Onur Umut Adlı Üyenin Nedir Yazıları - Antolo ...

  • ayva

    02.02.2005 - 19:32

    ayva göbekli hatunlar,

  • estetik

    02.02.2005 - 19:31

    insanlardan çok hayvanlara yapılması kanaatindeyim....daha şık ve alımlı bir timsah örneğin,o dişleri yontsalar ,naif bir hava verseler..
    insanlar bahçelerine köpek yerine onu koyarlardı sanırım bekçi diye.

  • hollywood

    02.02.2005 - 15:52

    şimdilerde konusu tükenmekte olan amerikan sineması.
    ama haksızlıkta etmek istemiyorum,çok güzel filmler seyrettirdi önceleri.ama yeni dalga avrupa sineması kesinlikle daha iyi kesinlikle daha sanatsal.
    bir de marilyn manson un en sevdiğim ve bence iyi olan albümünün adı..

  • Alice in Chains

    02.02.2005 - 15:39

    1990'lı yılların en önemli rock gruplarından biri olan Alice In Chains, 1987 yılında Seattle'da, vokalde Layne Staley, vokal ve gitarda Jerry Cantrell, bas gitarda Mike Starr ve bateride Sean Kinney tarafından kuruldu. Bir çok açıdan 90'lı yılların başında ortaya çıkan heavy metal gruplarından biri olarak kabul edilen Alice In Chains; Van Halen matal'iyle post-punk stilini benimsedi kendine, böylece grup kendine hard rock'la akustik dokunuşların birleştiği nihilist bir sound geliştirdi.

    Onlar metal fanları için oldukça sert bulunurken şarkı sözlerinde ele aldıkları karanlık konularla Seattle çıkışlı grunge gruplarıyla anılmalarına sebep oldu. Ne var ki yaşanan bu bölünmeyle grup ikinci albümüyle bir çok platin albüm ödülünü aldı. 1992 yılında piyasaya sürdükleri Dirt ise grubun bölünmesine sebep oldu. Gitarist Jerry Cantrell her zaman için piyasadan yana bir tavır sergilerken solist Layne Staley istenmeyen underground kültürden etkilenmişti. Bu tip gerginlikler grubun ilk yıllarında adını duyurmasına sebep oldu fakat Dirt'le birlikte Alice In Chains uluslararası gerilimlerden uzak kalamadı bir yandan da bu onların potensiyallerini sonuna kadar kullanmasını engelledi.

    Layne Staley grubu, 80'li yılların ortasında lisedeyken Alice N Chains adıyla kurdu. O dönemde bir 'glam rock' grubunda bulunan Staley; Jarry Cantrell'le 1987 yılında Music Bank adlı müzisyenlerin topluca kaldığı bir prova deposunda tanıştı ve ikili grubun adını Alice in Chains olarak değiştirerek birlikte çalışmaya başladı. Bir süre sonra Cantrell'in arkadaşları olan bas gitarist Mike Starr ve baterist Sean Kinney'de gruba katıldı, elemanları tamamlanmış olan Alice in Chains Seattle'daki yerel barlarda çalmaya başladı.

    1989 yılında Clombia Plak Şirketi Alice in Chains'i metal dinleyicisine sunmak için grupla anlaşma imzaladı. 1990 yılında grup promosyon amacıyla 'We Die Young' EP'sini piyasaya sürdü. Parça Amerika'daki metal radyolarının bir numaralı ismi oldu, bu da grubun 1990 yılının Ağustos ayı çıkışlı 'Facelift'in piyasaya çıkması için zemin hazırladı. Alice In Chains albüm tanıtımı için Amerikayı kapsayan turne sırasında; Van Halen, Iggy Pop ve Poison'ın alt grubu olarak sahne aldı ve aynı yılın sonunda albüm altın plak ödülünün sahibi oldu. Bu turne aynı zamanda 'Live Face Lift' adıyla video formatında da yayınlandı. Albümde yer alan 'Man In The Box' parçası için gözleri dikilmiş bir adamın gösterildiği klip çekildi ve bu klip MTV tarafından oldukça desteklendi. Alice In Chains ikinci albümlerinin hazırlıkları aşamasında 1991 yılında akustik olarak nitelendirilen 'Sap' EP'sini piyasaya sürdü.

    Alice In Chains ikinci albümünü piyasaya sürmeden önce Seattle, Nirvana'nın büyük çıkışıyla birlikte ticari medyanın ilgi odağı oldu. Bunun sonucunda ise Alice in Chains'te metal grupluğundan çıkartılıp alternatif grup sıfatını aldı. Hemen akabinde de grup 'Would' single'ını piyasaya sürdü ki bu single aynı zamanda 1992 yılı çıkışlı 'Singles' filminin soundtrack'inde de yer almaktaydı.

