Uzun zamandır okumadığım ve özlediğim satırlarından. Sessizliğin fazlasıyla konuşkandı. Beni bir zamanlar anladığına inandığım satırlarından geldim, yürekli sevginden. Okudum seni, hasretle ve sevgiyle! Ama ben senin, artık hiç yazışmayacağımızı bilen satırlarından geldim. Düşlerin nerede sevgili, düşlerini göremediğim satırlarından geldim. Korkularım ne zaman bitecek sevgili? Düşlerin ne zaman gün ışığına çıkacak? Ve sen nereye yerleştirdin sana verdiğim güzel sevgimi? Ört üstünü ne olur, üşümesin ve gösterme kimseye! Özenip, beğenip almaya kalkmasın kimse. Bari sevgim sende kalsın. Çünkü ben senin, artık beni istemeyen satırlarından geldim! ! ! ! Beni aramayan, merak etmeyen ve özlemeyen satırlarından! Gülüşlerim sende kaldı demiştim, doğruymuş! Seni okurken birden gülmeye başladım. Tekrardan yanıma almak istedim, size ihtiyacım var dedim; gelmediler. Ve ben senin, gülüşlerimi alıkoyan satırlarından geldim. Görüyorsun işte, sadece ben sevmemişim seni. Bana ait her güzellik seni seçti, senin yanında kaldı. Bana sadece ben kaldım gibi. Artık biliyorum, belki de seni kimsenin çözmesini ve tanımasını istemedin diye, o kapalı kutu gibi kapattığın yüreğini kimse anlamasın diye bıraktın beni. Sen aşk otağısın, sen her mevsim aşık olmalısın. Bu yüzden, daha fazla yakınlaşmak adına korktun. Bu yüzden bana bir ayrılık hediye ettin, beni bana bıraktın; sen sana kaldın. Ben senin, sana kalan satırlarından geldim sevgili. Sadece sana ait olan satırlarından! ! ! Biliyor musun, hiç bir zaman çözmeye çalışmamıştım seni. Konuşmalarının arasına sıkıştırdığın cümleleri aldım sadece senden. Her görüşmemizde, 'Benden yana hiç bir zaman kuşkun ve korkun olmasın' diye başlayan cümlelerini aldım. Korkuyorum derdin ama sen sürekli sana inanmamı ve güvenmemi isterdin ve biz oturup saatlerce konuşurduk özlemlerimiz üzerine. Oturup saatlerce konuşur ve gülerdik. Gülerken yüreğim kayardı sana doğru ama sende beni yalnız bırakmaz, bana yüreğini açar, bu küçük sevgi oyunlarına benimle beraber katılırdın. Ve bu sevda sözlerin öyle çok etkilerdi ki, her telefonu kapatışımızda sana doyamadan sesinden uzaklaşırdım. Sen görmezdin, ben yanardım. Sen görmezdin, ben hep yanardım! ! Her konuşmamızın bitişinde, ben yüzünü çizmeye çalışır, kilometreler ötesine taşırdım. Belki de sen başından beri biliyordun Sevgili; kısa bir zaman sonra çekip gideceğini. Benden sana inanmamı istiyordun ama biliyordun; herkes biliyordu. Arkadaşlar, dostlar, hayallerim, umutlarım! ! Bir ben bilmiyordum. Dile kolaydı, insanlara kolaydı, sana kolaydı da bir bana kolay değildi sevgili. Ben senin, bütün bunları bilen ama unutan satırlarından geldim. Beni her gün biraz daha geleceğimize hazırlayan ama o gelecekten sinsice uzaklaşan satırlarından. Böylesi bir bitiş yakışmamıştı bize, sana. İşte bu yüzden ben senin, bu bitişe yakışmayan veda satırlarından geldim sevgili! Artık o kadar çok yoksun ki, bende ne kadar var olduğunu karıştırıyorum bazen. Yokluğun varlığını geçti! ! Benim varlığım ise tarihi eskimiş mektuplarda kaldı nedense. Basit birer mektup değildi onlar, sakın öyle düşünme! Senin gördüklerinden de fazla, benim gördüğüm; heyecanlar, kalp atışları, kavuşmaların sevinci, birikmiş hasretler ve aşk vardı tabi ki. Bu yüzdendir ki asla yırtıp atmaya kıyamadım, seni içimden çıkarmaya kıyamadığım gibi. Ben senin, beni içinden çıkarmaya kıydığın satırlarından geldim sevgili! !
