Bu akşam rüyamda Leyla’yı gördüm Derdini ağlarken yanan bir muma; İpek saçlarını elimle ördüm Ve bir kemend gibi taktım boynuma Bu akşam rüyamda Leyla’yı gördüm.
Leyla… Ela gözlü bir çöl ahusu Saçları bahtından daha siyahtır. Kurmuş diye sevda yolunda pusu Döktüğü gözyaşı, çektiği ahdır. Leyla… Ela gözlü bir çöl ahusu…
Bir damla inciydi kirpiklerinde Aşkın ızdırapla dolu rüyası Bir başka güzellik var kederinde Bir başka alem ki ruhunun yası Sessiz incileşir kirpiklerinde…
Ahmet Hamdi Tanpınar
Leylaya Şiir
'sussun bütün böcekler, sussun bütün çöl Leyla'nın uyku saati geldi' .....................................Sezai Karakoç
sussun her şey . renk, tabiat, eşya ve zevk . siz de susun ey insanlar! incitmeyin inci dilli Leyla'yı kapatsın kepenklerini kirli esnaflar şoförler süratini azaltsın varoşlarda ''uzun araç'' yazılı arabalar can pazarında .
ağlasın şehir ve yağmur güllerle bezensin kırık kalpli patikalar, çimenlerle şekillensin balçık, canlansın çamur Leyla belki yürüyüşe çıkar pikniğe gitmek ister de belki incinir tozlu yollarda ayakları çöpçüler tükürüp yalasınlar yolları belki bir gezinti yaparım Leyla'yla azaltılan süratlerinden sonra kontak kapasın bütün motorlu taşıtlar sussun akordu bozuk kalpler bile kulağı gürültü duymasın Leyla'nın bütün hovardaları, çapkınları, ayyaşları namahrem takiplesin en gizli polisler belki peşine takılırlar Leyla'nın kader mahpusları ve ergenler kurtulsun ademlik esaretten ürkek akıllarına Leyla gelmesin sivilcelerin balkonlarda yatan canlandırmasınlar bodrum hayallerinde Leyla'yı orta direk, alt tabaka ve ezilmişler satın alsınlar kaypak hürriyetlerini ensesi kalın kodamanlardan marklardan, dolarlardan artık duygular satılmasın bir poker sefasına bir sinema afişine kupa kızı rehin kalsın papazda donkişot kılıklı şovalyeler savunsunlar damlarını maçalarda, karolarda porno metrajlı sinemalarda artistler afiş olsun afişler ateş loş ışıklı batakhaneler fettan ve fettan kadın ruhlu erkekler çekilsinler meydandan artık alsın gitsinler Marialarını, Sofialarını Leyla bana kalsın aşka meftûn şiir hüzün kokan şarkı kullanmasın Leyla nakaratını hiçbir televizyon kanalında geçmesin Leyla adı istasyonlarda, terminallerde, garlarda kirlenmesin daha fazla duygular yalan rüzgarıyla dolu muhabbetler beş çayında pastası olsun kadınların bu güneş ısıtmasın Leyla'yı bu ay ışık saçmasın ona dinsin bütün kainatın sesi soluğu karanlıklarda . çivili ayakkabı giyen köhnemiş kabadayılar Leyla'ya bıraksın tazelenmekten usanmış kaldırımları kırmızı ferman yazıp, pembe düşleri kıran kendi gölgesini kovalayan ödlek yürek ve gönül mahkumlarını asan kim varsa çekilsin aradan bölünmesin güzel uykusu Leyla'nın uyusun mışıl mışıl gün uzun olacak belli Leyla dinlenmeli
bense, onun baş ucunda sokakta, caddede, şehirde ensesindeyim son gecenin sessizliğin peşindeyim sükutu bozan sensizliğin arefesinde yırtacağım kükürtlü mektupları, ayırlık kokan tufan olup akacağım cemre düşmeden arındıracağım dünyayı kanatlarıylaCibril'in yakacağım aklı ve duyguyu yıldızları ve ayı kabus kokan rüyayı güneş bir başka doğacak sabah zifiri karanlıkların ardından ve artık bütün filimler, manşetler, afişler bahsetsin bahtı billur Leyla'dan onu bestelesin ozanlar, vuslat yerine şarkılar leylican, türküler Leyla anneler müjdelesin kızlarına dolunayın doğduğunu tebessümlü bir yüzle güneşin geceyi kovduğunu ne kutlu doğum denilsin mevlütler, dualar hatimler indirilsin
işte, o günden sonra her doğana konulacak isim Leyla
Her seven mecnundu,Sevmeyense bir hiçti Leyla ateşti mecnunu yürekten yakan, Mecnun kandı Leyla’nın damalarında dolaşan. Leyla evrendi,Aşkları içine alan Mecnun ise evrenin etrafında dolaşan. Leyla topraktı,gönülde ekip biçilen Mecnun yağmurdu gönüllere yağan. Leyla güldü öpüp koklanan Leyla aşkın yoluydu sonu olmayan, Mecnun bir simgeydi aşkı arayan. Leyla, Mecnun un kendisiydi onu tamamlayan Her seven mecnundu,her seven Leyla idi İkisi de gerçek aşkı tanımlayan İki kelimeden ibaret olan Mecnun ve Leyla idi
