insanlardan çok hayvanlara yapılması kanaatindeyim....daha şık ve alımlı bir timsah örneğin,o dişleri yontsalar ,naif bir hava verseler..
insanlar bahçelerine köpek yerine onu koyarlardı sanırım bekçi diye.
şimdilerde konusu tükenmekte olan amerikan sineması.
ama haksızlıkta etmek istemiyorum,çok güzel filmler seyrettirdi önceleri.ama yeni dalga avrupa sineması kesinlikle daha iyi kesinlikle daha sanatsal.
bir de marilyn manson un en sevdiğim ve bence iyi olan albümünün adı..
1990'lı yılların en önemli rock gruplarından biri olan Alice In Chains, 1987 yılında Seattle'da, vokalde Layne Staley, vokal ve gitarda Jerry Cantrell, bas gitarda Mike Starr ve bateride Sean Kinney tarafından kuruldu. Bir çok açıdan 90'lı yılların başında ortaya çıkan heavy metal gruplarından biri olarak kabul edilen Alice In Chains; Van Halen matal'iyle post-punk stilini benimsedi kendine, böylece grup kendine hard rock'la akustik dokunuşların birleştiği nihilist bir sound geliştirdi.
Onlar metal fanları için oldukça sert bulunurken şarkı sözlerinde ele aldıkları karanlık konularla Seattle çıkışlı grunge gruplarıyla anılmalarına sebep oldu. Ne var ki yaşanan bu bölünmeyle grup ikinci albümüyle bir çok platin albüm ödülünü aldı. 1992 yılında piyasaya sürdükleri Dirt ise grubun bölünmesine sebep oldu. Gitarist Jerry Cantrell her zaman için piyasadan yana bir tavır sergilerken solist Layne Staley istenmeyen underground kültürden etkilenmişti. Bu tip gerginlikler grubun ilk yıllarında adını duyurmasına sebep oldu fakat Dirt'le birlikte Alice In Chains uluslararası gerilimlerden uzak kalamadı bir yandan da bu onların potensiyallerini sonuna kadar kullanmasını engelledi.
Layne Staley grubu, 80'li yılların ortasında lisedeyken Alice N Chains adıyla kurdu. O dönemde bir 'glam rock' grubunda bulunan Staley; Jarry Cantrell'le 1987 yılında Music Bank adlı müzisyenlerin topluca kaldığı bir prova deposunda tanıştı ve ikili grubun adını Alice in Chains olarak değiştirerek birlikte çalışmaya başladı. Bir süre sonra Cantrell'in arkadaşları olan bas gitarist Mike Starr ve baterist Sean Kinney'de gruba katıldı, elemanları tamamlanmış olan Alice in Chains Seattle'daki yerel barlarda çalmaya başladı.
1989 yılında Clombia Plak Şirketi Alice in Chains'i metal dinleyicisine sunmak için grupla anlaşma imzaladı. 1990 yılında grup promosyon amacıyla 'We Die Young' EP'sini piyasaya sürdü. Parça Amerika'daki metal radyolarının bir numaralı ismi oldu, bu da grubun 1990 yılının Ağustos ayı çıkışlı 'Facelift'in piyasaya çıkması için zemin hazırladı. Alice In Chains albüm tanıtımı için Amerikayı kapsayan turne sırasında; Van Halen, Iggy Pop ve Poison'ın alt grubu olarak sahne aldı ve aynı yılın sonunda albüm altın plak ödülünün sahibi oldu. Bu turne aynı zamanda 'Live Face Lift' adıyla video formatında da yayınlandı. Albümde yer alan 'Man In The Box' parçası için gözleri dikilmiş bir adamın gösterildiği klip çekildi ve bu klip MTV tarafından oldukça desteklendi. Alice In Chains ikinci albümlerinin hazırlıkları aşamasında 1991 yılında akustik olarak nitelendirilen 'Sap' EP'sini piyasaya sürdü.
Alice In Chains ikinci albümünü piyasaya sürmeden önce Seattle, Nirvana'nın büyük çıkışıyla birlikte ticari medyanın ilgi odağı oldu. Bunun sonucunda ise Alice in Chains'te metal grupluğundan çıkartılıp alternatif grup sıfatını aldı. Hemen akabinde de grup 'Would' single'ını piyasaya sürdü ki bu single aynı zamanda 1992 yılı çıkışlı 'Singles' filminin soundtrack'inde de yer almaktaydı.
'Would' grubun yeni albümünü bekleyenler için bir cevap olmuştu ve bu yeni albümde, 1992 yılında bir çok olumlu eleştiriyle birlikte piyasaya çıkan 'Dirt' oldu. Fakat albümde yer alan şarkı sözleri solist ve şarkı sözü yazarı Layne Staley'nin madde bağımlılığına doğru bir yola saptığını gösteriyordu. Albümde yer alan 'Junkhead' ve 'Angry Chair' bunun göstergesiydi. Madde bağımlılığının yanı sıra Staley'nin çektiği aşk acıları da albümde kendini gösteriyordu. Albüme adını veren 'Dirt' işte Staley'nin çektiği bu aşk acısıyla ilgiliydi. Kendilerine yönlendirilen iyi ve kötü tüm eleştirileri arkalarına alan grup, 1993 yılında katıldıkları Lollapalooza turnesinde performanslarını en iyi şekilde sergilediler. Bu başarıda grubun Dirt albümünün o yıl 3 milyon kopya satışına ulaşmasına sebep oldu.
Mike Starr'ın yer aldığı son tur, Rio de Jeneiro'daki Hollywood Festivali oldu. Yerine Osbourne'un eski basçısı Mike Inez gruba katıldı. 1993 yılında ise grubun 'Larger Than Life' adlı parçası Kiss Tribute albümünde yer aldı. Ayrıca John McTiernan'ın yönetmenliğini yaptığı 'Last Action Hero' filmin soundtrack'inde grubun iki parçası yer aldı.
Alice in Chains 1994 yılında 'Jar of Flies' EP'sini piyasaya sürdü. Single piyasaya çıktığı ilk gün listelerde bir numaraya yerleşti. Grup; yükselen bu başarısına, rağmen turneye çıkmayı reddetti, bunun sebebi ise Staley'nin madde bağımlılığı idi. Ve yine 1994 yılında 'Jar of Flies'; 'Sap' ile birlikte yeniden basıldı.
Aynı yılın sonunda Staley, aralarında Pearl Jam'den Mike McCready, Screaming Trees'den Barrett Martin ve John Baker Sounders'ında bulunduğu bir seri katil olan Gacy Bunch'ın adı verildiği grupla birlikte bir kaç konser verdi. Topluluk bir süre sonra adını Mad Season olarak değiştirdi ve 1995 yılının başında 'Above' adlı albümü piyasaya sürdü. Albümdeki parçaların biri hariç tamamı Staley tarafından yazılmıştı.
Aynı yıl Alice in Chains tekrar toplandı ve üçüncü albümleri 'Alice in Chains'in hazırlıklarına başladı. Kapağında üç bacaklı bir köpeğin resmine yer verilen albüm piyasaya çıktığı ilk gün Amerika'daki müzik listelerinin bir numarası oldu. Ve yine grup turneyi çıkmamayı tercih etti. Bu tercihin sonucu ise grubun madde bağımlılığı konusunda geçen zamanda çok yol ilerlediği ve yakında dağılacakları yönünde çıkan haberler oldu. Ve aradan üç yıl geçtikten sonra grup, 1996 yılının Nisan ayında MTV için bir Unplugged konser vermeyi kabul etti. Verdikleri bu konser aynı yılın Temmuz'unda Colombia etiketiyle albüm olarak piyasaya çıktı. Unplugged bu albümde konserde yer almayan dört parça daha eklendi. Gelen başarıya rağmen grubun hayranları ve müzik eleştirmenleri grubun geleceği hakkında endişeliydiler.
1998 yılında Jerry Cantrell'in solo albümü 'Boggy Depot' Clombia etiketiyle piyasaya çıktı. Aynı zamanda Inez, Guns'n Roses'ın gitaristi Slash'in solo projesi olan 'Snake Pit'e yardımcı oldu.
Staley ise kendini Mad Season'ın çıkacak ikinci albümünden, Screaming Trees'in solisti Mark Lanegan'a verdi. 1999 yılında Sony, Alice in Chains'in üç cd'sinden oluşan bir box set'ini piyasaya sürdü. Yeni yüzyılla da birlikte Colombia Plak Şirketi, grubun 1990, 1993 ve 1996 yıllarında kaydetmiş olduğu canlı kayıtlarından, b-side'larından, festival şovlarından, demolarından, bootleg'lerinden oluşan 'Live' adındaki albümü piyasaya sürdü.
