Onur Umut Adlı Üyenin Nedir Yazıları - Antolo ...

  • charles bukowski

    10.06.2005 - 14:15

    Her şeye sinmiş hüznün içinden uyudum. Uyandığımda şimdi sırada hangi kent var, diye geçirdim içimden. Hangi iş? Kalktım, çoraplarımı ve ayakkabılarımı giyip bir şişe şarap almaya çıktım. İyi görünmüyordu sokaklar, genellikle görünmezler. İnsanlar ve fareler tarafından planlanmışlardı sanki ve siz onlarla yaşamak ya da ölmek zorundaydınız. Ama bir dostumun bir keresinde bana dediği gibi, “sana hiçbir şey vadedilmedi, sözleşmen yok.” Şarabımı almak için dükkana girdim.
    · Hayat ile sanat arasındaki fark sanatın daha katlanılır olmasıdır.
    · - “şiir delilik midir?
    - ”şiir olmayan her şey deliliktir.”

  • charles bukowski

    10.06.2005 - 14:15

    İnsan ırkından utanç duyuyorum....

  • bana aşkını getir

    10.06.2005 - 14:13

    Tuhafların en güçlüsü
    sık göremezsiniz onları
    kalabalıktan uzak dururlar
    çünkü.
    Azdırlar sayıca
    Bu tuhaf insanlar
    ama onlardan
    çıkar
    ender iyi resimler
    ender
    İyi senfoniler
    ender
    İyi kitaplar
    ve
    diğer
    ender
    İyi işler.
    ve en iyilerinden
    bu tuhafların
    belki de
    hiç.
    Kendileri
    resimdir
    Onların
    Kendileri,
    kitaptır
    müziktir
    eserdir.
    Bazen onları
    gördüğümü
    sanırım – bir
    banka belli bir şekilde
    oturmuş yaşlı bir
    adam örneğin
    Veya yanımdan
    aksi istikamette
    hızla geçen
    bir arabanın içindeki
    bir yüz.
    Veya süpermarkette poşetlere dolduran
    kızın veya oğlanın
    ellerini kullanışında
    belli eder kendini.
    Bazen bir süredir
    birlikte yaşadığın
    biridir- daha önce
    görmediğin yıldırım
    hızında bir bakış
    yakalarsın.
    Bazen
    hayatınızdan çıktıktan
    birkaç ay
    birkaç yıl sonra
    birden varlıklarını
    anımsarsınız
    müthiş bir
    berraklıkla.
    Etki ve tepki
    En iyilerimizin sonu genellikle kendi ellerinden olur
    sırf uzaklaşmak için,
    ve geride kalanlar
    birinin onlardan
    uzaklaşmayı neden isteyebileceğini
    bir türlü tam olarak anlayamazlar
    henry chinaski

  • bana aşkını getir

    10.06.2005 - 14:12

    bilmiyorum, iyi zamanlardı sanki, güneş
    sıcak ve sürekliydi ve en iyisi
    gecelerdi, karanlık ve ilginç geceler,çünkü içki etkisini göstermiş olurdu
    ve dünyaya
    katlanılabilirdi
    nerdeyse.

  • rammstein

    10.06.2005 - 14:05

    MUTTER ANNE
    Die Tränen greiser Kinderschar
    ich zieh sie auf ein weisses Haar
    werf in die Luft die nasse Kette
    und wünsch mir, dass ich eine Mutter hätte

    Keine Sonne die mir scheint
    keine Brust hat Milch geweint
    in meiner Kehle steckt ein Schlauch
    Hab keinen Nabel auf dem Bauch

    Mutter

    Ich durfte keine Nippel lecken
    und keine Falte zum Verstecken
    niemand gab mir einen Namen
    gezeugt in Hast und ohne Samen

    Der Mutter die mich nie geboren
    hab ich heute Nacht geschworen
    ich werd ihr eine Krankheit schenken
    und sie danach im Fluss versenken