Yalancı bir bahardayız. Bense bu yalancı baharda, yalancı gülüşler dağıtıyorum etrafa ve gariptir hiç umut kalmadığı halde gelme ihtimalini hesaplıyorum, kâğıt kaleme gerek duymadan. Gözlerimi kapatınca kurduğum hayaller rotasını şaşırdı zaten sevgili. Olur olmadık zamanlarda, olur olmadık bir şekilde karşıma çıkıp, 'GELDİM! ! ! ' diyebilme ihtimalini düşünüyorum.. Sakın ha (!): bu, okullardaki havuz problemlerine benzemez. Ben senin, bir nehir gibi bana akabilme ihtimaline düştüm. Bir aşkın bitişi, bir nehrin kuruyuşuna benzermiş. Ben senin, o nehri kuruttuğun satırlarından geldim sevgili! ! Aklıma düşüyor deli dolu, sevgi dolu mesajlarımız. 'Tatlısın yine yüreği aşk kokan ama aşktan korkan sevdiğim' demiştin.! ! O sevilen şu an nerede bilmiyorum ama artık aşktan daha fazla korkuyor sevdiğin. İnancını ve güvenini yitirdi, bana her zaman güven diyen sevdan; şimdi o yetim ve öksüz bir hâlde uzayın boşluğunda, kaybolan sesinle. Oysaki sürekli benim çekip gitmemden korkardın, 'İçimdesin, kimse alamaz sen gitmedikçe' dediğinde bile biliyordun aslında hiç bir yere gitmeyeceğimi. Gitmedim... Gitmeyecektim... Gitmeyi de hiç düşünmedim... Peki, bana gitme diyen sevda nerede. Hani kimse alamazdı beni senden ben gitmedikçe. Tüm sorular, tüm mesajlar ve tüm resimler bir film karesinden çıkmışçasına donuk ve anlamsız. Film bitti ve dağıldı oyuncular. Yönetmen kârlı bir iş yapmanın sevincinde, seyirciler finalin hüznünde. Başroldeki 'SEN' ünlü bir oyuncusun artık..! ! Ve ben senin dillendirdiğin bütün replikleri unutan satırlarından geldim sevgili.! ! ! Söylediğin bütün replikleri unutan satırlarından.! ! ! Gözlerinden biraz hüzün içmeme izin verir misin? Bitmiş olsa bile aşkın, geceleri maskesini çıkartıp da yatan bir ben kalsam da yalnızlığımda; bana biraz umut ve anlayış verir misin..? Kendim için bir şey istiyorsam namerdim ama içimdeki çocukluğu güldürmek için bana rengârenk balonlar alır mısın? Ağladığım ve korkularımı yenemediğim zamanlar oluyor bazen. Sesimi uzaklardan da olsa duyup gelerek, bana biraz sabır ve gülüş verir misin sevgili.. Ben senin, bu sorulara cevap vermeyen satırlarından geldim.. Her konuşmamızın arasına karışarak, bana hep ' Girit Rüzgarım ' dediğin satırlarından geldim..! ! Girit rüzgârını, sevildiğim zamanlarda bırakarak. Yorulduğumu ve bittiğimi hissettiğim, tökezleyip tam yere düşeceğimi fark ettiğim anlarda; gözlerimi kapatıp, beni bir yabancı gibi ortada bırakışını aklıma getiriyor, yüreğimdeki sahipsiz sevginden, inanamayacağın bir şekilde güç alıyorum.. Yine de; benden ayrı olsanda, hala yaşadığını ve uzaklarda da olsa; küçük şeylerden mutlu olan Polyanna misali ısıtıyor içimi.. Yokluğunda varlığın gibi sevgili..! ! Hiç fark yok ve ben yokluğunu da varlığın gibi seviyorum.. Çünkü ben sevgime kırgınlığımı bulaştırmadım sevgili. Söylemedim ona beni ne kadar üzdüğünü. Bu