Mustafa Doğan Adlı Antoloji.com Üyesinin Hakk ...

  • Mustafa Doğan
    Mustafa Doğan

    20.07.2007 - 22:37

    Bu gece bendeki canına
    Bu gece
    Ben giderim resmin kalır
    Belli ki bir hevesim kalır
    Gözüm arkada kalmaz
    Seni göresim kalır
    Sesim kalmaz
    Sözüm kalmaz
    Yarın bir öykücük
    Bozulmuş bir tılsım
    Güze ulaşır vakit
    Kurur dallar
    Ayaz kalır
    Gece çöker baykuş öter
    Yaşanmış bir yan kalır
    Söner içimdeki yangın
    Direnen kımıl göğ ekinleri
    Açar güneş
    Mevsim ilk bahara döner
    Yemyeşil bir tınaz kalır
    Alacak renkler susar
    Ortada tek beyaz kalır
    Çürrü düzen zulüm biter
    Kar altında gülüm biter
    Vakit ulaşır yolum biter
    Bir de yasak adım kalır
    Toplatılır yazılarım
    Yıkılır dizelerim
    Kurtulur gözlerim
    Geride genç ölüm kalır

    Hasret GÜLTEKİN, 1990

    SESLENIS...
    Dağ gibi karaya giz birer delikanlıydık. Babamız, sırtında yuk tasiyarak
    getirirdi asimizi, ekmegimizi. Arabalar siril siril isiklariyla caddelerden ge-
    cerken bizler bir mumun isiginda bitirdik kitaplarimizi. Kendimiz gibi yasayan
    binlerce yoksulun yuregini yuregimizde yasayarak katildik o buyuk kavgaya. Ecel-
    siz oldurulduk. Dovulduk, vurulduk, asildik.
    Vurulduk ey halkim, unutma bizi...
    Yoksullugun bukemedigi bileklerimize celik kelepceler takildi. Iskence
    hucrelerinde sabahladik kac kez. Isteseydik, diplomalarimizi, mor binlikler ge-
    tiren birer senet gibi kullanirdik. Mimardik, muhendistik, doktorduk, avukat-
    tik. Yazlik kislik katlarimiz, arabalarimiz olurdu. Yuregimiz, isciyle birlikte
    atti, koyluyle birlikte atti. Yasamimizin en guzel yillarini, birer taze cicek
    gibi verdik topluma. Bizleri yok etmek istediler hep.
    Oldurulduk ey halkim, unutma bizi...
    Fidan gibi genc kizlardik. Hayat, sakirdayan bir selale gibi akardi
    gozbebeklerimizden. Yirmi yasinda, yirmi bir yasinda, yirmi iki yasinda, isken-
    cecilerin acimasiz ellerine terk edildik. Direndik kucucuk yuregimizle, diren-
    dik genc kizlik gururumuzla. Tukurulesi suratlarina karsi bahar cicekleri gibi,
    taptaze inanclarimizi firlattik bos birer eldiven gibi. Utanmadilar insanlikla-
    rindan, utanmadilar erkekliklerinden.
    Hucrelere atildik ey halkim, unutma bizi...
    Olumcul hastaydik. Bagirsaklarimiz dugumlenmisti. Hipokrat yemini etmis
    doktor kimlikli iskencecilerin elinde oldurulduk acinmaksizin. Gelinliklerimi-
    zin utusu bozulmamisti daha. Cezaevlerine kilitlenmis kocalarimizin taptaze
    duygularina, birer mezar tasi gibi savrulduk. Vicdan sustu. Hukuk sustu. Insan-
    lik sustu.
    Goz gore gore oldurulduk ey halkim, unutma bizi...
    Kanserdik. Olum, her gun bir sinsi yilan gibi dolasiyordu derilerimiz-
    de. Uydurma davalarla kapattilar hucrelere. Hastaydik. Yurtdisina gitseydik
    kurtulurduk belki. Bir bucuk yasindaki kizlarimizi oksuz birakmazdik. Once, ko-