Ve yıl 2002'yi gösterdiğinde, uzun süreden beri kendilerinden haber alınamayan Alice in Chains cephesinden 19 Nisan günü üzücü bir haber geldi. Grubun solisti Layne Staley ölüm sebebi açıklanmamış olsada madde bağımlılığı sebebi olduğu söylenen veya herhangi başka sebepten dolayı Seattle'daki evinde ölü bulundu. Bu arada aslında Staley'nin, 15 gündür kayıp olduğu açıklandı. Yolu bu yöne kaydıracak olursak ölüm tarihininde 5 Nisan'a yani Kurt Cobain'in ölüm gününe doğru ilerleyebileceğini görüyoruz. Bu tamamen bir tesadüf olabilir vaya doğru olan da budur ki Staley'nin madde bağımlılığı dışında bir takım sorunlar yaşadığı su götürmez bir gerçekti. Her zaman neşeli ve müzisyenler tarafından da son yirmi yılın en önemli seslerinden biri olarak kabul edilen Layne Staley bir dönüm noktası olarak bu türü seven ya da sevmeyen herkesin kabul etmesi gereken Seattle çıkışlı grunge gruplarının yaratmış olduğu akımın; Pearl Jam, Nirvana, Soundgarden ve niceleriyle birlikte anılması gereken Alice in Chains grubunun en önemli isimlerinden biriydi ve sadece gazete manşetlerinde 19 Nisan 2002 günü Seattle'daki evinde ölü bulundu cümlesinden çok daha fazla önem ve özen gösterilmesi gereken bir sanatçıydı.
Berlin Film Festivali 'Altın Ayı' ödülünü kazanan 'Duvara Karşı' filminin 30 yaşındaki yönetmeni Fatih Akın'ı bu kez oyuncu olarak izlemeye hazırlanın. 21 Ocak'ta gösterime girecek 'Hırsız Var! ' filminde bir soyguncuyu oynayan 'geleceği çok parlak' yönetmen Fatih Akın, rolünü tamamen doğaçlama oynamış. 'Benim Türkçem iyi değil, senaryoyu okusam da iyi olmazdı' diyor.
* İyi filmler yaptınız, sinemaya farklı bir tarz getirdiniz tamam da yere göğe sığdırılamamak konusunda ne düşünüyorsunuz?
Açıkçası hiç bilmiyorum. Pek düşünmedim bunu. Bu benim ilk filmim değil, dördüncü filmim...
* Evet ve size dünya starı muamelesi yapılıyor...
Önemli ödüllerden birkaç tanesini kazandım. Filmin başarısı dışında aynı zamanda 'Duvara Karşı' sanki tam zamanında çıktı!
* Tam zamanında derken?
Bir damar buldu medyada, insanlarda, dünyada sanki...
* Siz Avrupa'da bu kadar ödül toplamış bir yönetmen olarak neden bir Türk filminde oyuncu olmayı seçtiniz?
Karşı soru: Niye oynamayayım ki?
* Bu filme ya da role 'evet' demenizin özel bir nedeni var mı?
Açıkçası bu filmin yapımcılarından biri Ali Akdeniz, çok samimi arkadaşım. Benden rica etti; benim de ona bir gönül borcum vardı. 'Duvara Karşı'nın Türkiye'de yapımcılığını yaptı. Ben kendisini çok seviyorum. Israr etti 'gel oyna' diye. Ben de hayır diyemedim. Bir soyguncuyu oynuyorum. Açıkçası hiç zamanım da yoktu belli bir portre çizmek için... O sırada 'İstanbul'u Dinliyorum' diye bir belgesel çekiyordum Türkiye'de. Soğuk oynadım yani...
* Soğuk ne demek, çok da isteyerek gitmediniz öyle mi?
Bir hazırlanma dönemim olmadı. Gittim oraya oynadım, konsantre olamadım. Hiç! Senaryoda ne yazıyorsa oynadım, 'neleri çekiyoruz' diye sormuyordum bile. Tamamen emprovizeydi. Benim Türkçem de çok kuvvetli değil, senaryoyu da ezberlesem olmaz. Tamamen doğaçlama oldu.
* Yani senaryoyu okumadınız ve filmde sadece doğaçlama mı yaptınız?
Aynen öyle. Benim için de bir deneme oldu. Seyretmedim bile henüz!
Siz filmde de Almanya'dan gelmiş bir genci canlandırıyorsunuz. Sizin yer aldığınız ya da çektiğiniz her projede Almanya teması olacak mı?
Tabii ki! İstanbul'da yaşayan birini pat diye oynayamam, ona bayağı bir ön hazırlık gerekiyor, prova gerekiyor. Belli bir zaman Türkiye'de kalmam lazım. O zaman hakikaten bir oyunculuk yaşamam lazım. Bu bana yakındı. Aynı zamanda karakteri kendim yaratabildim, öyle bir serbestlik verdiler.
* Niye çektiğiniz her filmde Almanya konusu, göçmenlik sorunu var?
Açıkçası, ben Almanya-Türkiye diye bir kategori düşünmüyorum. Benim düşündüğüm kategori Fatih Akın, yani benim. Zaten dünyada çok vaktimiz yok, ömür çok kısa. Sadece bir çay içebiliyoruz, sonra ölüyoruz gidiyoruz, pek vaktimiz yok. O kısa vakitte kendimi ifade etmek, içimdekini ifade etmek istiyorum. Bu benim kişiselliğimin özel bir noktası. Belki yarın öbür gün Amerika'ya giderim, orada bir film yaparım, tamamen başka bir şey olur. Ama onun da benden bir şeyler ifade etmesi gerekiyor, yoksa yapamam. Ne bileyim... Ben Almanya'da yaşıyorum, o dili konuşuyorum ya da Türkiye'de yaşıyorum, Türkçe konuşuyorum. O iki dili, o iki kültürü, o iki sosyal hayatı tanıyorum. Tabii ki tanıdığım şeyleri anlatıyorum, tanımadığım şeyleri anlatırsam sinemam o kadar güçlü olmaz.
* Oyunculuğa ısındınız mı?
Aslında bu işe oyuncu olarak başladım. Yönetmenlikten önce oyuncuydum. Ama iyi gitmedi. Ben kendi oyunculuğumdan çok memnun değildim.
* Neden?
Benden çok daha iyi oyuncular var bir kere. Kendimi kamera arkasında daha rahat hissediyorum. Asıl işim kamera arkası!
* İyi bir yönetmen, oyuncuları iyi yönetebildiğine göre iyi bir oyuncu olamaz mı?
O yüzden ara sıra oynuyorum! Kırk yılda bir. Kimseyi kırmayayım diye... Aynı zamanda meraklıyım da, Türkiye'de bu iş nasıl yapılıyor diye. O tecrübeyi kazanmak, kaybetmemek için. Ben oyuncuları çok iyi anlıyorum. Oyuncunun korkularını, hissettiklerini biliyorum. Çünkü ben de bunları hissettim, ben de bu korkuları yaşadım. Onun için iyi bir oyuncu yönetmeniyim en azından.
* Almanya'da çalışmış, sinemaya Almanya'da başlamış biri olarak nasıl buldunuz Türk setlerini?
Kendimi hiç yabancı hissetmedim.
* Türk sinemasına hayranlığınızı her fırsatta söylüyorsunuz. Nedir orada bulduğunuz şey?
Hem çok seviyorum, hem kendimi oranın bir parçası olarak görüyorum. Buradaki öğrencilerime hep Türk filmleri seyrettiriyorum. Yavuz Turgul'un, Yılmaz Güney'in, Zeki Demirkubuz'un, Nuri Bilge Ceylan'ın sinemasını. Bana çok yakın bu sinema.
Figür 3: MEHMET EMİN TOPRAK (1974-2003)
Ölüm sebebi: Trafik Kazası
Cannes film festivalinde en iyi erkek oyuncu ödülünü alıp ne yazık ki bunu görememiş amatör bir oyuncuydu Mehmet Emin Toprak. Çanakkale lehçesine sahip, seramik fabrikasında işçilik yapan olabildiğince sıradan bir insandı. Neyse oydu deyim yerindeyse. Sadece Nuri Bilge Ceylan’ın filmlerinde oynadı. Kasaba, Koza, Mayıs Sıkıntısı ve Uzak. En sade biçimiyle, belki de oyunculuğun doğasına uymayan bir saflıkla görevini yerine getirdi. Kısa filmografisi James Dean gibi bir araba kazasıyla sonlandı. Ölümleri benzer olsa da yaşamları hiç de benzer değildi bu iki figürün. Şatafatı az, alengirli işlerden uzak, bir yaşamdı yaşadığı. Hısım akraba hatırıyla, girdiği oyunculuk kariyeri onu sıradanın binlerce görünüsünden biri olmaktan kurtardı. Tüm iyiler gibi erken gitti ama bize uzaklara fırtlatığı bakışını bıraktı.
sinefil
Figür 1: JAMES DEAN (1931-1955)
Ölüm sebebi: Aşırı hız sonucu trafik kazası
James Dean belki de son elli yılın en popüler ikonlarından biridir. Yaşamıyla ve ölümüyle kendinden fazlasıyla söz ettirmiş ve “Hızlı yaşa genç öl” sözcük grubunu kendi için tescilletmiştir. Kariyeri boyunca sadece üç film yapıp fazlasıyla kıyak bir araba kazasında hakkı rahmetine kavuştuğunda 24 yaşındaydı. Öldükten sonra “Eğer bilmem kaç derece miyop olan gözlerine gözlüğünü taksaydı dümdüz çöldeki tek engel olan elektrik direğine çarpıp ölmeyecekti” dediler. Ayrıca “James bütün cool görüntüsüne rağmen topoşun tekiydi” dediler. Bu söylemler belki yerindeydi, ama akılda kalıcı bir değere sahip değildiler. James Dean’den geriye: Gözünün teki kısık diğeri tüm cinliği ile açık, saçları hafif briyantinli, deri ceketi yarı açık ve genel ifadesiyle “ne çamur atarsanız atın; gördüğünüz gibi tüm karizmamla buradayım, ayaktayım. Hayırlısıyla gelecek filmimde Liz Taylor ile takılacağım keyfim iyice yerine gelecek” diyen bir ifade, bir an kaldı. Özetle James Dean’den yadigar bir Jim Stark kaldı.