    'Would' grubun yeni albümünü bekleyenler için bir cevap olmuştu ve bu yeni albümde, 1992 yılında bir çok olumlu eleştiriyle birlikte piyasaya çıkan 'Dirt' oldu. Fakat albümde yer alan şarkı sözleri solist ve şarkı sözü yazarı Layne Staley'nin madde bağımlılığına doğru bir yola saptığını gösteriyordu. Albümde yer alan 'Junkhead' ve 'Angry Chair' bunun göstergesiydi. Madde bağımlılığının yanı sıra Staley'nin çektiği aşk acıları da albümde kendini gösteriyordu. Albüme adını veren 'Dirt' işte Staley'nin çektiği bu aşk acısıyla ilgiliydi. Kendilerine yönlendirilen iyi ve kötü tüm eleştirileri arkalarına alan grup, 1993 yılında katıldıkları Lollapalooza turnesinde performanslarını en iyi şekilde sergilediler. Bu başarıda grubun Dirt albümünün o yıl 3 milyon kopya satışına ulaşmasına sebep oldu.

    Mike Starr'ın yer aldığı son tur, Rio de Jeneiro'daki Hollywood Festivali oldu. Yerine Osbourne'un eski basçısı Mike Inez gruba katıldı. 1993 yılında ise grubun 'Larger Than Life' adlı parçası Kiss Tribute albümünde yer aldı. Ayrıca John McTiernan'ın yönetmenliğini yaptığı 'Last Action Hero' filmin soundtrack'inde grubun iki parçası yer aldı.

    Alice in Chains 1994 yılında 'Jar of Flies' EP'sini piyasaya sürdü. Single piyasaya çıktığı ilk gün listelerde bir numaraya yerleşti. Grup; yükselen bu başarısına, rağmen turneye çıkmayı reddetti, bunun sebebi ise Staley'nin madde bağımlılığı idi. Ve yine 1994 yılında 'Jar of Flies'; 'Sap' ile birlikte yeniden basıldı.

    Aynı yılın sonunda Staley, aralarında Pearl Jam'den Mike McCready, Screaming Trees'den Barrett Martin ve John Baker Sounders'ında bulunduğu bir seri katil olan Gacy Bunch'ın adı verildiği grupla birlikte bir kaç konser verdi. Topluluk bir süre sonra adını Mad Season olarak değiştirdi ve 1995 yılının başında 'Above' adlı albümü piyasaya sürdü. Albümdeki parçaların biri hariç tamamı Staley tarafından yazılmıştı.

    Aynı yıl Alice in Chains tekrar toplandı ve üçüncü albümleri 'Alice in Chains'in hazırlıklarına başladı. Kapağında üç bacaklı bir köpeğin resmine yer verilen albüm piyasaya çıktığı ilk gün Amerika'daki müzik listelerinin bir numarası oldu. Ve yine grup turneyi çıkmamayı tercih etti. Bu tercihin sonucu ise grubun madde bağımlılığı konusunda geçen zamanda çok yol ilerlediği ve yakında dağılacakları yönünde çıkan haberler oldu. Ve aradan üç yıl geçtikten sonra grup, 1996 yılının Nisan ayında MTV için bir Unplugged konser vermeyi kabul etti. Verdikleri bu konser aynı yılın Temmuz'unda Colombia etiketiyle albüm olarak piyasaya çıktı. Unplugged bu albümde konserde yer almayan dört parça daha eklendi. Gelen başarıya rağmen grubun hayranları ve müzik eleştirmenleri grubun geleceği hakkında endişeliydiler.

    1998 yılında Jerry Cantrell'in solo albümü 'Boggy Depot' Clombia etiketiyle piyasaya çıktı. Aynı zamanda Inez, Guns'n Roses'ın gitaristi Slash'in solo projesi olan 'Snake Pit'e yardımcı oldu.

    Staley ise kendini Mad Season'ın çıkacak ikinci albümünden, Screaming Trees'in solisti Mark Lanegan'a verdi. 1999 yılında Sony, Alice in Chains'in üç cd'sinden oluşan bir box set'ini piyasaya sürdü. Yeni yüzyılla da birlikte Colombia Plak Şirketi, grubun 1990, 1993 ve 1996 yıllarında kaydetmiş olduğu canlı kayıtlarından, b-side'larından, festival şovlarından, demolarından, bootleg'lerinden oluşan 'Live' adındaki albümü piyasaya sürdü.

    Ve yıl 2002'yi gösterdiğinde, uzun süreden beri kendilerinden haber alınamayan Alice in Chains cephesinden 19 Nisan günü üzücü bir haber geldi. Grubun solisti Layne Staley ölüm sebebi açıklanmamış olsada madde bağımlılığı sebebi olduğu söylenen veya herhangi başka sebepten dolayı Seattle'daki evinde ölü bulundu. Bu arada aslında Staley'nin, 15 gündür kayıp olduğu açıklandı. Yolu bu yöne kaydıracak olursak ölüm tarihininde 5 Nisan'a yani Kurt Cobain'in ölüm gününe doğru ilerleyebileceğini görüyoruz. Bu tamamen bir tesadüf olabilir vaya doğru olan da budur ki Staley'nin madde bağımlılığı dışında bir takım sorunlar yaşadığı su götürmez bir gerçekti. Her zaman neşeli ve müzisyenler tarafından da son yirmi yılın en önemli seslerinden biri olarak kabul edilen Layne Staley bir dönüm noktası olarak bu türü seven ya da sevmeyen herkesin kabul etmesi gereken Seattle çıkışlı grunge gruplarının yaratmış olduğu akımın; Pearl Jam, Nirvana, Soundgarden ve niceleriyle birlikte anılması gereken Alice in Chains grubunun en önemli isimlerinden biriydi ve sadece gazete manşetlerinde 19 Nisan 2002 günü Seattle'daki evinde ölü bulundu cümlesinden çok daha fazla önem ve özen gösterilmesi gereken bir sanatçıydı.

