o kuyuya taşı atan benim; isminin bilmecesini çözerken melekler aldı aklımı. üç kuruşa sırtımda taşıdığım senin argo kelimelerin; gece tarifesi açık olmayan bilge dostum olmadı...
hem adam olsaydım hem de adamken akıllı maviye boyar mıydın gözyaşları mı..
yorar mıydı yorar dı
kimse sevişmeden açmaz avuçlarını...
o kuyuya taşı atan benim; (acı) kahve falında çıkan hikayelerin delisi. alevinden yoksun biraz dumanlı gözlerim; ömür muhasebesinde beş liranın faturasını kesmekteyim...
neyse, ayıp olmaz dimi dizlerinde uyursam sabahında...r olup giderim sen konuşmasan, saçları mı okşasan mavi boyanın yerini söyleyebilirim...
ölürken ruh diğer tarafta içecek mi, sahiden bilmiyorum.. ama ne güzeldir yaşarken içmesi, ohh miss, götürr afiyet olsun.. (okuyup imha edebilirsin bunuı.)
Artık demir atıyorum bu şehirde. Defalarca kez gidip geldiğim, sokaklarında avare avare gezdiğim, her taşının altına bakıp hiç bulunmamış bir mücevheri aradığım. Sevdaları bitirip, destanları imzaladığım. Mavisine gri bulutların çöküşünü kasvetle andığım, güneşin minarelerin tepesini ışıl ışıl aydınlatışını sevinçle izlediğim şehir. Adına binlerce şiirlerin, şarkıların söylendiği, binlerce aşkı gece gündüz izleyen tek göz olan şehir. Benim çocukluk anılarımı bıraktığım, kendimi bulduğumda ise koca şehri gülen bir yüze sığdırdığım. Ardı sıra gelen hüzün ve öfkelerden sonra sukuta eren bir yürek oldu, benim için bu şehir. Yedi tepesini seyre daldım bir akşam, yine sabahı karşılıyorum bu şehirde. Sabahların yüzü artık sen oldun, sende yaşamaya başladı bu şehir…
Seni düşünüyorum, boğaza uzanıp şöyle gözlerinde geceyi yaşadığımı hayal ediyorum. Kokun nasıldır bilmiyorum, bakışın ne kadar derindir görmüyorum. Neye benzer sevmelerinin tadı? Sıkıca sarıp sarmalar mısın yaşanmışlıkları? Elimden tutup ta, hiç bırakmadan koşar mısın yıllarca? Sevdiceğim olur musun? Sevmelere ve sevilmelere doyurur musun beni?
Sevilmelere benim açlığım, senin gibi. Garip bir oyun belki bu hayat, son sahneye kadar saklıyor sevgi sözcüklerini. “Seni seviyorum” demelerin sıcaklığını ararım her taşın altında mücevher diye. Senin, benim ruhuma, yüreğime talip oluşunda saklarım kendimi. Bir baktım var oldun hayatımda. Bir baktım yoksun, yeniden geleceksin gülerek, bilirim. Bu şehir seni hatırlatır bana, her yere senin gülen gözlerinle giderim. Her sokağında, her köşe başında sesini duyarım. “Seni seviyorum” demelerin şarkı olur gece-gündüz dinlediğim. Yüzünü çizer asarım gözlerime, her baktığım yerde gülen gözlerin. Sana doyarım diye hayal ederim, bilirim ki; ne sana doyulur, ne nefes almaya, ne de İstanbul’a…
Gülmelere küstüğüm bir şehir bırakıp sana geliyorum.