    Mutter

    In ihren Lungen wohnt ein Aal
    auf meiner Stirn ein Muttermal
    entferne es mit Messers Kuss
    auch wenn ich daran sterben muss

    Mutter

    In ihren Lungen wohnt ein Aal
    auf meiner Stirn ein Muttermal
    entferne es mit Messers Kuss
    auch wenn ich verbluten muss

    Mutter
    oh gib mir Kraft Çok yaşlı çocuk topluluğunun gözyaşı
    Onları beyaz bir saçla sıralıyorum
    Islak zinciri havaya fırlatıyorum
    Ve bir annem olsaydı diyorum

    Benim için doğan bir güneş yok
    Benim için hiç annemin sütü olmadı
    Boğazıma sokulan bir boru oldu
    Karnımda göbeğim yok

    Anne

    Biberonu emmeyi hiç bırakmadım
    Ve benim barınacağım hiç bir oyuk yoktu
    Kimse bana bir isim vermedi
    Meni olmadan bana babalık yapıldı

    Beni doğurmayan anne için
    Bu gece ebediyim
    Ona bir hastalık göndereceğim
    Daha sonra onu nehire yatıracağım

    Anne

    Akciğerinde bir yılanbalığı yaşıyor
    Alnımda bir doğum lekesi
    Bir bıçağın öpücüğü ile yok oluyor
    Ölümüme neden olsa bile

    Anne

    Akciğerinde bir yılanbalığı yaşıyor
    Alnımda bir doğum lekesi
    Bir bıçağın öpücüğü ile yok oluyor
    Ölümüme neden olsa bile

    Anne
    Bana dayanma gücü ver

  • 21 gram

    10.06.2005 - 13:56

    iyi film bi lafım yok ama,latin amerikalı bu yönetmenin bi önceki bol ödüllü filmi paramparça aşklar ve köpeklerle aynı temaya sahip sadece bi yerde yani iki filminde senaryosunun çıktığı nokta aynı...sonuçta iyi filmler yapmasına rağmen yönetmenin kendini tekrarladığı bir gerçek haline geliyor..yani iki filmde de bir kaza sonucu hiçbirbirini tanımayan insanların kaderleri ortak oluveriyor,hayatlar kesişiyor ve başlıyor bi dram...
    umarım bu böyle devam etmez...yönetmen için söylüyorum yoksa iki filmde çok güzel esasında...

  • Los Angeles

    10.06.2005 - 13:50

    Well, I just got into town about an hour ago
    Took a look around, see which way the wind blow
    Where the little girls in their Hollywood bungalows

    Are you a lucky little lady in the City of Light
    Or just another lost angel...City of Night
    City of Night, City of Night, City of Night, woo, c'mon

    L.A. Woman, L.A. Woman
    L.A. Woman Sunday afternoon
    L.A. Woman Sunday afternoon
    L.A. Woman Sunday afternoon
    Drive thru your suburbs
    Into your blues, into your blues, yeah
    Into your blue-blue Blues
    Into your blues, ohh, yeah

    I see your hair is burnin'
    Hills are filled with fire
    If they say I never loved you
    You know they are a liar
    Drivin' down your freeways
    Midnite alleys roam
    Cops in cars, the topless bars
    Never saw a woman...
    So alone, so alone
    So alone, so alone

    Motel Money Murder Madness
    Let's change the mood from glad to sadness

    Mr. Mojo Risin', Mr. Mojo Risin'
    Mr. Mojo Risin', Mr. Mojo Risin'
    Got to keep on risin'
    Mr. Mojo Risin', Mr. Mojo Risin'
    Mojo Risin', gotta Mojo Risin'
    Mr. Mojo Risin', gotta keep on risin'
    Risin', risin'
    Gone risin', risin'
    I'm gone risin', risin'
    I gotta risin', risin'
    Well, risin', risin'
    I gotta, wooo, yeah, risin'
    Woah, ohh yeah