Eylül
.
Beni bu eylül öldürecek
Bir ask kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yataklari kadar akici,terkedilisler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir askin haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bagbozumu rengi soluklari kadar ürpertici.
Öglen günesleri; üzüm salkimlari kadar sicak.
Aksam rüzgarlari; tene dokunan bir kamçi kadar sehvetlidir.
Ben her yil ölümü ve aski bu ayda beklerim.....
Ve eylülün çiplak ayakalrina bir yazi birakirim.
Eylül sabahlari; kiliçlar kadar keskin isiltilariyla
tenimi kanatarak uyandirir beni.
Ben eylüle akarim.
Bir hüzün gibi akarim ben eylüle kanayan bir ask gibi,
siyah sallara bürünmüs,genç bir ölüm gibi akarim.
Seviserek,aglayarak ve ölerek akarim ben eylüle.
Her yil,hep ayni vakitte,genis bir irmak gibi
bütün hayati berrak sularinda yikayarak gelir,
beni ve herseyi koynuna alarak,
bir meçhule hüznüyle emzirerek götürür hep.
Kadinlari ve hüznü eylülde severim...
Keman konçertolarini,
aksam saatlerinde bir bir isik yangini ile kipkizil tüten
yalniz agaçlari,ürkek tebessümleri ve edepsiz kahkahakari severim.
Lacivert bir deniz benim ellerimde oynasir.
Sahiller,yasli bir kadin gibi kendine terkedilir
Sarkilar,incecik bürümcükten acilar vaad eder her dinleyene
Bitenin baslayana dokundugu yerdir eylül...
Onun için yanik yanik tütsü kokar,
Onun için degdigi yeri kanatir.
Eylülde ask,eylülde aci,eylülde yalnizlik zordur,
eylülde hersey zordur,ben eylülü onun için severim.
Eylül isiklarinda çirilçiplak ruhlar yikanir
Herkes herseye kapisini aralar 'bir ask oluverir asinalik'.
Ölüm kivircik saçlarini hayatin gögsüne dokundurur.
Aski ve ölümü ben hep bu ayda beklerim.
Nasil da mahsun ve nasil da tehditkardir.
Ben eylülde bütün asklardan ve ve kadinlardan korkarim...
Ben her yil eylülün çiplak ayaklarina bir yazi adarim.
Ve ben eylüle akarim
Bir hüzün gibi akarim ben eylüle,
kanayan bir ask gibi akarim,
Siyah sallara bürünmüs bir genç ölüm gibi akarim...
.
Ahmet Altan
.
kendisini sevmem ama bu şiiri güzel....
Spiel Mit Mir
Wir teilen Zimmer und das Bett
Brüderlein komm und sei so nett
Brüderlein komm fass mich an
rutsch ganz dicht an mich heran
Vor dem Bett ein schwarzes Loch
und hinein fällt jedes Schaf
bin schon zu alt und zähl sie doch
denn ich find keinen Schlaf
Unterm Nabel im Geäst
wartet schon ein weisser Traum
Brüderlein komm halt dich fest
und schüttel mir das Laub vom Baum
Spiel ein Spiel mit mir
gib mir deine Hand und
spiel mit mir
ein Spiel
spiel mit mir
ein Spiel
spiel mit mir
weil wir alleine sind
spiel mit mir
ein Spiel
Vater Mutter Kind
Dem Brüderlein schmerzt die Hand
er dreht sich wieder an die Wand
der Bruder hilft mir dann und wann
damit ich schlafen kann
Spiel ein Spiel
mit mir
gib mir deine Hand und
spiel mit mir
ein Spiel
spiel mit mir
ein Spiel
spiel mit mir
weil wir alleine sind
spiel mit mir
ein Spiel
Vater Mutter Kind
Mutter Anne
Die Tränen greiser Kinderschar
ich zieh sie auf ein weisses Haar
werf in die Luft die nasse Kette
und wünsch mir, dass ich eine Mutter hätte
Keine Sonne die mir scheint
keine Brust hat Milch geweint
in meiner Kehle steckt ein Schlauch
Hab keinen Nabel auf dem Bauch
Mutter
Ich durfte keine Nippel lecken
und keine Falte zum Verstecken
niemand gab mir einen Namen
gezeugt in Hast und ohne Samen
Der Mutter die mich nie geboren
hab ich heute Nacht geschworen
ich werd ihr eine Krankheit schenken
und sie danach im Fluss versenken
Mutter
In ihren Lungen wohnt ein Aal
auf meiner Stirn ein Muttermal
entferne es mit Messers Kuss
auch wenn ich daran sterben muss
Mutter
In ihren Lungen wohnt ein Aal
auf meiner Stirn ein Muttermal
entferne es mit Messers Kuss
auch wenn ich verbluten muss
Mutter
oh gib mir Kraft Çok ya?ly çocuk toplulu?unun gözya?y
Onlary beyaz bir saçla syralyyorum
Islak zinciri havaya fyrlatyyorum
Ve bir annem olsaydy diyorum
Benim için do?an bir güne? yok
Benim için hiç annemin sütü olmady
Bo?azyma sokulan bir boru oldu
Karnymda göbe?im yok
Anne
Biberonu emmeyi hiç byrakmadym
Ve benim barynaca?ym hiç bir oyuk yoktu
Kimse bana bir isim vermedi
Meni olmadan bana babalyk yapyldy
Beni do?urmayan anne için
Bu gece ebediyim
Ona bir hastalyk gönderece?im
Daha sonra onu nehire yatyraca?ym
Anne
Akci?erinde bir yylanbaly?y ya?yyor
Alnymda bir do?um lekesi
Bir byça?yn öpücü?ü ile yok oluyor
Ölümüme neden olsa bile
Anne
Akci?erinde bir yylanbaly?y ya?yyor
Alnymda bir do?um lekesi
Bir byça?yn öpücü?ü ile yok oluyor
Ölümüme neden olsa bile
Unhappy girl, Left all alone
Playing solitaire
Playing warden to your soul
You are locked in a prison
Of your own devise
And you can't believe
What it does to me
To see you
Crying
Unhappy girl
Tear your web away
Saw thru all your bars
Melt your cell today
You are caught in a prison
Of your own devise
Unhappy girl
Fly fast away
Don't miss your chance
To swim in mystery
You are dying in a prison
Of your own devise
I feel you too
Feel, those things you do
In your eyes I see a fire that burns
To free the you
That's wanting through
Deep inside you know,
The seeds I plant will grow
One day you will see
And dare to come down to me
Yeah c'mon, c'mon now take the chance
That's right
Lets dance
Snake, I am the snake
Tempting, that bite you take
Let me make your mind
leave yourself behind
Be not afraid
I've got what you need
hunger I will feed
One day you will see
And dare to come down to me
Yeah c'mon, c'mon now take the chance
That's right
Lets dance
One day you will see
And dare to come down to me
Yeah c'mon, c'mon now take the chance
That's right
Lets dance
Yeah, I feel you too
Feel, those things you do
In your eyes I see a fire that burns
To free the you
That's running through
Deep inside you know
seeds I plant will grow
One day you will see
And dare to come down to me
Yeah c'mon, c'mon now take the chance
That's right
Let's dance!
Gerçek Ady: Hilary Ann Swank
Do?um Yeri: Lincoln, Nebraska, ABD
Do?um Tarihi: 30.07.1974
Boy: 1.70 m
Onu Ünlü Yapan Ne? Boys Don't Cry (1999) filmindeki Teena Brandon rolü ile ünlendi.
Birliktelikleri:
E?i: Chad Lowe, aktör, 1997'de evlendiler
Ailesi:
Annesi: Judy Swank
Ödüllerinden Bazylary:
2005: Golden Globe - En iyi aktris, Drama, Million Dollar Baby
2000: ShoWest - Yarynyn Kadyn Yyldyzy
1999: National Board of Review - Ba?aryly Performans, Boys Don't Cry
1999: Los Angeles Film Critics Association - En iyi aktris, Boys Don't Cry
1999: Boston Society of Film Critics - En iyi aktris, Boys Don't Cry
1999: Toronto Film Critics Association - En iyi aktris, Boys Don't Cry
1999: New York Film Critics Circle - En iyi aktris, Boys Don't Cry
1999: Broadcast Film Critics Association - En iyi aktris, Boys Don't Cry
1999: Dallas-Fort Worth Film Critics Association - En iyi aktris, Boys Don't Cry
1999: Golden Satellite - En iyi aktris (Drama) , Boys Don't Cry
1999: Golden Globe - En iyi aktris (Drama) , Boys Don't Cry
1999 - Oskar - En iyi aktris, Boys Don't Cry
E?itim:
- South Pasadena Lisesi, South Pasadena, Kaliforniya
Meraklysyna...
