antik garden diye bir otel var orada..tatilimi bu yaz orada geçirmiştim..harika bi yer..ama otel kısmında kalmayın gidince ağaçlar arasındaki apartlar daha güzel...
yazın istanbuldan 'yüzyılın aşkları' kitabını almıştım..Çok güzel bir kitap.Özellikle Atatürk ile Latife veEren ile Bedri Rahminin aşkını mutlaka okumalısınız...
İzzet eğer birine aptal demekle oluyorsa ben izzetli olmak istemiyorum..
İzzet eğer bu vatanı bölmeye çalışanların yanında olmaksa ben izzetli olmak istemiyorum..
İzzet eğer muhattap olmak istemediğihalde birine bir takım saçma ve gerksiz cevaplar vermekse ben izzetli olmak istemiyorum...
Bırakalım izzetli siz olun...Bizi aklımız inancımız vatanserverliğimiz ve en önemlisi allaha inancımız bir yerlerde durmamızı sağlar...Sizin gibilerin olmadığı yerde...Oralar bize yakışmaz...
Atatürkten sonra çıkarsız ve hükümete boyun eğmeyen tutumlar sergileyen sayın cumhurbaşkanımız..Biraz daha düşüncelerini dile getirse daha güzel olacak ama..
Ona ait her şeyi yakmak istersin. Sanki resimleri, hediyeleri yakan ateş onu da yok etmektedir. Bakarsın ki tüm bu yaptıkların çare değildir. Yüreğine yapışmıştır sanki sevdası.
Ne zaman onu ansan, aklına getirsen kaçmak istersin başka diyarlara. Gözün hiç kimseyi görmek istemez. Kır çiçekleriyle dolu bir tarlada tek başına uzanıp uçsuz bucaksız maviliği izlemek istersin. Bahar mıdır? Yaz mı gelmiştir.farkında değilsindir. Bildiğin tek şey etrafında çimen koktuğudur.
“Kurbanın olurum yar senin” demişsindir, “Korkarım seni ağlatmaktan” demişsindir, vakti zamanında. Tutamayacağın vaatlerde mi bulunmuşsundur? Yoksa karşındaki buna değmiş midir? Frekanslarınız mı tutmamıştır?
Boşu boşuna mı yanmıştır bu yürek? Pare pare mi olmuştur ruhun? Belki de bu soruların cevabını hiç sormamışsındır kendine. Belki cevabı olmayan sorulardır bunlar.
Yıllar vefasızca geçmektedir. Giden dostlar arayıp sormamaktadır seni. Geçen saniyeler mıhlanmıştır hayatına. “Can” dediklerin “Çor” demiştir.
Bir umutla sarılmışsındır yaşamına. O umut o sevgilinin, bir gün bir yerde karşına çıkacağımıdır? Her şeyin içinde onun gözlerini görebilmektir belki de.
Belki de o yoktur. Hiç yaşamamıştır. Yalan dolandır sevdan. Başkalarının dediği gibi.
Tüm bunları düşünüp yaşlar sicim gibi süzülür yanaklarından. Aşkı anlatan tüm şarkılar ezberindedir. Aşk acısı çekenlerin yazdığı şiirler dilindedir. Bir derttir belki de içinde anlatamadıkların.
Gelse yanına, tutsa ellerini, baksa gözlerine haykırsa sevdasını, görebilirmisin ışığı karanlıktayken. Bu dindirir mi acılarını? Dindirir mi öfkeni? Sindirirmisin vefasızlıklarını?
Yoksa vazgeçmiş misindir çoktan? Acılara tutunup, ağlamamaya yemin mi etmişsindir? Yağmurlar altında yorgunca yürümeye alışmış mısındır? Onsuz yolunu bulabilmekte misindir?
Boğazında düğümlenmiş midir konuşamadıkların. Söyleme sus. Bazen susmak en güzel cevap, vermek değil midir?
Anlatılamayacak şeyleri anlatmanın anlamı yoktur.bütün kapıların anahtari sende olması gibidir. Kapıları açacak kilit yoktur oysa.
PAPA’NIN ÖZRÜ
Haber başlıkları Papa 16’ncı Benedict’in 24 Eylül itibariyle Papa’lık sarayında İslam ülkelerinin büyükelçileriyle görüştüğünü ve yine özür dilemediğinin altını çiziyor.
Yaklaşık 8.5 dakika süren görüşmede Papa dinler arası diyoloğa önem verdiğinden bahsederken daha önce yaptığı talihsiz açıklamalarını göz ardı ediyor.
Yüzyılladır Hıristiyanlar ve Müslümanlar arasında çekişmelerin ve savaşların olduğunu ancak geçmişi unutup barış sürecine girilmesi gerektiğini söyleyende aynı papa.
İşin ilginci Müslüman ülkelerin elçileriyle sadece 8.5 dakika görüşmesi ve kimseye söz hakkının tanınmaması.Bu mudur bir dini liderin adaletten bahsederken,barıştan ve diyalogtan bahsederken karşı tarafa konuşma hakkı tanımaması.
