Aklımda kayalar kopuyor, duvarlar yıkılıyor Yüreğimde, kuruyan bir ırmağın yatağındaki boşluk Ayak izlerimi bırakmaya çalışıyorum taşların üstünde Kimsenin arayıp bulamayacağı bir adresim var artık. Dostlar da çekilip gidiyorlar hayatımdan Yürüdükleri yollarda arıyorum anları, Sevdikleri kıyıların gözlerinde Kendi sularınca boğulan bir denizim ben Kendi taşlarınca zapt edilen bir kale Başımı avuçlarıma alıp sıksam ne olur Çıkarabilir miyim beynimdeki o kara suyu? Bir çiçek tarlasına dönüştürebilir miyim?
… Ve hep uçurum kenarlarında Gülümsüyordun bana Nicedir kendimi biriktiriyorum Her şey aşka varır diyerek Ve utanmadan Ağlayabiliyorum artık gidişlerine
Bir tek sen çıkıyorsun şehirden Tüm kalabalıklar yalnızlaşıyor İçi boşalmış bir kente İçtiğim antları kusuyorum “yanındayım” diyorsun en yanım Bayramlanıyor Geceleri molasız geçiyorum şehirleri Bir aşka bir ölüm yetmiyor bu çağda Gecemin en zifiri yanını kemiriyor Bir sırtlan Ve leşim bir aşkı kusmaya ant içiyor Sönmüş olsa da
Gölgeme bile sözüm geçmiyor artık Oysa ben şehir çocuğuyum Yani yorgun Her karanlık bir kent kursa da bana İçinde ellerin olmayan her şey Sadece kalabalık
Bilir misin yanımdaki Düşler kırılarak çoğalır Ve yoklaşarak azalmak Bir varoluş şeklidir çaresizliğin Elleri tütün kokulu gece yalnızları Nikotin biriktirir gece nöbetlerine Bu yüzden bütün çay bardaklarına Dudak izim bulaşıyor Buralarda ölmek ve gülmek arasında Fark kalmamış Sürüyorum kendimi Büyük sevdalarını Küçük korkulara yedirtenlerin şehrinden
Ömrüm! Kendine saklı bir kent bul Yarin gözlerinden yapılmış
Güçlü kapıların arkasına kilitlemesem kendimi, Korkaklığım, sevgi isteğimi En insani yönlerimi kayıtsızca sunabilsem, Bu sert kabuğun ağırlığından kurtulup Bir kuş gibi uçacağım özgürce. Anlaşılacağım ve bir ayna gibi yansıyacağım karşımdakine. O da çözülecek belki, Samimi ve güvenliksiz, silahsız biriyle göz göze gelince....
Yaşamaktan öte özür bulamayınca aşka sonuçları bir bir gözden geçiriyorum pulluklarla devrilen toprağın ıslaklığındaki can madenlerin buharından elde edilen büyü bazı yasak kitapların verdiği dinç duygular nelerse ki yaşamak sözünü asi kılan nelerse ki lekesiz, umutlu ve budala.
Denedim. Soğuk sular dökünüp fırladım sokaklara sorular sordum nice kara sıfatları üstüme alaraktan ipte boynum, ağzım şehvet yalaklarında çapraştım, and içip ayna kırdım doğadan bir vahiy bekledimse boşuna baktım akşam herkesin kabul ettiği kadar akşamdı hiç bir meşru yanı kalmamıştı hayatımın.
Sözlerimin anlamı beni ürkütüyor böylesine hazırlıklı değilim daha. Bilmek. Bu da ürkütüyor. Gene de biliyorum: Kapanmaz yağmurun açtığı yaralar çocuklarda.
Anne sana kim dedi yavrunu doğurmayı? Sanki karnında fazla yaramazlık mı ettim? Senden istemiyordum ne tacı ne sarayı Karnında yaşıyordum kafiydi saadetim.
Bir kere doğurdunsa sonra niçin büyüttün? Kundakta beşikte de bir zahmetim mi vardı? Koynundan niçin attın yavrunu bütün bütün. Bilmiyor muydun ki o yalnızlıktan korkardı?
Sütünden tatlı mıdır anne sanki bu hayat? Bana sorsana anne yaşamak bir hüner mi? El aç yalvar gündüze geceye boyun uzat Bu uğurda bir ömür çürütmeye değer mi?
Karnında yaşıyordum kafiydi saadetim Anne istemiyordum ne tacı ne sarayı Anne karnında fazla yaramazlık mı ettim? Anne sana kim dedi yavrunu doğurmayı?
Cahit Sitki Taranci
doğum günün kutlu olsun :)) akılelçısene..ten ten :))
Bir sayı daha düşüyor sıfırlanmış ömrüme. Bir yıl daha büyüyorum kendime… Uçurumlara sürgün ediyorum düşsel kırıklarımı. Varlığımın üstünden bir yıl daha geçiriyor zaman. Yokluğuma bir adım daha yaklaşıyorum. Kendimden kilometrelerce uzağım. Kendime tam zıt yönde yabancı…
Acı bir mutsuzluğun ortasından ellerim. Kurtaramıyorum… Ki kurtarmaya kalksam tüm acı mutsuzluklarda bulunur parmak izlerim. Yeni düşler büyütüyorum. Düşlerimi katledenlere inat… Masallarda büyüttüğüm düşlerime küçük gelenlere inat.