Boys Don't Cry (1999) filmindeki Teena Brandon rolü için saçlaryny kestirmi? ve rolüne hazyrlanyrken 1 ay boyunca erkek gibi ya?amy?ty.
16 ya?yndan beri profesyonel oyuncu.
Bir papa?any ve bir kedisi var.
E?i Chad Lowe ile Quiet Days in Hollywood (1997) filminin setinde tany?my?lardy ve 5 ay sonra evlenmi?lerdi
Boys Don't Cry (1999) filmi için günde 75$ (toplamda 3000$) ücret almy?ty.
Yspanyol ve yerli Amerikaly kary?ymy
O bir solak
film.gen.tr
küçük kız sesiyle ABD Başkanına 'iyi ki doğdun' diyerek şarkı söyledi, belleklere kazındı.
Erkeklerin arzu ettiği, kadınların olmayı arzu ettikleri bir seks sembolüydü.
Oysa ne sarışın ne de aptaldı ve sadece bir arzu nesnesi olmayı hep reddetti ama kimse duygularına önem vermiyor gibiydi...
Marilyn Monroe, 41 yıl önce 5 Ağustos'ta herşeyden vazgeçmişti
1951 yılında İstanbul'da doğdu. Ankara Fen Lisesi'ni bitirdi. İki yıl Ankara Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde öğrenim gördü. Daha sonra tıp öğrenimini yarıda bıraktı. İstanbul'da Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi. Yurtdışında sinema ve televizyon yönetmenliği üzerine eğitim yaptı.
İlk şiiri 1973'te Yeni Dergi'de yayımlandı. Militan ve Devrimci Savaşımda Sanat Emeği dergilerinin yazı kurullarında görev aldı. 1960 sonrası toplumcu şiirin ikinci kuşak şairleri arasında yer alır.
Aldığı ödüller
34. Antalya Altın Portakal Film Festivali
En İyi Senaryo (Usta Beni Öldürsene)
Yönettiği filmler
O da Beni Seviyor (2001)
Usta Beni Öldürsene (1997)
Yer Çekimli Aşklar-Gül ile Adem (1995)
Küçük Balıklar Üzerine Bir Masal (1989)
Senaryosunu yazdığı filmler
Herşey Aşk İçin (2002)
- [TV dizisi]
O da Beni Seviyor (2001)
Usta Beni Öldürsene (1997)
Aşk Üzerine Söylenmemiş Herşey-Monte Kristo (1995)
Yer Çekimli Aşklar-Gül ile Adem (1995)
Bekle Dedim Gölgeye (1990)
Küçük Balıklar Üzerine Bir Masal (1989)
Asiye Nasıl Kurtulur? (1987)
Kadının Adı Yok (1987)
Değirmen (1986)
Aaahhh Belinda (1986)
Adı Vasfiye (1985)
Amansız Yol (1985)
Badi (1983)
Asıl adı Andres Arturo Garci-Menendez olan Andy Garcia kuşkusuz son dönemlerde dünya vizyonuna ulaşan önemli aktörlerden birisi. 1990'da Mike Figgis'in 'Internal Affairs' filminde canlandırdığı iyi polis rolü ile bir ölçüde starlığa adım atan yakışıklı aktör, ardından 'Baba III/The Godfather III' de oynadı. Florida Uluslararası Üniversitesi'nde tiyatro öğrenimi gören Garcia, film dünyasına girmeden önce tiyatro ile uğraştı.
Üne kavuşturan yedi film
1986'da 'Ölmek İçin 8 Milyon Yol/8 Million Ways to Die' filminden sonra 1987'de Brian De Palma'nın 'Dokunulmazlar/The Untouchables' filminde FBI'ın keskin nişancısı olarak gördük. Riddley Scott'un 'Kara Yağmur/Black Rain' filminde ise dürüst bir polisi oynadı. 1990'da 'Internal Affairs' filminden sonra değişik türlerde ve rollerde gösterdi ustalığını: 1991'de 'Dead Again'de sıradan bir haber yazarı, 1992'de 'Jennifer 8' filminde iyi niyetli bir polis ve 1994'de 'Erkek Sevince/When A Man Loves A Woman' filminde ise alkolden kurtulmaya çalışan karısına yardımcı olmaya çalışan bir koca rolünde oynadı.
Müzik ve Garcia
Küba'da doğan, ailesinin 1961 yılında ABD'ye ilticasıyla beş yaşından itibaren ülkesinden uzak kalan Garcia'nın üç kız çocuğu var. Gloria Estefan'ın 'I See Your Smile' adlı klibinde de oynayan Andy Garcia, aynı zamanda müzik prodüktörlüğü de yapıyor ve Kübalı sanatçılara şans veriyor.
1. Girdap, Twisted (2004)
2. Ocean's 12, Ocean's Twelve (2004)
3. Confidence, Confidence (2003)
4. Ocean's Eleven, Ocean's Eleven (2001)
5. Aşkım İçin, Just the Ticket (1999)
6. Hoodlum, Hoodlum (1997)
7. Lorca, Garcia Lorca (1997)
8. Erkek Severse., When a Man Loves a Woman (1994)
9. Zoraki Kahraman, Hero (1992)
10. Baba III, The Godfather: Part III (1990)
11. Kara Yağmur, Black Rain (1989)
12. Dokunulmazlar, The Untouchables (1987)
13. Son Umut, Desperate Measures ()
14. Things To Do in Denver When You're Dead, Things To Do in Denver When You're Dead ()
15. Internal Affairs, Internal Affairs ()
16. Night Falls on Manhattan, Night Falls on Manhattan ()
17. The Mean Season, The Mean Season ()
kaynak...sinema.com
ayva
02.02.2005 - 19:32ayva göbekli hatunlar,
estetik
02.02.2005 - 19:31insanlardan çok hayvanlara yapılması kanaatindeyim....daha şık ve alımlı bir timsah örneğin,o dişleri yontsalar ,naif bir hava verseler..
insanlar bahçelerine köpek yerine onu koyarlardı sanırım bekçi diye.
hollywood
02.02.2005 - 15:52şimdilerde konusu tükenmekte olan amerikan sineması.
ama haksızlıkta etmek istemiyorum,çok güzel filmler seyrettirdi önceleri.ama yeni dalga avrupa sineması kesinlikle daha iyi kesinlikle daha sanatsal.
bir de marilyn manson un en sevdiğim ve bence iyi olan albümünün adı..
Alice in Chains
02.02.2005 - 15:391990'lı yılların en önemli rock gruplarından biri olan Alice In Chains, 1987 yılında Seattle'da, vokalde Layne Staley, vokal ve gitarda Jerry Cantrell, bas gitarda Mike Starr ve bateride Sean Kinney tarafından kuruldu. Bir çok açıdan 90'lı yılların başında ortaya çıkan heavy metal gruplarından biri olarak kabul edilen Alice In Chains; Van Halen matal'iyle post-punk stilini benimsedi kendine, böylece grup kendine hard rock'la akustik dokunuşların birleştiği nihilist bir sound geliştirdi.
Onlar metal fanları için oldukça sert bulunurken şarkı sözlerinde ele aldıkları karanlık konularla Seattle çıkışlı grunge gruplarıyla anılmalarına sebep oldu. Ne var ki yaşanan bu bölünmeyle grup ikinci albümüyle bir çok platin albüm ödülünü aldı. 1992 yılında piyasaya sürdükleri Dirt ise grubun bölünmesine sebep oldu. Gitarist Jerry Cantrell her zaman için piyasadan yana bir tavır sergilerken solist Layne Staley istenmeyen underground kültürden etkilenmişti. Bu tip gerginlikler grubun ilk yıllarında adını duyurmasına sebep oldu fakat Dirt'le birlikte Alice In Chains uluslararası gerilimlerden uzak kalamadı bir yandan da bu onların potensiyallerini sonuna kadar kullanmasını engelledi.
Layne Staley grubu, 80'li yılların ortasında lisedeyken Alice N Chains adıyla kurdu. O dönemde bir 'glam rock' grubunda bulunan Staley; Jarry Cantrell'le 1987 yılında Music Bank adlı müzisyenlerin topluca kaldığı bir prova deposunda tanıştı ve ikili grubun adını Alice in Chains olarak değiştirerek birlikte çalışmaya başladı. Bir süre sonra Cantrell'in arkadaşları olan bas gitarist Mike Starr ve baterist Sean Kinney'de gruba katıldı, elemanları tamamlanmış olan Alice in Chains Seattle'daki yerel barlarda çalmaya başladı.
