Onur Umut Adlı Üyenin Nedir Yazıları - Antolo ...

  • herşey çok güzel olacak

    27.04.2005 - 20:01

    bu ne biçim hikaye böyle..
    hastamısın nesin bana söle
    gel gidelim güneylere,yenilenip dinlenmeye
    başarısız olduysan oldun,yıkma kendini zaten yoruldun
    ya bu deveyi güdersin ya bu diyardan gidersin...

  • Benimle Uçmak İster misin

    26.04.2005 - 17:11

    muhteşem bi soloya sahip yavuz parçası...

  • parantez yayınları

    26.04.2005 - 17:08

    kendilerini özellikle bukowskiye adamış olan bi yayınevi..sonrasında ise john fante ve küçük iskender gelir...

  • 1984

    26.04.2005 - 17:07

    sarmadı bu kitap beni,

  • alfred hitchcock

    23.04.2005 - 18:41

    'ben bu sahnede eğlenceli bir şey yaptım. sessiz filmlere veda gibi bir şey. sessiz filmlerde kötü adamlar genellikle bıyıklı olurdu. oysa benim kötü adamım sinekkaydı traşlıydı. ama ressamın stüdyosundaki demirden yapılmış avize,ressamın tam üst dudağının üzerinde bir gölge oluşturuyordu. tıpkı azgın ve kötü niyetli bir bıyık gibi! ' der...

  • ŞAHAN GÖKBAKAR

    23.04.2005 - 18:35

    fazlasıyla iyi biraz tehlikeli

  • ezel akay

    22.04.2005 - 13:08

    setlerde çok fazla klasik yönetmen tribine yattığı söylenir.reklam yönetmenliğinden geçmiştir.bir çok filmde kısa kısa görünmüştür..filler ve çimen dahil..oyunculuğu berbattır ama ben sevmeye başladım nedense bu herifi..baya bi konuşmalarını ve fikirlerini okudum mantıklı konuşuyo ukalalık da yaşıyo..ayrıca karpuz kabuğundan gemiler yapmak filmininde önümüze gelmesinde büyük katkısı vardı,yapımcısıydı..şimdi ise hacivat ve karagözü çekmekte..

  • Müjde Ar

    22.04.2005 - 13:00

    en en sevdiğim türk aktrislerden.her role uyabildiğini düşündüğüm halde,çoğu insanın onu cinsellik barındıran ve genellikle tesadüfen önine gelmiş fahişe rollerini hatırlar..burda aslında bi yanılsama da var.atıf yılmaz'ın kadın filmleri dışındaki ve son dönem oynadığı üç film dışında diğer tüm filmleri istediği gibi olmadı bence..diğer üç filmde de muhteşem bir şekilde oynamıştı üç farklı fahişeyi,en azından o üç fahişe karakterini ben hayatta tanımıştım bilmiyorum bu bi gösterge olurmu ama..
    diğer üç film dediğim-(dar alanda kısa paslaşmalar,ağır roman,komser şekspir)

  • yalnızlık

    22.04.2005 - 12:30

    Charles Bukowski

    yalnız kalmaktan daha kötü
    şeyler de vardır hayatta
    ama genellikle
    bir ömür alır bunun
    farkına varmak
    o zaman da
    çok geçtir
    ve çok geçten
    daha kötü
    bir şey yoktur
    hayatta.

  • yılmaz odabaşı

    22.04.2005 - 12:17

    buralardan böyle ceketsiz kaçmak geliyor' y.o

  • blues gitaristleri

    22.04.2005 - 12:03

    neredesin yavuz?

  • savaş dinçel

    22.04.2005 - 11:59

    özellikle dar alanda kısa paslaşmalardaki rolü aşmıştır...ordaki karakterede bayılırım zaten antrenör hacı hoca.müthişti dün yine izledim...

  • adana

    21.04.2005 - 16:08

    artık bünye üzerinde nasıl izler bırakıyorsa sokakları, caddeleri, mekanları ile her an gözlerimin önüne gelen şehir.
    belki de lise yıllarımın inanılmaz güzelliğindendir adana'nın bu kadar memleket oluşu. çünkü lise yıllarıma geldiğimde artık gazipaşa benim için piyasa falan değildi, insanları tanıyordum, onlar beni tanıyordu, kişilik ile ilgili sorunlarım tükenmeye başlamıştı ve şehir bu yüzden giderek sokaklarını açmıştı bana. ve tabii arkadaşlarıma.
    bir zamandan sonra yürüdüğümüz her yolu sahiplendik, sahiplenmek için yürüdük. dershaneden volkan büfe ye yürüdük, oradan kitapsan'a gittik sonra gazipaşa'ya gitmeden fenerli'nin yanındaki biciciden bici bici yedik.
    gazipaşa metro sineması ziyapaşa derken eve döndük.
    sonra bilfenden gündoğduya yürüdük. oradan kurttepe anadolu ya yürüdük. yollar boyu yıllar boyu yürüdük.
    şehir uysalca aktı ayaklarımızın altından. asfaltın eridğini, havanın sıcaktan titrediğini, yılda bir kere kar yağdığında insanların yüzündeki coşkuyu gördük.

