Manik-depresif ruh halleri; yaşam içinde kendisinin büyük bir potansiyel olduğunu ve istediği her şeyi başarabileceğine olan kendisine aşırı güven duyması ile başlayan bir ruh halidir. Geçmiş yaşamında sessiz, sakin ve anlayışlı davranışları ile, toplum içinde kendi yaşamını sürdürürken, sürekli düşünerek, neyin, nasıl ve hangi şartlar altında daha iyi, daha güzel ve daha doğru olacağını düşünerek bir yaşam sürmüştür. Bu sessizlik döneminde kendisine güveni yoktur ve herhangi bir konu üzerinde kendi fikrini açıklama gereği duymaz ve yanlış anlaşılabileceğini düşünerek, suskunluklarla sürdürülen bir yaşamı tercih etmek zorunda kalır.
Manik-depresif ruh halleri, kişinin yaşam içinde kendisini varlığını hissettirme düşüncesiyle kendini gösterir, daha önceki yaşamında sessizliği ve sakinliği ile dikkat çeken bir insanın, birden aşırı coşku duyması ve istediği her şeyi yapabileceğine dair kendisine aşırı güven duyması ile ilk belirtileri gösterir. Manik dönemde, etki altında kaldığı her öğretiden olumlu sonuç çıkarır ve olumlu sonuçları elde edebilmek için gerekli olan insan donanımın kendisinde mevcut olduğunu dile getirerek, çevresindeki insanları da, taşımış olduğu düşünce çizgisine çekebilmeyi düşünür ve yapılması, gerçekleştirilmesi zor olan konular üzerine yoğunlaşır, ve bu şekilde şimdiye kadar başarılamamış olayların gerçekleştirilebilmesi veya aynı başarıların, akıl ve mantık kurallarının ışığı altında tekrar ettirilebilmesi için, aceleciliği ile her türlü olumlu ve güzel olayların çevresinde toplanır. İyi olan, güzel olan ve doğru olan ne varsa hepsini geçekleştirmek için kendi başına çaba verir ve başarılması zor olan konulara yönelerek, basit işlerden kendini uzaklaştırarak, asıl olanın, zoru başarmak olduğunu gündeme getirerek, “istenilirse ve gerekli şartlar yerine getirilirse başarılabilir” düşüncesiyle çevresindeki insanları da etkilemeye çalışarak, birlik içinde başarıya koşmayı arzu eder.
Manik-Depresif; kitaplarda okuduğu yazı veya toplum içinde değer verdiği insanlardan duyduğu nasihat dolu sözlerin etkisi altında kalarak, okumuş veya duymuş olduğu nasihat dolu sözlerin karakteristik özelliklerin hepsinin kendinde mevcut olduğunu söyleyerek, aşırı coşku içinde kalarak, sevinç ve güven içinde yaşamı kucaklayan ve bu aşırı sevinç ve güven sebebiyle manik döneme giren ve tedavi edilmesi gereken bir tür ruhsal coşkudur. Aynı kişi, bakış açısının değişmesi sebebiyle, okuduklarını iyi yorumlayamaz ve kendinde varolan karakteristik eksiklikler sebebiyle, mani dönemi sırasında toplum içinde gerçekleştirdiği aşırılığa kaçan kendi hareketlerinin pişmanlığı ile ruhsal çöküntü içinde depresyonu yaşar.
Manik-depresif; ruhsal yönden aşırıya kaçan coşku veya çöküntü ile kendini gösteren inişli-çıkışlı ruh halleridir. Tedavisi zaman alır ve kişinin ayakları yere basması ve çevresindekilere yönelmek yerine kendi gelişimini sürdürmesi gerektiği inancı ile, kişi, sadece kendine bakar ve kendine yönelerek kendi ruhsal gelişimini tamamlamak için çaba verir hale gelir.
Tedavi sonucunda, kişi, kendisinin diğer insanlardan farklı olduğunu ve kendisine dikkat etmesi gerektiğini düşünerek, daha az ve temkinli konuşarak, yapmak istediklerini icraata koyar ve hasta kendisini, kendisinin anlaması gerektiğini düşünerek, kendisine arkadaşça davranarak, yaşam içinde karşılaşılan güçlüklerden kendini korumayı düşünerek bir yaşam sürmesi gerektiğini düşünerek, tedavisini sonuçlandırır. SAYGILARIMLA...
“Yeryüzünde özgür insanlar, özgürlükleriyle büyük insanlar yaşamaya başlayacak, herkes kalbini açacak, her kalp hırs ve pislikten arınmış olarak bütün güzelliğiyle görünecek. O zaman yaşayış şimdiki iğrenç halinden çıkarak insanlığa gösterilmiş bir saygı olacak, insanlığın yüceliklerle süslü yüzü yükselecek, pek çok yükselecektir. Çünkü özgür serbest insanlar için çıkılamayacak yer, yetişilemeyecek doruk yoktur.”
Kitap Adı: Ana
Kitap Konusu: Anne ve oğlunun başından geçen olaylar.
Sayfa: 179
Yayınevi: Yalçın Yayınları
Sayfa Sayısı: 479
Kitap Yazarı: Maksim GORKİ
S A Y G I L A R I M L A...
SEV/il/EN/ler UnUtULMaSıN; [email protected]
sev/İL/en/LER uNuTuLmAsIn...
S E V G İ L E R İ M L E...
“Ben inanıyorum,, bir zaman gelecek ki, insanlar birbirine değerlendirici gözlerle bakacak, herkes birbirinin gözünde yıldız gibi parlayacak, herkes birbirinin sesini güzel bir müzik gibi dinleyecektir.”
Kitap Adı: Ana
Kitap Konusu: Anne ve oğlunun başından geçen olaylar.
Sayfa: 179
Yayınevi: Yalçın Yayınları
Sayfa Sayısı: 479
Kitap Yazarı: Maksim GORKİ
S A Y G I L A R I M L A...
SEV/il/EN/ler UnUtULMaSıN; [email protected]
sev/İL/en/LER uNuTuLmAsIn...
S E V G İ L E R İ M L E...
“-Biliyor musunuz, insanları bekleyen daha nice acılar, kan dökmeye hırslı nice eller var? .. Bütün bunlar, bütün çektiğim acılar bir yere gelse, bütün kanım dökülse, beynimde, iliklerimde kazandığım şeylerin, bütün varlığımın küçük, zayıf bir vergisinden başka bir şey olamaz. Bir yıldızın ışık zenginliği gibi bir zenginlik bende de var, bende öyle zenginim. Her şeye katlanacağım, hepsine dayanacağım. Çünkü içimde hiçbir şeyin ezip yok edemeyeceği bir zevk var ki, o da, direnmem ve gücümdür.