1989 yılında Clombia Plak Şirketi Alice in Chains'i metal dinleyicisine sunmak için grupla anlaşma imzaladı. 1990 yılında grup promosyon amacıyla 'We Die Young' EP'sini piyasaya sürdü. Parça Amerika'daki metal radyolarının bir numaralı ismi oldu, bu da grubun 1990 yılının Ağustos ayı çıkışlı 'Facelift'in piyasaya çıkması için zemin hazırladı. Alice In Chains albüm tanıtımı için Amerikayı kapsayan turne sırasında; Van Halen, Iggy Pop ve Poison'ın alt grubu olarak sahne aldı ve aynı yılın sonunda albüm altın plak ödülünün sahibi oldu. Bu turne aynı zamanda 'Live Face Lift' adıyla video formatında da yayınlandı. Albümde yer alan 'Man In The Box' parçası için gözleri dikilmiş bir adamın gösterildiği klip çekildi ve bu klip MTV tarafından oldukça desteklendi. Alice In Chains ikinci albümlerinin hazırlıkları aşamasında 1991 yılında akustik olarak nitelendirilen 'Sap' EP'sini piyasaya sürdü.
Alice In Chains ikinci albümünü piyasaya sürmeden önce Seattle, Nirvana'nın büyük çıkışıyla birlikte ticari medyanın ilgi odağı oldu. Bunun sonucunda ise Alice in Chains'te metal grupluğundan çıkartılıp alternatif grup sıfatını aldı. Hemen akabinde de grup 'Would' single'ını piyasaya sürdü ki bu single aynı zamanda 1992 yılı çıkışlı 'Singles' filminin soundtrack'inde de yer almaktaydı.
'Would' grubun yeni albümünü bekleyenler için bir cevap olmuştu ve bu yeni albümde, 1992 yılında bir çok olumlu eleştiriyle birlikte piyasaya çıkan 'Dirt' oldu. Fakat albümde yer alan şarkı sözleri solist ve şarkı sözü yazarı Layne Staley'nin madde bağımlılığına doğru bir yola saptığını gösteriyordu. Albümde yer alan 'Junkhead' ve 'Angry Chair' bunun göstergesiydi. Madde bağımlılığının yanı sıra Staley'nin çektiği aşk acıları da albümde kendini gösteriyordu. Albüme adını veren 'Dirt' işte Staley'nin çektiği bu aşk acısıyla ilgiliydi. Kendilerine yönlendirilen iyi ve kötü tüm eleştirileri arkalarına alan grup, 1993 yılında katıldıkları Lollapalooza turnesinde performanslarını en iyi şekilde sergilediler. Bu başarıda grubun Dirt albümünün o yıl 3 milyon kopya satışına ulaşmasına sebep oldu.
Mike Starr'ın yer aldığı son tur, Rio de Jeneiro'daki Hollywood Festivali oldu. Yerine Osbourne'un eski basçısı Mike Inez gruba katıldı. 1993 yılında ise grubun 'Larger Than Life' adlı parçası Kiss Tribute albümünde yer aldı. Ayrıca John McTiernan'ın yönetmenliğini yaptığı 'Last Action Hero' filmin soundtrack'inde grubun iki parçası yer aldı.
Alice in Chains 1994 yılında 'Jar of Flies' EP'sini piyasaya sürdü. Single piyasaya çıktığı ilk gün listelerde bir numaraya yerleşti. Grup; yükselen bu başarısına, rağmen turneye çıkmayı reddetti, bunun sebebi ise Staley'nin madde bağımlılığı idi. Ve yine 1994 yılında 'Jar of Flies'; 'Sap' ile birlikte yeniden basıldı.
Aynı yılın sonunda Staley, aralarında Pearl Jam'den Mike McCready, Screaming Trees'den Barrett Martin ve John Baker Sounders'ında bulunduğu bir seri katil olan Gacy Bunch'ın adı verildiği grupla birlikte bir kaç konser verdi. Topluluk bir süre sonra adını Mad Season olarak değiştirdi ve 1995 yılının başında 'Above' adlı albümü piyasaya sürdü. Albümdeki parçaların biri hariç tamamı Staley tarafından yazılmıştı.
Aynı yıl Alice in Chains tekrar toplandı ve üçüncü albümleri 'Alice in Chains'in hazırlıklarına başladı. Kapağında üç bacaklı bir köpeğin resmine yer verilen albüm piyasaya çıktığı ilk gün Amerika'daki müzik listelerinin bir numarası oldu. Ve yine grup turneyi çıkmamayı tercih etti. Bu tercihin sonucu ise grubun madde bağımlılığı konusunda geçen zamanda çok yol ilerlediği ve yakında dağılacakları yönünde çıkan haberler oldu. Ve aradan üç yıl geçtikten sonra grup, 1996 yılının Nisan ayında MTV için bir Unplugged konser vermeyi kabul etti. Verdikleri bu konser aynı yılın Temmuz'unda Colombia etiketiyle albüm olarak piyasaya çıktı. Unplugged bu albümde konserde yer almayan dört parça daha eklendi. Gelen başarıya rağmen grubun hayranları ve müzik eleştirmenleri grubun geleceği hakkında endişeliydiler.
1998 yılında Jerry Cantrell'in solo albümü 'Boggy Depot' Clombia etiketiyle piyasaya çıktı. Aynı zamanda Inez, Guns'n Roses'ın gitaristi Slash'in solo projesi olan 'Snake Pit'e yardımcı oldu.
Staley ise kendini Mad Season'ın çıkacak ikinci albümünden, Screaming Trees'in solisti Mark Lanegan'a verdi. 1999 yılında Sony, Alice in Chains'in üç cd'sinden oluşan bir box set'ini piyasaya sürdü. Yeni yüzyılla da birlikte Colombia Plak Şirketi, grubun 1990, 1993 ve 1996 yıllarında kaydetmiş olduğu canlı kayıtlarından, b-side'larından, festival şovlarından, demolarından, bootleg'lerinden oluşan 'Live' adındaki albümü piyasaya sürdü.
Ve yıl 2002'yi gösterdiğinde, uzun süreden beri kendilerinden haber alınamayan Alice in Chains cephesinden 19 Nisan günü üzücü bir haber geldi. Grubun solisti Layne Staley ölüm sebebi açıklanmamış olsada madde bağımlılığı sebebi olduğu söylenen veya herhangi başka sebepten dolayı Seattle'daki evinde ölü bulundu. Bu arada aslında Staley'nin, 15 gündür kayıp olduğu açıklandı. Yolu bu yöne kaydıracak olursak ölüm tarihininde 5 Nisan'a yani Kurt Cobain'in ölüm gününe doğru ilerleyebileceğini görüyoruz. Bu tamamen bir tesadüf olabilir vaya doğru olan da budur ki Staley'nin madde bağımlılığı dışında bir takım sorunlar yaşadığı su götürmez bir gerçekti. Her zaman neşeli ve müzisyenler tarafından da son yirmi yılın en önemli seslerinden biri olarak kabul edilen Layne Staley bir dönüm noktası olarak bu türü seven ya da sevmeyen herkesin kabul etmesi gereken Seattle çıkışlı grunge gruplarının yaratmış olduğu akımın; Pearl Jam, Nirvana, Soundgarden ve niceleriyle birlikte anılması gereken Alice in Chains grubunun en önemli isimlerinden biriydi ve sadece gazete manşetlerinde 19 Nisan 2002 günü Seattle'daki evinde ölü bulundu cümlesinden çok daha fazla önem ve özen gösterilmesi gereken bir sanatçıydı.
enteresan diyaloglar
02.02.2005 - 15:37Jill- Sevgilim dün gece bana öyle 'iki kelime' söyledi, havalara uçtum..
Mary- Ay ne romantik.. 'Seni seviyorum mu dedi? .. Benimle evlenir misin mi? ..'
Jill- Hayır şekerim 'Viagra aldım' dedi.
cem yılmaz
02.02.2005 - 15:36Her aşk, bitki isimleri ile başlar, hayvan isimleri ile biter.'
Cem Yılmaz
fatih akın
02.02.2005 - 15:22Bir yönetmen: Fatih Akın
Berlin Film Festivali 'Altın Ayı' ödülünü kazanan 'Duvara Karşı' filminin 30 yaşındaki yönetmeni Fatih Akın'ı bu kez oyuncu olarak izlemeye hazırlanın. 21 Ocak'ta gösterime girecek 'Hırsız Var! ' filminde bir soyguncuyu oynayan 'geleceği çok parlak' yönetmen Fatih Akın, rolünü tamamen doğaçlama oynamış. 'Benim Türkçem iyi değil, senaryoyu okusam da iyi olmazdı' diyor.
* İyi filmler yaptınız, sinemaya farklı bir tarz getirdiniz tamam da yere göğe sığdırılamamak konusunda ne düşünüyorsunuz?
Açıkçası hiç bilmiyorum. Pek düşünmedim bunu. Bu benim ilk filmim değil, dördüncü filmim...
* Evet ve size dünya starı muamelesi yapılıyor...
Önemli ödüllerden birkaç tanesini kazandım. Filmin başarısı dışında aynı zamanda 'Duvara Karşı' sanki tam zamanında çıktı!
* Tam zamanında derken?
Bir damar buldu medyada, insanlarda, dünyada sanki...
* Siz Avrupa'da bu kadar ödül toplamış bir yönetmen olarak neden bir Türk filminde oyuncu olmayı seçtiniz?
Karşı soru: Niye oynamayayım ki?
* Bu filme ya da role 'evet' demenizin özel bir nedeni var mı?