Dikkatimi çeken bir başka husus da konuklara ramazan ayı nedeniyle bir ikramın yapılmamış olması.Peki bu temsilcilere bir iftar yemeği veremeyecek kadar aciz mi Vatikan? Nerde başka dinlerin ibadetlerine saygı.Nerde bir dini liderin hoşgörüsü?
Papa’nın özür dilemesini bekleyenler bir kere daha anlamalılar ki özür mözür yok.Hoş özür dilemesi neyi değiştirecek ki…Her şey ortada zaten.Hıristiyanlığın en üst mertebesindeki kişi bir gaf dahi yapsa özür dileyecek değildir.Bu Hıristiyanlığın lügatine aykırıdır.Zira Vatikan yasalarına göre Papa yanılmaz.Papa Tanrı’yı temsil eder buna göre de Tanrı yanılmaz.En fazla üzüldüm,yanlış anlaşıldım diyebilir.
Görüşmeye giden büyükelçiler ne tür bir beklentiyle gittiler bilmiyorum ama şayet görüşmenin sadece 8.5 dakika süreceğini ve kendilerine söz hakkı verilmeyeceğini biliyorlar mıydı? Öyleyse kendilerine,ülkelerine ve inançlarına verilen bu değer karşısında neden bu daveti kabul ettiler? Hep birlikte bu daveti boykot edip gidemezler miydi?
Tarihte özellikle Haçlı seferleriyle Müslümanları yok etmek,ezmek hatta aşağılamak geleneği devam etmektedir.İşin acı tarafı ise buna petrol zengini Arap ülkeleri sessiz kalmaktadır.Bosna’da,Afganistan’da,Irak’ta Azerbaycan’da,Türkmenistan’da,Filistin’de ve daha bir çok Müslüman’ın yaşadığı topraklarda öldürülen,şiddete ve baskıya maruz bırakılmış masum insanlara hangi petrol zengini Arap ülkesi tepki göstermiş veya girişimde bulunmuştur? Ben duymadım ya siz?
Demek ki dinler arası diyaloga geçmeden önce İslam dünyası kendi arasında diyaloglarını geliştirmemeli.Petrolden,altından yapılmış saraylardan ve dolarlardan başını kaldırıp kendi din kardeşlerine el uzatmalı.Birlik oluşturduğu başta ABD yönetimine tepkisini koyabilmeli.koyabilmeli ki özellikle Hıristiyanlar Müslümanları ciddiye alıp saldırmamalı,aşağılamamalı,özür beklenecek laflar etmemeli.Demek ki İslamiyet zenginliğin ve ihtişamın olduğunda da haksızlıklara,şiddete,saldırıya ses çıkarabiliyor dedirtmeli onlara,Bu insanlar parayı bulduklarında değerlerinden ve din kardeşlerinden vazgeçmiyor dedirtmeli onlara.Hatta korkutmalı biraz gözlerini petrol antlaşmalarını fes edebilmeli,gerektiğinde Türkiye gibi Müslümanların yoğun olduğu ülkelerle antlaşmalar yapabilmeli…
Görün bakalım o zaman bırakın en üst düzeydeki liderlerini en alt seviyedeki liderleri,yöneticileri dil uzatabiliyor mu? Ortadoğu planları ters düz oluyor mu?
Din akıl işi..Akıl eğer çıkarlarını devreden çıkarırsa dini anlar ve yaşar.Anlamak ve yaşamak ayrı yörüngelerde gezmemeli.Papa’nın özrüne ihtiyacı yok kimsenin.Önemli olan entrikaları anlamak akıl yoluyla çözebilmek.
İnsan bazen eskileri özlemiyor değil.Mesela eskiden yazlık sinemalar vardı ailecek gidilip çekirdek çitleterek izlenen filmlerin tadı farklı olurdu.Televizyonun olmadığı bu günlerde aile içerisinde ilişkiler daha sağlam,daha muhabbet doluydu.Yine ramazanlarda öyle.
Çocukluğumun İstanbul unda ramazan aylarında sokaklar aksam için hazırlanacak iftariyelerle dolup taşardı.Evlerden akşam için hazırlanan yemek kokuları gelirdi.Biz öğlene kadar oruç tutardık.Annelerimiz bu kadarına izin verirdi ancak,iftarda önce hafifi bir kahvaltı edilir,namaz kılınır sonra yemek yenirdi.Bu mideyi alıştırmak içindi ve ne kadar sağlıklıydı.Sahura kadar uyunmaz komşularla oturulur sohbet edilirdi.Bu sohbetlerin içinde ne yalan vardı ne de dedikodu.İnsana dair hayata dair hikayeler anlatılırdı.İbretle dinlerdik bunları..Bazen radyo dinlerdik sanat musikisi,türküler…Günümüzdeki gibi sayısız kanalın olmadığı 60 a yakın dizinin yayınlanmadığı,tek kanallı ve belirli saatlerde yayın yapan televizyonumuzu ise açmazdık bile.Ne cep telefonları vardı ne de her evde telefon.Uzaktaki akrabalarımızın kandillerini,bayramlarını ya posta hane den telefon açarak ya da tebrik kartı göndererek kutlardık.bugün gibi cep telefonlarından gönderilen sms ler kadar soğuk ve uzak değildi bu haberleşmeler.
