bircok sohbetinde bulundum.bukadar mütevazi,bukadar kisilikli,bukadar efendi bir adam daha görmedim....HARBIDEN ADAM GIBI ADAM.helal olsun mustafa abi...bu ülkeye senib gibi adamlar lazim.gencler seni örnek almali....ben mustafa abiyi ister istemez osman sinavin dizisindeki miroglu karakterine benzettim..ordaki gencin kisililiiyle mustafa yidizdoanin ki birebir örtüsüyor....ALLAH YOLUNU ACIK ETSIN ABI BU ULKENIN SANA IHTIYACI VAR...
Çoğunlukla EGE,AKDENİZ ve İÇANADOLU bölgelerinde yaşayan fakat hemen hemen tüm yörelerimizde görebilecegimiz KÖY YİĞİTLERİDİR...ÖZBE ÖZ TÜRKMEN(YÖRÜK) OLUP ilk defa SELÇUKLULAR ZAMANINDA asayişi saglayan bir askeri birlik oluşturmuşlardır....daha sonraları OSMANLI ZAMANINDA ise bagımsız KÖYYİĞİTLERİ olarak haksızlıklara baş kaldırmış ve zenginden alıp fakire dagıtmışlardır...KURTULUŞ SAVAŞI SIRASINDA İSE ENBÜYÜK ROLÜ OYNAMIŞ olup,KUVAYİ MİLLİYENİN çekirdegini oluşturmuşlardır...EFELERIN TÜRKE AİT OTANTİK YİGİTLİK OYUNLARI VARDIR...BUNADA ZEYBEK DENİR...
Bu Yusuf'un Zindandan Seslenişidir
Eğilin önümde çağdaş güneşler!
Kenanlı yıldızlar varın secdeye!
Issız çöllerde, derin kör kuyularda
Ben görürüm camgöbeği düşleri
Ve ben yorarım sırma şafaklarda,
Bulanık, korkulu düşlerinizi...
Tebessümlerimi yollarım vakur kervanlarla
Küfür karanlığı gecelerinize,
Sonra düşüncelerinizi yeşertirim...
İnce belli üç attır Tih sahrasında;
Güzelliğim, sabrım ve yalnızlığım.
Çılgınca yarışırlar kader güzergahımda;
Nalları değer kader çizgilerinize...
Bilemiyorum, bensiz nasıl olursunuz?
Cibril nefesli rüzgarlarda perdelenir gözleriniz,
Körpe bir ceylan gibi kaçıp gider güzellik,
Ateş yağar avuçlarınıza bir yerden,
Nil söndüremez içinizdeki yangınları,
Ağulu bir yılan ölüsü gibi yatar durur öyle
Mu’cizelere gebe Kızıl Deniz...
Dinleyin hele dinleyin çağdaş kadınlar!
Gamzesiz, zülüfsüz, yorgun kadınlar!
Mor mor halkalarda tutsak kadınlar!
Birer bıçak vermedi mi ellerinize Züleyha?
Çizdirmedi mi güzelliği avuçlarınıza?
Züleyha dedim ya biraz durmalısınız;
Lacivert çöl gecelerinden bir parçadır o,
Gözbebeklerinde dinlenir bereketli Nil...
Nasıl anlatsam size Züleyha'yı;
Gözleri bir vaha gibi yeşil...
Ve gidin!
Nereye giderseniz gidin!
Kuyular her yerde derin!
İster Kenan illerinde, ister Mısır’da,
Zindanlar karanlık, mahzenler serin...
Hapsederim gençliğimi damarlarıma,
Kaç kere yaşanmış bir cenge girerim;
Unuturum sizi çağdaş kadınlar!
Sarılırım sımsıkı soğuk demirlere,
Kıtlıktan, bereketten haber veririm...
Ben yorarım düşlerinizi böyle bilin!
“Ümmü’l Kitab” üstüne yemin ederim;
Bir gün beni çağıracaksınız.
Yediye ve katlarına yemin olsun ki;
Bana muhtaçsınız!
Bana muhtaçsınız!
Bana muhtaçsınız!
.........................DILAVER CEBECI......
BUNLARIN ASIL ADI TAPINAK SOVALYELERIDIR...MASONLARA TAPINAKCILARDA DENIR...tapinakcilar haclilarin kudusu isgali sirasinda hacli ordularinin icinde bulunan 7kisiden olusmaktaydi...bu 7kisinin amaci kudus isgaledildikten sonra süleyman tapinaginda(hz.süleymanin tapinagi) bir arastirma yapmakti..kudus isgaledildi...ve bu yedi kisi süleyman tapinaginda yaptigi arastirma sonucu orada birseyler buldu...bunu bir giz olarak sakladilar..hic kimse orda bunlarin ne bulduklarini ögrenemedi..tabi buldularasa...ve bu tapinakcilardaki gizlilik olayi burda basladi...daha sonra bunlar avrupaya geri dödüler ve kudus üzerine sik sik gidip gelmeye basladilar..iste bu gidip gelmeler sonucu dünyadaki ilk bankacilik basladi..bu herifler avrupadan kuduse faizle para tasimaya basladilar....daha sonra bu tapinakcilar bir tarikat havasin abüründü ve yoldan cikti..bunlara avrupada katilanlar hergecen gün giderek artti ve kiliseye kafa tutmaya basladilar...sapik inanclari bulunan bu tarikat kilise tarafindan bir tehlike olarak görüldü ve kapatildi...masonlar avrupada bircok sapikliklarda bulunmuslardir...karindsesen jack diye bilinen katilde bunlardandir...enönemlisi ise bu masonlar kumandanlar kudusu kan gölüne cevirmis ve bütün müslümanlari kadin,cocuk demeden kesmistir..öyleki kuduste akan müslüman kaninin yüksekliginin dizleri buldugu tarihciler tarafindan dogrulanmaktadir...avrupada kutsanan ve müslümanlara kan kusturan hacli köpegi ASLAN YÜREK RICHARD masonlarin enbüyük kumandaniydi...amaci haritadan bütün müslümanlari temizlemekti...cok kan akitti...tapinakcilar avrupada yasaklandiktan yillar sonra MASONLUK adi altinda yeniden kuruldu ve yine ayni kafayla faliyetlere basladilar...bunlarin amaciDÜNYADAKI BÜTÜN DINLERI ORTADAN KALDIRMAK....YANI DINSIZLIK....SAPKINLIK....türkiyede faliyetleri bulunan mason localari atatürk tarafindan yasaklanmis ve kapatilmistir...daha sonralari ise tekrar serbest birakilmistir..enson 1996da STV muhabiri mason localarina girerek gizli kamera cekiminde bulunmus ve orada gördügümüz sahneler tüm halkin kanini dondurmustu..keciyi kesip kanini icen bu zevatlar...sapik sapik huluyolar...sanki adeta seytana tapiyorlardi..daha sonra türkiyedeki mason localari tekrardan tartisilmaya baslandi...masonlar kendilerine üye alirken herzaman ülkenin köse taslarinda bulunan sahislari almaya calisirlar...cünkü bunlarin amaci nüfüz elde ederek dinsizligi kolayca yaymaktir...bu yüzden parayi kullanirlar.ve malum ülkemizde masonlarin %80 yahudi ve siyonist usaklari ve bu ülke üstüne cok büyük oyunlar oynamaktadirlar...yani kisacasi bu ülkede masonluk yapanlarin büyük cogunlugu yahudidir ve israil icin calismaktadirlar..bunlarin amaci hem para hemde türkiyeyi yoketmek....enönemli amaclari ise tabiki onlara göre vaadedilmis topraklar olan mezapotamya...son söz olarak:TÜRKIYE MASON LOCALARINDAN KURTULMAZSA IFLAH OLMAZ....ARTIK BUNLARLA SAVASMA ZAMANI GELDIDE GECIYOR BILE.BIRILERI BUNLARA DURDEMELI....
BUNLARIN ASIL ADI TAPINAK SOVALYELERIDIR...MASONLARA TAPINAKCILARDA DENIR...tapinakcilar haclilarin kudusu isgali sirasinda hacli ordularinin icinde bulunan 7kisiden olusmaktaydi...bu 7kisinin amaci kudus isgaledildikten sonra süleyman tapinaginda(hz.süleymanin tapinagi) bir arastirma yapmakti..kudus isgaledildi...ve bu yedi kisi süleyman tapinaginda yaptigi arastirma sonucu orada birseyler buldu...bunu bir giz olarak sakladilar..hic kimse orda bunlarin ne bulduklarini ögrenemedi..tabi buldularasa...ve bu tapinakcilardaki gizlilik olayi burda basladi...daha sonra bunlar avrupaya geri dödüler ve kudus üzerine sik sik gidip gelmeye basladilar..iste bu gidip gelmeler sonucu dünyadaki ilk bankacilik basladi..bu herifler avrupadan kuduse faizle para tasimaya basladilar....daha sonra bu tapinakcilar bir tarikat havasin abüründü ve yoldan cikti..bunlara avrupada katilanlar hergecen gün giderek artti ve kiliseye kafa tutmaya basladilar...sapik inanclari bulunan bu tarikat kilise tarafindan bir tehlike olarak görüldü ve kapatildi...masonlar avrupada bircok sapikliklarda bulunmuslardir...karindsesen jack diye bilinen katilde bunlardandir...enönemlisi ise bu masonlar kumandanlar kudusu kan gölüne cevirmis ve bütün müslümanlari kadin,cocuk demeden kesmistir..öyleki kuduste akan müslüman kaninin yüksekliginin dizleri buldugu tarihciler tarafindan dogrulanmaktadir...avrupada kutsanan ve müslümanlara kan kusturan hacli köpegi ASLAN YÜREK RICHARD masonlarin enbüyük kumandaniydi...amaci haritadan bütün müslümanlari temizlemekti...cok kan akitti...tapinakcilar avrupada yasaklandiktan yillar sonra MASONLUK adi altinda yeniden kuruldu ve yine ayni kafayla faliyetlere basladilar...bunlarin amaciDÜNYADAKI BÜTÜN DINLERI ORTADAN KALDIRMAK....YANI DINSIZLIK....SAPKINLIK....türkiyede faliyetleri bulunan mason localari atatürk tarafindan yasaklanmis ve kapatilmistir...daha sonralari ise tekrar serbest birakilmistir..enson 1996da STV muhabiri mason localarina girerek gizli kamera cekiminde bulunmus ve orada gördügümüz sahneler tüm halkin kanini dondurmustu..keciyi kesip kanini icen bu zevatlar...sapik sapik huluyolar...sanki adeta seytana tapiyorlardi..daha sonra türkiyedeki mason localari tekrardan tartisilmaya baslandi...masonlar kendilerine üye alirken herzaman ülkenin köse taslarinda bulunan sahislari almaya calisirlar...cünkü bunlarin amaci nüfüz elde ederek dinsizligi kolayca yaymaktir...bu yüzden parayi kullanirlar.ve malum ülkemizde masonlarin %80 yahudi ve siyonist usaklari ve bu ülke üstüne cok büyük oyunlar oynamaktadirlar...yani kisacasi bu ülkede masonluk yapanlarin büyük cogunlugu yahudidir ve israil icin calismaktadirlar..bunlarin amaci hem para hemde türkiyeyi yoketmek....enönemli amaclari ise tabiki onlara göre vaadedilmis topraklar olan mezapotamya...son söz olarak:TÜRKIYE MASON LOCALARINDAN KURTULMAZSA IFLAH OLMAZ....ARTIK BUNLARLA SAVASMA ZAMANI GELDIDE GECIYOR BILE.BIRILERI BUNLARA DURDEMELI....
BUNLARIN ASIL ADI TAPINAK SOVALYELERIDIR...MASONLARA TAPINAKCILARDA DENIR...tapinakcilar haclilarin kudusu isgali sirasinda hacli ordularinin icinde bulunan 7kisiden olusmaktaydi...bu 7kisinin amaci kudus isgaledildikten sonra süleyman tapinaginda(hz.süleymanin tapinagi) bir arastirma yapmakti..kudus isgaledildi...ve bu yedi kisi süleyman tapinaginda yaptigi arastirma sonucu orada birseyler buldu...bunu bir giz olarak sakladilar..hic kimse orda bunlarin ne bulduklarini ögrenemedi..tabi buldularasa...ve bu tapinakcilardaki gizlilik olayi burda basladi...daha sonra bunlar avrupaya geri dödüler ve kudus üzerine sik sik gidip gelmeye basladilar..iste bu gidip gelmeler sonucu dünyadaki ilk bankacilik basladi..bu herifler avrupadan kuduse faizle para tasimaya basladilar....daha sonra bu tapinakcilar bir tarikat havasin abüründü ve yoldan cikti..bunlara avrupada katilanlar hergecen gün giderek artti ve kiliseye kafa tutmaya basladilar...sapik inanclari bulunan bu tarikat kilise tarafindan bir tehlike olarak görüldü ve kapatildi...masonlar avrupada bircok sapikliklarda bulunmuslardir...karindsesen jack diye bilinen katilde bunlardandir...enönemlisi ise bu masonlar kumandanlar kudusu kan gölüne cevirmis ve bütün müslümanlari kadin,cocuk demeden kesmistir..öyleki kuduste akan müslüman kaninin yüksekliginin dizleri buldugu tarihciler tarafindan dogrulanmaktadir...avrupada kutsanan ve müslümanlara kan kusturan hacli köpegi ASLAN YÜREK RICHARD masonlarin enbüyük kumandaniydi...amaci haritadan bütün müslümanlari temizlemekti...cok kan akitti...tapinakcilar avrupada yasaklandiktan yillar sonra MASONLUK adi altinda yeniden kuruldu ve yine ayni kafayla faliyetlere basladilar...bunlarin amaciDÜNYADAKI BÜTÜN DINLERI ORTADAN KALDIRMAK....YANI DINSIZLIK....SAPKINLIK....türkiyede faliyetleri bulunan mason localari atatürk tarafindan yasaklanmis ve kapatilmistir...daha sonralari ise tekrar serbest birakilmistir..enson 1996da STV muhabiri mason localarina girerek gizli kamera cekiminde bulunmus ve orada gördügümüz sahneler tüm halkin kanini dondurmustu..keciyi kesip kanini icen bu zevatlar...sapik sapik huluyolar...sanki adeta seytana tapiyorlardi..daha sonra türkiyedeki mason localari tekrardan tartisilmaya baslandi...masonlar kendilerine üye alirken herzaman ülkenin köse taslarinda bulunan sahislari almaya calisirlar...cünkü bunlarin amaci nüfüz elde ederek dinsizligi kolayca yaymaktir...bu yüzden parayi kullanirlar.ve malum ülkemizde masonlarin %80 yahudi ve siyonist usaklari ve bu ülke üstüne cok büyük oyunlar oynamaktadirlar...yani kisacasi bu ülkede masonluk yapanlarin büyük cogunlugu yahudidir ve israil icin calismaktadirlar..bunlarin amaci hem para hemde türkiyeyi yoketmek....enönemli amaclari ise tabiki onlara göre vaadedilmis topraklar olan mezapotamya...son söz olarak:TÜRKIYE MASON LOCALARINDAN KURTULMAZSA IFLAH OLMAZ....ARTIK BUNLARLA SAVASMA ZAMANI GELDIDE GECIYOR BILE.BIRILERI BUNLARA DURDEMELI....