“Gül yüzlüm, güzel gözlüm” Bunları duymaya, senin ruhuna yüreğine, senin güzel yüzünü gülmelere doyurmaya talibim. Yüreğinin her köşesine taht kurmaya talibim. Sana dokununca, seni buralardan alıp götürmeye talibim. Gelip beni benden istemene, bu ömrü sana vermeye talibim. Tüm şarkıları senden dinlemeye, sadece sana şarkı söylemeye talibim. Sen bana talip oldun, şimdi sıra bende. Sevdiğim, ben de sana senin bana talip olduğun gibi talibim. El değmemiş ruhunla, yüreğini istiyorum kendime. Ben sana çoktan verdim benimkileri. Sen beni seçtin, ben sana el verdim. Bu şehre, bu sevdayı seninle yaşatmaya talibim…
Bir Şehir, Bir Kadın.. İstanbul mu Senin Adın..? Yine gece.. Efkarı demliyorum gözlerimde demişti şair bir keresinde.. İlk okuduğumda sıradan bir cümleden öteye geçememişti aslında. Zamanın bu akıl almaz devinimleri arasında yitip giderken efkarın gözlerde demlenebileceği düşmemişti aklıma. Akreple yelkovanın bir olup belden aşağı vurmalarına şahit oluyorum bir kez daha. Sanki dünyanın tüm orduları bana karşı, savunamıyorum gittiğin kurak toprakları. Hani diyorum, sen varken saldırsalardı anlardım. Açmak için gülüşünü bekleyen gül bahçelerime, akmak için tek sözünü bekleyen nehirlerime, ömrümü önüne sermek için bekleyen şu küçük yüreğime saldırsalardı, anlardım. Tarihin yaprakları arasındaki tozlu krallıkların tüm hazineleri bendeydi ne de olsa. Yoktu hiçbiri, sen varken yolları yolumla kesişmemişti. Belki de bu yüzdendi. Ne zaman ki gittin, soldu gül bahçeleri. Şimdi renksiz, kokusuz birer mezarlık hepsi. Nehirlerim kurudu, ne rengarenk balıklarım kaldı hani o aşkla yüzen ne de taşacakmış gibi akan suyu. Yokluk demişken, rüzgarlar da şaşırdı pusulayı. Giderken unuttuklarını ardından götüren o hırçınlığından eser yok şimdi. Yetmezmiş gibi düşman kesildi hepsi. Gitarlarım kırık şehrimde, ne bir nota bırakmışsın ne de bir şarkı geride. Nereye gitsem yokluk çıkıyor karşıma, dilinde tek cümle; kapılarımız her zaman açık sana..! Yedi tepesinden yedi rengini görürdüm şehrimin. Boğazın sırtındaki yeşillik aklıma başımdan alırdı, mavisi kendine hayran bırakıdı. Yeşilinde nefes alırım, mavisinde nefesim kesilirdi. Bilirim sevmezdin ama İstanbul gibisin. Yokluğunda ölümlerden ölüm seçiyorum kendime. Bir tren kazası kurguluyorum bazen hemzemin geçitte altına atladığım. Bazen bir deniz kazasına da olur diyorum iliklerime kadar ıslandığım. Çaresizliğim bir silah oluyor en sonunda şakağıma dayadığım. Son dakika haberi oluyorum bültenlerde, son haberim oluyor ölemeyip sağ kaldığım. Gece.. Tek kişilik zaman dilimidir bence. Hele bir de yalnızsanız siz de ağır yaralı çıkarsınız savaşlarınızdan, düşman zapteder dizginleyemediğiniz yanlarınızı. Penceresiz odalarda içinizde hissedersiniz tek başınalığın sızısını. Duvarlardan küf bulanır elinize, yüreğinize. O anlara denk gelir harflerinizin çürümesi. Yokluk dediğin öyle kıyısından köşesinden vurmaz adamı, ne boşu vardır ne de ıskası. Tam onikiden derler ya hani en güçlü yerinizden, yüreğinizden vurur sizi. Uçurum kenarındaki bir kalede aşkınıza esir olursunuz. Yitirdiğiniz harflerinizi saçından başından yakalayıp düşersiniz notlarınızı yokluğa, varlığa, aşka dair. Gideni yazarsınız, roman olur. Kendinizi yazarsınız kimbilir adı belki şiir olur. İmlanızı yitirip, sıfırı tükettiğiniz anlarınızda en zengin yanınız