Çocukluğumun pembe düşlerini arıyorum Şarkıların büyülü nağmelerinde Bir fidanın canında Gelinciklerin ürperdiği Bağ bozumu şafaklarda Geçmişin gök mavi düşleri Hala yanan bir ateşin korunda Küllerimden doğmak istiyorum yeniden Şarkılardan bir demet Uzaklarda çağıldayan bir ırmak Bir damla suda yaşamak.
Ne denir ne söylenir Hani Bir anda özleyiveriyorum işte Sessizliğin çığlıklarında bölününce uykularım Usulca dokunuyor asi ruhum geceme Bir kuş uçuveriyor öyle bembeyaz Her sabah gözlerimden.
Ne tuhaf Güneş koksun istiyorum saçlarım.
Hep maviyi arıyorum güneşin renginde Mavi bir gece örtüyorum üstüme bahar diye Neden hala gözlerim yetim bir çocuk gibi Niçin mutlulukla mutsuzluk sarılmış birbirine Bir gün Çözüp bakışlarımı çöl akşamlardan Şiir ırmaklarına vermek istiyorum gözlerimi Çünkü ben Hep şirden aldım suların derin akışını Bilmem bu kaçıncı kez Bir damla su istiyorum içimdeki kır menekşelerine Karanfil yangını gecelerden Bakire şafaklara sığınmak istiyorum bilinmez zamanlardan Üşüme sen artık dalında yaz çiçeği Gecikmiş güneşin hezeyanı bu suskunluk Kendi dilimden haykırmak belki Toprak kokan sokaklardan Ölüm sessizliği uykulardan Haykırmak kendi ardına gizlenmiş güneşe.
Dedimya ne tuhaf Ne zaman bir yağmur sesi duysam, ne zaman bir su sesi, Bir çocuk sevinciyle İçimde bir pınar akar Düşündükçe takılıp kalır yüreğim Bir gül döker yapraklarını toprağın susuz serine Savrulup gider hırçın rüzgarlarla Gök mavisi hırçın denize İşte yine gece oldu Gökyüzü yine kucakladı sinsi karanlığı Zembereği bozulmuş saatın Şaşırmış zaman.
Ey şiir ! Boynu bükük kelimeler gibi görme yazdıklarımı Dinmeye yüz tutmuş bir yağmurun son damlaları gibi Düşerken kalemime son cümlem.
Dedim ya ne tuhaf Güneş koksun istiyorum saçlarım.
Çocukluğumun pembe düşlerini arıyorum
Şarkıların büyülü nağmelerinde
Bir fidanın canında
Gelinciklerin ürperdiği
Bağ bozumu şafaklarda
Geçmişin gök mavi düşleri
Hala yanan bir ateşin korunda
Küllerimden doğmak istiyorum yeniden
Şarkılardan bir demet
Uzaklarda çağıldayan bir ırmak
Bir damla suda yaşamak.
Ne denir ne söylenir
Hani
Bir anda özleyiveriyorum işte
Sessizliğin çığlıklarında bölününce uykularım
Usulca dokunuyor asi ruhum geceme
Bir kuş uçuveriyor öyle bembeyaz
Her sabah gözlerimden.
Ne tuhaf
Güneş koksun istiyorum saçlarım.
Hep maviyi arıyorum güneşin renginde
Mavi bir gece örtüyorum üstüme bahar diye
Neden hala gözlerim yetim bir çocuk gibi
Niçin mutlulukla mutsuzluk sarılmış birbirine
Bir gün
Çözüp bakışlarımı çöl akşamlardan
Şiir ırmaklarına vermek istiyorum gözlerimi
Çünkü ben
Hep şirden aldım suların derin akışını
Bilmem bu kaçıncı kez
Bir damla su istiyorum içimdeki kır menekşelerine
Karanfil yangını gecelerden
Bakire şafaklara sığınmak istiyorum bilinmez zamanlardan
Üşüme sen artık dalında yaz çiçeği
Gecikmiş güneşin hezeyanı bu suskunluk
Kendi dilimden haykırmak belki
Toprak kokan sokaklardan
Ölüm sessizliği uykulardan
Haykırmak kendi ardına gizlenmiş güneşe.
Dedimya ne tuhaf
Ne zaman bir yağmur sesi duysam, ne zaman bir su sesi,
Bir çocuk sevinciyle
İçimde bir pınar akar
Düşündükçe takılıp kalır yüreğim
Bir gül döker yapraklarını toprağın susuz serine
Savrulup gider hırçın rüzgarlarla
Gök mavisi hırçın denize
İşte yine gece oldu
Gökyüzü yine kucakladı sinsi karanlığı
Zembereği bozulmuş saatın
Şaşırmış zaman.
Ey şiir !
Boynu bükük kelimeler gibi görme yazdıklarımı
Dinmeye yüz tutmuş bir yağmurun son damlaları gibi
Düşerken kalemime son cümlem.
Dedim ya ne tuhaf
Güneş koksun istiyorum saçlarım.