kullanılmasa da Cumhuriyetin niteliklerine yönelik, bu amaç ve anlamdaki dinsel kaynaklı düzenlemelerle girişimler Anayasa karşısında geçerli olamaz. Özgürlükler Anayasa ile sınırlıdır. Anayasa'daki lâiklik ilkesine ve lâik eğitim kuralına karşı eylemlerin demokratik bir hak olduğu savunulamaz. Anayasal ayrıcalığa sahip lâiklik ilkesi; demokrasiye aykırı olmadığı gibi tüm hak ve özgürlüklerin de bu ilke temel alınarak değerlendirilmesi zorunludur.'
valla kararı siz verin
o fenerle oynayıp hiç yenilmeyen tek takım
o seyircisiz ve maddi desteksiz a katagorisi finallerine kadar gelmiş bi takım.
o istanbul'un incisi pendiğin yegane takımı.
o 56 yıllık maziye sahip kökü eski bi takım.
o futbolda fair play'in adresi
o gönüllerin şampiyonu.
pendikspor geçenlerde eskişehirle oynadığı final maçını kazanmış olsaydı bugün a katagorisinde olacaktı. bu pendik sporun bu güne kadarki en büyük başarısıydı. çünkü daha önce a katagorisi görmemişti.
artık günü geldi ve bu sene daha güçlü ve daha büyük gelecek pendikspor. tek eksiği taraftar desteği. eğer olanaklarınız varsa maçlarına gitmenizi tavsiye ederim. inanın türk liglerinin en fair play maçlarını onu seyrederken göreceksiniz.
unutmayın ki pendiksporu tutmak bi ayrıcalıktır. çünkü pendiksporlu naziktir, kibardır, pendikspor, futbol oynar kurallarla oynamaz, sahada lig şampiyonu olmasa da futbolda özlenen fair play'ı yaşattığı için
gönüllerin şampiyonu
türkiyenin en büyük ikinci pazarının kurulduğu istanbul ilçesi. farklı arayış isteyenler için istanbul içinde farklı bir istanbul. kendine ait çeşitli güzellikleri var. istanbulun ikinci havaalanı da bu ilç içerisinde. ve giderek büyümekle beraber, türkiyenin en kalabalık mahalleleride bu ilçe içerisinde desem yalan olmaz herhalde. 90 bine yaklaşan nüfusa sahip türkiyede kaç tane mahalle var bilmiyorum.
bunun dışında geleceğe yönelik önemli projelerin bulunduğu bir ilçe. şimdiden söylüyorum. buraya yapılacak herhangi bi yatırım sahibini yüzüstü bırakmaz.
emperyalizm kavramı siyonizmin bi devamı olarak görülmelidir. dünyada kaç kişi bu görüşü savunuyo bilmiyorum ama savunanların ceplerinin dolu olduğuna eminim.
emperyalizm bir ideoloji olamayacak kadar saçma bi olgu aslında, bir dava olamaz sadece çıkar gerektirdiği için var. ama hakimiyetinin çok fazla ilerleyeceğine inanmıyorum.
bide türkiyede emperyalist varmıydı? ?
islamda kadın hakları bu dinin kitaplarında yazan biçimdedir. onun bunun anlatmasıyla islam dinin kuralları oluşmaz. islamla ilgili bir çok konuda önyargı olduğu gibi bu konuda da vardır.
ülkemizde çok sık gördüğümüz başlık parası, babanın kızını zorla vermesi, kocanın kadını şiddetli dövmesi, islamda bulunan kurallardan değildir. dini kitaplarımızda böyle şeyler olmadığı gibi başkaları tarafından uydurulagelmiştir.
konu sadece aşşağıda annlattığım şekilde de değildir. bu konu oldukça derin bir mevzudur ve olanca araştırma gerekmektedir...
-islamiyet, kadınlara çok geniş haklar tanımıştır.
-ehl-i sünnet vel cemaat'in büyük imamı ebu hanife hazretlerine göre, kimse onları, istemedikleri biriyle evlendiremez. Onların rızası hilafına nikah kıyılamaz.
-kızlar ve kadınlar da ana babalarının miraslarından pay alırlar.
-erkekler gibi, kadınlar da ana meşru işleri kendi adına icra edebilirler. yani kadın isterse müftü olabilir, isterse ve ehilse ordulara kumandan olabilir. dokor, mühendis, avukat, hukuk alimi, noter, eczacı, kimyager, öğretmen, memur, esnaf, tüccar işçi.... olabilir. ancak hassasiyeti sebebiyle ceza hakimi, olmasına, erkeğin reislik hakkını kollamak üzere erkeklere imam olmasına izin verilmemiştir.
-islamda kadınlar ticaret yapabilirler, mal mülk edinebilirler, mukaveme akdedebilir, senet alabilir, verebilirler, kendi mallarını kendileri yönetebilirler.
-islam'da kadınlar, kocalarından bağımsız olarak kendi malları ve mülkleri,üzerinde idare ve tasarruf hakkına sahiptirler. kimse onları bu haklarından mahrum edemez. Erkekler, kadınlarının tam izni ve rızası olmadıkça, onların mallarına, mülklerine ve paralarına asla el süremezler.