olur beyaz bir sayfa. Avuçlarınızın arasından kayıp gidenlere inat parmaklarınızın arasındaki bir kaleme kalırsınız. Yüreğiniz dans eder parmak uçlarınızda. Yokluk yazdırır.. Gitmelere inanmamanın en kolayıdır. Cümleye gidişi ile başlar noktasına gelmeden geri çağırırsınız. Satır araları keyifli molalarınızın durağı olur, başlığınız ne isterseniz odur. Şimdi satır aralarım intiharlarıma gebe. Başlıklarım aşk gibi kısa, tek hece. Gitmenle başlıyor, gelişine yetişemiyorum bu gece. Ya mısralarım eksik kalıyor ya yüreğim. Ne zaman yazmaya kalksam gelişinin keyfini sürmeden seni gitmelere uğurluyorum. Yazdıklarıma inat kendime yalancı çıkıyorum. Çakmağın sesi ile irkiliyor gece. Ağlamıyorum, aşkımın dumanı kaçıyor gözüme. Bir nefes, şimdi bir nefes daha. Dumanla dolduruyorum senden kalan boşlukları, anlık bir tebessüm oluyorsun dudaklarımın kenarında. Birkaç saniye içinde anlıyorum içime çektiğim bütün duman şimdi havada. Duvarlarıma çarpıyorsun, kokun siniyor odama. Şimdi yokluğuna inat hala hatırladığım bir şarkı ile son satırda gelişlerini yazıyorum. Gitmiş olabilirsin. Mağlubiyetimin altına yaldızlı imzalar atmış olabilirsin. Kimbilir, belki sevmemiş bile olabilirsin. Ama unutma. İstanbul gibisin. Sana gelmek kolay, gitmek zor bilirsin..
M utluluk için fedadır, verilen her türlü emek. A ndolsun bana ayandır, taşıdığınız o gül yürek. V akitlerin her deminde, mutluluktan gülmelisin. İ şte bunun için diyorum size mutlak şiir gerek.
S aygıya layık olan gönlünüzedir elbette saygım. A sla gönlünüzün güzelliği konusunda yok kaygım. B ekledim çok zaman diyorsun, mavi duvar için. A ndolsun mavi duvarlardan sonradır mavi sabah. H akettiğin yakınlığı nasip eder inşallah Yüce Allah.
E lemlerden uzak olasın diyor, bu gönül sana. L ayıksın şiire ve işte bu ilk şiirim ödül sana. İ nanın gönlünüzün güzelliğini görüyorum şu an. F eda edilir bahçeler dolusu her tür gül sana..
ne yaşadında anlattın be dost sırlarına başkalarına adını bile demeden daha parçaladınmı kara sevdanla ihanetmi,,,isyanmı oldu anılarında öldürdünmü bir kurşunla yoksa başın o belayla dertteyken bir daha vurdunmu acımadan anıların namlularıyla sis çökmüş karanlıklardasın bilirim katilmisin şimdi sen senmiydin vijdan mahkemesinde berat eden beyaz sabahlarda siyaha benzerken yalnız şair 2 mersi :))
01.07.2018 - 23:28
Site arkadaşımız Bayan * Mavi Güneş *
** DOĞUM GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN...**
- Ayrıca sizi bu saygın gruplarımızda görmek dileklerimizle esen kalın...
* Çağdaş Şairler - Evrensel Sanatçılar Birliği - Gizler Dünyası *
* Özgür Şair-Yazarlar Birliği - Antoloji Sitesi Üyeleri *
01.07.2015 - 18:41
Site arkadaşımız Bayan * Mavi Güneş *
** DOĞUM GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN...**
Dr.Jivago - Işık German Ersoy
01.07.2013 - 14:50
Sevgili antoloji arkadaşım;
Doğum gününüzü en içten dileklerimle kutlar, yaşam boyu başarı ve mutluluklar dilerim.
Hayat sevgi kadar güzel aşk gibi güçlü olsun..
Doğum gününüzün anısına ** RÜYA ** gibi şiirimin şarkısını aşağıdaki linkten dinlemek ister misiniz?
http://www.ibrahimyilmaz-siirleri.com/bestelenen-1.html
** RÜYA GİBİ **
Rüya gibi uçup bitti
O güzelim mutlu anlar
Bir hayaldi geçip gitti
O sevecen tatlı yıllar.
Mazideki o yıllara
Şöyle dönüp bir baksana
Sarhoş eden duygu gibi
Alır bizi kollarına.