  • enteresan diyaloglar

    02.02.2005 - 15:37

    Jill- Sevgilim dün gece bana öyle 'iki kelime' söyledi, havalara uçtum..
    Mary- Ay ne romantik.. 'Seni seviyorum mu dedi? .. Benimle evlenir misin mi? ..'
    Jill- Hayır şekerim 'Viagra aldım' dedi.

  • cem yılmaz

    02.02.2005 - 15:36

    Her aşk, bitki isimleri ile başlar, hayvan isimleri ile biter.'
    Cem Yılmaz

  • fatih akın

    02.02.2005 - 15:22

    Bir yönetmen: Fatih Akın

    Berlin Film Festivali 'Altın Ayı' ödülünü kazanan 'Duvara Karşı' filminin 30 yaşındaki yönetmeni Fatih Akın'ı bu kez oyuncu olarak izlemeye hazırlanın. 21 Ocak'ta gösterime girecek 'Hırsız Var! ' filminde bir soyguncuyu oynayan 'geleceği çok parlak' yönetmen Fatih Akın, rolünü tamamen doğaçlama oynamış. 'Benim Türkçem iyi değil, senaryoyu okusam da iyi olmazdı' diyor.

    * İyi filmler yaptınız, sinemaya farklı bir tarz getirdiniz tamam da yere göğe sığdırılamamak konusunda ne düşünüyorsunuz?
    Açıkçası hiç bilmiyorum. Pek düşünmedim bunu. Bu benim ilk filmim değil, dördüncü filmim...

    * Evet ve size dünya starı muamelesi yapılıyor...
    Önemli ödüllerden birkaç tanesini kazandım. Filmin başarısı dışında aynı zamanda 'Duvara Karşı' sanki tam zamanında çıktı!

    * Tam zamanında derken?
    Bir damar buldu medyada, insanlarda, dünyada sanki...

    * Siz Avrupa'da bu kadar ödül toplamış bir yönetmen olarak neden bir Türk filminde oyuncu olmayı seçtiniz?
    Karşı soru: Niye oynamayayım ki?

    * Bu filme ya da role 'evet' demenizin özel bir nedeni var mı?
    Açıkçası bu filmin yapımcılarından biri Ali Akdeniz, çok samimi arkadaşım. Benden rica etti; benim de ona bir gönül borcum vardı. 'Duvara Karşı'nın Türkiye'de yapımcılığını yaptı. Ben kendisini çok seviyorum. Israr etti 'gel oyna' diye. Ben de hayır diyemedim. Bir soyguncuyu oynuyorum. Açıkçası hiç zamanım da yoktu belli bir portre çizmek için... O sırada 'İstanbul'u Dinliyorum' diye bir belgesel çekiyordum Türkiye'de. Soğuk oynadım yani...

    * Soğuk ne demek, çok da isteyerek gitmediniz öyle mi?
    Bir hazırlanma dönemim olmadı. Gittim oraya oynadım, konsantre olamadım. Hiç! Senaryoda ne yazıyorsa oynadım, 'neleri çekiyoruz' diye sormuyordum bile. Tamamen emprovizeydi. Benim Türkçem de çok kuvvetli değil, senaryoyu da ezberlesem olmaz. Tamamen doğaçlama oldu.

    * Yani senaryoyu okumadınız ve filmde sadece doğaçlama mı yaptınız?
    Aynen öyle. Benim için de bir deneme oldu. Seyretmedim bile henüz!

    Siz filmde de Almanya'dan gelmiş bir genci canlandırıyorsunuz. Sizin yer aldığınız ya da çektiğiniz her projede Almanya teması olacak mı?
    Tabii ki! İstanbul'da yaşayan birini pat diye oynayamam, ona bayağı bir ön hazırlık gerekiyor, prova gerekiyor. Belli bir zaman Türkiye'de kalmam lazım. O zaman hakikaten bir oyunculuk yaşamam lazım. Bu bana yakındı. Aynı zamanda karakteri kendim yaratabildim, öyle bir serbestlik verdiler.

    * Niye çektiğiniz her filmde Almanya konusu, göçmenlik sorunu var?
    Açıkçası, ben Almanya-Türkiye diye bir kategori düşünmüyorum. Benim düşündüğüm kategori Fatih Akın, yani benim. Zaten dünyada çok vaktimiz yok, ömür çok kısa. Sadece bir çay içebiliyoruz, sonra ölüyoruz gidiyoruz, pek vaktimiz yok. O kısa vakitte kendimi ifade etmek, içimdekini ifade etmek istiyorum. Bu benim kişiselliğimin özel bir noktası. Belki yarın öbür gün Amerika'ya giderim, orada bir film yaparım, tamamen başka bir şey olur. Ama onun da benden bir şeyler ifade etmesi gerekiyor, yoksa yapamam. Ne bileyim... Ben Almanya'da yaşıyorum, o dili konuşuyorum ya da Türkiye'de yaşıyorum, Türkçe konuşuyorum. O iki dili, o iki kültürü, o iki sosyal hayatı tanıyorum. Tabii ki tanıdığım şeyleri anlatıyorum, tanımadığım şeyleri anlatırsam sinemam o kadar güçlü olmaz.

