Onur Umut Adlı Üyenin Nedir Yazıları - Antolo ...

  • köstebek

    22.06.2005 - 15:52

    serseriressamın dediği doğrudur 97 filmiydi o film..ama bide ne gariptir ki 2 sene sonra al pacino bu sefer russel crowe ile yine köstebek adında bi filmde oynamıştır..ve bende sinemalarda 3 defa gitmiştim o filme,..
    o zamanlar yapacak hiçbişeyim yokmuş bak bi filme 3defa gitmişim...
    gerçi şimdi de öyle,paso film izliyorum... :)

  • Sıradan Delilik Öyküleri

    20.06.2005 - 20:47

    bebek, neden başkaları arabaları ile bize çarpmaya çalışıyorlar? '
    'çünkü mutsuzlar ve mutsuz insanlar acı vermeyi severler, annem.'
    'mutlu insan yok mu? '
    'mutluymuş gibi yapan çok insan var'
    'neden? '
    'çünkü utanıyorlar, korkuyorlar, itiraf edecek cesaretleri yok'

  • vazgeçmek

    20.06.2005 - 20:45

    nasıl oluyor da insanlar bana böyle güvenebiliyorlardı? İnsanlar deliydi, insanlar basitti. Bu da bana bir avantaj sağlıyordu. Allah için. On yıldan beri hiçbir iş yapmadan yaşamıştım. İnsanlar bana para ve yemek vermiş, kalacak yer sağlamışlardı. Benim bir dahi ya da geri zekalı olduğumu düşünmelerinin önemi yoktu. Ben biliyordum ne olduğumu. İkisi de değildim. İnsanların bana neden yardım ettikleriyle ilgilenmiyordum. Onlardan yararlanmıştım ama, bunu zafer duygusuna kapılmadan ve baskı uygulamadan yapmıştım. Çıkarabildiğim tek sonuç kimseden hiçbir şey isteyemediğimdi. Üstüne üstlük beynimde sürekli aynı şarkıyı çalan bir plak dönüp duruyordu: vazgeç, vazgeç…

  • sanatçı

    20.06.2005 - 20:41

    tahammül edilemeyecek kadar sıkıcı insanlardı sanatçılar, dar görüşlü, başarılı olmuşlarsa ne kadar kötü olurlarsa olsunlar büyüklüklerine inanıyorlardı. Başarılı olmamışlarsa ne kadar kötü olurlarsa olsunlar yine inanıyorlardı büyüklüklerine. Başarılı olamamışlarsa suç başkasındaydı. Yeteneksiz olabilecekleri hiç gelmiyordu akıllarına; berbat bile olsalar dehalarına güvenleri tamdı. Ve her zaman küçük kıçları Şöhret'le verniklenmeden mezarı boylamış bir Van Gogh ya da Mozart için berbat işler kusan 50.000 çekilmez geri zekalı vardı. Sadece iyiler bırakabiliyordu oyunu -Rimbaud gibi, Rossini gibi.
    fuckowski

  • Ölüler Böyle Sever

    20.06.2005 - 20:39

    sonra içimde bir ses. Hepsi senin gibi düşünüyor, dedi. Hepsi buraya ait olmadığını düşünüyor ve haklılar. O zaman?

    *
    ben bir dahiyim ve bunu benden başka kimse bilmiyor.

  • herşey

    20.06.2005 - 20:38

    Her şeye rağmen huzur vardı havada.

  • deli

    20.06.2005 - 20:37

    Yazabilmek için, içinde birşeylerin birikmesini beklemek zorundaydın ve beklerken deliriyordun ve delirirken içiyordun ve içtikçe deliriyordun....

  • Chuck Palahniuk

    20.06.2005 - 20:34

    Gelecek ne zaman vaat olmaktan çıkıp bir tehdit unsuru haline geldi?

  • arıza kişilikler

    20.06.2005 - 20:28

    allah hepinizi davul etsin

  • king kong

    20.06.2005 - 19:59

    peter jackson un yeni filmi,adrian brody başrolde..

  • Shakespeare bunu asla yapmazdı

    11.06.2005 - 15:29

    -Kadınlardan nefret ediyor musunuz?
    -Çocuklardan nefret ettiğim kadar değil.
    -Hayatın anlamı nedir sizce?
    -Olumsuzluk.
    -Peki mutluluk?
    -Mastürbasyon.
    -Ya hayatın özü?
    -Yüzde elli indirimli satışlar.
    Ölüm hiçbirşey ifade etmiyordu benim için. ARka arkaya gelen berbat şakalar dizisinin son şakasıydı. Ölen için sorun değildir ölüm. Bir filmdir, farketmez.
    Hayatın çekilmez olduğu doğruydu, insanların çoğuna öyle değilmiş gibi yapmayı öğretmişlerdi. Arada sırada biri kendini öldürüyor ya da delirip kapatılıyor, ama diğerleri herşey yolundaymış gibi yaşamayı sürdürüyordu....

