kuma oturup suya bakardı, her şeye zor inanılırdı suya bakınca, çin diye bir ülke olduğuna ya da abd'ye ve vietnam'a, bir zamanlar çocuk olduğuna, hayır, buna inanmak zor değildi, onu unutamazdı. bir de erkeklik çağını: çalıştığı işler ve kadınlar, sonra kadınsızlık, şimdi de işsizlik. altmışında bir berduş, bitmiş. bir hiç. bir dolar yirmi sent nakit vardı cebinde. bir haftalık kirasını ödemişti bir de. okyanus... kadınları düşündü yine. birkaçı iyi davranmıştı ona. diğerleri kurnaz, gürültücü, biraz deli ve çok zor kadınlar olmuşlardı. odalar ve yataklar ve evler ve noeller ve işler ve şarkılar ve hastaneler ve donukluk, donuk günler ve geceler ve anlam eksikliği ve fırsat eksikliği. ve şimdi, altmış yılın karşılığı: bir dolar yirmi sent....yine c.bukowski
insanlarla birlikteyken iyi hissetmem kendimi. benden uzak $eylerden soz ediyorlar, benim duymadigim heyecanlar duyuyorlar. ama onlarla birlikteyken kendimi guclu hissediyorum. $oyle du$unuyorum: onlar butunun kucuk parcalari ile hayatlarini surdurebiliyorlarsa, ben de surdururum. ama yalniz kaldigimda, kendimi bir duvarla, soluk almakla, tarihle, kendi sonumla kıyaslayabildigimde bazi tuhaf $eyler olmaya ba$liyor. zayif bir adamim ben anla$ilan. incil'i denedim. filozoflari, $airleri denedim, ama hepsi bir $ekilde hedefi iskalami$lardi. tamamen farkli $eylerden soz ediyorlardi. ben de uzun sure once okumaktan vazgectim. icki, kumar ve seks biraz ise yariyordu, ya$antimla cemiyetin, kentin, ulkenin bir ferdi gibiydim; ancak tek fark benim ba$arma istegi duymamamdi. boyleydim; entelektuel degildim, sanatci degildim, siradan insani kurtaran koklerden de yoksundum. arada derede kalmi$ bir$eydim, bu da deliligin ba$langici olsa gerek......c.bukowski
gerçeği arayanlara inanın, buldum diyenlerden şüphe edin. diye bişe söylemiş..ve nietzsche nin söylediği,gerçeği aramak daha kutsaldır bulmaktan ben kutsal bi arayıcıyım sözüne ithafta bulunmuştur..
hava biraz sarıya çalıyor bu gece,ay fena halde yarım bir şekilde öylece uzanıyor gökyüzünde,yıldızların tadı tuzu yok sayılır...ben bişe şekilde eve gitmeye çalışıyorum yine.yine bi şekilde büyüyor attığım her adım gözümde..bide hala hayattayım işte bunların dışında berbat bişey yok...
bir albert camus kitabı..aslında ideoloji demek istemiyorum ama öğretisi diyelim..kitapta albert camus un nietzsche den ne denli etkilendiği birebir görülür..sofistike şeyler ve albildiğine kesin tavırlar,,bir çağdaş nihilist havası..camus ne kadar böyle olmak istemesede anlatmak isdeği şeyler olmak istemediği gerçeğini yutmuştur...ipe sapa yarar bişe velhasıl...
dün sinemaya gitmeye karar vermiştim.o şimdi mahkum'un 21.30 seansına bilet aldım.bu filme gitmemein hiç bi sebebi yoktu,erkan can dışında tabi.anlat istanbul denen o saçmam sapan filme de sırf onun gitmiştim 5 dk lık bi rolü olmasına rağmen.dün o kadar kısa bi rolü yoktu baya bi vardı filmde.erkan can a niye bu kadar hayranım bilmiyorum..ve adamı izlerken haz duyuyorum filmden nedense.neyse...
Kendinden daha genç bir kadınla evlenmekte sayısız yarar var
Bir kadınla evlenmekte sayısız yarar var
Evlenmekte sayısız yarar var
Sayısız yarar var
Can sıkıntısını saymazsan
Kendinden daha yaşlı bir kadınla evlenmekte sayısız yarar var
Bir kadınla evlenmekte sayısız yarar var
Evlenmekte sayısız yarar var
Sayısız yarar var
Can sıkıntısını saymazsan
Sayısız can sıkıntısı var
Bir kadınla evlenmenin yararını saymazsan' '
Etrafimiz tamamen sarılmış durumda. Alışkanlıklar insanın duygularını köreltiyor. Hala mayın üstünde ayakta duruyorum. Neler olacağını kestirmek çok zor.