    * Oyunculuğa ısındınız mı?
    Aslında bu işe oyuncu olarak başladım. Yönetmenlikten önce oyuncuydum. Ama iyi gitmedi. Ben kendi oyunculuğumdan çok memnun değildim.

    * Neden?
    Benden çok daha iyi oyuncular var bir kere. Kendimi kamera arkasında daha rahat hissediyorum. Asıl işim kamera arkası!

    * İyi bir yönetmen, oyuncuları iyi yönetebildiğine göre iyi bir oyuncu olamaz mı?
    O yüzden ara sıra oynuyorum! Kırk yılda bir. Kimseyi kırmayayım diye... Aynı zamanda meraklıyım da, Türkiye'de bu iş nasıl yapılıyor diye. O tecrübeyi kazanmak, kaybetmemek için. Ben oyuncuları çok iyi anlıyorum. Oyuncunun korkularını, hissettiklerini biliyorum. Çünkü ben de bunları hissettim, ben de bu korkuları yaşadım. Onun için iyi bir oyuncu yönetmeniyim en azından.

    * Almanya'da çalışmış, sinemaya Almanya'da başlamış biri olarak nasıl buldunuz Türk setlerini?
    Kendimi hiç yabancı hissetmedim.

    * Türk sinemasına hayranlığınızı her fırsatta söylüyorsunuz. Nedir orada bulduğunuz şey?
    Hem çok seviyorum, hem kendimi oranın bir parçası olarak görüyorum. Buradaki öğrencilerime hep Türk filmleri seyrettiriyorum. Yavuz Turgul'un, Yılmaz Güney'in, Zeki Demirkubuz'un, Nuri Bilge Ceylan'ın sinemasını. Bana çok yakın bu sinema.

  • cesare pavese

    02.02.2005 - 15:11

    Günleri değil, anları hatırlarız.'
    Cesare Pavase

  • uzak

    02.02.2005 - 15:09

    Figür 3: MEHMET EMİN TOPRAK (1974-2003)
    Ölüm sebebi: Trafik Kazası
    Cannes film festivalinde en iyi erkek oyuncu ödülünü alıp ne yazık ki bunu görememiş amatör bir oyuncuydu Mehmet Emin Toprak. Çanakkale lehçesine sahip, seramik fabrikasında işçilik yapan olabildiğince sıradan bir insandı. Neyse oydu deyim yerindeyse. Sadece Nuri Bilge Ceylan’ın filmlerinde oynadı. Kasaba, Koza, Mayıs Sıkıntısı ve Uzak. En sade biçimiyle, belki de oyunculuğun doğasına uymayan bir saflıkla görevini yerine getirdi. Kısa filmografisi James Dean gibi bir araba kazasıyla sonlandı. Ölümleri benzer olsa da yaşamları hiç de benzer değildi bu iki figürün. Şatafatı az, alengirli işlerden uzak, bir yaşamdı yaşadığı. Hısım akraba hatırıyla, girdiği oyunculuk kariyeri onu sıradanın binlerce görünüsünden biri olmaktan kurtardı. Tüm iyiler gibi erken gitti ama bize uzaklara fırtlatığı bakışını bıraktı.
    sinefil

  • James Dean

    02.02.2005 - 15:08

    Figür 1: JAMES DEAN (1931-1955)
    Ölüm sebebi: Aşırı hız sonucu trafik kazası
    James Dean belki de son elli yılın en popüler ikonlarından biridir. Yaşamıyla ve ölümüyle kendinden fazlasıyla söz ettirmiş ve “Hızlı yaşa genç öl” sözcük grubunu kendi için tescilletmiştir. Kariyeri boyunca sadece üç film yapıp fazlasıyla kıyak bir araba kazasında hakkı rahmetine kavuştuğunda 24 yaşındaydı. Öldükten sonra “Eğer bilmem kaç derece miyop olan gözlerine gözlüğünü taksaydı dümdüz çöldeki tek engel olan elektrik direğine çarpıp ölmeyecekti” dediler. Ayrıca “James bütün cool görüntüsüne rağmen topoşun tekiydi” dediler. Bu söylemler belki yerindeydi, ama akılda kalıcı bir değere sahip değildiler. James Dean’den geriye: Gözünün teki kısık diğeri tüm cinliği ile açık, saçları hafif briyantinli, deri ceketi yarı açık ve genel ifadesiyle “ne çamur atarsanız atın; gördüğünüz gibi tüm karizmamla buradayım, ayaktayım. Hayırlısıyla gelecek filmimde Liz Taylor ile takılacağım keyfim iyice yerine gelecek” diyen bir ifade, bir an kaldı. Özetle James Dean’den yadigar bir Jim Stark kaldı.

    sinefil

  • ahmet altan

    02.02.2005 - 15:02

    Eylül
    .
    Beni bu eylül öldürecek
    Bir ask kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
    Zina yataklari kadar akici,terkedilisler kadar hüzünlü.
    Sabah serinlikleri; yeni bir askin haberlerini getiren
    eski yunan ilahelerinin bagbozumu rengi soluklari kadar ürpertici.
    Öglen günesleri; üzüm salkimlari kadar sicak.
    Aksam rüzgarlari; tene dokunan bir kamçi kadar sehvetlidir.
    Ben her yil ölümü ve aski bu ayda beklerim.....