(bakınız: gece, türk, zaman, dünya, para, büyü, mason, tarih, ismet inönü, türkiye)
Bu mesajımı sil
Christophe Grange' nin “ L'empire des loups” adlı eserinden beyaz perdeye aktarılan ve gösterime girmeden çok önce, çekimleri sırasında Ürgüp'te yaşanan protestolar nedeniyle ülke gündemine giren KURTLAR İMPARATORLUĞU adlı filmi vizyona girdiği gün izledim..
Eleştirmenlerin “haftanın en çok beklenen, fakat en kötü filmi” olarak tanımladığı bu filmin daha önce kitabını da okumuştum.. Anadolu' da güzel bir deyim vardır. “Kendi paramızla rezil olduk” derler ya… Filmin bende bıraktığı izlenim bundan öte değil. Sinemaya bu rezil filmi izlemek için ödediğim bilet parasına pekala iki kitap alıp okuyabilirdim diye hayıflanmadım değil doğrusu..
Sinema teknikleri, görsel efektler, kurgu vs, neresinden bakarsanız bakın film hakkında olumlu tek bir cümle kurmak bile mümkün değil. Öylesine bariz mantık ve kurgu hataları yapılmış ki, izlerken filmden kopuyorsunuz.
Mesela filmde Türk Mahallesi olarak gösterilen bölümde Türk' e benzeyen bir kişi ya da Türk' e özgü bir değer bulmak mümkün değil. İnsanların tamamı Arap.. geri kalanlarda burnu halkalı, saçları rengarenk boyalı, bırakın Türk' e, insana bile benzetmekte güçlük çekeceğiniz ucube yaratıklar..
Ancak bir mekanda arka planda yer alan Türk Bayrağı, Yılmaz Güney resmi ve Cem Evi afişi dikkatlerden kaçmıyor. Filmde Paris'de yaşayan BOZKURTLAR' ın Türkiye ile bağlantılı olarak ALTIN HİLAL adı altında bir uyuşturucu organizasyonu tertiplemeleri ve bu organizasyonun uyuşturucusunu çalarak kayıplara karışan Sema Gökalp adlı bir Türk kızının hikayesi anlatılıyor.
Fransa'dan başlayan ve Türkiye'ye kadar devam eden serüvenin Türkiye' de, Ürgüp' te çekilen bölümlerinde bile Türk' e ve BOZKURTLARA özgü tek bir sembol ya da değere rastlayamazsınız. Mesela BOZKURTLARIN reisi konumundaki İsmail KUDSEYİ, Peri Bacalarında bir mağarada yaşayan, beyaz entarisi içinde tipik bir Arap Şeyhi görünümünde..
Eeee Reis Arap Şeyhi olunca, müritler, afedersiniz bozkurtlar da Peşmerge – Ninja karışımı ucube tipler olarak çıkıyor karşımıza… Hatırlayacağınız üzere bu filmin çekimi sırasında onlarca Türk figüranda görev almıştı. Filmde gördük ki, bu katılım figüran düzeyinde olmamış. Türk Sinemasında başrol oynayan tipler de (Erdem KINAY) gibi, rahatlıkla ikinci GECEYARISI EXPRESİ olarak tanımlayabileceğimiz bu filmde oynamaktan bir beis görmemişler. Ne var ki, bu büyük (!) oyuncuların filmin sonunda isimleri bile yazılmadı.
Ülkemiz sanatçısı ve aydınının Avrupa'ya bakış açısını ortaya koyması açısından güzel bir örnek aslında. Şimdi gazete sütunlarında isimlerinin bile anılmayışını “emeğe saygısızlık” olarak adlandıran bu güzide (!) sanatçılarımız, dileriz ders alırlar da bir daha her Avrupalıya (!) bir avuç tuzla koşmazlar…
Son olarak filme dair olumlu tek bir cümle kurabilirim. O da ancak kontra bir düşünceyle mümkün.. Film öylesine rezil, öylesine gerçek dışı, öylesine insafsız, öylesine önyargılı ve öylesine başarısız ki, bu filmi izleyen politik düşüncesi şekillenmemiş bir Türk' ün bile tepkisini çekecektir. Değil Ülkücü, siyasi düşüncesi ne olursa olsun damarında Türk kanı taşıyan herkesin “ayranını kabartacak” cinsten bir ucube olan bu film, belki yıllardır bizim yapamadığımızı yapar da, MİLLİ ŞUURUN uyanışına, dirilişine vesile olur bir nebze..
Deniz gezmiş türkiyedeki ilk silahlı öğrenci olaylarının lideri, bu günkü silahlı terör örgütlerinin temeli olan T.H.K.O. nun kurucusudur. Devletimizi yıkıp yerine marksist bir devlet kurmak için silaha sarılan ilk kişidir... Beka vadisindeki fkö kamplarında kgb ajanlarınca eğitilip türkiye‘ ye salınan ilk rus köpeği yani onların değimi ile koministlerin ilk yerli işbirlikçilerinden biridir. Yıllarca akan kardeş kanının ilk sorumlularındandır. Gencecik toprağa giren filizlerin sol terör kurbanlarının Gıyabi katilidir...
Özellikle ülkemizin içerisinde yaşamış olduğu terör olgusunun ve terörü yapanlara denge siyaseti için hoş görünme arzuları bu ülkenin namusunu kurtaran Ülkücülere yeni saldırıların adıdır. Terör yıllardır Türkiye‘nin gündeminden düşmeyen bir kavramdır. Türkiye teröre binlerce kurban vermiş 80 öncesi 5 bin evladı ile birlikte 80 sonrasıda 30 binin üzerinde evladını şehit vermiştir. Özellikle 80 öncesi kuşak sol ve sağın ortak düşüncelerinin Türkiye ‘ yi kurtarmak olduğunu söyleyen budalalar kendi geleceklerini Türk Milliyetçilerine vefasızlıkla oluşturmaya çalışmaktadırlar. Ülkenin birlik ve beraberliğine inandığı, Türk-İslam kültürüne mensup olduğu için, bugün iflas etmiş kominist ideolojinin itleri tarafından öldürülen insanlarımızın değerini kavraya bileceğimiz bir dönem içerisinde olmamıza rağmen Ülkücülere de terör deme mantığını hala daha gösteren evrenci zihniyet yada ağarcı kafalar siyasi geleceklerini sahte kahraman olarak sundukları denizler üzerine kurmakta yada ülkücülere namus borçları olduklarını unutmaktadırlar... Karşıt gruplar diyerek doğru ile yanlışı, Türkiye ‘ nin dostları ile düşmanlarını ayırt etmekten imtina eden örümcek kafalar aslında teröre kendilerinin merdiven olduklarını görmelidirler.
Yaşasın Marksizm ve leninizm‘ in yüksek ideolojisi sözleriyle ölüme giden ve milyonlarca insanın katliamına sebep olan insanlığa düşman bir ideolojinin militanlığını yaparak Türkiye ‘ ye sözde bağımsızlık getirecek bir anlayışın militanları deniz gezmiş ve arkadaşlarını kahramanlaştırmaya çalışmak ya da onlarda bu ülke için mücadele etti safsatalarıyla denize ve fikrine olan aşklarını maske arkalarından kusmaya çalışanlar bu ülkenin dostu olamazlar.Onlar bu ülke için mücadele etmedi! Aksine bu ülkeyle mücadele etti...Onlar ATATÜRK‘ ün kurduğu ve temel niteliklerini belirtiği Türkiye Cumhuriyeti‘ ni yıkmak ve Türk Bayrağını burçlarımızdan sökmek için Türk ait herşeyi yok etmek için ezeli düşmanlarımızla işbirliği etti...Onlar ve onları kahramanlaştırmaya çalışan musevi lobilerince finansa edilip Türkiye‘ nin yeni bir kuşatma altına alınması için kendilerini satan soy özürlü alçaklar Türk ‘ ün Yavuzluğu tuttuğunda kaçacak delik arayacaklar...
Vatan hainlerini ağızlarına dolayarak 9 Ülkücü fidanın ismini bile anmaktan korkan siyonist uşakları, Mustafa Pehlivanoğlu ‘nun, Halil Esendağ ‘ ın, Selçuk Duracık’ların, Cengiz Baktemur’ların, Fikri Arıkan ‘ ların, A. Bülenr Orkan ‘ ların, ve diğer binlerce ülkücünün kutlu davaları için gül bahçesine girercesine şehit oluşlarını ve geride milyonlarca şehit adayı bıraktıklarını bilmezlermi? Olaylara objektif bakış açısı sergilediğini zanneden ve sağı, solu aynı terazide tartmaya çalışarak aslında birzamanların sabıkalı solculuğunu yapan ve şimdi küresel terörün ağababalarına kendilerini pazarlayanlar yüzlerindeki maskeyle vücutlarınıda örtebileceğini zannetsinler...O nlar belden aşağı olarak yaptıkları politik çıkışlarını sürdüre dursunlar... İpeğe sarılmış çelik yumruğu kafalarında hisedene kadar...
BİZE KALAN AZİZ BORÇ ASIRLIK ZAMANLARDAN
SİLELİM TARİHİ SAHTE KAHRAMANLARDAN
HAYDİ YİĞİT! HAYDİ YENİ AKINA...
Saygılarımla
--
(bakınız: ölüm, çile, deniz gezmiş, dost, insan, anne, türk, zaman, baba, deli)
Bu mesajımı sil
_kenan_06
PONTUS ve BIZANSI HORTLATMAK İSTEYENLERE YANIT! ! ! ! !
Pontus ve Bizans diye tutturanlara: Trabzon mağaralarındaki Ön Türkçe yazıtlar gösterilmeli ve Trabozon'un tarihteki ilk adının Oy-Ongul, Karadeniz'in Oq-Oz Ulıg Köl olduğu anlatılmalıdır. Zira 1204-1461 tarihlerinde Başkenti Trabzon olarak kurulan Pontus Rum Devleti'nden ve Bizans İmparatorluğu'ndan binlerce yıl çnce, AT üstünde UW ON adı ve yazısıyla gelen, kendilerine ON diyen Ön Türkler'den UW ON'lar; İstanbul-Trabzon-Ankara üçgeninde, tarihteki ilk devleti kurmuşlar, İstanbul'a Başkent demek olan OY OĞ adını vermişlerdir.
OY URUM Arabistan'a kadar gitmiş ve Fenike Alfabesi'nde yer almıştır. OY URUM ATIN diye tanınan bu Ön Türk Devleti'nin varlığı, Pontus ve Bizans diye tutturanlara öğretilmelidir. Erenköy'de bulunan UW ON yazıları ve Ön Türkçe olarak okunan Bizans sikkeleri bunları açıklayan belgelerdendir. Rum adı, Ur-Mak fiilinden gelir. Ur: Kent demektir. Urum ise, bayındır, mamure anlamına gelir. (Kazım Mirşan'dan alınmıştır)
Yüce Atatürk'e gelince: Bakın ne diyor:
'Kafasını ve vicdanını, en son ilerleme alevleriyle güneşlendirmeye karar vermiş olan, bugünün Türk çocukları, biliyor ve bildirecektir ki, onlar 400 çadırlı bir aşiretten değil, 10.000'lerce yıllık özgür, uygar ve büyük bir ırktan gelen yüce anlayışlı bir ulustur. Bir de şunu iyi bilmek gerektir ki, öteden beri var olan Eti'lerimiz, atalarımız, bugünkü yurdumuzun ilk ve otokon sakini ve sahibi olmuşlardır. Burasını binlerce yıl ömce anayurdun yerine yurt yapmışlardır. Türk Cumhuriyeti'nin yılmaz varisi o büyük, yüksek ve asil Türk kavminin bugünkü genç ve dinç çocuklarıdır, bizi... Türk'e yurtluk etmemiş bir anakara (kıta) yoktur. Bütün yeryüzünde, Asya, Avrupa, Afrika Türk atalarına yurt olmuştur... Türk Ulusu'nun ortaya çıkışında, doğal ve tarihsel olgular olarak; siyasal varlıkta, dilde, Yurtta, oy ve kökende, tarihsel yakınlıkta ve ahlak yakınlığında birlik etkili olmuştur...'
Ve bakın gene ne diyor: 29 Ekim 1937'de, Fransa Büyükelçisi Henn Panso'ya söyledikleri:
'Ben toprak büyütme meraklısı değilim; Barış bozma alışkanlığım yoktur; Ancak antlaşmaya dayanan hakkımızın istekçisiyim. Onu almasam edemem. Büyük Millet Meclisi'nin kürsüsünden ulusuma söz verdim. Hatay'ı alacağım! Ulusum benim söylediklerime güvenir, Sözümü yerine getirmezsem, onun huzuruna çıkamam, yerimde kalamam. Ben şimdiye kadar yenilmedim, yenilemem. Yenilirsem bir dakika yaşayamam...'
Ve her zaman yaptığı gibi sözünü tutuyor ve hasta olarak gidiyor, Hatay'ı Türkiye'ye katıyor. Şimdi... Kaç yıl önce bu yüce insanın söylediklerine bakalım. Ve dünyaya şimdiye kadar böyle bir ÖNDER gelmiş mi? Onu düşünelim. Böyle bir lidere sahip olmak, ancak bir ulusa onur verir. Bu onurla onurlanacağımıza ve ona layık olmaya çalışacağımız yerde, Onu yererek ne kazanbiliriz? Ancak kaybımız olur. Oysa, Onun akıl, bilim, vicdan eşliğindeki ilerici bunu, iyi ve doğru anlamak, anlatmak ve daha da ileriye taşımak her yurdunu sevenin görevidir. Çok sevgiler! ..
Ana, ağlama gayrı
Tenime dokunuyor gözyaşların...
Ürperiyorum...
Son uğurlayışın değil ki bu.
Savaş yeni başlıyor daha.
Değişen sadece, sadece ardımdan okuduğun Ayete' el kürsi yerine, şimdi fatiha...
N'olur Ana yetişir. Kapanma tabutumun üzerine bu kadar, kapanma Ana...
Yıldızları göremiyorum...
Ve bir gün düşlerimde gördüm seni
Bir isyan tohumu olup düşüyordun toprağa...
İnadına öfkelerim yeşeriyordu hesapsızca,
Yarınlarıma umut, dünlerime şeref veriyordun...
Haykırmak istedim bir gün dünyaya
Adını adınla anmak istedim!
Asımın nesli diyorlardı bizlere
Bedrin arslanları gibiydik
Kürşadın delileri...
Kartal olup uçtuk ömrün doruklarında
Sürünenlerden, eğilenlerden olmadık....
Bir somun ekmeği paylaştık kardeşcesine
Yoklukda çokluk, ölülerde diri olduk...
Toprağa düşen her damla kan
Berekeri oluyordu yarının bebeklerine...
Biz hep çıkarsız sevdik sevdiklerimizi
Anamızın ak sütü gibi temizdi sevdalarımız...