Zayıftı. Açlıktan ölmeliydi. Bu sağlık için en iyisiydi. Dışarıda, güçlü beir rüzgar esiyor, kurtlar ısınabilmek için koşturup duruyordu.
Son bir kez deneyeyim mi, önerisinde bulundu. Minik bulutlar, gökyüzüne minik bulutlar serpişmiş görünümü veriyordu ve bu da bir şeydi. boris vian,karıncalar
Sıradan Delilik Öyküleri
18.04.2005 - 13:16kuma oturup suya bakardı, her şeye zor inanılırdı suya bakınca, çin diye bir ülke olduğuna ya da abd'ye ve vietnam'a, bir zamanlar çocuk olduğuna, hayır, buna inanmak zor değildi, onu unutamazdı. bir de erkeklik çağını: çalıştığı işler ve kadınlar, sonra kadınsızlık, şimdi de işsizlik. altmışında bir berduş, bitmiş. bir hiç. bir dolar yirmi sent nakit vardı cebinde. bir haftalık kirasını ödemişti bir de. okyanus... kadınları düşündü yine. birkaçı iyi davranmıştı ona. diğerleri kurnaz, gürültücü, biraz deli ve çok zor kadınlar olmuşlardı. odalar ve yataklar ve evler ve noeller ve işler ve şarkılar ve hastaneler ve donukluk, donuk günler ve geceler ve anlam eksikliği ve fırsat eksikliği. ve şimdi, altmış yılın karşılığı: bir dolar yirmi sent....yine c.bukowski
Sıradan Delilik Öyküleri
18.04.2005 - 13:15insanlarla birlikteyken iyi hissetmem kendimi. benden uzak $eylerden soz ediyorlar, benim duymadigim heyecanlar duyuyorlar. ama onlarla birlikteyken kendimi guclu hissediyorum. $oyle du$unuyorum: onlar butunun kucuk parcalari ile hayatlarini surdurebiliyorlarsa, ben de surdururum. ama yalniz kaldigimda, kendimi bir duvarla, soluk almakla, tarihle, kendi sonumla kıyaslayabildigimde bazi tuhaf $eyler olmaya ba$liyor. zayif bir adamim ben anla$ilan. incil'i denedim. filozoflari, $airleri denedim, ama hepsi bir $ekilde hedefi iskalami$lardi. tamamen farkli $eylerden soz ediyorlardi. ben de uzun sure once okumaktan vazgectim. icki, kumar ve seks biraz ise yariyordu, ya$antimla cemiyetin, kentin, ulkenin bir ferdi gibiydim; ancak tek fark benim ba$arma istegi duymamamdi. boyleydim; entelektuel degildim, sanatci degildim, siradan insani kurtaran koklerden de yoksundum. arada derede kalmi$ bir$eydim, bu da deliligin ba$langici olsa gerek......c.bukowski
charles pierre baudelaire
17.04.2005 - 22:15ben nerede değilsem, orada iyi olacakmışım gibi gelir. - gibi samimi bi cümleye sahiptir..
oruç aruoba
17.04.2005 - 22:13ben severim bu zatı ama şu sözü saçma biraz:''bir yaşam, bir yönün bir yol olup olamayacağını deneme sürecidir - evet evet saçma..
johann wolfgang von goethe
17.04.2005 - 22:11eğilimler insanları birleştirir, fikirler ise ayırır. - j. w. von goethe...evet böyle
andre gide
17.04.2005 - 22:09gerçeği arayanlara inanın, buldum diyenlerden şüphe edin. diye bişe söylemiş..ve nietzsche nin söylediği,gerçeği aramak daha kutsaldır bulmaktan ben kutsal bi arayıcıyım sözüne ithafta bulunmuştur..
gerçek
17.04.2005 - 22:07gerçeği arayanlara inanın, buldum diyenlerden şüphe edin. - andre gide
Hayvan
17.04.2005 - 22:05bi şey anlayabildiklerini zannetmiyorum ama bi farkımız da yok ne tuhaf üstelik onlar daha şanslı genel olarak çünkü bi tanrıları yok.
seni sevmek
17.04.2005 - 22:00seni sevmek çok saçmaydı,bunu anlıyorum şimdi ve özür diliyorum kendimden.
james joyce
17.04.2005 - 21:59görmek istiyorsan, gözlerini kapat. - james joyce
friedrich wilhelm nietzsche
17.04.2005 - 21:58bir yerde sevemiyorsa artık insan, geçip gitmeli oradan! - friedrich nietzsche
krzysztof kieslowski
17.04.2005 - 21:54sokaklarlarda doğdu evi yurdu tanrısı sokaklardı..ama kalbi dur dedi..
aşkın başkenti
17.04.2005 - 21:51ben bunların melenkolik bir havada,yapıştırıldığını düşünüyorum..
