Muhammed Mücahid Hatipoğlu Adlı Üyenin Nedir ...

  • tövbe

    03.11.2004 - 14:20

    Tövbe insanın bir önceki tanımını reddetmesi, kendisini yeniden tanımlamasıdır.

  • ismet özel

    03.11.2004 - 14:11

    İsmet Özel,abartısız bir şekilde iddia edebilirimki modern yaşamın/zamanların islam adına eleştirisini yapmış belkide tek islamcısıdır...İsmet Özel'i okumak va helede anladığını söylemek aynı zamanda moderniteye savaş ilan etmektir...Bu yüreklilği gösteremediklerinden olsa gewrek bir çokları için '''anlaşılamamaktadır'''yada gavurluğuna möüşteri olmak suretiyle yanlış anlaşılmak istenmektedir...

  • borges

    10.05.2004 - 09:39

    Eğer yeniden başlayabilseydim yaşama,
    İkincisinde daha çok hata yapardım.
    Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.
    Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar.
    Çok az şeyi ciddiyetle yapardım.
    Temizlik sorun olmazdı aslında,
    Daha çok riske girerdim,
    Daha fazla seyahat ederdim,
    Daha çok güneş doğuşunu izler,
    Daha çok dağa tırmanır daha çok nehirde yüzerdim.
    Görmediğim birçok yere giderdim,
    Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye.
    Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.
    Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım ben.
    Yeniden başlayabilseydim eğer,
    Yalnız mutlu anlarım olurdu.

    Farkında mısınız bilmem, Yaşam budur zaten:
    Anlar, sadece anlar, sizde anı yaşayın.
    Hiçbir yere yanında termometre, su,
    Şemsiye ve paraşüt almadan gitmeyen insanlardandım ben.
    Yeniden başlayabilseydim ilkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım.
    Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla.
    Bilinmeyen yollar keşfeder, güzelin tadına varır,
    Çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı, eğer.
    Ama işte 85'indeyim ve biliyorum...

    Ölüyorum...

    Jorge Luis Borges
    (1899-1986) Arjantin

  • siyonizm

    10.05.2004 - 09:34

    MUHARREF TEVRAT EMİRLERİNE GÖRE YAHUDİ DÜNYA GÖRÜŞÜ: SİYONİZM

    Yahudiliğin kaynağını teşkil eden muharref (tahrif edilmiş) Tevrat ifadelerine göre kendi Tanrıları 'Yehova' tarafından oğullarına miras olarak verilen yeryüzünü mülk edinmek, devlet kurmak, hürriyet sahibi olmak yalnız yahudi olanların haklarıdır. Yahudi olmayanlar (goyimler) için bu haklar sözkonusu olamaz. Bu felsefeye göre Hz.Adem oğulları, Yehova oğulları olan Yahudilerin olması gereken çeşitli toprakları işgal etmişler ve gayrimeşru bir şekilde kullanmaktadırlar. Bu felsefeye göre yahudi olmayanların elinde bulunan mal,Yehova'nın mirasından çalınmış maldır. Kısaca Siyonizm adı altında özetlenebilecek bu inanışa göre, doğuştan günahkar olan diğer milletlerin, Yehova'nın oğulları tarafından 'Sion' (Kudüs yakınlarındaki bir dağın adı olan bu kelime, Tanrı Yehova'nın yeryüzünde kurulacak krallığını simgeler) da kurulacak ' Dünya Krallığı' na yerlerini terk etmeleri, yeryüzünün yahudilerin eline geçmesi ve Yahudilerin bu gizli savaşın sonunda 'Yeryüzü İlahı' ilan edilmeleri 'din' anlayışlarının temelini oluşturur.