- şu husus çok mühimdir ki, islamda kadın ailenin iktisadi geçiminden sorumlu değildir. bu sebepten, kadın istemedikçe hiçkimse onun malını, mülkünü, parasını ve kazancını tasarruf edemez. ama kadın dilerse, kendi hür iradesi,ve gönül rızası ile ailenin geçimine destek olabilir ve kocasına yardım edebilir, borç ve hediye verebilir. bu konuda islam kadını tamamı ile bağımsızdır. koca, karısının malına, mülküne, parasına, ve kazancına, zorla veya baskı ile el koymaya kalkışırsa dinimize göre zulmatmiş olur, gasıp ve hırsız durumuna düşer. böylece yanlız günah işlemekle kalmaz, kadın, şikayetçi olursa, hukukende tecziye edilir.
-islamda kadın ilim yapmak, dinini öğrenmek, yaşamak ve kenidini geliştirmek, kendi huzurunu temin etmek bakımından, erkekler ile aynı haklara sahip olduğundan, kocası tarafından, kendi haklarını ihmal pahasına, ev işlerini yapmaya zorlanamaz. kadın isterse, kocasına ve çocuklarına sevgisine binaenev işlerini yapabilir. aksi halde, koca, şayet maddi durumu elveriyorsa, ev işlerini görmek ve hatta çocuklara bakmak üzere, başkalarını ücretini vererekvazifelendirmek zorundadır. kadın bebeğini emzirmek üzere, kocasındansüt anne bulmasını bile isteyebilir. ancak, kocanın bu işi yapmaya gücü ve imkanı yetmiyorsa, ana kendi bebeğini kendi emzirmek zorundadır.
-kısaca müslüman kadın, ev işlerini, bir mecburiyetle değil, tamamı ile bir ibadet zevki ile yapandır. O kendini evine, kocasına, ve çocuklarına, allah rızası için vakfederken, tam bir ibadet şuuru ve huzuru içinde hareket eden bir fazilet abidesidir. acaba islamdan başka hangi din ve ideolojide bu derece değer biçilmiştir.
-islamda kadın, din ve dünyasını kurtarmak, her iki dünyada mesut olmak için erkeklerle aynı haklara sahiptir. bu sebepten kadın, din ve dünyası için gerekli olan meslekleri ve sanatları öğrenmek, muhtaç olduğu ilimleri elde etmek için çalışabilir. yüce peygamberimiz: ilim öğrenmek, her kadın ve erkek müslümana farzdır diye buyurmuşlardır. kadın ve erkek bütün müslümanlar, yüce ve mukaddes kitabımız kuran-ı kerim in şu ayetini sık sık tekrarlamalıdırlar:
ben cahillerden olmaktan sana sığınırım. bakara:67
seyyid ahmet arvasi
islam ilm-i-hali..........
kitabın devamında daha ayrıntılı olarak islamda kadın hakları ayrılmıştır ben bu kadar yazabildim)
boş slogancıların sık kullandığı bi söz, icraatleri olmayan, 150 yıllık ideolajilerini doğru düzgün gösterememiş, nasıllığını anlatamamış, tarihinde hep savunduğu şeylerin tersini gördüğümüz bi idoloji.
bugüne kadar gelen, bu ideolojinin gerçekten uygulayıcısı olmuş bir tek komünist yoktur. komünizm var olamayacak boş bir hayaldir, ütopyadır. ütopya derken iyi bişey olarak düşünmeyin bazı ütopyalar sadece bazı değerleri ön planda tutar, fakat bazılarınıda unutur. komünizm, insanın iç dünyasını reddeder, ve onu bir robot gibi düşünür, insana vicdan payı bırakmaz. komünizm, temelleri olmayan, yanılgılar içerisinde kıvranan, savunduğu değerleri sadece onun yüce bir değer olduğunu anlatmak ve insanlara kazık atmak amacıyla var olan, insanlığın kafasını karıştırmak amacıyla düzenlenmiş bir ideoloji olduğunu söylemek yanlış olmaz. ona inananların akılları sağlam olabilir ama vicdanları sakattır....
toplumda insanların kutsal saydığı değerlerin, gizli düşmanıdır. komünist yayın organlarında kuran-ı kerim in ayetleri yalanlanmaya çalışılır, evrim teorisini savunarak, islama ters çıkılır. o vatan millet gibi kavramları saçma sapan kabul eder, ama bu ülkenin nimetlerinden yararlandığını unutur. ona göre PKK özgürlükçüdür, haklıdır ama devletini her türlü saldırıdan korumak için her fırsatta düşmana göğüs geren bu uğurda şehit olan, haksızdır, aynı zamanda faşisttir de. o kendisi gibi olmayan herkese faşist kelimesini kullanır. o bencildir, ona göre onun gibi olmayan zavallıdan başka bişey değildir. kürt milletinin hakkını savunurken faşist olmaz ama ona göre türk milliyetçileri faşisttir. o dünyada yüz yıldan fazla bi süredir dünyada var olan ama 2-3 devlet dışında kabul görmeyen bi görüşün temsilcisidir. türkiyenin %2-3 gibi bi kısmını oluşturmalarına rağmen sesleri herkesten fazla çıkar. onlar toplumu düşündüklerini, demokrasiyi söylerler ama çoğunluğun kararına karşı saygıları yoktur. onlara göre iktidar partilerinin hepsi haksızdır ve iktidarda herkez milletin parasını sövüşler ama faşist gördükleri milliyetçilerden daha iyi milletin hakkını savunurlar! ! ! sürekli entellektüel taklidi yaparlar ama onlarınki ukalalıktan ileri gitmez. onlar ara sıra düşmanı oldukları değerleri arasıra çıkarları için kullanırlar.onlar kadıköy iskelesinde komünist dergisi satarken insanlara rahatsızlık vermediklerini düşünebilirler ama insanlar çiçek satan çingenelerden çok komünist satan gençlerden rahatsızlık duyarlar.