Solmaz denen güzellikler
Hep yalanmış yalan meğer
Hayat denen tüm gerçekler
Bir anlık rüyaymış meğer.
Nerde şimdi nerde kaldı
Yalan olan çocukluğum
Bir yıldızdı kaydı gitti
Aşka kanan o gençliğim.
Kutlu olsun doğum günün
Mutlu olsun melek yüzün
Aşkla gülsün bütün ömrün
Sevip sarsın petek gönlün.
İbrahim Yılmaz
Güfte: İbrahim Yılmaz
Beste:Ersin Kayışlı - Mustafa Açıkgöz
Okuyan: Mustafa Açıkgöz
Not:bu şarkının yasal telif hakları mevcuttur.
Bestekar saygıdeğer Ersin Kayışlı hocama ve şarkıyı okuyan saygıdeğer Mustafa Açıkgöz kardeşime sonsuz teşekkürlerimi sunarım...
Ayrıca ANTOLOJİ sayfamdaki şiirlerimi okuyup yorum yaparsanız çok mutlu olurum.
Tekrar nice mutlu yıllar diler. Akçaydan selam ve sevgilerimi iletiyorum.
İbrahim Yılmaz
01.07.2013 - 12:43
Doğum gününüzü kutlar sağlık sıhhat ve huzur dolu nice nice yıllar dilerim
Saygılarımla
02.02.2013 - 00:50
maviye övgüler...
01.02.2013 - 18:33
Kimliksiz beklemeler
hani ben deli olsan, bir sen akıllı;
maviye boyar mıydın gözyaşları mı...
üç kuruşum olmasa mesela, sırtımda yüküm argo kelimeler;
yorar mıydı seni kimliksiz beklemeler...
hani ben ağlasam şöyle adam akıllı;
sevişmeden açar mısın avuçlarını...
takılsa ayağım düşsem mesela, gözlerimde çocukca nedenler;
yorar mıydı
yorardı
kimliksiz beklemeler...
o kuyuya taşı atan benim;
isminin bilmecesini çözerken melekler aldı aklımı.
üç kuruşa sırtımda taşıdığım senin argo kelimelerin;
gece tarifesi açık olmayan bilge dostum olmadı...
hem adam olsaydım hem de adamken akıllı
maviye boyar mıydın
gözyaşları mı..
yorar mıydı
yorar dı
kimse
sevişmeden açmaz avuçlarını...
o kuyuya taşı atan benim;
(acı) kahve falında çıkan hikayelerin delisi.
alevinden yoksun biraz dumanlı gözlerim;
ömür muhasebesinde beş liranın faturasını kesmekteyim...
neyse,
ayıp olmaz dimi dizlerinde uyursam
sabahında...r olup giderim
sen konuşmasan, saçları mı okşasan
mavi boyanın yerini söyleyebilirim...
30.01.2013 - 19:55
Bugün gene rüyanda görmüşsün onu
Ulaşılmazmış! Sanki bilmez miydin bunu
Alnımıza çizilen belki açık belki koyu
Mavi deniz,sarı ada,dipsiz kuyu
30.01.2013 - 00:07
:)
25.01.2013 - 13:38
En yakınını yitiren,uzağındakini yanında bulamaz sandalcı.Yalnız kalacaksın yine.
18.12.2012 - 23:20
**************MESAJ GÖNDERMEDİM
İyi söz kötü, söz çıkar ağızdan
Farkı görmeliyiz şekerden tuzdan
Dersler alamadık Acı,Tatlı'dan
Kısacık ömürü de yakar gideriz
Unuturuz bazan İnsanız diye
Kırarız Kalpleri değmez bir şeye
Oysa dönüp baksak biraz geriye
Yaptıklarımıza bizde güleriz
Üçgünlük Hayatta yıpranmayalım
Değmez şu Aleme; yıpratmayalım
Yürekler Otanmaz hiç kırmayalım
Şu Dünyanın Malı olmaz malımız
Misafiriz bizler unutmayalım
Olan Hak'kımıza kani olalım
Şeytana uyup da aldanmayalım
Yeter acılardan yandı Canımız
Sevelim Beşer’i İnsandır diye
Yaradan bu emri vermiş ne diye
İçlerdeki nefret dönsün sevgiye
Sonradan düşünüp geç kalmayalım
Gelin kendinize ağalar beyler
Ceb’siz dikilir o beyaz kefenler
Yetimlerin hakkı sizi yokeder
Emekli Hakkıyla oynamayalım
Geçer bu saltanat kalamaz daim
Sultan Süleymana olmadı zaim
Sizzler Nemrut gibi olmayın zalim
İnsanlara aynı gözle bakalım
Sizlere nasihat olsun bu benden
Hepimiz bir canız Topraktan Beden
Kötülükten ele ne vardır geçen
Kin Şeytan işidir aldanmayalım
Tahsin Emek
28.11.2012 - 23:34
ölürken ruh diğer tarafta içecek mi, sahiden bilmiyorum.. ama ne güzeldir yaşarken içmesi, ohh miss, götürr afiyet olsun..