    'Ve o kralların günlerinde göklerin Allahı (yehova) edediyen harap olmayacak bir krallık kuracak ve onun hakimiyeti başka bir kavme bırakılmayacak; ancak bu krallıkların hepsini o parçalayacak ve bitirecek' (Daniel, Bab:2 Ayet:44)

    'O zaman Rab Yehova bütün bu milletleri önünüzden kovacak ve sizden büyük bir kuvvetli milletlerin mülkünü alacaksınız. Ayak tabanınızın basacağı her yer sizin olacak.' (Tesniye, Bab:11 Ayet:23-4)

    Temelde şiddetli bir ırkçılığa ve maddeciliğe dayanan bu inançla yüzyıllardan bu yana yahudiler, Hz. Adem oğullarının elinden kendilerinin tabii hakkı olan bu malı geri almaları yolunda gerek sosyalizm, gerek kapitalizm sahalarında mücadele etmektedirler Ancak kendilerinden sayıca çok daha güçlü olan diğer milletlerin devletlerini ve mülklerini ele geçirmek için kaba kuvvetten ve açıkça onlarla karşı karşıya gelmenin fayda sağlamayacağını çok iyi bilen yahudiler masonluk, felsefe, siyaset, basın, propaganda, ekonomi, bankacılık, anarşizm, savaşlar ve ahlaki dejenerasyon gibi stratejik silahlar kullanarak bu görünmez istila hareketini sürdürmektedirler.

    'Eğer kendi yüreğinde bu milletler benden çokturlar, nasıl onların mülkünü alabilirim dersen, onlardan korkmayacaksın' (Tesniye, Bab: 7 Ayet:17-18)

    Yahudiler için yeryüzünde iki tür canlı vardır. İnsanlar ve Hayvanlar.. Yahudiler insanlardır. Diğer insanlara karşı girişilen ve kuralları 'Yehova' tarafından tespit edilen bu savaşta, hiç şüphesiz birinci plandaki hedef siyonist hareketin karşısına büyük engeller olarak çıkan, din-ahlâk- gibi mukaddes değerlerin insanların gözünde alçaltılması, parçalanması ve nihayet tamamıyla ortadan kaldırılmasıdır.

    'Şimal taraflarında büyük kralın şehri yüksekliği güzel olan Sion Dağı bütün yerin meserretidir. (Mezmurlar, Bab:48, Ayet:2-3)

    'İşte şimdi bildim ki; bütün dünyada Allah yoktur, ancak israilde Allah vardır.'(II.Krallar; Bab:5, Ayet:15)

    Dini kıyafetleri içinde her sene Sion Dağı'nı ziyaret eden Yahudiler.

    'Rab Yehova saltanat sürüyor, kavmler titresinler, Kerubiler üstünde tahtındadır; yer sarsılsın. Rab Sion' da büyüktür.' (Mezmurlar; Bab:99,Ayet:1-2)

    'Saf altında toplanan Sion'un değerli oğulları.' (Y.Mersiyeleri; Bab:4/2)

    Muharref (tahrif edilmiş) tevrattan kaynaklanan üstün ırk fikri, diğer milletlerin değersizliği ve dinin milli olması, sadece Yahudi ırkından olanlara musevi olma hakkını vermektedir. Bu durum diğer musevi dinine mensup ırklara (Habeşliler, Hazer Türkleri vb) Yahudilerin büyük kin tutmalarına sebeb olmaktadır. İsrail' in Habeş'li musevileri ölüme terk etmesinin kökeninde bu gerçek yatmaktadır.)

  • sosyalizm

    26.04.2004 - 14:32

    Sosyalizmi benimseyenler bilmezler marks hangi konuda tezini vermiş...
    Yada hiç okumamışlardır ilk sosyolog ilk sosyalist saint simon'u...

  • ahmet kaya

    26.04.2004 - 14:29

    Şarkılarını dinlerim...
    Ama onu sevmiyorum...

