Deniz Adlı Üyenin Nedir Yazıları - Antoloji.com

  • ahmet kaya

    24.10.2004 - 12:46

    50 yil sonra hala dinleyecegim olumsuz buyuk bir sanatci,

  • aşk

    30.09.2004 - 23:33

    cennet ve cehennem

  • aşk

    27.09.2004 - 21:13

    kafa agrisindan baska bisey degildir

  • aşk

    27.09.2004 - 21:12

    Aşk, bağımlılık, tutku ve tanrısal istekler arasında esen bir fırtınadır. Fırtına dindiğinde belki de geriye kalan tek şey alışkanlıktır.

    *Aşk, bir mıknatısa benzeyen, bir tarafıyla karşı konulmaz çekimi olan diğer tarafıyla sürekli iten dinamik ve çelişkili bir süreçtir.

    *Aşkı, sevgiyle ve tutkuyla karıştıran insan, gerçek aşkı bulduğunu anladığı anda tökezler.

    *Bir ayağıyla kaçan, diğeriyle kovalayan kişi, tutkulu bir âşıktan başka bir şey değildir.

    *Aşk, cennetin kapısında cehennemi dilenmektir.

    *Bağımlılık körse, alışkanlık ve saplantı âmadır. Aşksa bunların karışımından ibarettir.

    *Âşıkların korkusu birbirlerini kaybetme değil, birbirlerini kaybettiklerinde kendilerini kaybetme korkusudur.

    *Aşk, çoğunlukla inkâr edilir. Ama aşk, inkârın inkârıdır
    erola anar

  • aşk

    27.09.2004 - 21:11

    Aşkta gizi beslemek, aşk şöminesine odun atmaktır. Bir aşkın sahip olduğu en değerli şey içinde barındırdığı gizdir.

    * Âşık kişi aynı zamanda potansiyel bir katildir. O her an aşkını öldürmek için suikast planları hazırlar. Ve ancak aşkını öldürdüğünde kendisini aynı anda hem olağanüstü rahat ve o derece de mutsuz hisseder

  • ölüm

    27.09.2004 - 14:37

    ölüme teslim olacagim ama hayata asla

  • adolf hitler

    22.09.2004 - 14:54

    sabun enflasyonuna neden olan zat

  • sosyalizm

    19.09.2004 - 23:48

    Lanetlenmis turk solu.

    turkiye de kurulan turk-sol orgutlerinin toplami heralde dunyadaki sol orgutlerine esittir.

    cok iyi slogan atar guzel pankart asarlar, soyle yilda bir iki de ses bombasi koyup kendilerini bi b. sanarlar.

    Turkiye solu her zaman kendi kimligi ile celiski icinde yasamistir.

    turk Solu, eger ozgurluk ve demokrasi olgulari ile kendini tanimliyorsa Turkiye de buna en fazla ihtiyac duyan Kurt jalkiyla ittifak yaparak kendi kimligini bulabilir. turk solu, ozgurluk ve demokrasiye en fazla ihtiyaci olan bir halkin sorunlarina cozumleyici yaklasmadan kendisi icin dogru bir politika ortaya koyamaz.

    bu kadar parçalanmis, ufak tefek bi hale getirilmis turk solundan degil kurtlere turklere bile hayir gelmez.

    turkiyede ben solcuyum diyen insan tc kimliginden utanmalidir, bunu yapabilen ise cok az, bunlarin disindakiler ise hepsi lanetlenmis bi sekilde yasiyorlardir.
    palavralarla yasayan turk soluna sunu demek istiyorum solculuk sadece marks ve engels okuyarak olunmuyor, biraz pratik lutfen
    denizlerin kemikleri sizliyordur........
    utanin
    yerin dibine girin

  • sosyalizm

    19.09.2004 - 16:25

    sosyalizm işçi sınıfına kendini bilmeyi, kendi bilincine ulaşmayı öğretti, ve boş hayallerin yerine bilimi koydu.

  • 12 eylül

    14.09.2004 - 19:05

    Mehmet Altan

    12 Eylül darbecileri...
    Pazar günü 12 Eylül'dü. 12 Eylül askeri darbesinin 24. yıldönümü... Türkiye gibi tek parti rejiminden gelen, militarist bir yapıya sahip ülkeye 12 Eylül iyice daraltılmış bir deli gömleği giydirdi.