Kitap Adı: Ana
Kitap Konusu: Anne ve oğlunun başından geçen olaylar.
Sayfa: 173
Yayınevi: Yalçın Yayınları
Sayfa Sayısı: 479
Kitap Yazarı: Maksim GORKİ
S A Y G I L A R I M L A...
SEV/il/EN/ler UnUtULMaSıN; [email protected]
sev/İL/en/LER uNuTuLmAsIn...
S E V G İ L E R İ M L E...
“-Evet her şey değişti! Hem öyle olmalı! Niçin değişti biliyor musun, nine? Çünkü, insan yaşayışında şimdi yeni bir kalp var, yeni bir kalp çarpıyor. Çıkarların anlaşmazlıklar bütün kalpleri kırdı, kuduz bir hırs bütün kalpleri ısırdı. Bütün kalpleri irinli yaralar, yalanlar, miskinlikler, hasetler, çirkinlikler kapladı. İnsanlar hep hasta, sakat düşmüş, yaşamaktan korkuyor, kendi acısından başka bir şey bilmiyor. Derken içlerinden birisi çıkıyor, aklın, anlayışın ışığı ile onların yaşayışını aydınlatmaya kalkışıyor. ‘Hey şaşkın herifler, nedir yaptığınız? Hepinizin çıkarları birdir. Hepinizin yaşamaya, ilerlemeye hakkı var. Artık bunu anlayacak, değerlendirecek zaman geldi.’ diye bağırıyor. Bu adam, bu bağıran ses, yalnızdır, işte onun içindir ki, yüksek sesle bağırıyor, arkadaşlara gereksinimi var, yalnızlık içinde üzülüyor, sanki üşüyor. Bu sese herkes koşuyor, bütün kalpler bu sesin çevresinde birleşiyor, bir tek kalp oluyor, her kalp bütün güzellikleri, erdemleriyle geliyor, orada güçlü, kocaman, derin duygulu bir kalp halinde gümüş bir çan gibi çınlıyor, ötüyor ve diyor ki; ‘Ey insanlar birleşiniz! Hep bir yere geliniz, hep bir aile kurunuz, yaşamın anası kin ve düşmanlık değil, sevgi ve dostluktur.’ İşte bu kardeşler, ben bu çanın sesini şimdiden işitiyorum.”
Kitap Adı: Ana
Kitap Konusu: Anne ve oğlunun başından geçen olaylar.
Sayfa: 172
Yayınevi: Yalçın Yayınları
Sayfa Sayısı: 479
Kitap Yazarı: Maksim GORKİ
“Biz yolumuzdan bir adım bile ayrılmayız. Tuttuğumuz yolu düzgünce izlemeliyiz.”
Kitap Adı: Ana
Kitap Konusu: Anne ve oğlunun başından geçen olaylar.
Sayfa: 160
Yayınevi: Yalçın Yayınları
Sayfa Sayısı: 479
Kitap Yazarı: Maksim GORKİ
“-Çünkü bizim başladığımız önemli işin bitmesine yardım ettin. Onun için teşekkür ederim, insanın annesi, düşüncesiyle de kendisine akraba olursa bu ne büyük mutluluktur.”
Kitap Adı: Ana
Kitap Konusu: Anne ve oğlunun başından geçen olaylar.
Sayfa: 157
Yayınevi: Yalçın Yayınları
Sayfa Sayısı: 479
Kitap Yazarı: Maksim GORKİ
“Farkında olmadan bu yeni yaşayış için kendisine gerekli olan düşünce yavaş yavaş kafasına yerleşiyordu. Bir zamanlar kendisinin hiçbir şeye yararlı olabileceğini sanmıyordu. Şimdi, bir çok kişinin kendisine gereksinimi olduğunu duyuyordu. Bu yeni, sevinçli bir duygu idi. Kendisine bir övünme duygusuyla başını kaldırtıyordu.”
Kitap Adı: Ana
Kitap Konusu: Anne ve oğlunun başından geçen olaylar.
Sayfa: 153
Yayınevi: Yalçın Yayınları
Sayfa Sayısı: 479
Kitap Yazarı: Maksim GORKİ
“- Tek başıma köylere, kentlere gideceğim, halkı ayaklandıracağım, kalksın, yürüsün özgürlüğü ele geçirsin. Doğruyu anlayacak olursa kendine bir çıkış yolu bulabilir. İşte, ben ona dünyada gönül bağlanacak, hiç kimse bulunmadığını, insanın yalnız kendi kendine güvenmesi gerekeceğini, yalnız aklıyla davranabileceğini anlatacağım. O kadar! ”
Kitap Adı: Ana
Kitap Konusu: Anne ve oğlunun başından geçen olaylar.
Sayfa: 134
Yayınevi: Yalçın Yayınları
Sayfa Sayısı: 479
Kitap Yazarı: Maksim GORKİ
“Mahallenin sakinleri yavaş yavaş bu akıllı delikanlıya saygı duymaya başlamışlardı; çünkü o her neden söz ederse sade ve cesurca söz ediyor, hemen hiç gülmüyor, her şeyi dikkatle dinliyor, her şeye dikkatle bakıyor, her işin karışık, içinden çıkılmaz yanlarına dalıyor, binlerce çetin bağ arasında insanları birbirine bağlayan birleştirme noktasını buluyordu.”
Kitap Adı: Ana
Kitap Konusu: Anne ve oğlunun başından geçen olaylar.