(okuyup imha edebilirsin bunuı.)
28.11.2012 - 09:04
Artık demir atıyorum bu şehirde. Defalarca kez gidip geldiğim, sokaklarında avare avare gezdiğim, her taşının altına bakıp hiç bulunmamış bir mücevheri aradığım. Sevdaları bitirip, destanları imzaladığım. Mavisine gri bulutların çöküşünü kasvetle andığım, güneşin minarelerin tepesini ışıl ışıl aydınlatışını sevinçle izlediğim şehir. Adına binlerce şiirlerin, şarkıların söylendiği, binlerce aşkı gece gündüz izleyen tek göz olan şehir. Benim çocukluk anılarımı bıraktığım, kendimi bulduğumda ise koca şehri gülen bir yüze sığdırdığım. Ardı sıra gelen hüzün ve öfkelerden sonra sukuta eren bir yürek oldu, benim için bu şehir. Yedi tepesini seyre daldım bir akşam, yine sabahı karşılıyorum bu şehirde. Sabahların yüzü artık sen oldun, sende yaşamaya başladı bu şehir…
Seni düşünüyorum, boğaza uzanıp şöyle gözlerinde geceyi yaşadığımı hayal ediyorum. Kokun nasıldır bilmiyorum, bakışın ne kadar derindir görmüyorum. Neye benzer sevmelerinin tadı? Sıkıca sarıp sarmalar mısın yaşanmışlıkları? Elimden tutup ta, hiç bırakmadan koşar mısın yıllarca? Sevdiceğim olur musun? Sevmelere ve sevilmelere doyurur musun beni?
Sevilmelere benim açlığım, senin gibi. Garip bir oyun belki bu hayat, son sahneye kadar saklıyor sevgi sözcüklerini. “Seni seviyorum” demelerin sıcaklığını ararım her taşın altında mücevher diye. Senin, benim ruhuma, yüreğime talip oluşunda saklarım kendimi. Bir baktım var oldun hayatımda. Bir baktım yoksun, yeniden geleceksin gülerek, bilirim. Bu şehir seni hatırlatır bana, her yere senin gülen gözlerinle giderim. Her sokağında, her köşe başında sesini duyarım. “Seni seviyorum” demelerin şarkı olur gece-gündüz dinlediğim. Yüzünü çizer asarım gözlerime, her baktığım yerde gülen gözlerin. Sana doyarım diye hayal ederim, bilirim ki; ne sana doyulur, ne nefes almaya, ne de İstanbul’a…
Gülmelere küstüğüm bir şehir bırakıp sana geliyorum.
“Gül yüzlüm, güzel gözlüm” Bunları duymaya, senin ruhuna yüreğine, senin güzel yüzünü gülmelere doyurmaya talibim.
Yüreğinin her köşesine taht kurmaya talibim.
Sana dokununca, seni buralardan alıp götürmeye talibim.
Gelip beni benden istemene, bu ömrü sana vermeye talibim.
Tüm şarkıları senden dinlemeye, sadece sana şarkı söylemeye talibim.
Sen bana talip oldun, şimdi sıra bende. Sevdiğim, ben de sana senin bana talip olduğun gibi talibim.
El değmemiş ruhunla, yüreğini istiyorum kendime. Ben sana çoktan verdim benimkileri. Sen beni seçtin, ben sana el verdim.