Şimdi tüm masallardan kaçıyorum, aslımı oynamak için. Mutlu sonla bitmeyecek hikâyemi masalsı düşlerden gerçeğin içine hapsediyorum. Yine varlığım büyüdükçe yokluğumun sığınağına ilerliyorum.
Yeni bir gün doğuyor penceremden içeriye. Bense hep beklenenlerin gelmeyeceği öğretisi ile acı damlatıyorum içime. Önceme ve sonrama ağıtlar yakıyorum harf diliyle… Yalnızlığımın çözülmesi zor denklemleri içinde boğuluyorum. Hayatımda, hep çok şey sandığım insanların “hiçbir şey” oluşunun yükünü taşıyorum.
Yine doğuyorum… Ve yine sen olmuyorsun… Beni anlamıyorsun… Büyük düşlerime küçük geldin. Büyük düşlerimin altında ezildin… Baştan aşağı ölüme boyanmış bir doğumun failiyim. Doğdum mu öldüm mü anlayamadım . Sade bir susuş kadarım şimdi. Solmuş bir güz yaprağı kadar bitkin… “İyi ki doğdun”lara sığınmıyorum. İyi ki sini keşfedemedim henüz ömrün…
Bir yıl daha büyüyorum. Bir yıl daha küçülüyor içimdeki neşe. Bir yıl daha satır arasına sıkıştırıyorum hayallerimi. Binlerce salisenin üstünden geçiyorum. Gidiyor giden, göz yumuyorum.
Zincire bağlı özgürlüklerin yamacındayım. Bir ayağım kaysa düşeceğim mahkûm cesetler üstüne. Tutan olmayacak bedenimi. Yine doğduğum gün öldüm bileceğim.
Yanlış hayatlardan doğru bir son yazacağım günlüğüme. Günümü pembe düşlerle boyayacağım. Kara kâbuslar üstümden geçecek biliyorum. Kara mürekkepler yüzüme sıçrayacak, tüm mutlulukları kara görmem için. Kurtarın asimile olacak dünyamı!
Yine yabancı dünyaların içinde bulunuyor yerim. Yine yalnızım, yine… Tanıdık bir ses değil geçmişim. Rüyalarımda bile yer bulmayan, bana uzak yüzler. sen bile tanımadığımsın. Yüzün sisler içinde kalıp kayıpları oynuyor benim sahnemde.
Sana düşen bir söz yok, susman için girdin dünyama. Terk etmek için çaldın kapımı. Yabancımsın… En tanıdığım olman gerekirken; en tanımadığımsın…
Bu gün doğum günüm. Söylesene aklının bir yerlerinde var mıyım? Hayatına almadığın yabancı bir yüzü hatırlar mısın?
Koyu bir unutkanlığın ellerini tutuyorum. Seni unutmanın eşiğindeyim. Bir yıl daha geçiriyor zaman üstümden ve bir kez daha düşüyorsun gözümden… Bir yıl daha üşüyorum yapayalnız… Bir kez daha doğduğumun ölüm yamaçlarında farkına varıyorum.
Bu gün doğmuşum meğer diyorum… Bu gün doğmuşum meğer… Nice yıllara hüznüm… Bende olduğun müddetçe usanmadan büyüteceğim seni......
hep seni düşündüm her gördüğümde yazdığın her şarkıda ve her şiirde içim cız etti her selam vermeyişinde kolaymı kırılmıştı dost candan öte neydi bizi bu kahreden, ölüm değil ya unuttum, çoktan unuttum inan kızma bana yüreğim sökülüyor her küstüğünde yüreğime kurşun damlıyor doooost her üzüldüğünde ama şimdi gülümsüyorum her görüşümde
melek sana içimden bunlar geldi,sen çok değerlisin :))
Düşündüm de haklısın galiba Sevmeyi beceremiyorum ben Öğretmediler sevmeyi dünyada Belki öğretirsin sevilmeyi sen Varsayalım öğrettin bana sevilmeyi sevmeyi İlişkide adam gibi olmayı mücadeleyi etmeyi Tüm olumsuzluklara göğüs germeyi Öğretebilir misin? yeniden sevmeyi sevilmeyi Arızalıyım ben düzelmem zor olabilir Her arızalı gibi kenara atılmak kaderimdir Senle aşkı sevmeyi sevilmeyi yaşamak varken Bir kenarda durmak beklemek kaderim midir?