Sayfa: 89
Yayınevi: Yalçın Yayınları
Sayfa Sayısı: 479
Kitap Yazarı: Maksim GORKİ
“Çoğu zaman şarkı söylüyorlar; aile şarkılarını seslerinin bütün gücüyle söyleyerek yineliyorlardı. Kimi zaman yeni şarkılar öğreniyorlardı. Bunlar, o zamana dek bilmedikleri üzgün bir ezgi ile bestelendiğinden seslerini alçaltarak, bir ilahi okuyorlarmış gibi düşünceli, ağır bir biçimde söylüyorlardı. O zaman yüzler sararıyor, şarkıyı söyleyenlere bir canlılık geliyor, bu uyumlu sözlerde büyük bir gücün gizli olduğu duyulurdu. Özellikle bu yeni şarkıların bir tanesi ananın yüreğini coşturup kaygılandırıyordu. Bundan ne üzücü, ikirciklenmelerin karanlık yollarında tek başına dolaşan ezilmiş bir ruhun üzüntü ve iniltileri vardı, ne de korkudan şaşırmış, yoksulluk içinde ezilmiş biçimsiz, renksiz bir kalbin çığlıkları duyuluyordu. Bu şarkıda özgür bir yaşayışa susamış insanların sönük iç çekmeleri, iyi kötü ne bulursa bilmeden yakıp yıkmaya hazır öfkenin, meydan okuyan çığlıkları da yoktu. Kızgınlık ve öç; o hiçbir şey yaratmaksızın her şeyi yok etmeye yetenekli olan yalancı duygu da bu şarkıda görünmüyordu. Bunda, eski dünyadan, tutsaklar dünyasından da hiçbir iz, hiçbir şey yoktu. Pelage zaten sözlerden, keskin ezgilerden hoşlanmazdı. Ancak bu şarkıda öyle sonsuz bir güç vardı ki, ezgilerle sözleri örtüyor; kalpleri düşünce gücünün çok üstünde bir şeyin varlığını, duygusunu uyandırıyordu. İşte, ana bu şeyi, şu odada toplanan delikanlıların yüzlerinde, gözlerinde görüyor ve bu gizli güce kendisini vererek kalbini kaplayan derin bir üzüntü içinde bütün dikkatiyle o şarkıyı dinliyor, dinliyordu. “
Kitap Adı: Ana
Kitap Konusu: Anne ve oğlunun başından geçen olaylar.
Sayfa: 55-56
Yayınevi: Yalçın Yayınları
Kitap Yazarı: Maksim GORKİ
Seni rahatsız etmeme düşüncesi ile mesaj yazmıyorum, yazamıyorum. Çünkü yazmış olduğum mesajımı anlayabilen olmuyor. Mesela bugün SİNEM ile başka bir kız arkadaşımıza mesaj çektim. Oysa sana çekmeyi tercih ederdim; çünkü anlaşılabilme ihtimalim yüksek oluyor sama mesaj çekince. Seni sıkmama adına mesaj da çekemiyorum. Yani senden iyi niyetli bir mesaj almışken; kurmuş olduğum arkadaşlığı sık çekilen mesajlarla yıpratamam. Benim için önemlisin ve senin rahatın her şeyden önce helir.
Sineme çektiğim mesajı sana da gönderiyorum. Merak içinde kalmanı istemem:
ROMAN GİBİ HER AN BANA
“Çoğu zaman şarkı söylüyorlar; aile şarkılarını seslerinin bütün gücüyle söyleyerek yineliyorlardı. Kimi zaman yeni şarkılar öğreniyorlardı. Bunlar, o zamana dek bilmedikleri üzgün bir ezgi ile bestelendiğinden seslerini alçaltarak, bir ilahi okuyorlarmış gibi düşünceli, ağır bir biçimde söylüyorlardı. O zaman yüzler sararıyor, şarkıyı söyleyenlere bir canlılık geliyor, bu uyumlu sözlerde büyük bir gücün gizli olduğu duyulurdu. Özellikle bu yeni şarkıların bir tanesi ananın yüreğini coşturup kaygılandırıyordu. Bundan ne üzücü, ikirciklenmelerin karanlık yollarında tek başına dolaşan ezilmiş bir ruhun üzüntü ve iniltileri vardı, ne de korkudan şaşırmış, yoksulluk içinde ezilmiş biçimsiz, renksiz bir kalbin çığlıkları duyuluyordu. Bu şarkıda özgür bir yaşayışa susamış insanların sönük iç çekmeleri, iyi kötü ne bulursa bilmeden yakıp yıkmaya hazır öfkenin, meydan okuyan çığlıkları da yoktu. Kızgınlık ve öç; o hiçbir şey yaratmaksızın her şeyi yok etmeye yetenekli olan yalancı duygu da bu şarkıda görünmüyordu. Bunda, eski dünyadan, tutsaklar dünyasından da hiçbir iz, hiçbir şey yoktu. Pelage zaten sözlerden, keskin ezgilerden hoşlanmazdı. Ancak bu şarkıda öyle sonsuz bir güç vardı ki, ezgilerle sözleri örtüyor; kalpleri düşünce gücünün çok üstünde bir şeyin varlığını, duygusunu uyandırıyordu. İşte, ana bu şeyi, şu odada toplanan delikanlıların yüzlerinde, gözlerinde görüyor ve bu gizli güce kendisini vererek kalbini kaplayan derin bir üzüntü içinde bütün dikkatiyle o şarkıyı dinliyor, dinliyordu. “
Kitap Adı: Ana
Kitap Konusu: Devrimci bir annenin hayat hikayesi.
Sayfa: 55-56
Yayınevi: Yalçın Yayınları
Kitap Yazarı: Maksim GORKİ
Sineme gönderdiğim mesaj roman sayfasından bir alıntı idi.
Ben Ferhat TUNÇ şarkıları dinleyerek büyüdüm. Aynı zamanda Orhan GENCEBAY'ı da çok severim. Ferhat TUNÇ genellikle çocuk eğitimi için, Orhan GENCEBAY ise AŞIK olan Mecnunlar için seslenmiş gibidir şarkılarıyla.
Sineme gönderdiğim mesajı Ferhat Abime de gönderdim. Ferhat Abim öğreti olan yazılarımı ziyaretçi sayfasında yayınlamıyor; çünkü öğretiler birbirine esir kalmış insanların yetişmesine sebep olmakta. Yani, örnek vermem gerekirse, ben bir Ferhat TUNÇ kopyası değilim. Karakterimde Orhan GENCEBAY izleri de vardır. Bu sebeple Ferhat TUNÇ'tan faklıyımdır. Veya Sadece Orhan GENCEBAY'ı örnek alsa idim kendime ben yine kopyalanmış bir karakter olurdum.
Doğan CÜCELOĞLU'nun SAVAŞÇI adlı kitabı okudum. SAVAŞÇI kitabını okuyunca Amerikalı bir kızılderilinin öğretisinin esiri olmuştum. Yani ben SAVAŞÇI olmama rağmen Doğan CÜCELOĞLU'nun kitabını gündeme getirmem çünkü; ŞAVAŞÇI karakterinin reklamını yapmam. Bu sebepten Yıldız TİLBE'nin AŞKPEREST adlı şarkısı ile kendimi tanımlarım. Yani bir AŞKPEREST nasıl olmalıdır, onu cevaplamaya çalışırım. AŞKPEREST'in en önemli özelliği, okuduğu yazı ile yazıyı yazanın karakterini çözebilmesidir. Yani, mesela, Sinem'e gönderdiğim mesaj ile Sinem benim karakterimi çözebilmişse Sinem de bir AŞKPERESTTRİR diyebiliriz.