Kılıçların gölgesinde saflar donattık
Ölümlerle eğlendik, ölümlerle dirildik!
Ebu Cehil evladı cellatlar gördük
Allahuekber! Deyip verdik son nefesimizi...
Omuzlarımızdaki yük yüklerin en ağırıydı
Melekleri yoldaş edindik...
Demir parmaklıklar gördük, paslı ranzalar...
Parçaladık prangaları, taş duvarları aştık!
Ve bir gün düşlerimde gördüm seni
Elinde sancak, dilinde Kelime-i Tevhid
Koşuyordun koşanların ardından
Varlığını armağan ediyordun Türk’ün varlığına...
Ana, ağlama gayrı
Tenime dokunuyor gözyaşların...
Ürperiyorum...
Son uğurlayışın değil ki bu.
Savaş yeni başlıyor daha.
Değişen sadece, sadece ardımdan okuduğun Ayete' el kürsi yerine, şimdi fatiha...
N'olur Ana yetişir. Kapanma tabutumun üzerine bu kadar, kapanma Ana...
Yıldızları göremiyorum...
Deniz gezmiş türkiyedeki ilk silahlı öğrenci olaylarının lideri, bu günkü silahlı terör örgütlerinin temeli olan T.H.K.O. nun kurucusudur. Devletimizi yıkıp yerine marksist bir devlet kurmak için silaha sarılan ilk kişidir... Beka vadisindeki fkö kamplarında kgb ajanlarınca eğitilip türkiye‘ ye salınan ilk rus köpeği yani onların değimi ile koministlerin ilk yerli işbirlikçilerinden biridir. Yıllarca akan kardeş kanının ilk sorumlularındandır. Gencecik toprağa giren filizlerin sol terör kurbanlarının Gıyabi katilidir...
Özellikle ülkemizin içerisinde yaşamış olduğu terör olgusunun ve terörü yapanlara denge siyaseti için hoş görünme arzuları bu ülkenin namusunu kurtaran Ülkücülere yeni saldırıların adıdır. Terör yıllardır Türkiye‘nin gündeminden düşmeyen bir kavramdır. Türkiye teröre binlerce kurban vermiş 80 öncesi 5 bin evladı ile birlikte 80 sonrasıda 30 binin üzerinde evladını şehit vermiştir. Özellikle 80 öncesi kuşak sol ve sağın ortak düşüncelerinin Türkiye ‘ yi kurtarmak olduğunu söyleyen budalalar kendi geleceklerini Türk Milliyetçilerine vefasızlıkla oluşturmaya çalışmaktadırlar. Ülkenin birlik ve beraberliğine inandığı, Türk-İslam kültürüne mensup olduğu için, bugün iflas etmiş kominist ideolojinin itleri tarafından öldürülen insanlarımızın değerini kavraya bileceğimiz bir dönem içerisinde olmamıza rağmen Ülkücülere de terör deme mantığını hala daha gösteren evrenci zihniyet yada ağarcı kafalar siyasi geleceklerini sahte kahraman olarak sundukları denizler üzerine kurmakta yada ülkücülere namus borçları olduklarını unutmaktadırlar... Karşıt gruplar diyerek doğru ile yanlışı, Türkiye ‘ nin dostları ile düşmanlarını ayırt etmekten imtina eden örümcek kafalar aslında teröre kendilerinin merdiven olduklarını görmelidirler.
Yaşasın Marksizm ve leninizm‘ in yüksek ideolojisi sözleriyle ölüme giden ve milyonlarca insanın katliamına sebep olan insanlığa düşman bir ideolojinin militanlığını yaparak Türkiye ‘ ye sözde bağımsızlık getirecek bir anlayışın militanları deniz gezmiş ve arkadaşlarını kahramanlaştırmaya çalışmak ya da onlarda bu ülke için mücadele etti safsatalarıyla denize ve fikrine olan aşklarını maske arkalarından kusmaya çalışanlar bu ülkenin dostu olamazlar.Onlar bu ülke için mücadele etmedi! Aksine bu ülkeyle mücadele etti...Onlar ATATÜRK‘ ün kurduğu ve temel niteliklerini belirtiği Türkiye Cumhuriyeti‘ ni yıkmak ve Türk Bayrağını burçlarımızdan sökmek için Türk ait herşeyi yok etmek için ezeli düşmanlarımızla işbirliği etti...Onlar ve onları kahramanlaştırmaya çalışan musevi lobilerince finansa edilip Türkiye‘ nin yeni bir kuşatma altına alınması için kendilerini satan soy özürlü alçaklar Türk ‘ ün Yavuzluğu tuttuğunda kaçacak delik arayacaklar...
Vatan hainlerini ağızlarına dolayarak 9 Ülkücü fidanın ismini bile anmaktan korkan siyonist uşakları, Mustafa Pehlivanoğlu ‘nun, Halil Esendağ ‘ ın, Selçuk Duracık’ların, Cengiz Baktemur’ların, Fikri Arıkan ‘ ların, A. Bülenr Orkan ‘ ların, ve diğer binlerce ülkücünün kutlu davaları için gül bahçesine girercesine şehit oluşlarını ve geride milyonlarca şehit adayı bıraktıklarını bilmezlermi? Olaylara objektif bakış açısı sergilediğini zanneden ve sağı, solu aynı terazide tartmaya çalışarak aslında birzamanların sabıkalı solculuğunu yapan ve şimdi küresel terörün ağababalarına kendilerini pazarlayanlar yüzlerindeki maskeyle vücutlarınıda örtebileceğini zannetsinler...O nlar belden aşağı olarak yaptıkları politik çıkışlarını sürdüre dursunlar... İpeğe sarılmış çelik yumruğu kafalarında hisedene kadar...
YAHUDİLER, BİZİ ÇANAKKALE DE
ARKADAN VURDULAR! ! !
Çehreler başka, lisanlar deriler rengarenk,
Sade bir hadise var ortada, vahşetler denk.
Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela,
1490'lı yıllarda İspanya ve Portekiz'den kovulan Yahudileri Sultan Beyazıt, yağlı kazıklardan kurtarmış ve kutsal topraklarımızda bir misafir gibi ağırlamıştır... Dünya üzerinde tek hoşgörüyle karşılandıkları yer Türk toprakları olmuş ve Yahudiler'de bunun karşılığı olarak bizlere neyi reva görmüşler Tarih'e ibretle bir göz atalım:
Hep şeytani fikirlerle mücehhez Yahudi cemaati, Birinci Dünya Harbinden İngilizlerin galip çıkacağı düşüncesiyle Filistin topraklarında hak kazanmak için birşeyler yapmak niyetindeydiler... İngilizlere yaranmak maksadıyla, Çanakkale Boğazında ki düşman ordularına katılmak ve Türk'lere karşı savaşmak üzere karar aldılar... Bu sevda uğruna Mısır'da bulunan Yahudiler arasından işsiz gençlerden oluşan bir gönüllü taburu kurarak Çanakkale'ye sevkettiler...
Onbeşinci asrın sonunda İspanya da Hristiyanlar tarafından kızgın taşlara oturtulan Yahudilere Osmanlı İmparatorluğu kucak açmış ve beşyüz yıl onları kendi sıcak bağrında beslemişti. İşte şimdi Yahudiler tıpkı Şerif Hüseyin'in Hicaz çöllerinde yaptığı gibi, genlerinin emrine girip Türk milletini arkadan vuracaktı...Yahudinin vefa borcu ödeme usulü böyleydi tabi...
Bu ihanet karşısında,gaddar Yahudi yüreğinin bile kısa da olsa bir an tereddüt geçirdiğini gene onların kitaplarından okuyoruz...
İşte Siyonizmin tetikçilerinden M.Samuel Nissembaum'un 'Yahudi Lejyonunun Doğuşu' adlı paçavra kitabında, bu ihaneti açıklayan satırlar:
'Büyük harp başladığında Mısır da bulunan Yahudi gençlerden meydana gelen bir güç oluşturulmuştu. Bu kuvvetin başına, Çar ordusunun kahraman subaylarından iki Yahudi olan, Viladimir Yalinstisky ile Trumpeldor geçtiler. Bu suretle Yahudi kuvvetlerinin ortaya çıkmasına hiç bir engel kalmamış olduğu zaman, birdenbire içimizde bir endişe, tuhaf bir tereddüt doğuvermişti. Bunca yıldır başka memleketlerden eza ve cefa görerek koğulmuş Yahudilere karşı Türkiye'nin her zaman o en geniş ölçüde gösterdiği konukseverliğin hatırası! .. Fakat Filistin neredeyse İngilizler tarafından işgal edilecekti. Bu pek yakındı. Bir Yahudi kuvvetinin İngiliz işgal kuvvetleriyle yanyana harbe girmesi muhakkak lüzumlu görülmüştü. Bu suretle İskenderiye'de toplanmış olan işsiz fakat güçlü kuvvetli Yahudi gençleri bir gaye bulmuş oluyorlardı. Onlar artık yeni bir ümit yeni bir iman kuşanmış olarak Yahudi ırkına büyük hizmetler verme fırsatının tadını çıkarıyorlardı. Fakat İngiltere hükümeti Yahudilerin bu arzularını hoş görmedi. Bir Yahudi gönüllü kıtasının İngilizlerle birlikte harbe katılmasını uygun görmediler. Bu haber Yahudi gençlere ziyadesiyle büyük bir üzüntü verdi. Nihayet uzun bekleyişler ve müzakereler sonunda 1915 mart'ın onikinci günü (Zion Mule Corps) isminde ki Yahudi taburu Çanakkale'ye gönderildi. Harpten sonra bu taburdan geriye dönen olmadı, böylece eriyen bu kuvvet yerine bir Yahudi Birliği daha teşkil edilememiştir'.
ÖTÜKEN KAFİLESİNİN ANADOLU YOLCULARI
Ateş hattındaydılar,
Daha bıyığı terlemeden
Sonu gelmeyen kaldırımlı
Sokaklardaydılar
Koca şehirlerde,
Okumaktı gayeleri
Sevdikleri vatanlarına
Bayraklarına ve devletlerine
Hizmet için yanardı yürekleri
Koca şehirler...
O koca şehirler var ya
Kandırılmış gençlerle
Beynini satan kansızlar
Vatanımın sokaklarındaydılar
Bayrağa küfreden vatanı satan
Milleti tanımayan
Namerde boyun bükülmez
Sessiz kalınmazdı
Bozkurtça haykırdılar
Dosta düşmana karşı
'milliyetçi türkiye-milliyetçi türkiye'
kan barut kokmaya başladı
sokaklar meydanlar
namlular üzerlerine doğruldu
Ankara dan geldi ilk acı haber
Adı Ruhi idi
İlahiyat öğrencisiydi...
Canlar verilmeye başlandı
Car pazarında
Canlar arandı
İmamoğlu Önkuzu Özmen di
Onlar
Bayrağım solmasın diyerek
Bayrağa kan verdiler
Harekete simgeydi onlar
Geride kalan
Bozkurt mayalı
Turan soylular
Her defasında her defasında
Kinle nefretle dolup
İntikam yemini ettiler
Gidenleri de hiç unutmadılar
Öğrenci kampüslerinde
Meydanlarda
Ellerinde Türk Bayrağı
Türk... Türk diye haykırdılar
Yıllar sonra
Dillerinin ucuna can veren
Yarenleri gelince
Hıçkırıklara boğuldular
Bu dava onlardan emanet kaldı
Bize diyerek
Nerede bir ocak sözü duysalar
İçleri koptu sanki
Yürekleri bambaşka yerlere gitti
Ocaklıydılar
O ocakları dişleriyle tırnaklarıyla
Kanlarıyla ve canlarıyla
Yücelttiler...
Yıllar geçiyor mezuniyetleri gelmiyordu
Üzerlerinde karabulutlar
Işığa hasret
Öz vatanlarında palikarya
Öz vatanlarında tutsak
Çilehanelere salındılar
Vatan sevdalarından
Bayrak inatlarından
Zamane insanına aykırı
Ne değişmeyi ne başkalaşmayı
Bilebildiler
Çıktılar oralardan
Gün doldura doldura
Çile doldura doldura
Genç yaşta saçları
Bembeyaz oldu
Kar taneleri yağmışçasına
İçlerinden
Yine aldılar canevlerinden kopardılar
Götürdüler arkadaşlarını
Çilehanelere...
Çilen bitmedi diyerek
Bu sevdaya çektiğin ceza az diyerek
Arkada kalan gözü yaşlı anneler
Eşler, yarlar vardı
Bu sefer bu sefer
Baba baba diye haykıran
Ağlayan küçük bedenler
Yavruları kaldı
Dileğim,
Gözü yaşlı yavruların
Ağlayan gözlerinin
Artık içlerinin gülmesidir
Doyasıya sarılıp öpemedikleri
Babalarıyla
O uğruna heder oldukları
Vatanın sokaklarında
Gezmeleri olsun
Ey siz!
Ötüken kafilesinin Anadolu yolcuları
Sizi tarih unutsada
Sizin mayanızdan
Genç bozkurt soylular
Unutmadı... Unutmayacak.....
Türkiyenin, Avrupa Birligine girmesi konusunda, Türkiyeden madde madde ödev yapması isteniyor.
Bu ödevler,
1) Türk Yurdunun, Avrupanin bir parca olmasi: Bu birinci kosul bunu Türkiye kayitsiz sartsiz kabul etmis durumda. Bu ne demektir efendiler? Bu davranis, Anadolu topraklarini ugrunda can verip kanla besleyen ve bu fedakarliklar ile Anadoluyu bir Türk Yurdu yapan milyonlarca Sehide ihanet etmek, onlarin kemiklerini sizlatmak, Ugrunda öldükleri Vatani gözyummadan, utanmadan, Avrupaya peskes cekmek demektir. Bu, Türkün ana irzi bildigi, ugrunda canini vermeye hazir oldugu Vatanin, gümüsten tepsi icerisinde göz göregöre Avrupanin, Türk Yurdunu ilhak etmesine izin vermek demektir. Avrupaya girmeden evvel bu sarti siritarak kabul edenler bugün Vatan Hainligi ile yargilanmalidir. Eger ilk Avrupa Birligine evet diyenler hayatta yok ise bugün yasayan ve hala Türk Yurdunu, Avrupaya satanlari basta ANAP ve Baskanini, Türk Milleti en tabii hakkini kullanip sandiktan cikarmamali, bogmalidir. Ve bu hakli infaz diger hainlere ibret olmalidir.
