-
yaşar nuri öztürk
08.08.2009 - 13:48Galile'ye sövmenin onursuz rantı
1642 yılında ölen Galile (özgün yazılışı ile Galileo Galilei) , sadece bir kişinin adı değil, bilim, onur, ıstırap ve direnç ilkelerinin de sembolik ifadesidir.
Dünyanın döndüğünü keşfettiği için başına gelenleri biliyoruz. Onu zamanın üstüne çıkaran sözü de biliyoruz:
'Ben dönmüyor desem de dünya dönüyor.'
Şimdi tablonun ibret kısmına bakalım:
Galile 'Dünya dönüyor' dediğinde bunun aksini söyleyenler, Allah ile aldatan egemen güçler tarafından ödüllendiriliyordu. Dünyanın döndüğünü söyleyerek Galile'ye katılanlar ise işkence ve hapse mâruz kalıyor, aileleri, yakınları takibe alınıyordu.
Yani dünyanın dönüyor olması (gerçek) , onun dönmediğini söyleyen alçaklığı (çıkarcılık) etkisiz kılamıyordu.
Galile işte bize bunları hatırlatan bir ışık devi...
Galile'ye o gün sövmenin büyük rantı vardı. Ona sövmek para, mevki, alkış getiriyordu.
Ve gerçeği değil de çıkarı esas alan bütün alçaklar, namussuzlar, omurgasızlar, yalcılar, yalakalar, yüzünden ışık yerine riya irini akan bilcümle şerefsizler Galile'ye söverek 'muteber adam' oluyorlardı. Çünkü kitleleri sürüye döndürenler, kutsalı paravan yapanlar, Allah ile aldatanlar, Galile'ye sövmenin alkış getireceğini kabul ettirmişlerdi.
Galile'ye söven rahat ediyordu, bir eli yağda, bir eli balda yaşıyordu.
Ve erdemsizliğin ucuzluğunu öne çıkaran alçaklık, vicdanların onayladığı Galile'yi yenik düşürüyordu...GALİLE'NİN SİMGELEDİĞİ GERÇEK: İŞLETİLEN AKIL
Kur'an, 'aklını işletmeyenler üzerine pislik indirileceğini' söylüyor. (Yûnus, 1000)
Bu, bir anlamda, aklın sembolü olan Galilelerin devre dışı tutulmasının ifadesidir.
Geri kalmışlığı dinleştirmiş ülkelerde ölen Galileler doğanlardan daima fazla.
İslam dünyası kendi toprağından çıkan Galilelere yaptığı zulümlerin faturasını ödüyor, cezasını çekiyor. Daha çok çekecek. Çünkü henüz bu aslî günahının bilincine vararak gerekli tövbeyi yapmamıştır. Önce bu bilince varacak, sonra tövbe edecek, daha sonra da gerekli ıstırabı çekerek kurtulacak.
İslam dünyası henüz birinci aşamanın eşiğinde... İslam dünyasının asırlardır işlediği suç, Galilelerini yok etmek veya çileye mâruz bırakmaktır. Yoksa bu hallere düşer miydi?
İslam dünyasının esas ıstırap kaynağı İsrail füzeleri değil, Galilelerine yaptığı kötülüklerin günah faturası.
Bir yandan, 'Bizim dinimizde engizisyon yok, engizisyon Hıristiyanlığın malıdır' diye nutuk atıyorlar, öte yandan her gün onlarca Galileyi 'Dünya dönmüyor' demeye mecbur bırakıyorlar.
Uzağa gitmeye ne hacet! İslam dünyası, en büyük 'Galilesi' olan Mustafa Kemal'i dışlamaya devam ediyor. Oyunu sürekli Galilelerden yana kullanan Tanrı ise İslam dünyasını bir belanın girdabından çıkarıp bir başka belanın girdabına sokuyor.
Ve muazzam petrol paraları, bu bela girdaplarını etkisiz kılmaya değil, servet ve tarikat şeyhlerinin karı, otomobil ve saray sayısını artırmaya yarıyor -
yaşar nuri öztürk
25.11.2008 - 14:31gerçek dini, özgün islamı yani kur'anda bildirilen islamı ana kaynağından bana öğreten, öğrenmeme vesile olan, bu güne kadar dine söyletilen yalanları deşifre eden,islam adı altında halkın yaşadıklarının isminden başka islamdan eser olmadığını kur'andan öğrenmemi sağlayan ve benim gerçekten müslüman olmamı sağlayan o küçük dev adama sonsuz teşşekkür ediyorum. Allah razı olsun ondan..
kur'anı kendi dilinizden okuyun ne dediğimi hemen anlayacaksınız...
hadi başlayın.. -
fethullah gülen
13.08.2008 - 10:17Atatürk olmasa bugün Hazreti Muhammed’in mezarı da olmayacaktı
Pazartesi akşamı Avrasya Televizyonu’nda Lale Şıvgın’ın sunduğu “Beyin Fırtınası” programına katılmıştım biliyorsunuz. Programın diğer konukları Nevzat Yalçıntaş ile Erol Manisalı idi.