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği
İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır Kopmaz kökler salmaktır oraya
Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin
İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına
İnsan balıklama dalmalı içine hayatın Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına
Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın
Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara,göğe,bütün evrene karışırcasına Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana
Kırdın mı incittin mi birilerini Kimleri kazandım, yitirdiklerim kimler? Kendimi yeniledim mi yazdıklarımda? Yeniden düşünmeliyim Dostluklarımı, ilişkilerimi Gözlerim çocukluk fotoğraflarında mı kaldı Yitirdim mi yoksa masumiyetimi? Borçlarımı ödedim mi? Doğru seçtim mi soruların fiillerini? Tırnaklarım kesilmiş, dişlerim fırçalanmış, saçlarım taranmış, Giysilerim ütülü, odam düzenli mi? Geri verdim mi aldıklarımı: Aşkları, dostlukları, sevgileri, güvenleri, bağları, Kitaplara, sayfalara, satırlara borcumu ödedim mi? Yokladım mı duygularımı Hâlâ sevebiliyor muyum insanları? Ovmalı gümüşleri, bakırlarımı; cila geçmeli ahşaplarıma Ovmalı umutları Saklı tutmalı gelecek inancını, yarınları eksik etmemeli ağzımızdan Ey uzak akrabalarım, üvey aşklarım Mevsim sonu dostlarım, işporta malı ayrılıklar Arkadaş ölümleri, dost hançerleri, talan ettiğimiz zulalar Gece telefonları, ıssız konuşmalar Mağrur incelikler, vurgun yemiş ilişkiler Uçurum duygusuyla yaşadığımız hayat ey O kadar çok anlattım ki Kendime kaldım anlatmaktan... Bunaldım kendisiyle boğuşmasını Başkalarında çözmeye çalışan insanlardan Usandım sözcük oynamalarından, tılsımlı sıfatlardan, Ofset duyarlılıklardan Kaç zamandır duru, yalın, çalışkan, iyi insanlar özlüyorum 'İçtenliğin' ya da 'dünya görüşünün' kirletmediği Kendime bir yeni yıl kartı yazarak bunları diliyorum Aranıp duruyorum adresini yitirdiğim insanları Vitrin camlarına yansıyan yüzlerde Bilmiyorum kalmış mıdır adresini yüzlerinde taşıyan insanlar Hâlâ bir umut var mıdır Çıkmaz bir sokağa benzeyen bu avare avunması vitrinlerde Ne çıkmaz sokaktayım ne de mutsuz Sadece rüzgârlardan daha güçlü olmak istiyorum o kadar Açık denizlerde nice yolculuklara yelken açarken Kış güneşinin mutlu ettiği bir kedi gibi mutlu, emin, tasasız Sere serpe ve keyifli olmak tek isteğim ve dileğim Senin ve benim, yani bizim için...
BEN SENİ SEVDİM Ben senin en çok sesini sevdim Buğulu çoğu zaman, taze bir ekmek gibi Önce aşka çağıran, sonra dinlendiren Bana her zaman dost, her zaman sevgili
Ben senin en çok ellerini sevdim Bir pınar serinliğinde, küçücük ve ak pak Nice güzellikler gördüm yeryüzünde En güzeli bir sabah ellerinle uyanmak
Ben senin en çok gözlerini sevdim Kah çocukça mavi, kah inadına yeşil Aydınlıklar, esenlikler, mutluluklar Hiç biri gözlerin kadar anlamlı değil
Ben senin en çok gülüşünü sevdim Sevindiren içinde umut çiçekleri açtıran Unutturur bana birden acıları, güçlükleri Dünyam aydınlandı sen güldüğün zaman
Ben senin en çok davranışlarını sevdim Güçsüze merhametini, zalime direnişini Haksızlıklar, zorbalıklar karşısında Vahşi ve mağrur bir dişi kaplan kesilişini
Ben senin en çok sevgi dolu yüreğini sevdim Tüm çocuklara kanat geren anneliğini Nice sevgilerin bir pula satıldığı bir dünyada Sensin, her şeyin üstünde tutan sevdiğini
Ben senin en çok bana yansımanı sevdim Bende yeniden varolmanı, benimle bütünleşmeni Mertliğini, yalansızlığını, dupduruluğunu sevdim Ben seni sevdim, ben seni sevdim,ben seni......
Ne yazabilir ki hele ki bir bahar günü sana Mevsimleri görmüşsün takılmışın hazana Her günün gam her günün keder Renkleri de görmüşsün vurulmuşun siyaha
Baktığım zaman sana eskiden gülen yüzün Şimdi ise kocaman bitmeyecek bir hüzün Her saniyen üzüntü her salisen elem Anladım ki hiç mavi olmayacak gökyüzün..........
Bunca zaman bana anlatmaya çalistigini, kendimi buldugumda anladim. Herkesin mutlu olmak için baska bir yolu varmis, Kendi yolumu cizdigimde anladim.. Bir tek yasanarak ogrenilirmis hayat, okuyarak,dinleyerek degil.. Bildiklerini bana neden anlatmadigini anladim.. Yureginde ask olmadan gecen her gun kayipmis, Ask pesinden neden yalinayak kostugunu anladim.. Aci doruga ulastiginda gozyasi gelmezmis gözlerden, Neden hiç aglamadigini anladim.. Aglayani guldurebilmek,aglayanla aglamaktan daha degerliymis, Gözyasimi kahkahaya cevirdiginde anladim.. Bir insani herhangi biri kirabilir,ama bir tek en çok sevdigi, acitabilirmis, Çok acittiginda anladim.. Fakat,hak edermis sevilen onun icin dokulen her damla gözyasini, Gozyaslariyla birlikte sevincler terk ettiginde anladim.. Yalan söylememek degil, gerçegi gizlememekmis marifet, Yüregini elime koydugunda anladim.. 'Sana ihtiyacim var, gel! ' diyebilmekmis güçlü olmak, Sana 'git' dedigimde anladim.. Biri sana 'git' dediginde, 'kalmak istiyorum' diyebilmekmis sevmek, Git dediklerinde gittigimde anladim.. Sana sevgim simarik bir çocukmus,her düstügünde ziril ziril aglayan, Büyüyüp bana simsiki sarildiginda anladim.. Ozür dilemek degil, 'affet beni' diye haykirmak istemekmis pisman olmak, Gerçekten pisman oldugumda anladim.. Ve gurur, kaybedenlerin,acizlerin maskesiymis Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmis, Yuregimde sevgi buldugumda anladim.. Olurcesine isteyen,beklemez,sadece umut edermis bir gün affedilmeyi, Beni af etmeni olurcesine istedigimde anladim.. Sevgi emekmis, Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür birakacak kadar sevmekmis...