    Ve eylülün çiplak ayakalrina bir yazi birakirim.
    Eylül sabahlari; kiliçlar kadar keskin isiltilariyla
    tenimi kanatarak uyandirir beni.
    Ben eylüle akarim.
    Bir hüzün gibi akarim ben eylüle kanayan bir ask gibi,
    siyah sallara bürünmüs,genç bir ölüm gibi akarim.
    Seviserek,aglayarak ve ölerek akarim ben eylüle.
    Her yil,hep ayni vakitte,genis bir irmak gibi
    bütün hayati berrak sularinda yikayarak gelir,
    beni ve herseyi koynuna alarak,
    bir meçhule hüznüyle emzirerek götürür hep.
    Kadinlari ve hüznü eylülde severim...

    Keman konçertolarini,
    aksam saatlerinde bir bir isik yangini ile kipkizil tüten
    yalniz agaçlari,ürkek tebessümleri ve edepsiz kahkahakari severim.
    Lacivert bir deniz benim ellerimde oynasir.
    Sahiller,yasli bir kadin gibi kendine terkedilir
    Sarkilar,incecik bürümcükten acilar vaad eder her dinleyene
    Bitenin baslayana dokundugu yerdir eylül...

    Onun için yanik yanik tütsü kokar,
    Onun için degdigi yeri kanatir.
    Eylülde ask,eylülde aci,eylülde yalnizlik zordur,
    eylülde hersey zordur,ben eylülü onun için severim.
    Eylül isiklarinda çirilçiplak ruhlar yikanir
    Herkes herseye kapisini aralar 'bir ask oluverir asinalik'.
    Ölüm kivircik saçlarini hayatin gögsüne dokundurur.
    Aski ve ölümü ben hep bu ayda beklerim.
    Nasil da mahsun ve nasil da tehditkardir.
    Ben eylülde bütün asklardan ve ve kadinlardan korkarim...

    Ben her yil eylülün çiplak ayaklarina bir yazi adarim.
    Ve ben eylüle akarim
    Bir hüzün gibi akarim ben eylüle,
    kanayan bir ask gibi akarim,
    Siyah sallara bürünmüs bir genç ölüm gibi akarim...
    .
    Ahmet Altan
    .
    kendisini sevmem ama bu şiiri güzel....

  • rammstein

    01.02.2005 - 22:03

    Reise, Reise
    [01] Reise, Reise

    [02] Mein Teil

    [03] Dalai Lama

    [04] Keine Lust

    [05] Los

    [06] Amerika

    [07] Moskau

    [08] Morgenstern

    [09] Stein Um Stein

    [10] Ohne Dich

    [11] Amour

    Mutter
    [01] Mein Herz Brennt

    [02] Links 2 3 4

    [03] Sonne

    [04] Ich Will

    [05] Feuer Frei!

    [06] Mutter

    [07] Spieluhr

    [08] Zwitter

    [09] Rein Raus

    [10] Adios

    [11] Nebel

    Sehnsucht
    [01] Sehnsucht

    [02] Engel

    [03] Tier

    [04] Bestrafe Mich

    [05] Du Hast

    [06] Bück Dich

    [07] Spiel Mit Mir

    [08] Klavier

    [09] Alter Mann

    [10] Eifersucht

    [11] Küss Mich (Fellfrosch)

    Herzeleid
    [01] Wollt Ihr Das Bett In Flammen Sehen?

    [02] Der Meister

    [03] Weisses Fleisch

    [04] Asche Zu Asche

    [05] Seemann

    [06] Du Riechst So Gut

    [07] Das Alte Leid

    [08] Heirate Mich

    [09] Herzeleid

    [10] Laichzeit

    [11] Rammstein

    Di?er
    [01] Angel

    [02] Das Modell

    [03] Feuerräder

    [04] Jeder Lacht

    [05] Kokain

    [06] Schwarzes Glas

    [07] Stripped

    [08] Wilder Wein

    [09] You Hate

    [10] Hallelujah

    [11] Pet Sematary

  • rammstein

    01.02.2005 - 22:02

    Spiel Mit Mir
    Wir teilen Zimmer und das Bett
    Brüderlein komm und sei so nett
    Brüderlein komm fass mich an
    rutsch ganz dicht an mich heran

    Vor dem Bett ein schwarzes Loch
    und hinein fällt jedes Schaf
    bin schon zu alt und zähl sie doch
    denn ich find keinen Schlaf

    Unterm Nabel im Geäst
    wartet schon ein weisser Traum
    Brüderlein komm halt dich fest
    und schüttel mir das Laub vom Baum

    Spiel ein Spiel mit mir
    gib mir deine Hand und
    spiel mit mir
    ein Spiel
    spiel mit mir
    ein Spiel
    spiel mit mir
    weil wir alleine sind
    spiel mit mir
    ein Spiel
    Vater Mutter Kind

    Dem Brüderlein schmerzt die Hand
    er dreht sich wieder an die Wand
    der Bruder hilft mir dann und wann
    damit ich schlafen kann

