Mahmut Ay - Hakkında Yazdığı Tanıtım Yazısı

AŞK VE AKIL


Akıl, bilinenlere aşk ise; bilinmeyenlere yelken açar. Aşk, yelkenini aklın rüzgarıyla dolduranlara hep mesafeli durmuştur. Bu yüzden aklın hamurundan yapılan aşk ekmeği pek görülmez.

Aşkın yasasıyla aklın kanunları hep çatışma halindedir . O bakımdan aklı devrede tutarak ulaşıldığı sanılan yerler aşka mekan olmaktan uzak yerlerdir.

Aşk uçarı, akıl ise, ayaklara racidir. Bundan dolayı aşkın kanatlarından, aklın ise; ayaklarından söz edilir ve aşk ayakları yerden keserken akıl ayakların üzerinde yürümeyi ve yere basmayı önemser.

Akıl yaşanmışlıkları önemserken; aşk yaşanmamış olanların peşindedir. Dolayısıyla aşk tecrübeden hoşlanmaz. Çünkü; yolun sonundaki olası yıkımın düşünülmesi varlığına bir saldırı oluşturur.

Esasında aşk uçurumdan yuvarlanmak gibi bir şeydir. Bu yüzden sevgiliye “Yar” denir. Aşkın yasası, her aşığın yüreğindeki enerjinin potansiyeliyle yeniden yazılır. Her aşık bu yazım esnasında farklı bir terkip kullandığı için aşk anlatılamaz olandır.

Her anlatım bir çerçeveye girme ve sınırlanma anlamına gelir. Halbuki aşk hiç bir sınırı kabul etmez ve mekan algısına tabi değildir. O yüzden aşkın mekanı sadece kalptir. Kalbi olan her aşık adayı yeni bir serüvene namzettir. Zaman ve zemini seçmek çokta kendi elinde değildir. Zamanı, maşukun aşığın kalbinde kuracağı tahtın durumu belirler.

Aşkın herkesin sükun içinde yürüyebileceği bir yolu da yoktur. Her aşık bu yolu düşe kalka öğrenir. Kendi yürüdükleri yolun zorluklarını ve tehlikelerini yeni adaylara öğretmeye kalkanlar, sadece kendi yazdıkları terkipleri anlattıkları için bu durum aşkın kanununa uymaz.

Anlatılamaz olanın anlatılması bedbahtlığına düşmek, ağır vurgun yiyen ve aklı yardıma çağıranların işidir. Oysa akıl geldiğinde aşk çoktan mekanı terk etmiş olur. Hasılı “aşk ve akıl” aynı mekanı paylaşamayacak kadar düşman kardeşlerdir. Bu güne kadar onları barıştıracak bir bayramda yaşanmamıştır. Aklın mecnun dediği kişiler aşkın zirvesinde olmaya da hep devam edegelmişlerdir. Böyle de devam edeceğe benziyor.

Her Kerem'i dik yamaçlı bir Dağa tırmandıran bir Aslı varken, her Mecnun kendi çölünde bir Leyla aramaktadır. ”Vurgun yemek için” dalan bir dalgıç bu güne kadar görülmemiştir. Bu durum akılla izahtan varestedir.