Meşhur Cimri Paşa atlarının arpa yemesi gerektiğini söyleyen seyislerine kızar ve her seferinde “La Havle” çekermiş.
Bir gün arabasının atları dermansızlıktan yığılıp kalınca, hiddetle sormuş.
- Atlarıma ne oldu?
Seyis, cevabı yapıştırmış:
- Ne olacak efendim “La Havle” yiye yiye “Vela kuvvete” oldular.
Yormak istemiyorum artık kimseyi yorgunum zira!
Kelimeleri yanyana getiresim yok kendimi anlatmak için.
Yeni bir alfabe arıyorum konuşabilmek için.
Hiç söylenmemiş sözler duymaya
Ve yeniden cümleler kurmaya ihtiyacım var.
Yetmiyor... Can Yücel
Bir anda uykudan kalktim
çok ilginç bir ışık gördüm ama odanın ışığı kapalıydı
bir baktım saat 3:30 gece facir vakti
peki gördüğüm bu kadar ışık nerden
birden şaşırıp kaldım baktım ki elimin yarısı duvarın içinde
hemen elimi çıkardım korku içinde oturup elime bakıyordum
tekrar elimi duvara dogru uzattım yine elim duvarın içine giriyordu! ! ! ! ! ! ! !
bir gülümseme sesi duydum
Yüzümü kardeşime dogru çevirdim, yatıyordu
korku içinde yatağımdan kalkıp kardeşimi uyandırmaya gittim
ama cevap vermedi
annemin odasına doğru gittim
babamı uyandırmaya çalıştım
birilerinin bana cevap vermesini istiyorum ama kimse cevap vermiyordu annemi uyandırmak üzereyken, baktım ki annem uykudan uyandı uykudan uyandı ama benimle konuşmuyordu
bismillahirrahmanirrahim diyordu ve tekrarlıyordu babamı uyandırdı, kalk kalk bir bakalım çocuklara dedi annem şimdi zamanımı bırak uyuyayim yarın ola hayır ola dedi babam ama annemin israrı üzerine babam kalkıverdi şaşkınlık içerisinde beraber odamıza doğru geldiler
başladım bağırmağa, anne, baba ama hiç birisi cevap vermiyordu! ! ! annemin elbisesini çekiyor beni dinlemesini istiyordum ama annem beni hissetmiyordu! ! ! başladım annemin arkasından yürümeye ta bizim odaya kadar odamıza girdi ve ışıkları açıverdi ama benim için fark etmiyordu çünkü benim için her taraf ışıktı
tam o sırada çok ilginç bir şeyle karşılaştım
kendi vücüdumu gördim! ! !
evet kendi vücüdumu oturup kendi kendimi seyredıyordum, iki taneydim kendi kendime soruyordum kimdir bu acaba? Nasılda bana benziyor! ! ! başladım kendi kendimi uyandırmaya, bu kabustan kurtulayım diye ama uyanamadım
babam dedi ki bak yatıyorlar işte hadi yerimize gidelim ama annem sakin olamadı ve benim uyuduğum yatağa doğru gelerek beni uyandırmaya başladı kalk muhammed kalk bana cevap ver ama cevap veremiyordu! ! !
bir kaç defa uğraştı ama yok. Birden baktım ki babamın gözlerinden yaşlar dökülüyor o babam ki şimdiye kadar onun göz yaşlarını görememiştim bağırışmalar başladı oracık yerden.. kardeşim uyandı ve sordu ne oldu? annem ona bağırarak, abin muhammed ölmüş çok acıklı bir şekilde ağlıyordu
bağırmalar fazlalaştı anneme giderek, anne ağlama ben burdayım bak bana! ! ama kimse bana cevap vermiyordu, neden?
oturup bağırmaya başladım, burdayım bakın işte ama kimse cevap vermiyordu başladım bağırmaya ya rabbi, ya rabbi ne olur beni bu rüyadan ve olduğum durumdan kurtar uzaktan bir ses duydum ve geldikçe de yükseliyordu
bu ses allah’u taalenin bir ayeti idi
((andolsun sen bundan gaflette idin, derhal biz senin perdeni kaldırdık. Bugün artık gözün keskindir))
birden iki kişi beni tuttular, ama insan değillerdi
çok korktum! !
başladim bağırmaya, bırakın beni, siz kimsiniz?