    Spiel ein Spiel
    mit mir
    gib mir deine Hand und
    spiel mit mir
    ein Spiel
    spiel mit mir
    ein Spiel
    spiel mit mir
    weil wir alleine sind
    spiel mit mir
    ein Spiel
    Vater Mutter Kind

  • rammstein

    01.02.2005 - 22:00

    Mutter Anne
    Die Tränen greiser Kinderschar
    ich zieh sie auf ein weisses Haar
    werf in die Luft die nasse Kette
    und wünsch mir, dass ich eine Mutter hätte

    Keine Sonne die mir scheint
    keine Brust hat Milch geweint
    in meiner Kehle steckt ein Schlauch
    Hab keinen Nabel auf dem Bauch

    Mutter

    Ich durfte keine Nippel lecken
    und keine Falte zum Verstecken
    niemand gab mir einen Namen
    gezeugt in Hast und ohne Samen

    Der Mutter die mich nie geboren
    hab ich heute Nacht geschworen
    ich werd ihr eine Krankheit schenken
    und sie danach im Fluss versenken

    Mutter

    In ihren Lungen wohnt ein Aal
    auf meiner Stirn ein Muttermal
    entferne es mit Messers Kuss
    auch wenn ich daran sterben muss

    Mutter

    In ihren Lungen wohnt ein Aal
    auf meiner Stirn ein Muttermal
    entferne es mit Messers Kuss
    auch wenn ich verbluten muss

    Mutter
    oh gib mir Kraft Çok ya?ly çocuk toplulu?unun gözya?y
    Onlary beyaz bir saçla syralyyorum
    Islak zinciri havaya fyrlatyyorum
    Ve bir annem olsaydy diyorum

    Benim için do?an bir güne? yok
    Benim için hiç annemin sütü olmady
    Bo?azyma sokulan bir boru oldu
    Karnymda göbe?im yok

    Anne

    Biberonu emmeyi hiç byrakmadym
    Ve benim barynaca?ym hiç bir oyuk yoktu
    Kimse bana bir isim vermedi
    Meni olmadan bana babalyk yapyldy

    Beni do?urmayan anne için
    Bu gece ebediyim
    Ona bir hastalyk gönderece?im
    Daha sonra onu nehire yatyraca?ym

    Anne

    Akci?erinde bir yylanbaly?y ya?yyor
    Alnymda bir do?um lekesi
    Bir byça?yn öpücü?ü ile yok oluyor
    Ölümüme neden olsa bile

    Anne

    Akci?erinde bir yylanbaly?y ya?yyor
    Alnymda bir do?um lekesi
    Bir byça?yn öpücü?ü ile yok oluyor
    Ölümüme neden olsa bile

    Anne
    Bana dayanma gücü ver

  • doors

    01.02.2005 - 21:51

    Unhappy Girl
    The Doors

    Unhappy girl, Left all alone
    Playing solitaire
    Playing warden to your soul
    You are locked in a prison
    Of your own devise
    And you can't believe
    What it does to me
    To see you
    Crying
    Unhappy girl
    Tear your web away
    Saw thru all your bars
    Melt your cell today
    You are caught in a prison
    Of your own devise
    Unhappy girl
    Fly fast away
    Don't miss your chance
    To swim in mystery
    You are dying in a prison
    Of your own devise

  • metallica

    01.02.2005 - 21:48

    My life suffocates
    Planting seeds of hate
    I've loved, turned to hate
    Trapped far beyond my fate

    I give
    You take
    This life that i forsake
    Been cheated of my youth
    You turned this lie to truth

    Anger
    Misery
    You'll suffer unto me

    Harvester of sorrow
    Language of the mad
    Harvester of sorrow

    Pure black looking clear
    My work is done soon here
    Try getting back to me
    Get back which used to be

    Drink up
    Shoot in
    Let the beatings begin
    Distributor of pain
    Your loss becomes my gain

    Anger
    Misery
    You'll suffer unto me

    Harvester of sorrow
    Language of the mad
    Harvester of sorrow

    All have said their prayers
    Invade their nightmares
    See into my eyes
    You'll find where murder lies

    Infanticide

    Harvester of sorrow
    Language of the mad
    Harvester of sorrow
    Language of the mad
    Harvester of sorrow

  • metallica

    01.02.2005 - 21:45

    I feel you too
    Feel, those things you do
    In your eyes I see a fire that burns
    To free the you
    That's wanting through
    Deep inside you know,
    The seeds I plant will grow

    One day you will see
    And dare to come down to me
    Yeah c'mon, c'mon now take the chance
    That's right
    Lets dance

    Snake, I am the snake
    Tempting, that bite you take
    Let me make your mind
    leave yourself behind
    Be not afraid
    I've got what you need
    hunger I will feed

    One day you will see
    And dare to come down to me
    Yeah c'mon, c'mon now take the chance
    That's right
    Lets dance


    One day you will see
    And dare to come down to me
    Yeah c'mon, c'mon now take the chance
    That's right
    Lets dance

    Yeah, I feel you too
    Feel, those things you do
    In your eyes I see a fire that burns
    To free the you
    That's running through
    Deep inside you know
    seeds I plant will grow

    One day you will see
    And dare to come down to me
    Yeah c'mon, c'mon now take the chance
    That's right
    Let's dance!

