Onur Abdullah Gördük Adlı Üyenin Nedir Yazıla ...

  • Kürtçe

    09.11.2006 - 01:27

    Dünyadaki yüzlerce dilden biri.. Başka ne çağrıştırabilir ki. Dil işte... Türkçe nasıl bir dilse Kürtçe de öyle bir dil.

    İnsanları dillerinden ve ırklarından dolayı aşağılayanlara lanet olsun cümlesi geliyor aklıma.
    Terörü destekleyenlerle Kürtçeyi bağdaştıranlara yazıklar olsun demek geliyor aklıma.
    Ve herkes yaptığının cezasını bulur geliyor aklıma...

  • samimiyet

    25.10.2006 - 18:26

    İçten özden olma hali.. Samimiyet şimdiki zavallı ünlülerin yaptığı gibi özel hayatını ortaya dökmek değildir. Samimiyet özelin olmasıdır. Kimselerin içinden çıkaramayacağı özelin olmasıdır. Tatlı ve içten bir bakıştır bazen samimiyet. Samimiyet sevdiğin için gözyaşı dökmektir, sabahlara kadar uykusuz kalmaktır..
    kısaca samimiyet, samimiyetin ta kendisidir..

  • maya

    24.10.2006 - 00:03

    Age of empires II'nin vazgeçilmez ırklarından

  • bir gün

    24.10.2006 - 00:02

    Hep peşinden koşulup da erişilmesi dünyada bir mümkün olmayan o gün.

  • merhaba

    24.10.2006 - 00:01

    Yepyeni güneşli bir o kadar da ateşli bir güne yeni başlayan bir yürek.

  • selam

    24.10.2006 - 00:00

    selamunaleykümü kısaltıp merhaba yerine selam diyen yeni yetme gençler geliyor...

  • git

    23.10.2006 - 23:59

    Mecbur olduğun halde arkanı dönüp gidebilenlere ayak altında ezilmek yerine Ahmet Kaya misali gidenlere selam olsun...

  • çalışmak

    23.10.2006 - 23:56

    Kaçınılmaz gerçek lanet olsun!

  • 23.10.2006 - 23:55

    'İnce miyim acaba' dedi. Başını çevirdi sağına baktı önce, 'ohh' dedi hemencececik. Soluna bakmak ilk başta aklına gelmedi. Kalın olmanın keyfini çıkardı birkaç dakika. Aklına geldiğinde bakmasıyla kendine lanet etmesi bir oldu. İnceydi.. inceydi işte. Kendisinden kalınlar da vardı demek ki. Başa çıkmaya çalışmak yerine boyun eğdi, ram oldu 'sol'a... Kaçınılmaz son gibi geldi gariban 'la' ya. Keşke sağındaki 'si'yi görmeyi akıl edebilseydi...

  • kar tanesi

    23.10.2006 - 23:44

    Kar tanesi denilince aklıma 'eflatun kar' geliyor. Eflatun değilsin sen.. Kardan daha beyazsın. Beyazdan da beyaz. Dışında görünen eflatun renginin altında ne kadar parlak ne kadar ak bir nur olduğunu ancak seni yaşayanlar bilir 'eflatun kar'. İyi ki varsın.

  • kar tanesi

    23.10.2006 - 23:41

    Denizde bir su damlacığıydı.. Güneşin yakıcı sıcağına dayanamadı, buhar oldu aşık oldu güneşe. Yükseldi güneşine varmak için.. yükseldi yükseldi.. Tam 'yetiştim' derken sevdanın soğuğunu tattı. Sevgiye dair bütün şevki kırıldı. Su damlacığına dönüştü sonra. Ağırlaşığını hissetti dayanamadı ağlamaya başladı. Arzın o muhteşem görüntüsünü seyre dalmaya mecali yoktu, bıraktı kendini dünyaya. Tam 'buna da alıştım' derken daha soğuk olan nefretle karşılaştı. Nefret etti herşeryen. Kini kendine zarar verdi ne yazık ki! Ama ölüm yoktu kar tanesi için. Bir tanesi daha olmayacak şekilde farklı ve bir o kadar da mükemmel bir şekle büründü. Bıraktı okyanusların engin sularına kimseye benzemeyen vücudunu. Bırakmasaydı keşke.. Bırakmasaydı, çünkü herkes gibi olacaktı. Heyhat! Reva mıydı onca acıdan sıkıntıdan sonra kazandıklarını karşılıksız iade etmek..

  • ateist

    23.10.2006 - 20:57

    Dogmadan bahsediliyor ateizmde. Ben de eskiden ateistim derdim. Eğer birşey sonsuzsa değişmemesi gerekmezz mi? Dogma olan şey sabit kalır, birşey zamanla değişiyorsa onun başı ve başı oduğu için sonu da vardır...