türkiye'de gaspın, mafyanın, hırsızlığın, ahlaksızlığın ve maneviyatsızlığın en fazla olduğu yer onların kaleleridir. onların olduğu yerde her türlü pislik olur ama onlar temiz ve adaletli dünyadan bahsederler. onlar nizam-ı alem' in ne demek olduğunu bilmeselerde ona karşılardır, aslında onlar bilmedikleri herşeye karşılardır,
işte komünist buna denir.
okuyup araştırdık. dünyaya iki bela gelmiş, biri komünizm, ikincisi de emperyalizmin de sebebi siyonizm. herşey sebeptir. insanların duygularını sınırlayan, insanı ve evreni bir maddeden ibaret gören. insana mal mülk edindirmeyen,öldüğünde mirasını elinden alan, gerektiğinde insanları katleden, bugüne kadar savunduğu hiç bir düşünceyi fiili olarak uygulayamamış, teoride kalmış, insanın maymundan geldiğini iddia eden, islamı reddeden ve varlığı boyunca en büyük cinayetleri müslümanlar karşısında gerçekleştirmiş, emperyalizm den çok islamiyete düşmanlık kurmuş, insanların vicdani duygularını hiçe saymış, döneminde bir çok kişinin aniden ve sebepsiz zengin olmasına neden olmuş, dünyaya gelen en büyük musibete komünizm ve bangır bangır bunun iyi bişey olduğunu söyleyenlerede komünist denir.
Pendik
27.09.2006 - 17:34belediyesinin bazı mahallerine (amborgo koymuş gibi) hiç bakmadığı istanbul ilçesi. merkeze yapılan yatırımın %10u kaynarca ya yapılsa ne olurdu. üstelik belediye başkanının en fazla oy aldığı bölgede kaynarca(kavakpınar, güllübağlar esenler de dahil) . acaba nasıl olsa alırım diye hiç bakmıyo mu?
ibrahim sadri
27.09.2006 - 17:21kendisini çok güzel şiirler yazan bir şair olarak görmüyorum ama solcuların öne çıkardığı eserlerinden fazla isimlerini bildiğimiz kişilerden daha iyi şiirleri olduğu kesin. bi kaç şiiri gerçekten çok hoşuma giden bi şair.
milliyetçilik
09.08.2006 - 11:10milletlerin hayatında önemli bi yer tutuğuna şahit olduğumuz ve sosyolojinin içtimai ırkolarak ele aldığı ve biyolojik ırkçılık tan tamamen ayrı diğer bir gerçek vardır. Türk Milliyetçiliği, politikasını biyolojik üzerine kurmayı reddetmekle beraber içtimai ırk gerçeğini unutmaz.
şöle ifade edeyim ben soy olarak bir rumum. sadece bizim köy ve çevresinde rumlar, çerkezler, lazlar, gürcüler, türk soyları ve bir çok millet mevcut, bunu bütün bölgeye dağıttığınızı düşünün. ama biz bunlar için karadenizli genellemesini kullanıyoruz. niye bu insanları birleştiren ortak özellik karadenizli olmaları. bunu bütün türkiye ye dağıtın. çeşitli biyolojik ırklara mensup olmalarına rağmen bütün insanları birleştiren bi kavram bu insanları birleştiren bir kavram kullanmalıyız. yani türklük biyolojik değildir, içtimaidir.
bu kavram bütün dünyada var olan bişyedir. mesela isviçreli diye bir ırk yoktur, ama oranın insanları kendilerini bir isviçreli olarak hissetmektedir. neden isviçreli olmak onlar için ortak bir özelliktir.
dikkat edin soyları isviçreli değil bunların.
ve ya amerikalı olmak. amerikan ırkı diye bi kavram yoktur ama onlar amerikalıdırlar.
bu kavramda insanları birleştiren ortak özelliklere göre alırsak bütün türkiyedeki insanlar için ortak bir kavram kullanmamız gerekir. bu onların soyları olmayabilir ama bu ülkeye göre değerlendirmemiz gerekir.
Ve en son olarak allah türkü korusun dediğimiz zaman türk ırkını değil bütün ülkede yaşayanları anlamamız gerekir.
Atatürk boşyere demiyor. ne mutlu türküm diyene. dikkat edin türk olana değil türküm diyene....
bu ülkede faşistlik yapanları da kınıyoruz. faşist olgu insanları bölmekten başka bişey yapmaz. bu anlamda türk milliyetçilerine faşist diyenleri de ayrıca kınıyorum lütfen kavramların anlamını bilelim.
hasan sağındık
16.07.2006 - 16:33Sanatçının Türkiye'de takipçileri var ama ilginç olan, bu hayran kitlesinin kat kat fazlasının yurtdışında, özellikle de Orta Asya cumhuriyetlerinde bulunması.
Tarkan'ın yılbaşında verdiği konserin 72 ülkede canlı yayınlanmasıyla yaşadığı sevinci, Sağındık bundan 12 yıl önce, 1994 yılındaki Ankara Konseri'nin TRT aracılığıyla bütün Avrasya ülkelerinde yayınlanmasıyla yaşamış.
