-
fikrimin ince gülü
06.09.2004 - 17:59PARADİGMA: ALGI VE DÜŞÜNCEYE YÖN VEREN HARİTA
(-003-)Sevgiye karışan 'beklenti' denen illeti hemen silin aşkın ak sayfalarından. Göreceksiniz ki, o zaman aşk, başka bir güzel. Göreceksiniz ki, o zaman sevgili, daha bir romantik. Göreceksiniz ki, o zaman sevmek ve sevilmenin damaklarda bıraktığı tat, yıllanmış şarap gibi, beklenti zehrine karışmadan bir başka döndürüyor insanın başını. Ben, beklentisiz seviyorum...
(Bir İnternet Sitesinden Alıntı)ARKADAŞ KARDEŞTEN İLERİ
Bir arkadaşım olsun istiyorum
Bedenimin yılgın duruşundan
Yaşadığım sıkıntıları bilsin istiyorum
Çare bulunamaz belki ama
Arkadaşlık kendini unutup
Yaşamı beraberindeki ile sırtlamak
Değil mi
Kemal KABCIKİÇ DÜNYA: Olayların algılandığı, yorumlanıp anlamlandırıldığı, bireylerin özelliğinde yer alan, dışarıdan gözlemleyen süreç. Birey kendi öznel iç dünyasının doğrudan farkındadır. Öznel iç dünya, bizim mahrem dünyamızdır; ancak bizim tarafımızdan gözlemlenebilir. İletişim, anlamını, iç dünyadaki bu algı ve yorumlarda bulur. Bu kitapta iç dünya, “can” olarak da adlandırılmıştır.
Konu Başlığı: Kavramlar Sözlüğü
Kitap Adı: Keşke’siz Bir Yaşam İçin İLETİŞİM DONANIMLARI Sayfa: 195
Kitap Yazarı: Doğan CÜCELOĞLU“VAROLOŞUN BEŞ BOYUTU: İnsanoğlunun, ilişkileri içinde varoluşunu tanımlamak için cevap aradığı beş soru. Beş soru şunlardır:
1- Kaale alınıyor muyum? Beni umursuyorlar mı?
2- Kabul ediliyor muyum? Beni olduğum gibi, yargılamadan kabul ediyorlar mı?
3- Değerli miyim? Beni vazgeçilmez ve emsalsiz olarak görüyorlar mı?
4- Yeterli miyim? Beni becerikli, yapabilecek güçte görüp yapabileceğime güveniyorlar mı?
5- Beni ben olduğum için özleyip benimle zaman geçirmek istiyorlar mı? ”
Konu Başlığı: Kavramlar Sözlüğü
Kitap Adı: Keşke’siz Bir Yaşam İçin İLETİŞİM DONANIMLARI Sayfa: 199
Kitap Yazarı: Doğan CÜCELOĞLU -
samimiyet
03.09.2004 - 10:41En çok ilgilendiği alanları sezip ve bunlar üzerinde çalışmak, kaydedilen her gelişme için daha önceden uygulamaya koyduğunuz bazı talepleri kaldırmak etkili olabilir.
Yusuf Ziya GÜNAYİNANÇ 7: SORUMLULUK ALMADAN GERÇEK BAŞARI GERÇEKLEŞEMEZ:
Başarılı kişiler sorumluluğun gücüne inanırlar. Başarıdan ayrı düşünülemeyecek bir inanç varsa; o da sorumluluk yüklenilmeden, büyük başarı elde edilemeyeceğidir. Herhangi bir daldaki başarılı insanları incelerseniz; onların en iyi, en zeki, en hızlı ya da en güçlü değil, en çok sorumluluk alan olduğunu görürsünüz. Ünlü Rus Balerini Anna PAVLONA, “Başarının sırr bir hedefi durmaksızın takip etmektir.” Demiş Bu bizim temel başarı formülümüzün bir diğer anlatımıdır, yani sonuçlarınızı bilmek ve bunları sürekli geliştirmek gibi...
(Kişisel Başarıda Zirveye Ulaşmanın Yolu SINIRSIZ GÜÇ Sayfa: 85-86 Anthony ROBBINS)Karşılaşılan engeller yıkılmak için değil; üzerlerinden aşılmak için vardır.
Kemal KABCIK -
samimiyet
03.09.2004 - 06:53Sevda Yoksuluna Aşk Gemisi
Boşa tüketilmiş nefesler; umut arar girdabında
Sevgi yoksulu garibana demir attım bu limandaÇığlık çığlığa kaldı ve nefes yemiyordu kalemi döndürmeye. Ve tükenen yalnızlığına bir umut gerekliydi. Kendini unutabilmiş bir insanın çığlığında, sayfalara ne yazılabilirdi ki:
Çığlık Çığlığa Dümen Başında
Yalnızlıklar yorgunu umutlu çile dolu hasretliğinle...
Islah olur, tutunur, tutuşur AŞK dolu hitabelerinle...
Lafzı arar çığlık çığlığa; AŞK ile tutuşan nefesinle...
Demir atıp yalnızlığına; tutuşabilse O’da hayalinle..
Işığınla yol alırlar; gözlerin pusula; hayali resminle..
Zayi olmaz, gelir bir gün; umutla bıraktığın izlerinle...
