Leyl Lal Adlı Antoloji.com Üyesinin Hakkında ...

  • Leyl Lal
    Leyl Lal

    05.09.2012 - 15:53

    özlemenin
    Ne demek olduğunu sor bana,
    Yetmiş iki dilde anlatabilirim
    Kitabını yazabilirim sayfalarca.
    Yalnızlığın rezilliğini
    Kokuşmuşluğunu
    Ve çıplaklığını da.
    Ama hiç kimse
    Kavuşmanın güzelliğini
    Sormasın bana / anlatamam.
    Ben sana hiç kavuşmadım ki!

    Bilmiyorum
    Dudakların nasıldır.
    Sıcak mı ateş topu kadar,
    Yoksa soğuk mu
    Buza kesmiş bir bardak su gibi?
    Kıvrımlarına,
    Kırmızı karanfiller mi tutunmuş,
    Küle gizlenmiş kor mu var?
    Tenime değdiğinde dudakların
    Cemre mi düşer bedenime,
    Mızrap değen bir saz teli gibi
    Titrer mi yüreğim bilmiyorum.
    Ben hiç dudaklarına dokunmadım ki!

    Bir kadını sardığında kolların,
    Ürkek ceylânlar
    Nasıl kurtulur tuzağından?
    Dolu yemiş yaprak gibi
    Nasıl titrer bir yürek?
    Ellerin nasıl okşar bir bedeni,
    Goncalar
    Nasıl güle döner sıcaklığınla / bilmiyorum.
    Hiç sana sarılıp yatmadım ki!

    Kısacası:
    Tatmadım kavuşmayı / anlatamam.
    Ama,
    Seni özlemenin kitabını yazabilirim.
    Anlatabilirim daldaki kuşa / topraktaki solucana.
    Yokluğunda yıllardır
    Özlemine dayanmayı öğrendim
    Yokluğuna katlanmayı
    Aşağılık avunmayı öğrendim nasılsa
    Ustası oldum beklemenin
    Tükenmek pahasına.

    Ama hiç kimse / kavuşmayı,
    İki derenin birbirine karışıp
    Sarmaş dolaş aktığı yatağın yorgunluğunu
    Sormasın bana,anlatamam.
    Çünkü seninle ben,
    Ayrı kaynaktan doğmuş
    Sularında hasretleri taşıyan
    Başka denizlere koşan iki ırmağız.
    Birbirimize uzak topraklarda tüketirken yılları
    Aynamızda ayrı gökleri yansıtırız.
    İşte onun için
    İki dere nasıl karışır birbirine
    Nasıl sığar iki nehir bir yatağa /bilmiyorum.
    Seninle
    Hiç aynı yatakta coşmadım ki!

    Sen bana /yalnızca
    Ve sadece
    Kahpe sensizliği sor
    Rezil beklemeyi, özlemeyi sor.
    Tanrı şahidimdir
    Kurda kuşa
    Dağa taşa bile anlatabilirim.
    Demem o ki uzaktaki yakınım:
    Vuslatlara yabancıyım,

  • Leyl Lal
    Leyl Lal

    11.06.2012 - 00:51

    ***Acele karar vermeyin***
    Hayatın küçük bir dilimine bakıp
    tamamı hakkında karar vermekten kaçının.
    Karar; aklın durması halidir.
    Karar verdiniz mi, akıl düşünmeyi,
    dolayısı ile gelişmeyi durdurur.
    Buna rağmen akıl,
    insanı daima karara zorlar.
    Çünkü gelişme halinde olmak
    tehlikelidir ve insanı huzursuz yapar.
    Oysa gezi asla sona ermez.
    Bir yol biterken yenisi başlar.
    Bir kapı kapanırken, başkası açılır.
    Bir hedefe ulaşırsınız ve
    daha yüksek bir hedefin hemen
    oracıkta olduğunu görürsünüz.”
    Bugün hayatımda taşların bir kez daha yerinden oynadığını,tam düze çıktım derken bir kez
    daha başladığım noktaya geri döndüğümü düşünürken bu hikâyeyi hatırladım birden.Bu tuhaf döngü daha kaç kez tekrar edecek bilemiyorum…Bekleyip görmekten başka seçeneğim yok.
    “Hayat böyle küçük parçalar halinde gelir ve ondan sonra neler olacağı size asla bildirilmez.” demiş ya filozof, öyleyse neden her yeni gelen parçaya son parçaymış muamelesi yapıyozuz ki? Yani neden bi başka parçanın da gelip herşeyi tekrar değiştirebileceğini bildiğimiz halde peşin hüküm veriyoruz? Yok peşin hüküm vermiyorsam neden bunca tasa? Mümkün mü acaba resimdeki o adam gibi, büsbütün dışından bakabilmek içinde bulunduğumuz duruma? Ya da mümkün mü hikayedeki yaşlı adam gibi her defasında “Bu olay henüz bir başlangıç.Arkasının nasıl geleceğini kimse bilemez.” deyip yorum yapmadan,sadece yaşamak? Mümkün mü…