Halil ÇOLAK
Leyla
Şiirler yazılır adına Adaklar yapılır Şarkılar bestelenir Türküler söylenir Efsunlu ela gözlerine Gözbebeğindeki sihirli bene Saçının her teline İncecik beline Gönüller bağlanır Hayaller süslersin Leyla
Düşler var görülecek Ömürler var yaşanacak Sefalar var sürülecek
Her gönülde Her akılda Her yaşta Her başta Yerin var Leyla
Zarif ellerde kır çiçekleri Kimi gün papatya Kimi gün gelincik Kimi gün güller Evaze etekleri savurarak Kumral saçları rüzgara vererek Alımlı çalımlı yürüyüşün var Leyla
Yollara dizilir aşıkların Yataklara düşer tutkunların Umursamaz eda ile Salına salına geçip gidişin var Leyla
Reddersin bütün aşkları Geri çevirirsin teklifleri Kanmazsın yaldızlı sözlere Gülüp geçişlerin var Leyla
Gamzeli gül yüzün Hoş hallerin Tatlı Dillerin Sıcacık minik gülüşlerin Seke seke yürüyüşün var Leyla
nasıl aşktır yandı durdu nar oldu gönülde. Senin aşkın yüzünden susuz kaldım çölünde. binbir sitemim var sana acı olmayan dilimde. kıymet bilmez bir yarsın üzgünüm Leyla’m.
horasan ereniyim hak yoluna aşığım Leyla’m. bülbülün güle meftun olduğu gibi meftunum. yalnız vefasız olan dostlara da küskünüm. her derdin devası sende saklıdır Leyla’m .
Sevenlerin kalbinde çakan ilk şimşek gibi, Akşamın gurup vakti, geliversen, ya Leyla Şairin kalemini inleten gerçek gibi Cemal-i mehtabınla gülüversen, ya Leyla...
Hayalinle,gerçeği zorladığım kulvarda Gözlerimin içine bakıversen, ya Leyla Yakamozlar oynarken, ağladığım sularda Sevda pınarlarımdan akıversen, ya Leyla...
Hasretim yıllar yılı, bir ılık bakışına Müjgan okun kalbime, salıversen ya Leyla Gönlümü dolamışım, siyah zülfünün nakşına Bir teliyle bağlayıp, asıversen ya Leyla...
Kaç seyyah geldi geçti, senin yanık şarkınla Kaç bin aşık o çölde, hoş bir ümit ! ya Leyla Beni, sana çeviren bitmez derin aşkınla, Hem Leyla’yım ,hem Mecnun, ben kimim ya Leyla ?...
Ah Leyla! Nerelerdesin sen, uğruna efsaneler düzülen, kalmayıp bir zamanın sınırlarında gizli, aşikâr olup bir aşkın peşinde yüzyıllar anlatıla gelen, neredesin sen? Ne bu halin Allah aşkına, Mecnun çöllerde paralarken kendini, sen sere serpe yatmışsın, bırakmışsın kendini güneşe, kızgın kumlara, serin sulara, durmuyorsun. Durmuyorsun durmamasına ama geceleri de maşallah âlemlerden de geri kalmıyorsun. Akıyorsun âlemlere, sen böyle bir kız değildin Leyla. Kim çıktı karşına da sana neler söyledi? 'Hayata bir kere geliyorsun Leyla, sana Mecnun mu yok, yaşa hayatını doyasıya” mı dediler, sen onlara kandında kendini çekip kendi içinde bir köşeye, 'değişmeyen tek şey değişimdir” deyip bu hale mi geldin Leyla. Mecnun çöllerden kurtuldu, çıktı seni bulmak için yaylaya, kuşlarla haber salardın eskiden, istersen ünlü harfleri atıp, dilimizi helak ederek yüz altmış karaktere sığdırıp haber ver mesajla… ' Mecnun ben yaylada değilim, akşam gel eğlendiğim o lüks barlara” Aslında ünlüleri sen yorulma diye ben düşürecektim ama dedim katletmeyeyim ve dilimizi katledenler kervanına girmeyeyim. Sen icabına bakarsın Leyla…
Ah Leyla! N'oldu sana? Sakın yolda yürürken görmedin de boya çukurunu oraya falan mı düştün? Dönmüşsün makyaj yapacağım diye Palyaçoya, hayır gösteri sanatlarına merak saldıysan o başka da, demem şu ki sen zaten güzelsin Leyla. Yapma Allah aşkına, elbette bakacaksın kendini, elbette süsleneceksin, takacak takıştıracaksın da, gel şöyle bir bak kendine şu boy aynasında… Yorumu sen yap, ben susuyorum artık…