  • sabun

    23.10.2006 - 20:44

    Ağzını, kalemini, klavyesini ve terbiyesini gereksiz yere, birilerine saçma sapan hakaret etme duygusunu tatmin etmek için bozanları temizleyecek kadar kuvvetli bir sabun satın almak istiyorum. Öyle çok olsun ki ülkem cennete dönene kadar bitmesin...

  • tabu

    23.10.2006 - 20:35

    Aklımın kaçmak istediği noktalarda o kadar çok tabular var ki.. Kendilerine yer yurt edinmişler. Bırakmıyorlar beni çıkayım dışarı.. Bırakmıyorlar ki gökyüzünün tadına varayım.. ılık ılık esen rüzgarın tenimi okşaması onlara çok geliyor. Beni ben olmaktan çıkaran tabular olduğu gibi insanları insan olmaktan çıkaran da tabulardır sanırım. Ne mümkündür ki bunlardan kurtulmak! Bari birlikte yaşamayı öğrensem.. o da yok ki..
    'Eflatun Kar'ın kazandığı geceye ben de şahidim. Darısı us tabularımın başına...

  • bediüzzaman said nursi

    23.10.2006 - 20:21

    Bediüzzaman hakkında düşüncelerimi yazmaya kalksam sayfalar dolusu yazı çıkar. Onu anlatmak yerine Bediüzzaman kelimesini anlatayım: Bediüzzaman zamanın en iyisi demektir. Bu lakap herkese verilen bir lakap değildir. Dünayada sadece iki kişi bu lakabı almaya layık görülmüştür. Bu lakap tüm islamla yönetilen ülkelerin hocalarının şeyhlerinin vs. ortak olarak aldıkları bir karardır. Yani birinin itiraz etmesi bu lakabı geri almaya yeter.Geri aldıran olmamış.. Tarihte sadece iki kişi var. Biri Bediüzzaman-ı Hamedani, diğeri Bediüzzaman Said Nursi. Avrupa'nın tüm filozoflarını yere sermiştir, kimse yazdıklarına itiraz edememiştir, çünkü yazdğı herşeyi delillerle anlatmaktadır.. Şu anda hızla artan ve katılımcısı artan sempozyumlarla hala ne kadar emsalsiz bir şahıs olduğu anlaşılmaya çalışılmaktadır. Amerika, İngiltere, Rusya, Filipinler ve daha bir çok ülkenin seçkin üniversitelerinin profesörleri sempozyumlara gelebilmek için fikir beyan edebilmek için sıraya giriyorlar. Yazdığı kitaplar; Allah, Peygamberler, Dünya ölüm sonrası vs yani kısaca iman hakkında herşeye delillere dayandırarak cevap vermektedir. Ki bunu 35'in üstünde dile çevrilmesiyle de anlamak sanırım kolay. Burdan herkese sesleniyorum: Kimin aklında ne soru varsa Bediüzzaman'ın Risale-i Nur'una danışsın.. Cevapsız soru yok. Ben tüm sorularıma cevap bulamanın keyfi ve mutluluğu içinde yaşıyorum... Bu sebeple Bediüzzaman deyince aklıma yaşama zevki geliyor. Soru işaretsiz bir hayat!

  • ateist

    23.10.2006 - 20:02

    İnsanlar sıkıntıya düştüklerinde, bu sıkıntı, kendisi yada etrafındaki insanların düzeltebileceği türden değilse eğer, bilinçaltında da olsa kendisinin aciz olduğunu, her şeyin bu kadar muntazam ve düzen içinde işlediğini görüp kendisi üzerinde işleyen gerçek gücü görür. Ve O'na el açar. Fakat ateistler için şöyle bir durum vardır; Ateistler asi ruhlu olduklarından dolayı başlarına yukarıda bahsettiğim gibi bir olay geldiği zaman(fakir olsun zengin olsun fark etmez) kendi üzerindeki güce boyun eğmek yerine hayatın kendisine hak olarak verilmesiyle, sanki her şeyin kendisine verilmesi gerekiyormuş gibi bir düşünce hezeyanına kapılıp isyan eder. Fakat isyan etmek de çare olmadığından[çünkü eğer varsa(ki var) isyan etmesinin ona zarar vereceğini bilir.] inanmama yolunu seçerek kendisi için en kolay en rahat yolu seçmiş olur.