  • Shakespeare bunu asla yapmazdı

    11.06.2005 - 15:28

    Bu kız beni sıkan herşeyden haz duyuyor, benim haz duyduğum herşeyden sıkılıyordu. İdeal bir çifttik. Aramızdaki tahammül edilebilir ve tahammül edilemez mesafe sayesinde sürdürebiliyorduk ilişkimizi. Her gün -ve gece- tekrar karşı karşıya geliyorduk, hiçbirşeyi çözümleyememiş ve çözümleme umudu olmaksızın. Mükemmeliyet......
    fuctowski

  • Sıradan Delilik Öyküleri

    11.06.2005 - 15:25

    Oyuncular: Katılanlar:
    Charles Bukowski, Sean Penn, Bono, Linda Bukowski, Harry Dean Stanton
    ABD, 2003
    İngilizce; Türkçe altyazılı
    Betacam Video / Renkli / 121’

    Efsanevi edebiyat ozanı Charles Bukowski’nin renkli hayatına ve dönemine odaklanarak müteveffa şair, yazar ve adı çıkmış hedonist üzerine aydınlatıcı bir genel bakış sunan bu film, muazzam bir seyir keyfi veriyor... Çok sayıda şiir kitabının, basındaki köşesi Pis Bir İhtiyarın Notları’nın, Postane ve Kadınlar gibi otobiyografik romanların ve Barbet Schroeder’in biyografik film denemesi “Barfly”ın yazarı Bukowski, 1994’te ölmüştü. Filmde Bono, Sean Penn ve Harry Dean Stanton gibi ünlü hayranlarının övgülerinin yanısıra, basımcılardan, içki arkadaşlarından ve sevgililerinden anekdotlar ve içyüzünü ortaya çıkaran bilgiler de bulunuyor. Ancak, çeşitli kaynaklardan toplanan olağanüstü arşiv görüntüleri sayesinde, filmin asıl yıldızı, kapısına gelen herkesle konuşmaya gönüllü görünen Bukowski’nin kendisi. Schroeder ve Taylor Hackford gibi isim yapmış Hollywood yönetmenlerinin çektiği filmlerden bölümler dışında, Avrupa televizyonlarından alınmış, seyirci önünde yaptığı okumaların zor bulunan görüntülerinin de dahil olduğu parçalar var. Sonuçta bu cazip ve geniş kapsamlı biyografik film, sanatçının benzeri az bulunur yeteneğinden ve hayatını alışılmışın sınırlarının epey ötesinde yaşamaya yönelik öfkesinden kuvvet alan, karizmatik bir yaşam-gücü olarak portresini ortaya çıkarıyor.

    Bilgi, İstanbul Festivali'nin sitesinden alınmıştır.

  • Ölüler Böyle Sever

    11.06.2005 - 15:25

    SİZ AŞK NEDİR BİLMEZSİNİZ
    (Charles BUKOWSKI ile bir gece)