boşluğu tekmele yumrukla, tuşlara vurur gibi bas... koridorda dolaş kahve iç... kalemlerin uçlarını aç, kitapları dök konularına göre sırala sonra boyutlarına göre sonra renklerine göre tırnaklarını kemir gözlerini boya ellerine rapidoyla minik üçgenler çiz üçgenlerin içine yıldızlar yap onlarca sayfa oku ne okuduğunu unut hocaya telefon et en az beş kez çaldır aynı şarkıyı sekizinci kez dinle bekle bekle O'na onu nasıl sevdiğini yaz sonra sil sonra tekrar yaz hayal kur sil sonra tekrar kur sonra kabus gibi bi durum kur üşü git hırkanı giy sonra geri dön bir de bunları yaz...
Kekik kokusu duydum Kekik kokusu koynunda huysuz gecenin Uyandım birdenbire Haydi dedim yüreğim gidelim bu şehirden Bu şehir koparmak istiyor beni özlemlerimden Yorgunum; Çünkü yorgunluğumun yaşamak gibi bir anlamı var
Ne çok şey kaybetmişiz Farkına varmadan Ekmek tuz gönülde hicran Sızısı duyulmaz olmuş her an İçimde tutsak güzel bir insan Yol alıyor her şeye rağmen Küllerin altında hayat var Mademki gelmişiz gidiyor Bırak gitsin tutsak yaşanmaz Zaman geri gelmez aşk yorulmaz
Ne zaman arkana baksam Birileri dökülür dünyamdan Karşılıksız vermek ne zaman Sende utanacaksın durma git ............
bir çıkmaz mıdır hep hayat? düşünmek için geceler yetmez insana bazen en yükseklerde buluruz kendimizi hayaller,umutlar,çırpınışlar sarar benliğimizi ve nedensiz mutlu oluruz içimizde anlatamadığımız ne çok şey vardır kel ...
09.03.2008 - 03:01
Aklımda kayalar kopuyor, duvarlar yıkılıyor
Yüreğimde, kuruyan bir ırmağın yatağındaki
boşluk
Ayak izlerimi bırakmaya çalışıyorum taşların
üstünde
Kimsenin arayıp bulamayacağı bir adresim var artık.
Dostlar da çekilip gidiyorlar hayatımdan
Yürüdükleri yollarda arıyorum anları,
Sevdikleri kıyıların gözlerinde
Kendi sularınca boğulan bir denizim ben
Kendi taşlarınca zapt edilen bir kale
Başımı avuçlarıma alıp sıksam ne olur
Çıkarabilir miyim beynimdeki o kara suyu?
Bir çiçek tarlasına dönüştürebilir miyim?
06.03.2008 - 22:20
… Ve hep uçurum kenarlarında
Gülümsüyordun bana
Nicedir kendimi biriktiriyorum
Her şey aşka varır diyerek
Ve utanmadan
Ağlayabiliyorum artık gidişlerine
Bir tek sen çıkıyorsun şehirden
Tüm kalabalıklar yalnızlaşıyor
İçi boşalmış bir kente
İçtiğim antları kusuyorum
“yanındayım” diyorsun en yanım
Bayramlanıyor
Geceleri molasız geçiyorum şehirleri
Bir aşka bir ölüm yetmiyor bu çağda
Gecemin en zifiri yanını kemiriyor
Bir sırtlan
Ve leşim bir aşkı kusmaya ant içiyor
Sönmüş olsa da
Gölgeme bile sözüm geçmiyor artık
Oysa ben şehir çocuğuyum
Yani yorgun
Her karanlık bir kent kursa da bana
İçinde ellerin olmayan her şey
Sadece kalabalık
Bilir misin yanımdaki
Düşler kırılarak çoğalır
Ve yoklaşarak azalmak
Bir varoluş şeklidir çaresizliğin
Elleri tütün kokulu gece yalnızları
Nikotin biriktirir gece nöbetlerine
Bu yüzden bütün çay bardaklarına
Dudak izim bulaşıyor
Buralarda ölmek ve gülmek arasında
Fark kalmamış
Sürüyorum kendimi
Büyük sevdalarını
Küçük korkulara yedirtenlerin şehrinden
Ömrüm!