Benim gerçek pirim Yıldız TİLBEdir. Yıldız TİLBE şarkıları insana sevmeyi-sevilmeyi öğretir. En azından ben öğrenebildim. Yıldız TİLBE bir şarkısında 'BENİM UMUTLARIM TÜKENMEZ SEN YİNE BİLDİĞİNLE KAL...' demiştir. Ben bu şarkı sözü üzerine Yıldız TİLBE'ciyimdir. Hem Yıldız TİLBE'yi sevmek ve onu pir edinmek daha anlamlı; çünkü, Yıldız TİLBE de DERSİM'lidr. Ben Türk olduğum için kendime Türklüğü ile övünen bir sanatçıyı kendime örmek alırsam anlamsız bir şekilde Milliyetçilere benzerim. Ben halkların kardeşliğinden yanayım. Ben Türksem, dostluk adına Türk olmayan biriyle gerçek dostluğu yaşayabilmeliyim. Ben yapmış olduğum her davranışımda anlamı ararım. Anlamı bulduğum vakit mutluluğum artar. Sende yaşamında, hayatında anlamı ara ve bul. Anlamı buldukça yaşamının çoşkusu da artacaktır. Ben insan kazanmaya büyük önem veririm. Dostlarımın sayısı her gün artmalı diye düşünürüm. Umarım bu mesjımla seni sıkmamışımdır. SAYGILARIMLA...
“Çoğu zaman şarkı söylüyorlar; aile şarkılarını seslerinin bütün gücüyle söyleyerek yineliyorlardı. Kimi zaman yeni şarkılar öğreniyorlardı. Bunlar, o zamana dek bilmedikleri üzgün bir ezgi ile bestelendiğinden seslerini alçaltarak, bir ilahi okuyorlarmış gibi düşünceli, ağır bir biçimde söylüyorlardı. O zaman yüzler sararıyor, şarkıyı söyleyenlere bir canlılık geliyor, bu uyumlu sözlerde büyük bir gücün gizli olduğu duyulurdu. Özellikle bu yeni şarkıların bir tanesi ananın yüreğini coşturup kaygılandırıyordu. Bundan ne üzücü, ikirciklenmelerin karanlık yollarında tek başına dolaşan ezilmiş bir ruhun üzüntü ve iniltileri vardı, ne de korkudan şaşırmış, yoksulluk içinde ezilmiş biçimsiz, renksiz bir kalbin çığlıkları duyuluyordu. Bu şarkıda özgür bir yaşayışa susamış insanların sönük iç çekmeleri, iyi kötü ne bulursa bilmeden yakıp yıkmaya hazır öfkenin, meydan okuyan çığlıkları da yoktu. Kızgınlık ve öç; o hiçbir şey yaratmaksızın her şeyi yok etmeye yetenekli olan yalancı duygu da bu şarkıda görünmüyordu. Bunda, eski dünyadan, tutsaklar dünyasından da hiçbir iz, hiçbir şey yoktu. Pelage zaten sözlerden, keskin ezgilerden hoşlanmazdı. Ancak bu şarkıda öyle sonsuz bir güç vardı ki, ezgilerle sözleri örtüyor; kalpleri düşünce gücünün çok üstünde bir şeyin varlığını, duygusunu uyandırıyordu. İşte, ana bu şeyi, şu odada toplanan delikanlıların yüzlerinde, gözlerinde görüyor ve bu gizli güce kendisini vererek kalbini kaplayan derin bir üzüntü içinde bütün dikkatiyle o şarkıyı dinliyor, dinliyordu. “
Kitap Adı: Ana
Kitap Konusu: Devrimci bir annenin hayat hikayesi.
Sayfa: 55-56
Yayınevi: Yalçın Yayınları
Kitap Yazarı: Maksim GORKİ
Git uzaklara sana yetişmeden
Bakma ardına
Kaç buralardan zaman varken
Bulaşmadan yalanlara
Kanamadan yaan
Kaç git buralardan
Sorma neden böyle diye
Dünya yalan dünya boş
Sevmek te yaramıyor
Yada istemek
Soğuk bir yaşam olmuş dünya
Güneşi bile ısıtmıyor
Sevgisiz yürekler
Sevgisiz insanlar ve sevgisiz yarınlar
Kaç git kurtul yalan dünyadan
Takılıp kalma
Sana bir gün hayat bumu dediğimde
Bana deme ne olur bu diye
Bir tarafım acı diğer tarafım
Bitmiş
Deme ne olur dünya bu diye
Ne kışım belli
Nede yazım
Git ne olur bu dünyanın olmadığı
Bir dünyaya
Zülmün olmadığı yere
Git ne olur bırak git
Git............
T.C askerlerine ve vatandaşlarımıza yapılan saldırılar her geçen gün artıyor. Terör yeninden artıyor ve bazı insanlar terörün adını değiştirmye çalıştıkları gibi o saldırıları yapanlara neredeyse hak vermeye çalışıyor. şu bilinmeli ki Türkiye Cumhuriyeti Mustafa Kemal'in kurduğu gibi yaşayaçak ve bu Cumhuriyetin içinde bütün halklar eşit hak özgürlük çerçevesi içinde yaşayacaktır. Yaşasın laik çağdaş Türkiya Cumhuriyeti.
merrhaba abi canımım en derin köşesinden barış dolusu sevgiler inadıma barış türkülerini sölemeyi devam et.
bir ses geliyor uzaktan
sanki yanı başımda
cigerimi deşiyor
meger özlemlermiş yanı başımda
manik depresif
13.04.2006 - 09:12Manik-depresif ruh halleri; yaşam içinde kendisinin büyük bir potansiyel olduğunu ve istediği her şeyi başarabileceğine olan kendisine aşırı güven duyması ile başlayan bir ruh halidir. Geçmiş yaşamında sessiz, sakin ve anlayışlı davranışları ile, toplum içinde kendi yaşamını sürdürürken, sürekli düşünerek, neyin, nasıl ve hangi şartlar altında daha iyi, daha güzel ve daha doğru olacağını düşünerek bir yaşam sürmüştür. Bu sessizlik döneminde kendisine güveni yoktur ve herhangi bir konu üzerinde kendi fikrini açıklama gereği duymaz ve yanlış anlaşılabileceğini düşünerek, suskunluklarla sürdürülen bir yaşamı tercih etmek zorunda kalır.