    Siz aşk nedir bilmezsiniz dedi Bukowski
    Ben elli bir yaşındayım bir bakın bana
    Genç bir güzele aşığım
    Kötü saplandım bu işe ama O’nun da hali kötü
    Fakat olacaksa böyle olsun
    Kanlarına giriyorum onların ve kurtulamıyorlar benden
    Herşeyi deniyorlar kaçmak için
    Ama sonunda hep geri dönüyorlar
    Hepsi geri dönmüştür bana
    Ama gördüğüm bir tanesi dışında
    Ağlamıştım ardından
    Ama kolay ağlardım o zamanlar
    Çocuklar sert içkileri yaklaştırmayın yanıma
    Acımasız oluyorum o zaman
    Burada oturuyor bütün gece
    Bira içebilirim siz hippilerle birlikte
    Bu biradan on beş litre içerim ve
    Bana mısın demem,su gibi gelir bana
    Ama bir defa koklatın sert içkileri
    Pencereden dışarı atmaya başlarım insanları
    Kim olursa olsun fırlatırım dışarı
    Bunu yaptım daha önce
    Ama siz aşk nedir bilmezsiniz
    Bilmezsiniz çünkü hiç aşık olmamışsınızdır
    İşte iş bu kadar basit
    Genç bir fıstık buldum şimdi,öyle güzel ki..
    Bukowski diyor bana,Bukowski diyor o minicik sesiyle
    Bense ne var diyorum
    Ama aşk nedir bilmezsiniz siz
    Size ne olduğunu anlatıyorum ama dinlemiyorsunuz
    Aşk buraya kadar gelip kıçınızı dürtse
    Bu odada içinizden birinin ruhu duymaz
    Şiir okuma toplantılarının boktan bişey olduğunu düşünürdüm
    Bana bak ben elli bir yaşındayım ve çok dolaştım
    Boktan diyorsam öyledir
    Ama sonra dedim ki kendime Bukowski
    Aç kalmak daha boktan
    Sonuçta işte buradasın ve hiçbirşey olması gerektiği gibi değil
    O adam neydi adı Galway Kimel
    Bir dergide resmini gördüm
    Yakışıklı bir suratı var ama öğretmen
    Tanrım düşünebiliyor musunuz
    Eyvah sizler de öğretmensiniz
    Size de küfrediyor oluyorum o zaman
    Hayır o adamın adını hiç duymadım
    Ne de ötekinin,hepsi birer asalak
    Belki egom yüzünden artık çok fazla okumuyorum
    Ama,şu ünlerini beş altı kitap üstüne
    Kuran insanlar var ya,
    Hepsi birer asalak
    Bukowski diyor bana bu kız
    Niçin klasik müzik dinliyorsun bütün gün
    Sizi şaşırttım değil mi
    Benim gibi kaba ayyaş birisinin
    Klasik müzik dinleyeceğini düşünmezdiniz
    Brahms,Rachmaninoff,Bartok,Tdeman
    Kahretsin burada yazamıyorum
    Çok fazla sessiz,çok sayda ağaç var burada
    Şehirleri severim,en uygun yerler benim için
    Her sabah koyarım klasik müziğimi
    Ve oturup yazı makinemin başına
    Bir puro içerim bakın işte böyle
    Ve Bukowski derim sen şanslı bir adamsın
    Bukowski bu belaların hepsini atlattın
    Ve sen şanslı bir adamsın
    Ve mavi duman yayılır masamın üstüne
    Ve pencereden dışarı Delengpre Caddesi’ne bakarım
    Ve derin nefes alır ve yazmaya başlarım
    Bukowski işte yaşam budur derim kendi kendime
    Yoksul olmak iyidir,basur olmak iyidir,aşık olmak iyidir
    Ama siz nasıl birşey olduğunu bilmezsiniz
    Sevgilimi görseydiniz ne dediğimi anlardınız
    Buraya gelince baştan çıkacağımı düşündüm
    Tam böyle olacağını bildi,böyle olacağını bana söylemişti
    Allah kahretsin ben elli bir yaşındayım o ise yirmi beşinde
    Birbirimize aşığız ve o beni kıskanıyor,Tanrım bu güzel birşey
    Buraya gelip baştan çıkarsam,gözlerimi oyacağını söylemişti
    Alın işte aşk sizlere
    İçinizden hangisi bilir böyle birşeyi
    Sizlere birşey söylemeliyim
    Öyle adamlarla tanıştım ki hapishanede
    Üniversitelere ve şair toplantılarına giden
    İnsanlardan çok daha fazla yol-yordam bilen insanlardı
    Kan emicidirler onlar,bütün görmek istedikleri
    Şairin çorapları kirli midir acaba ya da koltukaltları kokuyo mudur
    Ama sizden şunu hatırlamanızı istiyorum
    Bu odada yalnız bir tane şair var bu gece
    BELKİ DE BU ÜLKEDE YALNIZ BİR TANE ŞAİR VAR BU GECE
    O DA BENİM
    İçinizden kim biliyor yaşamı,içinizden kim biliyor herhangi birşeyi
    Hangi biriniz hayatında işinden kovuldu?
    Ya da sevgilisine dayak attı ya da sevgilisinden dayak yedi
    Beş defa kovuldum ben Senis and Rocbuck’tan
    Kovmuşlar,tekrar kovmuşlardı beni
    Otuzbeş yaşındayken tezgahtarlık yapıyordum onlara
    Sonra kurabiye çalarken yakalandım
    Ben nasıl olduğunu bilirim çünkü ONLARDAN GELİYORUM…
    Elli bir yaşındayım ve aşığım
    Şu gencecik güzel şey diyor ki bana: Bukowski
    Ve ne var diyorum,O ise
    Sen pisliğin tekisin diyor bana
    Ve bebeğim beni anlıyorsun diyorum
    Bu dünyadaki tek güzel şey O
    Kadın ya da erkek bu tür hareketine katlanacağım tek kimse
    Ama siz aşk nedir bilmezsiniz
    Hepsi geri döner bana sonunda,her biri geri döner
    Yalnız o sözünü ettiğim bir tanesi,
    Hani o sözünü ettiğim bir tanesi
    Yedi yıl birlikte yaşamıştık,çok içerdik
    Bir avuç memur görüyorum ben bu odada
    Şair filan yok aranızda,hiç şaşırmadım bu işe
    Şiir yazmak için aşık olmak gerekirdi
    Ve siz aşık olmak nedir bilmiyorsunuz ki
    Sizin dediniz bu! …
    Şu ağır içkiden verin biraz bana
    Tamam buz istemem güzel
    Güzel işte çok güzel böyle
    Haydi bakalım gösteriye başlayalım
    Ne dediğimi hatırlıyorum
    Ama bir tek atacağım yalnızca
    Ne de güzel tadı var şu meretin
    Haydi uzatmadan bitirelim bu işi
    Yalnız bundan sonra kimse durmasın
    Açık pencerenin yanında…