    It's nice to see you here

  • Hilary Swank

    01.02.2005 - 21:30

    Gerçek Ady: Hilary Ann Swank
    Do?um Yeri: Lincoln, Nebraska, ABD
    Do?um Tarihi: 30.07.1974

    Boy: 1.70 m

    Onu Ünlü Yapan Ne? Boys Don't Cry (1999) filmindeki Teena Brandon rolü ile ünlendi.

    Birliktelikleri:
    E?i: Chad Lowe, aktör, 1997'de evlendiler

    Ailesi:
    Annesi: Judy Swank

    Ödüllerinden Bazylary:
    2005: Golden Globe - En iyi aktris, Drama, Million Dollar Baby
    2000: ShoWest - Yarynyn Kadyn Yyldyzy
    1999: National Board of Review - Ba?aryly Performans, Boys Don't Cry
    1999: Los Angeles Film Critics Association - En iyi aktris, Boys Don't Cry
    1999: Boston Society of Film Critics - En iyi aktris, Boys Don't Cry
    1999: Toronto Film Critics Association - En iyi aktris, Boys Don't Cry
    1999: New York Film Critics Circle - En iyi aktris, Boys Don't Cry
    1999: Broadcast Film Critics Association - En iyi aktris, Boys Don't Cry
    1999: Dallas-Fort Worth Film Critics Association - En iyi aktris, Boys Don't Cry
    1999: Golden Satellite - En iyi aktris (Drama) , Boys Don't Cry
    1999: Golden Globe - En iyi aktris (Drama) , Boys Don't Cry
    1999 - Oskar - En iyi aktris, Boys Don't Cry

    E?itim:
    - South Pasadena Lisesi, South Pasadena, Kaliforniya

    Meraklysyna...

    Boys Don't Cry (1999) filmindeki Teena Brandon rolü için saçlaryny kestirmi? ve rolüne hazyrlanyrken 1 ay boyunca erkek gibi ya?amy?ty.
    16 ya?yndan beri profesyonel oyuncu.
    Bir papa?any ve bir kedisi var.
    E?i Chad Lowe ile Quiet Days in Hollywood (1997) filminin setinde tany?my?lardy ve 5 ay sonra evlenmi?lerdi
    Boys Don't Cry (1999) filmi için günde 75$ (toplamda 3000$) ücret almy?ty.
    Yspanyol ve yerli Amerikaly kary?ymy
    O bir solak
    film.gen.tr

  • Marilyn Monroe

    01.02.2005 - 21:17

    küçük kız sesiyle ABD Başkanına 'iyi ki doğdun' diyerek şarkı söyledi, belleklere kazındı.
    Erkeklerin arzu ettiği, kadınların olmayı arzu ettikleri bir seks sembolüydü.
    Oysa ne sarışın ne de aptaldı ve sadece bir arzu nesnesi olmayı hep reddetti ama kimse duygularına önem vermiyor gibiydi...
    Marilyn Monroe, 41 yıl önce 5 Ağustos'ta herşeyden vazgeçmişti

  • kadirli

    01.02.2005 - 21:08

    adananın bir ilçesininden ibaretti eskiden..şimdi osmaniyenin oldu...

  • Barış Pirhasan

    01.02.2005 - 21:05

    Babam Benden Hiçbir Şey Anlamıyor / Barış Pirhasan

    Sırıtarak başka yol yok diyorlar
    Çözmek için nice nice düğümü
    Yapışacak birazcık izin versem
    Avucuma İskender'in kılıcı

    Biraz uyusam bir parça aklım yatsa
    En azından sinirlerim düzelir
    Siperimde mışıl mışıl uyurken
    Kördüğümler soykırımla çözülür

    Biliyorum İskender'in kılıcı
    Bileylendi binlerce fabrikada
    Kabzası tam ellerimize göre
    Havada mis gibi kan kokusu

    Yumuşasam azıcık inat etmesem
    Şiddeti hep dağıtmasam gövdeme
    İskender'in kördüğüm anısını
    Yaşatmayı istemez miyim ben de

    Kurşun marş ve bayraklar arasında
    Biliyorum insan nasıl bilenir
    Kördüğüme vurunca keskin çelik
    Mızmız dünya çizgisinden boşanır

    Ama sular yükseliyor boğuyor
    İçimdeki kahramanı usulca
    İki büklüm gülüyorum verirken
    Anlamını bu karanlık sevince

    Babam benden hiçbir şey anlamıyor
    Yürüyoruz şeytanımla elele
    Pişmanlığın yakıcı özlemini
    Taşıyarak kalbimizde dörtnala...

  • Barış Pirhasan

    01.02.2005 - 21:01

    1951 yılında İstanbul'da doğdu. Ankara Fen Lisesi'ni bitirdi. İki yıl Ankara Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde öğrenim gördü. Daha sonra tıp öğrenimini yarıda bıraktı. İstanbul'da Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi. Yurtdışında sinema ve televizyon yönetmenliği üzerine eğitim yaptı.

    İlk şiiri 1973'te Yeni Dergi'de yayımlandı. Militan ve Devrimci Savaşımda Sanat Emeği dergilerinin yazı kurullarında görev aldı. 1960 sonrası toplumcu şiirin ikinci kuşak şairleri arasında yer alır.