Ne istiyorsunuz? kabire kadar senin gardiyanlarınız dediler
ben ölmedim, daha yaşıyorum dedim neden beni kabire götürüyorsunuz? bırakın beni! ! Ben hissediyorum, konuşuyorum ve görüyorum, ben ölmedim
bana gülümseyerek cevap verdiler dediler ki,
ey insanlar sizler çok ilginç yaratıksınız, sanıyorsunuz ki ölüm hayatın sonudur ama bilmiyorsunuz ki asıl olan sizin yaşadığınız hayat bir rüyadan ibaret olup öldüğünüz zaman uyanıyorsunuz.
Beni kabire doğru çekiyorlardı hala yoldayken baktım ki benim gibi insanlar ve yanlarında da aynı o iki yaratıktan var, kimi ağlayor kimi gülüyor ve kimi ise bağırıyordu onlara sordum neden böyle yapıyorlar?
dediler ki, bu insanlar şaşkınlık içerisindeler, nereye gittiklerini biliyorlar, kimisi dalalettedir.. korku içinde sözlerini keserek sordum:
ateşe gidiyorlar mi yani? evet dediler
konuşmalarına devam ederek, o gülenler ise cennete gidiyorlar
hemen sordum onlara, peki ben nereye gidecem? ? dediler ki, sen bazen iyi gidiyordun, bazende kötü
bazen tövbe edip ertesi gün günah işliyordun ve izlediğin yol tam olarak belli değildive hep öyle yitik kalacaksın sözlerini korku içerisinde keserek sordum:
yani ben ateşemi gidiyorum yoksa?
Onlarda, Allahın rahmeti geniştir ve yolculukta uzundur dediler
yüzümü çevirdim korku içerisinde baktım ailem, babam, amcam, kardeşlerim ve akrabalarım hepsi Bir sandık içinde beni taşıyorlardı Onlara koşarak gittim ve onlara dedim ki benim için dua edin lütfen
Ama kimse bana cevap vermiyordu kimi ağlıyordu kimi ise hüzünlüydü Kardeşime giderek, dikkatli ol dünyanın fitnesi seni kandırmasın Beni duymasını çok isterdim O iki melek beni kabirdeki cesedimin üzerine bağladılar baktım ki babam toprak atıyor üzerime
Kardeşlerim toprak atıyor Ordaki insanlar hepsi üzerime toprak atıyordu
dedim ki, ahh keşke onların yerinde olsaydım
Allaha tevbe etseydim
dün sabah namazımı kılsaydım
Keşke her gün rabbime dua etseydim Keşke her gün tevbemi yenileseydim Keşke kötülüklerden uzak dursaydım Başladım bağırmaya, ey insanlar dikkatli olun dünya hayatı sizleri kandırmasın
en azından birisinin beni duymasını çok isterdim
Peki sen beni duyuyormusun? ? ?
Sokrates'e biri sordu:
Sen herkese konuşma sanatını öğretiyorsun da, kendin neden iyi bir hatip değilsin?
Şöyle cevap verdi:
Ziyanı yok, biley taşları da kendi kendilerini kesemezler fakat kaba demirleri keskin yaparlar.
Başarı, sık sık gülmek ve çok sevmektir; akıllı insanların saygısını ve çocukların sevgisini kazanmaktır.Dürüst eleştirmenlerin onayını almak, sahte dostların arkadan vurmalarına dayanmaktır.Güzeli sevmektir; herkesteki en iyiyi bulmaktır.Karşılık beklemeyi hiç düşünmeden kendiliğinden vermektir..
