Aldığım her nefes 'SEN' ol isterdim. Canımda ki 'CAN' ol isterdim... Yüreğim deki 'SEVDAM' ol isterdim... Özlediğim 'SEN' Özlediğin 'BEN' olayım isterdim. Çok mu Şey istedim.! ! !
Karşımda güvenle durdu. Durdum. Gözlerindeki duygular içime aktı ve ruhumu kavurdu. Kavruldum. İçimdeki karanlığa inat,dudaklarında sımsıcak bir gülümseme belirdi. Aydınlandım. Ve hızla fakat bir o kada nazik dokunuşlarla beni kendine doğru çekip sımsıkı sarıldı. Sımsıkı sarıldım. Ona sanki bir daha asla ayrılmayacakmışız gibi sarıldım. sanki bedeblerimi birbirine kenetlenirse hiç kimse ve hiçbir bizi ayıramazmış gibi Ona dakikalarca,nefes alır gibi sarıldım. Çünkü nefes almak kadar ona sarılmaya muhtaçtım. Ve o bana dakikalarca nefes alır gibi sarıldı. Çünkü sanki nefes almak kadar bana muhtaçdı! ..
Hayatımızda kimse tesadüfen karşımıza çıkmaz.. Karşımıza çıkan, etrafımızda olan herkesin biri birbiri nedeni vardır. Ya bizi bir yere götürürler ya da bize bir şey öğretirler!
Aşık olmakla sevmek arasındaki farkı sormuşlar? Cevaplamış Şems; 'Senin Baktığına herkes bakar; ama senin onda görebildiğini herkes göremez. Herkes aşık olabilir; ama hiç kimse senin gibi sevemez. Tek fark sensin Seni Özel Kılan Sevdiğin Değil Sevgin.
İnsanların Meslekleriyle İlgilenmiyorum. Zengin fakir oluşuyla da, Ne giymiş-ne takmış umurum da değil. İnsan insan değilse çıplaktır gözümde. En pahalı giysiler olsa da üstün de... İNSANSA DEĞER VERİYORUM...
'Bundan yirmi yıl sonra, yapmadığın şeylerden, yaptıklarından daha fazla pişmanlık duyacaksın. Bu yüzden, halatlarını söküp at. Güvende olduğun limanlardan ayrıl. Yelkenlerini rüzgarla doldur. Araştır. Hayal et.Keşfet ' Mark Tawain
Kalbimizi kırabilirler. razıyız buna (Biraz ağlar ferahlarız) Grurumuzu kırabilirler (Zor olsa da dayanıyor insan) Her şeyi kırıp dökebilirler(Toplar toplaştırır yapıştırız) Ama hayal dediğimiz o şey var ya işte onu kırmasınlar yeterki! Merhaba
Yormak istemiyorum artık kimseyi, yorgunum zira. Kelimeleri yan yana getiresim yok kendimi anlatmak için. Yeni bir alfabe arıyorum konuşabilmek için.. Hiç söylenmemiş sözler duymaya ve yeniden cümleler kurmaya ihtiyacım var. Yetmiyor bildiklerim..
Âlem-i Sır içerisinde bulunan bazı sırlar, sanal âlemin içinde tanışıp dost olmuşlar. O sanal âlemde tanışmak, yaşam âleminde tanışmak gibi olmadığı için henüz karşı karşıya gelip, yüz yüze görüşüp tanışamamışlar. Sadece sanal âlemde, sanal mektuplaşmak gibi birbirleriyle yazışmışlar. Bu dostların, o sanal âlemdeki adları; “Alem-i Sır” diğerinin adı ise, SIR” dır. Âlem-i Sır içerisinde ve onun içinde bulunan, insanoğlunun yaptığı ve meydana getirdiği bir sanal âlem var ki, orada güvenilir bir dost veya arkadaş bulmak, nerdeyse imkânsızdır. Ama bazı insanlar, lutf-i ilâhî den kaynaklanan ve onların şansına sunulan bu imkândan yararlanarak, dost veya samimi arkadaş olabiliyorlar. Bu iki sır olan arkadaşlarda, bundan dolayı tanışarak dost olmuşlar. Arada bir sanal âlemdeki kendi özel (msn) lerin de karşılıklı sohbetleriyle konuşarak dertleşip, muhabbet ederdiler. Bir gün yine konuşlarken, sohbetleri içerisinde Alem-i Sır karşısındaki dostu olan SIR’a derki; “Dostum SIR hadi gel Âlem-i Gönül dünyamızda, seninle dost mekânında oturup bir Ehl-i Keyf dost kahvesi içelim ve sohbet-i muhabbet eyleyelim. Ne dersin? ” SIR da, dostunun davetini kabul eder ve Âlem-i Gönül