    Well, I just got into town about an hour ago
    Took a look around, see which way the wind blow
    Where the little girls in their Hollywood bungalows

    Are you a lucky little lady in the City of Light
    Or just another lost angel...City of Night
    City of Night, City of Night, City of Night, woah, c'mon

    L.A. Woman, L.A. Woman
    L.A. Woman, your my woman
    Little L.A. Woman, Little L.A. Woman
    L.A. L.A. Woman Woman
    L.A. Woman c'mon
    THE DOORS

  • Soundgarden

    10.06.2005 - 13:44

    Los Angeles’ta çok vakit geçiriyorum. İnsanlar star aramak için geliyorlar. Size, sizin isminizle biten bir isim listesi sayıyorlar ve gidiyorlar, hepsi bu! (Chris Cornell, Soundgarden)

  • Güneş İşte Burdayım

    09.06.2005 - 16:20

    Bu şaşkın Moruk Kasabanın En İyi Şairi
    John Thomas

    Los Angeles Free Press, 3 Mart 1967

    “Benim şu anda gözlemlenen LSD çılgınlığına itirazım hippiler, salaklar ve çoluk çocuk tarafından ruh yerine kullanılması. Bu işin özü şu, sanatçıyla sıradan insan arasında toplumun para kazanan kesimi tarafından dışlanan tavşan beyinli bir kitle var. Bunlar aslında diğer sınıfa dahil olmayı arzular, ama bunu yapamazlar. Bu yüzden de sanatçıdan bir sayfa çalıp toplumu reddettiklerini söylerler. Sanatçıdan bir sayfa çaldıktan sonra da bütün kitabı çalmaya kalkarlar –ama yaratma gücünden yoksundurlar çünkü aslında orta sınıfa aittirler. Bu yüzden sıradan insanla sanatçı arasında sıkışıp kalmışlardır, ne para kazanmayı becerirler ne de yaratmayı. Bu ikisini de yapamamak suç değildir tabii ki. Ama gerçeği kabullenemedikleri için, aynaya bakamadıkları için, Ruhçuluk oynamaya başlarlar; bot, sakal, bere, hip, pop, bop, ne olursa. Uzun saç, mini etek, sandalet, psikadelik partiler, resim, müzik, psikadelik greyfurt, psikadelik gerila cephesi, güneş gözlüğü, bisiklet, yoga, disko, Jefferson Airplane, Hell’s Angels, ne olursa, yeter ki ait olsunlar. Bob Dylan’dır onların ruhları: “Bir şeyler oluyor ve senin ne olduğundan haberin yok, değil mi, Bay Jones? ”. Beatles onların ruhu, Judy Collins ve Joan Baez.”

    bukowski

  • Güneş İşte Burdayım

    09.06.2005 - 16:19

    şiirlerinizin zaman kaybı olduğunu düşünenler var.”
    - “Zaman kaybı olmayan bir şey var mı? Kimi pul toplar ya da anneannesini öldürür. Hepimiz bekliyoruz, küçük şeyler yapıp ölmeyi bekliyoruz.”

  • Güneş İşte Burdayım

    09.06.2005 - 16:19

    Önsöz'den
    “Bir Yunan tanrısı hakkında bir şeyler dinlemektense bir berduşun öyküsünü dinlemeyi yeğlerim”.
    “Ahlaksız biri değilim ben. Aksine, fazla ahlaklıyım”.

  • galata köprüsü

    09.06.2005 - 16:13

    İnsanlar ümitlerini yitirmemek için entellektüelleşirler.
    - Korktukları için entellektüelleşir insanlar, ümitlerini yitirdikleri için değil!

  • cliff burton

    09.06.2005 - 16:05

    metallica nın isveç turnesinde otobüs kazasında ölen ilk basçısı..