Açıkçası bu filmin yapımcılarından biri Ali Akdeniz, çok samimi arkadaşım. Benden rica etti; benim de ona bir gönül borcum vardı. 'Duvara Karşı'nın Türkiye'de yapımcılığını yaptı. Ben kendisini çok seviyorum. Israr etti 'gel oyna' diye. Ben de hayır diyemedim. Bir soyguncuyu oynuyorum. Açıkçası hiç zamanım da yoktu belli bir portre çizmek için... O sırada 'İstanbul'u Dinliyorum' diye bir belgesel çekiyordum Türkiye'de. Soğuk oynadım yani...
* Soğuk ne demek, çok da isteyerek gitmediniz öyle mi?
Bir hazırlanma dönemim olmadı. Gittim oraya oynadım, konsantre olamadım. Hiç! Senaryoda ne yazıyorsa oynadım, 'neleri çekiyoruz' diye sormuyordum bile. Tamamen emprovizeydi. Benim Türkçem de çok kuvvetli değil, senaryoyu da ezberlesem olmaz. Tamamen doğaçlama oldu.
* Yani senaryoyu okumadınız ve filmde sadece doğaçlama mı yaptınız?
Aynen öyle. Benim için de bir deneme oldu. Seyretmedim bile henüz!
Siz filmde de Almanya'dan gelmiş bir genci canlandırıyorsunuz. Sizin yer aldığınız ya da çektiğiniz her projede Almanya teması olacak mı?
Tabii ki! İstanbul'da yaşayan birini pat diye oynayamam, ona bayağı bir ön hazırlık gerekiyor, prova gerekiyor. Belli bir zaman Türkiye'de kalmam lazım. O zaman hakikaten bir oyunculuk yaşamam lazım. Bu bana yakındı. Aynı zamanda karakteri kendim yaratabildim, öyle bir serbestlik verdiler.
* Niye çektiğiniz her filmde Almanya konusu, göçmenlik sorunu var?
Açıkçası, ben Almanya-Türkiye diye bir kategori düşünmüyorum. Benim düşündüğüm kategori Fatih Akın, yani benim. Zaten dünyada çok vaktimiz yok, ömür çok kısa. Sadece bir çay içebiliyoruz, sonra ölüyoruz gidiyoruz, pek vaktimiz yok. O kısa vakitte kendimi ifade etmek, içimdekini ifade etmek istiyorum. Bu benim kişiselliğimin özel bir noktası. Belki yarın öbür gün Amerika'ya giderim, orada bir film yaparım, tamamen başka bir şey olur. Ama onun da benden bir şeyler ifade etmesi gerekiyor, yoksa yapamam. Ne bileyim... Ben Almanya'da yaşıyorum, o dili konuşuyorum ya da Türkiye'de yaşıyorum, Türkçe konuşuyorum. O iki dili, o iki kültürü, o iki sosyal hayatı tanıyorum. Tabii ki tanıdığım şeyleri anlatıyorum, tanımadığım şeyleri anlatırsam sinemam o kadar güçlü olmaz.
* Oyunculuğa ısındınız mı?
Aslında bu işe oyuncu olarak başladım. Yönetmenlikten önce oyuncuydum. Ama iyi gitmedi. Ben kendi oyunculuğumdan çok memnun değildim.
* Neden?
Benden çok daha iyi oyuncular var bir kere. Kendimi kamera arkasında daha rahat hissediyorum. Asıl işim kamera arkası!
* İyi bir yönetmen, oyuncuları iyi yönetebildiğine göre iyi bir oyuncu olamaz mı?
O yüzden ara sıra oynuyorum! Kırk yılda bir. Kimseyi kırmayayım diye... Aynı zamanda meraklıyım da, Türkiye'de bu iş nasıl yapılıyor diye. O tecrübeyi kazanmak, kaybetmemek için. Ben oyuncuları çok iyi anlıyorum. Oyuncunun korkularını, hissettiklerini biliyorum. Çünkü ben de bunları hissettim, ben de bu korkuları yaşadım. Onun için iyi bir oyuncu yönetmeniyim en azından.
* Almanya'da çalışmış, sinemaya Almanya'da başlamış biri olarak nasıl buldunuz Türk setlerini?
Kendimi hiç yabancı hissetmedim.
* Türk sinemasına hayranlığınızı her fırsatta söylüyorsunuz. Nedir orada bulduğunuz şey?
Hem çok seviyorum, hem kendimi oranın bir parçası olarak görüyorum. Buradaki öğrencilerime hep Türk filmleri seyrettiriyorum. Yavuz Turgul'un, Yılmaz Güney'in, Zeki Demirkubuz'un, Nuri Bilge Ceylan'ın sinemasını. Bana çok yakın bu sinema.
cesare pavese
02.02.2005 - 15:11Günleri değil, anları hatırlarız.'
Cesare Pavase
uzak
02.02.2005 - 15:09Figür 3: MEHMET EMİN TOPRAK (1974-2003)
Ölüm sebebi: Trafik Kazası
Cannes film festivalinde en iyi erkek oyuncu ödülünü alıp ne yazık ki bunu görememiş amatör bir oyuncuydu Mehmet Emin Toprak. Çanakkale lehçesine sahip, seramik fabrikasında işçilik yapan olabildiğince sıradan bir insandı. Neyse oydu deyim yerindeyse. Sadece Nuri Bilge Ceylan’ın filmlerinde oynadı. Kasaba, Koza, Mayıs Sıkıntısı ve Uzak. En sade biçimiyle, belki de oyunculuğun doğasına uymayan bir saflıkla görevini yerine getirdi. Kısa filmografisi James Dean gibi bir araba kazasıyla sonlandı. Ölümleri benzer olsa da yaşamları hiç de benzer değildi bu iki figürün. Şatafatı az, alengirli işlerden uzak, bir yaşamdı yaşadığı. Hısım akraba hatırıyla, girdiği oyunculuk kariyeri onu sıradanın binlerce görünüsünden biri olmaktan kurtardı. Tüm iyiler gibi erken gitti ama bize uzaklara fırtlatığı bakışını bıraktı.
sinefil
James Dean
02.02.2005 - 15:08Figür 1: JAMES DEAN (1931-1955)
Ölüm sebebi: Aşırı hız sonucu trafik kazası
James Dean belki de son elli yılın en popüler ikonlarından biridir. Yaşamıyla ve ölümüyle kendinden fazlasıyla söz ettirmiş ve “Hızlı yaşa genç öl” sözcük grubunu kendi için tescilletmiştir. Kariyeri boyunca sadece üç film yapıp fazlasıyla kıyak bir araba kazasında hakkı rahmetine kavuştuğunda 24 yaşındaydı. Öldükten sonra “Eğer bilmem kaç derece miyop olan gözlerine gözlüğünü taksaydı dümdüz çöldeki tek engel olan elektrik direğine çarpıp ölmeyecekti” dediler. Ayrıca “James bütün cool görüntüsüne rağmen topoşun tekiydi” dediler. Bu söylemler belki yerindeydi, ama akılda kalıcı bir değere sahip değildiler. James Dean’den geriye: Gözünün teki kısık diğeri tüm cinliği ile açık, saçları hafif briyantinli, deri ceketi yarı açık ve genel ifadesiyle “ne çamur atarsanız atın; gördüğünüz gibi tüm karizmamla buradayım, ayaktayım. Hayırlısıyla gelecek filmimde Liz Taylor ile takılacağım keyfim iyice yerine gelecek” diyen bir ifade, bir an kaldı. Özetle James Dean’den yadigar bir Jim Stark kaldı.
sinefil
ahmet altan
02.02.2005 - 15:02Eylül
.
Beni bu eylül öldürecek
Bir ask kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yataklari kadar akici,terkedilisler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir askin haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bagbozumu rengi soluklari kadar ürpertici.
Öglen günesleri; üzüm salkimlari kadar sicak.
Aksam rüzgarlari; tene dokunan bir kamçi kadar sehvetlidir.
Ben her yil ölümü ve aski bu ayda beklerim.....
Ve eylülün çiplak ayakalrina bir yazi birakirim.
Eylül sabahlari; kiliçlar kadar keskin isiltilariyla
tenimi kanatarak uyandirir beni.
Ben eylüle akarim.
Bir hüzün gibi akarim ben eylüle kanayan bir ask gibi,
siyah sallara bürünmüs,genç bir ölüm gibi akarim.
Seviserek,aglayarak ve ölerek akarim ben eylüle.
Her yil,hep ayni vakitte,genis bir irmak gibi
bütün hayati berrak sularinda yikayarak gelir,
beni ve herseyi koynuna alarak,
bir meçhule hüznüyle emzirerek götürür hep.
Kadinlari ve hüznü eylülde severim...
Keman konçertolarini,
aksam saatlerinde bir bir isik yangini ile kipkizil tüten
yalniz agaçlari,ürkek tebessümleri ve edepsiz kahkahakari severim.
Lacivert bir deniz benim ellerimde oynasir.
Sahiller,yasli bir kadin gibi kendine terkedilir
Sarkilar,incecik bürümcükten acilar vaad eder her dinleyene
Bitenin baslayana dokundugu yerdir eylül...