Tarihi görkemli camilerde teraviye katılır çocuk aklımızla ve gönlümüzle dua ederdik bu günler için.Bu büyünün bozulmaması,içimizdeki bu heyecan verici sevdanın yitip gitmemesi için…
Mahallemizdeki rum Elena teyze ile yahudi Yakup amca bize saygı gösterir iftarlık bile alırlardı.Hoşgörü insana saygı ve en önemlisi toplumsal birliktelik vardı.
Oruç tutmayanlar kınanmaz ,aşağılanmaz,hor görülmezdi.Bilinir ki din hoşgörüdür.En hoşgörülü din de İslam dır.bir başkasını yargılama kınama hakkına kul sahip değildir.Bu ALLAH ın takdiridir.Dinde zorlama yoktur bunu herkes böyle bilirdi.
Müslüman dindar olmak sadece ramazanda akla gelmezdi. Oruç tutmanın yeterli olacağı iddia edilmezdi.Dinin esas direğinin namaz olduğu bilinirdi.Çocuklara önce bu öğretilirdi.Ramazan aylarının dışında da küfür edilmeyeceği,başkasına zarar verilmeyeceği,alkol alınmayacağı öğretilir ve uygulanırdı.Fakirler ve sokaktakiler sadece bu ayda hatırlanmaz,onlara sadece bu ayda yardım eli uzatılmazdı.Eş dost akraba ve ya başka insanlar sadece bu ayda yemeye çağrılmazdı. Küskünler,düşmanlıklar sadece bu ayda bitmezdi.Huzurevleri çocuk yuvaları sadece bu ayda hatırlanmazdı.
Eskiden bazı şeyler daha güzeldi.güzel olanlar unutulmaz,kötü olanlar da öyle.Birini anmak daha huzur verici oysa.Güzel olan Rabbim gölümüzü güzelliklerle donatsın,gönlünüzdeki güzellikler ömrünüze yayılsın,muhabbetiniz baki,ramazan şerifleriniz hayırlı olsun.
Bugün Türk milleti dediğimiz gerçeği şu şekilde tarif etmek mümkün, müşterek bir tarihten gelen ve müşterek bir tarih şuuruna sahip bulunan,aynı dine mensup, aynı kültürle yoğrulmuş, aynı devleti kurmuş, yaşatmış ve bugünde aynı devletin sahibi ve aynı devletin bayrağı altında ve sınırları içinde yaşayan insan topluluğu, Türk milletini teşkil etmektedir.Yani kalbinde yabancı, başka bir milletin özlemini,özentisini taşımayan, kendisini Türk hisseden,Türklüğü benimseyen ve Türk milletine, devletine hizmet aşkı taşıyan herkes Türk tür.
Türk –İslam ikilemi, milletimizin kültür tarihi ve toplumsal bilinci açısından üretilmiş en yanlış düşünce oluşumudur. Öyle bir çizgi çizilmeye çalışılmıştır ki sanki “İslam” millet olgusuna karşıtmış veya “Türk olmak”,”Türklük” İslam a ters düşen bir özellik taşıyormuş gibidir.Bazı siyasi partiler laikliğe sarılarak toplunda karşıt İslamcı yerini alırken “Alevi-Sünni” çatışmasını da alevlendirmişlerdir.Zira, Müslüman-Türk hiçbir kökeni karşılamaz, sadece “İslam” vurgulama şansını sağlar.
Dediğimiz gibi kendini Türk hisseden herkes Türk tür.Türklük bir ırkçılık değildir.Türk-Kürt ayrımı yapmak da son derece yanlıştır.Çünkü Türklere ait bir çok değerin Kürtlerinmiş gibi gösterilmesi ve Kürtlerin sanki başka bir ırk gibi tanıtılmaya çalışılması çok yersiz bir tartışma konusudur.1970 den beri dışarıdan empoze edilen ve Kürtlerin milli bayramı olarak ileri sürülen Nevruz aslında Farsça bir kelime olup,Türkçe “Yeni gün” anlamına gelmektedir.Kaşgarlı Mahmut Dinan-ı Lügati’t –Türk’de islamiyetten önceki Türklerde yeni gün ün ilkbahara giriş olduğunu vurgulamaktadır.Nevruz bayramıyla ilgili kutlamalar da göstermektedir ki, iki toplum da ortak bir kültürü paylaşmaktadır. Sonuç olarak görüyoruz ki Kürt aydınların iddia ettiği gibi Kürt kültürünün Türk kültür özelliklerinden farklı bir kimliği yansıttığı gerçeği tartışmaya açıktır.