Kendine saklı bir kent bul
Yarin gözlerinden yapılmış
06.03.2008 - 12:54
O BİR ANNE.. BENİM ANNEM
04.03.2008 - 15:25
Güçlü kapıların arkasına kilitlemesem kendimi,
Korkaklığım, sevgi isteğimi
En insani yönlerimi kayıtsızca sunabilsem,
Bu sert kabuğun ağırlığından kurtulup
Bir kuş gibi uçacağım özgürce.
Anlaşılacağım ve bir ayna gibi yansıyacağım karşımdakine.
O da çözülecek belki,
Samimi ve güvenliksiz, silahsız biriyle göz göze gelince....
01.03.2008 - 18:52
Çözülmüş Bir Sırrın Üzüntüsü
Yaşamaktan öte özür bulamayınca aşka
sonuçları bir bir gözden geçiriyorum
pulluklarla devrilen toprağın ıslaklığındaki can
madenlerin buharından elde edilen büyü
bazı yasak kitapların verdiği dinç duygular
nelerse ki yaşamak sözünü asi kılan
nelerse ki lekesiz, umutlu ve budala.
Denedim. Soğuk sular dökünüp fırladım sokaklara
sorular sordum nice kara sıfatları üstüme alaraktan
ipte boynum, ağzım şehvet yalaklarında
çapraştım, and içip ayna kırdım
doğadan bir vahiy bekledimse boşuna
baktım akşam herkesin kabul ettiği kadar akşamdı
hiç bir meşru yanı kalmamıştı hayatımın.
Sözlerimin anlamı beni ürkütüyor
böylesine hazırlıklı değilim daha.
Bilmek. Bu da ürkütüyor. Gene de biliyorum:
Kapanmaz yağmurun açtığı yaralar çocuklarda.
İsmet Özel
benden sana hatıra olsun...
sevgiyle :)))
24.02.2008 - 01:14
ŞUBAT 24....
VE,
BİR MELEK GELİR DÜNYAYA YILLAR ÖNCE.. :)
•. ¸*•.¸*•.¸ ¦ ¦ ¦ ¦ ¸.•*¸.•*¸.•*
«•.*¦MELEK İMMMMMMMMM ¦ *.•»
¸.•* ¸.•*¸.•* ¦ ¦ ¦ ¦ *•.¸*•.¸*•.¸
BU
DÜNYADA
VE
BU
KÜRSÜDE
PEK
AZ
GÜZEL
ŞEY
VAR..
VE
BENCE
SEN DE
BUNLARDAN
BİRİSİN
NE İYİ
ETTİN DE
DOĞDUN
MELEK..İMMMM.
¸*•.¸*•.¸ ¦ ¦ ¦ ¦ ¸.•*¸.•*¸.•*
«•.*¦MELEK İMMMMMMMMM ¦ *.•»
¸.•* ¸.•*¸.•* ¦ ¦ ¦ ¦ *•.¸*•.¸*•.¸
GÖNLÜNCE BİR HAYAT YAŞAMAN DİLEĞİYLE...
BU GECE YGÖKYÜZÜNE BAK....
ÇÜNKÜ BU GECE YILDIZLAR SENİN İÇİN PARLAYACAK.
DİYAR-I MEVLANA ŞEHRİNDEN...SEVGİLER...SELAMLAR.....
¸*•.¸*•.¸ ¦ ¦ ¦ ¦ ¸.•*¸.•*¸.•*
«•.*¦MELEK İMMMMMMMMM ¦ *.•»
¸.•* ¸.•*¸.•* ¦ ¦ ¦ ¦ *•.¸*•.¸*•.¸
HEMDE KUCAK DOLUSU.... :))))))))))))))
. ¸*•.¸*•.¸ ¦ ¦ ¦ ¦ ¸.•*¸.•*¸.•*
«•.*¦MELEK İMMMMMMMMM ¦ *.•»
¸.•* ¸.•*¸.•* ¦ ¦ ¦ ¦ *•.¸*•.¸*•.¸
24.02.2008 - 00:25
ANNE NE YAPTIN?
Anne sana kim dedi yavrunu doğurmayı?
Sanki karnında fazla yaramazlık mı ettim?
Senden istemiyordum ne tacı ne sarayı
Karnında yaşıyordum kafiydi saadetim.
Bir kere doğurdunsa sonra niçin büyüttün?
Kundakta beşikte de bir zahmetim mi vardı?
Koynundan niçin attın yavrunu bütün bütün.
Bilmiyor muydun ki o yalnızlıktan korkardı?
Sütünden tatlı mıdır anne sanki bu hayat?
Bana sorsana anne yaşamak bir hüner mi?
El aç yalvar gündüze geceye boyun uzat
Bu uğurda bir ömür çürütmeye değer mi?
Karnında yaşıyordum kafiydi saadetim
Anne istemiyordum ne tacı ne sarayı
Anne karnında fazla yaramazlık mı ettim?
Anne sana kim dedi yavrunu doğurmayı?
Cahit Sitki Taranci
doğum günün kutlu olsun :))
akılelçısene..ten ten :))
24.02.2008 - 00:14
Bir sayı daha düşüyor sıfırlanmış ömrüme.
Bir yıl daha büyüyorum kendime…
Uçurumlara sürgün ediyorum düşsel kırıklarımı.