  • Leyl Lal
    Leyl Lal

    02.05.2012 - 23:35

    Arkada bıraktığın şeyleri düşünme!

    Kendi yolunda yürü.
    Başını dik tut.
    Kendini yenilmiş hissetme.
    Kişisel hayatını yaşa.
    Kahramanı, baş rol oyuncusu sensin.
    Bu senin öykün, sen sadece yaşa.
    Yüreğinin sesini dinleyerek, yüreğinin diliyle konuşarak yaşa.
    Tşk dost...

  • Deniz Bulut
    Deniz Bulut

    27.03.2012 - 15:34

    Nasılsın dost?

  • Leyl Lal
    Leyl Lal

    22.03.2012 - 01:07

    Hıçkırıklar..

    Sahile vuran deli dalgalara
    Şahidim olsun düşen her damla yaş
    Seni unuttuğum yoksun zamanlar…
    Acırım ağlayacak yer gök taşlar

    Nerede yeşeren umutlarımız
    Hani o kulplu çay bardaklarımız
    Oysa birlikte çay içecektik biz
    Yok, oldu duraklar ve yollarımız

    Sahilde kumlarda kaldı izimiz
    Seninle izlerimiz tek ismimiz
    Vurgun yemiş ne yazık kaderimiz
    Resmimiz oldu şimdi ayrılıklar

    Geceyi maviye çalan siyah renk
    Hoş seda ne garip düşün ki ahenk
    Olur, mu hiç acı mutluluğa denk
    Boğazımda düğümdü hıçkırıklar.

    FİLİZ AKTAŞ OKUTUCU

  • Leyl Lal
    Leyl Lal

    26.09.2011 - 23:13

    Ben Bu Köyün Delisiyim
    Beni bilen böyle bilsin
    Ben dostluğun delisiyim
    Akıl irfan sizde kalsın
    Ben bu köyün delisiyim

    Bu acılar bitene dek
    Ağlayanlar gülene dek
    Bu can bende ölene dek
    Ben bu köyün delisiyim

    Sesi çıkmaz kırık sazın
    Tadı olmaz susuz yazın
    Mezarıma öyle yazın
    Ben bu köyün delisiyim

    Ne köleyim ne de bir kul
    Vicdan bir borç hayat okul
    Alın sizin olsun akıl
    Ben bu köyün delisiyim

    Benim yolum aşkın yolu
    Benim yolum hakkın yolu
    Bir tek derdim Anadolu
    Ben bu köyün delisiyim

    Sizde para sizde banka
    Sizde silah sizde bomba
    Bende dostluk bende sevda
    Ben bu köyün delisiyim

    Haydi koşun savaşmaya
    Bu dünyayı paylaşmaya
    Ben bakarım çocuklara
    Ben bu köyün delisiyin

    Aşk okurum aşk yazarım
    Aşktır benim tek pınarım
    Size değmesin nazarım
    Ben bu köyün delisiyim

    Yaşayın siz aklı selim
    Boşverin siz benim halim
    Siz bir dahi siz bir alim
    Ben bu köyün delisiyim

    Benim yolum gönül yolu
    Benim yolum sevda yolu
    Bir tek derdim Anadolu
    Ben bu köyün delisiyim
    Ben bu yurdun delisiyim...

  • Leyl Lal
    Leyl Lal

    30.08.2011 - 22:00

    Üstüm başım toz içinde
    Önüm arkam pus içinde
    Sakallarım pas içinde
    Siz benim nasıl yandığımı
    Nereden bileceksiniz?

    Bir fidandım derildim
    Fırtınaydım duruldum
    Yoruldum çok yoruldum
    Siz benim neler çektiğimi
    Nereden bileceksiniz?