Manik-depresif ruh halleri, kişinin yaşam içinde kendisini varlığını hissettirme düşüncesiyle kendini gösterir, daha önceki yaşamında sessizliği ve sakinliği ile dikkat çeken bir insanın, birden aşırı coşku duyması ve istediği her şeyi yapabileceğine dair kendisine aşırı güven duyması ile ilk belirtileri gösterir. Manik dönemde, etki altında kaldığı her öğretiden olumlu sonuç çıkarır ve olumlu sonuçları elde edebilmek için gerekli olan insan donanımın kendisinde mevcut olduğunu dile getirerek, çevresindeki insanları da, taşımış olduğu düşünce çizgisine çekebilmeyi düşünür ve yapılması, gerçekleştirilmesi zor olan konular üzerine yoğunlaşır, ve bu şekilde şimdiye kadar başarılamamış olayların gerçekleştirilebilmesi veya aynı başarıların, akıl ve mantık kurallarının ışığı altında tekrar ettirilebilmesi için, aceleciliği ile her türlü olumlu ve güzel olayların çevresinde toplanır. İyi olan, güzel olan ve doğru olan ne varsa hepsini geçekleştirmek için kendi başına çaba verir ve başarılması zor olan konulara yönelerek, basit işlerden kendini uzaklaştırarak, asıl olanın, zoru başarmak olduğunu gündeme getirerek, “istenilirse ve gerekli şartlar yerine getirilirse başarılabilir” düşüncesiyle çevresindeki insanları da etkilemeye çalışarak, birlik içinde başarıya koşmayı arzu eder.
Manik-Depresif; kitaplarda okuduğu yazı veya toplum içinde değer verdiği insanlardan duyduğu nasihat dolu sözlerin etkisi altında kalarak, okumuş veya duymuş olduğu nasihat dolu sözlerin karakteristik özelliklerin hepsinin kendinde mevcut olduğunu söyleyerek, aşırı coşku içinde kalarak, sevinç ve güven içinde yaşamı kucaklayan ve bu aşırı sevinç ve güven sebebiyle manik döneme giren ve tedavi edilmesi gereken bir tür ruhsal coşkudur. Aynı kişi, bakış açısının değişmesi sebebiyle, okuduklarını iyi yorumlayamaz ve kendinde varolan karakteristik eksiklikler sebebiyle, mani dönemi sırasında toplum içinde gerçekleştirdiği aşırılığa kaçan kendi hareketlerinin pişmanlığı ile ruhsal çöküntü içinde depresyonu yaşar.
Manik-depresif; ruhsal yönden aşırıya kaçan coşku veya çöküntü ile kendini gösteren inişli-çıkışlı ruh halleridir. Tedavisi zaman alır ve kişinin ayakları yere basması ve çevresindekilere yönelmek yerine kendi gelişimini sürdürmesi gerektiği inancı ile, kişi, sadece kendine bakar ve kendine yönelerek kendi ruhsal gelişimini tamamlamak için çaba verir hale gelir.
Tedavi sonucunda, kişi, kendisinin diğer insanlardan farklı olduğunu ve kendisine dikkat etmesi gerektiğini düşünerek, daha az ve temkinli konuşarak, yapmak istediklerini icraata koyar ve hasta kendisini, kendisinin anlaması gerektiğini düşünerek, kendisine arkadaşça davranarak, yaşam içinde karşılaşılan güçlüklerden kendini korumayı düşünerek bir yaşam sürmesi gerektiğini düşünerek, tedavisini sonuçlandırır. SAYGILARIMLA...
roman gibi her an bana
31.07.2005 - 16:31“Yeryüzünde özgür insanlar, özgürlükleriyle büyük insanlar yaşamaya başlayacak, herkes kalbini açacak, her kalp hırs ve pislikten arınmış olarak bütün güzelliğiyle görünecek. O zaman yaşayış şimdiki iğrenç halinden çıkarak insanlığa gösterilmiş bir saygı olacak, insanlığın yüceliklerle süslü yüzü yükselecek, pek çok yükselecektir. Çünkü özgür serbest insanlar için çıkılamayacak yer, yetişilemeyecek doruk yoktur.”
Kitap Adı: Ana
Kitap Konusu: Anne ve oğlunun başından geçen olaylar.
Sayfa: 179
Yayınevi: Yalçın Yayınları
Sayfa Sayısı: 479
Kitap Yazarı: Maksim GORKİ
S A Y G I L A R I M L A...
SEV/il/EN/ler UnUtULMaSıN;
[email protected]
sev/İL/en/LER uNuTuLmAsIn...
S E V G İ L E R İ M L E...
roman gibi her an bana
31.07.2005 - 16:30“Ben inanıyorum,, bir zaman gelecek ki, insanlar birbirine değerlendirici gözlerle bakacak, herkes birbirinin gözünde yıldız gibi parlayacak, herkes birbirinin sesini güzel bir müzik gibi dinleyecektir.”
Kitap Adı: Ana
Kitap Konusu: Anne ve oğlunun başından geçen olaylar.
Sayfa: 179
Yayınevi: Yalçın Yayınları
Sayfa Sayısı: 479
Kitap Yazarı: Maksim GORKİ
S A Y G I L A R I M L A...
SEV/il/EN/ler UnUtULMaSıN;
[email protected]
sev/İL/en/LER uNuTuLmAsIn...
S E V G İ L E R İ M L E...
roman gibi her an bana
30.07.2005 - 08:13“-Biliyor musunuz, insanları bekleyen daha nice acılar, kan dökmeye hırslı nice eller var? .. Bütün bunlar, bütün çektiğim acılar bir yere gelse, bütün kanım dökülse, beynimde, iliklerimde kazandığım şeylerin, bütün varlığımın küçük, zayıf bir vergisinden başka bir şey olamaz. Bir yıldızın ışık zenginliği gibi bir zenginlik bende de var, bende öyle zenginim. Her şeye katlanacağım, hepsine dayanacağım. Çünkü içimde hiçbir şeyin ezip yok edemeyeceği bir zevk var ki, o da, direnmem ve gücümdür.
Kitap Adı: Ana
Kitap Konusu: Anne ve oğlunun başından geçen olaylar.
Sayfa: 173
Yayınevi: Yalçın Yayınları
Sayfa Sayısı: 479
Kitap Yazarı: Maksim GORKİ
S A Y G I L A R I M L A...