Zamane insanlarının ucuz sevdalarına mı kapıldın yoksa… Yapma Leyla! Önceni de bilirim ama seni tanıyamamışım gibi bir his uyandı içimde. Sen insana insan olarak değer verirdin, kalbine bakardın, kılığına kıyafetine değil, öyle ki kapına gelen biri olsa karnını doyurmadan bırakmazdın. Açıkta birini görsen kışın ayazında, çıkarıp en kıymetli montunu, üstünü örterdin sen. Çocukları çok severdin mesela… İçindeki çocuğu sevindirdiğin gibi onları sevindirirdin. Yoldan geçerken saksı mı düştü kafana, siyahlığıyla parlayan bir sihirli değnek mi deydi başına da bir anda böyle değiştin? Biliyor musun anlam veremiyorum bu gidişata, şimdi bambaşka biri oldun artık. Şimdi lüks kürklere tapar olmuşsun, son model arabaların içinde yalan sevişmelere, günde bin kere bakan insanların yüz binlerce yalanlarına rağmen hayatı yaşamak adına kendini gündelik aşklara verir olmuşsun. Varsın, çocuklarının anası, evinin kadını olman hayaliyle seni, senin kendi içinde bile kaybolduğunu bilmeden hayaller kursun. Canım Kardeşim Mecnun, gel vazgeç demek istemiyorum sana bu sevdadan, sevmenin, aşka aşık olmanın ne demek olduğunu biliyorum ama o kadar basit söyleniyor ki bu cümle kimi insanlarca, söyleyemiyorum, duydukça yüreğim acıyor…
Ah Leyla! Bu kadar bencil olamazsın sen ya, yediremiyorum gururuma. Yapılan bir şey başkasına yapılınca ve sana asla yapılmasını istemediğin bir şey olsa da bu zevkten dört köşe oluyorsun ama sana yapılınca kıyametler koparıyorsun. Söyler misin bana sen ne burcusun? Sonra sana verilince güzel her şey, tüm hediyeler sana gelsin senin olsun, başka birinde aynısını görünce çılgına dönüyorsun. Yahu Leyla, bırak da Fadime'nin transparan elbisesinden senin de olmayıversin. Amma da küçük şeyleri dert ediyorsun, görmüyor musun senin çarçur ettiğin ne varsa belki en değersizi için bile gecesini gündüzüne katan insanlar var, hatta gecesini gündüzüne katmak isteyipte katamayan, üniversiteli işsizler ordusunda gezinen, sıkıntı çeken, canı acıyan bunca insan varken sen neleri düşünüyorsun.
Ah Leyla! Bakışlarınla verdin garip bir umut, sevdanın ateşi düştü Mecnunun gönlüne, sen gününü gün ederken hareketli gecelerin gözleri kamaştıran ışıklarıyla süslü şehirlerde, Mecnun saf ve temiz duygularla seni ararken önce kayboldu, sonra yüreğinin sesini dinledi. Gecenin bir yarısı rüzgârın kendisine getirdiği sevgilinin kokusunu takip edip geldi senin o içinden çıkamadığın yüksek desibelli mekânın önüne ve dediler ki ona 'Damsız girilmez abi!”, dedi ' Ne damı kardeş, Leylam içerde!” Almadılar onu, sen zaten bekledin de… Sonra senin için aldığı yüzüğü bir kapkaçcı elinden aldı gitti, koştu peşinden, topluma kazandırılması gereken birkaç kimsesiz çocuk yolunu kesti ve en sonunda olanlar oldu Leyla. Mecnunu bir köşede buldular cansız yatarken, üstünde iki üç parça gazete örttüler, sevdayı kaybettin, göremiyor musun? Söyler misin bana Leylacım. Yanı başındayken aşk, kum tanelerinin avuçlarımızdan akıp gittiği gibi yok olup gitmesine nasıl izin verdin. Şimdi mutlu musun? Bu aşk masalı bitti. Başın sağ olsun. Aşk adına, başımız sağ olsun. Nur içinde yat Mecnun.
Mecnun, bir kabile reisinin dualar ve adaklarla dünyaya gelmiş olan Kays adlı oğludur. Okulda bir başka kabile reisinin kızı olan Leyla ile tanışır. Bu iki genç birbirlerine aşık olurlar. Okulda başlayıp gittikçe alevlenen bu macerayı Leyla'nın annesi öğrenir. Kızının bu durumuna kızan annesi, kızına çıkışır ve bir daha okula göndermez. Kays okulda Leyla' yı göremeyince üzüntüden çılgına döner,başını alıp çöllere gider ve Mecnun diye anılmaya başlar.
Mecnun' un babası, oğlunu bu durumdan kurtarmak için Leyla'yı isterse de Mecnun (deli, çılgın) oldu diye Leyla' yı vermezler. Leyla evden kaçarak, Mecnun' u çölde bulur. Halbuki o, çölde âhular, ceylanlar ve kuşlarla arkadaşlık etmektedir ve mecâzî aşktan ilâhî aşka yükselmiştir. Bu sebeple Leylâ' yı tanımaz. Babası Mecnûn' u iyileşmesi için Kâbe' ye götürür. Duâların kabul olduğu bu yerde Mecnûn, kendisindeki aşkını daha da arttırması için Allahü Tealâya duâ eder:
'Ya Rab belâ-yı aşk ile kıl âşinâ beni Bir dem belâ-yı aşkdan etme cüdâ beni.'