    Taş duvarlar yıkıp geldim
    Demirleri söküp geldim
    Hayatımı yakıp geldim hey
    Siz benim neden kaçtığımı
    Nerden bileceksiniz?

    Gökte yıldız söner şimdi
    Annem beni anar simdi
    Sevdiğim var kanar şimdi
    Siz benim niye içtiğimi
    Nerden bileceksiniz?

    Bir pınardım kan oldum
    Yol kenarı han oldum
    Yanıldım ah ziyan oldum
    Siz benim neden sustuğumu
    Nerden bileceksiniz?

  • Leyl Lal
    Leyl Lal

    10.05.2011 - 03:38

    Genç adamın biri,dermiş babasına her gün;

    'Benim de dostlarım var, Sendeki dost gibi'

    Baba, itiraz eder,
    ...
    'Olmaz öyle çok dost, hakikisi belki bir, belki iki,

    Fazlasını bulamazsın gerçek, hakiki...'

    Devam eder durur konuşma...

    Aralarında başlar bir tartışma,

    Karar verirler bir sınava, Dostun hakikisini anlamaya...

    Bir akşam bir koyun keserler, Ve koyarlar çuvala.

    Baba der ki oğluna,

    'Hadi al bu çuvalı, şimdi götür dostuna'.

    Çuvaldan kanlar damlamakta,Sanki öldürmüşler de bir adamı, Koymuşlar çuvala,

    Dıştan böyle sanılmakta. Delikanlı sırtlar çuvalı, Gider en iyi bildiği dostuna, çalar kapıyı.

    O dost, bakar ki;

    bir çuvala hem de kanlı,

    Kapar hızla kapıyı delikanlının suratına, Almaz içeri arkadaşını,

    Böylece tek tek dolaşır delikanlı, Kendince tanıdığı, sevdiği dostlarını.

    Ne çare, hepsinde de sonuç aynıdır. evlat geriye döner.Ama içten yıkılır...

    Babasına dönerek; haklıymışsın baba ' der.

    Dost yokmuş bu dünyada ne sana, ne de bana.

    Baba:

    'Hayır Evlat 'der, benim bir dostum var bildiğim.

    Hadi, çuvalı alda bir kerede git ona.

    Genç adam, çuvalı sırtlar tekrar. Alnından ter, çuvaldan kanlar damlar...

    Gider, baba dostuna. Kabul görür, sevinir.

    O dost, delikanlıyı alır hemen içeri.

    Geçerler arka bahçeye. Bir çukur kazarlar birlikte,

    Çuvaldaki koyunu gömerler adam diye,

    Üzerine de serpiştirirler toprak. Belli olmasın diye dikerler sarmısak...

    Genç adam gelir babasına;

    'Baba, işte dost buymuş' diye konuşunca,

    Babası; 'daha erken, o belli olmaz daha.

    Sen yarın git O'na, çıkart bir kavga,

    Atacaksın iki tokat, hiç çekinmeden ona,

    işte o zaman anlaşılacak, dostun hakikisi.

    Sonra gel olanları anlat bana...'


    Genç adam, aynen yapar babasının dediğini,

    Maksadı anlamaktır dostun hakikisini,

    babasının dostuna istemeden basar iki tokadı!



    Der ki tokadı yiyen DOST;


    'Git de söyle BABANA, biz satmayız Sarımsak tarlasını böyle iki tokada'!

    Dost dediğin;

    Sevilecek biri olmadığın zamanlarda bile Seni Sevmeli...


    Sarılacak biri olmadığın zamanlarda bile Sana Sarılmalı...


    Dayanılmaz olduğun zamanlarda bile Sana Dayanmalı...

    Dost dediğin;

    Bütün dünya seni üzdüğünde Sana moral vermeli.

    Güzel haberler aldığında seninle sevinmeli


    Ve ağladığında, seninle ağlamalı...


    Ama hepsinden daha çok;


    Dost matematiksel olmalı;


    Sevinci çarpmalı...


    Üzüntüyü bölmeli...


    Geçmişi çıkarmalı...


    Yarını toplamalı...


    Kalbinin derinliklerindeki ihtiyacı hesaplamalı...


    Ve her zaman bütün parçalardan daha büyük olmalı...


    İşi bitince seni bir tarafa atmamalı...

  • Leyl Lal
    Leyl Lal

    30.03.2011 - 02:13

    dedim ki kendi kendime; kaybettiğin şeylerin arkasından oturup ağlıyacağına, ileride kazanacakların için şimdiden oturup mutlu olmaya bak.

    Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
    Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
    Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
    Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği

    İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
    Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
    Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
    Kopmaz kökler salmaktır oraya

    Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
    Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
    Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
    Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin

    İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
    Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına

    İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
    Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına

    Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
    Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
    Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
    Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın

    Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
    Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
    Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
    Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı

    Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
    Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına
    Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
    Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana.

  • Leyl Lal
    Leyl Lal

    28.03.2011 - 21:50

    Hasretim sana / Elif 'im
    Buram buram kızım kokuyor her yer...

    Küçük bir kız çocuğunun gülümsemesinde buluyorum gamzelerini

    Sonra tuttuğum eller sen oluyor

    Kokluyorum onları ciğerime basıp ağlıyorum


    Bazı gecelerime ortak oluyorsun

    Uykudan ter kan içinde kalkıyorum.

    Yine sensizliğin kabusu.


    Bugün yine rüyama geldin güzel gözlüm

    ' hadi anne seni bekliyorum' dedin.

    Gelmeyi çok istedim...

    Ya kardeşin...

    O ne olacak?

  • Hadi Gezgin
    Hadi Gezgin

    05.01.2011 - 08:40

    Aşk dünyana ruhuna doğsun
    Yemyeşil baharlar mevsimin olsun
    Şen olsun gül yüzün sevda ile gülsün
    En derin duygular aşkına dolsun
    Gülen çehrene buseler konsun
    Üzüntü ırasın seni bulmasın
    Latif gergefler gibi zarif bir gülsün

  • Leyl Lal
    Leyl Lal

    29.08.2010 - 14:32

    Ne hesabını veremeyeceğim bir günüm oldu ne de vicdanımı lekeleyen bir geçmişim... Ne hissettiysem onu söyledim, onu yaşadım... Yaşadığım bir tek andan bile pişmanlık duymadım... Asla keşkelerim olmadı... Hiçbir zaman kendimle vicdan mahkemesi yapmak zorunda kalmadım... Karşıma bazen gerçek yüzler, bazen sahteler çık...tı ama olsun ben yine sadece hislerimle yaşadım.. Asla sevmediğim birine seni seviyorum demedim, ya da asla birini severken karşılığını beklemedim... Dostluğuma değer biçmedim, sevgime ise hiçbir zaman sınır çizmedim... Sevdiysem sonuna kadar gittim,bitirdiysem öldürse de hasreti geriye dönmedim... Bazen çok kırıldım, bazen belki de kırdım... Ama hata insana mahsustur dedim..Affettim, af diledim.. Kimileri birden fazla kırdılar kalbimi ama ben onları yinede affettim.. Onlar belki beni saflıkla yargıladılar.Belki de içten içe sinsice güldüler... Ama asıl unuttukları şuydu... Ben aldanmadım... Aldanan her zaman kendileri oldular ama bunu anlayamadılar... Bir insan kaybının ne olduğu bilemedikleri için... Kaybetmek onlar için bir alışkanlık haline geldiği için...... Oysa ben hiç insan kaybetmedim... Sadece zamanı geldiğinde vazgeçmeyi bildim o kadar..

  • Hacer Kozanlı
    Hacer Kozanlı

    08.02.2010 - 20:38

    _____________@@__@_@@@_____
    _____________@__@@_____@_____
    ____________@@_@__@_____@_____
    ___________@@@_____@@___@@@@@_____
    __________@@@@______@@_@____@@_____
    _________@@@@_______@@______@_@_____
    _________@@@@_______@_______@_____
    _________@@@@@_____@_______@_____
    __________@@@@@____@______@_____
    ___________@@@@@@@______@_____
    __@@@_________@@@@@_@_____
    @@@@@@@________@@_____
    _@@@@@@@_______@_____
    __@@@@@@_______@@_____
    ___@@_____@_____@_____
    ____@______@____@_____@_@@_____
    _______@@@@_@__@@_@_@@@@@_____
    _____@@@@@@_@_@@__@@@@@@@_____
    ____@@@@@@@__@@______@@@@@_____
    ____@@@@@_____@_________@@@_____
    ____@@_________@__________@_____
    _____@_________@_____
    _______________@_____
    ____________@_@_____
    _____________@@_@_____
    ______________@@_____
    ______________@_____

    sevgi ve selamlarımla...

Toplam 13 mesaj bulundu