HAYATI (1960-)
BÜLBÜLÜ AĞLATTIN GÜLÜ AĞLATTIN
Ardında yoruldum narı Leyla’nın
Kucağına düştüm har imiş meğer
Çektiğim çilenin o Kerbela’nın
Çölünde kavrulmak kâr imiş meğer
Dünyanın malına yardan ıradım
HAYATI (1960-)
BÜLBÜLÜ AĞLATTIN GÜLÜ AĞLATTIN
Ardında yoruldum narı Leyla’nın
Kucağına düştüm har imiş meğer
Çektiğim çilenin o Kerbela’nın
Çölünde kavrulmak kâr imiş meğer
Dünyanın malına yardan ıradım
© Copyright Antoloji.Com 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Antoloji.Com'a aittir. Sitemizde yer alan şiirlerin telif hakları şairlerin kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Şu anda buradasınız:Mahmut Nazik Nedire Yazılan Yorumlar Sayfası
23 Şubat 2025 Pazar - 01:14:44
MERSİN BOZYAZI DEREKÖY KÖYÜ
10.01.2010 - 20:30HASAN EMMİMİN İNEĞE ÇIKTIĞIDIR
Bir gün Hasan emmim iner ahıra,
Tuvalete gidecek aklı sıra.
Olacak ya söner eldeki çıra.
Karanlıkta düşer biner ineğin sırtına.
Hasan emmiyi alıp inek kalkar havaya.
Paldır küldür, bu ses de ne ola
Ayşe teyze iner aşağıya elinde çıra.
Bakar durum kel acele gel.
İnek altta;
Hasan emmim binmiş hayvanın sırtına;
Sen gel de bunda bir anlam bul ara.
Buna bir anlam veremez
Sormadan da edemez ama:
Ay goca ne bu hal; kör olası, ne ol du sağa?
Hasan emmide küfürün biri bin para:
Ulan garı kırığını görmüş gibi ne bakan bağa;
Gız sanki göğnüm ile mi çıktım bura
Mahmut NAZİK 31. 05.2009 MERSİN
MERSİN BOZYAZI DEREKÖY KÖYÜ
03.11.2009 - 17:38GÖÇ DESTANI
KÖYÜM GURBET
GURBET YURDUM OLMUŞ
GELEMEM GAYRI
Kaç yıl oldu köyüm burnumda tüter
Düşümde gül açar, bülbüller öter
Gayrı gitmeli, bu gurbetlik yeter
Bu kentin heycanı hazzı kalmamış
Haneler yıkılmış olmuş virane
Giden gitmiş kalan sanki divane
Guguk öter de tuz basar yarana
Kırılmış telleri sazı kalmamış
Şurası okuldu evim şurası
Yürekte duruyor yârin yarası
Adını yazdığım kömür karası
Aradım taradım izi kalmamış
Değirmenin suyu çağlıyor yine
Köprüsü köyleri bağlıyor yine
Cevizli pınarı ağlıyor yine
Emminin dayının tozu kalmamış
Bacalar yıkılmış tütmez dumanı
Ne ağılı kalmış ne de harmanı
Şurda yatan kırk yiğidin cananı
Susmuş şeyda bülbül hazı kalmamış
Mezar taşlarının boynu bükülmüş
Kimisi kaybolmuş kimi dökülmüş
Türküler susmuş da yakım yakılmış
Gayrı söyleyecek sözü kalmamış
Herkes birbirinin yükün bölerdi,
Kadınlar damlarda bulgur elerdi,
Gece gündüz hayır dua dilerdi,
Ocaklar sönmüş de közü kalmamış
Mumu sönmüş, viran olmuş türbesi
Baykuşlara uğrak olmuş kubbesi
Nerde çıkar ora Kâbe, kıblesi
Ziyaretin sırrı gizi kalmamış
Elvan elvan kokar idi mor dağlar
Çevliği yıkılmış bozulmuş bağlar
Elleri koynunda kalmış da ağlar
Kalanların tadı tuzu kalmamış
Yaylasında koyun kuzu melerdi
Ayva çiçek açar bülbül öterdi
Lale sümbül mor menekşe biterdi
Koyunlu kuzulu yazı kalmamış
Keklikler şakırdı tanda seherde
Söğütler burçlanır idi baharda
Hani güzellerin göçtüğü yerde
Yurt yıkılmış koyun kuzu kalmamış
Çiğdemler açıyor aynı menevşe
Kahrından çürümüş o koca meşe
Yol aynı yol ama kalmamış neşe
Gelip giden gelin kızı kalmamış
Bahar ile kör dereler çağlardı
Kaya diplerinden sular ağlardı
Güzeller önünde başın bağlardı
Pınarlar kurumuş gözü kalmamış
Büyük sürü küçük oğlak güderdi