  • ismet özel

    26.04.2004 - 10:41

    İSMET ÖZEL'E MEKTUP

    Cam-ı aşka perdesin
    Görünmez ervahımız
    İblisin sadasını
    Yutar derin ahımız

    İçini boşaltır da
    Kusar yüzüne çağın
    Bileklerini keser
    Kınındaki bıçağın

    Kanı akmaz günahın
    Dökülmez yere pul pul
    Buralarda arama
    Bulamazsın hiçbir kul

    Çekildi göğe onlar
    İsa bin Meryem gibi
    Göremez gözlerimiz
    Karanlık göğün dibi

    Üzülme İsmet Abi
    Anlamıyorlar diye
    Amentü şiirindir
    Gönüllere hediye

  • çakal carlos(ilich ramirez sanchez carlos)

    23.04.2004 - 16:16

    gerçek adi: ilich ramirez sanchez.
    gocmen bir devrimcinin oglu.
    yüzyilin en büyük eylem adamlarindan biri.
    devlet adamlarina suikasttan nasa labaratuvarlarina sizmaya kadar bir çok gorevi başardi.her firsatta cia'nin eline verdi.
    şu anda 63 yaşinda,fransa'da cezaevinde.

  • osman yüksel serdengeçti

    07.04.2004 - 13:49

    bakıyorumda nedir bölümüne:
    armağan çağlayan için sayfalarca yazı yazılmış..
    birde osman yüksel serdengeçti için yazılanlara bakarmısınız...
    bu millete yaranmak için soytarı olamak gerekiyormuş..

  • sibel kekilli

    02.04.2004 - 14:06

    günümüz gençliğinin uğraştığı konulara bakın...
    bazıları porno film seyretmeyi ayıplamıyorda o filmi çekenleri ayıplıyor..
    bazılarıda bu şahsa yapılan hakaretlerden rahatsız oluyor üzülüyor...
    eh işte delinin biri kuyuya bir taş atar sonra bizim gibi kendini akıllı! zannedenler o taşı çıkarmaya çalışırız..

    tek kelımeyle YAZIK..

  • çakal carlos(ilich ramirez sanchez carlos)

    31.03.2004 - 11:31

    derlerki teröizmi teoriye döken proudhon pratiğini yapansa çakal çarlostur...manyak bır adamya..bi kere çok zeki..

  • mustafa kemal atatürk

    31.03.2004 - 10:47

    muhteşem bır lıder yuce bir insan..
    ama adı çok suıstımal edılıyor..

  • yaşar nuri öztürk

    31.03.2004 - 10:45

    amacı belli koku dışarıda bır hain...
    nedense maonlar onu çok seviyor...

  • osman yüksel serdengeçti

    30.03.2004 - 11:59

    OSMAN YÜKSEL SERDENGEÇTİ - Osman Yüksel Serdengeçti 3 Mayıs 1944 olaylarında adından söz ettiren gazeteci yazar Serdengeçti Akseki'de 1917 yılında doğmuştur. Asıl adı Osman Zeki Yüksel'dir. İlkokulu Akseki'de ortaokulu yatılı öğrenci olarak Antalya'da okudu. Ankara'da Atatürk Lisesini bitirdikten sonra girdiği Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde 2. Sınıf öğrencisi iken Mayıs 1944'de meydana gelen olaylara karıştığı için öğrenimini yanda bırakmak zorunda kaldı. Nihal Atsız ve Alparslan Türkeş'le birlikte bir süre tutuklu kaldı. Tekrar öğrenimine devam etmek istediyse de kabul edilmedi. Bunun üzerine dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücele hitaben 'Yüksek makamın alçak vekiline' sözleriyle başlayan bir dilekçe yazdı. Dilekçeyi verme cesaretini kimse bulamadı, Osman Yüksel yeniden hapishaneye gönderildi. Hapisten çıkınca unvanını aldığı ünlü Serdengeçti Dergisini çıkarmaya başladı. Birçok sayısı toplatılan bu dergide çıkan yazılan nedeniyle hakkında çok sayıda dava açıldı ve sık sık tutuklanıp serbest bırakıldı. 'Allah, Vatan, Millet yolunda' cümlesiyle başladığı yazılarında sık kullandığı 'Açın kapılan Osman geliyor' sözü tutuklanmalara hazır olduğunun bir kanıtıydı. Serdengeçti dergisi sık kapanması ve çıkan yazılarından dolayı çok sayıda mahkumiyet karan çıkması nedeniyle 33 sayı çıkabilmiştir. (1947 -Şubat 1962) Tek parti yönetiminin İslamiyet ve Müslümanlar üzerindeki ağır baskılarını protesto eden aydınların önde gelenleri arasındadır. 1952 yılında Bağrıyanık adlı mizah gazetesi çıkardı. Başlığı altoda 'Hak yolunda bağrıyanık yolcular' sözü yer alan bu yayınında da inancının mücadelesini zengin esprilerle dolu yergileriyle sürdürdü. Bir ara politikaya atıldı, Adalet Partisinden Antalya Milletvekili seçilerek, parlamentoda görev yaptı (1965-1969) , partisinin politikası ve parti ileri gidenlerine yönelttiği eleştiriler yüzünden Adalet Partisinden ihraç edildi. Sonraki yıllarda mücadelesine yine yayınladığı yazı ve kitaplarla devam etti. Son olarak Yeni İstanbul Gazetesinde 'Selam' başlığı altında günlük fıkralar yazdı.