Sağındık yaptığı müziğin kaynağını oluşturan Anadolu'yu şimdiye kadar 8 kez dolaşıp yüzlerce konser vermiş.
marmara üniversitesi
16.07.2006 - 15:53he bu arada bende o gecekondu gibi duran fakültenin öğrencisiyim.
marmara üniversitesi
16.07.2006 - 15:51okuduğum üniversite. 14 kampüsü var. parça parça bölük olduğu için bi üniversite havası yaşayamıyorsunuz. sadece göztepe ve haydarpaşa kampüslerinde hafif bişeyler var diyebilirim. diğer kampüsler apartmandan bozma binalar hatta iletişim fakültesi hemen yanındaki amerikan hastanesiyle karşılaştırıldığında gecekkondu gibi duruyo.
acizane
16.07.2006 - 15:46bir site adı. ilahi, türkü gibi formattaki eserleri dinleyeceğiniz son derece büyük ve kapsamlı bir site. aradığınız herşeyi bulabilirsiniz.
12.cuma
16.07.2006 - 15:36peki bu 12 sayısının önde olmasının ne özelliği var
ibrahim sadri
16.07.2006 - 15:18Geriye Dönen Adam
Yağmur yağıyordu
Benim saçlarımda kırağılar vardı
onun omuza konmuş bir gül
Kapıyı açtım,elinde eski bir bavul
Yüzünde daha da eski bir hikaye
Geldim dedi, geldim işte
Sana kendimi getirdim,belki unutmuşsundur
Birlikte söylediğimiz şarkıları getirdim
Bir kaç gömlek bir pijama attı
Tuttuğum notları,serin volta boylarında adımları sayıp susuşlarımı
Elimle büyüttüğüm nazlı bir menekşeyi
Gökyüzüne verdiğim dualarımı
Çakmağımı,sigaramı,tabakamı ve kitaplarımı getirdim
Döndüm dedi,döndüm işte
İçeri girdi aksıyordu bir ayağı
Oysa nasılda akardı bayrak gibi önümüzde
Nasılda oynardı saçları rüzgarı bulanda
Bir ceylan gibi nasıl da koşardı
Ayağım dedi,derin bir nefes aldı
İçerde dedi,bir bakır tas bıraktım bir kehribar tesbih
Birkaç kitap,birkaç iyi arkadaş
Tüketilmiş bir çeza ve bir ayak,güldü sonra
Dedemin yemen çölünde bıraktığı ayağı ben içerde bıraktım
Kurban olsun ikimizinki de memlekete
Oturduk,uzun uzun baktık kendimize
Onüç yıl sonra yeniden karşı karşıya
Bir deli gençliği birlikte düşürmüştük yollara
Bir yüreğimiz vardı ve onu koymuştuk ortaya
Ben başımı onun omuzuna yaslardım
O taleal okurdu kulağıma
Ben bazı geceler oturup ağlardım
O dua ederdi hepimiz adına
Ve pis bir sonbahar akşamında ayrılmıştık
Caddelerde arabalar akıyordu yağmur yağıyordu
Babalar ekmekleri saklamış çeketlerinin altına
Korkuyla evlerine koşuyordu
Düdükler çalıyordu,sirenler çalıyordu,şehri kimler çalıyordu?
Oysa biz onunla yüreğimizi koymuştuk ortaya
Arkasından baktım,elinde tahta bir bavul,cebinde ikimizin yüreği
Şifadan ayrılık,rahmetten yoksulluk
Şen olasın mahpusluk
Kaldır gözlerini yerden,onüç yıl dediğin ne ki?
Bana mektup yaz,bir de menekşe resmi yap
Ve bir gül gönder anama
Kaldır gözlerini yerden,onüç yıl dediğin ne ki?
Ve yürüdü Yusuf
Yanıp sönen mavi ışıklar düştü gölgesine
Ben onüç yıl bekleyecektim onüç yıl kavuşmak için
Cebinde rehin götürdü yüreğimi
şiir: ibrahim sadri
sizce de güzel değil mi?
hasan sağındık
16.07.2006 - 15:08hiç kimsenin türkü söyleyişi onun türkü söyleyişi kadar havaya sokamadı beni. türkülerini hissederek söylüyor, sesi de söylediği türkülere uygun. www.sagındık.com kendi sitesi ve oradan indirdiğim bi kaç parçası var harika diyebileceğim parçalar.
selam söyle, seni düşünürüm, ağla karanfil, kurşun kurşun üstüne, anayurt, anamın türküleri, ismailce, yusuf yüzlüler gibi türkülerle birlikte ibrahim sadriyle düet yaptığı geriye dönen adam şiiri ve remzi çayırın kitabını yazdığı adım yeşil şiiri sanatçının en sevdiğim eserleri...
abdurrahman dilipak
16.07.2006 - 14:53düşündükleriyle her zaman suçlu bulunmuş biri. nedendir bilemem bütün kartel ve solcu medyalar düşünce suçluluğu kaldırılsın derken dilipak ve benzeri yazarlara neden destek olmazlar. onlar mahkeme karşısına cinayet suçlamasıylamı çıkarlar sanki?
büyük türkiye projesi
16.07.2006 - 14:45hakkat ya şu projeyi bi anlatan yok mu ne özelliği var bu projenin bilelim.
komünizm
16.07.2006 - 14:38siz hiç demokrasi taciri gördünüz mü?
sokaklarda demokrasi tacirliği yapıp insanların kanını emen insan müsveddelerini gördünüz mü?
haktan hukuktan bahseden ama milyonlarca insanların nedensizce ölümünü seyreden insanları gördünüz mü?
insanın maymundan geldiğini kabul ederek insanlığını unutup kendini hayvan ilan edenleri gördünüz mü?
insanların dini yaşamlarını sınırlayan, vicdanlara kelepçe vurmaya çalışan iki ayaklıları gördünüz mü?