Çarlık Rusya sı Erzurum başkonsolosu Alezandar Jaba, 1856 yılında Erzurum ve çevresinde araştırmalar yaparak “Kürtler hakkında tarihi ve içtimai tetkikat”adlı eserini yazmıştır.Bu eserde Kürtçe 8307 sözcüğün, 3080 inin Türkmence 2640’nın eski Farsça ve 2000 ‘inin yeni lisanda Arapça olduğunu belirtmektedir.Yazarın asıl Kürtçe dediği rakam ise sadece 300 kadardır. Böylece görmekteyiz ki üç dilin karışımından ibaret Kürtçe nin bağımsız bir dil olamayacağı bir gerçektir.Kürtçe bir dil olamaz ancak lehçe olabilir.Çünkü 300 kelime ile bağımsız bir dilden söz edilemez.
Siyasi Kürtçülük, bugün devlet olmadığı halde her fırsatta Türk bayrağını indirip yerine sözde Kürt bayrağını (!) çekebilmekte ve kendisine devlet kimliğini yakıştırabilmektedir.Kürtçülük hareketinin ideolojisi dış kaynaklıdır.Atatürk ün nutuk ta “Mr Norwill” olarak bahsettiği Binbaşı E.W.C Noel,”Kürtlerin hakkında bir not”adı altıda yirmi sayfalık bir rapor hazırlamış ve bu raporda “Kürtlerin ayrı ırka mensup oldukları,Avrupalılara yani Hıristiyanlara, Türklerden daha yakındırlar.Türkler, Kürtleri Osmanlılaştırmaya çalışmışlardır”tarzında görüş ileri sürmüştür.Noel ‘in ana hedefi “Mezopotamya nın ekonomik ve stratejik çıkarlarını garanti altına alacak şekilde Kürt davasına arka çıkmaktır.”Bir toplumun birliği ve devamı için yabancı kökenli ideolojiler yüzünden harcanmaması gerekir.
Kendimizi Türk hissettiğimiz sürece Türk üzdür.Buna hiçbir kuvvet engel olamaz.bu vatanı, bu kültürü, bu bayrağı ne içimizden ne de dışımızdan gelebilecek tehlikeler yıkmamalıdır yıkmayacaktırda.
Sözlerimi Peygamberimizin bir hadisiyle bitirmek istiyorum”Kişi kavmini sevmekle suçlandırılamaz”.
BİR KADIN SANATÇI&MÜZİSYEN nasıl olur herkeze gösteriyor...Manken bozması(Demet Akalın hariç) bazı şarkıcıların bu kadını dinleyip biraz ar duyması lazım...
Yastayım adlı şarkısını ilk dinlediğimde beni ağlatan nadir şarkıcılardan...Bu kadar mı bana yakın olabilir dedim bu sözler...Selam duygu adamı...Yolun açık olsun...
Bir yangını külünü yeniden bıraktın gittin...Gizli aşk bu söyleyemem ben derdimi hiç kimseye...en sevdiğim iki şarkısı...O bir üstat...Onun yerini kimse alamaz...Allah rahmet eylesin....
eğer ruhda sevginin ışığı olursa insan da güzellik olur.Eğer insanda güzellik olursa evde uyum ve yardımlaşma olur.Eğer evde uyum ve yardımlaşma olursa ülkede düzen ve adalet olur.Ve eğer ülkede adalet ve düzen olursa,dünyada barış olur.Sevgi ve ışık ...
ALANYA
30.09.2006 - 19:34antik garden diye bir otel var orada..tatilimi bu yaz orada geçirmiştim..harika bi yer..ama otel kısmında kalmayın gidince ağaçlar arasındaki apartlar daha güzel...
evvel zaman içinde
30.09.2006 - 19:25yaşlı bir kurt gencecik bir kızın boğazına sarılmış....
hoşçakal yarın
28.09.2006 - 23:58Yarın görüşmek üzere dostlarım...burada akşam oluyo ve yağmur yağıyor...biraz dışarı çıkmak lazım...
can dündar
28.09.2006 - 23:50yazın istanbuldan 'yüzyılın aşkları' kitabını almıştım..Çok güzel bir kitap.Özellikle Atatürk ile Latife veEren ile Bedri Rahminin aşkını mutlaka okumalısınız...
izzet
28.09.2006 - 23:38İzzet eğer birine aptal demekle oluyorsa ben izzetli olmak istemiyorum..
İzzet eğer bu vatanı bölmeye çalışanların yanında olmaksa ben izzetli olmak istemiyorum..
İzzet eğer muhattap olmak istemediğihalde birine bir takım saçma ve gerksiz cevaplar vermekse ben izzetli olmak istemiyorum...