dünyasındaki, o dost mekânına gelmek ister. Bu davet, manevi bir davet ve mekân olduğu için oraya ancak; sevgi, güven ve hoşgörü ile manevi bedenler gelir. O mekânda, birçok seven ve sevilenler sohbet-i muhabbet eylemektedirler. SIR ile Alem-i Sır bir süre sonra, bu davet üzerine birden kendilerini çok güzel ve değişik bir manevi âlemde bulurlar. Yani, Âlem-i Gönül dünyasındaki o sohbet edecekleri, dost mekânında bir masada karşılıklı otururken buluşurlar. Selâmlaşarak, orada değişik bir tanışmayla sohbetlerine başlarlar. Sohbetleri esnasında, Ehl-i Keyf dost kahvesini içmek isterler ve anında birer tane kahve önlerinde var olur. Onlarda bu dost kahvesini hem içerler, hem de sohbet etmeye devam ederler. Sanki uzun zaman öncesinden, bu iki dost tanışıktır ve hiç şaşırmadan oradaki buluşmalarında, bundan söz açmazlar. Sohbetleri esnasında konuştukları, sadece bugüne kadarki hayatlarında yaşadıkları ilginç konulardır. Bu dost mekânındaki, sohbet-i muhabbetlerini kendilerinden başka hiç kimse bilemez. Evet, bir süre sonra Ehli Keyf kahvelerini içerken, yaptıkları sohbet-i muhabbetleri biter. Bu her iki dost, birden kendilerine gelir ve gerçek âlemde, yani bu yaşadıkları dünyada birden kendilerini bulurlar. Her ikisi de ayrı, ayrı yerlerde ve şehirlerde yaşamaktadırlar. Sanki o an uyur gibi bir dalgınlık içerisine girmişler ve uyanıp kendilerine gelmişler. Kendilerine geldiklerinde birde ne görsünler, odalarında ve üzerinde bilgisayarlarının olduğu masalarında ve önlerinde birer boş içilmiş kahve fincanları var. Bilgisayarları açık fakat sadece çalışır görüntüde bulunuyor. Başka hiçbir şey aktif değil ve durgundur. Biraz şaşkınlık ve şok geçirdikten sonra, Âlem-i Gönül dünyasındaki o dost mekânında oturup karşılıklı Ehl-i Keyf dost kahvelerini, sohbet-i muhabbetlerinde içtiklerini anlarlar.
Kelimeler bazı şeyleri anlatır. Ama her şeyi yaşatmaz. Bazen ben bile yabancı olurken kendime, sana nasıl anlata bilirim ki ben. Neşeliyim diyeceğim, suratsız bir anıma denk geleceksin. Espriliyim diyeceğim belki ağlamalarıma denk düşeceksin.
01.12.2012 - 09:19
Zindanlar karanlık olsada Umutlar her zaman aydınlıktır. Hayat ne kadar acımasız olsada acıyı unutturan sevdiklerinin varlığıdır...
27.11.2012 - 20:34
'Dünyanın en güzel hissi, birinin yüzündeki gülümsemenin sebebi olduğunu bilmektir...'
03.11.2012 - 09:21
Aldığım her nefes 'SEN' ol isterdim. Canımda ki 'CAN' ol isterdim... Yüreğim deki 'SEVDAM' ol isterdim... Özlediğim 'SEN' Özlediğin 'BEN' olayım isterdim. Çok mu Şey istedim.! ! !
22.10.2012 - 21:10
Mutluluk, yaşamayı bilmektir,
Kaybedişlere rağmen kazanmayı hedeflemektir,
Küsmeyi bırakıp barışmaktır,
Ağlamayı unutup gülmeyi hatırlamaktır,
Mutluluk, hayata inat gülmeyi bilmektir
21.10.2012 - 11:50
Karşımda güvenle durdu. Durdum. Gözlerindeki duygular içime aktı ve ruhumu kavurdu. Kavruldum. İçimdeki karanlığa inat,dudaklarında sımsıcak bir gülümseme belirdi. Aydınlandım. Ve hızla fakat bir o kada nazik dokunuşlarla beni kendine doğru çekip sımsıkı sarıldı. Sımsıkı sarıldım. Ona sanki bir daha asla ayrılmayacakmışız gibi sarıldım. sanki bedeblerimi birbirine kenetlenirse hiç kimse ve hiçbir bizi ayıramazmış gibi Ona dakikalarca,nefes alır gibi sarıldım. Çünkü nefes almak kadar ona sarılmaya muhtaçtım. Ve o bana dakikalarca nefes alır gibi sarıldı. Çünkü sanki nefes almak kadar bana muhtaçdı! ..