örtünmek dinin inanan kadınlara emri değil mi? inanmayanlar örtünmeyebilir zorlama yok.
inanan kadınların örtünmesini kendine göre yorumlayıp din ve vicdan özgürlüğünü unutup, vatan hainliği atatürk'ümüz tarafından tescil edilmiş insanlar için özgürlük isteyenleri gördünüz mü?
siz idam cezasının kaldırılmasını isteyipte başlangıç itibariyle öldürülen insanların sayısı belli olmayan(stalin öncesi dönemi söylüyorum) bir sistem gördünüz mü?
ben fazlasıyla gördüm.
ve diyorum ki komünist toplumların getireceği demokrasi inanın şu anki demokrasiden daha iyi olmayacak, ve yine türkiye de komünist rejim iş yaptığında insanlar sokaklarda birbirlerini öldürecek, ahlak kavramı yok olacak, herkes birbirinin kuyusunu kazmaya başlayacak, din kurallarının uygulanması yasaklanacak, sokakta başörtüyle dolaştığı için kadınlar ağır cezalara çarptırlacaklar, camiler de yaz kursları yasaklanacak, dinle ilgili bilgilerin öğrenimi yasaklanacak. aslında söylenecek söz çok ama neyse şimdilik bu kadar.....
komünizm
15.07.2006 - 22:57her zaman söylüyorum, insanın iç dünyasını reddedip, insanı duygulardan yoksun bırakan materyalist yaklaşımları artık insanlar için biçilmiş kaftan görmenin anlamı yok. insanı insan yapan yaşamı değil duygularıdır. komünist sistem her zaman bu hatayı yaptı asıl varlık olan ruhu ikinci plana attı. yıllarca insanlar ruhi bir boşluk içerisinde yaşadılar rusyada, ruhtan yoksun olmak onların insanlığınıda bitirdi ve stalin dönemi bunun neticesinde başladı.
stalin döneminde milyonlarca insan öldü on binlerce aydın. niye?
çünkü stalin daha önceki komünist rejimlerin mahrum bıraktığı ruhi boşluğu taşıyodu. ona göre insanların ölümleri sadece istatistiklerden ibaretti. kendi söylemiyor mu bunu?
komünistleri eleştirdiğim en büyük nokta bu insanı yarım ele almaları.
hak, hukuk, adalet, eşitlik, ekmek, para, iş bunlar insanı doyurmaz belki karnını doyurur ama insanlığını doyurmaz.
insanoğlunun bir vadi dolusu altını olsa bi vadisi daha olmasını ister. insanoğlu maddi konularda doyumsuzdur. ve doyumsuz insanların eşitlik içerisinde yaşayabileceğini söylemek ahmaklıktır ama maneviyat böyle değildir.
komünistler genelde allaha iman eden insanları anlayamazlar, çünkü onlar bu duygudan yoksundurlar, kalplerini hiçbir zaman dinlemezler.
ve emin olunki hepsinin içerisinde bir boşluk vardır, kalplerinin içerisinde olması gereken duygulardan yoksun oldukları için kendilerini maddi konulara yönlendirirler......
tatanga
27.06.2006 - 11:34keçi yılmaz adlı şahsın önderliğini yaptığı bir taraftar pardon holigan grubu. bildiğim kadarıyla eskişehire 80 bin kişi götürerek tarihte deplasman maçlarına en fazla seyirci götüren grup olarak biliniyor. bir çok duvar yazısında adını görmüştürsünüz. beşiktaşın çarşı grubuyla da bağlantısı olan grubun kendi dedesine babasına küfür eden sloganları bile vardır. bu grubun bayanlarıda meşhurdur. erkek döven racon yapan delikanlı(!) bayanları da bu grupta görebilirsiniz. taraftarlığı terörizme dönüştürmüş bir grup anlayacağınız. çevremdeki bir çok duvarda bu kelimeyi özellikle görürüm.
başörtüsü
22.06.2006 - 20:44başörtüsü ne zaman yasaklanmıştır? ? ? ?
ANAYASA MAHKEMESİ'NİN TÜRBAN İLE İLGİLİ KARARI...
YÖK Yasası'ndaki değişikliğe iptal...
7 Mart 1989
Anayasa Mahkemesi, Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in başvurusu üzerine, YÖK Yasası'na ek madde getiren 3511 sayılı yasanın 'Yükseköğretim kurumlarında, dersane, laboratuvar, klinik, polikilinik ve koridorlarında çağdaş kıyafet ve görrünümde bulunmak zorunludur. Dini inanç sebebiyle boyun ve saçların örtü veya türbanla kapatılması serbesttir' şeklindeki 2. maddesini Anayasa'ya aykırı bularak iptal etti.
Cumhurbaşkanı Kenan Evren, 3511 sayılı yasanın 'Yükseköğretim kurumlarında, dersane, laboratuvar, klinik, polikilinik ve koridorlarında çağdaş kıyafet ve görrünümde bulunmak zorunludur. Dini inanç sebebiyle boyun ve saçların örtü veya türbanla kapatılması serbesttir' şeklindeki 2. maddesinin, Anayasa'nın Başlangıç Kısmı ile, 2., 10., 24., 174. maddelerine aykırılığı nedeniyle iptali istemiyle 4 Ocak 1989'da Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu.
Evren, başvurusunda, 'sadece İslâmi kurallara göre kadınlar için örtünme (tesettür) hususları gözönüne alınarak, dinî inanç yönünden Yükseköğretim Kurumlarında öğretim yapan bayan öğrencilere eşitlik ve genellik ilkelerini de aşarak lâikliğe aykırı bir biçimde imtiyaz tanınmaktadır' dedi.