yüzden, cinsiyeti ve şehri belli olmayan bir sevgi taşıyorum içimde.. Ve ben senin, artık bu sevgide bir sorumluluğun olmayan satırlarından geldim sevgili..! ! Yalnız olduğumu düşünme sakın! Hiç olmadığım kadar kalabalığım belki.. Beni gerçekten sevildiğime inandıran hayat ve şiir dostlarım, daha gidecek çok yolum, söylenmemiş ve söylenmeyi bekleyen şarkılarım, yaramaz çocuklar gibi gülümseyen masum sessizliğim, henüz içinde dans edemesem de deli yağmurlarım, nasıl çoğaldığını hiç bir zaman anlayamadığım sabrım ve gücüm ve ne istediğini bilen düşlerim var..! ! Verdiğin sözleri tutamadığın için üzülme sakın(!) , hayat herkesi farklı şekilde büyütüyor ve ben hayatın bir şiir olmadığını biliyorum sevgili.. Mutluluğun sallandığımız bir salıncak kadar olmadığını bildiğim kadar...! ! Bu yüzden benim sevdam bir şiir değildi.. Ve ben senin, bu sevdanın bir şiir olduğunu düşünen satırlarından geldim sevgili.. Sevdayı bir şiir gibi yaşayan satırlarından..! ! Artık gidiyorum desem de, nereye gidebileceğimi ben de bilmiyorum ya da bildiklerimi senden gizlemeyi tercih ediyorum.. Senden uzaklaştıkça sana daha da yakın olduğumu hissetmem, gidebilecek hiçbir şehir ve yön bırakmıyor bana.. Bir uçağın sesini duyuyorum, çok yakınlarımdan geçiyor. 3-4 saat sonra, senin yaşadığın şehrin semalarından da geçer belki.. Sen de aynı sesi duyar mısın acaba? Bir tek beni duymuyorsun, beni işitmiyorsun gibi. İşte bu yüzden; ben senin, artık beni duymayan satırlarından geldim sevgili..! ! Beni artık hiç duymayan satırlarından..! ! ! Biliyor musun, ben sana kavuşmayı değil; sana kavuşmayı düşlemeyi sevdim! Bu yüzden de ben senin bu düşleri kanattığın satırlarından geldim sevgili.. Bu düşleri delik deşik yaptığın satırlarından! ! ! Gülüşlerinle alkışla beni, yeter.. Çünkü seni sevdiğimi bilen ve bilecek olan satırlarından geldim.. Şimdi de seni; dahası bizi, o satırlarda bırakarak gidiyorum.. Ama Sen Ne Olur, Ne Olur Gülüşlerinle Alkışla Beni.. Seni Yürekten Sevmiş Olduğumu Bilen Satırlarından Geldim Sana Sevgili...! ! ! !
FARKINDA OLMAYABİLİRSİN AMA % 100 DOĞRU ;) MUTLAKA OKUYUNNNNNN
Farkında olmayabilirsin ama %100 doğru:
1. Bu dünyada uğrunda ölebileceğin en az iki kişi vardır. 2. En azından 15 kişi öyle ya da böyle seni seviyordur. 3. Herhangi birinin senden nefret edebilmesinin tek sebebei, aslında sadece senin gibi olmak istemesidir. 4. Senden gelecek bir gülümseme bazılarına mutluluk getirebilir, o senden hoşlanmasa bile. 5. Her gece, birisi uykuya dalmadan önce seni düşünüyor. 6. Birisi için dünyalara bedelsin. 7. Çok özel ve teksin. 8. Varlığını bile bilmediğin biri seni seviyor. 9. Hayatındaki en büyük hatayı yaptığın zamanda bile, ondan hayırlı birşey çıkar. 10. Ne zaman dünya sana sırtını dönmüş gibi hissedersen, dön ve bir daha bak. 11. Her zaman aldığın iltifatları hatırla. Kaba sözlerin hepsini unut.