Geride ister sağlıklı bir çocuk, ister kurtarılmış bir ruh, ister bir parça yeşil bahçe, ister iyileştirilen bir sosyal durum bırakarak dünyanın iyileşmesine katkıda bulunmaktır..Gönlünce eğlenmek ve gülmek, kendinden geçerek şarkı söylemektir..
Tek bir kişi bile olsa, birinin sizin varlığınızdan ötürü daha rahat nefes aldığını bilmektir....İşte bu başarılı olmaktır...
Bir senenin değerini anlamak için;
sınıfta kalmış bir öğrenciye sor...
Bir ayın değerini anlamak için;
8 aylık bir bebek doğuran anneye sor...
Bir haftanın değerini anlamak için;
haftalık dergi çıkaran editöre sor...
Bir saatin değerini anlamak için;
kavuşmayı bekleyen sevgililere sor...
Bir dakikanın değerini anlamak için;
treni kaçıran yolcuya sor...
Bir saniyenin değerini anlamak için;
bir kazayı önleyemeyen sürücüye sor...
Bir saniyenin yüzde birinin değerini anlamak için;
olimpiyatlarda gümüş madalya kazanan koşucuya sor...
Her anını değerlendir, her dakikanı özel biriyle paylaş. Zamanına ortak edebileceğin kadar özel biri...
Unutma! Zaman hiç kimse için durmaz
Geçmiş zaman tarih, gelecek zaman ise gizemli, şu an ise sana verilen gerçek bir armağandır...
Düşün...
Hayatımızı asıl değiştirecek olan isteklerimiz, eyleme ve yapmaya dönük isteklerimizdir. Öğrendiklerimizi yaşamak istemezsek, bilgilerimiz hayatımızı değiştirmeye yetmeyecektir.
Ben yapamıyorum, değişemiyorum, başaramıyorum diyen yapmayı ve değişmeyi istemiyordur. Bir kısım yolları ve teknikleri öğrenip hafızasının bir köşesine atmakla yetiniyordur. Çözüm yollarını bilmenin çözüme yeteceğini sanmak yanılgıdır.
Bildiklerimiz içimizde gizlenir, yaptıklarımızsa evrene yayılır.
Çaresiz değiliz.
Bildiklerimiz kadar değil; bildiklerimizi yaşadığımız kadar değerli olacağız.
Çıkmaz sokaklar insanın dünyasında da vardır. İçimizdeki inişler yokuşlar, coğrafyadan daha çoktur. Cevapsız kalan sorular, çıkmaz sokaktır. Dermansız sanılan dertler çıkmaz sokaktır. Halbuki insan, yol mühendisi gibi olmalıdır. Mühendisin karşısına bataklık çıkarsa etrafını dolaşır. Dağ çıkarsa tünel açar, yoluna devam eder. Nehir çıkarsa köprü yapar.
Yol bitti diyen, 'kendi ulaşımını durdurur'
Gidene kal demeyeceksin...
Gidene kal demek zavallılara,
Kalana git demek terbiyesizlere,
Dönmeyene dön demek acizlere,
Hak edene git demek asillere yakışır
Kimseye hak etmediğinden fazla değer verme,yoksa değersiz olan hep sen olursun...
Düşün...
Kim üzebilir seni senden başka?
Kim doldurabilir içindeki boşluğu sen istemezsen?
Kim mutlu edebilir seni, sen hazır değilsen?
Kim yıkar, yıpratır sen izin vermezsen?
Kim sever seni, sen kendini sevmezsen?
Her şey sende başlar, sende biter...
Yeter ki yürekli ol, tükenme, tüketme, tükettirme içindeki yaşama sevgisini...
Ya çare sizsiniz yada çaresizsiniz...