Anayasa Mahkemesi, iptal başvurusunu 7 Mart 1989'da sonuçlandırdı ve 3511 sayılı yasanın 2. maddesini Anayasa'ya aykırı bularak iptal etti.
Gerekçeli Karardan;
'Laik düzende özgün bir sosyal kurum olan din, devlet kuruluşuna ve yönetimine egemen olamaz. Devlete egemen ve etkin güç, dinsel kurallar ve gerekler değil, akıl ve bilimdir. Din, kendi alanında, vicdanlardaki yerinde, Tanrı-insan arasındaki inanış olgusudur. Kişinin iç-inanç dünyasının düzenleyicisi olan dinin, devlet işlerinde söz sahibi ve çağdaş değerlerle, hukukun yerine geçerek yasal düzenlemelerin kaynağı ve dayanağı olması düşünülemez.'
'İncelenen kural, kamu kuruluşlarından sayılan yükseköğretim kurumlarındaki bayanların giyimlerini düzenlerken, dinsel gereklere uygunluğu nasıl olursa olsun, başörtüsü kullanımına dinsel inanç nedeniyle geçerlik tanımakla, kamu hukuku alanındaki bir düzenlemeyi dinsel esaslara dayandırmak suretiyle lâiklik ilkesine aykırılık oluşturmuştur. Dinsel kurallardan arındırılmış, akla ve bilime dayanan, dinsel inancı kişilerin vicdanlarına bırakan lâik devlette, hukuk düzeninin dinsel gereklerle sağlanıp sürdürülmesi benimsenemez. Lâik devlet ancak, yurttaşların din ve vicdan özgürlüğünü sağlayıcı ve koruyucu önlemleri alır, bu konulardaki hak ve özgürlükleri güvenceye bağlar. Dinsel eğitim bile lâik devlet anlayışına uygun biçimde yapılır. Tüm devlet kuruluşlarında ve işlemlerinde olduğu gibi öğretim ve eğitimin her düzeyinde lâiklik ilkesine özenle uyulur. Tevhid-i Tedrisat Kanunu bu gereğin belgesidir. Lâiklik ilkesine uygun çalışmalar yapmakla yükümlü üniversitelerde bu çalışmalara katılacakların, hangi statüde olurlarsa olsunlar, dinsel gereklere göre biçimlendirilmemelidir.'
'.... dava konusu maddenin lâik hukuk düzenine aykırılığı belirgindir. Lâik hukuk düzeni, lâik eğitim-öğretim ve lâik yönetim birbirinden ayrı düşünülemez. Lâik eğitimde dinsel inançlara göre hiçbir ayrım gözetilemez..'
'Lâiklik bir bütündür. Özellikle eğitim-öğretim alanında lâikliğe bağlılık ve saygı, ulusun geleceği açısından da üzerinde önemle durulacak bir konudur. Siyasal alanda dinsel çabalar, dinsel geleneklere uygunluğu aranan düzenlemeler, eylem ve işlemler ne kadar geçersizse, öğretim ve eğitim alanında da din buyruklarıyla ilişki kurulamaz. Demokrasinin güvencesini ve Cumhuriyetin özgün niteliğini oluşturan bu ilkenin büyük bir duyarlık ve özenle korunması Anayasa gereğidir. Dersliklerde ve ilgili yerlerde dinsel inançları simgeleyen belirtilerden uzak kalınması zorunluluğu nedeniyle yükseköğrenim kurumlarında dinsel gereğe bağlanan başörtüleri lâik bilim ortamıyla bağdaştınlamaz.'
'Lâikliğin, Türk Devrimi'nin, Cumhuriyetin özü ve ulusal yaşamın temeli olduğu bir gerçektir. 'Dinsel inanç gereği' sözcükleri kullanılmasa da Cumhuriyetin niteliklerine yönelik, bu amaç ve anlamdaki dinsel kaynaklı düzenlemelerle girişimler Anayasa karşısında geçerli olamaz. Özgürlükler Anayasa ile sınırlıdır. Anayasa'daki lâiklik ilkesine ve lâik eğitim kuralına karşı eylemlerin demokratik bir hak olduğu savunulamaz. Anayasal ayrıcalığa sahip lâiklik ilkesi; demokrasiye aykırı olmadığı gibi tüm hak ve özgürlüklerin de bu ilke temel alınarak değerlendirilmesi zorunludur.'
valla kararı siz verin
Pendikspor
22.06.2006 - 20:15o fenerle oynayıp hiç yenilmeyen tek takım
o seyircisiz ve maddi desteksiz a katagorisi finallerine kadar gelmiş bi takım.
o istanbul'un incisi pendiğin yegane takımı.
o 56 yıllık maziye sahip kökü eski bi takım.
o futbolda fair play'in adresi
o gönüllerin şampiyonu.
pendikspor geçenlerde eskişehirle oynadığı final maçını kazanmış olsaydı bugün a katagorisinde olacaktı. bu pendik sporun bu güne kadarki en büyük başarısıydı. çünkü daha önce a katagorisi görmemişti.
artık günü geldi ve bu sene daha güçlü ve daha büyük gelecek pendikspor. tek eksiği taraftar desteği. eğer olanaklarınız varsa maçlarına gitmenizi tavsiye ederim. inanın türk liglerinin en fair play maçlarını onu seyrederken göreceksiniz.