Eğer sevgi dolu bir arkadaşsan bunu herkese gönder, sana gönderen de dahil. Eğer geri alırsan demek ki gerçekten seviliyorsun.. Ve hep hatırla.... Hayat sana ekşi limonlar sunarsa, sen de tekila ve tuz iste ve beni çağır! İyi arkadaşlar yıldızlar gibidir, onları her zaman göremeyebilirsin ama orada olduklarını bilirsin. 'Bir dosttan tek bir gül ve güzel bir sözü ben onunlayken almayı, öldükten sonraki bir kamyon dolusu çiçeğe tercih ederim.'
HER ZAMAN YANIMDA OL MASINI İSTEDİĞİM İNSANLARA...
Biliyorum konuşacak birşeyimiz kalmadı, paylaşacak hiç bir şeyimiz yok. Yine de yüreğimden gücümün yettiği yere kadar sana sesleniyorum, seninle konuşuyorum... Bugün sana olan kırgınlığımı rafa kaldırdım, sevgimi aldım avuçlarımın arasına, ona sığınıyorum... Cümlelerimi kısalttım, kelimelerim buruk, gülüşlerim istenmeyen dudaklarımda... Bir ihtimal gelişine sığındığımı farkettiysem de, engel olamadım gurursuz ama umutlu hasretine... Bugün gönlümü hoş tutmak istiyorum, imkansız olan her rüyaya inanasım geliyor... Bir çocuk gibi isteklerimi bastıramıyorum... Çalmayan telefonuma elim gidiyor, sana halen bende olduğunu ısrarla yazmaya çalışıyorum... Bende olan seni, hiç kırmadım, değiştirmedim ve hep korudum desem de, sendeki benin nasıl olduğunu, gülüp gülmediğini anlamsız bir sıkıntıyla merak ediyorum... İçimdeki güzelliğine inanıp inanmamanı artık umursamıyorum! Üşüyorum, bu üşüme yalnızlığımdan geliyor ve sarıyor her tarafımı... Tutunabileceğim hiçbir güzellik yok, hatırlamaktan usanmayacağım anılarım dışında... Isınabilmek için onlara sarılıyorum... Anlamsız ve cevapsız sorular hıhzırca sırıtıyor, ben görmemeye çalışıyorum... Düşler uzak gibi görünüyordu ama yakındı... Belki de görmeyi istemek gerekiyordu... Gözlerini aç desem kapatacaksın ama kapatma gözlerini! Kendime bir demet papatya aldım ama bakmadım falıma... Gözlerimi gelişlere verdim, gözlerimdeki hüzün bile seni özlemiş itiraf etti sonunda... Düşüncelerim gururlu, hayallerim ve sevdam değil... Gelseydin, kendimi unutup sana koşacaktım, susturacaktım içimdeki isyanı, kavgaların ortasında bir güneş gibi doğup ısıtacaktım yüreğini, sevinçten ağlayacaktım bu defa, mutluyken hemen sarhoş olmuşum gibi, dokunacaktım, sarılacaktım. Ama gelmedin, gelemezdin belki de gelmeye de hiç niyetin yoktu aslında... Kendimi kandırdığımı anladığımda ağlıyordum.. Eskiden kimi şarkıların ne kadar anlamlı olduğunu düşünürken, şimdi ayrılığın ardından çalınan her şarkı umutsuzluğumu ve sevgimi anlatıyormuş gibi geliyor... Sevdiğim ne çok şarkı varmış, bunu senin gidişin gösterdi bana... Her şarkıda sen varsın, her yerde, her gördüğüm insanda, denizde, gecede, uykumda... Nasıl beceriyorsun her yerde olabilmeyi... Bu bir marifetse eğer, neden benim yanımda degilsin ki? Gözyaşlarım asilliğini yitiriyor ve yenik düşüyorum sevdana... Gittin! Belki de hiç gelmemiştin ben, geldiğini sandım... Ayak uyduramadım yorgunluğuna... Dudaklarına düşlerindeki öpüşü konduramadım... Kimi zama N MAVİŞŞŞŞŞŞŞ
23.04.2008 - 07:53
SATIRLARINDAN GELDİM BİR KAÇ SAAT ÖNCE
Uzun zamandır okumadığım ve özlediğim satırlarından. Sessizliğin fazlasıyla konuşkandı. Beni bir zamanlar anladığına inandığım satırlarından geldim, yürekli sevginden. Okudum seni, hasretle ve sevgiyle! Ama ben senin, artık hiç yazışmayacağımızı bilen satırlarından geldim. Düşlerin nerede sevgili, düşlerini göremediğim satırlarından geldim. Korkularım ne zaman bitecek sevgili? Düşlerin ne zaman gün ışığına çıkacak? Ve sen nereye yerleştirdin sana verdiğim güzel sevgimi? Ört üstünü ne olur, üşümesin ve gösterme kimseye! Özenip, beğenip almaya kalkmasın kimse. Bari sevgim sende kalsın. Çünkü ben senin, artık beni istemeyen satırlarından geldim! ! ! ! Beni aramayan, merak etmeyen ve özlemeyen satırlarından!