Bu şehre, bu sevdayı seninle yaşatmaya talibim…
24.11.2012 - 00:44
23.11.2012 - 16:24
Mavi güneş hmm :)
06.10.2012 - 00:07
yasaksın..kapalısın..mesaja.
olsun resmin var ya..
yazmasam ne olurr yazsam ne olur
gönlünce olsun her şey :)
14.08.2012 - 02:15
sadece merhaba diyecektim ama.sana denmezmiş merhaba.yasakmış san mesaj yazmak..
10.03.2012 - 17:37
Senelerdir boşa kürek çektin sandalcı...
26.02.2012 - 10:42
Bir Şehir, Bir Kadın.. İstanbul mu Senin Adın..?
Yine gece..
Efkarı demliyorum gözlerimde demişti şair bir keresinde..
İlk okuduğumda sıradan bir cümleden öteye geçememişti aslında. Zamanın bu akıl almaz devinimleri arasında yitip giderken efkarın gözlerde demlenebileceği düşmemişti aklıma. Akreple yelkovanın bir olup belden aşağı vurmalarına şahit oluyorum bir kez daha. Sanki dünyanın tüm orduları bana karşı, savunamıyorum gittiğin kurak toprakları. Hani diyorum, sen varken saldırsalardı anlardım. Açmak için gülüşünü bekleyen gül bahçelerime, akmak için tek sözünü bekleyen nehirlerime, ömrümü önüne sermek için bekleyen şu küçük yüreğime saldırsalardı, anlardım. Tarihin yaprakları arasındaki tozlu krallıkların tüm hazineleri bendeydi ne de olsa. Yoktu hiçbiri, sen varken yolları yolumla kesişmemişti.
Belki de bu yüzdendi.
Ne zaman ki gittin, soldu gül bahçeleri. Şimdi renksiz, kokusuz birer mezarlık hepsi. Nehirlerim kurudu, ne rengarenk balıklarım kaldı hani o aşkla yüzen ne de taşacakmış gibi akan suyu.
Yokluk demişken, rüzgarlar da şaşırdı pusulayı. Giderken unuttuklarını ardından götüren o hırçınlığından eser yok şimdi. Yetmezmiş gibi düşman kesildi hepsi. Gitarlarım kırık şehrimde, ne bir nota bırakmışsın ne de bir şarkı geride. Nereye gitsem yokluk çıkıyor karşıma, dilinde tek cümle; kapılarımız her zaman açık sana..!
Yedi tepesinden yedi rengini görürdüm şehrimin. Boğazın sırtındaki yeşillik aklıma başımdan alırdı, mavisi kendine hayran bırakıdı. Yeşilinde nefes alırım, mavisinde nefesim kesilirdi.
Bilirim sevmezdin ama İstanbul gibisin.
Yokluğunda ölümlerden ölüm seçiyorum kendime. Bir tren kazası kurguluyorum bazen hemzemin geçitte altına atladığım. Bazen bir deniz kazasına da olur diyorum iliklerime kadar ıslandığım. Çaresizliğim bir silah oluyor en sonunda şakağıma dayadığım. Son dakika haberi oluyorum bültenlerde, son haberim oluyor ölemeyip sağ kaldığım.
Gece..
Tek kişilik zaman dilimidir bence. Hele bir de yalnızsanız siz de ağır yaralı çıkarsınız savaşlarınızdan, düşman zapteder dizginleyemediğiniz yanlarınızı. Penceresiz odalarda içinizde hissedersiniz tek başınalığın sızısını. Duvarlardan küf bulanır elinize, yüreğinize. O anlara denk gelir harflerinizin çürümesi. Yokluk dediğin öyle kıyısından köşesinden vurmaz adamı, ne boşu vardır ne de ıskası. Tam onikiden derler ya hani en güçlü yerinizden, yüreğinizden vurur sizi.
Uçurum kenarındaki bir kalede aşkınıza esir olursunuz.