Üç nesil birlikte bayram ederdi
Dede torun aynı yoldan giderdi
O düzen dağılmış çizi kalmamış
Güzeller perişan akmış sürmesi
Hoyrat vurup solmuş saçın sırması
Tadı yok sohbetin, yarin sarması
Cilvesin yitirmiş nazı kalmamış
Yaylasında koyun kuzu melerdi
Keklikler, guguklar bağrım delerdi
Yoksul olunsa da herkes gülerdi
Kimsenin bir şeyde gözü kalmamış
Hep açık dururdu gönül kapısı
Kardeş idi konu komşu hepisi
Kendin bırak, hatırlıydı kedisi
Hatırın gönülün sözü kalmamış
Utan bire kıraç toprak sen utan
Hiç huzur görmedi şurada yatan
Öz oğlun kızındır yüreğin satan
Gayrı bakılacak yüzü kalmamış
Eğil Sumak dağı utan da eğil
İnsanlık ölmüş de paraya meyil
Giden gelir ama eskisi değil
Gidenlerin doğru düzü kalmamış
Ne günah işledik bu kimin ahtı
Dergâhlar türbeler baykuşun tahtı
Eşkıya elinde bağlanmış bahtı
Mankurt olmuş oğul, özü kalmamış
Amana da deli gönlüm amana
İnsan olan yenilir mi zamana
Direnip de benzemeli ormana
Sıkışmış köşeye tezi kalmamış
Köyün gurbet olmuş dönemem gayrı
Gurbet sılam olmuş gelemem gayrı
Bu hali gördüm ya gülemem gayrı
Kimsenin kimseye sözü kalmamış
Mahmut NAZİK 14.09.2007 Mersin
Gayrı ağlayacak gözü kalmamış
HOYRAT VURMUŞ KÖYÜ
YOLLAR PERİŞAN
Bedir ay bacaya bağdaş kurardı
Şavkı vurup yolu beli sarardı
Ayna gibi gökten yıldız yağardı
Yıldızlarda hüzün yeller perişan
Guguklar ötünce açar söğütler
Gocalar oturup genci öğütler
Türküler susmuş da yanar ağıtlar
Hoyrat vurmuş köyü yollar perişan
Ülker’le kalkar da evin gelini
Tarabulus kuşak sarar belini
Kınalar elini tatlar dilini
Kınası solmuş da eller perişan
Eskiler kalmamış göçüp gitmişler
Yalayıp yaşamı geçip gitmişler
İyi kötü yolu geçip gitmişler
Bir tahtası kalmış sallar perişan
Kördikene bakıp bilir zamanı
Gün vurunca olur öğle zamanı
Taşa tutun bu yazıyı yazanı
Beter olsun kader kullar perişan
Koca köyde üç beş ihtiyar kalmış
Bentler yıkılmış bükleri sel almış
O koca çınarda birkaç dal kalmış
Çürümüş gövdesi dallar perişan
Kime ne ettik ki bu kimin ahtı
Kapanmış talihi bağlanmış bahtı
Viraneler imiş baykuşun tahtı
Kervan geçmez olmuş beller perişan
Bahar ile burada kuşlar uçardı
Başımızdan kavak yeli geçerdi
Laleler sümbüller güller açardı
Hoyrat vurmuş bağı güller perişan
Bebeği beler sallama beşiğe
Ana yürür baba biner eşeğe
Konu komşu gideridi keşiğe
Keşik unutulmuş bağlar perişan
İnlik çınlık basmaz olmuş eşiğe
Bunlar dert olmaz mı seven aşığa
Yiğitler muhtaç olmuşta düşüğe
Kalmış taş başında ağlar perişan
Sevdalanan gençler’ haydi’ söylerdi
Sazını alıp gizli gizli ağlardı
Türbeye yaşlı mendilin bağlardı
Bakıp ağladığım dağlar perişan
Yiğitler gezerdi kara sevdalı
Güzelleri vardı eli kınalı
Kimi Kerem idi kimi de Aslı
Haydi’si kalmış da Aslı perişan
Haydi ağ güzelim nidelim haydi
Bura gurbet olmuş gidelim haydi
Sürü sürü derdi güdelim haydi
Gitsek de kalsak da haller perişan
Mahmut NAZİK 14.09.2007 Mersin
Haydi söyler gençler kara sevdalı
(Ay doğar bacaya bağdaş kurardı)
Haydi: Bozyazı Dereköy’e has bir içli bir yakım, ağıt çeşidi. Genelde gurbete, askere gidenlere, ölenlere duyulan özlemi, kavuşmak için ne yaptıklarını, ne yapacaklarını, anıları dile getirilir.