Varlığımın üstünden bir yıl daha geçiriyor zaman.
Yokluğuma bir adım daha yaklaşıyorum.
Kendimden kilometrelerce uzağım.
Kendime tam zıt yönde yabancı…
Acı bir mutsuzluğun ortasından ellerim.
Kurtaramıyorum…
Ki kurtarmaya kalksam tüm acı mutsuzluklarda bulunur parmak izlerim.
Yeni düşler büyütüyorum.
Düşlerimi katledenlere inat…
Masallarda büyüttüğüm düşlerime küçük gelenlere inat.
Şimdi tüm masallardan kaçıyorum, aslımı oynamak için.
Mutlu sonla bitmeyecek hikâyemi masalsı düşlerden gerçeğin içine hapsediyorum.
Yine varlığım büyüdükçe yokluğumun sığınağına ilerliyorum.
Yeni bir gün doğuyor penceremden içeriye.
Bense hep beklenenlerin gelmeyeceği öğretisi ile acı damlatıyorum içime.
Önceme ve sonrama ağıtlar yakıyorum harf diliyle…
Yalnızlığımın çözülmesi zor denklemleri içinde boğuluyorum.
Hayatımda, hep çok şey sandığım insanların “hiçbir şey” oluşunun yükünü taşıyorum.
Yine doğuyorum…
Ve yine sen olmuyorsun…
Beni anlamıyorsun…
Büyük düşlerime küçük geldin.
Büyük düşlerimin altında ezildin…
Baştan aşağı ölüme boyanmış bir doğumun failiyim.
Doğdum mu öldüm mü anlayamadım
.
Sade bir susuş kadarım şimdi.
Solmuş bir güz yaprağı kadar bitkin…
“İyi ki doğdun”lara sığınmıyorum.
İyi ki sini keşfedemedim henüz ömrün…
Bir yıl daha büyüyorum.
Bir yıl daha küçülüyor içimdeki neşe.
Bir yıl daha satır arasına sıkıştırıyorum hayallerimi.
Binlerce salisenin üstünden geçiyorum.
Gidiyor giden, göz yumuyorum.
Zincire bağlı özgürlüklerin yamacındayım.
Bir ayağım kaysa düşeceğim mahkûm cesetler üstüne.
Tutan olmayacak bedenimi.
Yine doğduğum gün öldüm bileceğim.
Yanlış hayatlardan doğru bir son yazacağım günlüğüme.
Günümü pembe düşlerle boyayacağım.
Kara kâbuslar üstümden geçecek biliyorum.
Kara mürekkepler yüzüme sıçrayacak, tüm mutlulukları kara görmem için.
Kurtarın asimile olacak dünyamı!
Yine yabancı dünyaların içinde bulunuyor yerim.
Yine yalnızım, yine…
Tanıdık bir ses değil geçmişim.
Rüyalarımda bile yer bulmayan, bana uzak yüzler.
sen bile tanımadığımsın.
Yüzün sisler içinde kalıp kayıpları oynuyor benim sahnemde.
Sana düşen bir söz yok, susman için girdin dünyama.
Terk etmek için çaldın kapımı.
Yabancımsın…
En tanıdığım olman gerekirken; en tanımadığımsın…
Bu gün doğum günüm.
Söylesene aklının bir yerlerinde var mıyım?
Hayatına almadığın yabancı bir yüzü hatırlar mısın?
Koyu bir unutkanlığın ellerini tutuyorum.
Seni unutmanın eşiğindeyim.
Bir yıl daha geçiriyor zaman üstümden ve bir kez daha düşüyorsun gözümden…
Bir yıl daha üşüyorum yapayalnız…
Bir kez daha doğduğumun ölüm yamaçlarında farkına varıyorum.
Bu gün doğmuşum meğer diyorum…
Bu gün doğmuşum meğer…
Nice yıllara hüznüm…
Bende olduğun müddetçe usanmadan büyüteceğim seni......
23.02.2008 - 23:56
hep seni düşündüm her gördüğümde
yazdığın her şarkıda ve her şiirde
içim cız etti her selam vermeyişinde
kolaymı kırılmıştı dost candan öte
neydi bizi bu kahreden, ölüm değil ya
unuttum, çoktan unuttum inan
kızma bana
yüreğim sökülüyor her küstüğünde
yüreğime kurşun damlıyor doooost
her üzüldüğünde
ama şimdi gülümsüyorum
her görüşümde
melek sana içimden bunlar geldi,sen çok değerlisin :))
23.02.2008 - 13:54
bütün bildiklerimi üstüste koydugum zaman
hiç bir şey bilmedigim ortaya çıkıyor
sensizlige alıştıgım an
yürecigim her şeyim kanıyor..
A.Ayza
23.02.2008 - 13:49
Düşündüm de haklısın galiba
Sevmeyi beceremiyorum ben
Öğretmediler sevmeyi dünyada
Belki öğretirsin sevilmeyi sen
Varsayalım öğrettin bana sevilmeyi sevmeyi
İlişkide adam gibi olmayı mücadeleyi etmeyi
Tüm olumsuzluklara göğüs germeyi
Öğretebilir misin? yeniden sevmeyi sevilmeyi
Arızalıyım ben düzelmem zor olabilir
Her arızalı gibi kenara atılmak kaderimdir
Senle aşkı sevmeyi sevilmeyi yaşamak varken
Bir kenarda durmak beklemek kaderim midir?