unutmayın ki pendiksporu tutmak bi ayrıcalıktır. çünkü pendiksporlu naziktir, kibardır, pendikspor, futbol oynar kurallarla oynamaz, sahada lig şampiyonu olmasa da futbolda özlenen fair play'ı yaşattığı için
gönüllerin şampiyonu
pendik spor
Pendik
22.06.2006 - 20:10türkiyenin en büyük ikinci pazarının kurulduğu istanbul ilçesi. farklı arayış isteyenler için istanbul içinde farklı bir istanbul. kendine ait çeşitli güzellikleri var. istanbulun ikinci havaalanı da bu ilç içerisinde. ve giderek büyümekle beraber, türkiyenin en kalabalık mahalleleride bu ilçe içerisinde desem yalan olmaz herhalde. 90 bine yaklaşan nüfusa sahip türkiyede kaç tane mahalle var bilmiyorum.
bunun dışında geleceğe yönelik önemli projelerin bulunduğu bir ilçe. şimdiden söylüyorum. buraya yapılacak herhangi bi yatırım sahibini yüzüstü bırakmaz.
emperyalizm
22.06.2006 - 19:52emperyalizm kavramı siyonizmin bi devamı olarak görülmelidir. dünyada kaç kişi bu görüşü savunuyo bilmiyorum ama savunanların ceplerinin dolu olduğuna eminim.
emperyalizm bir ideoloji olamayacak kadar saçma bi olgu aslında, bir dava olamaz sadece çıkar gerektirdiği için var. ama hakimiyetinin çok fazla ilerleyeceğine inanmıyorum.
bide türkiyede emperyalist varmıydı? ?
islamda kadın hakları
17.06.2006 - 20:56islamda kadın hakları bu dinin kitaplarında yazan biçimdedir. onun bunun anlatmasıyla islam dinin kuralları oluşmaz. islamla ilgili bir çok konuda önyargı olduğu gibi bu konuda da vardır.
ülkemizde çok sık gördüğümüz başlık parası, babanın kızını zorla vermesi, kocanın kadını şiddetli dövmesi, islamda bulunan kurallardan değildir. dini kitaplarımızda böyle şeyler olmadığı gibi başkaları tarafından uydurulagelmiştir.
konu sadece aşşağıda annlattığım şekilde de değildir. bu konu oldukça derin bir mevzudur ve olanca araştırma gerekmektedir...
islamda kadın hakları
17.06.2006 - 20:40-islamiyet, kadınlara çok geniş haklar tanımıştır.
-ehl-i sünnet vel cemaat'in büyük imamı ebu hanife hazretlerine göre, kimse onları, istemedikleri biriyle evlendiremez. Onların rızası hilafına nikah kıyılamaz.
-kızlar ve kadınlar da ana babalarının miraslarından pay alırlar.
-erkekler gibi, kadınlar da ana meşru işleri kendi adına icra edebilirler. yani kadın isterse müftü olabilir, isterse ve ehilse ordulara kumandan olabilir. dokor, mühendis, avukat, hukuk alimi, noter, eczacı, kimyager, öğretmen, memur, esnaf, tüccar işçi.... olabilir. ancak hassasiyeti sebebiyle ceza hakimi, olmasına, erkeğin reislik hakkını kollamak üzere erkeklere imam olmasına izin verilmemiştir.
-islamda kadınlar ticaret yapabilirler, mal mülk edinebilirler, mukaveme akdedebilir, senet alabilir, verebilirler, kendi mallarını kendileri yönetebilirler.
-islam'da kadınlar, kocalarından bağımsız olarak kendi malları ve mülkleri,üzerinde idare ve tasarruf hakkına sahiptirler. kimse onları bu haklarından mahrum edemez. Erkekler, kadınlarının tam izni ve rızası olmadıkça, onların mallarına, mülklerine ve paralarına asla el süremezler.
- şu husus çok mühimdir ki, islamda kadın ailenin iktisadi geçiminden sorumlu değildir. bu sebepten, kadın istemedikçe hiçkimse onun malını, mülkünü, parasını ve kazancını tasarruf edemez. ama kadın dilerse, kendi hür iradesi,ve gönül rızası ile ailenin geçimine destek olabilir ve kocasına yardım edebilir, borç ve hediye verebilir. bu konuda islam kadını tamamı ile bağımsızdır. koca, karısının malına, mülküne, parasına, ve kazancına, zorla veya baskı ile el koymaya kalkışırsa dinimize göre zulmatmiş olur, gasıp ve hırsız durumuna düşer. böylece yanlız günah işlemekle kalmaz, kadın, şikayetçi olursa, hukukende tecziye edilir.
-islamda kadın ilim yapmak, dinini öğrenmek, yaşamak ve kenidini geliştirmek, kendi huzurunu temin etmek bakımından, erkekler ile aynı haklara sahip olduğundan, kocası tarafından, kendi haklarını ihmal pahasına, ev işlerini yapmaya zorlanamaz. kadın isterse, kocasına ve çocuklarına sevgisine binaenev işlerini yapabilir. aksi halde, koca, şayet maddi durumu elveriyorsa, ev işlerini görmek ve hatta çocuklara bakmak üzere, başkalarını ücretini vererekvazifelendirmek zorundadır. kadın bebeğini emzirmek üzere, kocasındansüt anne bulmasını bile isteyebilir. ancak, kocanın bu işi yapmaya gücü ve imkanı yetmiyorsa, ana kendi bebeğini kendi emzirmek zorundadır.
-kısaca müslüman kadın, ev işlerini, bir mecburiyetle değil, tamamı ile bir ibadet zevki ile yapandır. O kendini evine, kocasına, ve çocuklarına, allah rızası için vakfederken, tam bir ibadet şuuru ve huzuru içinde hareket eden bir fazilet abidesidir. acaba islamdan başka hangi din ve ideolojide bu derece değer biçilmiştir.