    O gömlek bugün bile onca uyum yasasına rağmen yırtılmış değil. İşte örneğin YÖK... Üniversiteleri kışlaya döndüren, üniversite yönetimi ile askeri darbeci mantık arasında fark bırakmayan yapısına rağmen hayatta. Üstelik ne yasa, ne de içindeki 12 Eylül zihniyetli yöneticileri değişiyor.

    O gömleği yırtamayan bir ülkenin anayasal düzenini silah zoruyla yok eden darbecileri de yargılaması zaten beklenemez. Üstelik bugün bile asker vesayeti, rejimin üzerindeki ağırlığını sürdürmek için direnmekte.

    Demokratik ülkelerle Türkiye arasındaki fark da zaten o noktada katmerleniyor. Türkiye'yi yönetenlerin ezeli rakibi sayılan Yunanistan, Türkiye'ye kapatılması çok zor bir fark attı. Türkiye'yi yönetenler de Yunanistan lafını yalayıp yuttu. Artık hiçbir yetkili Yunanistan ile ezeli rekabetten söz etmiyor. Çünkü Türkiye'yi yönetenler Yunanistan'ın başarısı karşısında ağır bir hezimete uğradılar.

    Yunanistan, 1981 yılında AB'ye girmiş ve tüm sosyo-ekonomik göstergeler açısından Türkiye'yi çoktan sollamışsa, artık euro kullanıyorsa, bunun temelinde 1967 Askeri Darbesi'nin sorumlularını yargılayarak cezalandıracak kadar demokratik bir enerjiye sahip olması yatıyor. Orada cuntacı albaylar hâlâ hapiste yatıyor, bizdekiler ise itibar noktalarında.

    Türkiye 12 Eylül ile yüzleşmedikçe sağlığına tam olarak kavuşamaz. Darbeye karşı hesap sorma iradesine sahip olmayan, demokrasisini cuntalara karşı savunamayan bir toplum ezikliğiyle yaşar. AB üyesi olsa da bu tortu bir yerlerde durmaya devam eder. 12 Eylül yargılanmadıkça, demokrasi hep biraz eksikli olacak.

  • türk-kürt kardeştir

    04.09.2004 - 14:22

    çeçenlere bakin da kurtlerin kiymetini anlayin, çeçenlerin yaptigi eylemleri kurtler istese on mislisini yapar ama niye yapmiyor cunku bu ulkede turk-kurt kardesligi hala olmemis

  • türk-kürt kardeştir

    11.08.2004 - 14:12

    Osman Baydemir Amed'de Mardin Kapı Semti'nde bulunan polis noktasında çıkan çatışma sonucu yaşamını yitiren Bekçi Abbas Yoldaş'ın da ziyaretine gitmistir ve yasamini yitiren gerillaninda bu bir turk kurt kardesligi ornegidir, sayin Osman Baydemir i burdan kutluyorum,

  • sosyalizm

    08.08.2004 - 22:46

    utopya

  • tarihin en büyük yalanları

    23.07.2004 - 04:01

    size yol yapacagim

  • dehap

    20.07.2004 - 14:09

    ahmer altan

    Alçaklık ve vatanseverlik...
    Bana sorarsanız, dağa taşa “önce vatan”, “bir Türk cihana bedeldir” türünden sözler yerine durumumuza en çok uyan şu ünlü cümleyi yazmalıyız:

    “Her alçağın son sığınağı vatanseverliktir.”

    Belli ki Jonathan Swift, bu sözü söylemeden önce epeyce alçaklık görmüş.

    Ama sanırım ne o ne de bir başkası “vatanseverlik” sözcüğünün bizdeki kadar pespayeleştiğine şahit olmamıştır.

    Ne kadar katil, hırsız, kaçakçı, haraççı varsa hepsi de “vatansever.”

    Üstelik de hepsinin vatanseverliğine fetva veren bir “devlet yetkilisi” var arkalarında.

    Bizim devletin zirvesi “türban kavgalarına” tepe üstü atlarken hiçbirinin devletin içine mafyanın sızmasından rahatsız olmaması, katillerin ceplerinde rengarenk pasaportlarla dolaşmasını bir sorun haline getirmemesi de “devlet yönetimi” denilen şeyin bizde ne kadar tuhaf anlaşıldığının şaşırtıcı bir göstergesi.