İlk dizesi konu olan kişinin adıyla başlar. Doğaçlama olduğundan, dizeler arasında uyak olmaya bilir. Önemli olan ağıdı yakanın iç dökmesidir. Ağlayıp boşalmasıdır.Ancak öyle ağıtçılar vardır ki doğaçlama da olsa ağıtları,yuğları - bizde yuğ çekmek denir- uyağıyla ölçüsüyle tam bir usta işi dir..
Haydi a çocuğum –sevdiğim, ayşaem,..-haydi
Çiçekler açtı gel a Hatmam haydi
Obalar göçtü gel a Hatmam haydi
Haydi haydi haydi gel…
****t şd
YOKSULLUK SENİ HARAÇ
MEZAT SATMALI
Netmeli yoksulluk seni netmeli
Isız koyaklarda taşa tutmalı
Olmazsa suyuna zehir katmalı
Bir soğana muhtaç hallere döndük
Netmeli yoksulluk seni netmeli
İndirime çıkarıp da satmalı
Seni dipsiz kuyulara atmalı
Rezil rüsva ettin dillere düştük
Yoksulu görünce kaçar kardeşi
Yolun değiştirir eski yoldaşı
Gizli gizli gözyaşıdır sırdaşı
Yarimin yanında ellere döndük
Yoksulun herkese boynu bükülür
Fukaralık her yanından dökülür
Arkasından baksan bile görülür
Sokağa atılan güllere döndük
Kime neyledik ki bu kimin ahtı
Kapanmış talihi bağlanmış bahtı
Kurulmuş köşeye tepremez tahtı
Kervanı kırılmış yollara döndük
Nasıl düzen kimse bakmaz amele
Varsıl isen herkes sana kul köle
Aynı suçtan yoksul düşer de dile
Yoksuluz geçmez kalp pullara döndük
Cehalet üstüne lök gibi çöker
Yoksullar yoksulun kanını döker
Neden hep tersine döner bu teker
Yellerde savrulan küllere döndük
Bir soğana muhtaç ettin sen beni
Köle pazarında sattın sen beni
Bilmez bulmazlara kattın sen beni
Kapının önünde çullara döndük
Her nereye çıksam kesilir yolum
Elimi verince gidiyor kolum
Doğruyu söylesem kesilir dilim
Talihi kırılmış kullara döndük
Mahmut NAZİK 14.09.2007 MERSİN
abdüllatif şener
22.09.2008 - 21:14AKP den beklediğini bulamadı. Mutlaka siyasi oluşumuna doğru bakmalı. Akp nin ipliğini pazara çıkarabili,r. Desene Çömez çıkardı da ne oldu. Adamlar yavşaklığı huy edinmiş bir kere.
gözler
23.05.2008 - 01:57HERKES HAYATTAN, SEVGİDEN, SEVGİLİDN, EŞTEN DOSTTAN BİR ŞEY GÖZLER. VE HERKES GÖRDÜĞÜNÜN NASILI NİÇİNİNİ; GELENİ, GİDENİ DE GÖZLER. UMARIM ŞAŞI DEĞİLDİR.BİR DE ŞU GÖZLERİN YOK MU,YEŞİL, MAVİ, KÖMÜR KARASI... BAŞIMIN BELESI GÖZLER,
Toplam 28 mesaj bulundu