Onun için yanik yanik tütsü kokar,
Onun için degdigi yeri kanatir.
Eylülde ask,eylülde aci,eylülde yalnizlik zordur,
eylülde hersey zordur,ben eylülü onun için severim.
Eylül isiklarinda çirilçiplak ruhlar yikanir
Herkes herseye kapisini aralar 'bir ask oluverir asinalik'.
Ölüm kivircik saçlarini hayatin gögsüne dokundurur.
Aski ve ölümü ben hep bu ayda beklerim.
Nasil da mahsun ve nasil da tehditkardir.
Ben eylülde bütün asklardan ve ve kadinlardan korkarim...
Ben her yil eylülün çiplak ayaklarina bir yazi adarim.
Ve ben eylüle akarim
Bir hüzün gibi akarim ben eylüle,
kanayan bir ask gibi akarim,
Siyah sallara bürünmüs bir genç ölüm gibi akarim...
.
Ahmet Altan
.
kendisini sevmem ama bu şiiri güzel....
rammstein
01.02.2005 - 22:03Reise, Reise
[01] Reise, Reise
[02] Mein Teil
[03] Dalai Lama
[04] Keine Lust
[05] Los
[06] Amerika
[07] Moskau
[08] Morgenstern
[09] Stein Um Stein
[10] Ohne Dich
[11] Amour
Mutter
[01] Mein Herz Brennt
[02] Links 2 3 4
[03] Sonne
[04] Ich Will
[05] Feuer Frei!
[06] Mutter
[07] Spieluhr
[08] Zwitter
[09] Rein Raus
[10] Adios
[11] Nebel
Sehnsucht
[01] Sehnsucht
[02] Engel
[03] Tier
[04] Bestrafe Mich
[05] Du Hast
[06] Bück Dich
[07] Spiel Mit Mir
[08] Klavier
[09] Alter Mann
[10] Eifersucht
[11] Küss Mich (Fellfrosch)
Herzeleid
[01] Wollt Ihr Das Bett In Flammen Sehen?
[02] Der Meister
[03] Weisses Fleisch
[04] Asche Zu Asche
[05] Seemann
[06] Du Riechst So Gut
[07] Das Alte Leid
[08] Heirate Mich
[09] Herzeleid
[10] Laichzeit
[11] Rammstein
Di?er
[01] Angel
[02] Das Modell
[03] Feuerräder
[04] Jeder Lacht
[05] Kokain
[06] Schwarzes Glas
[07] Stripped
[08] Wilder Wein
[09] You Hate
[10] Hallelujah
[11] Pet Sematary
rammstein
01.02.2005 - 22:02Spiel Mit Mir
Wir teilen Zimmer und das Bett
Brüderlein komm und sei so nett
Brüderlein komm fass mich an
rutsch ganz dicht an mich heran
Vor dem Bett ein schwarzes Loch
und hinein fällt jedes Schaf
bin schon zu alt und zähl sie doch
denn ich find keinen Schlaf
Unterm Nabel im Geäst
wartet schon ein weisser Traum
Brüderlein komm halt dich fest
und schüttel mir das Laub vom Baum
Spiel ein Spiel mit mir
gib mir deine Hand und
spiel mit mir
ein Spiel
spiel mit mir
ein Spiel
spiel mit mir
weil wir alleine sind
spiel mit mir
ein Spiel
Vater Mutter Kind
Dem Brüderlein schmerzt die Hand
er dreht sich wieder an die Wand
der Bruder hilft mir dann und wann
damit ich schlafen kann
Spiel ein Spiel
mit mir
gib mir deine Hand und
spiel mit mir
ein Spiel
spiel mit mir
ein Spiel
spiel mit mir
weil wir alleine sind
spiel mit mir
ein Spiel
Vater Mutter Kind
rammstein
01.02.2005 - 22:00Mutter Anne
Die Tränen greiser Kinderschar
ich zieh sie auf ein weisses Haar
werf in die Luft die nasse Kette
und wünsch mir, dass ich eine Mutter hätte
Keine Sonne die mir scheint
keine Brust hat Milch geweint
in meiner Kehle steckt ein Schlauch
Hab keinen Nabel auf dem Bauch
Mutter
Ich durfte keine Nippel lecken
und keine Falte zum Verstecken
niemand gab mir einen Namen
gezeugt in Hast und ohne Samen
Der Mutter die mich nie geboren
hab ich heute Nacht geschworen
ich werd ihr eine Krankheit schenken
und sie danach im Fluss versenken
Mutter
In ihren Lungen wohnt ein Aal
auf meiner Stirn ein Muttermal
entferne es mit Messers Kuss
auch wenn ich daran sterben muss
Mutter
In ihren Lungen wohnt ein Aal
auf meiner Stirn ein Muttermal
entferne es mit Messers Kuss
auch wenn ich verbluten muss
Mutter
oh gib mir Kraft Çok ya?ly çocuk toplulu?unun gözya?y
Onlary beyaz bir saçla syralyyorum
Islak zinciri havaya fyrlatyyorum
Ve bir annem olsaydy diyorum
Benim için do?an bir güne? yok
Benim için hiç annemin sütü olmady
Bo?azyma sokulan bir boru oldu
Karnymda göbe?im yok
Anne
Biberonu emmeyi hiç byrakmadym
Ve benim barynaca?ym hiç bir oyuk yoktu
Kimse bana bir isim vermedi
Meni olmadan bana babalyk yapyldy
Beni do?urmayan anne için
Bu gece ebediyim
Ona bir hastalyk gönderece?im
Daha sonra onu nehire yatyraca?ym
Anne
Akci?erinde bir yylanbaly?y ya?yyor
Alnymda bir do?um lekesi
Bir byça?yn öpücü?ü ile yok oluyor
Ölümüme neden olsa bile
Anne
Akci?erinde bir yylanbaly?y ya?yyor
Alnymda bir do?um lekesi
Bir byça?yn öpücü?ü ile yok oluyor
Ölümüme neden olsa bile
Anne
Bana dayanma gücü ver
doors
01.02.2005 - 21:51Unhappy Girl
The Doors
Unhappy girl, Left all alone
Playing solitaire
Playing warden to your soul
You are locked in a prison
Of your own devise
And you can't believe
What it does to me
To see you
Crying
Unhappy girl
Tear your web away
Saw thru all your bars
Melt your cell today
You are caught in a prison
Of your own devise
Unhappy girl
Fly fast away
Don't miss your chance
To swim in mystery
You are dying in a prison
Of your own devise
metallica
01.02.2005 - 21:48My life suffocates
Planting seeds of hate
I've loved, turned to hate
Trapped far beyond my fate
I give
You take
This life that i forsake
Been cheated of my youth
You turned this lie to truth
Anger
Misery
You'll suffer unto me
Harvester of sorrow
Language of the mad
Harvester of sorrow
Pure black looking clear
My work is done soon here
Try getting back to me
Get back which used to be
Drink up
Shoot in
Let the beatings begin
Distributor of pain
Your loss becomes my gain
Anger
Misery
You'll suffer unto me
Harvester of sorrow
Language of the mad
Harvester of sorrow
All have said their prayers
Invade their nightmares
See into my eyes
You'll find where murder lies
Infanticide
Harvester of sorrow
Language of the mad
Harvester of sorrow
Language of the mad
Harvester of sorrow
metallica
01.02.2005 - 21:45I feel you too
Feel, those things you do
In your eyes I see a fire that burns
To free the you
That's wanting through
Deep inside you know,
The seeds I plant will grow
One day you will see
And dare to come down to me
Yeah c'mon, c'mon now take the chance
That's right
Lets dance
Snake, I am the snake
Tempting, that bite you take
Let me make your mind
leave yourself behind
Be not afraid
I've got what you need
hunger I will feed
One day you will see
And dare to come down to me
Yeah c'mon, c'mon now take the chance
That's right
Lets dance
One day you will see
And dare to come down to me
Yeah c'mon, c'mon now take the chance
That's right
Lets dance
Yeah, I feel you too
Feel, those things you do
In your eyes I see a fire that burns
To free the you
That's running through
Deep inside you know
seeds I plant will grow
One day you will see
And dare to come down to me
Yeah c'mon, c'mon now take the chance
That's right
Let's dance!
It's nice to see you here
Hilary Swank
01.02.2005 - 21:30Gerçek Ady: Hilary Ann Swank
Do?um Yeri: Lincoln, Nebraska, ABD
Do?um Tarihi: 30.07.1974
Boy: 1.70 m
Onu Ünlü Yapan Ne? Boys Don't Cry (1999) filmindeki Teena Brandon rolü ile ünlendi.