    Raymond CARVER -Ateşler-
    Adam Yayınları

  • sen

    11.06.2005 - 15:19

    9 şişe bira içmişim,
    ve yarım şişe votka,
    18 sigara tüttürmüşüm
    hala tepemde oturmuş
    ölüleri yürütüyorsun
    balkonunda beynimin.

    ****
    buk

  • insan olmak

    11.06.2005 - 15:14

    İnsan olmak rezil birşeydi; öyle
    çok şey vardı ki olup
    biten.

  • öğrenci evinde yaşamak

    11.06.2005 - 15:11

    Yapamıyorum, buraya ait değilim,
    radyo programlarını ve insanların seslerini dinliyorum da,
    hiçbir şey yokken heyecanlanıp hiçlikle ilgilenebilmelerine şaşıp kalıyorum
    ..buk

  • Güneş İşte Burdayım

    11.06.2005 - 15:09

    Güneşin bile babama ait olduğunu, onun evinin üstüne parladığı için benim güneşe hakkım olmadığını hissediyordum. Güllerinden farksızdım, ona ait olan bir şeydim...... HANK

  • engin günaydın

    11.06.2005 - 15:01

    bugün ankara migrosda şovunu yapacak 20.30 da..gidip görecez o hikeyelerdeki malı...

  • alfred hitchcock

    11.06.2005 - 14:48

    The Pleasure Gardon' (1925- ilk) , 'The Lodger' (26) , 'The Ring' (27) , 'Blackmail- Şantaj' (29) , 'Murder- Cinayet' (30) , 'Number Seventeen- 17 Numara' (32) , 'The Man who Knew Too Much- Çok Bilen Adam' (34) , 'The Thirty-Nine Steps- Otuzdokuz Basamak' (35) , 'The Lady Vanishes- Bir Kadın Kayboldu' (38) , 'Rebecca' (40) , 'Suspicion- Şüphe' (41) , 'Saboteur- Sabatör' (42) , 'Shadow of A Doubt- Şüphenin Gölgesinde' (34) , 'Spellbound- Öldüren Hatıralar'- (45) , 'Notorious- Aşktan da Üstün' (46) , 'Rope- Ölüm Kararı' (48) , 'Stage Fright- Sahne Korkusu' (50) , 'Strangers on A Train- Trendeki Yabancılar' (51) , 'Dial M for Murder- Cinayet Var' (54) , 'Rear Window- Arka Pencere' (54) , 'The Man who Knew Too Much' (56) , 'Vertigo- Ölüm Korkusu' (58) , 'North by Northwest- Gizli Teşkilat' (59) , 'Psycho- Sapık' (60) , 'The Birds- Kuşlar' (63) , 'Topaz' (69) , 'Frenzy- Cinnet' (72) .

  • 12 maymun

    11.06.2005 - 14:36

    ben filmde baya baya hiçbişe göremedim çok da dikkatli izlememe rağmen,film hiçbişe anlatmıyodu bi kaç egzantrik sahne dışında
    sonuçta brad pitt ve bruce wills için kötü bi hatıra olmaktan öteye gidemedi...kötü bir film gerçekten..

  • ekmek arası

    10.06.2005 - 14:22

    sevgilisiyle bir bar çıkışı üç beş kişi tarafından marizlendiklen sonra yazdıkları da şunlardır...
    ''Biz böyleydik, başka türlü olmak istemiyorduk.
    Herkes iyi olabilirdi, iyi biri olmak cesaret gerektirmiyordu''

  • ekmek arası

    10.06.2005 - 14:20

    bukowskinin çocukluk ve gençlik yıllarını müthiş bi şekilde yazdığı,o döneme ait,annesi ve babasıyla onu hergün döven babasıyla ilgili anlattıklarını barındıran kitabı...yine olağan bi günde babasının onu dövmesinden sonra ki hissttikleri paçalar insanı,,,aynen aktarıyorum....

    'Banyodan çıktığını duydum. Banyonun kapısını kapattı. Duvarlar harikuladeydi, küvet harikuladeydi, lavabo ve duş perdeleri, hatta tuvalet bile harikuladeydi. Babam gitmişti. '' müthiştir bi o kadar da berbat

  • ekmek arası

    10.06.2005 - 14:17

    Yapmam gerekeni yapma cesaretinden yoksun olduğumu bilmek çok kötü bir duyguydu....'

Toplam 672 mesaj bulundu