Adulera Ayza
:))))
22.02.2008 - 13:43
YAŞADIKLARIMDAN ÖĞRENDİĞİM BİR ŞEY VAR
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği
İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
Kopmaz kökler salmaktır oraya
Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin
İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına
İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına
Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın
Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara,göğe,bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana
Ataol BEHRAMOĞLU
akıl elçısı :)))
21.02.2008 - 00:46
her zaman şeker değilimdir biliosun :)
20.02.2008 - 15:13
MIRILDANDIKLARIM
Kırdın mı incittin mi birilerini
Kimleri kazandım, yitirdiklerim kimler?
Kendimi yeniledim mi yazdıklarımda?
Yeniden düşünmeliyim
Dostluklarımı, ilişkilerimi
Gözlerim çocukluk fotoğraflarında mı kaldı
Yitirdim mi yoksa masumiyetimi?
Borçlarımı ödedim mi?
Doğru seçtim mi soruların fiillerini?
Tırnaklarım kesilmiş, dişlerim fırçalanmış, saçlarım taranmış,
Giysilerim ütülü, odam düzenli mi?
Geri verdim mi aldıklarımı:
Aşkları, dostlukları, sevgileri, güvenleri, bağları,
Kitaplara, sayfalara, satırlara borcumu ödedim mi?
Yokladım mı duygularımı
Hâlâ sevebiliyor muyum insanları?
Ovmalı gümüşleri, bakırlarımı; cila geçmeli ahşaplarıma
Ovmalı umutları
Saklı tutmalı gelecek inancını, yarınları eksik etmemeli ağzımızdan
Ey uzak akrabalarım, üvey aşklarım
Mevsim sonu dostlarım, işporta malı ayrılıklar
Arkadaş ölümleri, dost hançerleri, talan ettiğimiz zulalar
Gece telefonları, ıssız konuşmalar
Mağrur incelikler, vurgun yemiş ilişkiler
Uçurum duygusuyla yaşadığımız hayat ey
O kadar çok anlattım ki
Kendime kaldım anlatmaktan...
Bunaldım kendisiyle boğuşmasını
Başkalarında çözmeye çalışan insanlardan
Usandım sözcük oynamalarından, tılsımlı sıfatlardan,
Ofset duyarlılıklardan
Kaç zamandır duru, yalın, çalışkan, iyi insanlar özlüyorum
'İçtenliğin' ya da 'dünya görüşünün' kirletmediği
Kendime bir yeni yıl kartı yazarak bunları diliyorum
Aranıp duruyorum adresini yitirdiğim insanları
Vitrin camlarına yansıyan yüzlerde
Bilmiyorum kalmış mıdır adresini yüzlerinde taşıyan insanlar
Hâlâ bir umut var mıdır
Çıkmaz bir sokağa benzeyen bu avare avunması vitrinlerde
Ne çıkmaz sokaktayım ne de mutsuz
Sadece rüzgârlardan daha güçlü olmak istiyorum o kadar
Açık denizlerde nice yolculuklara yelken açarken
Kış güneşinin mutlu ettiği bir kedi gibi mutlu, emin, tasasız
Sere serpe ve keyifli olmak tek isteğim ve dileğim
Senin ve benim, yani bizim için...
Murathan MUNGAN
:))))))))))))))) .................BİLDİM.. :)
20.02.2008 - 14:33
BEN SENİ SEVDİM
Ben senin en çok sesini sevdim
Buğulu çoğu zaman, taze bir ekmek gibi
Önce aşka çağıran, sonra dinlendiren
Bana her zaman dost, her zaman sevgili
Ben senin en çok ellerini sevdim
Bir pınar serinliğinde, küçücük ve ak pak
Nice güzellikler gördüm yeryüzünde
En güzeli bir sabah ellerinle uyanmak
Ben senin en çok gözlerini sevdim
Kah çocukça mavi, kah inadına yeşil
Aydınlıklar, esenlikler, mutluluklar
Hiç biri gözlerin kadar anlamlı değil
Ben senin en çok gülüşünü sevdim
Sevindiren içinde umut çiçekleri açtıran
Unutturur bana birden acıları, güçlükleri
Dünyam aydınlandı sen güldüğün zaman
Ben senin en çok davranışlarını sevdim
Güçsüze merhametini, zalime direnişini
Haksızlıklar, zorbalıklar karşısında
Vahşi ve mağrur bir dişi kaplan kesilişini
Ben senin en çok sevgi dolu yüreğini sevdim
Tüm çocuklara kanat geren anneliğini
Nice sevgilerin bir pula satıldığı bir dünyada
Sensin, her şeyin üstünde tutan sevdiğini
Ben senin en çok bana yansımanı sevdim
Bende yeniden varolmanı, benimle bütünleşmeni
Mertliğini, yalansızlığını, dupduruluğunu sevdim
Ben seni sevdim, ben seni sevdim,ben seni......