Öyle bir hayat yaşadım ki cenneti de gördüm cehennemi de.
Öyle bir aşk yaşadım ki tutkuyu da gördüm pes etmeyi de.
Bazıları seyrederken hayatı en önden, kendimi bir sahnede buldum Oynadım.
Öyle bir rol vermişlerdi ki okudum okudum anlamadım.
Kendi kendime konuştum bazen evimde, hem kızdım hem güldüm halime.
Sonra dedim ki söz ver kendine
Denizleri seviyorsan dalgaları da seveceksin,
Sevilmek istiyorsan önce sevmeyi bileceksin,
Uçmayı biliyorsan düşmeyi de bileceksin,
Korkarak yaşıyorsan yalnızca hayatı seyredeceksin.
Öyle hayat yaşadım ki son yolculukları erken tanıdım.
Öyle değerliymiş ki zaman hep acele etmem bundan, anladım.
Eflatun'a iki soru sormuşlar:
Birincisi; 'İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan davranışları nelerdir?
Eflatun tek tek sıralamış:'Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler.Ne var ki çocukluklarını özlerler.
Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler. Ama sağlıklarını geri almak için para öderler.
Yarından endişe ederken bu günü unuturlar. Dolayısıyla ne bu günü ne de yarını yaşarlar.
Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşarlar. Ancak hiç yaşamamış gibi ölürler.
' Sıra gelmiş ikinci soruya; 'Peki sen ne öneriyorsun? '
Bilge yine sıralamış:'Kimseye kendinizi sevdirmeye kalkmayın. Yapılması gereken tek şey sadece kendinizi sevilmeye bırakmaktır.
ÖNEMLİ OLAN; HAYATTA EN ÇOK ŞEYE SAHİP OLMAK DEĞİL, EN AZ ŞEYE İHTİYAÇ DUYMAKTIR.'
Kalbin taraçalarına düşen yağmurlar gibidir acı. Yağdıkça, kalbin toprağına gömülü tohumları uyandırır, vahşi çiçekler açtırır göğsünde. Değil mi ki, toprağın en çok yaralı olduğu yerde açar en güzel güller; sen de acının yarasına aç göğsünü. Yaralanmaya razı olmazsan, tohumlara beşiklik edemezsin, kazılıp karılmayı göze almazsan ekinlere annelik edemezsin.
Senai Demirci
akıl
05.04.2012 - 11:43Zihin fukara olunca, akıl ukala olurmuş.
Namık Kemal
lâ havle
08.03.2012 - 10:29Meşhur Cimri Paşa atlarının arpa yemesi gerektiğini söyleyen seyislerine kızar ve her seferinde “La Havle” çekermiş.
Bir gün arabasının atları dermansızlıktan yığılıp kalınca, hiddetle sormuş.
- Atlarıma ne oldu?
Seyis, cevabı yapıştırmış:
- Ne olacak efendim “La Havle” yiye yiye “Vela kuvvete” oldular.
yorgunluk
21.02.2012 - 09:47Yormak istemiyorum artık kimseyi yorgunum zira!
Kelimeleri yanyana getiresim yok kendimi anlatmak için.
Yeni bir alfabe arıyorum konuşabilmek için.
Hiç söylenmemiş sözler duymaya
Ve yeniden cümleler kurmaya ihtiyacım var.
Yetmiyor... Can Yücel
bilmek
21.02.2012 - 09:21Bilmelisin ki...
