Ali İskra - Hakkında Yazdığı Tanıtım Yazısı


Ali İskra Seni Düşünmek
Seni düşünmek güzel şey,
ümitli şey,
dünyanın en güzel sesinden
en güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey...
Fakat artık ümit yetmiyor bana,
ben artık şarkı dinlemek değil,
şarkı söylemek istiyorum.

Nâzım Hikmet

===================================================================================

24 Eylül 1945

En güzel deniz:
Henüz gidilmemiş olanıdır.
En güzel çocuk:
Henüz büyümedi.
En güzel günlerimiz:
Henüz yaşamadıklarımız.
Ve sana söylemek istediğim en güzel söz:
Henüz söylememiş olduğum sözdür...

===================================================================================

MEMLEKETİMDEN İNSAN MANZARALARI (BİRİNCİ BÖLÜM)

Haydarpaşa garında
1941 baharında
saat on beş.
Merdivenlerin üstünde güneş
yorgunluk ve telâş
Bir adam
merdivenlerde duruyor
bir şeyler düşünerek.
Zayıf.
Korkak.
Burnu sivri ve uzun
yanaklarının üstü çopur.
Merdivenlerdeki adam
-Galip Usta-
tuhaf şeyler düşünmekle
meşhurdur:
'Kâat helvası yesem her gün' diye düşündü
5 yaşında.
'Mektebe gitsem' diye düşündü
10 yaşında.
'Babamın bıçakçı dükkânından
Akşam ezanından önce çıksam' diye düşündü
11 yaşında.
'Sarı iskarpinlerim olsa
kızlar bana baksalar' diye düşündü
15 yaşında.
'Babam neden kapattı dükkânını? '
Ve fabrika benzemiyor babamın dükkânına'
diye düşündü
16 yaşında.
'Gündeliğim artar mı? ' diye düşündü
20 yaşında.
'Babam ellisinde öldü,
ben de böyle tez mi öleceğim? '
diye düşündü
21 yaşındayken.
'İşsiz kalırsam' diye düşündü
22 yaşında.
'İşsiz kalırsam' diye düşündü
23 yaşında.
'İşsiz kalırsam' diye düşündü
24 yaşında.
Ve zaman zaman işsiz kalarak
'İşsiz kalırsam' diye düşündü
50 yaşına kadar.
51 yaşında 'İhtiyarladım' dedi,
'babamdan bir yıl fazla yaşadım.'
Şimdi 52 yaşındadır.
İşsizdir.
Şimdi merdivenlerde durup
kaptırmış kafasını
düşüncelerin en tuhafına:
'Kaç yaşında öleceğim?
Ölürken üzerimde yorganım olacak mı? '
diye düşünüyor.
Burnu sivri ve uzun.
Yanaklarının üstü çopur.

Denizde balık kokusuyla
Döşemelerde tahtakurularıyla gelir
Haydarpaşa garında bahar
Sepetler ve heybeler
merdivenlerden inip
merdivenlerden çıkıp
merdivenlerde duruyorlar.

===================================================================================

YATAR BURSA KALESİNDE

Sevdalınız komünisttir,
on yıldan beri hapistir,
yatar Bursa kalesinde.

Hapis ammâ, zincirini kırmış yatar,
en âlâ mertebeye ermiş yatar,
yatar Bursa kalesinde.

Memleket toprağındadır kökü,
Bedreddin gibi taşır yükü,
yatar Bursa kalesinde.

Yüreği delinip batmadan,
şarkısı tükenip bitmeden,
cennetini kaybetmeden,
yatar Bursa kalesinde.

1947

===================================================================================

MAVİ GÖZLÜ DEV, MİNNACIK KADIN VE HANIMELLERİ

O mavi gözlü bir devdi,
Minnacık bir kadın sevdi.
Kadının hayali minnacık bir evdi,
bahçesinde ebruliii
hanımeli
açan bir ev.

Bir dev gibi seviyordu dev,
Ve elleri öyle büyük işler için
hazırlanmıştı ki devin,
yapamazdı yapısını,
çalamazdı kapısını
bahçesinde ebruliiii
hanımeli
açan evin.

O mavi gözlü bir devdi,
Minnacık bir kadın sevdi.
Mini minnacıktı kadın.
Rahata acıktı kadın
yoruldu devin büyük yolunda.
Ve elveda! deyip mavi gözlü deve,
girdi zengin bir cücenin kolunda
bahçesinde ebruliiii
hanımeli
açan eve.

Şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev,
Dev gibi sevgilere mezar bile olamaz:
bahçesinde ebruliii
hanımeli
açan ev...