SEV/il/EN/ler UnUtULMaSıN;
[email protected]
sev/İL/en/LER uNuTuLmAsIn...
S E V G İ L E R İ M L E...
roman gibi her an bana
30.07.2005 - 08:06“-Evet her şey değişti! Hem öyle olmalı! Niçin değişti biliyor musun, nine? Çünkü, insan yaşayışında şimdi yeni bir kalp var, yeni bir kalp çarpıyor. Çıkarların anlaşmazlıklar bütün kalpleri kırdı, kuduz bir hırs bütün kalpleri ısırdı. Bütün kalpleri irinli yaralar, yalanlar, miskinlikler, hasetler, çirkinlikler kapladı. İnsanlar hep hasta, sakat düşmüş, yaşamaktan korkuyor, kendi acısından başka bir şey bilmiyor. Derken içlerinden birisi çıkıyor, aklın, anlayışın ışığı ile onların yaşayışını aydınlatmaya kalkışıyor. ‘Hey şaşkın herifler, nedir yaptığınız? Hepinizin çıkarları birdir. Hepinizin yaşamaya, ilerlemeye hakkı var. Artık bunu anlayacak, değerlendirecek zaman geldi.’ diye bağırıyor. Bu adam, bu bağıran ses, yalnızdır, işte onun içindir ki, yüksek sesle bağırıyor, arkadaşlara gereksinimi var, yalnızlık içinde üzülüyor, sanki üşüyor. Bu sese herkes koşuyor, bütün kalpler bu sesin çevresinde birleşiyor, bir tek kalp oluyor, her kalp bütün güzellikleri, erdemleriyle geliyor, orada güçlü, kocaman, derin duygulu bir kalp halinde gümüş bir çan gibi çınlıyor, ötüyor ve diyor ki; ‘Ey insanlar birleşiniz! Hep bir yere geliniz, hep bir aile kurunuz, yaşamın anası kin ve düşmanlık değil, sevgi ve dostluktur.’ İşte bu kardeşler, ben bu çanın sesini şimdiden işitiyorum.”
Kitap Adı: Ana
Kitap Konusu: Anne ve oğlunun başından geçen olaylar.
Sayfa: 172
Yayınevi: Yalçın Yayınları
Sayfa Sayısı: 479
Kitap Yazarı: Maksim GORKİ
SAYGILARIMLA...
[email protected]
SEVGİLERİMLE...
roman gibi her an bana
30.07.2005 - 08:03“Biz yolumuzdan bir adım bile ayrılmayız. Tuttuğumuz yolu düzgünce izlemeliyiz.”
Kitap Adı: Ana
Kitap Konusu: Anne ve oğlunun başından geçen olaylar.
Sayfa: 160
Yayınevi: Yalçın Yayınları
Sayfa Sayısı: 479
Kitap Yazarı: Maksim GORKİ
SAYGILARIMLA...
[email protected]
SEVGİLERİMLE...
roman gibi her an bana
23.07.2005 - 07:09“-Çünkü bizim başladığımız önemli işin bitmesine yardım ettin. Onun için teşekkür ederim, insanın annesi, düşüncesiyle de kendisine akraba olursa bu ne büyük mutluluktur.”
Kitap Adı: Ana
Kitap Konusu: Anne ve oğlunun başından geçen olaylar.
Sayfa: 157
Yayınevi: Yalçın Yayınları
Sayfa Sayısı: 479
Kitap Yazarı: Maksim GORKİ
roman gibi her an bana
23.07.2005 - 07:05“Farkında olmadan bu yeni yaşayış için kendisine gerekli olan düşünce yavaş yavaş kafasına yerleşiyordu. Bir zamanlar kendisinin hiçbir şeye yararlı olabileceğini sanmıyordu. Şimdi, bir çok kişinin kendisine gereksinimi olduğunu duyuyordu. Bu yeni, sevinçli bir duygu idi. Kendisine bir övünme duygusuyla başını kaldırtıyordu.”
Kitap Adı: Ana
Kitap Konusu: Anne ve oğlunun başından geçen olaylar.
Sayfa: 153
Yayınevi: Yalçın Yayınları
Sayfa Sayısı: 479
Kitap Yazarı: Maksim GORKİ
roman gibi her an bana
22.07.2005 - 06:42“- Tek başıma köylere, kentlere gideceğim, halkı ayaklandıracağım, kalksın, yürüsün özgürlüğü ele geçirsin. Doğruyu anlayacak olursa kendine bir çıkış yolu bulabilir. İşte, ben ona dünyada gönül bağlanacak, hiç kimse bulunmadığını, insanın yalnız kendi kendine güvenmesi gerekeceğini, yalnız aklıyla davranabileceğini anlatacağım. O kadar! ”
Kitap Adı: Ana
Kitap Konusu: Anne ve oğlunun başından geçen olaylar.
Sayfa: 134
Yayınevi: Yalçın Yayınları
Sayfa Sayısı: 479
Kitap Yazarı: Maksim GORKİ
roman gibi her an bana
22.07.2005 - 06:34“Mahallenin sakinleri yavaş yavaş bu akıllı delikanlıya saygı duymaya başlamışlardı; çünkü o her neden söz ederse sade ve cesurca söz ediyor, hemen hiç gülmüyor, her şeyi dikkatle dinliyor, her şeye dikkatle bakıyor, her işin karışık, içinden çıkılmaz yanlarına dalıyor, binlerce çetin bağ arasında insanları birbirine bağlayan birleştirme noktasını buluyordu.”
Kitap Adı: Ana
Kitap Konusu: Anne ve oğlunun başından geçen olaylar.