Sevgiyi cabuk kaybediyorsun,
pismanligin uzun yillar suruyor.
duymak
20.01.2009 - 16:00Bir anda uykudan kalktim
çok ilginç bir ışık gördüm ama odanın ışığı kapalıydı
bir baktım saat 3:30 gece facir vakti
peki gördüğüm bu kadar ışık nerden
birden şaşırıp kaldım baktım ki elimin yarısı duvarın içinde
hemen elimi çıkardım korku içinde oturup elime bakıyordum
tekrar elimi duvara dogru uzattım yine elim duvarın içine giriyordu! ! ! ! ! ! ! !
bir gülümseme sesi duydum
Yüzümü kardeşime dogru çevirdim, yatıyordu
korku içinde yatağımdan kalkıp kardeşimi uyandırmaya gittim
ama cevap vermedi
annemin odasına doğru gittim
babamı uyandırmaya çalıştım
birilerinin bana cevap vermesini istiyorum ama kimse cevap vermiyordu annemi uyandırmak üzereyken, baktım ki annem uykudan uyandı uykudan uyandı ama benimle konuşmuyordu
bismillahirrahmanirrahim diyordu ve tekrarlıyordu babamı uyandırdı, kalk kalk bir bakalım çocuklara dedi annem şimdi zamanımı bırak uyuyayim yarın ola hayır ola dedi babam ama annemin israrı üzerine babam kalkıverdi şaşkınlık içerisinde beraber odamıza doğru geldiler
başladım bağırmağa, anne, baba ama hiç birisi cevap vermiyordu! ! ! annemin elbisesini çekiyor beni dinlemesini istiyordum ama annem beni hissetmiyordu! ! ! başladım annemin arkasından yürümeye ta bizim odaya kadar odamıza girdi ve ışıkları açıverdi ama benim için fark etmiyordu çünkü benim için her taraf ışıktı
tam o sırada çok ilginç bir şeyle karşılaştım
kendi vücüdumu gördim! ! !
evet kendi vücüdumu oturup kendi kendimi seyredıyordum, iki taneydim kendi kendime soruyordum kimdir bu acaba? Nasılda bana benziyor! ! ! başladım kendi kendimi uyandırmaya, bu kabustan kurtulayım diye ama uyanamadım
babam dedi ki bak yatıyorlar işte hadi yerimize gidelim ama annem sakin olamadı ve benim uyuduğum yatağa doğru gelerek beni uyandırmaya başladı kalk muhammed kalk bana cevap ver ama cevap veremiyordu! ! !
bir kaç defa uğraştı ama yok. Birden baktım ki babamın gözlerinden yaşlar dökülüyor o babam ki şimdiye kadar onun göz yaşlarını görememiştim bağırışmalar başladı oracık yerden.. kardeşim uyandı ve sordu ne oldu? annem ona bağırarak, abin muhammed ölmüş çok acıklı bir şekilde ağlıyordu
bağırmalar fazlalaştı anneme giderek, anne ağlama ben burdayım bak bana! ! ama kimse bana cevap vermiyordu, neden?
oturup bağırmaya başladım, burdayım bakın işte ama kimse cevap vermiyordu başladım bağırmaya ya rabbi, ya rabbi ne olur beni bu rüyadan ve olduğum durumdan kurtar uzaktan bir ses duydum ve geldikçe de yükseliyordu
bu ses allah’u taalenin bir ayeti idi
((andolsun sen bundan gaflette idin, derhal biz senin perdeni kaldırdık. Bugün artık gözün keskindir))
birden iki kişi beni tuttular, ama insan değillerdi
çok korktum! !
başladim bağırmaya, bırakın beni, siz kimsiniz?
Ne istiyorsunuz? kabire kadar senin gardiyanlarınız dediler
ben ölmedim, daha yaşıyorum dedim neden beni kabire götürüyorsunuz? bırakın beni! ! Ben hissediyorum, konuşuyorum ve görüyorum, ben ölmedim
bana gülümseyerek cevap verdiler dediler ki,
ey insanlar sizler çok ilginç yaratıksınız, sanıyorsunuz ki ölüm hayatın sonudur ama bilmiyorsunuz ki asıl olan sizin yaşadığınız hayat bir rüyadan ibaret olup öldüğünüz zaman uyanıyorsunuz.