2) Anadilde egitim, radyo televizyon haklari ve diger erilmesi gereken Özgürlükler: Tabii eger bir ülkenin yönetimini ele gecirmis isen, O Ülkenin topraklarini sinirlarin icine almis isen, istedigin gibi cirit atabilir her yere burnunu sokabilirsin. Avrupada hakli olarak, Sinirlari icerisinde yeralan bir ülkenin Milli Birligini zedelemek üzere o ülkede yasayan diger ethnik gruplara her tür hakkin taninmasini ve Milli Birligin bozulumasini Türkiyenin bir Türk-Kürt Federasyonu halini almasini istemektedir. Halbuki bu cogu pek muhterem cok demokrat Avrupa Birlesmis Devletlerinde sinilari icerisinde yasayan azinliklara hala ikinci sinif insan muamelesi yapilmakta haklari gaspedilmektedir (Türkler) . Birinci Problemin Cözümünde görüldügü üzere kabul edilmesi imkansiz görünen ikinci probleme karsi cikan Siyaseilerimiz haksizdir. Neden haksiz? cünki Birinci Maddeyi Kabul etmis, Avrupaya topraklarini katmaya karar vermissinki Avrupada hakli olarak senden cikarlarina göre bazi taleplerde bulunmustur. Asil yüzsüzler Türk Milli Politikasini belirleyen hainlerdir. Avrupa sucsuzdur
3) Türkiyenin bir Avrupa Devleti olmasi halindeki durum: Türkiye Cumhuriyeti yerine, Türk-Kürt Federasyonu olusturulacaktir. Her karis topragi buram buram sehid kani kokan ve her karis topragin altinda, milyonlarca sehid yatan bu Vatan, Avrupa tarafindan ilhak edilmis ve bu aziz Vatan, Avrupanin bir parcasi halini almis olacaktir. Bugün az bile olsa duyulan Türk sesi susturulacak, Türk Düsmanlari o günden itibaren görevlerini yerine getirmis olmanin verdigi mutlukla Sampanya siseleri patlatip, Sehidimin kanini icecektir. Avrupa tarafindan Türk-Islam Ülkücülerine « FASCHiST » denilecek, Siyasi Hareketine ise Avrupa Parlamentosunda verilecek olan resmi ad « TÜRK FASCHIST PARTiSi » olacaktir. Bu adI sucsuz Ülkücü, Irkcilik nedir bilmeyen gariban Türk-Islam fedaisi, diger Avrupali Labaratuvar Irkcilariyla birlikte paylasmak zorunda birakilacak ve etkili bir politika ile kara bir propaganda sonucunda, Varliginin sebebi, Ülküsü Müslüman Türkleri esaretten kurtarmak, Turani kurup mazlum ve magdur Müslüman Milletleri korumak ve sadece Allaha kulluk etmek, onun rizasi kazanmak olan Ülkücü, Müslüman Türkün gözünden düsürelecek yokedilmesi icin Avrupa elinden geleni ardina koymayacaktir.
4) Kibris sorunu: Türkiye, AB (Avrupa Birligi) eger Güney Kibrisi tam üye yaparsa, Kuzey Kibris Türk Cumhuriyeti ile birlesecegini duyurdu. Kibris AB icin mevkalade önem tasimaktadir. Her yönü ile. Akdenizde hakimiyet demektir Kibris. Deniz Ticaretini kontrol etmek demektir. Bu buna benzer nice cikarlar sözkonusudur.
AB Karma Komisyonu, TÜSİAD'la toplandı. Cohn Bendit 'Kıbrıssız genişleme olmaz, Kıbrıs'ta çözüm bulun, bir çözüm oluşturamaz ve Kıbrısı ilhak ederseniz. Yani, Kuzey Kıbrısı Türkiye ile birleştirirseniz, Avrupa topraklarını ilhak etmiş olursunuz' diyor. Hakli Kizil Bendit. Kizil Bendit acikca Türkiye eger AB ne tam üye olursa ozaman Türkiye Avrupa Topragi kabul edilecek diyor. Kizil bizlere resmen “Ey Türk uyan, titre ve kendine dön! Biz Vatanini isgal ediyoruz sizde bize yardim ediyorsunuz. Ey Türk, senin karsina sIlahla ciktik fakat senin yigitligin, cesurlugun, Allah, Vatan ve Millet askin karsisinda yenik düstük. Canakkalede bogdun bizi. Kalbine el attik Vatanini isgal ettik namusunu cignedik. Seni yok ettik sandigimiz sirada yeniden dogdun Günes gibi üzerimize, kasip kavurdun bizi, Bozkurtcasina Vatanini kurtarip Özgürlügüne kavusmak icin ölürcesine ölüme kosarak bize saldirdin. Dayanamadik senin gücüne, kuvvetine. Ey Türk, bizi sildin meydanlardan ve Denize döktün. Namusunu temizledin. Ama simdi gene ciktik karsina bu sefer saman altindan su yürütürcesine. Seni Baris ve Dostluk Afyonu ile uyutuyoruz. Büyük sandiklarin hainler sayesinde Vatanini senin hakimiyetinden cikariyoruz. Resmen irzina geciyoruz. Bakiyoruzda uyanmaya calisiyorsun gözlerini ovaliyorsun. Bu durum bizi rahatsiz ediyor. Simdi yapabilecegimiz senin yeniden uyumani beklemek ve yeniden uykuya dalana dek seni oyalamak. Ama senin uyuman devam edecek, taaki farkina varip karsimiza cikacagin güne dek. Fakat o gün gec olabilir.”
Sonuc: Baris ve Dostluk Afyonu yutarak daldigimiz gaflet uykusundan uyanmaliyiz. Avrupaya satilmaktan kurtulmali ve Istiklal Savasinda oldugu gibi gene Türkün yüceligini Avrupanin suratina samar gibi indirmeliyiz. Biz, “Türkiye eger AB ne tam üye olursa, Türk Yurdu, Avrupa Topragi olacak. Avrupa, Türkiyeyi mali Türkü ise esiri edinecek” diyoruz.
Avrupada bunu dogrulayarak, “Eger tam üye Kibrisa, Avrupa Devleti olmayan bir Devlet müdahele eder, Kibris Topraginin bir parcasini kendine katar ise, Avrupa topraklarini ilhak etmis olur” diyerek tam üye bir Türkiyenin, Türk Yurdu degil Avrupa topragi sayilacagi iddiamizi dogruluyor.
Biz Türk- Islam Ülkücüleri, Türk Milletine hizmet etmek, Devletin ve Milletin cikarlarini korumak, Türk Yurdunu ve Türklerin hakkini savunmak, Milli Birligini saglamlastirilmak üzere sectigimiz, tayin ettigimiz bizim gibi düsünen, bizim icimizden cikan Ülkücü vekillerden ve Siyasi Partimizden, Türk Vataninin Avrupaya peskes cekilmesi konusunda, Avrupa Parlamentosundaki Türk grubuna Baskan atamasini degil, Yurdumuzun Avrupa Topragi olmasini engellemesini istiyoruz!
Avrupayi elimizin tersiyle itip yönümüzü Türk Dünyasina, Türk Birlige giden yola, yeniden dogmaya ve yücelmeye cevirmeliyiz.
Avrupaya evet diyen her kim olursa olsun haindir. Bizim icimizden birileri evet diyorsa bu gaflettir, bundan sonrada evet der ise ihanettir.
'Evet, 'Mavi Gömlekli Şeytan', istediğin oldu. Aziz Gün Sazak da şehit edildi... Kulislerde bir Babrak Karmal kahpeliği ile Türk milliyetçilerine öfke kusarken, şimdi sahnede sahte üzüntü mesajları yazıyorsun.
Seni iki yüzlü kahpe dölü Akıttığın bunca milliyetçi ve ülkücü kanına rağmen hala doymadın mı? Nedir? Nedendir bu bitmez tükenmez kinin?
Sen kanlı parmağınla bizi işaret ettikçe, karanlık köşelerden üzerimize kızıl mermiler boşalıyor. Kimsin, nesin sen? Seni hala teşhis edemiyecekler mi? Sen. Gün Sazak kimdi biliyor musun? O Türk'tü, müslümandı, yiğitti, mertti, namuslu bir devlet adamı idi. Onu vurmakla veya vurdurtmakla bağrımızı delik deşik ettiğinin farkında mısın? Bunun ne demek olduğunu biliyor musun? Bu işin hesabını, kitabını yaptın mı? Şimdi rahat mısın? Acaba bundan sonra rahat edecek misin? Bunları hiç düşündün mü?
SEYYID AHMET ARVASİ(TASAVVUF EHLİ)
Gün Sazak Vurulduğunda Hergün Gazetesinin Manşeti
Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) merhum Genel Başkanı Alparslan Türkeş, 12 Eylül mahkemelerinde o dönemlerin Hergün Gazetesi'nin misyonunu anlatırken Gün Sazak hakkında şu ifadeleri kullanmıştı: 'Partimizin Genel Başkan Yardımcısı merhum Gün Sazak, Hergün Gazetecilik A.Ş.'nin de idare meclisi başkanlığını yapmaktaydı. Gümrük ve Tekel Bakanı bulunduğu sırada, yolsuzluklara ve kaçakçılığa karşı geniş tedbirler almış ve sıkı bir mücadele açmıştı.
Rahmetli Gün Sazak, Hergün Gazetesi A.Ş.'nin Yönetim Kurulu Başkanı sıfatı ile gazeteyi geliştirmeye çalışıyordu. Bu maksatla gazete için Türkiye sathında muhabirlikler kurmaya girişti. Kontrolör olarak olarak hazırlamış olduğu kadroyu bu iş için görevlendirmeyi teklif etti. Adı geçen kontrolörler, bulundukları bölgelerde hem Hergün Gazetesi'nin muhabirliğini yapacaklar hem de partiye yardımcı olacaklardı. MHP'lilerin, kışkırtıcı ajanların telkini ile anarşik olaylara karışmalarını önlemeye çalışacaklardı..
Bu maksatla bulundukları yerde konferanslar, seminerler vererek parti program ve tüzüğü hakkında aydınlatıcı bilgiler sunarak, daima kanun yolundan hukuk yolundan gidilmesi için telkinde ve tavsiyelerde bulunacaklardı. Yani eğitimci diye isimlendirilen bu gurubun iki görevi vardı. Birisi Hergün Gazetesi'ne muhabirlik yapmak ve gazete işleriyle meşgul olmak, diğeri ise parti gruplarının anarşik olaylara sürüklenmemesi için onlara telkin ve tavsiyelerde bulunmaktı. Bunlardan hiç birinin gayrimeşru faaliyetler 1977 seçimlerinden sonra kurulan koalisyon hükümetinde Gümrük ve Tekel Bakanı olan Gün Sazak, 27 Mayıs 1980'de şehit edildi. Sazak'ın vurulması ülkücü camiada şok etkisi yapmıştı.
Türk İslam ülküsünün abide şahsiyetlerinden Seyyit Ahmet Arvasi de bu etkiden nasibini almış ve merhum Sazak hakkında şöyle yazmıştı:
Gün Sazak'ın Cenaze Töreni
'Evet, 'Mavi Gömlekli Şeytan', istediğin oldu. Aziz Gün Sazak da şehit edildi... Kulislerde bir Babrak Karmal kahpeliği ile Türk milliyetçilerine öfke kusarken, şimdi sahnede sahte üzüntü mesajları yazıyorsun.
Seni iki yüzlü kahpe dölü Akıttığın bunca milliyetçi ve ülkücü kanına rağmen hala doymadın mı? Nedir? Nedendir bu bitmez tükenmez kinin?
Sen kanlı parmağınla bizi işaret ettikçe, karanlık köşelerden üzerimize kızıl mermiler boşalıyor. Kimsin, nesin sen? Seni hala teşhis edemiyecekler mi? Sen. Gün Sazak kimdi biliyor musun? O Türk'tü, müslümandı, yiğitti, mertti, namuslu bir devlet adamı idi. Onu vurmakla veya vurdurtmakla bağrımızı delik deşik ettiğinin farkında mısın? Bunun ne demek olduğunu biliyor musun? Bu işin hesabını, kitabını yaptın mı? Şimdi rahat mısın? Acaba bundan sonra rahat edecek misin? Bunları hiç düşündün mü?
Demek, 'barıştan yanasın ha' onun için kahrediyorsun bizi; onun için bizi kahredenleri alkışlıyorsun.
En aziz ülküdaşı ve en yakın arkadaşı Gün Sazak'ın şehadet haberini işitir işitmez göz yaşlarını tutamayan Alparslan Türkeş, hiç bir yüreğin tahammül edemiyeceği bir soğukkanlılıkla, 'Türk milliyetçilerinin iç savaş tahrikçilerinin oyununa gelmemelerini, sabırlı olmalarını, kanunlar içinde kalmalarını' içi kan ağlayarak emrediyordu. Vatanını, Milletini bu ölçüde seven bir devlet adamı karşısında acaba yüzün biraz kızardı mı? Acaba, barış ve insanlık nedir, biraz sezebildin mi? Yoksa, bu sözler, yüreğindeki korkuyu bastırmaya mı yaradı? Yoksa, yeni cinayetler için müsait bir fırsat mı kollayacaksın? Evet, 'Mavi Gömlekli Şeytan', sen de, senin kızıl manyakların da, dayandığın kızıl imparatorlukta Allah'ın izni ile kahrolup gideceksiniz. Biz, meşru zeminlerde ve sabırla devletimizin, size gereken cevabı vermesini ümit edecek ve Allah'ın 'kahhar' sıfatı ile tecelli etmesini bekleyeceğiz.
Mustafa Yıldızdoğan
17.10.2005 - 12:30bircok sohbetinde bulundum.bukadar mütevazi,bukadar kisilikli,bukadar efendi bir adam daha görmedim....HARBIDEN ADAM GIBI ADAM.helal olsun mustafa abi...bu ülkeye senib gibi adamlar lazim.gencler seni örnek almali....ben mustafa abiyi ister istemez osman sinavin dizisindeki miroglu karakterine benzettim..ordaki gencin kisililiiyle mustafa yidizdoanin ki birebir örtüsüyor....ALLAH YOLUNU ACIK ETSIN ABI BU ULKENIN SANA IHTIYACI VAR...
zeybek
10.08.2005 - 00:37efelik bizim kanimizda var...her türk önce asker dogar sonra zeybek....
zeybek
10.08.2005 - 00:33Çoğunlukla EGE,AKDENİZ ve İÇANADOLU bölgelerinde yaşayan fakat hemen hemen tüm yörelerimizde görebilecegimiz KÖY YİĞİTLERİDİR...ÖZBE ÖZ TÜRKMEN(YÖRÜK) OLUP ilk defa SELÇUKLULAR ZAMANINDA asayişi saglayan bir askeri birlik oluşturmuşlardır....daha sonraları OSMANLI ZAMANINDA ise bagımsız KÖYYİĞİTLERİ olarak haksızlıklara baş kaldırmış ve zenginden alıp fakire dagıtmışlardır...KURTULUŞ SAVAŞI SIRASINDA İSE ENBÜYÜK ROLÜ OYNAMIŞ olup,KUVAYİ MİLLİYENİN çekirdegini oluşturmuşlardır...EFELERIN TÜRKE AİT OTANTİK YİGİTLİK OYUNLARI VARDIR...BUNADA ZEYBEK DENİR...
yusuf ile züleyha
08.08.2005 - 21:31Bu Yusuf'un Zindandan Seslenişidir
Eğilin önümde çağdaş güneşler!
Kenanlı yıldızlar varın secdeye!
Issız çöllerde, derin kör kuyularda
Ben görürüm camgöbeği düşleri
Ve ben yorarım sırma şafaklarda,
Bulanık, korkulu düşlerinizi...