Bırakalım izzetli siz olun...Bizi aklımız inancımız vatanserverliğimiz ve en önemlisi allaha inancımız bir yerlerde durmamızı sağlar...Sizin gibilerin olmadığı yerde...Oralar bize yakışmaz...
kuş beyinli
28.09.2006 - 23:31Kuşlara hakaret olur aslında..Çünkü ona su veren yiyecek veren ekmeği tanır...Oysa bunu bilmeyen ne şerefsizler var aramızda...
mustafa sarıgül
28.09.2006 - 23:18Atamızın kurduğu partiye yakışmayanlardan
ziya gökalp
28.09.2006 - 23:16Ne ilginç ki onun bir mason olduğunu öğrendim
ahmet necdet sezer
28.09.2006 - 23:14Atatürkten sonra çıkarsız ve hükümete boyun eğmeyen tutumlar sergileyen sayın cumhurbaşkanımız..Biraz daha düşüncelerini dile getirse daha güzel olacak ama..
futbol
28.09.2006 - 23:09aynı anda bütün taftarlarını tek yürk olmaya sevk eden akla dayalı spor..
MAVİYE ÇALAR GÖZLERİN
28.09.2006 - 22:38Gözlerin çok uzaklara bakar zaman zaman. Alıp başını her şeyi göze alıp gitmek istersin.
Denizlerin kenarından, dağların doruklarından geçerken ismini anarsın sessizce derinden. Ayrılık sinmiştir ruhuma. Aşk, gurur, öfke birbirlerine karışmıştır artık. Aşkı gururdan, öfkeyi özlemden ayıramazsın.
Ona ait her şeyi yakmak istersin. Sanki resimleri, hediyeleri yakan ateş onu da yok etmektedir. Bakarsın ki tüm bu yaptıkların çare değildir. Yüreğine yapışmıştır sanki sevdası.
Ne zaman onu ansan, aklına getirsen kaçmak istersin başka diyarlara. Gözün hiç kimseyi görmek istemez. Kır çiçekleriyle dolu bir tarlada tek başına uzanıp uçsuz bucaksız maviliği izlemek istersin. Bahar mıdır? Yaz mı gelmiştir.farkında değilsindir. Bildiğin tek şey etrafında çimen koktuğudur.
“Kurbanın olurum yar senin” demişsindir, “Korkarım seni ağlatmaktan” demişsindir, vakti zamanında. Tutamayacağın vaatlerde mi bulunmuşsundur? Yoksa karşındaki buna değmiş midir? Frekanslarınız mı tutmamıştır?
Boşu boşuna mı yanmıştır bu yürek? Pare pare mi olmuştur ruhun? Belki de bu soruların cevabını hiç sormamışsındır kendine. Belki cevabı olmayan sorulardır bunlar.
Yıllar vefasızca geçmektedir. Giden dostlar arayıp sormamaktadır seni. Geçen saniyeler mıhlanmıştır hayatına. “Can” dediklerin “Çor” demiştir.
Bir umutla sarılmışsındır yaşamına. O umut o sevgilinin, bir gün bir yerde karşına çıkacağımıdır? Her şeyin içinde onun gözlerini görebilmektir belki de.
Belki de o yoktur. Hiç yaşamamıştır. Yalan dolandır sevdan. Başkalarının dediği gibi.
Tüm bunları düşünüp yaşlar sicim gibi süzülür yanaklarından. Aşkı anlatan tüm şarkılar ezberindedir. Aşk acısı çekenlerin yazdığı şiirler dilindedir. Bir derttir belki de içinde anlatamadıkların.
Gelse yanına, tutsa ellerini, baksa gözlerine haykırsa sevdasını, görebilirmisin ışığı karanlıktayken. Bu dindirir mi acılarını? Dindirir mi öfkeni? Sindirirmisin vefasızlıklarını?
Yoksa vazgeçmiş misindir çoktan? Acılara tutunup, ağlamamaya yemin mi etmişsindir? Yağmurlar altında yorgunca yürümeye alışmış mısındır? Onsuz yolunu bulabilmekte misindir?
Boğazında düğümlenmiş midir konuşamadıkların. Söyleme sus. Bazen susmak en güzel cevap, vermek değil midir?
Anlatılamayacak şeyleri anlatmanın anlamı yoktur.bütün kapıların anahtari sende olması gibidir. Kapıları açacak kilit yoktur oysa.
papalık
28.09.2006 - 22:25PAPA’NIN ÖZRÜ
Haber başlıkları Papa 16’ncı Benedict’in 24 Eylül itibariyle Papa’lık sarayında İslam ülkelerinin büyükelçileriyle görüştüğünü ve yine özür dilemediğinin altını çiziyor.
Yaklaşık 8.5 dakika süren görüşmede Papa dinler arası diyoloğa önem verdiğinden bahsederken daha önce yaptığı talihsiz açıklamalarını göz ardı ediyor.
Yüzyılladır Hıristiyanlar ve Müslümanlar arasında çekişmelerin ve savaşların olduğunu ancak geçmişi unutup barış sürecine girilmesi gerektiğini söyleyende aynı papa.