Beni kabire doğru çekiyorlardı hala yoldayken baktım ki benim gibi insanlar ve yanlarında da aynı o iki yaratıktan var, kimi ağlayor kimi gülüyor ve kimi ise bağırıyordu onlara sordum neden böyle yapıyorlar?
dediler ki, bu insanlar şaşkınlık içerisindeler, nereye gittiklerini biliyorlar, kimisi dalalettedir.. korku içinde sözlerini keserek sordum:
ateşe gidiyorlar mi yani? evet dediler
konuşmalarına devam ederek, o gülenler ise cennete gidiyorlar
hemen sordum onlara, peki ben nereye gidecem? ? dediler ki, sen bazen iyi gidiyordun, bazende kötü
bazen tövbe edip ertesi gün günah işliyordun ve izlediğin yol tam olarak belli değildive hep öyle yitik kalacaksın sözlerini korku içerisinde keserek sordum:
yani ben ateşemi gidiyorum yoksa?
Onlarda, Allahın rahmeti geniştir ve yolculukta uzundur dediler
yüzümü çevirdim korku içerisinde baktım ailem, babam, amcam, kardeşlerim ve akrabalarım hepsi Bir sandık içinde beni taşıyorlardı Onlara koşarak gittim ve onlara dedim ki benim için dua edin lütfen
Ama kimse bana cevap vermiyordu kimi ağlıyordu kimi ise hüzünlüydü Kardeşime giderek, dikkatli ol dünyanın fitnesi seni kandırmasın Beni duymasını çok isterdim O iki melek beni kabirdeki cesedimin üzerine bağladılar baktım ki babam toprak atıyor üzerime
Kardeşlerim toprak atıyor Ordaki insanlar hepsi üzerime toprak atıyordu
dedim ki, ahh keşke onların yerinde olsaydım
Allaha tevbe etseydim
dün sabah namazımı kılsaydım
Keşke her gün rabbime dua etseydim Keşke her gün tevbemi yenileseydim Keşke kötülüklerden uzak dursaydım Başladım bağırmaya, ey insanlar dikkatli olun dünya hayatı sizleri kandırmasın
en azından birisinin beni duymasını çok isterdim
Peki sen beni duyuyormusun? ? ?
konuşma sanatı
02.01.2009 - 15:03Sokrates'e biri sordu:
Sen herkese konuşma sanatını öğretiyorsun da, kendin neden iyi bir hatip değilsin?
Şöyle cevap verdi:
Ziyanı yok, biley taşları da kendi kendilerini kesemezler fakat kaba demirleri keskin yaparlar.
başarı
02.01.2009 - 13:44Başarı, sık sık gülmek ve çok sevmektir; akıllı insanların saygısını ve çocukların sevgisini kazanmaktır.Dürüst eleştirmenlerin onayını almak, sahte dostların arkadan vurmalarına dayanmaktır.Güzeli sevmektir; herkesteki en iyiyi bulmaktır.Karşılık beklemeyi hiç düşünmeden kendiliğinden vermektir..
Geride ister sağlıklı bir çocuk, ister kurtarılmış bir ruh, ister bir parça yeşil bahçe, ister iyileştirilen bir sosyal durum bırakarak dünyanın iyileşmesine katkıda bulunmaktır..Gönlünce eğlenmek ve gülmek, kendinden geçerek şarkı söylemektir..
Tek bir kişi bile olsa, birinin sizin varlığınızdan ötürü daha rahat nefes aldığını bilmektir....İşte bu başarılı olmaktır...
RALPH WALDO EMERSON
gülmek
31.12.2008 - 15:33Gülmek bir güneştir. İnsanın yüzünden hüzün ve keder kışını defeder.
haddini bilmek
31.12.2008 - 15:24Ayağının altındaki karıncanın halini bilmiyorsan unutma ki, filin ayağının altında da sen öylesin.
