Masamda kadehim, karşımda hayalin, yanı başımda tek dostum sigaram; Hatırlar mısın parçamızı “Esmaray unutama beni” sen söylerdin, bense seni dinlerdim. Ve gece saat tam 12.00 olduğunda yanı başından ayrılır evimin yolunu tutardım. Bir de yarın yeniden doğacak umutlarla dolu, sakin durulmuş denizimi seyreder; Yıldızlara bakar seni sevdiğimi haykırır öyle giderdim. Gözlerinden kanlı yaş gamzelerinden akıp kucağıma düşen gözyaşlarını hatırladım. Hiç unutmadım ki seni 4 yaz, 4 kış, 4 mevsim güneşe hasret kalan yüzümle; Aradan tam 4 yıl geçti, ela gözlerimle seyrediyordu karanlıktaki saklı sırlarımızı! Hayallerim bir pencere gibi sensiz dünyamda büyük geniş kocaman olması gerekirken! Sen benim hayallerimi, umutlarımı, gençliğimi alıp yerine ise; Hüzünleri acıları bırakıp hiç arkana dönüp bakmadan gittin öylece Bedenimin ezikliği, kırıntılarım, yüreğimde hiç kapanmayan derin yaralar bıraktı. Çocuksu, yüreğime senin sevdanın ateşi düştü yıllardan sonra, Düşen ateşlerin senin sevdan kadar acıtmadı canımı; Sevdanın bu kadar acı getireceğini bilemezdim. Düşünemedim sonunu Denizin kucağına koşup başladım söylenmeye Hani dalgaların ve rüzgârların sürüklediği çöpleri alıp götürür ya ta uzaklara Senide, beni de yeniden doğmuş gibi eder ya Hadi sende rüzgâra yağmura seslen benimde geçmişimdeki bu günümdeki acıları alıp gitsin. Çok uzaklara ne olur ne olur açmadan solan tomurcuk değil, Açıp serpilip tertemiz yaşamış, görmüş hüzün’ü, sevinci yaşamış Zamanıyla solan tomurcuk et beni, tek hüznü yaşayan bir kız çocuğu olarak değil ömrümden ömür götürdün dilerim senin ömründen ömrü götürmesin kimse her şeye rağmen orjinal şiir: derya penbe
Masamda kadehim, karşımda hayalin, yanı başımda tek dostum sigaram;
Hatırlar mısın parçamızı “Esmaray unutama beni” sen söylerdin, bense seni dinlerdim.
Ve gece saat tam 12.00 olduğunda yanı başından ayrılır evimin yolunu tutardım.
Bir de yarın yeniden doğacak umutlarla dolu, sakin durulmuş denizimi seyreder;
Yıldızlara bakar seni sevdiğimi haykırır öyle giderdim.
Gözlerinden kanlı yaş gamzelerinden akıp kucağıma düşen gözyaşlarını hatırladım.
Hiç unutmadım ki seni 4 yaz, 4 kış, 4 mevsim güneşe hasret kalan yüzümle;
Aradan tam 4 yıl geçti, ela gözlerimle seyrediyordu karanlıktaki saklı sırlarımızı!
Hayallerim bir pencere gibi sensiz dünyamda büyük geniş kocaman olması gerekirken!
Sen benim hayallerimi, umutlarımı, gençliğimi alıp yerine ise;
Hüzünleri acıları bırakıp hiç arkana dönüp bakmadan gittin öylece
Bedenimin ezikliği, kırıntılarım, yüreğimde hiç kapanmayan derin yaralar bıraktı.
Çocuksu, yüreğime senin sevdanın ateşi düştü yıllardan sonra,
Düşen ateşlerin senin sevdan kadar acıtmadı canımı;
Sevdanın bu kadar acı getireceğini bilemezdim. Düşünemedim sonunu
Denizin kucağına koşup başladım söylenmeye
Hani dalgaların ve rüzgârların sürüklediği çöpleri alıp götürür ya ta uzaklara
Senide, beni de yeniden doğmuş gibi eder ya
Hadi sende rüzgâra yağmura seslen benimde geçmişimdeki bu günümdeki acıları alıp gitsin.
Çok uzaklara ne olur ne olur açmadan solan tomurcuk değil,
Açıp serpilip tertemiz yaşamış, görmüş hüzün’ü, sevinci yaşamış
Zamanıyla solan tomurcuk et beni, tek hüznü yaşayan bir kız çocuğu olarak değil
ömrümden ömür götürdün dilerim senin ömründen ömrü götürmesin kimse her şeye rağmen
orjinal şiir: derya penbe