  • ateist

    23.10.2006 - 19:33

    Ateizm bir inançsızlık değildir bence. Ateizm de bir inanç çeşididir. Ortada sanatlı bir eserin olması onun sanatkarının olduğunu açıkça ortaya koyar. Çorba için gerekli olan yağı suyu mercimeği tuzu vs. leri yanyana koyup kendi kendine çorba olmasını beklemek ahmaklıktır. Bu sebepten ateizm denilen şey aslında hiçbirşeye inanmamak değil, mevcut inanılanlara inanmamaktır. Ateism, bir inanç olduğu kadar mevcut durumlara isyan edenlerin seçtiği bir yoldur. Ayrıca atesim dinlerin getirdiği sorumluluklardan kaçmak için kullanılan bir kaçış yoludur. Ateism denilince, aklıma akıntının tersine yüzmeye çalışan balıklar geliyor.. Milyonlarca aklın birleştiği bir konuya ters düşmek akıntıya ters yüzmek yada rüzgara karşı işemek gibi bir durum sanırım. Ve son olarak atesim denilince araştırmayan ve araştırmadan yaşamayı seçen güruh geliyor. Kim olursa olsun,hangi dine inanır olursa olsun terbiyeli olmalı ve istisnasız herkes, herkesin inancına saygı duymalı. Dinlerin temelinde hoşgörü yatar, ki Ateism de bir inançsızlık inancı olması hasebiyle Ateistlerin de, müslümanların da ve diğer tüm dinlere inanan insanların birbirlerine saygılı olması gerekir. Şahıs rencidesi ve değer verilen kişilere dil uzatılması çok ayıptır ve Türkiye'de yaşayan hiçbir insanıma yakışmadığını düşünüyorum. Eğer Allah yoksa müslümanların çektiği, sadece sıkıntıdır ateistlerin gocunmasına gerek yok, ve eğer varsa Ateistlerin çekeceği cezayı da kimin vereceğini çok iyi biliyoruz. Bunu yazmak istemezdim çünkü buraya insana kelime ne çağrıştırıyorsa o yazılmalı. Laf atışmaları, bir kelimede yada kelime gurubunda onunla ilgisi hiç olmayan şeyleri anlatmak bu siteye üye olma şerefine sahip kültürlü insanlara hele hiç yakışmıyor. İşe yarayacağını ümit ediyorum...

  • kürt

    19.10.2006 - 09:22

    Kürt insanın ortası yoktur. Riyakarı arkadan vuranı yoktur. Doğuya gidenler bilirler. Kürdün iyisi dünyanın en iyisidir, kötüsü de en kötüsü...
    Örnek mi istersiniz; Selahaddin Eyyubi iyiler arasında iken, Abdullah Öcalan denilen alçak da en kötüler arasında...

  • kız kurusu

    29.09.2006 - 20:28

    Bazı yiyecekler vardır kurutulmak için.. kurutulduktan sonra da aynı sene içinde büyük ihtimalle tüketilir. Kız kurusu adını taşıyanlar korkmasın, isteyen çıkar elbet... Fakat rutubetli ortamda kalıp küflenmemek koşuluyla..

  • hayal

    27.09.2006 - 04:37

    Hayallerim mesken tutmuş zihnimin ta en derin noktalarını. Öyle derindeki, ne bulup çıkarmaya imkan var nede onları yok etmeye. Bekliyorlar işte kısaca. Sıkılmanı, kendisine başvurulmasını bekliyorlar. Değişmiyorlar da.. Olmayacak hayallerin peşinde koşup duruyorsun sonra. Bazen şevke geliyorsun. Yapacağına dair ümitler peydahlanıyor yüreğinde. Koşmaya başlıyorsun acemice. Bütün gücünle bütün yüreğinle koşuyorsun, maksut noktaya ulaşmak için. Dakikalar saatleri, aylar yılları takip ediyor.. Bir ara dönüp de arkana bakmak, ne kadar yol kat ettiğine bakıyorsun. O da ne! Arpa boyu kadar yol alamamışsın. O şevkin seni o saçma sapan hayallerinle seni zihninin o derin noktalarına terk ediyor. Bu çorbanın üstüne bir de ne kadar salak olduğunu hissetmen tuz biber oluyor. Salaklığın da hayallerinle birlikte boşuna koşturduğun yüreğinde yaralar açıyor. Ve ne yazık ki akıllanmak bilmeyip zihnini yine başlıyorsun taramaya…