    FİKİR VE DÜŞÜNCELERİ

    Türk milliyetçilerine fikirleri, mücadelesi ve şahsiyetiyle bayrak olmuş, öncülerdendir. Ömrünü, Türk-İslam ülküsüne hizmetle geçiren inandığı dava ve ülküsü uğruna hiçbir fedakarlıktan kaçınmayan büyük bir dava adamı, mümtaz bir insandır. Tek parti döneminin Müslümanlar üzerinde uygulamış olduğu her türlü baskı ve zulümlere karşı Atsız, Necip Fazıl gibi dönemin önde gelen şahsiyetleriyle zulme karış direnen yılmaz bir kavga adamıydı. Resmi ideolojinin devlet terörü noktasına varan baskıca uygulamalarına karşı, Müslümanların sesi ve sözcüsü olmuştur.

    ESERLERİ

    Mabetsiz Şehir, Bir Nesli Nasıl Mahvettiler, Bu Millet Neden Ağlar, Gülünç Hakikatler, Ayasofya Davası, Türklüğün Perişan Hali, Mevlana ve Mehmet Akif, Kara Kitap, Radyo Konuşmaları, Müslüman Çocuğun şiir kitabı, eserlerinden bazılarıdır.

  • deniz gezmiş

    30.03.2004 - 11:48

    piyon sadece bir PİYON..

  • osman yüksel serdengeçti

    25.03.2004 - 15:28

    İmparatorluğa Mersiye


    Bin yıl oldu toprağına basalı
    Hayli oldu kılıçları asalı,
    Bülbüllerin onun için tasalı,

    Sazlar kırık,ayar tutmaz telleri,
    Biz neyledik o koskoca elleri? ..

    Yol görünür,hakan emir verirdi,
    Dalga dalga ordularım yürürdü,
    Hamlemizden dağlar taşlar erirdi,

    Dolu dizgin aştık nice belleri,
    Biz neyledik o koskoca elleri? ..

    Yıldız doğar,talihimiz belirir,
    Sabah olur,ulufeler verilir,
    Bir seferde dört krallık serilir,

    Al al ettik,kara kara tülleri,
    Biz neyledik o koskoca elleri? ..

    Ferman çıkar,dal kılıçlar takınır,
    Meydanlarda Rabbe dua okunur,
    Gölgemizden bütün cihan sakınır,

    Andırırdık coşkun akan selleri,
    Biz neyledik o koskoca elleri? ..

    Kosovalar,Plevneler bizsizdir,
    Yosun tutmuş camilerim ıssızdır,
    Boynu bükük minareler öksüzdür,

    Açmaz olmuş Kızanlığın gülleri,
    Biz neyledik o koskoca elleri? ..

    Hali görür,geleceği sezerdik,
    Bir zamanlar ta Vistül’de gezerdik.
    Haritayı biz kendimiz çizerdik,

    Fetheyledik deryaları,çölleri,
    Biz neyledik o koskoca elleri? ..

    Rodopların ak başları yaslıdır,
    Serdengeçti gönül,artık usludur,
    Rüzgarları bile matem seslidir,

    Zafer,zafer der,eserdi yelleri,
    Biz neyledik o koskoca elleri? ..