Gülüşlerim sende kaldı demiştim, doğruymuş! Seni okurken birden gülmeye başladım. Tekrardan yanıma almak istedim, size ihtiyacım var dedim; gelmediler. Ve ben senin, gülüşlerimi alıkoyan satırlarından geldim. Görüyorsun işte, sadece ben sevmemişim seni. Bana ait her güzellik seni seçti, senin yanında kaldı. Bana sadece ben kaldım gibi. Artık biliyorum, belki de seni kimsenin çözmesini ve tanımasını istemedin diye, o kapalı kutu gibi kapattığın yüreğini kimse anlamasın diye bıraktın beni. Sen aşk otağısın, sen her mevsim aşık olmalısın. Bu yüzden, daha fazla yakınlaşmak adına korktun. Bu yüzden bana bir ayrılık hediye ettin, beni bana bıraktın; sen sana kaldın. Ben senin, sana kalan satırlarından geldim sevgili. Sadece sana ait olan satırlarından! ! !
Biliyor musun, hiç bir zaman çözmeye çalışmamıştım seni. Konuşmalarının arasına sıkıştırdığın cümleleri aldım sadece senden. Her görüşmemizde, 'Benden yana hiç bir zaman kuşkun ve korkun olmasın' diye başlayan cümlelerini aldım. Korkuyorum derdin ama sen sürekli sana inanmamı ve güvenmemi isterdin ve biz oturup saatlerce konuşurduk özlemlerimiz üzerine. Oturup saatlerce konuşur ve gülerdik. Gülerken yüreğim kayardı sana doğru ama sende beni yalnız bırakmaz, bana yüreğini açar, bu küçük sevgi oyunlarına benimle beraber katılırdın. Ve bu sevda sözlerin öyle çok etkilerdi ki, her telefonu kapatışımızda sana doyamadan sesinden uzaklaşırdım. Sen görmezdin, ben yanardım. Sen görmezdin, ben hep yanardım! !
Her konuşmamızın bitişinde, ben yüzünü çizmeye çalışır, kilometreler ötesine taşırdım. Belki de sen başından beri biliyordun Sevgili; kısa bir zaman sonra çekip gideceğini. Benden sana inanmamı istiyordun ama biliyordun; herkes biliyordu. Arkadaşlar, dostlar, hayallerim, umutlarım! ! Bir ben bilmiyordum. Dile kolaydı, insanlara kolaydı, sana kolaydı da bir bana kolay değildi sevgili. Ben senin, bütün bunları bilen ama unutan satırlarından geldim. Beni her gün biraz daha geleceğimize hazırlayan ama o gelecekten sinsice uzaklaşan satırlarından. Böylesi bir bitiş yakışmamıştı bize, sana. İşte bu yüzden ben senin, bu bitişe yakışmayan veda satırlarından geldim sevgili!
Artık o kadar çok yoksun ki, bende ne kadar var olduğunu karıştırıyorum bazen. Yokluğun varlığını geçti! ! Benim varlığım ise tarihi eskimiş mektuplarda kaldı nedense. Basit birer mektup değildi onlar, sakın öyle düşünme! Senin gördüklerinden de fazla, benim gördüğüm; heyecanlar, kalp atışları, kavuşmaların sevinci, birikmiş hasretler ve aşk vardı tabi ki. Bu yüzdendir ki asla yırtıp atmaya kıyamadım, seni içimden çıkarmaya kıyamadığım gibi. Ben senin, beni içinden çıkarmaya kıydığın satırlarından geldim sevgili! !
