Hasan Ildız Antoloji.com

02.10.1960'ta Alaşehir'de doğdum.Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi,Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdim.Zonguldak Uzunmehmet Lisesi ve Manisa Sarıgöl Lisesinde çalıştım.8 yıl Kırgızistan'ın Bişkek şehrinde Türkçe Öğretim Merkezi'nde çalıştım.Şu an Salihli Endüstri Meslek Lisesinde çalışıyorum. 1983 yılından beri Öğretmen Dünyası,Türk Dili,Çağdaş Türk Dili,ABC,Kirkit,Ege Layf ,Yaba Edebiyat,İnsancıl,Emeğin Sanatı,Güney gibi dergilerde ve Yeni Asır,İnanış gibi gazetelerde şiirlerim yayınlanıyor. 2006 yılında Türk Dünyası Ömer Seyfettin Hikaye Yarışmasında 'Sürgün'adlı ökümle üçüncü oldum.2007 yılında Ümraniye Belediyesinin açtığı hikaye yarışmasında 'Şeteret Ana'adlı öyküm beşinci olup mansiyon aldı.2008 yılında Mustafa Necati Sepetçioğlu Hikaye yarışmasında 'Gül Satan Çocuk'adlı hikayem mansiyon aldı. 2011 yılında İLESAM_Akçağ yayınevince ortaklaşa düzenlenen Ataştırma-İnceleme,Roman ve Hikaye yarışmasında 'Ah Anan-Fergana'adlı dosyam hikaye dalında 147 dosya içinden birinci oldu.2012 yılı içinde Akçağ yayınevince yayımlanacak.Kitaplarım:SÜRGÜN:Şiirler 1997-Ürün yayınevi,Ankara. PENCERELER: Şiirler 2003-Saküsan yayınları,İzmir.SÜRGÜN HİKAYELERİ-Kafkasya 1943: Öyküler 2009-Devir Yayınevi,İstanbulbr AKDENİZ'E GİDENLERİN TÜRKÜSÜ (Şiirler) :Devir yayınevi,İstanbul.SEVDA TÜRKÜLERİ (şiirler) 2012-Yankı Yayınevi,İstanbul.
..

Devamını Oku
  • Kürt Kızları

    Mehmed Sarı

    27.01.2013 - 09:51

    Bütün emperyalist güçlerin yatak odalarında sabahlıya sabahlıya kaşarlanmış fahişeye dönen bir örgütün elinde oyuncak oldukları için sadece acırım kürt kızlarına.Onları o dağlarda sebil etmek için 'özgürlük'mavalinden başka anlatacak bir şeyiniz yok onlara...

  • Sevdim İşte

    Şüheda Özer

    07.10.2012 - 07:57

    Evet her şiiriniz birbirinden yetkin,iç kafiye çok güzel,temalar harika...

  • Olsun Gayri...

    Şüheda Özer

    07.10.2012 - 07:55

    Bütün şiirlerinizde aynı yetkinlik,bu da artık eşiği aştığınızı gösteriyor,kutlarım...

Toplam 10 mesaj bulundu

TÜM YAZILANLAR
  • MANİSA ALAŞEHİR HORZUMKESERLER KÖYÜ

    20.01.2010 - 10:04

    EGE OVASI

    1

    Günün aydın olsun Ege Ovası,
    Günün aydın olsun Yörükler yurdu.
    Bu gövden, binlerce yaşta ve çocuksu;
    Bu gövden,
    Mazot kokusu, toprak kokusu, ter kokusu…
    Bir taflandır yangınlarda yüzümüz,
    Aylı şafaklarda küfre hisap sorulmaz.
    Ki sevmeler zılgıtlarla döndürülür sabaha,
    Toprak yanar, yeşil döner, kavrulur.
    Buğday tarlaların, delişmen bir kız gibi savrulur.

    2

    Aşkların vardır senin, gecelerce gizemli.
    Alnımızda yıldızlarca ter taneleri…
    Balkıyan bağrında ırmaklar ve gölet,
    Sen ki ovasından bal dökülen memleket;
    Uyandın mı bir dev gibi uyanırsın,
    Gözlerinde her mevsim buğulu bir bereket.

    3

    Günün aydın olsun Ege ovası.
    Günün aydın olsun,
    Sövelerde bağlı kalmış çocukluğum.
    Ne zaman ki hatırlasam adını
    Boynuma ipler dolanır, boğulurum.
    Ve okumak,
    Ve aydınlığı bulmak adına;
    Ve bir ışık olmak adına
    Bütün köy çocuklarına;
    On sekiz kilometre yalınayak koşmuşluğum;
    Hey Horzum elleri,
    Duyuyor musun beni?
    Daha yaşım ön beşine varmadan,
    Bir kız girer yüreğimin ucundan.
    Sever de kavuşamam, kahrolurum.