İşin ilginci Müslüman ülkelerin elçileriyle sadece 8.5 dakika görüşmesi ve kimseye söz hakkının tanınmaması.Bu mudur bir dini liderin adaletten bahsederken,barıştan ve diyalogtan bahsederken karşı tarafa konuşma hakkı tanımaması.
Dikkatimi çeken bir başka husus da konuklara ramazan ayı nedeniyle bir ikramın yapılmamış olması.Peki bu temsilcilere bir iftar yemeği veremeyecek kadar aciz mi Vatikan? Nerde başka dinlerin ibadetlerine saygı.Nerde bir dini liderin hoşgörüsü?
Papa’nın özür dilemesini bekleyenler bir kere daha anlamalılar ki özür mözür yok.Hoş özür dilemesi neyi değiştirecek ki…Her şey ortada zaten.Hıristiyanlığın en üst mertebesindeki kişi bir gaf dahi yapsa özür dileyecek değildir.Bu Hıristiyanlığın lügatine aykırıdır.Zira Vatikan yasalarına göre Papa yanılmaz.Papa Tanrı’yı temsil eder buna göre de Tanrı yanılmaz.En fazla üzüldüm,yanlış anlaşıldım diyebilir.
Görüşmeye giden büyükelçiler ne tür bir beklentiyle gittiler bilmiyorum ama şayet görüşmenin sadece 8.5 dakika süreceğini ve kendilerine söz hakkı verilmeyeceğini biliyorlar mıydı? Öyleyse kendilerine,ülkelerine ve inançlarına verilen bu değer karşısında neden bu daveti kabul ettiler? Hep birlikte bu daveti boykot edip gidemezler miydi?
Tarihte özellikle Haçlı seferleriyle Müslümanları yok etmek,ezmek hatta aşağılamak geleneği devam etmektedir.İşin acı tarafı ise buna petrol zengini Arap ülkeleri sessiz kalmaktadır.Bosna’da,Afganistan’da,Irak’ta Azerbaycan’da,Türkmenistan’da,Filistin’de ve daha bir çok Müslüman’ın yaşadığı topraklarda öldürülen,şiddete ve baskıya maruz bırakılmış masum insanlara hangi petrol zengini Arap ülkesi tepki göstermiş veya girişimde bulunmuştur? Ben duymadım ya siz?
Demek ki dinler arası diyaloga geçmeden önce İslam dünyası kendi arasında diyaloglarını geliştirmemeli.Petrolden,altından yapılmış saraylardan ve dolarlardan başını kaldırıp kendi din kardeşlerine el uzatmalı.Birlik oluşturduğu başta ABD yönetimine tepkisini koyabilmeli.koyabilmeli ki özellikle Hıristiyanlar Müslümanları ciddiye alıp saldırmamalı,aşağılamamalı,özür beklenecek laflar etmemeli.Demek ki İslamiyet zenginliğin ve ihtişamın olduğunda da haksızlıklara,şiddete,saldırıya ses çıkarabiliyor dedirtmeli onlara,Bu insanlar parayı bulduklarında değerlerinden ve din kardeşlerinden vazgeçmiyor dedirtmeli onlara.Hatta korkutmalı biraz gözlerini petrol antlaşmalarını fes edebilmeli,gerektiğinde Türkiye gibi Müslümanların yoğun olduğu ülkelerle antlaşmalar yapabilmeli…
Görün bakalım o zaman bırakın en üst düzeydeki liderlerini en alt seviyedeki liderleri,yöneticileri dil uzatabiliyor mu? Ortadoğu planları ters düz oluyor mu?
Din akıl işi..Akıl eğer çıkarlarını devreden çıkarırsa dini anlar ve yaşar.Anlamak ve yaşamak ayrı yörüngelerde gezmemeli.Papa’nın özrüne ihtiyacı yok kimsenin.Önemli olan entrikaları anlamak akıl yoluyla çözebilmek.
ramazan
28.09.2006 - 22:21TEKRAR HOŞGELDİN………….
İnsan bazen eskileri özlemiyor değil.Mesela eskiden yazlık sinemalar vardı ailecek gidilip çekirdek çitleterek izlenen filmlerin tadı farklı olurdu.Televizyonun olmadığı bu günlerde aile içerisinde ilişkiler daha sağlam,daha muhabbet doluydu.Yine ramazanlarda öyle.
Çocukluğumun İstanbul unda ramazan aylarında sokaklar aksam için hazırlanacak iftariyelerle dolup taşardı.Evlerden akşam için hazırlanan yemek kokuları gelirdi.Biz öğlene kadar oruç tutardık.Annelerimiz bu kadarına izin verirdi ancak,iftarda önce hafifi bir kahvaltı edilir,namaz kılınır sonra yemek yenirdi.Bu mideyi alıştırmak içindi ve ne kadar sağlıklıydı.Sahura kadar uyunmaz komşularla oturulur sohbet edilirdi.Bu sohbetlerin içinde ne yalan vardı ne de dedikodu.İnsana dair hayata dair hikayeler anlatılırdı.İbretle dinlerdik bunları..Bazen radyo dinlerdik sanat musikisi,türküler…Günümüzdeki gibi sayısız kanalın olmadığı 60 a yakın dizinin yayınlanmadığı,tek kanallı ve belirli saatlerde yayın yapan televizyonumuzu ise açmazdık bile.Ne cep telefonları vardı ne de her evde telefon.Uzaktaki akrabalarımızın kandillerini,bayramlarını ya posta hane den telefon açarak ya da tebrik kartı göndererek kutlardık.bugün gibi cep telefonlarından gönderilen sms ler kadar soğuk ve uzak değildi bu haberleşmeler.