Yalancı bir bahardayız. Bense bu yalancı baharda, yalancı gülüşler dağıtıyorum etrafa ve gariptir hiç umut kalmadığı halde gelme ihtimalini hesaplıyorum, kâğıt kaleme gerek duymadan. Gözlerimi kapatınca kurduğum hayaller rotasını şaşırdı zaten sevgili. Olur olmadık zamanlarda, olur olmadık bir şekilde karşıma çıkıp, 'GELDİM! ! ! ' diyebilme ihtimalini düşünüyorum.. Sakın ha (!): bu, okullardaki havuz problemlerine benzemez. Ben senin, bir nehir gibi bana akabilme ihtimaline düştüm. Bir aşkın bitişi, bir nehrin kuruyuşuna benzermiş. Ben senin, o nehri kuruttuğun satırlarından geldim sevgili! !
Aklıma düşüyor deli dolu, sevgi dolu mesajlarımız. 'Tatlısın yine yüreği aşk kokan ama aşktan korkan sevdiğim' demiştin.! ! O sevilen şu an nerede bilmiyorum ama artık aşktan daha fazla korkuyor sevdiğin. İnancını ve güvenini yitirdi, bana her zaman güven diyen sevdan; şimdi o yetim ve öksüz bir hâlde uzayın boşluğunda, kaybolan sesinle. Oysaki sürekli benim çekip gitmemden korkardın, 'İçimdesin, kimse alamaz sen gitmedikçe' dediğinde bile biliyordun aslında hiç bir yere gitmeyeceğimi. Gitmedim... Gitmeyecektim... Gitmeyi de hiç düşünmedim...
Peki, bana gitme diyen sevda nerede. Hani kimse alamazdı beni senden ben gitmedikçe. Tüm sorular, tüm mesajlar ve tüm resimler bir film karesinden çıkmışçasına donuk ve anlamsız. Film bitti ve dağıldı oyuncular. Yönetmen kârlı bir iş yapmanın sevincinde, seyirciler finalin hüznünde. Başroldeki 'SEN' ünlü bir oyuncusun artık..! ! Ve ben senin dillendirdiğin bütün replikleri unutan satırlarından geldim sevgili.! ! ! Söylediğin bütün replikleri unutan satırlarından.! ! !
Gözlerinden biraz hüzün içmeme izin verir misin? Bitmiş olsa bile aşkın, geceleri maskesini çıkartıp da yatan bir ben kalsam da yalnızlığımda; bana biraz umut ve anlayış verir misin..? Kendim için bir şey istiyorsam namerdim ama içimdeki çocukluğu güldürmek için bana rengârenk balonlar alır mısın?
Ağladığım ve korkularımı yenemediğim zamanlar oluyor bazen. Sesimi uzaklardan da olsa duyup gelerek, bana biraz sabır ve gülüş verir misin sevgili.. Ben senin, bu sorulara cevap vermeyen satırlarından geldim.. Her konuşmamızın arasına karışarak, bana hep ' Girit Rüzgarım ' dediğin satırlarından geldim..! ! Girit rüzgârını, sevildiğim zamanlarda bırakarak.
Yorulduğumu ve bittiğimi hissettiğim, tökezleyip tam yere düşeceğimi fark ettiğim anlarda; gözlerimi kapatıp, beni bir yabancı gibi ortada bırakışını aklıma getiriyor, yüreğimdeki sahipsiz sevginden, inanamayacağın bir şekilde güç alıyorum.. Yine de; benden ayrı olsanda, hala yaşadığını ve uzaklarda da olsa; küçük şeylerden mutlu olan Polyanna misali ısıtıyor içimi.. Yokluğunda varlığın gibi sevgili..! ! Hiç fark yok ve ben yokluğunu da varlığın gibi seviyorum.. Çünkü ben sevgime kırgınlığımı bulaştırmadım sevgili. Söylemedim ona beni ne kadar üzdüğünü. Bu yüzden, cinsiyeti ve şehri belli olmayan bir sevgi taşıyorum içimde.. Ve ben senin, artık bu sevgide bir sorumluluğun olmayan satırlarından geldim sevgili..! !