Duâsı neticesi aşkı daha da çoğalır ve bütün vaktini çöllerde geçirmeye başlar. Diğer tarafta ise Leylâ da aşk ıstırabı içindedir.
Bir zaman sonra âilesi, Leylâ' yı İbn-i Selâm isimli zengin ve îtibârlı birine verir. Ancak, Leylâ kendisini bir perinin sevdiğini ve eğer kendisine dokunursa ikisinin de mahvolacağını söyleyerek İbn-i Selâm' ı vuslatından uzak tutmayı başarır.
Mecnûn, çölde, Leylâ' nın evlendiğini arkadaşı Zeyd' den işitince çok üzülür. Leylâ' ya acı bir sitem mektubu gönderir.Leylâ da durumunu bir mektupla Mecnûn' a anlatır. Kendisini anlamadığından dolayı o da sitem eder.
Bir müddet sonra Mecnûn' un âhı tutarak İbn-i Selâm ölür. Leylâ baba evine döner. Bir çok tereddütten sonra her şeyi göze alarak, Mecnûn' u çölde aramaya başlar. Fakat Mecnûn, dünyadan elini eteğini çekmiş ilâhî aşk yüzünden Leylâ'nın maddî varlığını unutmuştur. Leylâ, çölde Mecnûn' u bulduğu hâlde, Mecnûn onu tanımaz. Leylâ onun erdiğini anlarsa da yine onsuz yaşayamaz. Hastalanıp yataklara düşer. Kısa zaman sonra da ölür. Mecnûn, Leylâ' nın ölüm haberini öğrenir. Gelip mezarını kucaklar, ağlayıp inler;
'Ya Rab manâ cism ü cân gerekmez Cânânsuz cihân gerekmez.'
Der, kabri kucaklayarak ölür.
Bir müddet sonra Mecnûn' un sâdık arkadaşı Zeyd rüyasında, Cennet bahçelerinde birbiriyle buluşmuş iki mesut sevgili görür. Bunlar kimdir? diye sorunca, derler ki: 'Bunlar Mecnûn ile onun vefalı sevgilisi Leylâ' dır. Aşk yoluna girip temiz öldükleri, Aşklarını dünya hevesleriyle kirletmedikleri için burada buluştular.'
Avare dolaşan bir mecnun görmüştüm Yagmurla yikanan Istanbul sokaklarinda Hava soguktu, ellerim üşüyordu Gözleri yüklü bulutlar gibi dosttu Garibim Leyla'sini ariyordu
Sordum, soruşturdum kimmiş Dediler bir sevdicegi varmiş Diyar diyar, bir ömür onu ararmiş
Dayanamadi yüregim, açtim kapimi bir gün 'Gir içeri' dedim 'dişarisi kiş, kiyamet Hadi dostum, donacaksin' Mevsimlerden kişti Istanbul'da Güldü, devam etti dolanmaya
Bir sabah kapimda uyur halde buldum onu 'Uyan dostum gün dogdu Kapilma' hemen 'umutsuzluga' Yeni günde yapacagin çok iş var.
Anladim ki uyanilmaz uykudaymiş Gözlerimden yaşlar döküyordum mecnuna
Haber vereyim dedim Nerede, ne yapardi bilmem ama Sanirim garibimin aşkindan, hayallerinden Leyla'nin haberi bile yoktu....
Leyla, Elâ Gözlü Bir Çöl Ahusu…
Bu akşam rüyamda Leyla’yı gördüm
Derdini ağlarken yanan bir muma;
İpek saçlarını elimle ördüm
Ve bir kemend gibi taktım boynuma
Bu akşam rüyamda Leyla’yı gördüm.
Leyla… Ela gözlü bir çöl ahusu
Saçları bahtından daha siyahtır.
Kurmuş diye sevda yolunda pusu
Döktüğü gözyaşı, çektiği ahdır.
Leyla… Ela gözlü bir çöl ahusu…
Bir damla inciydi kirpiklerinde
Aşkın ızdırapla dolu rüyası
Bir başka güzellik var kederinde
Bir başka alem ki ruhunun yası
Sessiz incileşir kirpiklerinde…
Ahmet Hamdi Tanpınar
Leylaya Şiir
Leyla'nın uyku saati geldi'
.....................................Sezai Karakoç
sussun her şey .
renk, tabiat, eşya ve zevk .
siz de susun ey insanlar!
incitmeyin inci dilli Leyla'yı
kapatsın kepenklerini kirli esnaflar
şoförler süratini azaltsın varoşlarda
''uzun araç'' yazılı arabalar
can pazarında .