Tebessümlerimi yollarım vakur kervanlarla
Küfür karanlığı gecelerinize,
Sonra düşüncelerinizi yeşertirim...
İnce belli üç attır Tih sahrasında;
Güzelliğim, sabrım ve yalnızlığım.
Çılgınca yarışırlar kader güzergahımda;
Nalları değer kader çizgilerinize...
Bilemiyorum, bensiz nasıl olursunuz?
Cibril nefesli rüzgarlarda perdelenir gözleriniz,
Körpe bir ceylan gibi kaçıp gider güzellik,
Ateş yağar avuçlarınıza bir yerden,
Nil söndüremez içinizdeki yangınları,
Ağulu bir yılan ölüsü gibi yatar durur öyle
Mu’cizelere gebe Kızıl Deniz...
Dinleyin hele dinleyin çağdaş kadınlar!
Gamzesiz, zülüfsüz, yorgun kadınlar!
Mor mor halkalarda tutsak kadınlar!
Birer bıçak vermedi mi ellerinize Züleyha?
Çizdirmedi mi güzelliği avuçlarınıza?
Züleyha dedim ya biraz durmalısınız;
Lacivert çöl gecelerinden bir parçadır o,
Gözbebeklerinde dinlenir bereketli Nil...
Nasıl anlatsam size Züleyha'yı;
Gözleri bir vaha gibi yeşil...
Ve gidin!
Nereye giderseniz gidin!
Kuyular her yerde derin!
İster Kenan illerinde, ister Mısır’da,
Zindanlar karanlık, mahzenler serin...
Hapsederim gençliğimi damarlarıma,
Kaç kere yaşanmış bir cenge girerim;
Unuturum sizi çağdaş kadınlar!
Sarılırım sımsıkı soğuk demirlere,
Kıtlıktan, bereketten haber veririm...
Ben yorarım düşlerinizi böyle bilin!
“Ümmü’l Kitab” üstüne yemin ederim;
Bir gün beni çağıracaksınız.
Yediye ve katlarına yemin olsun ki;
Bana muhtaçsınız!
Bana muhtaçsınız!
Bana muhtaçsınız!
.........................DILAVER CEBECI......
Masonlar
09.07.2005 - 11:33BUNLARIN ASIL ADI TAPINAK SOVALYELERIDIR...MASONLARA TAPINAKCILARDA DENIR...tapinakcilar haclilarin kudusu isgali sirasinda hacli ordularinin icinde bulunan 7kisiden olusmaktaydi...bu 7kisinin amaci kudus isgaledildikten sonra süleyman tapinaginda(hz.süleymanin tapinagi) bir arastirma yapmakti..kudus isgaledildi...ve bu yedi kisi süleyman tapinaginda yaptigi arastirma sonucu orada birseyler buldu...bunu bir giz olarak sakladilar..hic kimse orda bunlarin ne bulduklarini ögrenemedi..tabi buldularasa...ve bu tapinakcilardaki gizlilik olayi burda basladi...daha sonra bunlar avrupaya geri dödüler ve kudus üzerine sik sik gidip gelmeye basladilar..iste bu gidip gelmeler sonucu dünyadaki ilk bankacilik basladi..bu herifler avrupadan kuduse faizle para tasimaya basladilar....daha sonra bu tapinakcilar bir tarikat havasin abüründü ve yoldan cikti..bunlara avrupada katilanlar hergecen gün giderek artti ve kiliseye kafa tutmaya basladilar...sapik inanclari bulunan bu tarikat kilise tarafindan bir tehlike olarak görüldü ve kapatildi...masonlar avrupada bircok sapikliklarda bulunmuslardir...karindsesen jack diye bilinen katilde bunlardandir...enönemlisi ise bu masonlar kumandanlar kudusu kan gölüne cevirmis ve bütün müslümanlari kadin,cocuk demeden kesmistir..öyleki kuduste akan müslüman kaninin yüksekliginin dizleri buldugu tarihciler tarafindan dogrulanmaktadir...avrupada kutsanan ve müslümanlara kan kusturan hacli köpegi ASLAN YÜREK RICHARD masonlarin enbüyük kumandaniydi...amaci haritadan bütün müslümanlari temizlemekti...cok kan akitti...tapinakcilar avrupada yasaklandiktan yillar sonra MASONLUK adi altinda yeniden kuruldu ve yine ayni kafayla faliyetlere basladilar...bunlarin amaciDÜNYADAKI BÜTÜN DINLERI ORTADAN KALDIRMAK....YANI DINSIZLIK....SAPKINLIK....türkiyede faliyetleri bulunan mason localari atatürk tarafindan yasaklanmis ve kapatilmistir...daha sonralari ise tekrar serbest birakilmistir..enson 1996da STV muhabiri mason localarina girerek gizli kamera cekiminde bulunmus ve orada gördügümüz sahneler tüm halkin kanini dondurmustu..keciyi kesip kanini icen bu zevatlar...sapik sapik huluyolar...sanki adeta seytana tapiyorlardi..daha sonra türkiyedeki mason localari tekrardan tartisilmaya baslandi...masonlar kendilerine üye alirken herzaman ülkenin köse taslarinda bulunan sahislari almaya calisirlar...cünkü bunlarin amaci nüfüz elde ederek dinsizligi kolayca yaymaktir...bu yüzden parayi kullanirlar.ve malum ülkemizde masonlarin %80 yahudi ve siyonist usaklari ve bu ülke üstüne cok büyük oyunlar oynamaktadirlar...yani kisacasi bu ülkede masonluk yapanlarin büyük cogunlugu yahudidir ve israil icin calismaktadirlar..bunlarin amaci hem para hemde türkiyeyi yoketmek....enönemli amaclari ise tabiki onlara göre vaadedilmis topraklar olan mezapotamya...son söz olarak:TÜRKIYE MASON LOCALARINDAN KURTULMAZSA IFLAH OLMAZ....ARTIK BUNLARLA SAVASMA ZAMANI GELDIDE GECIYOR BILE.BIRILERI BUNLARA DURDEMELI....
mason
09.07.2005 - 11:32BUNLARIN ASIL ADI TAPINAK SOVALYELERIDIR...MASONLARA TAPINAKCILARDA DENIR...tapinakcilar haclilarin kudusu isgali sirasinda hacli ordularinin icinde bulunan 7kisiden olusmaktaydi...bu 7kisinin amaci kudus isgaledildikten sonra süleyman tapinaginda(hz.süleymanin tapinagi) bir arastirma yapmakti..kudus isgaledildi...ve bu yedi kisi süleyman tapinaginda yaptigi arastirma sonucu orada birseyler buldu...bunu bir giz olarak sakladilar..hic kimse orda bunlarin ne bulduklarini ögrenemedi..tabi buldularasa...ve bu tapinakcilardaki gizlilik olayi burda basladi...daha sonra bunlar avrupaya geri dödüler ve kudus üzerine sik sik gidip gelmeye basladilar..iste bu gidip gelmeler sonucu dünyadaki ilk bankacilik basladi..bu herifler avrupadan kuduse faizle para tasimaya basladilar....daha sonra bu tapinakcilar bir tarikat havasin abüründü ve yoldan cikti..bunlara avrupada katilanlar hergecen gün giderek artti ve kiliseye kafa tutmaya basladilar...sapik inanclari bulunan bu tarikat kilise tarafindan bir tehlike olarak görüldü ve kapatildi...masonlar avrupada bircok sapikliklarda bulunmuslardir...karindsesen jack diye bilinen katilde bunlardandir...enönemlisi ise bu masonlar kumandanlar kudusu kan gölüne cevirmis ve bütün müslümanlari kadin,cocuk demeden kesmistir..öyleki kuduste akan müslüman kaninin yüksekliginin dizleri buldugu tarihciler tarafindan dogrulanmaktadir...avrupada kutsanan ve müslümanlara kan kusturan hacli köpegi ASLAN YÜREK RICHARD masonlarin enbüyük kumandaniydi...amaci haritadan bütün müslümanlari temizlemekti...cok kan akitti...tapinakcilar avrupada yasaklandiktan yillar sonra MASONLUK adi altinda yeniden kuruldu ve yine ayni kafayla faliyetlere basladilar...bunlarin amaciDÜNYADAKI BÜTÜN DINLERI ORTADAN KALDIRMAK....YANI DINSIZLIK....SAPKINLIK....türkiyede faliyetleri bulunan mason localari atatürk tarafindan yasaklanmis ve kapatilmistir...daha sonralari ise tekrar serbest birakilmistir..enson 1996da STV muhabiri mason localarina girerek gizli kamera cekiminde bulunmus ve orada gördügümüz sahneler tüm halkin kanini dondurmustu..keciyi kesip kanini icen bu zevatlar...sapik sapik huluyolar...sanki adeta seytana tapiyorlardi..daha sonra türkiyedeki mason localari tekrardan tartisilmaya baslandi...masonlar kendilerine üye alirken herzaman ülkenin köse taslarinda bulunan sahislari almaya calisirlar...cünkü bunlarin amaci nüfüz elde ederek dinsizligi kolayca yaymaktir...bu yüzden parayi kullanirlar.ve malum ülkemizde masonlarin %80 yahudi ve siyonist usaklari ve bu ülke üstüne cok büyük oyunlar oynamaktadirlar...yani kisacasi bu ülkede masonluk yapanlarin büyük cogunlugu yahudidir ve israil icin calismaktadirlar..bunlarin amaci hem para hemde türkiyeyi yoketmek....enönemli amaclari ise tabiki onlara göre vaadedilmis topraklar olan mezapotamya...son söz olarak:TÜRKIYE MASON LOCALARINDAN KURTULMAZSA IFLAH OLMAZ....ARTIK BUNLARLA SAVASMA ZAMANI GELDIDE GECIYOR BILE.BIRILERI BUNLARA DURDEMELI....
masonluk
09.07.2005 - 11:29BUNLARIN ASIL ADI TAPINAK SOVALYELERIDIR...MASONLARA TAPINAKCILARDA DENIR...tapinakcilar haclilarin kudusu isgali sirasinda hacli ordularinin icinde bulunan 7kisiden olusmaktaydi...bu 7kisinin amaci kudus isgaledildikten sonra süleyman tapinaginda(hz.süleymanin tapinagi) bir arastirma yapmakti..kudus isgaledildi...ve bu yedi kisi süleyman tapinaginda yaptigi arastirma sonucu orada birseyler buldu...bunu bir giz olarak sakladilar..hic kimse orda bunlarin ne bulduklarini ögrenemedi..tabi buldularasa...ve bu tapinakcilardaki gizlilik olayi burda basladi...daha sonra bunlar avrupaya geri dödüler ve kudus üzerine sik sik gidip gelmeye basladilar..iste bu gidip gelmeler sonucu dünyadaki ilk bankacilik basladi..bu herifler avrupadan kuduse faizle para tasimaya basladilar....daha sonra bu tapinakcilar bir tarikat havasin abüründü ve yoldan cikti..bunlara avrupada katilanlar hergecen gün giderek artti ve kiliseye kafa tutmaya basladilar...sapik inanclari bulunan bu tarikat kilise tarafindan bir tehlike olarak görüldü ve kapatildi...masonlar avrupada bircok sapikliklarda bulunmuslardir...karindsesen jack diye bilinen katilde bunlardandir...enönemlisi ise bu masonlar kumandanlar kudusu kan gölüne cevirmis ve bütün müslümanlari kadin,cocuk demeden kesmistir..öyleki kuduste akan müslüman kaninin yüksekliginin dizleri buldugu tarihciler tarafindan dogrulanmaktadir...avrupada kutsanan ve müslümanlara kan kusturan hacli köpegi ASLAN YÜREK RICHARD masonlarin enbüyük kumandaniydi...amaci haritadan bütün müslümanlari temizlemekti...cok kan akitti...tapinakcilar avrupada yasaklandiktan yillar sonra MASONLUK adi altinda yeniden kuruldu ve yine ayni kafayla faliyetlere basladilar...bunlarin amaciDÜNYADAKI BÜTÜN DINLERI ORTADAN KALDIRMAK....YANI DINSIZLIK....SAPKINLIK....türkiyede faliyetleri bulunan mason localari atatürk tarafindan yasaklanmis ve kapatilmistir...daha sonralari ise tekrar serbest birakilmistir..enson 1996da STV muhabiri mason localarina girerek gizli kamera cekiminde bulunmus ve orada gördügümüz sahneler tüm halkin kanini dondurmustu..keciyi kesip kanini icen bu zevatlar...sapik sapik huluyolar...sanki adeta seytana tapiyorlardi..daha sonra türkiyedeki mason localari tekrardan tartisilmaya baslandi...masonlar kendilerine üye alirken herzaman ülkenin köse taslarinda bulunan sahislari almaya calisirlar...cünkü bunlarin amaci nüfüz elde ederek dinsizligi kolayca yaymaktir...bu yüzden parayi kullanirlar.ve malum ülkemizde masonlarin %80 yahudi ve siyonist usaklari ve bu ülke üstüne cok büyük oyunlar oynamaktadirlar...yani kisacasi bu ülkede masonluk yapanlarin büyük cogunlugu yahudidir ve israil icin calismaktadirlar..bunlarin amaci hem para hemde türkiyeyi yoketmek....enönemli amaclari ise tabiki onlara göre vaadedilmis topraklar olan mezapotamya...son söz olarak:TÜRKIYE MASON LOCALARINDAN KURTULMAZSA IFLAH OLMAZ....ARTIK BUNLARLA SAVASMA ZAMANI GELDIDE GECIYOR BILE.BIRILERI BUNLARA DURDEMELI....
(bakınız: gece, türk, zaman, dünya, para, büyü, mason, tarih, ismet inönü, türkiye)
Bu mesajımı sil
türkiye çocuk dergisi
07.06.2005 - 10:58Küçükken benim için abone olduğumuz ve evimize herhafta giren dergi.......
seyyid ahmet arvasi
07.06.2005 - 10:49'islamı kurtarmaya değil islamla kurtulmaya bakın.'
SEYYIT AHMET ARVASI HOCA AHMET YESEVIYI HATIRLATIYOR BANA............
seyyid ahmet arvasi
07.06.2005 - 10:47necıp fazıl kısakurekın hocası....Necıp fazıl çogu romanını SEYYID AHMET ARVASININ anlattıklarından yola cıkarak yazmıstır......
kurtlar imparatorluğu
07.06.2005 - 10:26“ikinci Geceyarısı Ekspresi” olarak nitelendirilen “Sadece Ülkücülere değil,Türk Milleti’ne hakaret ediliyor” iddialarıyla gündeme gelen film.....
kurtlar imparatorluğu
07.06.2005 - 10:18KURTLAR İMPARATORLUĞU YA DA ÇAKALLARIN VALSİ
Christophe Grange' nin “ L'empire des loups” adlı eserinden beyaz perdeye aktarılan ve gösterime girmeden çok önce, çekimleri sırasında Ürgüp'te yaşanan protestolar nedeniyle ülke gündemine giren KURTLAR İMPARATORLUĞU adlı filmi vizyona girdiği gün izledim..