Yalnız olduğumu düşünme sakın! Hiç olmadığım kadar kalabalığım belki.. Beni gerçekten sevildiğime inandıran hayat ve şiir dostlarım, daha gidecek çok yolum, söylenmemiş ve söylenmeyi bekleyen şarkılarım, yaramaz çocuklar gibi gülümseyen masum sessizliğim, henüz içinde dans edemesem de deli yağmurlarım, nasıl çoğaldığını hiç bir zaman anlayamadığım sabrım ve gücüm ve ne istediğini bilen düşlerim var..! ! Verdiğin sözleri tutamadığın için üzülme sakın(!) , hayat herkesi farklı şekilde büyütüyor ve ben hayatın bir şiir olmadığını biliyorum sevgili.. Mutluluğun sallandığımız bir salıncak kadar olmadığını bildiğim kadar...! ! Bu yüzden benim sevdam bir şiir değildi.. Ve ben senin, bu sevdanın bir şiir olduğunu düşünen satırlarından geldim sevgili.. Sevdayı bir şiir gibi yaşayan satırlarından..! !
Artık gidiyorum desem de, nereye gidebileceğimi ben de bilmiyorum ya da bildiklerimi senden gizlemeyi tercih ediyorum.. Senden uzaklaştıkça sana daha da yakın olduğumu hissetmem, gidebilecek hiçbir şehir ve yön bırakmıyor bana.. Bir uçağın sesini duyuyorum, çok yakınlarımdan geçiyor. 3-4 saat sonra, senin yaşadığın şehrin semalarından da geçer belki.. Sen de aynı sesi duyar mısın acaba? Bir tek beni duymuyorsun, beni işitmiyorsun gibi. İşte bu yüzden; ben senin, artık beni duymayan satırlarından geldim sevgili..! ! Beni artık hiç duymayan satırlarından..! ! !
Biliyor musun, ben sana kavuşmayı değil; sana kavuşmayı düşlemeyi sevdim! Bu yüzden de ben senin bu düşleri kanattığın satırlarından geldim sevgili.. Bu düşleri delik deşik yaptığın satırlarından! ! !
Gülüşlerinle alkışla beni, yeter.. Çünkü seni sevdiğimi bilen ve bilecek olan satırlarından geldim.. Şimdi de seni; dahası bizi, o satırlarda bırakarak gidiyorum..
Ama Sen Ne Olur, Ne Olur Gülüşlerinle Alkışla Beni.. Seni Yürekten Sevmiş Olduğumu Bilen Satırlarından Geldim Sana Sevgili...! ! ! !
28.03.2008 - 04:57
FARKINDA OLMAYABİLİRSİN AMA % 100 DOĞRU ;) MUTLAKA OKUYUNNNNNN
Farkında olmayabilirsin ama %100 doğru:
1. Bu dünyada uğrunda ölebileceğin en az iki kişi vardır.
2. En azından 15 kişi öyle ya da böyle seni seviyordur.
3. Herhangi birinin senden nefret edebilmesinin tek sebebei, aslında sadece senin gibi olmak istemesidir.
4. Senden gelecek bir gülümseme bazılarına mutluluk getirebilir, o senden hoşlanmasa bile.
5. Her gece, birisi uykuya dalmadan önce seni düşünüyor.
6. Birisi için dünyalara bedelsin.
7. Çok özel ve teksin.
8. Varlığını bile bilmediğin biri seni seviyor.
9. Hayatındaki en büyük hatayı yaptığın zamanda bile, ondan hayırlı birşey çıkar.
10. Ne zaman dünya sana sırtını dönmüş gibi hissedersen, dön ve bir daha bak.
11. Her zaman aldığın iltifatları hatırla. Kaba sözlerin hepsini unut.
Eğer sevgi dolu bir arkadaşsan bunu herkese gönder, sana gönderen de dahil. Eğer geri alırsan demek ki gerçekten seviliyorsun.. Ve hep hatırla.... Hayat sana ekşi limonlar sunarsa, sen de tekila ve tuz iste ve beni çağır! İyi arkadaşlar yıldızlar gibidir, onları her zaman göremeyebilirsin ama orada olduklarını bilirsin. 'Bir dosttan tek bir gül ve güzel bir sözü ben onunlayken almayı, öldükten sonraki bir kamyon dolusu çiçeğe tercih ederim.'