güllerle bezensin kırık kalpli patikalar, çimenlerle
şekillensin balçık, canlansın çamur
Leyla belki yürüyüşe çıkar
pikniğe gitmek ister de belki
incinir tozlu yollarda ayakları
çöpçüler tükürüp yalasınlar yolları
belki bir gezinti yaparım Leyla'yla
azaltılan süratlerinden sonra
kontak kapasın bütün motorlu taşıtlar
sussun akordu bozuk kalpler bile
kulağı gürültü duymasın Leyla'nın
bütün hovardaları, çapkınları, ayyaşları
namahrem takiplesin en gizli polisler
belki peşine takılırlar Leyla'nın
kader mahpusları ve ergenler
kurtulsun ademlik esaretten
ürkek akıllarına Leyla gelmesin sivilcelerin
balkonlarda yatan
canlandırmasınlar bodrum hayallerinde Leyla'yı
orta direk, alt tabaka ve ezilmişler
satın alsınlar kaypak hürriyetlerini
ensesi kalın kodamanlardan
marklardan, dolarlardan
artık duygular satılmasın
bir poker sefasına
bir sinema afişine
kupa kızı rehin kalsın papazda
donkişot kılıklı şovalyeler
savunsunlar damlarını maçalarda, karolarda
porno metrajlı sinemalarda
artistler afiş olsun afişler ateş
loş ışıklı batakhaneler fettan
ve fettan kadın ruhlu erkekler
çekilsinler meydandan artık
alsın gitsinler
Marialarını, Sofialarını
Leyla bana kalsın
aşka meftûn şiir
hüzün kokan şarkı
kullanmasın Leyla nakaratını
hiçbir televizyon kanalında
geçmesin Leyla adı
istasyonlarda, terminallerde, garlarda
kirlenmesin daha fazla duygular
yalan rüzgarıyla dolu muhabbetler
beş çayında pastası olsun kadınların
bu güneş ısıtmasın Leyla'yı
bu ay ışık saçmasın ona
dinsin bütün kainatın sesi soluğu
karanlıklarda .
çivili ayakkabı giyen köhnemiş kabadayılar
Leyla'ya bıraksın tazelenmekten usanmış kaldırımları
kırmızı ferman yazıp, pembe düşleri kıran
kendi gölgesini kovalayan ödlek yürek
ve gönül mahkumlarını asan
kim varsa çekilsin aradan
bölünmesin güzel uykusu Leyla'nın
uyusun mışıl mışıl
gün uzun olacak belli
Leyla dinlenmeli
bense, onun baş ucunda
sokakta, caddede, şehirde
ensesindeyim son gecenin
sessizliğin peşindeyim sükutu bozan
sensizliğin arefesinde
yırtacağım kükürtlü mektupları, ayırlık kokan
tufan olup akacağım cemre düşmeden
arındıracağım dünyayı kanatlarıylaCibril'in
yakacağım aklı ve duyguyu
yıldızları ve ayı
kabus kokan rüyayı
güneş bir başka doğacak sabah
zifiri karanlıkların ardından
ve artık bütün filimler, manşetler, afişler
bahsetsin bahtı billur Leyla'dan
onu bestelesin ozanlar, vuslat yerine
şarkılar leylican, türküler Leyla
anneler müjdelesin kızlarına dolunayın doğduğunu
tebessümlü bir yüzle
güneşin geceyi kovduğunu
ne kutlu doğum denilsin
mevlütler, dualar
hatimler indirilsin
işte, o günden sonra
her doğana konulacak isim
Leyla
Asım YAPICI
* * * * * * * * * ** * * * * * * * * ** * * * * * * * * ** * * * * * * * * **
Her seven mecnundu,Sevmeyense bir hiçti
Leyla ateşti mecnunu yürekten yakan,
Mecnun kandı Leyla’nın damalarında dolaşan.
Leyla evrendi,Aşkları içine alan
Mecnun ise evrenin etrafında dolaşan.
Leyla topraktı,gönülde ekip biçilen
Mecnun yağmurdu gönüllere yağan.
Leyla güldü öpüp koklanan
Leyla aşkın yoluydu sonu olmayan,
Mecnun bir simgeydi aşkı arayan.
Leyla, Mecnun un kendisiydi onu tamamlayan
Her seven mecnundu,her seven Leyla idi
İkisi de gerçek aşkı tanımlayan
İki kelimeden ibaret olan
Mecnun ve Leyla idi
Halil ÇOLAK
Şiirler yazılır adına
Adaklar yapılır
Şarkılar bestelenir
Türküler söylenir
Efsunlu ela gözlerine
Gözbebeğindeki sihirli bene
Saçının her teline
İncecik beline
Gönüller bağlanır
Hayaller süslersin Leyla
Düşler var görülecek
Ömürler var yaşanacak
Sefalar var sürülecek
Her gönülde
Her akılda
Her yaşta
Her başta
Yerin var Leyla
Zarif ellerde kır çiçekleri
Kimi gün papatya
Kimi gün gelincik
Kimi gün güller
Evaze etekleri savurarak
Kumral saçları rüzgara vererek
Alımlı çalımlı yürüyüşün var Leyla
Yollara dizilir aşıkların
Yataklara düşer tutkunların
Umursamaz eda ile
Salına salına geçip gidişin var Leyla
Reddersin bütün aşkları
Geri çevirirsin teklifleri
Kanmazsın yaldızlı sözlere
Gülüp geçişlerin var Leyla
Gamzeli gül yüzün
Hoş hallerin
Tatlı Dillerin
Sıcacık minik gülüşlerin
Seke seke yürüyüşün var Leyla
Necmiye Sarpkaya
Her derdin devası sende saklıdır Leyla’m
Çektiğim aşkın elinden,benim halim perişan.