Eleştirmenlerin “haftanın en çok beklenen, fakat en kötü filmi” olarak tanımladığı bu filmin daha önce kitabını da okumuştum.. Anadolu' da güzel bir deyim vardır. “Kendi paramızla rezil olduk” derler ya… Filmin bende bıraktığı izlenim bundan öte değil. Sinemaya bu rezil filmi izlemek için ödediğim bilet parasına pekala iki kitap alıp okuyabilirdim diye hayıflanmadım değil doğrusu..
Sinema teknikleri, görsel efektler, kurgu vs, neresinden bakarsanız bakın film hakkında olumlu tek bir cümle kurmak bile mümkün değil. Öylesine bariz mantık ve kurgu hataları yapılmış ki, izlerken filmden kopuyorsunuz.
Mesela filmde Türk Mahallesi olarak gösterilen bölümde Türk' e benzeyen bir kişi ya da Türk' e özgü bir değer bulmak mümkün değil. İnsanların tamamı Arap.. geri kalanlarda burnu halkalı, saçları rengarenk boyalı, bırakın Türk' e, insana bile benzetmekte güçlük çekeceğiniz ucube yaratıklar..
Ancak bir mekanda arka planda yer alan Türk Bayrağı, Yılmaz Güney resmi ve Cem Evi afişi dikkatlerden kaçmıyor. Filmde Paris'de yaşayan BOZKURTLAR' ın Türkiye ile bağlantılı olarak ALTIN HİLAL adı altında bir uyuşturucu organizasyonu tertiplemeleri ve bu organizasyonun uyuşturucusunu çalarak kayıplara karışan Sema Gökalp adlı bir Türk kızının hikayesi anlatılıyor.
Fransa'dan başlayan ve Türkiye'ye kadar devam eden serüvenin Türkiye' de, Ürgüp' te çekilen bölümlerinde bile Türk' e ve BOZKURTLARA özgü tek bir sembol ya da değere rastlayamazsınız. Mesela BOZKURTLARIN reisi konumundaki İsmail KUDSEYİ, Peri Bacalarında bir mağarada yaşayan, beyaz entarisi içinde tipik bir Arap Şeyhi görünümünde..
Eeee Reis Arap Şeyhi olunca, müritler, afedersiniz bozkurtlar da Peşmerge – Ninja karışımı ucube tipler olarak çıkıyor karşımıza… Hatırlayacağınız üzere bu filmin çekimi sırasında onlarca Türk figüranda görev almıştı. Filmde gördük ki, bu katılım figüran düzeyinde olmamış. Türk Sinemasında başrol oynayan tipler de (Erdem KINAY) gibi, rahatlıkla ikinci GECEYARISI EXPRESİ olarak tanımlayabileceğimiz bu filmde oynamaktan bir beis görmemişler. Ne var ki, bu büyük (!) oyuncuların filmin sonunda isimleri bile yazılmadı.
Ülkemiz sanatçısı ve aydınının Avrupa'ya bakış açısını ortaya koyması açısından güzel bir örnek aslında. Şimdi gazete sütunlarında isimlerinin bile anılmayışını “emeğe saygısızlık” olarak adlandıran bu güzide (!) sanatçılarımız, dileriz ders alırlar da bir daha her Avrupalıya (!) bir avuç tuzla koşmazlar…
Son olarak filme dair olumlu tek bir cümle kurabilirim. O da ancak kontra bir düşünceyle mümkün.. Film öylesine rezil, öylesine gerçek dışı, öylesine insafsız, öylesine önyargılı ve öylesine başarısız ki, bu filmi izleyen politik düşüncesi şekillenmemiş bir Türk' ün bile tepkisini çekecektir. Değil Ülkücü, siyasi düşüncesi ne olursa olsun damarında Türk kanı taşıyan herkesin “ayranını kabartacak” cinsten bir ucube olan bu film, belki yıllardır bizim yapamadığımızı yapar da, MİLLİ ŞUURUN uyanışına, dirilişine vesile olur bir nebze..
Sahi ne diyordu Ziya GÖKALP;
Vur eski kölesi utandır onu..
Vur da uykusundan uyandır onu…
Vesselam… 31 Mayıs 2005, İstanbul
deniz gezmiş
03.06.2005 - 13:59SAHTE KAHRAMANLAR! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! !
Deniz gezmiş türkiyedeki ilk silahlı öğrenci olaylarının lideri, bu günkü silahlı terör örgütlerinin temeli olan T.H.K.O. nun kurucusudur. Devletimizi yıkıp yerine marksist bir devlet kurmak için silaha sarılan ilk kişidir... Beka vadisindeki fkö kamplarında kgb ajanlarınca eğitilip türkiye‘ ye salınan ilk rus köpeği yani onların değimi ile koministlerin ilk yerli işbirlikçilerinden biridir. Yıllarca akan kardeş kanının ilk sorumlularındandır. Gencecik toprağa giren filizlerin sol terör kurbanlarının Gıyabi katilidir...
Özellikle ülkemizin içerisinde yaşamış olduğu terör olgusunun ve terörü yapanlara denge siyaseti için hoş görünme arzuları bu ülkenin namusunu kurtaran Ülkücülere yeni saldırıların adıdır. Terör yıllardır Türkiye‘nin gündeminden düşmeyen bir kavramdır. Türkiye teröre binlerce kurban vermiş 80 öncesi 5 bin evladı ile birlikte 80 sonrasıda 30 binin üzerinde evladını şehit vermiştir. Özellikle 80 öncesi kuşak sol ve sağın ortak düşüncelerinin Türkiye ‘ yi kurtarmak olduğunu söyleyen budalalar kendi geleceklerini Türk Milliyetçilerine vefasızlıkla oluşturmaya çalışmaktadırlar. Ülkenin birlik ve beraberliğine inandığı, Türk-İslam kültürüne mensup olduğu için, bugün iflas etmiş kominist ideolojinin itleri tarafından öldürülen insanlarımızın değerini kavraya bileceğimiz bir dönem içerisinde olmamıza rağmen Ülkücülere de terör deme mantığını hala daha gösteren evrenci zihniyet yada ağarcı kafalar siyasi geleceklerini sahte kahraman olarak sundukları denizler üzerine kurmakta yada ülkücülere namus borçları olduklarını unutmaktadırlar... Karşıt gruplar diyerek doğru ile yanlışı, Türkiye ‘ nin dostları ile düşmanlarını ayırt etmekten imtina eden örümcek kafalar aslında teröre kendilerinin merdiven olduklarını görmelidirler.
Yaşasın Marksizm ve leninizm‘ in yüksek ideolojisi sözleriyle ölüme giden ve milyonlarca insanın katliamına sebep olan insanlığa düşman bir ideolojinin militanlığını yaparak Türkiye ‘ ye sözde bağımsızlık getirecek bir anlayışın militanları deniz gezmiş ve arkadaşlarını kahramanlaştırmaya çalışmak ya da onlarda bu ülke için mücadele etti safsatalarıyla denize ve fikrine olan aşklarını maske arkalarından kusmaya çalışanlar bu ülkenin dostu olamazlar.Onlar bu ülke için mücadele etmedi! Aksine bu ülkeyle mücadele etti...Onlar ATATÜRK‘ ün kurduğu ve temel niteliklerini belirtiği Türkiye Cumhuriyeti‘ ni yıkmak ve Türk Bayrağını burçlarımızdan sökmek için Türk ait herşeyi yok etmek için ezeli düşmanlarımızla işbirliği etti...Onlar ve onları kahramanlaştırmaya çalışan musevi lobilerince finansa edilip Türkiye‘ nin yeni bir kuşatma altına alınması için kendilerini satan soy özürlü alçaklar Türk ‘ ün Yavuzluğu tuttuğunda kaçacak delik arayacaklar...
Vatan hainlerini ağızlarına dolayarak 9 Ülkücü fidanın ismini bile anmaktan korkan siyonist uşakları, Mustafa Pehlivanoğlu ‘nun, Halil Esendağ ‘ ın, Selçuk Duracık’ların, Cengiz Baktemur’ların, Fikri Arıkan ‘ ların, A. Bülenr Orkan ‘ ların, ve diğer binlerce ülkücünün kutlu davaları için gül bahçesine girercesine şehit oluşlarını ve geride milyonlarca şehit adayı bıraktıklarını bilmezlermi? Olaylara objektif bakış açısı sergilediğini zanneden ve sağı, solu aynı terazide tartmaya çalışarak aslında birzamanların sabıkalı solculuğunu yapan ve şimdi küresel terörün ağababalarına kendilerini pazarlayanlar yüzlerindeki maskeyle vücutlarınıda örtebileceğini zannetsinler...O nlar belden aşağı olarak yaptıkları politik çıkışlarını sürdüre dursunlar... İpeğe sarılmış çelik yumruğu kafalarında hisedene kadar...
BİZE KALAN AZİZ BORÇ ASIRLIK ZAMANLARDAN
SİLELİM TARİHİ SAHTE KAHRAMANLARDAN
HAYDİ YİĞİT! HAYDİ YENİ AKINA...
Saygılarımla
--
(bakınız: ölüm, çile, deniz gezmiş, dost, insan, anne, türk, zaman, baba, deli)
Bu mesajımı sil
_kenan_06
fatih sultan mehmet
03.06.2005 - 13:25FETİH MARŞI
Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek
Dağlardan çektiriler, kalyonlar çekilecek.
Kerpetenlerle surun dişleri sökülecek!
Yürü! Halâ ne diye oyunda oynaştasın?
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın!
Sen de geçebilirsin yardan, anadan, serden...
Senin de destanını okuyalım ezberden...
Haberin yok gibidir taşıdığın değerden! ..
Elde sensin, dilde sen: gönüldesin, baştasın...
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın!
Yüzüne çarpmak gerek zamanenin fendini!
Göster: Kabaran sular nasıl yıkar bendini!
Küçük görme, hor görme delikanlım kendini!
Şu kırık abideyi yükseltecek taştasın;
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın!
Bu kitaplar Fatih’tir, Selim’dir, Süleyman’dır;
Şu mihrab Sinanüddin, şu minare Sinan’dır;
Haydi, artık, uyuyan destanını uyandır!
Bilmem, neden gündelik işlerle telaştasın...
Kızım, sen de Fatih’ler doğuracak yaştasın! ...
Delikanlım, işaret aldığın gün atandan
Yürüyeceksin... millet yüküyecek arkandan!
Sana selâm getirdim Ulubatlı Hasan’dan...
Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın;
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın!
Bırak: Bozuk saatler yalan, yanlış işlesin!
Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın!
Yürü arslanım, fetih hazırlığı başlasın...
Yürü, -halâ- ne diye, kendinle savaştasın?
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın!
Arif Nihat Asya
türk-laz kardeştir
21.05.2005 - 16:57PONTUS ve BIZANSI HORTLATMAK İSTEYENLERE YANIT! ! ! ! !
Pontus ve Bizans diye tutturanlara: Trabzon mağaralarındaki Ön Türkçe yazıtlar gösterilmeli ve Trabozon'un tarihteki ilk adının Oy-Ongul, Karadeniz'in Oq-Oz Ulıg Köl olduğu anlatılmalıdır. Zira 1204-1461 tarihlerinde Başkenti Trabzon olarak kurulan Pontus Rum Devleti'nden ve Bizans İmparatorluğu'ndan binlerce yıl çnce, AT üstünde UW ON adı ve yazısıyla gelen, kendilerine ON diyen Ön Türkler'den UW ON'lar; İstanbul-Trabzon-Ankara üçgeninde, tarihteki ilk devleti kurmuşlar, İstanbul'a Başkent demek olan OY OĞ adını vermişlerdir.
OY URUM Arabistan'a kadar gitmiş ve Fenike Alfabesi'nde yer almıştır. OY URUM ATIN diye tanınan bu Ön Türk Devleti'nin varlığı, Pontus ve Bizans diye tutturanlara öğretilmelidir. Erenköy'de bulunan UW ON yazıları ve Ön Türkçe olarak okunan Bizans sikkeleri bunları açıklayan belgelerdendir. Rum adı, Ur-Mak fiilinden gelir. Ur: Kent demektir. Urum ise, bayındır, mamure anlamına gelir. (Kazım Mirşan'dan alınmıştır)
Yüce Atatürk'e gelince: Bakın ne diyor:
'Kafasını ve vicdanını, en son ilerleme alevleriyle güneşlendirmeye karar vermiş olan, bugünün Türk çocukları, biliyor ve bildirecektir ki, onlar 400 çadırlı bir aşiretten değil, 10.000'lerce yıllık özgür, uygar ve büyük bir ırktan gelen yüce anlayışlı bir ulustur. Bir de şunu iyi bilmek gerektir ki, öteden beri var olan Eti'lerimiz, atalarımız, bugünkü yurdumuzun ilk ve otokon sakini ve sahibi olmuşlardır. Burasını binlerce yıl ömce anayurdun yerine yurt yapmışlardır. Türk Cumhuriyeti'nin yılmaz varisi o büyük, yüksek ve asil Türk kavminin bugünkü genç ve dinç çocuklarıdır, bizi... Türk'e yurtluk etmemiş bir anakara (kıta) yoktur. Bütün yeryüzünde, Asya, Avrupa, Afrika Türk atalarına yurt olmuştur... Türk Ulusu'nun ortaya çıkışında, doğal ve tarihsel olgular olarak; siyasal varlıkta, dilde, Yurtta, oy ve kökende, tarihsel yakınlıkta ve ahlak yakınlığında birlik etkili olmuştur...'
Ve bakın gene ne diyor: 29 Ekim 1937'de, Fransa Büyükelçisi Henn Panso'ya söyledikleri:
'Ben toprak büyütme meraklısı değilim; Barış bozma alışkanlığım yoktur; Ancak antlaşmaya dayanan hakkımızın istekçisiyim. Onu almasam edemem. Büyük Millet Meclisi'nin kürsüsünden ulusuma söz verdim. Hatay'ı alacağım! Ulusum benim söylediklerime güvenir, Sözümü yerine getirmezsem, onun huzuruna çıkamam, yerimde kalamam. Ben şimdiye kadar yenilmedim, yenilemem. Yenilirsem bir dakika yaşayamam...'
Ve her zaman yaptığı gibi sözünü tutuyor ve hasta olarak gidiyor, Hatay'ı Türkiye'ye katıyor. Şimdi... Kaç yıl önce bu yüce insanın söylediklerine bakalım. Ve dünyaya şimdiye kadar böyle bir ÖNDER gelmiş mi? Onu düşünelim. Böyle bir lidere sahip olmak, ancak bir ulusa onur verir. Bu onurla onurlanacağımıza ve ona layık olmaya çalışacağımız yerde, Onu yererek ne kazanbiliriz? Ancak kaybımız olur. Oysa, Onun akıl, bilim, vicdan eşliğindeki ilerici bunu, iyi ve doğru anlamak, anlatmak ve daha da ileriye taşımak her yurdunu sevenin görevidir. Çok sevgiler! ..
veli can oduncu
15.05.2005 - 20:37Ana, ağlama gayrı
Tenime dokunuyor gözyaşların...