    Aldığı ödüller

    34. Antalya Altın Portakal Film Festivali
    En İyi Senaryo (Usta Beni Öldürsene)

    Yönettiği filmler

    O da Beni Seviyor (2001)
    Usta Beni Öldürsene (1997)
    Yer Çekimli Aşklar-Gül ile Adem (1995)
    Küçük Balıklar Üzerine Bir Masal (1989)
    Senaryosunu yazdığı filmler

    Herşey Aşk İçin (2002)
    - [TV dizisi]
    O da Beni Seviyor (2001)
    Usta Beni Öldürsene (1997)
    Aşk Üzerine Söylenmemiş Herşey-Monte Kristo (1995)
    Yer Çekimli Aşklar-Gül ile Adem (1995)
    Bekle Dedim Gölgeye (1990)
    Küçük Balıklar Üzerine Bir Masal (1989)
    Asiye Nasıl Kurtulur? (1987)
    Kadının Adı Yok (1987)
    Değirmen (1986)
    Aaahhh Belinda (1986)
    Adı Vasfiye (1985)
    Amansız Yol (1985)
    Badi (1983)

  • Andy Garcia

    01.02.2005 - 20:56

    Asıl adı Andres Arturo Garci-Menendez olan Andy Garcia kuşkusuz son dönemlerde dünya vizyonuna ulaşan önemli aktörlerden birisi. 1990'da Mike Figgis'in 'Internal Affairs' filminde canlandırdığı iyi polis rolü ile bir ölçüde starlığa adım atan yakışıklı aktör, ardından 'Baba III/The Godfather III' de oynadı. Florida Uluslararası Üniversitesi'nde tiyatro öğrenimi gören Garcia, film dünyasına girmeden önce tiyatro ile uğraştı.

    Üne kavuşturan yedi film
    1986'da 'Ölmek İçin 8 Milyon Yol/8 Million Ways to Die' filminden sonra 1987'de Brian De Palma'nın 'Dokunulmazlar/The Untouchables' filminde FBI'ın keskin nişancısı olarak gördük. Riddley Scott'un 'Kara Yağmur/Black Rain' filminde ise dürüst bir polisi oynadı. 1990'da 'Internal Affairs' filminden sonra değişik türlerde ve rollerde gösterdi ustalığını: 1991'de 'Dead Again'de sıradan bir haber yazarı, 1992'de 'Jennifer 8' filminde iyi niyetli bir polis ve 1994'de 'Erkek Sevince/When A Man Loves A Woman' filminde ise alkolden kurtulmaya çalışan karısına yardımcı olmaya çalışan bir koca rolünde oynadı.

    Müzik ve Garcia
    Küba'da doğan, ailesinin 1961 yılında ABD'ye ilticasıyla beş yaşından itibaren ülkesinden uzak kalan Garcia'nın üç kız çocuğu var. Gloria Estefan'ın 'I See Your Smile' adlı klibinde de oynayan Andy Garcia, aynı zamanda müzik prodüktörlüğü de yapıyor ve Kübalı sanatçılara şans veriyor.


    1. Girdap, Twisted (2004)

    2. Ocean's 12, Ocean's Twelve (2004)

    3. Confidence, Confidence (2003)

    4. Ocean's Eleven, Ocean's Eleven (2001)

    5. Aşkım İçin, Just the Ticket (1999)

    6. Hoodlum, Hoodlum (1997)

    7. Lorca, Garcia Lorca (1997)

    8. Erkek Severse., When a Man Loves a Woman (1994)

    9. Zoraki Kahraman, Hero (1992)

    10. Baba III, The Godfather: Part III (1990)

    11. Kara Yağmur, Black Rain (1989)

    12. Dokunulmazlar, The Untouchables (1987)

    13. Son Umut, Desperate Measures ()

    14. Things To Do in Denver When You're Dead, Things To Do in Denver When You're Dead ()

    15. Internal Affairs, Internal Affairs ()

    16. Night Falls on Manhattan, Night Falls on Manhattan ()

    17. The Mean Season, The Mean Season ()
    kaynak...sinema.com

  • Andy Garcia

    01.02.2005 - 20:53

    Doğum: 12 Nisan 1956 Havana,Küba. Garcia 5 yaşındayken ailesi ile birlikte Miami'ye göç ettiler.

    Eğitim: Florida International Üniversitesinde okudu.

    Aile durumu: Garcia 1982'den bu yana Maria Victoria Lorido ile evli bulunuyor. Çiftin üç kızları var.

    İlk filmi: 1983 yılındaki 'A Night in Heaven'

    Prensip: Andy Garcia, çıplak sahnelerin bulunduğu filmlerde kesinlikle oynamıyor.

    Biliyor musunuz:? Garcia bir yapışık ikiz olarak dünyaya geldi. Gelişmemiş olan ikizi ameliyatla ayrıldı. Omuzunda bu ameliyattan kalan bir iz var.

    Bunu biliyor musunuz:? Gloria Estefan'ın 'I See Your Smile' video klibindeki garsonlardan biriydi.

    Televizyon: The Murder of Sherlock Holmes, Alfred Hitchcock Presents, Hill Street Blues ve Brothers dizilerinde rol aldı.

    Gelecek: 'Swing Vote' adlı televizyon için yapılan bir filmde rol alacak

Toplam 672 mesaj bulundu