    Osman Yüksel Serdengeçti

  • osman yüksel serdengeçti

    25.03.2004 - 15:26

    Mangal Yürekli Bir Yiğit



    Devletin tepelerindeki birilerinin dinine, manevî değerlerine sataştığını görür görmez, ertesi günü zindana tıkılacağını bile bile, o kişiye karşı isyanını dile getirmekten veya öfkesini yazıya dökmekten hiç çekinmezdi. Müslüman halka zulmeder bir tavır sergilediğinde İsmet İnönü’den tutun, bütün devlet ricaline, yüksek kademedeki bütün zevata varıncaya kadar sansürsüz saldırırdı.
    Dininden, yaşayışından ve namusundan asla taviz vermeyen bayraklaşmış insanlar vardır. İşte onlardan biri de Serdengeçti. Milletimizin hiçbir zaman unutamayacağı yakın dönemin en kahraman şahsiyetlerinden biridir Serdengeçti.
    Ömrünün en verimli yıllarını diktacı anlayış yüzünden hapishanelerde geçirdi.
    Yakın tarihimizin en gözüpek, en lâfını esirgemez, özü sözü bir, gerçekten civanmert bir mücadele adamı idi.
    Milletine insanca yaşama hakkı tanımayanlara, bu halkı dinsizleştirmeye yeltenenlere, Müslümanları sürü yerine koyup insanlarımızı diktatör kafasıyla idare etmeye kalkışanlara kat’iyyen taviz vermedi. Allah’a, Peygamber’e ve mukaddeslerimize saldırmaya cür’et edenlere karşı kalemini bir kılıç gibi kullandı. Nâmertlere her zaman hadlerini bildirdi.
    Ailesinden kendisine miras kalan muazzam servetini ve gençliğinden itibaren de bütün hayatını dini ve milleti uğruna feda etti.
    Hapishaneler onu asla korkutamadı, işkenceler kendisini asla yıldıramadı.
    Gerçekleri pervasızca haykırdı. Bu milleti ağlatmak, mâbetsiz bırakmak, bir nesli mahvetmek isteyenlere karşı sarsılmaz bir kale gibi durdu.
    Son nefesine kadar Hakk’ı ve halkını arslanlar gibi kükreyerek savundu.
    Osman Yüksel Serdengeçti, bu mazlum ve mağdur milletin susmayan, susturulamayan vicdanı idi. O vicdanı, bu topraklarda yaşayan her şuurlu ferdin mutlaka yakînen tanıması ve bilmesi gerekiyor...

  • şeyh ahmet yasin

    25.03.2004 - 14:53

    Öğretmenimiz Şehid Ahmet Yasin...