    insanda nasıl bir iz bırakıyorsa artık, yazlarının pis kokuları, kazım büfenin oralar, fdd ve belki de en çok ziyapaşa bulvarı tüter burnumda, sıkıcı derslerin, boğucu karanlığın ortasında.

    gerçek adanalılardan özür: ben sadece lise sonrasını anlattım burada o yüzden pek sınırlı kaldı mekanlar. derseniz şu şu şu niye yok diye, işte bundandır bir de benim delik deşik hafızamdandır derim.
    (daughtear, 15.03.2005 22:59 ~ 23: ekşisözlükten...teşekkürler..çok hoşuma gitti bu yazı ya..

  • Audrey Tautou

    21.04.2005 - 15:44

    geliyor...yavaş yavaş holywood'a..

  • neredesin firuze

    21.04.2005 - 15:33

    haluk bilginer : ' senaryoyu çok beğendim. çok iyi iş yaptık; tarzı olan bir film çıktı ortaya. sanırım seyirci de benimle aynı fikirleri paylaşacak…'

    özcan deniz : 'firuze benim 5 yıllık hayalim. ve firuze'nin kastı 5 yıldan beri hep buydu, hiç değişmedi. ezel akay bambaşka bir dünyanın içinde başarılı bir iş çıkartıp bizi şaşırttığı için tebrik ediyorum. artık türkiye'nin bir 'kült' filmi var…

    demet akbağ : 'iyi ki yapmışım dediğim işlerden biri oldu bu film. firuze rolünü kabul etmeyip ya da edemeyip bir seyirci olarak seyretmeye gitseydim sanırım çok üzülürdüm. ezel akay ve tüm oyuncu kadrosu ile müthiş bir uyum içinde çalıştık. bu filme emeği geçen herkese çok teşekkürler.'

    cem özer : 'mahallede arkadaşlar toplanmışız da 'plakçı'cılık oynuyormuşuz sandım. filmin kaba montajını seyrettiğimde kim bizi kameraya aldı duygusunu yaşadım. ayrıca ezel akay'ın eli çok hafif hiç acımadı. ellerine sağlık ezel, nihayet film gibi bir film izleyeceğim.'

    şebnem dönmez : 'firuze filmi senaryosu, gökkuşağı renkleri ve ilginç oyunculuk gösterileri ile uzun süre hafızalardan silinmeyecek.. benim için unutulmaz bir deneyimdi. şansı bol olsun! ..'

    ragip savaş : benim için yaşanabilecek en güzel duyguların yaşandığı bir proje oldu. iyi ki vardım iyi ki oynadım. bu filmin türk sinemasının unutulmazlarından olacağına inanıyorum. emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler, sevgiler…

    ruhi sari : 'neredesin firuze' hüzünlü isminin ardında son derece eğlenceli, renkli, tiraji-komik ezel akay'ın düş yolculuğunun canlı karakterleriydik. her zamanki hayramlığımla ve her tavrından çok şey öğrendiğim haluk bilginer, setten sete koşan nerdesin demet dedirten sevgili demet akbağ, sesinin olgunluğunu tavrına da taşıyabilen özcan deniz, dostluğunu her an hissettiğim ragıp savaş ve oyuncu cem özer'le birarada olmak en az film kadar keyifliydi. bu keyfi bize sunan bütün teknik ekibe; sanattan ışığa, setten makyaja kadar performanslarını üst düzeye taşıyan ezel akay'la çalışmak benim için son derece mutluluk vericiydi. ona ve tüm ekibine sonsuz teşekkürler. sanırım hep birlikte iyi bir film çektik. bu serüvenin keyfini seyircinin de tatmasına az kaldı. filmlerin çoğalarak artsın, keyfin daim olsun yönetmenim!

  • bana old and wise'ı çal

    21.04.2005 - 15:17

    'dünya biz sıradan insanlar için umutların tükenmediği bir yer' derya alabora ve erkan can'ın oynadığı
    artık büyümüyorsun sadece başını egiyorsun' diyen..