Yitirdiğiniz harflerinizi saçından başından yakalayıp düşersiniz notlarınızı yokluğa, varlığa, aşka dair. Gideni yazarsınız, roman olur. Kendinizi yazarsınız kimbilir adı belki şiir olur. İmlanızı yitirip, sıfırı tükettiğiniz anlarınızda en zengin yanınız olur beyaz bir sayfa. Avuçlarınızın arasından kayıp gidenlere inat parmaklarınızın arasındaki bir kaleme kalırsınız. Yüreğiniz dans eder parmak uçlarınızda.
Yokluk yazdırır..
Gitmelere inanmamanın en kolayıdır. Cümleye gidişi ile başlar noktasına gelmeden geri çağırırsınız. Satır araları keyifli molalarınızın durağı olur, başlığınız ne isterseniz odur.
Şimdi satır aralarım intiharlarıma gebe. Başlıklarım aşk gibi kısa, tek hece. Gitmenle başlıyor, gelişine yetişemiyorum bu gece. Ya mısralarım eksik kalıyor ya yüreğim. Ne zaman yazmaya kalksam gelişinin keyfini sürmeden seni gitmelere uğurluyorum. Yazdıklarıma inat kendime yalancı çıkıyorum.
Çakmağın sesi ile irkiliyor gece. Ağlamıyorum, aşkımın dumanı kaçıyor gözüme. Bir nefes, şimdi bir nefes daha. Dumanla dolduruyorum senden kalan boşlukları, anlık bir tebessüm oluyorsun dudaklarımın kenarında. Birkaç saniye içinde anlıyorum içime çektiğim bütün duman şimdi havada. Duvarlarıma çarpıyorsun, kokun siniyor odama.
Şimdi yokluğuna inat hala hatırladığım bir şarkı ile son satırda gelişlerini yazıyorum.
Gitmiş olabilirsin.
Mağlubiyetimin altına yaldızlı imzalar atmış olabilirsin.
Kimbilir, belki sevmemiş bile olabilirsin.
Ama unutma.
İstanbul gibisin.
Sana gelmek kolay, gitmek zor bilirsin..
09.01.2012 - 23:10
M utluluk için fedadır, verilen her türlü emek.
A ndolsun bana ayandır, taşıdığınız o gül yürek.
V akitlerin her deminde, mutluluktan gülmelisin.
İ şte bunun için diyorum size mutlak şiir gerek.
S aygıya layık olan gönlünüzedir elbette saygım.
A sla gönlünüzün güzelliği konusunda yok kaygım.
B ekledim çok zaman diyorsun, mavi duvar için.
A ndolsun mavi duvarlardan sonradır mavi sabah.
H akettiğin yakınlığı nasip eder inşallah Yüce Allah.
Birol EROL
09.01.2012 - 18:34
E lemlerden uzak olasın diyor, bu gönül sana.
L ayıksın şiire ve işte bu ilk şiirim ödül sana.
İ nanın gönlünüzün güzelliğini görüyorum şu an.
F eda edilir bahçeler dolusu her tür gül sana..
09.01.2012 - 01:41
Kimileri şansını kendi reddeder.Senin gibi.
03.01.2012 - 10:42
Deniz mavi ben…
Bugun deniz mavi ben mavi.
yüreyimin katmerlerinde çözülmüşüm.
inadına boş vermişim dünyayı.
aşk kırmızı ben kırmızı.
ıslık sesi duyuyorum sanırım geliyor.
beni nasılda deli ediyor
tut kısrak gibi yularımdan.
güneş sarı ben sarı..
sahilin kumları sıcak ben sıcak
inadına aşk inadına sevda törpüleri.
çıldırtıyor geç gelmeleri offf
gece mavi deniz mavi ben mavi
09.12.2011 - 10:22
:) mavi zambakalrım ve güllerim var :)
04.12.2011 - 23:40
ne yaşadında anlattın be dost
sırlarına başkalarına
adını bile demeden daha
parçaladınmı kara sevdanla
ihanetmi,,,isyanmı oldu anılarında
öldürdünmü bir kurşunla yoksa
başın o belayla dertteyken bir daha
vurdunmu acımadan anıların namlularıyla
sis çökmüş karanlıklardasın bilirim
katilmisin şimdi sen
senmiydin vijdan mahkemesinde berat eden
beyaz sabahlarda siyaha benzerken
yalnız şair 2 mersi :))
Toplam 28 mesaj bulundu