    4

    Ve gecedir
    Düşman yürür Ankara taraflarına.
    Ve düşmandan daha çok,
    Saklanıp da dağlarına,
    Kadınına ve kızına,
    Irzına ve namusuna musallat,
    Yüzlerce namussuz, yüzlerce yüreksiz avrat,
    Soğuk bir sürüngen gibi aka kıvrıla
    İnerler bağlarına, hoyrat sabahlarına.
    Ellerinde sömürgeci sermayenin frangı,
    Ellerinde kıpkızıl Kuvva-yı Milliyeci kanı,
    Şimendifer raylarında tanırız
    Tanırız Forbes firmasında Amerika’nın
    Dostu, düşmanı.

    5

    Savaşın,
    Bitin ve açlığın kurşun geçmez karanlığında,
    Sütü temiz ve yüreği pak,
    Ve alnı tan yerleri gibi apak,
    Olan memedlerin,
    Geceyi tutarken aydınlıklar adına,
    Zulmü ıhtırırken Sakarya’da, Dumlu’da,
    Her yanın kardır
    Ve yorgan saçlı bacılardır
    Oturak evlerinde oynatılan
    Eşrafın ve ağanın.
    Ve düşmana çanak tutan işbirlikçi hayının
    Dağlarını tebdil gezen
    Pür silah silahlanmış eşkıyaları vardır.

    6

    Günün aydın olsun Ege Ovası,
    Günün aydın olsun yörükler yurdu.
    Az sonra güneş doğar,
    Diner dağlarında çakalların uğultusu.
    Öperken seni herkesten saklı
    Sanki görülüvermiş gibi ayıplı,
    Kızarır Boz Dağlar’ın esmer suratı.
    Bir türküye başlar dallarda kuşlar,
    Bir türküye başlar,
    Çorak yüzleriyle yorgun
    Traktör kasalarında ırgatlar.
    Bu türkü umudun,
    Bu türkü sevdaların türküsüdür.
    Bu türkü bir dilim ekmek için,
    Afyon’un dağlarından,
    Urfa’nın çöllerinden çıkıp gelenlerin türküsü,
    Dökülür ter olur da seher sabah uykularına.

    7

    Orakçılar gelip geçer Haziranlarından,
    Çiy düşer de tamahından,
    Traktör seslerinde şenlenir,
    Şenlenir çağdan çağa,
    Akıp gelen kalkınmışlık sevdası.
    Bir isyan havasıdır vurulur derken,
    Vurulur Afyon üzerinden, Kocatepe’den,
    Bir isyan havasıdır,
    Dokuz günde üç yüz seksen kilometreden
    Alıp da Türk’ümüzü İzmir önlerine indiren.

    8

    Günün aydın olsun Ege Ovası,
    Sen ki tanrılar yurdusun,
    Toprağın bilgeler toprağı.
    Açtın mı yediveren açarsın,
    Oynaşır temmuzlarında üzüm gözlü kızların.
    Bir elin pamuktadır,
    Yıldız toplar ağustoslu gecelerde bir elin.
    Hayat bir şenliktir senin oğluna,
    Bir sevinçtir düğün dernek içinde,
    Girilir kutsal bir gerdeğe davranır gibi,
    Girilir aşka hatim düşen bağbozumlarına.

    9

    Günün aydın olsun Ege Ovası,
    Zeybeğimin mavzeri
    Direniş günlerimin anısı.
    Senin için sıkıldı düşmana ilk kurşun,
    Sana dedi son sözünü Kocatepe’den,
    Kızıl akşam şafağına çevirerek yüzünü,
    Selanikli Zübeyda’nın mavi gözlü Mustafa’sı.
    Ey yeşiller yeşili!
    Ey sarılar sarısı!
    Sende yaşanır sevdaların en durusu, en hası.
    Gözlerin üzüm üzüm;
    Gözlerin zeytin zeytin büyürken!
    Öp Ak Deniz’i bu sabah, benim için erkenden,
    Atamın düşmanı denize döktüğü yerden.
    Ben de bir öğretmenim,
    Boz Dağlar’ın eteğinden.
    Oturmuşum bir yerinde gecenin,
    Sana şiirler yazıyorum,
    Günün aydın olsun diyorum,
    Günün aydın olsun gülüm,
    Bu gün dokuz eylüldür,
    Bu gün senin kurtuluş günün.