    Safer ay’ının ilk vaktiyle birlikte yetişiyor füzeler...
    Sabah namazının, dünyanın yüzündeki tülleri, şefkatle kaldırmasını istemeyen birileri... Kötülük için, her zaman acele etmiş birileri... Nefret ve kinlerinden dolayı, insan olmaya dair, bütün yüzlerini kaybetmiş birileri... Yüzsüzler... Lekeler... Sabah namazından yeni çıkmış bir ihtiyarın bağrına, tam üç füze saplıyorlar...
    Bugün 1425 Safer’inin birinci günü, ilk dakikanın, ilk şehidi, ilk incisi, yüzündeki abdest suları henüz kurumamış... Altmış sekiz yaşında, kötürüm, boynundan gayrısı tutmayan, bir öğretmen, bir dede, bir bilgin şehid ediliyor... Birinci dakika birinci şehid...
    Onu, efsaneleştiren, hayatı boyunca bütün imtihanları haysiyetle karşılamış olması. Üç yaşında yetim kalmış. On yaşındayken ülkesinin işgalini görmüş. Köyleri, Yahudi çetelerince basılmış, insanların kesildiği, doğrandığı evlerin yakılıp yıkıldığı Filistin’de büyümüş bir çocuk... Derken feci bir kaza ve hayatı on altısından itibaren, elsiz ayaksız yaşamak zorunda kalmış Ahmet Yasin... Bu da yetmezmiş gibi sürekli mahkeme, gözaltı, hapishane, tevkif ve işkenceyle geçen bir ömür...
    Ben onun yüzünü, her şeye rağmen, mahcup bir gülümsemeyle hatırlıyorum. Onun yüzünde teslim olmuş bir mü’min siması vardı.
    O bir öğretmendi.
    Ve ölürken dahi öğretti: “Hepimiz Allah içiniz ve O’na dönücülerden...”
    Çocuklarımla onun hakkında konuşurduk, daha ufakken bana şöyle sorduklarını hatırlıyorum: “Anne, bu dede gerçek mi? ”
    Şeyh Ahmet Yasin gerçekten var mıydı? Gerçekten bizimle aynı zamanda mı yaşamıştı? Aynı dünyanın insanları mıydık? Onunla aynı camiden çıktıktan sonra, ondan geriye kalmış paramparça bir örtü parçasına şaşkınlıkla sarılıp ağlayan Filistinli de aynı soruyu soruyor sanırım: Ahmet Yasin nerede? Öğretmenimiz nerede?
    Bizim ülkemizde de pek çok hoca, şeyh, alim, vs. var... Ama hiçbirinin de ölümü böyle değil. Olamaz da... Zira, hayatlarımız, Şeyh Yasin’in hayatı gibi değil... Düşünsenize ülkemizin mücahidliği ve hocalığı kimseye verdirmeyen büyüklerimizin bir vefat ettiğini mesela... Geride neleri bırakacaklarını...
    Oysa Şeyh Yasin’in terekesinde, bir sabah namazında parçalanmış örtüsünden ve potininden gayrı bir şeyi yok... Onun her sabah “inşallah bugün şehid olurum” diye dua ettiği Rabbinden başka hiçbir şeyi yok...
    Sanırım onu bizden ayrı kılan da bu; bizimse her şeyimiz var, duamız, ümidimiz hariç.
    Şeyh Yasin, gerçek bir öğretmendi. Yüreğinde Allah korkusu dışında bir şey olmayandan herkes korkuyordu işte. İsterse tekerlekli sandalyeye mahkûm olsun...
    Yüreğinde Allah korkusu yerine servet ve makam kaybetme korkusu olanlardan da kimse ne korkuyor ne çekiniyordu... Bizim hocalarımız konuştukça, insanlar gülüyorlar ve ciddiye bile almıyorlar. Oysa, Yasin hoca o kötürüm haliyle konuştuğunda, dünya dinliyordu.
    Bu fark’tır... Bu hakikattir... Bu ibrettir...
    Şaron gibi azılı ve psikopat bir katilin yapabileceği en büyük şey, Yasin’leri tek tek bulup yok etmeye çalışmak olacaktır. Fakat Yasin’lerin sayısı ve varlığı hiç tükenmez bir hazineden desteklenmektedir. O hazine; Rabbimizin İla’yı Kelimetullah hazinesidir.
    Bu savaş; aydınlıkla karanlığın, meleklerle şeytanların, masumlarla kindarların, gariplerle zalimlerin, hak ile batılın savaşıdır...
    Filistin’de Müslümanların zeytin ağaçlarını bile ateşe veren bir kör gözlü bir Yahudi nefreti var... Küçük çocuklar, nineler, tekerlekli sandalyedeki bir yaşlı öğretmen, bardaklara konulmuş berrak sular, pencerelerden sarkan hanımeliler, çocuk uçurtmaları, kına geceleri... Hepsi bombalanıyor... Gözlerimiz önünde...
    Bugün öğretmenimi kaybettim: Şeyh Ahmet Yasin şehid edildi.
    Öğretmenimin dersi devam ediyor: İNTİFADA... İNTİFADA!

  • aşk

    25.03.2004 - 10:00

    benden uzak olsun...

  • tayyip erdoğan

    25.03.2004 - 09:54

    bence tek hatası parti amblemıne lamba koyması...
    lambanın ışığı köstebeklerı rahatsız ediyor...

    şiir okuyup mahkum olduğu siirtten milletvekili seçilip başbakan olması
    tesadüf değil bence....

  • fethullah gülen

    24.03.2004 - 10:48

    Allame-i Cihan

Toplam 45 mesaj bulundu