    Kamu alanına “türban girer mi girmez mi” derken o alanlar çoktan mafyanın eline geçmiş bile.

    Hangi mafyacıyı yakalasalar ardında heyula gibi bir devlet gölgesi ortaya çıkıyor.

    Neredeyse bütün mafyacılar “devlet görevlisi”.

    Kim bunları devlet görevlisi yaptı?

    Kim bunların devletle hala ilişkisini sürdürmesine göz yumuyor?

    Kim kolluyor bu mafyacıları?

    Mafyacılarla iş birliği yapan “emeklilerin” devletin içindeki bağlantıları kimler?

    Böylesine açıkça mafyayla ortaklık etme cüretini onlara kim veriyor?

    Devletin çok kirlendiğini, bu kirliliğin çok derinlere nüfuz ettiğini artık çok net görebiliyoruz.

    Devletin bu kirliliğinden şikayetçi olan kimse yok mu gerçekten devletin içinde?

    Bu ülke türban kavgasına harcadığı enerjinin onda birini mafya meselesine harcasaydı bugün temiz bir devletimiz olurdu.

    Vatanseverlik payesi, kırmızı kurdeleli madalyalarla mafyacıların göğsüne asılmazdı.

    Özellikle güneydoğudaki iç savaş sırasında devlet kavramının hukuk kavramından koparıldığı, devletin içinde çeteler oluştuğu, bu çetelere “vatanseverlik” kisvesi altında inanılmaz bir suç özgürlüğü bağışlandığı ve işlenen suçlardan kazanılan paraların bazı devletle memurlarıyla mafyanın paylaştığı artık biliniyor.

    Bu konuda raporlar bile yayınlandı.

    Bu ilişkilerin hala sürmesine niye izin veriliyor peki?

    Haraç gelirlerini hala mı paylaşıyorlar?

    Mafyayı temizlemek güç bir iş değildir.

    Devlet isterse yirmi dört saatte bu “vatanseverlerin” çanına ot tıkar.

    Ama zor olan devletin içini temizlemek.

    Devletin içinde birileri bu mafya ilişkilerinden belli ki hala büyük paralar kazanıyor.

    Başka türlü ne koca bir şehrin yönetimi uyuşturucu kaçakçılarına bağışlanır ne de mafyacıların cebinden kırmızı yeşil pasaportlar çıkar.

    Birileri hala bir zamanlar işlenen “faili meçhul” cinayetlerin yüzü suyu hürmetine soygunculuğu sürdürebileceklerine, devlet tarafından korunacaklarına inanıyorlar.

    Gerek içerde gerekse dışarda devlet itibarını yeniden kazanmak, saygıdeğer bir kimliğe kavuşmak istiyorsa bu mafya-devlet ilişkisini kökünden kopartmak, sorumluları teşhir edip cezalandırmak zorunda.

    Uyuşturucu paralarının, haraç kazançlarının devletin içindeki birilerinin cebine akmasına olanak veren kanallar kesilmedikçe bu ülkede insanlar huzur ve güven içinde yaşayamayacaklar.

    Bir ülkenin bütün rezilleri “vatansever” olamaz.

    Eğer buna izin verirseniz “vatanseverleriniz” zengin, vatanınız da rezil olur.

    Devleti, bu rezilleri “kamu alanından” uzaklaştırmaya ikna etmek için ne yapmak lazım acaba?

    Herhalde cumhurbaşkanımıza, başbakanımıza, generallerimize, bürokratlarımıza, rektörlerimize kibarca sormak gerekiyor:

    Bizim mafyacıları kamu alanından uzaklaştırmanız için türban takmalarını mı beklememiz gerekiyor?