Nevzat Yalçıntaş, program sırasında Atatürk’le ilgili küçük bir anekdota yer vererek “Suudiler 1926 yılında sınırları içinde tüm mezarlıkları yıkıyorlardı. Atatürk sıranın Hazreti Muhammed’in kabrine geldiğini öğrenince bir telgraf çekerek, ‘Eğer bir tek taşına bile dokunursanız ordumu aşağı gönderirim’ demişti. Bunun üzerine Suudiler Hazreti Muhammed’in kabrine dokunamamıştı. Ama bu telgraf yok edildi” dedi.Programın ana konusu kapatma davası olduğu için bu konu fazla uzun sürmedi. Programdan sonra Lale Şıvgın, yayının yapıldığı Doğatepe tesislerinde bizlere birer çorba ikram etti. Bundan yararlanarak Yalçıntaş’a “Hocam programda anlattığınız olayın ayrıntılarını söyleyebilir misiniz? ” diye sordum.
1981 yılında 12 Eylül askeri yönetimi Atatürk’ün 100. doğum yılı nedeniyle kapsamlı bir program hazırlamış. Prof. Yalçıntaş o dönemde İlim Kurulu’nun başına getirilmiş. Amaç Atatürk’le ilgili çeşitli kaynaklardan arşiv araştırması yapmak ve “bilinmeyen Atatürk’ü” ortaya çıkarmakmış.
Yalçıntaş, “Dışişlerinde Münir Bey vardı. (Soyadını hatırlayamadı) İyi bir araştırmacı ve arşivciydi. Ona Dışişleri Bakanlığı arşivlerinin araştırılması görevi verilmişti” diyerek anlatmaya başladı.
Sonra da sürdürdü: “Bir gün Münir Bey aradı. Çok ilginç bir belge bulduğunu, bunu getirip göstermesi gerektiğini söyledi. O sırada benim çalıştığım başbakanlık binası ile dışişleri binası aynı yerde. Hemen atlayıp geldi. Çok heyecanlıydı.”
Prof. Yalçıntaş, Münir Bey’in gösterdiği belgeye baktığında çok şaşırdığını belirterek şöyle devam etti: “Belge bir telgraf metniydi. Henüz yeni kurulan Suudi devletinin kralına gönderilmişti. Telgrafta ‘Hazreti Muhammed’in mezarının yıkılacağını derin üzüntü içinde öğrendim. Bu kutsal emanete asla dokunamazsınız. Bir tek taşının bile zarar gördüğünü duyarsam orduyu aşağıya gönderirim’ anlamına gelen cümleler vardı.”
Yalçıntaş, burada Hazreti Muhammed’in mezarı ile ilgili kısa bir detay anlattı. İngiliz işgali sırasında komutan olan Fahrettin Paşa’nın kabri terk etmemek için uzun süre direndiğini, aç kaldıklarını bu nedenle çekirge yiyerek beslendiklerini, sonunda İngilizler’in hiçbir şekilde dokunmamaları kaydıyla Hazreti Muhammed’in mezarını terk ettiklerini ancak kutsal emanetleri de yanlarına aldıklarını söyledi.
Şimdi gelelim belgenin bulunmasından sonraki gelişmelere, çünkü vahim ve ilginç olan bu: Nevzat Yalçıntaş’ın anlattığına göre Münir Bey belgeyi önce bir üst amirine götürüyor. Belge oradan daha yukarı taşınıyor. Sonunda müsteşara oradan da Bakan İlter Türkmen’e geliyor. Tabii Evren Başkanlığı’ndaki Milli Güvenlik Konseyi’nin de haberi oluyor.
Sorun şu: Bu belge ne yapılacak? Dönemin Atatürkçü komutanları ve onların emrindeki bürokrasi bu belgenin açıklanmasını istemiyor. Ancak belge de ortaya çıkmış bir kere. Sonunda o dönemde yazılan ve şimdi kitapçılarda tek nüshası bile kalmayan bir Atatürk kitabının içine, hiçbir anons yapılmadan konuyor.
Kısacası konu adeta kapatılıyor, sadece o tuğla gibi kalın kitabı sonuna kadar okuyanların dikkatini çekecek biçimde “zevahiri kurtarmak” adına konuyor.
Peki bu belge şimdi nerede? Kimin koruması altında? Bu da bilinmiyor. Bilinen tek şey, Atatürk’ün İslam aleminin peygamberi Hazreti Muhammed’in mezarının ortadan kaldırılmasını önlemesi herkesten saklanıyor.