  • menfaat

    27.09.2006 - 04:35

    Gecenin en sessiz zamanlarından birindeyim. Bu zamanlar zaten birbirine çok yakın vakitlerdir. Birkaç dakika kadar fark eder kısaca. Hiçbir yerden çıt sesi dahi duyulmuyor. Fakat benim kulaklarımda fırtınalar kopmakta. Sessizliğin içinde birileri kulağımın dibinde avazı çıktığı kadar bağırıyor. Birisi ağlıyor sanki. Yada ben öyle hissediyorum. Günlerin, haftaların ve yılların birikimlerini her gece bu en sessiz dakikalarda bir çırpıda hallediyorum. Sonra gel de uyu. Gel de sabaha gözlerini mutlu aç. Nerde! ! Muhabbet edecek bir ağız ve muhabbeti dinleyecek bir çift kulak arzuluyorum, derdimi bir insan evladına anlatayım diyorum ama insan veletlerinden bir tanesi de benim karşıma çıkmıyor ki kardeşim. Herkes kendi derdinin peşinde. Kimse demiyor ki “ben toplumla yaşamak mecburiyetindeyim. Kendi derdimle ilgilendiğim kadar bu kardeşiminkiyle de ilgilenmeliyim. O yada arkadaşlarımın hiçbiri olmasa dünyada yaşamamın bir anlamı kalmaz” demiyor. Kıymet bilmeden yoluna devam etmek istiyor. Etsinler bakalım. Edin bakalım! Sizi pis menfaat müsveddeleri! Ama bir gün emin olun sizin de ihtiyacınız olacak ve yakınınızda ben yada benim gibi dert dinleyip yardım etmek isteyen enayi güruhundan kimseler olmayacak. Umarım bir gün karşıma gerçekten dost diye sarılabileceğim, beni arkamdan vurmayacak, menfaat gözetmeyecek bir insan bulurum.[ “Hastalıklar(Hayatın darbeleri) , insanı öldürmüyorsa onu güçlendirir.” Frederich Nietzche]

  • sevgi

    27.09.2006 - 04:33

    Kimse bilmiyor içimdeki yalanları.. Doğruyu unutalı yıllar oldu. Onun bunun peşinden koşmaktan kaybedilen benliklerin haddi hesabı yokmuş,öyle derleri büyüklerim de inanmazdım.. Yokmuş, hiç olmayacak da... İçimdeki yalanları da kimse bilemeyecek..

    Sevgi denilen bok çukuruna düşmeye gör. Ne benlik kalıyor ne de ruh.. Kayboluyorsun kaybolmuşların diyarında. Kafanı kaldırıp bir gökyüzüne bakayım diyorsun, Gökyüzü yerine alev toplarını görüyorsun. Kaçışın mümkün değil. “Zaten kaybolmuşum” demene kimse bakmıyor, gülüyorlar üstüne kıs kıs.. Ağlıyorsun.. “Sevdiğim bakmıyor bari bana yardım eden biri çıksın” diyorsun, insan bulamıyorsun etrafında. Unutmak istiyorsun bütün geçmişi. İyisiyle kötüsüyle bırakmak istiyorsun mazide.. ama olmuyor, başaramıyorsun. Çünkü bir kere sevgi denilen alçak varlık lanetlemiştir seni. Yanlış kişiye, yanlış varlıklara sevgini harcamanın cezasını verecek karar çoktan sevginin ağzından çıkmıştır.. dava açılmamak üzere kapanmıştır anlayacağın. Kurtuluşun yoktur artık o mel’undan ve onun sana hediye ettiği geçmişten. Bir çıkış yolu arıyorsun me’yusane. Tüm yolları denedikten sonra artık sana tek yol kalıyor. Lanetlendikten sonraki hayatın boyunca belki de en mantıklı cümleyi kurmak üzeresindir: “ Eğer ben bunu yok edip de kurtulamıyorsam, yok olurum.. belki ben dünyaya ve içindeki tüm güzelliklere veda ederim, fakat en azından bu acıyı çekmediğim gibi, bana bu acıyı yaşatmak şerefine nail olan o mel’un sevgiye de en azından bunun zevkini yaşatmam”

  • kız

    27.09.2006 - 04:32

    Makineciler çarşısına girdiği sırada karşısında gördüğü yaratık karşısında şaşkınlığını gizleyemedi. Ağzı bir karış açık kalmıştır büyük ihtimalle.. Olduğu yerde durdu ve düşünmeden bu yaratığı seyretmeye koyuldu. Koskoca dört tekerleği vardı bunun. Üstü açıktı ve kırmızı renkliydi. O'na sahip olmak istedi hemen. ama biliyordu ki sahip olmak istediği o canavar insanların sevgisine göre gelmiyor; parası olana geliyordu. Bunu düşününce sinirleri bozuldu.. O canavarı aptal kızlara benzetti. Tiksindiğini hissetti. Hem sonra parası olsa da o canavara sahip olunsa bile sürekli temizlemek gerekiyordu. Kendisi yine en yakın olduğu kız milleti gibi temizlenmesini bilmiyordu.(akıl temizliği kasıttır) 'Pis canavarlar', dedi, hem arabaları hem de kızları kastederek.....

  • muhalif

    27.09.2006 - 04:29

    Aydınlık bir dünyayı yaşamak için en gerekli olan şey sanırım muhalefet etmek.. Zamane dalkavuklarının yaptığı gibi değil, gerçeğin ortaya çıkması amaçlı muhalefet. Var mıdır acaba hala çivisi çıkmış şu arz üzerinde gerçek muhalif?

Toplam 25 mesaj bulundu