HER ZAMAN YANIMDA OL MASINI İSTEDİĞİM İNSANLARA...
27.11.2006 - 18:47
Ben Aşk´a Kırgındım..Sen Üstüne Alındın..
Biliyorum konuşacak birşeyimiz kalmadı, paylaşacak hiç bir şeyimiz yok.
Yine de yüreğimden gücümün yettiği yere kadar sana sesleniyorum,
seninle konuşuyorum... Bugün sana olan kırgınlığımı rafa kaldırdım,
sevgimi aldım avuçlarımın arasına, ona sığınıyorum... Cümlelerimi kısalttım, kelimelerim buruk, gülüşlerim istenmeyen dudaklarımda... Bir ihtimal gelişine sığındığımı farkettiysem de, engel olamadım gurursuz ama umutlu hasretine... Bugün gönlümü hoş tutmak istiyorum, imkansız olan her rüyaya inanasım geliyor... Bir çocuk gibi isteklerimi bastıramıyorum... Çalmayan telefonuma elim gidiyor, sana halen bende olduğunu ısrarla yazmaya çalışıyorum... Bende olan seni, hiç kırmadım, değiştirmedim ve hep korudum desem de, sendeki benin nasıl olduğunu, gülüp gülmediğini anlamsız bir sıkıntıyla merak ediyorum...
İçimdeki güzelliğine inanıp inanmamanı artık umursamıyorum!
Üşüyorum, bu üşüme yalnızlığımdan geliyor ve sarıyor her tarafımı...
Tutunabileceğim hiçbir güzellik yok, hatırlamaktan usanmayacağım
anılarım dışında... Isınabilmek için onlara sarılıyorum... Anlamsız ve cevapsız sorular hıhzırca sırıtıyor, ben görmemeye çalışıyorum... Düşler uzak gibi görünüyordu ama yakındı... Belki de görmeyi istemek gerekiyordu... Gözlerini aç desem kapatacaksın
ama kapatma gözlerini! Kendime bir demet papatya aldım ama bakmadım
falıma... Gözlerimi gelişlere verdim, gözlerimdeki hüzün bile seni özlemiş
itiraf etti sonunda... Düşüncelerim gururlu, hayallerim ve sevdam değil...
Gelseydin, kendimi unutup sana koşacaktım, susturacaktım içimdeki isyanı,
kavgaların ortasında bir güneş gibi doğup ısıtacaktım yüreğini,
sevinçten ağlayacaktım bu defa, mutluyken hemen sarhoş olmuşum gibi,
dokunacaktım, sarılacaktım. Ama gelmedin, gelemezdin belki de gelmeye de
hiç niyetin yoktu aslında... Kendimi kandırdığımı anladığımda ağlıyordum..
Eskiden kimi şarkıların ne kadar anlamlı olduğunu düşünürken, şimdi
ayrılığın ardından çalınan her şarkı umutsuzluğumu ve sevgimi anlatıyormuş
gibi geliyor... Sevdiğim ne çok şarkı varmış, bunu senin gidişin gösterdi bana... Her şarkıda sen varsın, her yerde, her gördüğüm insanda, denizde,
gecede, uykumda... Nasıl beceriyorsun her yerde olabilmeyi...
Bu bir marifetse eğer, neden benim yanımda degilsin ki?
Gözyaşlarım asilliğini yitiriyor ve yenik düşüyorum sevdana...
Gittin! Belki de hiç gelmemiştin ben, geldiğini sandım... Ayak uyduramadım
yorgunluğuna... Dudaklarına düşlerindeki öpüşü konduramadım...
Kimi zama
N MAVİŞŞŞŞŞŞŞ
Toplam 3 mesaj bulundu