Sayfa: 89
Yayınevi: Yalçın Yayınları
Sayfa Sayısı: 479
Kitap Yazarı: Maksim GORKİ
roman gibi her an bana
22.07.2005 - 06:23“Çoğu zaman şarkı söylüyorlar; aile şarkılarını seslerinin bütün gücüyle söyleyerek yineliyorlardı. Kimi zaman yeni şarkılar öğreniyorlardı. Bunlar, o zamana dek bilmedikleri üzgün bir ezgi ile bestelendiğinden seslerini alçaltarak, bir ilahi okuyorlarmış gibi düşünceli, ağır bir biçimde söylüyorlardı. O zaman yüzler sararıyor, şarkıyı söyleyenlere bir canlılık geliyor, bu uyumlu sözlerde büyük bir gücün gizli olduğu duyulurdu. Özellikle bu yeni şarkıların bir tanesi ananın yüreğini coşturup kaygılandırıyordu. Bundan ne üzücü, ikirciklenmelerin karanlık yollarında tek başına dolaşan ezilmiş bir ruhun üzüntü ve iniltileri vardı, ne de korkudan şaşırmış, yoksulluk içinde ezilmiş biçimsiz, renksiz bir kalbin çığlıkları duyuluyordu. Bu şarkıda özgür bir yaşayışa susamış insanların sönük iç çekmeleri, iyi kötü ne bulursa bilmeden yakıp yıkmaya hazır öfkenin, meydan okuyan çığlıkları da yoktu. Kızgınlık ve öç; o hiçbir şey yaratmaksızın her şeyi yok etmeye yetenekli olan yalancı duygu da bu şarkıda görünmüyordu. Bunda, eski dünyadan, tutsaklar dünyasından da hiçbir iz, hiçbir şey yoktu. Pelage zaten sözlerden, keskin ezgilerden hoşlanmazdı. Ancak bu şarkıda öyle sonsuz bir güç vardı ki, ezgilerle sözleri örtüyor; kalpleri düşünce gücünün çok üstünde bir şeyin varlığını, duygusunu uyandırıyordu. İşte, ana bu şeyi, şu odada toplanan delikanlıların yüzlerinde, gözlerinde görüyor ve bu gizli güce kendisini vererek kalbini kaplayan derin bir üzüntü içinde bütün dikkatiyle o şarkıyı dinliyor, dinliyordu. “
Kitap Adı: Ana
Kitap Konusu: Anne ve oğlunun başından geçen olaylar.
Sayfa: 55-56
Yayınevi: Yalçın Yayınları
Kitap Yazarı: Maksim GORKİ
kült roman
21.07.2005 - 19:56Seni rahatsız etmeme düşüncesi ile mesaj yazmıyorum, yazamıyorum. Çünkü yazmış olduğum mesajımı anlayabilen olmuyor. Mesela bugün SİNEM ile başka bir kız arkadaşımıza mesaj çektim. Oysa sana çekmeyi tercih ederdim; çünkü anlaşılabilme ihtimalim yüksek oluyor sama mesaj çekince. Seni sıkmama adına mesaj da çekemiyorum. Yani senden iyi niyetli bir mesaj almışken; kurmuş olduğum arkadaşlığı sık çekilen mesajlarla yıpratamam. Benim için önemlisin ve senin rahatın her şeyden önce helir.
Sineme çektiğim mesajı sana da gönderiyorum. Merak içinde kalmanı istemem:
ROMAN GİBİ HER AN BANA
“Çoğu zaman şarkı söylüyorlar; aile şarkılarını seslerinin bütün gücüyle söyleyerek yineliyorlardı. Kimi zaman yeni şarkılar öğreniyorlardı. Bunlar, o zamana dek bilmedikleri üzgün bir ezgi ile bestelendiğinden seslerini alçaltarak, bir ilahi okuyorlarmış gibi düşünceli, ağır bir biçimde söylüyorlardı. O zaman yüzler sararıyor, şarkıyı söyleyenlere bir canlılık geliyor, bu uyumlu sözlerde büyük bir gücün gizli olduğu duyulurdu. Özellikle bu yeni şarkıların bir tanesi ananın yüreğini coşturup kaygılandırıyordu. Bundan ne üzücü, ikirciklenmelerin karanlık yollarında tek başına dolaşan ezilmiş bir ruhun üzüntü ve iniltileri vardı, ne de korkudan şaşırmış, yoksulluk içinde ezilmiş biçimsiz, renksiz bir kalbin çığlıkları duyuluyordu. Bu şarkıda özgür bir yaşayışa susamış insanların sönük iç çekmeleri, iyi kötü ne bulursa bilmeden yakıp yıkmaya hazır öfkenin, meydan okuyan çığlıkları da yoktu. Kızgınlık ve öç; o hiçbir şey yaratmaksızın her şeyi yok etmeye yetenekli olan yalancı duygu da bu şarkıda görünmüyordu. Bunda, eski dünyadan, tutsaklar dünyasından da hiçbir iz, hiçbir şey yoktu. Pelage zaten sözlerden, keskin ezgilerden hoşlanmazdı. Ancak bu şarkıda öyle sonsuz bir güç vardı ki, ezgilerle sözleri örtüyor; kalpleri düşünce gücünün çok üstünde bir şeyin varlığını, duygusunu uyandırıyordu. İşte, ana bu şeyi, şu odada toplanan delikanlıların yüzlerinde, gözlerinde görüyor ve bu gizli güce kendisini vererek kalbini kaplayan derin bir üzüntü içinde bütün dikkatiyle o şarkıyı dinliyor, dinliyordu. “
Kitap Adı: Ana
Kitap Konusu: Devrimci bir annenin hayat hikayesi.
Sayfa: 55-56
Yayınevi: Yalçın Yayınları
Kitap Yazarı: Maksim GORKİ
Sineme gönderdiğim mesaj roman sayfasından bir alıntı idi.
Ben Ferhat TUNÇ şarkıları dinleyerek büyüdüm. Aynı zamanda Orhan GENCEBAY'ı da çok severim. Ferhat TUNÇ genellikle çocuk eğitimi için, Orhan GENCEBAY ise AŞIK olan Mecnunlar için seslenmiş gibidir şarkılarıyla.
Sineme gönderdiğim mesajı Ferhat Abime de gönderdim. Ferhat Abim öğreti olan yazılarımı ziyaretçi sayfasında yayınlamıyor; çünkü öğretiler birbirine esir kalmış insanların yetişmesine sebep olmakta. Yani, örnek vermem gerekirse, ben bir Ferhat TUNÇ kopyası değilim. Karakterimde Orhan GENCEBAY izleri de vardır. Bu sebeple Ferhat TUNÇ'tan faklıyımdır. Veya Sadece Orhan GENCEBAY'ı örnek alsa idim kendime ben yine kopyalanmış bir karakter olurdum.
Doğan CÜCELOĞLU'nun SAVAŞÇI adlı kitabı okudum. SAVAŞÇI kitabını okuyunca Amerikalı bir kızılderilinin öğretisinin esiri olmuştum. Yani ben SAVAŞÇI olmama rağmen Doğan CÜCELOĞLU'nun kitabını gündeme getirmem çünkü; ŞAVAŞÇI karakterinin reklamını yapmam. Bu sebepten Yıldız TİLBE'nin AŞKPEREST adlı şarkısı ile kendimi tanımlarım. Yani bir AŞKPEREST nasıl olmalıdır, onu cevaplamaya çalışırım. AŞKPEREST'in en önemli özelliği, okuduğu yazı ile yazıyı yazanın karakterini çözebilmesidir. Yani, mesela, Sinem'e gönderdiğim mesaj ile Sinem benim karakterimi çözebilmişse Sinem de bir AŞKPERESTTRİR diyebiliriz.