-islamda kadın, din ve dünyasını kurtarmak, her iki dünyada mesut olmak için erkeklerle aynı haklara sahiptir. bu sebepten kadın, din ve dünyası için gerekli olan meslekleri ve sanatları öğrenmek, muhtaç olduğu ilimleri elde etmek için çalışabilir. yüce peygamberimiz: ilim öğrenmek, her kadın ve erkek müslümana farzdır diye buyurmuşlardır. kadın ve erkek bütün müslümanlar, yüce ve mukaddes kitabımız kuran-ı kerim in şu ayetini sık sık tekrarlamalıdırlar:
ben cahillerden olmaktan sana sığınırım. bakara:67
seyyid ahmet arvasi
islam ilm-i-hali..........
kitabın devamında daha ayrıntılı olarak islamda kadın hakları ayrılmıştır ben bu kadar yazabildim)
komünizm
17.06.2006 - 20:26boş slogancıların sık kullandığı bi söz, icraatleri olmayan, 150 yıllık ideolajilerini doğru düzgün gösterememiş, nasıllığını anlatamamış, tarihinde hep savunduğu şeylerin tersini gördüğümüz bi idoloji.
bugüne kadar gelen, bu ideolojinin gerçekten uygulayıcısı olmuş bir tek komünist yoktur. komünizm var olamayacak boş bir hayaldir, ütopyadır. ütopya derken iyi bişey olarak düşünmeyin bazı ütopyalar sadece bazı değerleri ön planda tutar, fakat bazılarınıda unutur. komünizm, insanın iç dünyasını reddeder, ve onu bir robot gibi düşünür, insana vicdan payı bırakmaz. komünizm, temelleri olmayan, yanılgılar içerisinde kıvranan, savunduğu değerleri sadece onun yüce bir değer olduğunu anlatmak ve insanlara kazık atmak amacıyla var olan, insanlığın kafasını karıştırmak amacıyla düzenlenmiş bir ideoloji olduğunu söylemek yanlış olmaz. ona inananların akılları sağlam olabilir ama vicdanları sakattır....
komünist
16.06.2006 - 10:50toplumda insanların kutsal saydığı değerlerin, gizli düşmanıdır. komünist yayın organlarında kuran-ı kerim in ayetleri yalanlanmaya çalışılır, evrim teorisini savunarak, islama ters çıkılır. o vatan millet gibi kavramları saçma sapan kabul eder, ama bu ülkenin nimetlerinden yararlandığını unutur. ona göre PKK özgürlükçüdür, haklıdır ama devletini her türlü saldırıdan korumak için her fırsatta düşmana göğüs geren bu uğurda şehit olan, haksızdır, aynı zamanda faşisttir de. o kendisi gibi olmayan herkese faşist kelimesini kullanır. o bencildir, ona göre onun gibi olmayan zavallıdan başka bişey değildir. kürt milletinin hakkını savunurken faşist olmaz ama ona göre türk milliyetçileri faşisttir. o dünyada yüz yıldan fazla bi süredir dünyada var olan ama 2-3 devlet dışında kabul görmeyen bi görüşün temsilcisidir. türkiyenin %2-3 gibi bi kısmını oluşturmalarına rağmen sesleri herkesten fazla çıkar. onlar toplumu düşündüklerini, demokrasiyi söylerler ama çoğunluğun kararına karşı saygıları yoktur. onlara göre iktidar partilerinin hepsi haksızdır ve iktidarda herkez milletin parasını sövüşler ama faşist gördükleri milliyetçilerden daha iyi milletin hakkını savunurlar! ! ! sürekli entellektüel taklidi yaparlar ama onlarınki ukalalıktan ileri gitmez. onlar ara sıra düşmanı oldukları değerleri arasıra çıkarları için kullanırlar.onlar kadıköy iskelesinde komünist dergisi satarken insanlara rahatsızlık vermediklerini düşünebilirler ama insanlar çiçek satan çingenelerden çok komünist satan gençlerden rahatsızlık duyarlar.
türkiye'de gaspın, mafyanın, hırsızlığın, ahlaksızlığın ve maneviyatsızlığın en fazla olduğu yer onların kaleleridir. onların olduğu yerde her türlü pislik olur ama onlar temiz ve adaletli dünyadan bahsederler. onlar nizam-ı alem' in ne demek olduğunu bilmeselerde ona karşılardır, aslında onlar bilmedikleri herşeye karşılardır,
işte komünist buna denir.
komünist
16.06.2006 - 10:35okuyup araştırdık. dünyaya iki bela gelmiş, biri komünizm, ikincisi de emperyalizmin de sebebi siyonizm. herşey sebeptir. insanların duygularını sınırlayan, insanı ve evreni bir maddeden ibaret gören. insana mal mülk edindirmeyen,öldüğünde mirasını elinden alan, gerektiğinde insanları katleden, bugüne kadar savunduğu hiç bir düşünceyi fiili olarak uygulayamamış, teoride kalmış, insanın maymundan geldiğini iddia eden, islamı reddeden ve varlığı boyunca en büyük cinayetleri müslümanlar karşısında gerçekleştirmiş, emperyalizm den çok islamiyete düşmanlık kurmuş, insanların vicdani duygularını hiçe saymış, döneminde bir çok kişinin aniden ve sebepsiz zengin olmasına neden olmuş, dünyaya gelen en büyük musibete komünizm ve bangır bangır bunun iyi bişey olduğunu söyleyenlerede komünist denir.
Toplam 27 mesaj bulundu