Ürperiyorum...
Son uğurlayışın değil ki bu.
Savaş yeni başlıyor daha.
Değişen sadece, sadece ardımdan okuduğun Ayete' el kürsi yerine, şimdi fatiha...
N'olur Ana yetişir. Kapanma tabutumun üzerine bu kadar, kapanma Ana...
Yıldızları göremiyorum...
gaffar okan
15.05.2005 - 20:35Ve bir gün düşlerimde gördüm seni
Bir isyan tohumu olup düşüyordun toprağa...
İnadına öfkelerim yeşeriyordu hesapsızca,
Yarınlarıma umut, dünlerime şeref veriyordun...
Haykırmak istedim bir gün dünyaya
Adını adınla anmak istedim!
Asımın nesli diyorlardı bizlere
Bedrin arslanları gibiydik
Kürşadın delileri...
Kartal olup uçtuk ömrün doruklarında
Sürünenlerden, eğilenlerden olmadık....
Bir somun ekmeği paylaştık kardeşcesine
Yoklukda çokluk, ölülerde diri olduk...
Toprağa düşen her damla kan
Berekeri oluyordu yarının bebeklerine...
Biz hep çıkarsız sevdik sevdiklerimizi
Anamızın ak sütü gibi temizdi sevdalarımız...
Kılıçların gölgesinde saflar donattık
Ölümlerle eğlendik, ölümlerle dirildik!
Ebu Cehil evladı cellatlar gördük
Allahuekber! Deyip verdik son nefesimizi...
Omuzlarımızdaki yük yüklerin en ağırıydı
Melekleri yoldaş edindik...
Demir parmaklıklar gördük, paslı ranzalar...
Parçaladık prangaları, taş duvarları aştık!
Ve bir gün düşlerimde gördüm seni
Elinde sancak, dilinde Kelime-i Tevhid
Koşuyordun koşanların ardından
Varlığını armağan ediyordun Türk’ün varlığına...
gaffar okan
15.05.2005 - 20:29Ana, ağlama gayrı
Tenime dokunuyor gözyaşların...
Ürperiyorum...
Son uğurlayışın değil ki bu.
Savaş yeni başlıyor daha.
Değişen sadece, sadece ardımdan okuduğun Ayete' el kürsi yerine, şimdi fatiha...
N'olur Ana yetişir. Kapanma tabutumun üzerine bu kadar, kapanma Ana...
Yıldızları göremiyorum...
thko
15.05.2005 - 20:08SAHTE KAHRAMANLAR
Deniz gezmiş türkiyedeki ilk silahlı öğrenci olaylarının lideri, bu günkü silahlı terör örgütlerinin temeli olan T.H.K.O. nun kurucusudur. Devletimizi yıkıp yerine marksist bir devlet kurmak için silaha sarılan ilk kişidir... Beka vadisindeki fkö kamplarında kgb ajanlarınca eğitilip türkiye‘ ye salınan ilk rus köpeği yani onların değimi ile koministlerin ilk yerli işbirlikçilerinden biridir. Yıllarca akan kardeş kanının ilk sorumlularındandır. Gencecik toprağa giren filizlerin sol terör kurbanlarının Gıyabi katilidir...
Özellikle ülkemizin içerisinde yaşamış olduğu terör olgusunun ve terörü yapanlara denge siyaseti için hoş görünme arzuları bu ülkenin namusunu kurtaran Ülkücülere yeni saldırıların adıdır. Terör yıllardır Türkiye‘nin gündeminden düşmeyen bir kavramdır. Türkiye teröre binlerce kurban vermiş 80 öncesi 5 bin evladı ile birlikte 80 sonrasıda 30 binin üzerinde evladını şehit vermiştir. Özellikle 80 öncesi kuşak sol ve sağın ortak düşüncelerinin Türkiye ‘ yi kurtarmak olduğunu söyleyen budalalar kendi geleceklerini Türk Milliyetçilerine vefasızlıkla oluşturmaya çalışmaktadırlar. Ülkenin birlik ve beraberliğine inandığı, Türk-İslam kültürüne mensup olduğu için, bugün iflas etmiş kominist ideolojinin itleri tarafından öldürülen insanlarımızın değerini kavraya bileceğimiz bir dönem içerisinde olmamıza rağmen Ülkücülere de terör deme mantığını hala daha gösteren evrenci zihniyet yada ağarcı kafalar siyasi geleceklerini sahte kahraman olarak sundukları denizler üzerine kurmakta yada ülkücülere namus borçları olduklarını unutmaktadırlar... Karşıt gruplar diyerek doğru ile yanlışı, Türkiye ‘ nin dostları ile düşmanlarını ayırt etmekten imtina eden örümcek kafalar aslında teröre kendilerinin merdiven olduklarını görmelidirler.
Yaşasın Marksizm ve leninizm‘ in yüksek ideolojisi sözleriyle ölüme giden ve milyonlarca insanın katliamına sebep olan insanlığa düşman bir ideolojinin militanlığını yaparak Türkiye ‘ ye sözde bağımsızlık getirecek bir anlayışın militanları deniz gezmiş ve arkadaşlarını kahramanlaştırmaya çalışmak ya da onlarda bu ülke için mücadele etti safsatalarıyla denize ve fikrine olan aşklarını maske arkalarından kusmaya çalışanlar bu ülkenin dostu olamazlar.Onlar bu ülke için mücadele etmedi! Aksine bu ülkeyle mücadele etti...Onlar ATATÜRK‘ ün kurduğu ve temel niteliklerini belirtiği Türkiye Cumhuriyeti‘ ni yıkmak ve Türk Bayrağını burçlarımızdan sökmek için Türk ait herşeyi yok etmek için ezeli düşmanlarımızla işbirliği etti...Onlar ve onları kahramanlaştırmaya çalışan musevi lobilerince finansa edilip Türkiye‘ nin yeni bir kuşatma altına alınması için kendilerini satan soy özürlü alçaklar Türk ‘ ün Yavuzluğu tuttuğunda kaçacak delik arayacaklar...
Vatan hainlerini ağızlarına dolayarak 9 Ülkücü fidanın ismini bile anmaktan korkan siyonist uşakları, Mustafa Pehlivanoğlu ‘nun, Halil Esendağ ‘ ın, Selçuk Duracık’ların, Cengiz Baktemur’ların, Fikri Arıkan ‘ ların, A. Bülenr Orkan ‘ ların, ve diğer binlerce ülkücünün kutlu davaları için gül bahçesine girercesine şehit oluşlarını ve geride milyonlarca şehit adayı bıraktıklarını bilmezlermi? Olaylara objektif bakış açısı sergilediğini zanneden ve sağı, solu aynı terazide tartmaya çalışarak aslında birzamanların sabıkalı solculuğunu yapan ve şimdi küresel terörün ağababalarına kendilerini pazarlayanlar yüzlerindeki maskeyle vücutlarınıda örtebileceğini zannetsinler...O nlar belden aşağı olarak yaptıkları politik çıkışlarını sürdüre dursunlar... İpeğe sarılmış çelik yumruğu kafalarında hisedene kadar...
BİZE KALAN AZİZ BORÇ ASIRLIK ZAMANLARDAN
SİLELİM TARİHİ SAHTE KAHRAMANLARDAN
HAYDİ YİĞİT! HAYDİ YENİ AKINA...
Saygılarımla
----------
masonluk
14.05.2005 - 20:03YAHUDİLER, BİZİ ÇANAKKALE DE
ARKADAN VURDULAR! ! !
Çehreler başka, lisanlar deriler rengarenk,
Sade bir hadise var ortada, vahşetler denk.
Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela,
1490'lı yıllarda İspanya ve Portekiz'den kovulan Yahudileri Sultan Beyazıt, yağlı kazıklardan kurtarmış ve kutsal topraklarımızda bir misafir gibi ağırlamıştır... Dünya üzerinde tek hoşgörüyle karşılandıkları yer Türk toprakları olmuş ve Yahudiler'de bunun karşılığı olarak bizlere neyi reva görmüşler Tarih'e ibretle bir göz atalım:
Hep şeytani fikirlerle mücehhez Yahudi cemaati, Birinci Dünya Harbinden İngilizlerin galip çıkacağı düşüncesiyle Filistin topraklarında hak kazanmak için birşeyler yapmak niyetindeydiler... İngilizlere yaranmak maksadıyla, Çanakkale Boğazında ki düşman ordularına katılmak ve Türk'lere karşı savaşmak üzere karar aldılar... Bu sevda uğruna Mısır'da bulunan Yahudiler arasından işsiz gençlerden oluşan bir gönüllü taburu kurarak Çanakkale'ye sevkettiler...
Onbeşinci asrın sonunda İspanya da Hristiyanlar tarafından kızgın taşlara oturtulan Yahudilere Osmanlı İmparatorluğu kucak açmış ve beşyüz yıl onları kendi sıcak bağrında beslemişti. İşte şimdi Yahudiler tıpkı Şerif Hüseyin'in Hicaz çöllerinde yaptığı gibi, genlerinin emrine girip Türk milletini arkadan vuracaktı...Yahudinin vefa borcu ödeme usulü böyleydi tabi...
Bu ihanet karşısında,gaddar Yahudi yüreğinin bile kısa da olsa bir an tereddüt geçirdiğini gene onların kitaplarından okuyoruz...
İşte Siyonizmin tetikçilerinden M.Samuel Nissembaum'un 'Yahudi Lejyonunun Doğuşu' adlı paçavra kitabında, bu ihaneti açıklayan satırlar:
'Büyük harp başladığında Mısır da bulunan Yahudi gençlerden meydana gelen bir güç oluşturulmuştu. Bu kuvvetin başına, Çar ordusunun kahraman subaylarından iki Yahudi olan, Viladimir Yalinstisky ile Trumpeldor geçtiler. Bu suretle Yahudi kuvvetlerinin ortaya çıkmasına hiç bir engel kalmamış olduğu zaman, birdenbire içimizde bir endişe, tuhaf bir tereddüt doğuvermişti. Bunca yıldır başka memleketlerden eza ve cefa görerek koğulmuş Yahudilere karşı Türkiye'nin her zaman o en geniş ölçüde gösterdiği konukseverliğin hatırası! .. Fakat Filistin neredeyse İngilizler tarafından işgal edilecekti. Bu pek yakındı. Bir Yahudi kuvvetinin İngiliz işgal kuvvetleriyle yanyana harbe girmesi muhakkak lüzumlu görülmüştü. Bu suretle İskenderiye'de toplanmış olan işsiz fakat güçlü kuvvetli Yahudi gençleri bir gaye bulmuş oluyorlardı. Onlar artık yeni bir ümit yeni bir iman kuşanmış olarak Yahudi ırkına büyük hizmetler verme fırsatının tadını çıkarıyorlardı. Fakat İngiltere hükümeti Yahudilerin bu arzularını hoş görmedi. Bir Yahudi gönüllü kıtasının İngilizlerle birlikte harbe katılmasını uygun görmediler. Bu haber Yahudi gençlere ziyadesiyle büyük bir üzüntü verdi. Nihayet uzun bekleyişler ve müzakereler sonunda 1915 mart'ın onikinci günü (Zion Mule Corps) isminde ki Yahudi taburu Çanakkale'ye gönderildi. Harpten sonra bu taburdan geriye dönen olmadı, böylece eriyen bu kuvvet yerine bir Yahudi Birliği daha teşkil edilememiştir'.
----------
Ötüken
14.05.2005 - 19:48ÖTÜKEN KAFİLESİNİN ANADOLU YOLCULARI
Ateş hattındaydılar,
Daha bıyığı terlemeden
Sonu gelmeyen kaldırımlı
Sokaklardaydılar
Koca şehirlerde,
Okumaktı gayeleri
Sevdikleri vatanlarına
Bayraklarına ve devletlerine
Hizmet için yanardı yürekleri
Koca şehirler...
O koca şehirler var ya
Kandırılmış gençlerle
Beynini satan kansızlar
Vatanımın sokaklarındaydılar
Bayrağa küfreden vatanı satan
Milleti tanımayan
Namerde boyun bükülmez
Sessiz kalınmazdı
Bozkurtça haykırdılar
Dosta düşmana karşı
'milliyetçi türkiye-milliyetçi türkiye'
kan barut kokmaya başladı
sokaklar meydanlar
namlular üzerlerine doğruldu
Ankara dan geldi ilk acı haber
Adı Ruhi idi
İlahiyat öğrencisiydi...
Canlar verilmeye başlandı
Car pazarında
Canlar arandı
İmamoğlu Önkuzu Özmen di
Onlar
Bayrağım solmasın diyerek
Bayrağa kan verdiler
Harekete simgeydi onlar
Geride kalan
Bozkurt mayalı
Turan soylular
Her defasında her defasında
Kinle nefretle dolup
İntikam yemini ettiler
Gidenleri de hiç unutmadılar
Öğrenci kampüslerinde
Meydanlarda
Ellerinde Türk Bayrağı
Türk... Türk diye haykırdılar
Yıllar sonra
Dillerinin ucuna can veren
Yarenleri gelince
Hıçkırıklara boğuldular
Bu dava onlardan emanet kaldı
Bize diyerek
Nerede bir ocak sözü duysalar
İçleri koptu sanki
Yürekleri bambaşka yerlere gitti
Ocaklıydılar
O ocakları dişleriyle tırnaklarıyla
Kanlarıyla ve canlarıyla
Yücelttiler...
Yıllar geçiyor mezuniyetleri gelmiyordu
Üzerlerinde karabulutlar
Işığa hasret
Öz vatanlarında palikarya
Öz vatanlarında tutsak
Çilehanelere salındılar
Vatan sevdalarından
Bayrak inatlarından
Zamane insanına aykırı
Ne değişmeyi ne başkalaşmayı
Bilebildiler
Çıktılar oralardan
Gün doldura doldura
Çile doldura doldura
Genç yaşta saçları
Bembeyaz oldu
Kar taneleri yağmışçasına
İçlerinden
Yine aldılar canevlerinden kopardılar
Götürdüler arkadaşlarını
Çilehanelere...
Çilen bitmedi diyerek
Bu sevdaya çektiğin ceza az diyerek
Arkada kalan gözü yaşlı anneler
Eşler, yarlar vardı
Bu sefer bu sefer
Baba baba diye haykıran
Ağlayan küçük bedenler
Yavruları kaldı
Dileğim,
Gözü yaşlı yavruların
Ağlayan gözlerinin
Artık içlerinin gülmesidir
Doyasıya sarılıp öpemedikleri
Babalarıyla
O uğruna heder oldukları
Vatanın sokaklarında
Gezmeleri olsun
Ey siz!
Ötüken kafilesinin Anadolu yolcuları
Sizi tarih unutsada
Sizin mayanızdan
Genç bozkurt soylular
Unutmadı... Unutmayacak.....
Çağatay HAKAN
avrupa birliği
14.05.2005 - 19:47İHANET! ! !
Türkiyenin, Avrupa Birligine girmesi konusunda, Türkiyeden madde madde ödev yapması isteniyor.