  • starbucks

    21.04.2005 - 14:53

    bir fincan doğru söylüyor ki az önce bizzat ordaydım...ama fazla da takmayın böle şeylere,ne önemi var amerikalı yada irlandalı olması..

  • charles bukowski

    20.04.2005 - 11:53

    Charles Bukowski

    yalnız kalmaktan daha kötü
    şeyler de vardır hayatta
    ama genellikle
    bir ömür alır bunun
    farkına varmak
    o zaman da
    çok geçtir
    ve çok geçten
    daha kötü
    bir şey yoktur
    hayatta.

    (En Kısa Andır Mucize

  • john fante

    20.04.2005 - 11:51

    Güzel kamyonet,' dedi içini inceleyerek.

    'İki ay sonra senin de yepyeni bir kamyonetin olacak' dedim. 'Sıfır kilometre, yan tarafında da adın yazacak: Molise İnşaat Şirketi.'

    'Kes, evlat. Ne biliyorsun dünya hakkında? '

    'Dünya kimin umurunda? Beysbol ver bana.'

    İç geçirdi, sıkıntılıydı, acı okunuyordu yüzünde. Kamyoneti Onyx'in önüne çektim, indi.

    'Beni hayal kırıklığına uğratmayacaksın, Baba. Bir tek sana güveniyorum bu dünyada.'

    'Bakalım. Biriyle konuşmam gerek.'

    'Bana bu fırsatı tanıdığın için sana minnettarım.'

    Bağırdı: 'Kes artık, anlıyor musun? Kes.'

    Kapıyı çarpıp hızla Onyx'e girdi. Kamyoneti Kenny'lerin dükkanına sürüp arka tarafa park ettim. Bay Parrish arka kapıyı açıp dışarı çıktı. Kamyonetin etrafında dolanıp dikkatle kontrol etti. Soğuk gözlerini yüzüme dikti.

    'Bir daha bu kamyoneti kullandığını görmeyeyim.'

    'Kenny'den izin aldım.'

    'Geber,' dedi.

    1933 berbat bir yıldı john fante

  • sheakspeare bunu asla yapmazdı

    20.04.2005 - 11:44

    'Tren yuvarlanmayı sürdürdü ve dışarda Batı Almanya kasabalarını andıran şirin kasabalar gördük, masal kitaplarından çıkmış gibiydiler biraz, parke taşlı küçük sokaklar, yüksek çatılar, ama orada da ıstırap vardı, şehvet vardı, cinayet vardı, delilik vardı, ihanet, hiçlik, korku, can sıkıntısı, sahte tanrılar, tecavüz, sarhoşluk, uyuşturucu, köpekler, kediler, çocuklar, televizyon, gazeteler, tıkalı tuvaletler, kör kanaryalar, yalnızlık... Yaratmak bir kaçış yoluydu sanki, çığlık atmanın bir yolu, ama o denli kötü şeyler yaratılıyordu ki, tıkalı tuvaletler ve tıkalı yaratıcılık. Arada sırada Celine gibi biri gelebiliyordu ve onu okuyup gülebiliyorduk çünkü hiç bir şansımız olmadığını biliyor, bunu açıkça söylüyordu. Tanrım, Avrupa'dan çıkıp şişko daktilomun başına geçmek için can atıyordum; orada oturmuş beni bekliyordu, benim denetimim dışında tuhaf cümleler kurardı ve karşılık beklemezdi ve kutsal değildi ve büyük şanstı, çok büyük şans.'

  • o hikayedeki mal benim

    20.04.2005 - 11:35

    kendini aşağılamanın sınırsızlığı,

  • Tamam yavrum meteliğimiz yok ama yağmurumuz var

    20.04.2005 - 11:24

    ben ayı postunda da romantik olurum dedirten,

  • sinema

    19.04.2005 - 17:15

    fransızlar küçük bütçelerle büyük hikayeler, amerikalılar büyük bütçelerle küçük hikayeler anlatırlar'

  • gemide

    19.04.2005 - 17:06

    boksör: kalsın burda sende gönül eğlendirirsin kaptan
    kaptan:oğlum hani seviyordun lan kızı, bu nasıl sevmek lan?
    boksör:biz uzaktan da severiz abii
    ve

    '-bu dunya iki $eyden yikilacak, bi binadan, bi de zinadan... allah sonumuzu hayir etsin. mah$er gunu butun binalar denize dokulecek. batan butun memleketler gibi... deniz kumu eninde sonunda geri alicak, caresi yok bunun...'

Toplam 672 mesaj bulundu