14.10.2012 - 08:17
Beden dediğin Aşk'a vesile, İnsan Ruhlara Aşık olur sevdikçe başkasını kendisini bulur.
12.10.2012 - 18:23
Hayatımızda kimse tesadüfen karşımıza çıkmaz.. Karşımıza çıkan, etrafımızda olan herkesin biri birbiri nedeni vardır. Ya bizi bir yere götürürler ya da bize bir şey öğretirler!
11.10.2012 - 09:11
Aşık olmakla sevmek arasındaki farkı sormuşlar? Cevaplamış Şems; 'Senin Baktığına herkes bakar; ama senin onda görebildiğini herkes göremez. Herkes aşık olabilir; ama hiç kimse senin gibi sevemez. Tek fark sensin Seni Özel Kılan Sevdiğin Değil Sevgin.
09.10.2012 - 11:39
Hayat Yaşayamadığımız 'BELKİLER' Yaşadığımız 'KEŞKELER' ve İçimizde Tuttuğumuz 'NEYSELER' den İbaret....!
07.10.2012 - 23:32
Zamana Burakmak çaresizliğin en büyük kalesidir....
05.10.2012 - 10:18
İnsanların Meslekleriyle İlgilenmiyorum. Zengin fakir oluşuyla da, Ne giymiş-ne takmış umurum da değil. İnsan insan değilse çıplaktır gözümde. En pahalı giysiler olsa da üstün de... İNSANSA DEĞER VERİYORUM...
01.10.2012 - 20:34
Bir ustadın dediği gibi, 'Bugün geri kalan hayatımızın ilk günü...' Günümüzün kıymetini bilelim...
30.09.2012 - 15:27
'Bundan yirmi yıl sonra, yapmadığın şeylerden, yaptıklarından daha fazla pişmanlık duyacaksın. Bu yüzden, halatlarını söküp at. Güvende olduğun limanlardan ayrıl. Yelkenlerini rüzgarla doldur. Araştır. Hayal et.Keşfet ' Mark Tawain
16.09.2012 - 19:38
Kalbimizi kırabilirler. razıyız buna (Biraz ağlar ferahlarız) Grurumuzu kırabilirler (Zor olsa da dayanıyor insan) Her şeyi kırıp dökebilirler(Toplar toplaştırır yapıştırız) Ama hayal dediğimiz o şey var ya işte onu kırmasınlar yeterki! Merhaba
15.09.2012 - 20:50
Yormak istemiyorum artık kimseyi, yorgunum zira. Kelimeleri yan yana getiresim yok kendimi anlatmak için. Yeni bir alfabe arıyorum konuşabilmek için.. Hiç söylenmemiş sözler duymaya ve yeniden cümleler kurmaya ihtiyacım var. Yetmiyor bildiklerim..
08.06.2012 - 21:15
Sen dudaklarıma bakma gözlerime bak, Bakışlarım derin benim.. Dilimden tatma, sözlerime bak... Ben öpmeden önce, konuşmayı severim...
22.05.2012 - 20:08
'İlk önce o msj atsın, ilk önce o arasın, ilk önce o yakınlaşsın' hep ilk adımı karşıdan beklediğin müddetçe yalnız kalırsın.
11.05.2012 - 20:56
insanlar gülümseyerek mutlu olur başkalarını mutlu ederler yanlış yapma riskini göze alamazsanız dogru yapma cesaretini gösteremezsiniz
04.05.2012 - 19:46
Hayat bazen insanları, birbirleri için ne kadar çok şey ifade ettiklerini anlasınlar diye ayırır...!
25.04.2012 - 16:38
Çevrem genis olabilir, ama kalbim tek kişilik.
22.04.2012 - 14:09
Kime sorsan önemli olan insanın ' İÇ GÜZELLİĞİ'der. Ama insanoğlu işte..
'DIŞINI' beğenmediği birinin 'İÇİNİ MERAK ETMEZ...! '
19.04.2012 - 15:26
Başkalarının ne dediğini kafamıza takmaktan, Hep ama hep başkalarını dinlemekten, Kendi yüreğimizin sesini duyamıyoruz..
14.04.2012 - 08:26
İKİ SIR’RIN DOST KAHVESİ
Âlem-i Sır içerisinde bulunan bazı sırlar, sanal âlemin içinde tanışıp dost olmuşlar. O sanal âlemde tanışmak, yaşam
âleminde tanışmak gibi olmadığı için henüz karşı karşıya gelip, yüz yüze görüşüp tanışamamışlar. Sadece sanal âlemde,
sanal mektuplaşmak gibi birbirleriyle yazışmışlar. Bu dostların, o sanal âlemdeki adları; “Alem-i Sır” diğerinin adı ise,
SIR” dır.