Bu ödevler,
1) Türk Yurdunun, Avrupanin bir parca olmasi: Bu birinci kosul bunu Türkiye kayitsiz sartsiz kabul etmis durumda. Bu ne demektir efendiler? Bu davranis, Anadolu topraklarini ugrunda can verip kanla besleyen ve bu fedakarliklar ile Anadoluyu bir Türk Yurdu yapan milyonlarca Sehide ihanet etmek, onlarin kemiklerini sizlatmak, Ugrunda öldükleri Vatani gözyummadan, utanmadan, Avrupaya peskes cekmek demektir. Bu, Türkün ana irzi bildigi, ugrunda canini vermeye hazir oldugu Vatanin, gümüsten tepsi icerisinde göz göregöre Avrupanin, Türk Yurdunu ilhak etmesine izin vermek demektir. Avrupaya girmeden evvel bu sarti siritarak kabul edenler bugün Vatan Hainligi ile yargilanmalidir. Eger ilk Avrupa Birligine evet diyenler hayatta yok ise bugün yasayan ve hala Türk Yurdunu, Avrupaya satanlari basta ANAP ve Baskanini, Türk Milleti en tabii hakkini kullanip sandiktan cikarmamali, bogmalidir. Ve bu hakli infaz diger hainlere ibret olmalidir.
2) Anadilde egitim, radyo televizyon haklari ve diger erilmesi gereken Özgürlükler: Tabii eger bir ülkenin yönetimini ele gecirmis isen, O Ülkenin topraklarini sinirlarin icine almis isen, istedigin gibi cirit atabilir her yere burnunu sokabilirsin. Avrupada hakli olarak, Sinirlari icerisinde yeralan bir ülkenin Milli Birligini zedelemek üzere o ülkede yasayan diger ethnik gruplara her tür hakkin taninmasini ve Milli Birligin bozulumasini Türkiyenin bir Türk-Kürt Federasyonu halini almasini istemektedir. Halbuki bu cogu pek muhterem cok demokrat Avrupa Birlesmis Devletlerinde sinilari icerisinde yasayan azinliklara hala ikinci sinif insan muamelesi yapilmakta haklari gaspedilmektedir (Türkler) . Birinci Problemin Cözümünde görüldügü üzere kabul edilmesi imkansiz görünen ikinci probleme karsi cikan Siyaseilerimiz haksizdir. Neden haksiz? cünki Birinci Maddeyi Kabul etmis, Avrupaya topraklarini katmaya karar vermissinki Avrupada hakli olarak senden cikarlarina göre bazi taleplerde bulunmustur. Asil yüzsüzler Türk Milli Politikasini belirleyen hainlerdir. Avrupa sucsuzdur
3) Türkiyenin bir Avrupa Devleti olmasi halindeki durum: Türkiye Cumhuriyeti yerine, Türk-Kürt Federasyonu olusturulacaktir. Her karis topragi buram buram sehid kani kokan ve her karis topragin altinda, milyonlarca sehid yatan bu Vatan, Avrupa tarafindan ilhak edilmis ve bu aziz Vatan, Avrupanin bir parcasi halini almis olacaktir. Bugün az bile olsa duyulan Türk sesi susturulacak, Türk Düsmanlari o günden itibaren görevlerini yerine getirmis olmanin verdigi mutlukla Sampanya siseleri patlatip, Sehidimin kanini icecektir. Avrupa tarafindan Türk-Islam Ülkücülerine « FASCHiST » denilecek, Siyasi Hareketine ise Avrupa Parlamentosunda verilecek olan resmi ad « TÜRK FASCHIST PARTiSi » olacaktir. Bu adI sucsuz Ülkücü, Irkcilik nedir bilmeyen gariban Türk-Islam fedaisi, diger Avrupali Labaratuvar Irkcilariyla birlikte paylasmak zorunda birakilacak ve etkili bir politika ile kara bir propaganda sonucunda, Varliginin sebebi, Ülküsü Müslüman Türkleri esaretten kurtarmak, Turani kurup mazlum ve magdur Müslüman Milletleri korumak ve sadece Allaha kulluk etmek, onun rizasi kazanmak olan Ülkücü, Müslüman Türkün gözünden düsürelecek yokedilmesi icin Avrupa elinden geleni ardina koymayacaktir.
4) Kibris sorunu: Türkiye, AB (Avrupa Birligi) eger Güney Kibrisi tam üye yaparsa, Kuzey Kibris Türk Cumhuriyeti ile birlesecegini duyurdu. Kibris AB icin mevkalade önem tasimaktadir. Her yönü ile. Akdenizde hakimiyet demektir Kibris. Deniz Ticaretini kontrol etmek demektir. Bu buna benzer nice cikarlar sözkonusudur.
AB Karma Komisyonu, TÜSİAD'la toplandı. Cohn Bendit 'Kıbrıssız genişleme olmaz, Kıbrıs'ta çözüm bulun, bir çözüm oluşturamaz ve Kıbrısı ilhak ederseniz. Yani, Kuzey Kıbrısı Türkiye ile birleştirirseniz, Avrupa topraklarını ilhak etmiş olursunuz' diyor. Hakli Kizil Bendit. Kizil Bendit acikca Türkiye eger AB ne tam üye olursa ozaman Türkiye Avrupa Topragi kabul edilecek diyor. Kizil bizlere resmen “Ey Türk uyan, titre ve kendine dön! Biz Vatanini isgal ediyoruz sizde bize yardim ediyorsunuz. Ey Türk, senin karsina sIlahla ciktik fakat senin yigitligin, cesurlugun, Allah, Vatan ve Millet askin karsisinda yenik düstük. Canakkalede bogdun bizi. Kalbine el attik Vatanini isgal ettik namusunu cignedik. Seni yok ettik sandigimiz sirada yeniden dogdun Günes gibi üzerimize, kasip kavurdun bizi, Bozkurtcasina Vatanini kurtarip Özgürlügüne kavusmak icin ölürcesine ölüme kosarak bize saldirdin. Dayanamadik senin gücüne, kuvvetine. Ey Türk, bizi sildin meydanlardan ve Denize döktün. Namusunu temizledin. Ama simdi gene ciktik karsina bu sefer saman altindan su yürütürcesine. Seni Baris ve Dostluk Afyonu ile uyutuyoruz. Büyük sandiklarin hainler sayesinde Vatanini senin hakimiyetinden cikariyoruz. Resmen irzina geciyoruz. Bakiyoruzda uyanmaya calisiyorsun gözlerini ovaliyorsun. Bu durum bizi rahatsiz ediyor. Simdi yapabilecegimiz senin yeniden uyumani beklemek ve yeniden uykuya dalana dek seni oyalamak. Ama senin uyuman devam edecek, taaki farkina varip karsimiza cikacagin güne dek. Fakat o gün gec olabilir.”
Sonuc: Baris ve Dostluk Afyonu yutarak daldigimiz gaflet uykusundan uyanmaliyiz. Avrupaya satilmaktan kurtulmali ve Istiklal Savasinda oldugu gibi gene Türkün yüceligini Avrupanin suratina samar gibi indirmeliyiz. Biz, “Türkiye eger AB ne tam üye olursa, Türk Yurdu, Avrupa Topragi olacak. Avrupa, Türkiyeyi mali Türkü ise esiri edinecek” diyoruz.
Avrupada bunu dogrulayarak, “Eger tam üye Kibrisa, Avrupa Devleti olmayan bir Devlet müdahele eder, Kibris Topraginin bir parcasini kendine katar ise, Avrupa topraklarini ilhak etmis olur” diyerek tam üye bir Türkiyenin, Türk Yurdu degil Avrupa topragi sayilacagi iddiamizi dogruluyor.
Biz Türk- Islam Ülkücüleri, Türk Milletine hizmet etmek, Devletin ve Milletin cikarlarini korumak, Türk Yurdunu ve Türklerin hakkini savunmak, Milli Birligini saglamlastirilmak üzere sectigimiz, tayin ettigimiz bizim gibi düsünen, bizim icimizden cikan Ülkücü vekillerden ve Siyasi Partimizden, Türk Vataninin Avrupaya peskes cekilmesi konusunda, Avrupa Parlamentosundaki Türk grubuna Baskan atamasini degil, Yurdumuzun Avrupa Topragi olmasini engellemesini istiyoruz!
Avrupayi elimizin tersiyle itip yönümüzü Türk Dünyasina, Türk Birlige giden yola, yeniden dogmaya ve yücelmeye cevirmeliyiz.
Avrupaya evet diyen her kim olursa olsun haindir. Bizim icimizden birileri evet diyorsa bu gaflettir, bundan sonrada evet der ise ihanettir.
Tanrı Türkü Korusun ve Yüceltsin!
GENÇTÜRK
gün sazak
12.05.2005 - 18:27'Evet, 'Mavi Gömlekli Şeytan', istediğin oldu. Aziz Gün Sazak da şehit edildi... Kulislerde bir Babrak Karmal kahpeliği ile Türk milliyetçilerine öfke kusarken, şimdi sahnede sahte üzüntü mesajları yazıyorsun.
Seni iki yüzlü kahpe dölü Akıttığın bunca milliyetçi ve ülkücü kanına rağmen hala doymadın mı? Nedir? Nedendir bu bitmez tükenmez kinin?
Sen kanlı parmağınla bizi işaret ettikçe, karanlık köşelerden üzerimize kızıl mermiler boşalıyor. Kimsin, nesin sen? Seni hala teşhis edemiyecekler mi? Sen. Gün Sazak kimdi biliyor musun? O Türk'tü, müslümandı, yiğitti, mertti, namuslu bir devlet adamı idi. Onu vurmakla veya vurdurtmakla bağrımızı delik deşik ettiğinin farkında mısın? Bunun ne demek olduğunu biliyor musun? Bu işin hesabını, kitabını yaptın mı? Şimdi rahat mısın? Acaba bundan sonra rahat edecek misin? Bunları hiç düşündün mü?
SEYYID AHMET ARVASİ(TASAVVUF EHLİ)
gün sazak
12.05.2005 - 18:21GÜN SAZAK HAKKINDA YAZILANLAR
Gün Sazak Vurulduğunda Hergün Gazetesinin Manşeti
Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) merhum Genel Başkanı Alparslan Türkeş, 12 Eylül mahkemelerinde o dönemlerin Hergün Gazetesi'nin misyonunu anlatırken Gün Sazak hakkında şu ifadeleri kullanmıştı: 'Partimizin Genel Başkan Yardımcısı merhum Gün Sazak, Hergün Gazetecilik A.Ş.'nin de idare meclisi başkanlığını yapmaktaydı. Gümrük ve Tekel Bakanı bulunduğu sırada, yolsuzluklara ve kaçakçılığa karşı geniş tedbirler almış ve sıkı bir mücadele açmıştı.
Rahmetli Gün Sazak, Hergün Gazetesi A.Ş.'nin Yönetim Kurulu Başkanı sıfatı ile gazeteyi geliştirmeye çalışıyordu. Bu maksatla gazete için Türkiye sathında muhabirlikler kurmaya girişti. Kontrolör olarak olarak hazırlamış olduğu kadroyu bu iş için görevlendirmeyi teklif etti. Adı geçen kontrolörler, bulundukları bölgelerde hem Hergün Gazetesi'nin muhabirliğini yapacaklar hem de partiye yardımcı olacaklardı. MHP'lilerin, kışkırtıcı ajanların telkini ile anarşik olaylara karışmalarını önlemeye çalışacaklardı..
Bu maksatla bulundukları yerde konferanslar, seminerler vererek parti program ve tüzüğü hakkında aydınlatıcı bilgiler sunarak, daima kanun yolundan hukuk yolundan gidilmesi için telkinde ve tavsiyelerde bulunacaklardı. Yani eğitimci diye isimlendirilen bu gurubun iki görevi vardı. Birisi Hergün Gazetesi'ne muhabirlik yapmak ve gazete işleriyle meşgul olmak, diğeri ise parti gruplarının anarşik olaylara sürüklenmemesi için onlara telkin ve tavsiyelerde bulunmaktı. Bunlardan hiç birinin gayrimeşru faaliyetler 1977 seçimlerinden sonra kurulan koalisyon hükümetinde Gümrük ve Tekel Bakanı olan Gün Sazak, 27 Mayıs 1980'de şehit edildi. Sazak'ın vurulması ülkücü camiada şok etkisi yapmıştı.
Türk İslam ülküsünün abide şahsiyetlerinden Seyyit Ahmet Arvasi de bu etkiden nasibini almış ve merhum Sazak hakkında şöyle yazmıştı:
Gün Sazak'ın Cenaze Töreni
'Evet, 'Mavi Gömlekli Şeytan', istediğin oldu. Aziz Gün Sazak da şehit edildi... Kulislerde bir Babrak Karmal kahpeliği ile Türk milliyetçilerine öfke kusarken, şimdi sahnede sahte üzüntü mesajları yazıyorsun.
Seni iki yüzlü kahpe dölü Akıttığın bunca milliyetçi ve ülkücü kanına rağmen hala doymadın mı? Nedir? Nedendir bu bitmez tükenmez kinin?
Sen kanlı parmağınla bizi işaret ettikçe, karanlık köşelerden üzerimize kızıl mermiler boşalıyor. Kimsin, nesin sen? Seni hala teşhis edemiyecekler mi? Sen. Gün Sazak kimdi biliyor musun? O Türk'tü, müslümandı, yiğitti, mertti, namuslu bir devlet adamı idi. Onu vurmakla veya vurdurtmakla bağrımızı delik deşik ettiğinin farkında mısın? Bunun ne demek olduğunu biliyor musun? Bu işin hesabını, kitabını yaptın mı? Şimdi rahat mısın? Acaba bundan sonra rahat edecek misin? Bunları hiç düşündün mü?
Demek, 'barıştan yanasın ha' onun için kahrediyorsun bizi; onun için bizi kahredenleri alkışlıyorsun.
En aziz ülküdaşı ve en yakın arkadaşı Gün Sazak'ın şehadet haberini işitir işitmez göz yaşlarını tutamayan Alparslan Türkeş, hiç bir yüreğin tahammül edemiyeceği bir soğukkanlılıkla, 'Türk milliyetçilerinin iç savaş tahrikçilerinin oyununa gelmemelerini, sabırlı olmalarını, kanunlar içinde kalmalarını' içi kan ağlayarak emrediyordu. Vatanını, Milletini bu ölçüde seven bir devlet adamı karşısında acaba yüzün biraz kızardı mı? Acaba, barış ve insanlık nedir, biraz sezebildin mi? Yoksa, bu sözler, yüreğindeki korkuyu bastırmaya mı yaradı? Yoksa, yeni cinayetler için müsait bir fırsat mı kollayacaksın? Evet, 'Mavi Gömlekli Şeytan', sen de, senin kızıl manyakların da, dayandığın kızıl imparatorlukta Allah'ın izni ile kahrolup gideceksiniz. Biz, meşru zeminlerde ve sabırla devletimizin, size gereken cevabı vermesini ümit edecek ve Allah'ın 'kahhar' sıfatı ile tecelli etmesini bekleyeceğiz.
Toplam 35 mesaj bulundu