acılarıma acılar sen katarsın vefasız Leyla’m.
olamadın mı bağda perişan bağban perişan
yüce dağlara yağan karsın sen be Leyla’m
koklamak istedim dikenlerin battı elime.
acı sözlerse yüreğimi sızlatıp kanattı.
kaderim hasretlikle her yanımı donattı.
Yeter çektiklerim,sana dargınım Leyla’m.
Gül bahçemde bülbül ahuzar güzelim sana.
hayatımı sen çevirdin hep tipili borana.
Yandım ateşinle, döndüm patlayan volkana.
narı cehenneme döndü gönül kırgınım Leyla’m.
nasıl aşktır yandı durdu nar oldu gönülde.
Senin aşkın yüzünden susuz kaldım çölünde.
binbir sitemim var sana acı olmayan dilimde.
kıymet bilmez bir yarsın üzgünüm Leyla’m.
horasan ereniyim hak yoluna aşığım Leyla’m.
bülbülün güle meftun olduğu gibi meftunum.
yalnız vefasız olan dostlara da küskünüm.
her derdin devası sende saklıdır Leyla’m .
Halil Çolak
* * * * * * * * * ** * * * * * * * * ** * * * * * * * * ** * * * * * * * * **
Sevenlerin kalbinde çakan ilk şimşek gibi,
Akşamın gurup vakti, geliversen, ya Leyla
Şairin kalemini inleten gerçek gibi
Cemal-i mehtabınla gülüversen, ya Leyla...
Hayalinle,gerçeği zorladığım kulvarda
Gözlerimin içine bakıversen, ya Leyla
Yakamozlar oynarken, ağladığım sularda
Sevda pınarlarımdan akıversen, ya Leyla...
Hasretim yıllar yılı, bir ılık bakışına
Müjgan okun kalbime, salıversen ya Leyla
Gönlümü dolamışım, siyah zülfünün nakşına
Bir teliyle bağlayıp, asıversen ya Leyla...
Kaç seyyah geldi geçti, senin yanık şarkınla
Kaç bin aşık o çölde, hoş bir ümit ! ya Leyla
Beni, sana çeviren bitmez derin aşkınla,
Hem Leyla’yım ,hem Mecnun, ben kimim ya Leyla ?...
Halit ÖZDÜZEN
* * * * * * * * * ** * * * * * * * * ** * * * * * * * * ** * * * * * * * * **
Ah Leyla! N'oldu sana? Sakın yolda yürürken görmedin de boya çukurunu oraya falan mı düştün? Dönmüşsün makyaj yapacağım diye Palyaçoya, hayır gösteri sanatlarına merak saldıysan o başka da, demem şu ki sen zaten güzelsin Leyla. Yapma Allah aşkına, elbette bakacaksın kendini, elbette süsleneceksin, takacak takıştıracaksın da, gel şöyle bir bak kendine şu boy aynasında… Yorumu sen yap, ben susuyorum artık…
Zamane insanlarının ucuz sevdalarına mı kapıldın yoksa… Yapma Leyla! Önceni de bilirim ama seni tanıyamamışım gibi bir his uyandı içimde. Sen insana insan olarak değer verirdin, kalbine bakardın, kılığına kıyafetine değil, öyle ki kapına gelen biri olsa karnını doyurmadan bırakmazdın. Açıkta birini görsen kışın ayazında, çıkarıp en kıymetli montunu, üstünü örterdin sen. Çocukları çok severdin mesela… İçindeki çocuğu sevindirdiğin gibi onları sevindirirdin. Yoldan geçerken saksı mı düştü kafana, siyahlığıyla parlayan bir sihirli değnek mi deydi başına da bir anda böyle değiştin? Biliyor musun anlam veremiyorum bu gidişata, şimdi bambaşka biri oldun artık. Şimdi lüks kürklere tapar olmuşsun, son model arabaların içinde yalan sevişmelere, günde bin kere bakan insanların yüz binlerce yalanlarına rağmen hayatı yaşamak adına kendini gündelik aşklara verir olmuşsun. Varsın, çocuklarının anası, evinin kadını olman hayaliyle seni, senin kendi içinde bile kaybolduğunu bilmeden hayaller kursun. Canım Kardeşim Mecnun, gel vazgeç demek istemiyorum sana bu sevdadan, sevmenin, aşka aşık olmanın ne demek olduğunu biliyorum ama o kadar basit söyleniyor ki bu cümle kimi insanlarca, söyleyemiyorum, duydukça yüreğim acıyor…
Ah Leyla! Bu kadar bencil olamazsın sen ya, yediremiyorum gururuma. Yapılan bir şey başkasına yapılınca ve sana asla yapılmasını istemediğin bir şey olsa da bu zevkten dört köşe oluyorsun ama sana yapılınca kıyametler koparıyorsun. Söyler misin bana sen ne burcusun? Sonra sana verilince güzel her şey, tüm hediyeler sana gelsin senin olsun, başka birinde aynısını görünce çılgına dönüyorsun. Yahu Leyla, bırak da Fadime'nin transparan elbisesinden senin de olmayıversin. Amma da küçük şeyleri dert ediyorsun, görmüyor musun senin çarçur ettiğin ne varsa belki en değersizi için bile gecesini gündüzüne katan insanlar var, hatta gecesini gündüzüne katmak isteyipte katamayan, üniversiteli işsizler ordusunda gezinen, sıkıntı çeken, canı acıyan bunca insan varken sen neleri düşünüyorsun.