Birliktelikleri:
E?i: Chad Lowe, aktör, 1997'de evlendiler
Ailesi:
Annesi: Judy Swank
Ödüllerinden Bazylary:
2005: Golden Globe - En iyi aktris, Drama, Million Dollar Baby
2000: ShoWest - Yarynyn Kadyn Yyldyzy
1999: National Board of Review - Ba?aryly Performans, Boys Don't Cry
1999: Los Angeles Film Critics Association - En iyi aktris, Boys Don't Cry
1999: Boston Society of Film Critics - En iyi aktris, Boys Don't Cry
1999: Toronto Film Critics Association - En iyi aktris, Boys Don't Cry
1999: New York Film Critics Circle - En iyi aktris, Boys Don't Cry
1999: Broadcast Film Critics Association - En iyi aktris, Boys Don't Cry
1999: Dallas-Fort Worth Film Critics Association - En iyi aktris, Boys Don't Cry
1999: Golden Satellite - En iyi aktris (Drama) , Boys Don't Cry
1999: Golden Globe - En iyi aktris (Drama) , Boys Don't Cry
1999 - Oskar - En iyi aktris, Boys Don't Cry
E?itim:
- South Pasadena Lisesi, South Pasadena, Kaliforniya
Meraklysyna...
Boys Don't Cry (1999) filmindeki Teena Brandon rolü için saçlaryny kestirmi? ve rolüne hazyrlanyrken 1 ay boyunca erkek gibi ya?amy?ty.
16 ya?yndan beri profesyonel oyuncu.
Bir papa?any ve bir kedisi var.
E?i Chad Lowe ile Quiet Days in Hollywood (1997) filminin setinde tany?my?lardy ve 5 ay sonra evlenmi?lerdi
Boys Don't Cry (1999) filmi için günde 75$ (toplamda 3000$) ücret almy?ty.
Yspanyol ve yerli Amerikaly kary?ymy
O bir solak
film.gen.tr
Marilyn Monroe
01.02.2005 - 21:17küçük kız sesiyle ABD Başkanına 'iyi ki doğdun' diyerek şarkı söyledi, belleklere kazındı.
Erkeklerin arzu ettiği, kadınların olmayı arzu ettikleri bir seks sembolüydü.
Oysa ne sarışın ne de aptaldı ve sadece bir arzu nesnesi olmayı hep reddetti ama kimse duygularına önem vermiyor gibiydi...
Marilyn Monroe, 41 yıl önce 5 Ağustos'ta herşeyden vazgeçmişti
kadirli
01.02.2005 - 21:08adananın bir ilçesininden ibaretti eskiden..şimdi osmaniyenin oldu...
Barış Pirhasan
01.02.2005 - 21:05Babam Benden Hiçbir Şey Anlamıyor / Barış Pirhasan
Sırıtarak başka yol yok diyorlar
Çözmek için nice nice düğümü
Yapışacak birazcık izin versem
Avucuma İskender'in kılıcı
Biraz uyusam bir parça aklım yatsa
En azından sinirlerim düzelir
Siperimde mışıl mışıl uyurken
Kördüğümler soykırımla çözülür
Biliyorum İskender'in kılıcı
Bileylendi binlerce fabrikada
Kabzası tam ellerimize göre
Havada mis gibi kan kokusu
Yumuşasam azıcık inat etmesem
Şiddeti hep dağıtmasam gövdeme
İskender'in kördüğüm anısını
Yaşatmayı istemez miyim ben de
Kurşun marş ve bayraklar arasında
Biliyorum insan nasıl bilenir
Kördüğüme vurunca keskin çelik
Mızmız dünya çizgisinden boşanır
Ama sular yükseliyor boğuyor
İçimdeki kahramanı usulca
İki büklüm gülüyorum verirken
Anlamını bu karanlık sevince
Babam benden hiçbir şey anlamıyor
Yürüyoruz şeytanımla elele
Pişmanlığın yakıcı özlemini
Taşıyarak kalbimizde dörtnala...
Barış Pirhasan
01.02.2005 - 21:011951 yılında İstanbul'da doğdu. Ankara Fen Lisesi'ni bitirdi. İki yıl Ankara Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde öğrenim gördü. Daha sonra tıp öğrenimini yarıda bıraktı. İstanbul'da Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi. Yurtdışında sinema ve televizyon yönetmenliği üzerine eğitim yaptı.
İlk şiiri 1973'te Yeni Dergi'de yayımlandı. Militan ve Devrimci Savaşımda Sanat Emeği dergilerinin yazı kurullarında görev aldı. 1960 sonrası toplumcu şiirin ikinci kuşak şairleri arasında yer alır.
Aldığı ödüller
34. Antalya Altın Portakal Film Festivali
En İyi Senaryo (Usta Beni Öldürsene)
Yönettiği filmler
O da Beni Seviyor (2001)
Usta Beni Öldürsene (1997)
Yer Çekimli Aşklar-Gül ile Adem (1995)
Küçük Balıklar Üzerine Bir Masal (1989)
Senaryosunu yazdığı filmler
Herşey Aşk İçin (2002)
- [TV dizisi]
O da Beni Seviyor (2001)
Usta Beni Öldürsene (1997)
Aşk Üzerine Söylenmemiş Herşey-Monte Kristo (1995)
Yer Çekimli Aşklar-Gül ile Adem (1995)
Bekle Dedim Gölgeye (1990)
Küçük Balıklar Üzerine Bir Masal (1989)
Asiye Nasıl Kurtulur? (1987)
Kadının Adı Yok (1987)
Değirmen (1986)
Aaahhh Belinda (1986)
Adı Vasfiye (1985)
Amansız Yol (1985)
Badi (1983)
Andy Garcia
01.02.2005 - 20:56Asıl adı Andres Arturo Garci-Menendez olan Andy Garcia kuşkusuz son dönemlerde dünya vizyonuna ulaşan önemli aktörlerden birisi. 1990'da Mike Figgis'in 'Internal Affairs' filminde canlandırdığı iyi polis rolü ile bir ölçüde starlığa adım atan yakışıklı aktör, ardından 'Baba III/The Godfather III' de oynadı. Florida Uluslararası Üniversitesi'nde tiyatro öğrenimi gören Garcia, film dünyasına girmeden önce tiyatro ile uğraştı.
Üne kavuşturan yedi film
1986'da 'Ölmek İçin 8 Milyon Yol/8 Million Ways to Die' filminden sonra 1987'de Brian De Palma'nın 'Dokunulmazlar/The Untouchables' filminde FBI'ın keskin nişancısı olarak gördük. Riddley Scott'un 'Kara Yağmur/Black Rain' filminde ise dürüst bir polisi oynadı. 1990'da 'Internal Affairs' filminden sonra değişik türlerde ve rollerde gösterdi ustalığını: 1991'de 'Dead Again'de sıradan bir haber yazarı, 1992'de 'Jennifer 8' filminde iyi niyetli bir polis ve 1994'de 'Erkek Sevince/When A Man Loves A Woman' filminde ise alkolden kurtulmaya çalışan karısına yardımcı olmaya çalışan bir koca rolünde oynadı.
Müzik ve Garcia
Küba'da doğan, ailesinin 1961 yılında ABD'ye ilticasıyla beş yaşından itibaren ülkesinden uzak kalan Garcia'nın üç kız çocuğu var. Gloria Estefan'ın 'I See Your Smile' adlı klibinde de oynayan Andy Garcia, aynı zamanda müzik prodüktörlüğü de yapıyor ve Kübalı sanatçılara şans veriyor.
1. Girdap, Twisted (2004)
2. Ocean's 12, Ocean's Twelve (2004)
3. Confidence, Confidence (2003)
4. Ocean's Eleven, Ocean's Eleven (2001)
5. Aşkım İçin, Just the Ticket (1999)
6. Hoodlum, Hoodlum (1997)
7. Lorca, Garcia Lorca (1997)
8. Erkek Severse., When a Man Loves a Woman (1994)
9. Zoraki Kahraman, Hero (1992)
10. Baba III, The Godfather: Part III (1990)
11. Kara Yağmur, Black Rain (1989)
12. Dokunulmazlar, The Untouchables (1987)
13. Son Umut, Desperate Measures ()
14. Things To Do in Denver When You're Dead, Things To Do in Denver When You're Dead ()
15. Internal Affairs, Internal Affairs ()
16. Night Falls on Manhattan, Night Falls on Manhattan ()
17. The Mean Season, The Mean Season ()
kaynak...sinema.com
Andy Garcia
01.02.2005 - 20:53Doğum: 12 Nisan 1956 Havana,Küba. Garcia 5 yaşındayken ailesi ile birlikte Miami'ye göç ettiler.
Eğitim: Florida International Üniversitesinde okudu.
Aile durumu: Garcia 1982'den bu yana Maria Victoria Lorido ile evli bulunuyor. Çiftin üç kızları var.
İlk filmi: 1983 yılındaki 'A Night in Heaven'
Prensip: Andy Garcia, çıplak sahnelerin bulunduğu filmlerde kesinlikle oynamıyor.
Biliyor musunuz:? Garcia bir yapışık ikiz olarak dünyaya geldi. Gelişmemiş olan ikizi ameliyatla ayrıldı. Omuzunda bu ameliyattan kalan bir iz var.
Bunu biliyor musunuz:? Gloria Estefan'ın 'I See Your Smile' video klibindeki garsonlardan biriydi.
Televizyon: The Murder of Sherlock Holmes, Alfred Hitchcock Presents, Hill Street Blues ve Brothers dizilerinde rol aldı.
Gelecek: 'Swing Vote' adlı televizyon için yapılan bir filmde rol alacak
Toplam 672 mesaj bulundu