Âlem-i Sır içerisinde ve onun içinde bulunan, insanoğlunun yaptığı ve meydana getirdiği bir sanal âlem var ki, orada
güvenilir bir dost veya arkadaş bulmak, nerdeyse imkânsızdır. Ama bazı insanlar, lutf-i ilâhî den kaynaklanan ve
onların şansına sunulan bu imkândan yararlanarak, dost veya samimi arkadaş olabiliyorlar. Bu iki sır olan arkadaşlarda,
bundan dolayı tanışarak dost olmuşlar. Arada bir sanal âlemdeki kendi özel (msn) lerin de karşılıklı sohbetleriyle konuşarak
dertleşip, muhabbet ederdiler. Bir gün yine konuşlarken, sohbetleri içerisinde Alem-i Sır karşısındaki dostu olan SIR’a derki;
“Dostum SIR hadi gel Âlem-i Gönül dünyamızda, seninle dost mekânında oturup bir Ehl-i Keyf dost kahvesi içelim ve sohbet-i
muhabbet eyleyelim. Ne dersin? ” SIR da, dostunun davetini kabul eder ve Âlem-i Gönül dünyasındaki, o dost mekânına gelmek
ister. Bu davet, manevi bir davet ve mekân olduğu için oraya ancak; sevgi, güven ve hoşgörü ile manevi bedenler gelir. O
mekânda, birçok seven ve sevilenler sohbet-i muhabbet eylemektedirler.
SIR ile Alem-i Sır bir süre sonra, bu davet üzerine birden kendilerini çok güzel ve değişik bir manevi âlemde bulurlar. Yani,
Âlem-i Gönül dünyasındaki o sohbet edecekleri, dost mekânında bir masada karşılıklı otururken buluşurlar. Selâmlaşarak, orada
değişik bir tanışmayla sohbetlerine başlarlar. Sohbetleri esnasında, Ehl-i Keyf dost kahvesini içmek isterler ve anında birer
tane kahve önlerinde var olur. Onlarda bu dost kahvesini hem içerler, hem de sohbet etmeye devam ederler. Sanki uzun
zaman öncesinden, bu iki dost tanışıktır ve hiç şaşırmadan oradaki buluşmalarında, bundan söz açmazlar. Sohbetleri esnasında konuştukları, sadece bugüne kadarki hayatlarında yaşadıkları ilginç konulardır. Bu dost mekânındaki, sohbet-i muhabbetlerini
kendilerinden başka hiç kimse bilemez. Evet, bir süre sonra Ehli Keyf kahvelerini içerken, yaptıkları sohbet-i muhabbetleri
biter. Bu her iki dost, birden kendilerine gelir ve gerçek âlemde, yani bu yaşadıkları dünyada birden kendilerini bulurlar. Her
ikisi de ayrı, ayrı yerlerde ve şehirlerde yaşamaktadırlar. Sanki o an uyur gibi bir dalgınlık içerisine girmişler ve uyanıp
kendilerine gelmişler. Kendilerine geldiklerinde birde ne görsünler, odalarında ve üzerinde bilgisayarlarının olduğu masalarında
ve önlerinde birer boş içilmiş kahve fincanları var. Bilgisayarları açık fakat sadece çalışır görüntüde bulunuyor. Başka hiçbir şey
aktif değil ve durgundur. Biraz şaşkınlık ve şok geçirdikten sonra, Âlem-i Gönül dünyasındaki o dost mekânında oturup karşılıklı
Ehl-i Keyf dost kahvelerini, sohbet-i muhabbetlerinde içtiklerini anlarlar.
YAZAR
Alem-i Sır
08.04.2012 - 13:25
ZAMAN
10 yılın değerini anlamak için,
yeni boşanmış çifte sorun
4 yılın değerini anlamak için,
Şu anda ayrı olan lise aşıklarına sorun
1 yılın değerini anlamak için,
Final sınavını geçemeyen bir öğrenciye sorun
9 ayın değerini anlamak için
yeni doğum yapmış bir anneye sorun.
1 ayın değerini anlamak için,
Dünyaya prematüre bebek getiren bir anneye sorun
1 haftanın değerini anlamak için,
Haftalık derginin editörüne sorun.
1 saatin değerini anlamak için,
buluşmak için birbirini bekleyen aşıklara sorun.
1 dakikanın değerini anlamak için,
uçak,tren,veya otobüsü kaçıran birine sorun.
1 saniyenin değerini anlamak için,
Kaza geçirmiş bir insana sorun.
1 milisaniyenin değerini anlamak için,
Olimpiyatlarda gümüş madalya almış birine sorun.
zaman kimseyi beklemez. sahip olduğunuz her an hazinedir...
Toplam 131 mesaj bulundu