Ah Leyla! Bakışlarınla verdin garip bir umut, sevdanın ateşi düştü Mecnunun gönlüne, sen gününü gün ederken hareketli gecelerin gözleri kamaştıran ışıklarıyla süslü şehirlerde, Mecnun saf ve temiz duygularla seni ararken önce kayboldu, sonra yüreğinin sesini dinledi. Gecenin bir yarısı rüzgârın kendisine getirdiği sevgilinin kokusunu takip edip geldi senin o içinden çıkamadığın yüksek desibelli mekânın önüne ve dediler ki ona 'Damsız girilmez abi!”, dedi ' Ne damı kardeş, Leylam içerde!” Almadılar onu, sen zaten bekledin de… Sonra senin için aldığı yüzüğü bir kapkaçcı elinden aldı gitti, koştu peşinden, topluma kazandırılması gereken birkaç kimsesiz çocuk yolunu kesti ve en sonunda olanlar oldu Leyla. Mecnunu bir köşede buldular cansız yatarken, üstünde iki üç parça gazete örttüler, sevdayı kaybettin, göremiyor musun? Söyler misin bana Leylacım. Yanı başındayken aşk, kum tanelerinin avuçlarımızdan akıp gittiği gibi yok olup gitmesine nasıl izin verdin. Şimdi mutlu musun? Bu aşk masalı bitti. Başın sağ olsun. Aşk adına, başımız sağ olsun. Nur içinde yat Mecnun.
Baki Evkaralı
* * * * * * * * * ** * * * * * * * * ** * * * * * * * * ** * * * * * * * * **
O hayal yüzünü süzemem Leyla,
Sakın talip olma mezar taşıma,
Adını yanıma yazamam Leyla
Ben senin dünyana ait değilim,
Bu bir gönül hali, bu bir eğilim,
Ayağım sendeyse ötede elim,
Bir gölge üstünde gezemem Leyla
Bir âşığım ancak o sen değilsin,
Nasıl bir faniye kalbim eğilsin,
Mecnun olan gönül seni ne bilsin,
Attığın düğümü çözemem Leyla
Bir sahte cilveye, yakmam kendimi,
Keskin bakışına kurdum bendimi,
Senin hatırına ben efendimi,
Ebedi yârimi üzemem Leyla
Enseme çöksen de gözüm sılada,
Ruhumun gıdası, gökte ki balda,
Söz verdim elestte, yevm-i belada,
Dostumla ahdimi bozamam Leyla
Beni meşgul edip kesme hızımı,
Dermanın almıyor artan sızımı,
Bu yüzden elime alıp sazımı,
Ardına türküler dizemem Leyla
Ey geçici rüya, ey ölümlü düş,
Sende bir Baki’nin arkasına düş,
Madem ki sonunda O’nadır dönüş,
Kendi mezarımı kazamam Leyla…
-Alinti-
* * * * * * * * * ** * * * * * * * * ** * * * * * * * * ** * * * * * * * * **
Mecnun, bir kabile reisinin dualar ve adaklarla dünyaya gelmiş olan Kays adlı oğludur.
Okulda bir başka kabile reisinin kızı olan Leyla ile tanışır.
Bu iki genç birbirlerine aşık olurlar. Okulda başlayıp gittikçe alevlenen bu macerayı Leyla'nın annesi öğrenir.
Kızının bu durumuna kızan annesi, kızına çıkışır ve bir daha okula göndermez.
Kays okulda Leyla' yı göremeyince üzüntüden çılgına döner,başını alıp çöllere gider ve Mecnun diye anılmaya başlar.
Mecnun' un babası, oğlunu bu durumdan kurtarmak için Leyla'yı isterse de Mecnun (deli, çılgın) oldu diye Leyla' yı vermezler. Leyla evden kaçarak, Mecnun' u çölde bulur.
Halbuki o, çölde âhular, ceylanlar ve kuşlarla arkadaşlık etmektedir ve mecâzî aşktan ilâhî aşka yükselmiştir.
Bu sebeple Leylâ' yı tanımaz.
Babası Mecnûn' u iyileşmesi için Kâbe' ye götürür.