  • Ölüler Böyle Sever

    09.06.2005 - 16:03

    Dört duvardı önemli olan. Dört duvarın varsa bir şansın vardır. Sokağa düştün mü o şansını da yitiriyordun, teslim oluyordun. '' buk..

  • kaptan

    09.06.2005 - 16:01

    Kadınlar yaşlanınca adlarını değiştiriyorlar. Değiştiren çok, demek istiyorum. Erkeklerin ad değiştirdiğini bir düşünün? Birini arıyorum ve aramızda şöyle bir konuşma geçiyor mesela:
    -Hey Mike, Menekşe ben.
    -Kim?
    -Menekşe. Eskiden Charles’dım ama artık Menekşe’yim.Bundan böyle Charles diye seslenenlere cevap vermeyeceğim.
    -defol git, Menekşe.

    kaptan yemeğe çıktı ve tayfalar gemiyi ele geçirdi”

  • ismet özel

    09.06.2005 - 15:58

    bir arkadaşımın çok sevdiği...

  • charles bukowski

    09.06.2005 - 15:57

    ne zaman hüzünlensem,kötü hissetsem kendimi direkt bukowskiye sarılırım,sanırım o tanrım olabilirmiş şartlar uygun olsaymış..
    beni hep olmak istediğim bi kötülükte bırakır...
    olduğum berbatlıktan daha bi güzel berbatlaştırır...
    şu dizeleri koparır beni örneğin...

    'Gülünç gösterilerin ve müzikli komedilerin
    ön sırasında oturan
    ışığı, şarkıyı ve dansı
    kamışıyla gazoz içen bir
    çocuk misali yalayıp yutan
    delinin biriyim ben.''
    evet kesinlikle benim tanrım olabilirmiş,ıskalamasaydım..

  • PANSİYON MANZUMELERİ

    09.06.2005 - 15:51

    Ben kendi bitinin derdine düşmüş bir maymun misali
    şerefsizce kendi ölümünün derdindeyken
    dünyanın üçte biri açlıktan ölüyor,

    yine de umrumda değil,biliyormusun

  • keder

    09.06.2005 - 15:50

    Hoş bir kelimedir keder, ve enginar gibi tuhaf; keder
    bir kelimedir ve bir yaşam tarzı;

  • PANSİYON MANZUMELERİ

    09.06.2005 - 15:47

    Ölümü konuşmak
    paradan konuşmak
    gibi-
    ne fiyatını biliriz
    ne de
    değerini,
    yine de ellerime bakıyorum da
    biraz
    tahmin edebiliyorum.

    **** der..

  • PANSİYON MANZUMELERİ

    09.06.2005 - 15:47

    Kendini kandırma;
    hepsini birşey öldürüyor-
    sonuçta
    şundan
    veya bundan ölmeye varıyor mesele-
    kanserden, yeni bir arabadan, seksten,
    sıcaktan, sanattan, şiirden, baleden,
    bir hırdavat dükkanından, ot tüttürmekten,
    perdenin arkasından etrafı dikizlemekten
    ya da kıçını
    ucuz tuvalet kağıdıyla
    silmekten' der

  • kadınlar

    09.06.2005 - 15:44

    kadınlar yer yere

    yanlarında aynayla

    gitmekten vazgeçtiklerinde

    bana kadın haklarından

    söz edebilirler

    belki

  • en kısa andır mucize

    09.06.2005 - 15:39

    külüstür arabalarımıza

    atlar

    gecenin yarısını içerek

    ve kadınlarımızla atışarak geçirmek üzere

    evlerimize gazlardık

    ertesi sabah iş başı

    yapacağımızın

    ve zengini daha da zenginleştirmek

    için hayatlarımızı aptal gibi

    feda ettiğimizin

    bilincinde.

    fucktowski

  • günler

    09.06.2005 - 15:28

    * Günler Tepelerden Aşağı Koşan Vahşi Atlar Misali,

Toplam 672 mesaj bulundu