    19 Temmuz 2004, Pazartesi

  • ahmet kaya

    16.07.2004 - 15:08

    Başkaldiriyorum


    Cevap veriyorum
    Eli böğründe analardan
    Mahpuslardan ve acılardan
    Çokça bahsediyorum
    Çünkü başını kuma
    Saklayanlardan tiksindim
    Başkaldırıyorum
    Yine söylüyorum
    Kırmızı rujlu sokakların
    Aşağılık pazarlıkların
    Adı anılmayacak benle
    Bir dalgayım halkdenizinde
    Köpürdüm
    Başkaldırıyorum
    Ben bir namlu ağzıyım
    Omuz vermiş halkına
    Başkaldırıyorum işte
    Varın benim farkıma
    Yine söylüyorum
    Gözü bağlanmış korkulardan
    Yasaklardan baskılardan
    Asla irkilmiyorum
    Çünkü kan emici yarasadan
    çıldırdım
    Başkaldırdım
    Ve söz veriyorum
    Üç kağıtçının ve pezevengin
    Teslimiyetin yolu
    uğramayacak bana
    Bir çiçeğim halk
    ormanında fıskırdım
    Başkaldırıyorum
    Ben bir bıçak ucuyum
    kavga vermiş halkına
    Başkaldırıyorum işte
    herkes varsın farkıma

  • ikizler burcu

    13.07.2004 - 17:13

    :) bir ikizler burcu olarak sunu diyebilirim, ikizler burcu birsey yapmak istediginde veya bir yere gitmek istediginde asla onu tutmaya kalkismayin, cunku nafile yinede yapar, gider

  • türban

    11.07.2004 - 17:13

    istenilen ozgurluk demokrasi turban icinde gecerli, birakin herkes istedigi gibi yasasin

  • leyla zana

    11.07.2004 - 17:08

    verilen degeri iyi degerlendirirse gelecekte kurtlerin anasi olabilir

  • nasılsın

    10.07.2004 - 18:24

    sanane....

    hayatta en cok kullandigimiz kelimelerden biri,

    *neyi unuttugumu unutacak kadar unuttum seni*

  • yılmaz erdoğan

    09.07.2004 - 23:51

    ben senin beni sevebilme ihtimalini seviyorum

    *neyi unuttugumu unutacak kadar unuttum seni*

  • dehap

    08.07.2004 - 21:08

    alphae cima gelince o turk kurt kardesliginin yasayan gercek bir ornegi, kendisi turktur hatta odasinda turk bayragi asili, web cam dan gordum :))
    ve bende asiri olmasada kurt haklarini savunurum, ikimiz cok iyi dostuz bu konuda tartisiriz ama hic birbirimizi kirmadik,
    iste size turk kurt kardesliginin ornegi ben ve alphae

  • ayrılık şarkıları

    07.07.2004 - 23:50

    Ahmet Kaya


    Ayriliğin Hediyesi


    Şimdi saat sensizliğin ertesi
    Yıldız doğmuş gökyüzü ay aydın
    Avutulmuş çocuklar çoktan sustu
    Birben kaldım tenhasında...
    Gecenin avutulmamıs ben.
    Şimdi gözlerime ağlamayı öğrettim
    Ki bu yaşlar utangaç boynunun
    kolyesi olsun
    Buda benim sana
    ayrılırken hediyem olsun.
    Soytarılık etmeden
    güldürebilmek seni
    Ekmek çalmadan doyurabilmek
    Ve haksızlık etmeden
    doğan güneşe
    Bütün aydınlıkları içine
    sezebilmek gibi
    Mülteci isteklerim oldu
    arasıra biliyorsun
    Şimdi iyi niyetlerimi bir bir
    yargılayıp asiyorum
    Bu son olsun, son olsun.
    Şimdi saat yokluğunun belası
    Sensiz gelen sabaha günaydın
    İşi gücü olanlar çoktan gitti
    Bir ben kaldım voltasında gecenin
    Hic uyumamış ben
    Şimdi gözlerime ağlamayı öğrettim
    Ki bu yaşlar utangaç
    boynun kolyesi olsun
    Bu da benim sana
    Ayrılırken hediyem olsun.
    Kafamı duvara vurmadan
    tanıyabilmek seni
    Beyninin icindekileri anlıyabilmek ve
    Yitirmeden yüzündeki anlık
    tebessümü
    Bütün saatleri öyleyce
    Dondurabilmek için
    Çıldırasıya paraladım kendimi
    Lanet olsun
    Artık sigarayı üç pakete
    çıkarttım günde
    Olsun gözüm olsun,
    ne olacaksa olsun


    * neyu unuttugumu unutacak kadar unuttum seni*

  • ölüm

    07.07.2004 - 23:38

    olume teslim olacagim ama hayata asla

    *neyi unuttugumu unutacak kadar unuttum seni*

Toplam 40 mesaj bulundu