Sadi Şirazi
üzülmek
31.12.2008 - 12:05Üzülmek, yarının sıkıntısından birşey eksiltmez; sadece bugünün gücünü tüketir.
yalnızlık
31.12.2008 - 11:59Tek ağaçlı bahçe...
zaman
31.12.2008 - 11:44Bir senenin değerini anlamak için;
sınıfta kalmış bir öğrenciye sor...
Bir ayın değerini anlamak için;
8 aylık bir bebek doğuran anneye sor...
Bir haftanın değerini anlamak için;
haftalık dergi çıkaran editöre sor...
Bir saatin değerini anlamak için;
kavuşmayı bekleyen sevgililere sor...
Bir dakikanın değerini anlamak için;
treni kaçıran yolcuya sor...
Bir saniyenin değerini anlamak için;
bir kazayı önleyemeyen sürücüye sor...
Bir saniyenin yüzde birinin değerini anlamak için;
olimpiyatlarda gümüş madalya kazanan koşucuya sor...
Her anını değerlendir, her dakikanı özel biriyle paylaş. Zamanına ortak edebileceğin kadar özel biri...
Unutma! Zaman hiç kimse için durmaz
Geçmiş zaman tarih, gelecek zaman ise gizemli, şu an ise sana verilen gerçek bir armağandır...
Düşün...
müslüman
16.12.2008 - 16:49Bir elde kadeh, bir elde Kur'an,
Bir helaldir işimiz, bir haram.
Şu yarım yamalak dünyada,
Ne tam kafiriz, ne tam Müslüman.
Ömer Hayyam
Kurban Bayramı
16.12.2008 - 13:55Hakikati 'Hayvani hislerin (Kurt'da VAHŞET, Deve'de KİN, Horoz'da ŞEHVET, Tavus'ta KİBİR, Kaz'da HIRS, Karga'da UZUN YAŞAMA İSTEĞİ, Tilki'de KURNAZLIK ve ALDATMA, vs.) NEFSİN kurban edilmesidir.
üzüntü
15.12.2008 - 18:07İnsanların hatalarından biri de, değiştirilemeyecek ve düzeltilemeyecek şeyler hakkında üzüntüye kapılmasıdır.
pişmanlık
15.12.2008 - 18:03Ey akıllı! Sakın aklın başına gelince, pişman olacağın bir sarhoşluğa düşme!
Mevlana
pişmanlık
02.12.2008 - 09:35Pişmanlığımız, yaptığımız kötülüklere duyulan bir üzüntü değil, daha çok başımıza belalar gelmesinden korkulan bir endişedir.
istek
11.11.2008 - 18:50Hayatımızı asıl değiştirecek olan isteklerimiz, eyleme ve yapmaya dönük isteklerimizdir. Öğrendiklerimizi yaşamak istemezsek, bilgilerimiz hayatımızı değiştirmeye yetmeyecektir.
Ben yapamıyorum, değişemiyorum, başaramıyorum diyen yapmayı ve değişmeyi istemiyordur. Bir kısım yolları ve teknikleri öğrenip hafızasının bir köşesine atmakla yetiniyordur. Çözüm yollarını bilmenin çözüme yeteceğini sanmak yanılgıdır.
Bildiklerimiz içimizde gizlenir, yaptıklarımızsa evrene yayılır.
Çaresiz değiliz.
Bildiklerimiz kadar değil; bildiklerimizi yaşadığımız kadar değerli olacağız.
Çıkmaz Sokak
11.11.2008 - 18:46Çıkmaz sokaklar insanın dünyasında da vardır. İçimizdeki inişler yokuşlar, coğrafyadan daha çoktur. Cevapsız kalan sorular, çıkmaz sokaktır. Dermansız sanılan dertler çıkmaz sokaktır. Halbuki insan, yol mühendisi gibi olmalıdır. Mühendisin karşısına bataklık çıkarsa etrafını dolaşır. Dağ çıkarsa tünel açar, yoluna devam eder. Nehir çıkarsa köprü yapar.