    9 Eylül 1992/Sarıgöl

  • filistin

    11.01.2009 - 08:33

    Filistinli Çocuklara

    ÜMMÜ GÜLSÜM MESUDE

    Bu, benim işte bakın, bunlar, benim gözlerim.
    Bunlar, canlıydılar daha dün sabah,
    Herkes gibi dünyaya tebessümle baktılar.
    Oysa bu sabah,
    Açtığınızda kapınızı yeniden yaşamaya
    Açtığınızda mutluluk kutunuzu dünyaya
    Bir fotoğraf karesinden, bir film şeridinden
    O mübarek evlerinize, korkulu bir düş gibi aktılar.

    Bu, benim işte bakın, bunlar, benim ellerim.
    Bakın işte ordalar, oynadığım bebeklerim.
    Daha dün canlıydılar,
    Kumdan kuleler yaptılar.
    Bebeklerim ordalar şimdi,
    Kumdan kulelerim ordalar,
    Ama yok yerinde ellerim.

    Ben bir çocuğum kardeşlerim,
    Benim adım Ümmü Gülsüm Mesude.
    Bir kuş bile uçurmadım daha ben,
    Bir uçurtma bile mutluluklar içinde,
    Üstümüze ölüm yağan bu masmavi gökyüzünde.

    Bu, benim işte bakın, bunlar, benim ayaklarım.
    Bunlarla ekmek aldım daha dün sabah,
    Daha dün sabah geçtim onlarla umursamadan,
    Füzelerle vurduğunuz evimizin sokağından.
    Şimdi orda duruyorlar, hiç benim olmamışlar sanki.
    Birisi kaldırıma düşmüş, çamurlu bir yol ortasına ötekisi.
    Zumluyor üzerine bir kuzgun gibi,
    Zumluyor dayamışta bütün mesleki bilgisini,
    Özgür dünya basınından, namuslu bir gazeteci.

    Bu, benim işte bakın, bunlar, benim umutlarım.
    Bunlar için doğdumdu ben,
    Bunlar içindi çırpınmalarım.
    Tanklarınız çiğnedi onları gürül gürül,
    Uçaklarınız parçaladı bombalarıyla,
    Daha bir tekini bile yaşayamadım.

    Ben bir çocuğum kardeşlerim,
    Gazze de bilinmeyen bir ülke.
    Ben bir kızım henüz on birinde,
    Adım Ümmü Gülsüm Mesude.
    Bilmiyorum babam nerdedir şimdi,
    Bilemiyorum annem, kardeşlerim nerde.
    Ben de bir resmim artık geride,
    Bir görüntüyüm giriveren evlerinize,
    Tam da mutluluğunuzun en güzel bir yerinde.

    Kusuruma bakmayın emmiler, dayılar,
    İstemezdim bunu ben de.
    Tam oturmuşken kahvaltıya yenice,
    Yudumlarken çaylarınızı taptaze,
    Buruk bir kan gibi sıçramak istemezdim üstünüze.
    Belki gerçekten samimiydi hislerinde,
    Belki de aday olmak için Pulitzer ödülüne,
    Bir gazeteci yaptı bu saygısızlığı size.
    Benim o parçalanmış gövdemi,
    Kopmuş ellerimi ve korku dolu gözlerimi,
    Ve tankların çiğnediği bütün Ümitlerimi,
    Yerleştirdi bir karenin içine.
    Sonra da günün her saatinde,
    Soktu durdu gözlerinize.

    Ben bir çocuğum kardeşlerim,
    Adım, Ümmü Gülsüm Mesude;
    Ben bir kızım henüz on birinde,
    Filistin’se tanınmayan bir ülke.
    Kusuruma bakmayın anneler, bacılar,
    Kusuruma bakmayın sizleri üzdümse.
    Çalıp da kapınızı haddim olmadan
    Yaralı bir kuş gibi merhamet dilendimse.
    Sizleri de kendim gibi insan bilip de,
    Bir dilim ekmek için, bir yudum su için,
    Yaşamak için sizler gibi gençliğimi özgürce,
    Haddim olmayarak kapınıza geldimse,
    Binlerce özür dilerim sizden,
    Buruk bir kan gibi sıçramak istemezdim üstünüze.

    3 Ocak 2009/Bişkek
    Hasan Ildiz

Toplam 2 mesaj bulundu

TÜM YAZILANLAR