* * *
Hazreti Muhammed Mescidi Nebevi’de yatıyorHazreti Muhammed 571 yılında doğdu 632 yılında vefat etti. Peygamberimiz Medine’de oturduğu evde toprağa verildi. Bu mezar bugün dünyanın en büyük camisi olan Mescidi Nebevi’nin içinde.
Mescidi Nebevi, Hazreti Muhammed’in Mekke’den Medine’ye göç etmesinden sonra ilk namaz kıldığı yer. Hazreti Muhammed, Medine’de oturduğu evin hemen yanına kentin ilk mescidini inşa ettirmişti. Bu mescit geçen yıllar içinde defalarca yenilendi. Bugün 600 bin kişinin aynı anda namaz kılabildiği Mescidi Nebevi’nin korumasını çok uzun yıllar Osmanlı askeri yapmıştı.
Arabistan’da mezar adeti yoktur. Ölüler herhangi bir yerde toprağa verilir, üzerine belirleyici bir şey konmaz. Bu nedenle sadece Hazreti Muhammed’in mezar yeri ile ilgili bilgi vardır. O’nun dışındaki İslam büyüklerinin mezarlarının yeri bilinmez. Bir süre önce Hazreti Muhammed’in annesine ait olduğu ileri sürülen bir mezar ortaya çıkarılmıştı. Ancak Suudi yönetimi bu mezarı da ortadan kaldırmış ve yerine otopark yapmıştı.
Atatürk’ün müdahalesi olmasa Suudiler, Mescidi Nebevi’nin hemen dibindeki Hazreti Muhammed’in mezarını da tamamen ortadan kaldıracaktı. Nitekim Hazreti Muhammed’le aynı yere defnedildikleri bilinen Sahabe’nin önde gelen isimlerinin mezar yerleri bugün dümdüzdür.
* * *
Yaşar Nuri Öztürk: Ali Babacan araştırma izini vermediNevzat Yalçıntaş’la sohbetimiz sırasında “Bir gün Yaşar Nuri Öztürk Bey aradı. Benim bu anlattığımı duymuş, belgeye nasıl ulaşabileceğini sordu” dedi. Ben de “Belgeyi bulmuş mu? ” diye sorunca “Onu bilemiyorum, ama galiba bir kitabına koymuş ben okuyamadım” dedi.
Bunun üzerine önceki gün Yaşar Nuri Öztürk’ü aradım. Öztürk, Yalçıntaş’ın anlattıklarını doğrulayarak, “Ancak bunu henüz bir kitabıma koymadım. Araştırmayı aşağı yukarı tamamladım, Gazi Mustafa Kemal ve İslam isimli çok kapsamlı bir kitap hazırlıyorum, bunun bitmesi üç yılı alır. Konu bu kitapta yer alacak” dedi.
Milletvekili olduğu sırada bu belgeye ulaşmak için çok çalıştığını söyleyen Öztürk, “Belge Dışişleri Bakanlığı arşivlerinde. Milletvekili sıfatımla bu arşivlerde çalışmak için bakan Ali Babacan’a başvurdum, ama bana izin vermedi” diye konuştu.
Öztürk’e “Peki hocam, böyle bir belgenin açıklanmasını neden istemiyorlar? ” diye sordum. Öztürk’ün cevabı çok ilginç oldu.
Şöyle dedi: “Atatürk’ü din ve İslam dışı göstermek isteyenler elbette bu belgeden rahatsız olacaklardır. Bu nedenle dini siyasete alet edenler emperyalistlerle iş birliği bile yapabiliyor. Dincilerle İslamı reddedenler bu noktada birleşebiliyor.”
Vatan / Can ATAKLI
Toplam 53 mesaj bulundu
F.G.Hocaefendi ve cemaati ile ilgili talep etmediğim halde bir mail suretinde yazı göndermiş kendileri.
Yazının hepsini değil ama meramı anlayacak kadarını okudum.Ve ilk bakışta anlaşılan, cemaatin dini hizmetlerini hazmedemeyen ve içi içini yiyen din muhaliflerinin bir çalışmasından ibaret ve ar ...
Tema 2B'lik orman arazilerini satılmaması için imza kampanyası başlattı. Hükümet satarım diye ısrar ediyor.
Hayrettin Karaca ise;
'Verin bana bir milyon imza, sattırmam! ..' diyor.
http://www.tema.org.tr/2B/
: TÜRKİYE BİTMİŞ
gerizekalı bu oturumlar gizli olur. hiç kimse duymaz. basın bile giremez.
madem böyle bi ses kaydı var niye medyada haber olmadı. mal herif ya. biri resmen götünden uydurmuş bu mal da atlamış arkadaş.
Toplam 11 mesaj bulundu