Sürekli algıladığımız ütopya aşk Sanırmısın ki mutludur aşkın her anı? Asil bir duvar aşıldığında mutlu olmalı aşk… İnsanın menfaat mayası gereği, Sevdiğin kadar istedin sevgisini Ve aldığın kadar verdin sevgini… Ekinoks aşklar ütopyası; Düşünürken unuttuğun… Ekinoks öncesi,ekinoks sonrası; Biri azalır diğeri çoğalır Ekinoksta buluşur sevgililer Zamanı gelince rol değiştirirler O zaman size bir soru: Bir kilo aşk mı ağır yoksa bir kilo ayrılık mı?
Hasan Kostak
GÖGE BAKMA DURAGI
Ikimiz birden sevinebiliriz göge bakalim Su kaçamak isiklardan su seker kamislarindan Bebe dislerinden güneslerden yaban otlarindan Durmadan harcadigim su gözlerimi al kurtar Su aranip duran korkak ellerimi tut Bu evleri atla bu evleri de bunlari da Göge bakalim
Falanca duraga simdi geliriz göge bakalim Inecek var deriz otobüs durur ineriz Bu karanlik böyle iyi afferin Tanriya Herkes uyusun iyi oluyor hoslaniyorum Hirsizlar polisler açlar toklar uyusun Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalim Nasil olsa sarhosuz nasil olsa öpüsürüz sokaklarda Beni birak göge bakalim
Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göge bakalim Tuttukça güçleniyorum kalabalik oluyorum Bu senin eski zaman gözlerin yalniz gibi agaçlar gibi Sularim isinsin diye bakiyorum isiniyor Seni aldim bu sunturlu yere getirdim Sayisiz penceren vardi bir bir kapattim Bana dönesin diye bir bir kapattim Simdi otobüs gelir biner gideriz Dönmiyecegimiz bir yer begen baska türlüsü güç Bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin Seni aldim bana ayirdim durma kendini hatirlat Durma kendini hatirlat Durma göge bakalim
Turgut Uyar
Kara'dır Deniz...Ağlamaklı hep iskeleler
Kuzey limanlarının Yağmur yüklü gemileri Sahil boylarının nemli ışıklarında Hasrete çeker halatını Bu şehirde. Şişeleri sarhoş eden gecelerde Geçmiş zaman katılır rakıya Buz yerine. Sigarayı ağlatan her nefeste Yarım kalır Dolunayın altında Kemençenin mi sesi Bir dilim peynir Bir parça ekmek.
Kuzey limanlarının Yağmur yüklü gemileri Şimal'e vurur gölgesini her sabah. Işıklarını buhurdan yapar Cenneti kucaklamak üzere. Tabakalarda saklı kalmış dumanlardır... Sarılır her geceye.
Bu şehirde Yağmur bulutlarının Denize düşen kıskançlığı susturur martıları. Toprağın uykusudur Börtü böceğin suskunluğu. Ağustos böceklerinin cümbüşü Eylül'e kalmaz bu şehirde.
Kuzey limanlarında rota bulan gemiler Ağ atar uçsuz ayrılıklara Kaptan,toplamıştır yarım kalan masayı Çoktan sarmıştır mendiline O bildik nakaratı.
Vira..vira oy..oy...
-Çek kaptan! Çalakaşık çökmeden dalgalarına karanlık Hasret yazılsın sularına...çek!
Ekinoks
Sürekli algıladığımız ütopya aşk
Sanırmısın ki mutludur aşkın her anı?
Asil bir duvar aşıldığında mutlu olmalı aşk…
İnsanın menfaat mayası gereği,
Sevdiğin kadar istedin sevgisini
Ve aldığın kadar verdin sevgini…
Ekinoks aşklar ütopyası;
Düşünürken unuttuğun…
Ekinoks öncesi,ekinoks sonrası;
Biri azalır diğeri çoğalır
Ekinoksta buluşur sevgililer
Zamanı gelince rol değiştirirler
O zaman size bir soru:
Bir kilo aşk mı ağır yoksa bir kilo ayrılık mı?
Hasan Kostak
GÖGE BAKMA DURAGI
Ikimiz birden sevinebiliriz göge bakalim
Su kaçamak isiklardan su seker kamislarindan
Bebe dislerinden güneslerden yaban otlarindan
Durmadan harcadigim su gözlerimi al kurtar
Su aranip duran korkak ellerimi tut
Bu evleri atla bu evleri de bunlari da
Göge bakalim
Falanca duraga simdi geliriz göge bakalim
Inecek var deriz otobüs durur ineriz
Bu karanlik böyle iyi afferin Tanriya
Herkes uyusun iyi oluyor hoslaniyorum
Hirsizlar polisler açlar toklar uyusun
Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam
Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalim
Nasil olsa sarhosuz nasil olsa öpüsürüz sokaklarda
Beni birak göge bakalim
Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göge bakalim
Tuttukça güçleniyorum kalabalik oluyorum
Bu senin eski zaman gözlerin yalniz gibi agaçlar gibi
Sularim isinsin diye bakiyorum isiniyor
Seni aldim bu sunturlu yere getirdim
Sayisiz penceren vardi bir bir kapattim
Bana dönesin diye bir bir kapattim
Simdi otobüs gelir biner gideriz
Dönmiyecegimiz bir yer begen baska türlüsü güç
Bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin
Seni aldim bana ayirdim durma kendini hatirlat
Durma kendini hatirlat
Durma göge bakalim
Turgut Uyar
Kara'dır Deniz...Ağlamaklı hep iskeleler
Kuzey limanlarının
Yağmur yüklü gemileri
Sahil boylarının nemli ışıklarında
Hasrete çeker halatını
Bu şehirde.
Şişeleri sarhoş eden gecelerde
Geçmiş zaman katılır rakıya
Buz yerine.
Sigarayı ağlatan her nefeste
Yarım kalır
Dolunayın altında
Kemençenin mi sesi
Bir dilim peynir
Bir parça ekmek.
Kuzey limanlarının
Yağmur yüklü gemileri
Şimal'e vurur gölgesini her sabah.
Işıklarını buhurdan yapar
Cenneti kucaklamak üzere.
Tabakalarda saklı kalmış dumanlardır...
Sarılır her geceye.
Bu şehirde
Yağmur bulutlarının
Denize düşen kıskançlığı susturur martıları.
Toprağın uykusudur
Börtü böceğin suskunluğu.
Ağustos böceklerinin cümbüşü
Eylül'e kalmaz bu şehirde.
Kuzey limanlarında rota bulan gemiler
Ağ atar uçsuz ayrılıklara
Kaptan,toplamıştır yarım kalan masayı
Çoktan sarmıştır mendiline
O bildik nakaratı.
Vira..vira oy..oy...
-Çek kaptan!
Çalakaşık çökmeden dalgalarına karanlık
Hasret yazılsın sularına...çek!