Tarihi görkemli camilerde teraviye katılır çocuk aklımızla ve gönlümüzle dua ederdik bu günler için.Bu büyünün bozulmaması,içimizdeki bu heyecan verici sevdanın yitip gitmemesi için…
Mahallemizdeki rum Elena teyze ile yahudi Yakup amca bize saygı gösterir iftarlık bile alırlardı.Hoşgörü insana saygı ve en önemlisi toplumsal birliktelik vardı.
Oruç tutmayanlar kınanmaz ,aşağılanmaz,hor görülmezdi.Bilinir ki din hoşgörüdür.En hoşgörülü din de İslam dır.bir başkasını yargılama kınama hakkına kul sahip değildir.Bu ALLAH ın takdiridir.Dinde zorlama yoktur bunu herkes böyle bilirdi.
Müslüman dindar olmak sadece ramazanda akla gelmezdi. Oruç tutmanın yeterli olacağı iddia edilmezdi.Dinin esas direğinin namaz olduğu bilinirdi.Çocuklara önce bu öğretilirdi.Ramazan aylarının dışında da küfür edilmeyeceği,başkasına zarar verilmeyeceği,alkol alınmayacağı öğretilir ve uygulanırdı.Fakirler ve sokaktakiler sadece bu ayda hatırlanmaz,onlara sadece bu ayda yardım eli uzatılmazdı.Eş dost akraba ve ya başka insanlar sadece bu ayda yemeye çağrılmazdı. Küskünler,düşmanlıklar sadece bu ayda bitmezdi.Huzurevleri çocuk yuvaları sadece bu ayda hatırlanmazdı.
Eskiden bazı şeyler daha güzeldi.güzel olanlar unutulmaz,kötü olanlar da öyle.Birini anmak daha huzur verici oysa.Güzel olan Rabbim gölümüzü güzelliklerle donatsın,gönlünüzdeki güzellikler ömrünüze yayılsın,muhabbetiniz baki,ramazan şerifleriniz hayırlı olsun.
türk
28.09.2006 - 22:11TÜRK OLMAK GERÇEĞİ
Bugün Türk milleti dediğimiz gerçeği şu şekilde tarif etmek mümkün, müşterek bir tarihten gelen ve müşterek bir tarih şuuruna sahip bulunan,aynı dine mensup, aynı kültürle yoğrulmuş, aynı devleti kurmuş, yaşatmış ve bugünde aynı devletin sahibi ve aynı devletin bayrağı altında ve sınırları içinde yaşayan insan topluluğu, Türk milletini teşkil etmektedir.Yani kalbinde yabancı, başka bir milletin özlemini,özentisini taşımayan, kendisini Türk hisseden,Türklüğü benimseyen ve Türk milletine, devletine hizmet aşkı taşıyan herkes Türk tür.
Türk –İslam ikilemi, milletimizin kültür tarihi ve toplumsal bilinci açısından üretilmiş en yanlış düşünce oluşumudur. Öyle bir çizgi çizilmeye çalışılmıştır ki sanki “İslam” millet olgusuna karşıtmış veya “Türk olmak”,”Türklük” İslam a ters düşen bir özellik taşıyormuş gibidir.Bazı siyasi partiler laikliğe sarılarak toplunda karşıt İslamcı yerini alırken “Alevi-Sünni” çatışmasını da alevlendirmişlerdir.Zira, Müslüman-Türk hiçbir kökeni karşılamaz, sadece “İslam” vurgulama şansını sağlar.
Dediğimiz gibi kendini Türk hisseden herkes Türk tür.Türklük bir ırkçılık değildir.Türk-Kürt ayrımı yapmak da son derece yanlıştır.Çünkü Türklere ait bir çok değerin Kürtlerinmiş gibi gösterilmesi ve Kürtlerin sanki başka bir ırk gibi tanıtılmaya çalışılması çok yersiz bir tartışma konusudur.1970 den beri dışarıdan empoze edilen ve Kürtlerin milli bayramı olarak ileri sürülen Nevruz aslında Farsça bir kelime olup,Türkçe “Yeni gün” anlamına gelmektedir.Kaşgarlı Mahmut Dinan-ı Lügati’t –Türk’de islamiyetten önceki Türklerde yeni gün ün ilkbahara giriş olduğunu vurgulamaktadır.Nevruz bayramıyla ilgili kutlamalar da göstermektedir ki, iki toplum da ortak bir kültürü paylaşmaktadır. Sonuç olarak görüyoruz ki Kürt aydınların iddia ettiği gibi Kürt kültürünün Türk kültür özelliklerinden farklı bir kimliği yansıttığı gerçeği tartışmaya açıktır.