Yol bitti diyen, 'kendi ulaşımını durdurur'
hayat
11.11.2008 - 17:16HAYAT...
Gidene kal demeyeceksin...
Gidene kal demek zavallılara,
Kalana git demek terbiyesizlere,
Dönmeyene dön demek acizlere,
Hak edene git demek asillere yakışır
Kimseye hak etmediğinden fazla değer verme,yoksa değersiz olan hep sen olursun...
Düşün...
Kim üzebilir seni senden başka?
Kim doldurabilir içindeki boşluğu sen istemezsen?
Kim mutlu edebilir seni, sen hazır değilsen?
Kim yıkar, yıpratır sen izin vermezsen?
Kim sever seni, sen kendini sevmezsen?
Her şey sende başlar, sende biter...
Yeter ki yürekli ol, tükenme, tüketme, tükettirme içindeki yaşama sevgisini...
Ya çare sizsiniz yada çaresizsiniz...
Öyle bir hayat yaşadım ki cenneti de gördüm cehennemi de.
Öyle bir aşk yaşadım ki tutkuyu da gördüm pes etmeyi de.
Bazıları seyrederken hayatı en önden, kendimi bir sahnede buldum Oynadım.
Öyle bir rol vermişlerdi ki okudum okudum anlamadım.
Kendi kendime konuştum bazen evimde, hem kızdım hem güldüm halime.
Sonra dedim ki söz ver kendine
Denizleri seviyorsan dalgaları da seveceksin,
Sevilmek istiyorsan önce sevmeyi bileceksin,
Uçmayı biliyorsan düşmeyi de bileceksin,
Korkarak yaşıyorsan yalnızca hayatı seyredeceksin.
Öyle hayat yaşadım ki son yolculukları erken tanıdım.
Öyle değerliymiş ki zaman hep acele etmem bundan, anladım.
NIETSZCHE
eflatun
11.11.2008 - 17:03Eflatun'a iki soru sormuşlar:
Birincisi; 'İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan davranışları nelerdir?
Eflatun tek tek sıralamış:'Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler.Ne var ki çocukluklarını özlerler.
Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler. Ama sağlıklarını geri almak için para öderler.
Yarından endişe ederken bu günü unuturlar. Dolayısıyla ne bu günü ne de yarını yaşarlar.
Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşarlar. Ancak hiç yaşamamış gibi ölürler.
' Sıra gelmiş ikinci soruya; 'Peki sen ne öneriyorsun? '
Bilge yine sıralamış:'Kimseye kendinizi sevdirmeye kalkmayın. Yapılması gereken tek şey sadece kendinizi sevilmeye bırakmaktır.
ÖNEMLİ OLAN; HAYATTA EN ÇOK ŞEYE SAHİP OLMAK DEĞİL, EN AZ ŞEYE İHTİYAÇ DUYMAKTIR.'
acı
11.11.2008 - 16:55Kalbin taraçalarına düşen yağmurlar gibidir acı. Yağdıkça, kalbin toprağına gömülü tohumları uyandırır, vahşi çiçekler açtırır göğsünde. Değil mi ki, toprağın en çok yaralı olduğu yerde açar en güzel güller; sen de acının yarasına aç göğsünü. Yaralanmaya razı olmazsan, tohumlara beşiklik edemezsin, kazılıp karılmayı göze almazsan ekinlere annelik edemezsin.
Senai Demirci
akıl
07.11.2008 - 17:52Akıl akıl olsaydı adı gönül olurdu
Gönül gönlü bulsaydı bozkırlar gül olurdu..
Necip Fazıl Kısakürek
Gönül
07.11.2008 - 17:05Gönül derler buna sırçadan ince,
Kırma o gördüğün şişe değildir
Açar çiçeğini bahar gelince,
Kesme o gördüğün meşe değildir.
Toplam 80 mesaj bulundu