Ay; sabahın aydınlığında, dikkat kesilmiş bakışlara gülümsüyordu adeta. Bahçesine; gündoğumundan önce girmişti her zaman ki gibi. Karanlıkta renk vermeyen çiçekler; sabahın ışıkları ile “günaydın” diyordu sanki kendine. Bir derdi de kalmamıştı; yaşanan hasretlik ve yaşanan çile son bulmuştu; nikah masasında. Artık bir daha ayrılmayacaklar; hasretin ve çile dolu hayatın kazanımları ile geleceğe yürüyeceklerdi. Çayı demlemişti Yusuf. Kıyamadı sevgilisini kaldırmaya ve yudumlanan çay elde; O da selam gönderiyordu güle ve aya; içinde taşıdığı çocuksu coşkusu ile. Hislenmişti yine; sevgi dolu yüreği çırpınışlara geçti ve titreyen bedeni ile “Züleyha da keşke şu an yanımda olsaydı” dedi kendine. Şafak vaktini ve şafakta yaşanan güzellikleri Züleyha’nında görmesini istiyordu. Güllerin; aydınlandıkça parlayan renklerini, güneşe saygı gösterip kendini gizleme telaşına düşen ayın saklı gülüşünü onunda görmesini istiyordu. Bu sabah geç kaldığını fark etti ve sabah şafak vakti yaşanılan güzellikleri; uyandığında Züleyha’ya da anlatıp ilgisini çekmesi gerektiğine karar verdi.Bardakta yudumlanacak çay kalmayınca bahçeyi terk etti ve mutfağa doğru; ocak başına yöneldi. Gördüklerine inanamıyordu; Züleyha yataktan kalmış kahvaltı masasını hazırlamış ve Yusuf için doğan güne uyum sağlamaya çalışıyordu. Züleyha, Yusuf’a tam seslenecekti ki; Yusuf, mutfak kapısından içeri girdi ve ikisi aynı anda “Günaydın” dedi; sanki yarışırlarcasına. Yusuf olanlardan habersizdi. Züleyha; Yusuf’tan hemen sonra yataktan kalmış, Yusuf’un demlediği çaydan çaktırmadan içerek; Yusuf’un bahçe içerisindeki kendinden geçiş anını seyretmişti. Yusuf, bahçeye eli boş çıkmamıştı; yanında defteri ve kalemi de almıştı. Yusuf, aydınlanan şafakta, kağıdına, ay ve gülün resmini çiziyordu harf harf. Duygulanmıştı; onu gizlice seyre dalan Züleyha; onun içindi Yusuf’u rahatsız etmeme düşüncesindeki ince ayrıntı. Yusuf, kahvaltı masasına oturdu; Züleyha ise; henüz karalama aşamasında yeni doğan hislerin dökümüne yöneldi. Islanmıştı defter; Yusuf’un dikkatsiz hareketinden dolayı. Islanan defteri silerek sayfalarını araladı; şafak atışının resmini görebilmek için:
Şafakta Ay ve Gül
İçimde bir his
Paylaşıma sunulamayan
Yokluğun sorun yaratmamalı
Gülde yansıyan yanakların
Gökte gizem içinde ay
Aydınlığa selam duruyor
Ve gizleniyor tebessümün ile
Yapraklar titremede
Esen meltemle
Saçların geliyor aklıma
Savrulan ve tutuşan dizeler
Yangını anlatma çabasındaDuygulanmıştı yine Züleyha. Unutulmayan kendini mısraların arasında görünce; yangını anlamlandırması zor olmadı. Bir karşılık vermeyi istedi ve:
Züleyha: Atan şafakta yalnız kalmadığın için senin adına sevindim doğrusu. Yangın yeri telaşını henüz anlatamamışsın ama şiirinde.
Yusuf, ağzında çiğnediği lokması ile konuşurken dikkatliydi: “Aklıma gelmedi” dedi geveleyerek.
Züleyha mutluydu yazılan şiiri görünce. Aslında sabırsızdı; uyandığı anda Yusuf’un yanına gitmeyi istiyordu. Ama o nedense, Yusuf’u yalnız bırakması gerektiğine inanmıştı. Kendide biliyordu şiir yazmasını o yüzden ikisinin bir araya gelmemesi gerekiyordu; kısa bir süreliğine. Züleyha da şiirini okumayı istedi. Yusuf’un neler diyebileceğini merak ediyordu ve şiiri ezberinden, Yusuf için okumayı denedi:
Bir sevda idi sabahın şafağına sunulan
Gülümsemeler bir gülün canlı renginde
Gizlenme mutfak penceresi perdesinde
Bir yangın ve tutuşan dizeler sayfalarda
Telaşsız, çırpınışsız, tedirginlik, karmaşa
Yalnızlık siper almış aydınlık içinde gök
Ve aydınlığına selam duran bir çift his'HER İNSAN KENDİ GEMİSİNİN KAPTANIDIR.'
KEMAL KABCIK'İNSANLAR KARŞILAŞILAN FIRTINALARLA DEĞİL, GEMİYİ LİMANA GETİRİP GETİREMEDİĞİNLE İLGİLENİR.'
XSENTUS İ.Ö. 9 yy.BAŞARI; DÜŞÜNCE YOLU İLE, KİŞİ YAPABİLECEK OLDUKLARININ EN İYİSİNİ YAPTIĞINA İNANMASI VEYA EĞER İSTERSE BİR FAZLASINI YAPABİLECEĞİNE İNANARAK; BİR SONRAKİ ÇALIŞMALARINDA DAHA BİR GAYRETLİ OLMASI GEREKTİĞİNE KENDİNİ İNANDIRARAK, VERİMLİLİĞİNİ ARTIRMASI GEREKTİĞİ KONUSUNDA KARAR ALMASIDIR. KISACA BAŞARI; İNSANIN KENDİ KUSURUNU FARK ETMESİ VE DÜZELME YOLUNDA İLK ADIMI ATABİLMESİDİR.
KEMAL KABCIK
Toplam 19 mesaj bulundu
Toplam 1 mesaj bulundu