Çarlık Rusya sı Erzurum başkonsolosu Alezandar Jaba, 1856 yılında Erzurum ve çevresinde araştırmalar yaparak “Kürtler hakkında tarihi ve içtimai tetkikat”adlı eserini yazmıştır.Bu eserde Kürtçe 8307 sözcüğün, 3080 inin Türkmence 2640’nın eski Farsça ve 2000 ‘inin yeni lisanda Arapça olduğunu belirtmektedir.Yazarın asıl Kürtçe dediği rakam ise sadece 300 kadardır. Böylece görmekteyiz ki üç dilin karışımından ibaret Kürtçe nin bağımsız bir dil olamayacağı bir gerçektir.Kürtçe bir dil olamaz ancak lehçe olabilir.Çünkü 300 kelime ile bağımsız bir dilden söz edilemez.
Siyasi Kürtçülük, bugün devlet olmadığı halde her fırsatta Türk bayrağını indirip yerine sözde Kürt bayrağını (!) çekebilmekte ve kendisine devlet kimliğini yakıştırabilmektedir.Kürtçülük hareketinin ideolojisi dış kaynaklıdır.Atatürk ün nutuk ta “Mr Norwill” olarak bahsettiği Binbaşı E.W.C Noel,”Kürtlerin hakkında bir not”adı altıda yirmi sayfalık bir rapor hazırlamış ve bu raporda “Kürtlerin ayrı ırka mensup oldukları,Avrupalılara yani Hıristiyanlara, Türklerden daha yakındırlar.Türkler, Kürtleri Osmanlılaştırmaya çalışmışlardır”tarzında görüş ileri sürmüştür.Noel ‘in ana hedefi “Mezopotamya nın ekonomik ve stratejik çıkarlarını garanti altına alacak şekilde Kürt davasına arka çıkmaktır.”Bir toplumun birliği ve devamı için yabancı kökenli ideolojiler yüzünden harcanmaması gerekir.
Kendimizi Türk hissettiğimiz sürece Türk üzdür.Buna hiçbir kuvvet engel olamaz.bu vatanı, bu kültürü, bu bayrağı ne içimizden ne de dışımızdan gelebilecek tehlikeler yıkmamalıdır yıkmayacaktırda.
Sözlerimi Peygamberimizin bir hadisiyle bitirmek istiyorum”Kişi kavmini sevmekle suçlandırılamaz”.
nerdesin
28.09.2006 - 21:59lazlar arkamızda da hani? bir cevap yazamadınız bazılarına...gülümsemekle olmuyor.Ciddi ciddi hadlerini bildirmek lazım...
spam
28.09.2006 - 21:57bazı densizleri şikayet etme yolu...ben şimdi birini şikayet ettim bile..umarım ciddiye elınır...
el öpmek
28.09.2006 - 21:49felakete uğrayanlar saygıyı bilmezler ki...el öpmekle ağzını yorulacağını düşünenler ne aşağılıktır oysa...Kibir onları sarmıştır...
nerdesin
28.09.2006 - 21:47nerdesiniz ey vatanını seven Türk olduğuyla övünenler? Amerikadan ulaşıyorum sizlere orda kimse yok mu?
el öpmek
28.09.2006 - 21:45DEĞİL GÖZLERİMİZDEN ÖPMEK SEN BİZİM ELLERİMİZDEN BİLE ÖPEMEZSİN..Neden mi? Çünkü sen bizim muhabbetimize eremezsin...
biz
28.09.2006 - 21:39BİZ TÜRKLERne şanlı milletiz ki bizden olmayanlara bile söz hakkı verebiliyoruz..Bunun bile farkında değiller yazık..Ne de basit ONLAR..
baharat
13.07.2006 - 13:38BAHARAT ların içinde en güzeli tarçın.....Hele birde sütlü tatlıların üzerine döktüğünüzde...
funda arar
13.07.2006 - 13:34BİR KADIN SANATÇI&MÜZİSYEN nasıl olur herkeze gösteriyor...Manken bozması(Demet Akalın hariç) bazı şarkıcıların bu kadını dinleyip biraz ar duyması lazım...
Ferhat Göçer
13.07.2006 - 13:29Yastayım adlı şarkısını ilk dinlediğimde beni ağlatan nadir şarkıcılardan...Bu kadar mı bana yakın olabilir dedim bu sözler...Selam duygu adamı...Yolun açık olsun...
zeki müren
13.07.2006 - 13:26Bir yangını külünü yeniden bıraktın gittin...Gizli aşk bu söyleyemem ben derdimi hiç kimseye...en sevdiğim iki şarkısı...O bir üstat...Onun yerini kimse alamaz...Allah rahmet eylesin....
Toplam 46 mesaj bulundu