Benim gerçek pirim Yıldız TİLBEdir. Yıldız TİLBE şarkıları insana sevmeyi-sevilmeyi öğretir. En azından ben öğrenebildim. Yıldız TİLBE bir şarkısında 'BENİM UMUTLARIM TÜKENMEZ SEN YİNE BİLDİĞİNLE KAL...' demiştir. Ben bu şarkı sözü üzerine Yıldız TİLBE'ciyimdir. Hem Yıldız TİLBE'yi sevmek ve onu pir edinmek daha anlamlı; çünkü, Yıldız TİLBE de DERSİM'lidr. Ben Türk olduğum için kendime Türklüğü ile övünen bir sanatçıyı kendime örmek alırsam anlamsız bir şekilde Milliyetçilere benzerim. Ben halkların kardeşliğinden yanayım. Ben Türksem, dostluk adına Türk olmayan biriyle gerçek dostluğu yaşayabilmeliyim. Ben yapmış olduğum her davranışımda anlamı ararım. Anlamı bulduğum vakit mutluluğum artar. Sende yaşamında, hayatında anlamı ara ve bul. Anlamı buldukça yaşamının çoşkusu da artacaktır. Ben insan kazanmaya büyük önem veririm. Dostlarımın sayısı her gün artmalı diye düşünürüm. Umarım bu mesjımla seni sıkmamışımdır. SAYGILARIMLA...
BAHTİYAR SORUMLULUKLARININ GEREĞİNİ YERİNE YETİREBİLDİĞİ SÜRECE VAROLABİLİR.
NAZLICAN'A MUTLULUKLAR DİLERİM... SAYGILARIMLA...
kült roman
21.07.2005 - 17:24ROMAN GİBİ HER AN BANA
“Çoğu zaman şarkı söylüyorlar; aile şarkılarını seslerinin bütün gücüyle söyleyerek yineliyorlardı. Kimi zaman yeni şarkılar öğreniyorlardı. Bunlar, o zamana dek bilmedikleri üzgün bir ezgi ile bestelendiğinden seslerini alçaltarak, bir ilahi okuyorlarmış gibi düşünceli, ağır bir biçimde söylüyorlardı. O zaman yüzler sararıyor, şarkıyı söyleyenlere bir canlılık geliyor, bu uyumlu sözlerde büyük bir gücün gizli olduğu duyulurdu. Özellikle bu yeni şarkıların bir tanesi ananın yüreğini coşturup kaygılandırıyordu. Bundan ne üzücü, ikirciklenmelerin karanlık yollarında tek başına dolaşan ezilmiş bir ruhun üzüntü ve iniltileri vardı, ne de korkudan şaşırmış, yoksulluk içinde ezilmiş biçimsiz, renksiz bir kalbin çığlıkları duyuluyordu. Bu şarkıda özgür bir yaşayışa susamış insanların sönük iç çekmeleri, iyi kötü ne bulursa bilmeden yakıp yıkmaya hazır öfkenin, meydan okuyan çığlıkları da yoktu. Kızgınlık ve öç; o hiçbir şey yaratmaksızın her şeyi yok etmeye yetenekli olan yalancı duygu da bu şarkıda görünmüyordu. Bunda, eski dünyadan, tutsaklar dünyasından da hiçbir iz, hiçbir şey yoktu. Pelage zaten sözlerden, keskin ezgilerden hoşlanmazdı. Ancak bu şarkıda öyle sonsuz bir güç vardı ki, ezgilerle sözleri örtüyor; kalpleri düşünce gücünün çok üstünde bir şeyin varlığını, duygusunu uyandırıyordu. İşte, ana bu şeyi, şu odada toplanan delikanlıların yüzlerinde, gözlerinde görüyor ve bu gizli güce kendisini vererek kalbini kaplayan derin bir üzüntü içinde bütün dikkatiyle o şarkıyı dinliyor, dinliyordu. “
Kitap Adı: Ana
Kitap Konusu: Devrimci bir annenin hayat hikayesi.
Sayfa: 55-56
Yayınevi: Yalçın Yayınları
Kitap Yazarı: Maksim GORKİ
eğridir dağ komando okulu
18.07.2005 - 06:38Git uzaklara sana yetişmeden
Bakma ardına
Kaç buralardan zaman varken
Bulaşmadan yalanlara
Kanamadan yaan
Kaç git buralardan
Sorma neden böyle diye
Dünya yalan dünya boş
Sevmek te yaramıyor
Yada istemek
Soğuk bir yaşam olmuş dünya
Güneşi bile ısıtmıyor
Sevgisiz yürekler
Sevgisiz insanlar ve sevgisiz yarınlar
Kaç git kurtul yalan dünyadan
Takılıp kalma
Sana bir gün hayat bumu dediğimde
Bana deme ne olur bu diye
Bir tarafım acı diğer tarafım
Bitmiş
Deme ne olur dünya bu diye
Ne kışım belli
Nede yazım
Git ne olur bu dünyanın olmadığı
Bir dünyaya
Zülmün olmadığı yere
Git ne olur bırak git
Git............
eğridir dağ komando okulu
17.07.2005 - 15:45T.C askerlerine ve vatandaşlarımıza yapılan saldırılar her geçen gün artıyor. Terör yeninden artıyor ve bazı insanlar terörün adını değiştirmye çalıştıkları gibi o saldırıları yapanlara neredeyse hak vermeye çalışıyor. şu bilinmeli ki Türkiye Cumhuriyeti Mustafa Kemal'in kurduğu gibi yaşayaçak ve bu Cumhuriyetin içinde bütün halklar eşit hak özgürlük çerçevesi içinde yaşayacaktır. Yaşasın laik çağdaş Türkiya Cumhuriyeti.
eğridir dağ komando okulu
17.07.2005 - 15:44merrhaba abi canımım en derin köşesinden barış dolusu sevgiler inadıma barış türkülerini sölemeyi devam et.
bir ses geliyor uzaktan
sanki yanı başımda
cigerimi deşiyor
meger özlemlermiş yanı başımda
Toplam 16 mesaj bulundu