Ü.Y.OĞUZCAN
:)))))))))
19.02.2008 - 10:54
Altın ne oluyor,
can ne oluyor,
inci, mercan da nedir,
bir sevgiliye harcanmadıktan
bir sevgiliye feda edilmedikten sonra
19.02.2008 - 01:25
Ne yazabilir ki hele ki bir bahar günü sana
Mevsimleri görmüşsün takılmışın hazana
Her günün gam her günün keder
Renkleri de görmüşsün vurulmuşun siyaha
Baktığım zaman sana eskiden gülen yüzün
Şimdi ise kocaman bitmeyecek bir hüzün
Her saniyen üzüntü her salisen elem
Anladım ki hiç mavi olmayacak gökyüzün..........
17.02.2008 - 03:44
herşey için teşekkür ederim....
16.02.2008 - 14:50
Bunca zaman bana anlatmaya çalistigini, kendimi buldugumda anladim.
Herkesin mutlu olmak için baska bir yolu varmis,
Kendi yolumu cizdigimde anladim..
Bir tek yasanarak ogrenilirmis hayat, okuyarak,dinleyerek degil..
Bildiklerini bana neden anlatmadigini anladim..
Yureginde ask olmadan gecen her gun kayipmis,
Ask pesinden neden yalinayak kostugunu anladim..
Aci doruga ulastiginda gozyasi gelmezmis gözlerden,
Neden hiç aglamadigini anladim..
Aglayani guldurebilmek,aglayanla aglamaktan daha degerliymis,
Gözyasimi kahkahaya cevirdiginde anladim..
Bir insani herhangi biri kirabilir,ama bir tek en çok sevdigi, acitabilirmis,
Çok acittiginda anladim..
Fakat,hak edermis sevilen onun icin dokulen her damla gözyasini,
Gozyaslariyla birlikte sevincler terk ettiginde anladim..
Yalan söylememek degil, gerçegi gizlememekmis marifet,
Yüregini elime koydugunda anladim..
'Sana ihtiyacim var, gel! ' diyebilmekmis güçlü olmak,
Sana 'git' dedigimde anladim..
Biri sana 'git' dediginde, 'kalmak istiyorum' diyebilmekmis sevmek,
Git dediklerinde gittigimde anladim..
Sana sevgim simarik bir çocukmus,her düstügünde ziril ziril aglayan,
Büyüyüp bana simsiki sarildiginda anladim..
Ozür dilemek degil, 'affet beni' diye haykirmak istemekmis pisman
olmak, Gerçekten pisman oldugumda anladim..
Ve gurur, kaybedenlerin,acizlerin maskesiymis
Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmis,
Yuregimde sevgi buldugumda anladim..
Olurcesine isteyen,beklemez,sadece umut edermis bir gün affedilmeyi,
Beni af etmeni olurcesine istedigimde anladim..
Sevgi emekmis,
Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür birakacak kadar sevmekmis...
CİCİMMM İÇİN.. :))
15.02.2008 - 03:19
boşluğu tekmele yumrukla, tuşlara vurur gibi bas...
koridorda dolaş kahve iç...
kalemlerin uçlarını aç, kitapları dök konularına göre sırala
sonra boyutlarına göre
sonra renklerine göre
tırnaklarını kemir
gözlerini boya
ellerine rapidoyla minik üçgenler çiz üçgenlerin içine yıldızlar yap
onlarca sayfa oku ne okuduğunu unut
hocaya telefon et
en az beş kez çaldır
aynı şarkıyı sekizinci kez dinle
bekle
bekle
O'na onu nasıl sevdiğini yaz
sonra sil
sonra tekrar yaz
hayal kur
sil sonra tekrar kur
sonra kabus gibi bi durum kur
üşü
git hırkanı giy
sonra geri dön
bir de bunları yaz...
12.02.2008 - 23:24
Kekik kokusu duydum
Kekik kokusu koynunda huysuz gecenin
Uyandım birdenbire
Haydi dedim yüreğim gidelim bu şehirden
Bu şehir koparmak istiyor beni özlemlerimden
Yorgunum;
Çünkü yorgunluğumun yaşamak gibi bir anlamı var
Yine de yaşamaktan duyduğum mutluluğun tadına
Düşmanlarım ulaşamazlar...
MELEĞİM İÇİN...)))
12.02.2008 - 15:20
Ne çok şey kaybetmişiz
Farkına varmadan
Ekmek tuz gönülde hicran
Sızısı duyulmaz olmuş her an
İçimde tutsak güzel bir insan
Yol alıyor her şeye rağmen
Küllerin altında hayat var
Mademki gelmişiz gidiyor
Bırak gitsin tutsak yaşanmaz
Zaman geri gelmez aşk yorulmaz
Ne zaman arkana baksam
Birileri dökülür dünyamdan
Karşılıksız vermek ne zaman
Sende utanacaksın durma git
............
10.02.2008 - 15:58
Serçe
Ayak izleri
ki görülmez
kar kelimesinin
geçtiği her şiirde
yiyecek arayan serçenin
S.A. yavru kuşumm her şiirde ayak izin var :))
26.01.2008 - 13:30
Baka kalırım giden geminin ardından;
Atamam kendimi denize, dünya güzel;
Serde erkeklik var, ağlayamam
dostum..meleğime.. :)
Toplam 89 mesaj bulundu