    lumuzu, omuz basindan keserek, yurtseverlik borcumuzun diyeti olarak firlattik
    attik onlerine. Sonra da, otuz iki yasinda birakip gittik bu dunyayi, ecelsiz.
    Oldurulduk ey halkim, unutma bizi...
    Giresun'daki yoksul koyluler, sizin icin olduk. Ege'deki tutun iscileri
    sizin icin olduk. Dogu'daki topraksiz koyluler sizin icin olduk. Istanbul'daki,
    Ankara'daki isciler sizin icin olduk. Adana'da, paramparca elleriyle, ak pamuk
    toplayan isciler, sizin icin olduk.
    Vurulduk, asildik, oldurulduk ey halkim, unutma bizi...
    Bagimsizlik, Mustafa Kemal'den armagandi bize. Emperyalizmin ahtapot
    kollarina teslim edilen ulkemizin bagimsizligi icin kan doktuk sokaklara. Mezar
    taslarimiza basa basa, devleti yonetenler, gizli emirlerle, baslarimizi ezmek,
    kanlarimizi emmek istediler. Amerikan usleri kaldirilsin dedik, sokak ortasinda
    sorgusuz-sualsiz vurdular.
    Yirmi iki yaslarindaydik olduruldugumuzde ey halkim, unutma bizi...
    Yabanci petrol sirketlerine karsi devletimizi savunduk; komunist dedi-
    ler. Ulkemiz bagimsiz degil dedik; kelepceyle geldiler ustumuze. Kurtulus Sava-
    si'nda emperyalizme karsi dalgalandirdigimiz bayragimizi daha da dik tutabil-
    mekti butun cabamiz. Bir kez dinlemediler bizi.
    Bir kez anlamak istemediler.
    Vurulduk ey halkim, unutma bizi...
    Henuz cocuklugumuzu bile yasamamistik. Bir kadin eline degmemisti elle-
    rimiz. Bir sevgiliden mektup bile almamistik daha. Bir gece sabaha karsi, pran-
    ga vurulmus ellerimiz ve ayaklarimizla cikarildik idam sehpalarina. Herkes ta-
    niktir ki korkmadik. Icimiz titremedi hic. Mezar topragi gibi taptaze, mezar ta-
    si gibi dimdik boynumuzu uzattik yagli kementlere.
    Asildik ey halkim, unutma bizi...
    Bizi oldurenler, bizi asanlar, bizi sokak ortasinda vuranlar, agabeyi-
    miz babamiz yaslarindaydilar. Ya bu duzenin kirli carklarina ortak olmuslardi
    ya da susmuslardi butun olup bitenlere. Ofkelerini bir gun bile, karsisindaki-
    lere bagirmamis insanlarin gozleri onunde, oldurulduk. Hukuk adina, ozgurluk
    adina, demokrasi adina, Bati uygarligi adina, bizleri, bir safak vakti ipe cek-
    tiler.
    Korkmadan olduk ey halkim, unutma bizi...
    Bir gun mezarlarimizda guller acacak ey halkim, unutma bizi... Bir gun
    sesimiz hepinizin kulaklarinda yankilanacak ey halkim, unutma bizi.
    Ozgurluge adanmis bir top cicek gibiyiz simdi, hep birlikteyiz ey hal-
    kim unutma bizi, unutma bizi, unutma bizi...
    25 Agustos 1975
    UGUR MUMCU
    UGUR'A AGIT DEGIL, OVGU
    Günümüzde insan olmanın
    Çok ağır bedeli var
    Ya parçası olacaksın alçaklığın
    Ya seni parçalarlar
    Oysa insan olmak
    Çoğalabilmektir başkalarıyla
    İnsansın, birinin cani yanarken
    Senin de canin yanıyorsa
    Bir bombayla canına kıyılan
    Çoğalmasını bilen biriydi
    Daha az Uğur Mumcu'yduk dun
    Daha çok Uğur Mumcu'yuz simdi
    26 Ocak 1993
    Ataol Behramoglu

Toplam 1 mesaj bulundu