Duâların kabul olduğu bu yerde Mecnûn,
kendisindeki aşkını daha da arttırması için Allahü Tealâya duâ eder:
'Ya Rab belâ-yı aşk ile kıl âşinâ beni
Bir dem belâ-yı aşkdan etme cüdâ beni.'
Duâsı neticesi aşkı daha da çoğalır ve bütün vaktini çöllerde geçirmeye başlar.
Diğer tarafta ise Leylâ da aşk ıstırabı içindedir.
Bir zaman sonra âilesi, Leylâ' yı İbn-i Selâm isimli zengin ve îtibârlı birine verir.
Ancak, Leylâ kendisini bir perinin sevdiğini ve eğer kendisine dokunursa ikisinin de
mahvolacağını söyleyerek İbn-i Selâm' ı vuslatından uzak tutmayı başarır.
Mecnûn, çölde, Leylâ' nın evlendiğini arkadaşı Zeyd' den işitince çok üzülür. Leylâ' ya acı bir sitem mektubu gönderir.Leylâ da durumunu bir mektupla Mecnûn' a anlatır. Kendisini anlamadığından dolayı o da sitem eder.
Bir müddet sonra Mecnûn' un âhı tutarak İbn-i Selâm ölür. Leylâ baba evine döner.
Bir çok tereddütten sonra her şeyi göze alarak, Mecnûn' u çölde aramaya başlar.
Fakat Mecnûn, dünyadan elini eteğini çekmiş ilâhî aşk yüzünden Leylâ'nın
maddî varlığını unutmuştur. Leylâ, çölde Mecnûn' u bulduğu hâlde, Mecnûn onu tanımaz.
Leylâ onun erdiğini anlarsa da yine onsuz yaşayamaz. Hastalanıp yataklara düşer.
Kısa zaman sonra da ölür. Mecnûn, Leylâ' nın ölüm haberini öğrenir.
Gelip mezarını kucaklar, ağlayıp inler;
'Ya Rab manâ cism ü cân gerekmez
Cânânsuz cihân gerekmez.'
Der, kabri kucaklayarak ölür.
Bir müddet sonra Mecnûn' un sâdık arkadaşı Zeyd rüyasında,
Cennet bahçelerinde birbiriyle buluşmuş iki mesut sevgili görür.
Bunlar kimdir? diye sorunca, derler ki:
'Bunlar Mecnûn ile onun vefalı sevgilisi Leylâ' dır. Aşk yoluna girip temiz öldükleri,
Aşklarını dünya hevesleriyle kirletmedikleri için burada buluştular.'
alıntı...
* * * * * * * * * ** * * * * * * * * ** * * * * * * * * ** * * * * * * * * **
Bir güzel sevince yanıyor yürek
Aşıklarda ateş sönmüyor Leyla’m
Çok sevene tarif olmasa gerek
Sevenler tarife uymuyor Leyla’m
Gönülden gönüle sevgi akınca
Yürekler sevdaya esir olunca
Ayrılık korkusu kalbe dolunca
Çaresi çözümü olmuyor Leyla’m
Aşkın tarifi yok yazan olmadı
Aşk kalbe düşünce kaçan olmadı
Güzel çirkin diye bakan olmadı
Güzele çirkine bakmıyor Leyla’m
Aşk çiçek açıyor gönülde serde
Hep hayal oluyor düştüğü yerde
Çözümdür çaredir kalpdeki derde
İnsanlar aşkına doymuyor Leyla’m
Parayla satılmaz sevdanın yükü
Sevgiye hapistir aşkın sürgünü
Aşk, sevgidir sazın çaldığı türkü
Sazın teli aşksız ötmüyor Leyla’m
Necati Keçeli
* * * * * * * * * ** * * * * * * * * ** * * * * * * * * ** * * * * * * * * **
Avare dolaşan bir mecnun görmüştüm
Yagmurla yikanan Istanbul sokaklarinda
Hava soguktu, ellerim üşüyordu
Gözleri yüklü bulutlar gibi dosttu
Garibim Leyla'sini ariyordu
Sordum, soruşturdum kimmiş
Dediler bir sevdicegi varmiş
Diyar diyar, bir ömür onu ararmiş
Günler birbiri ardina geçiverdi
Mecnun artik bizden biriydi
Dayanamadi yüregim, açtim kapimi bir gün
'Gir içeri' dedim 'dişarisi kiş, kiyamet
Hadi dostum, donacaksin'
Mevsimlerden kişti Istanbul'da
Güldü, devam etti dolanmaya
Bir sabah kapimda uyur halde buldum onu
'Uyan dostum gün dogdu
Kapilma' hemen 'umutsuzluga'
Yeni günde yapacagin çok iş var.
Anladim ki uyanilmaz uykudaymiş
Gözlerimden yaşlar döküyordum mecnuna
Haber vereyim dedim
Nerede, ne yapardi bilmem ama
Sanirim garibimin aşkindan, hayallerinden
Leyla'nin haberi bile yoktu....
Özcan Günergök
* * * * * * * * * ** * * * * * * * * ** * * * * * * * * ** * * * * * * * * **