Terketmek
17.04.2005 - 21:50nereye gittiğini bilmeden,evden eşyaları,hiçbişeyi almadan gidilen ve başlayan yolculuk...
Senaryo
17.04.2005 - 21:40hava biraz sarıya çalıyor bu gece,ay fena halde yarım bir şekilde öylece uzanıyor gökyüzünde,yıldızların tadı tuzu yok sayılır...ben bişe şekilde eve gitmeye çalışıyorum yine.yine bi şekilde büyüyor attığım her adım gözümde..bide hala hayattayım işte bunların dışında berbat bişey yok...
Başkaldıran İnsan
17.04.2005 - 21:35bir albert camus kitabı..aslında ideoloji demek istemiyorum ama öğretisi diyelim..kitapta albert camus un nietzsche den ne denli etkilendiği birebir görülür..sofistike şeyler ve albildiğine kesin tavırlar,,bir çağdaş nihilist havası..camus ne kadar böyle olmak istemesede anlatmak isdeği şeyler olmak istemediği gerçeğini yutmuştur...ipe sapa yarar bişe velhasıl...
mutlu ölüm
17.04.2005 - 21:25hemen hemen böyle bişey yok,kitabın ismine aldanmayın albert in dediği çok farklı bişe,,en azından ben böyle anlıyorum..
Ölüler Böyle Sever
17.04.2005 - 21:21'ateşin içinden ne denli yürüdüğündür mesele'
Anlat İstanbul
17.04.2005 - 12:58çok berbat bir film çok...
Erkan Can
17.04.2005 - 12:57dün sinemaya gitmeye karar vermiştim.o şimdi mahkum'un 21.30 seansına bilet aldım.bu filme gitmemein hiç bi sebebi yoktu,erkan can dışında tabi.anlat istanbul denen o saçmam sapan filme de sırf onun gitmiştim 5 dk lık bi rolü olmasına rağmen.dün o kadar kısa bi rolü yoktu baya bi vardı filmde.erkan can a niye bu kadar hayranım bilmiyorum..ve adamı izlerken haz duyuyorum filmden nedense.neyse...
boris vian
17.04.2005 - 12:47Kendinden daha genç bir kadınla evlenmekte sayısız yarar var
Bir kadınla evlenmekte sayısız yarar var
Evlenmekte sayısız yarar var
Sayısız yarar var
Can sıkıntısını saymazsan
Kendinden daha yaşlı bir kadınla evlenmekte sayısız yarar var
Bir kadınla evlenmekte sayısız yarar var
Evlenmekte sayısız yarar var
Sayısız yarar var
Can sıkıntısını saymazsan
Sayısız can sıkıntısı var
Bir kadınla evlenmenin yararını saymazsan' '
kadınlar
15.04.2005 - 16:36'sirf zeki olduklari icin kendilerinde cirkin olma hakkini goren kadinlardan nefret ediyorum.' boris vian
karınca
15.04.2005 - 16:32Etrafimiz tamamen sarılmış durumda. Alışkanlıklar insanın duygularını köreltiyor. Hala mayın üstünde ayakta duruyorum. Neler olacağını kestirmek çok zor.
Zayıftı. Açlıktan ölmeliydi. Bu sağlık için en iyisiydi. Dışarıda, güçlü beir rüzgar esiyor, kurtlar ısınabilmek için koşturup duruyordu.
Son bir kez deneyeyim mi, önerisinde bulundu. Minik bulutlar, gökyüzüne minik bulutlar serpişmiş görünümü veriyordu ve bu da bir şeydi. boris vian,karıncalar
oruç aruoba
15.04.2005 - 16:20bir yeri, gerçekten ve toptan terketmeyen, yeni bir yola çıkamaz - oruç aruoba
Toplam 672 mesaj bulundu