Sevgili Kayıp Martı, az önce Antoloji ortamında ne güzel izler bıraktığını gördüm. Güzel düşüncelerin,açık fikirlerin ve küçük ve anlamlı tüm cümlelerin için sana teşekkür ediyorum.Anlama gücün ne kadar yüksek.'Sen geldin,hüzünlüydüm.Seninle evet dedim dünyaya.Seni bir çocuk gibi sevdim.Sadece kendi çocukluğunu sevebilen bir çocuk gibi' Bu dizeler elbette çoktan yazılmıştır senin yaşantına., 'seninle evet dedim dünyaya ' diyebileceğimiz bir sevgili kayıp martımız iyi ki var..Saygıyla
Sizler özel değilsiniz, Sizler güzel yada eşi benzeri olmayan kar tanesi de değilsiniz, sizler işiniz değilsiniz, sizler paranız kadar değilsiniz, bindiğiniz araba değilsiniz, kredi kartlarınızın limiti değilsiniz, sizler iç çamaşırı değilsiniz, Sizler herkes gibi çürüyen birer organik maddesiniz..!
Bizler bu dünyanın şarkı söyleyip dans eden pislikleriyiz. Hepimiz aynı pisliğin lacivertleriyiz...!
sözcükler biriktiriyorum bir sır gibi içimde...hiç bir dilde karşılığı olmayan...bir tek seni anlatıyor sözcüklerim... tarifsiz...talibi çok a m a k i m s e s i z.....
aldı kadın çantasını ve usulca kalktı masadan... gitti aydınlığına...yaktı adam sigarasını.. daldı düşlerin en karanlığına.. kadın aynada tazeliyor gençliğini, adamsa yaşlılığını şarap kadehlerinde... kadınsa hala düşlerde... boşversene kadını..
bilmem ne yapıyorsun ama şu an seninle konuşmak isterdim 16:36 artık benden herşey geçti 16:37 ve benim için artık herşey çok geç... ''uzak bir ihtimal''
ben seninle bir ada vapurunda martılara simit atma ihtimalini sevdim beyoğlunda salaş bir barda kırmızı şarap içmeyi biraz saz dinlemeyi belki cazibe bara takılmayı biraz ne zaman elele tutuşuruz diye heyecan duymayı... ''uzak bir ihtimal''
... you are not your bank account. you are not the clothes you wear. you are not the contents of your wallet. you are not your bowel cancer. you are not your grande latte! you are not the car you drive! you are not your fuckıng khakıs! .... fight club 'this is your life'
On a dark desert highway, cool wind in my hair Warm smell of colitas, rising up through the air Up ahead in the distance, i saw a shimmering light My head grew heavy and my sight grew dim I had to stop for the night There she stood in the doorway; I heard the mission bell And i was thinking to myself, 'this could be heaven or this could be hell' Then she lit up a candle and she showed me the way There were voices down the corridor, I thought i heard them say...
Welcome to the hotel california Such a lovely place Such a lovely face Plenty of room at the hotel california Any time of year, you can find it here. ....
Dokunmadan sevmelere benzer belki bu soğuk havalar...Yediğin herbir ayaz aşkın yokluğudur! Yüzünü yalayan,sesini susturan bir yalnızlık olur gecedeki ıslık..Adsız bir ülke,yaşamlar dizisi ve bitmeyecek acılar...ama yine de yaşamak lazım ve yaşatmak olabildiğince...bilmediğin acılara,açlıklara dokunmak için...
yalnız kalmaktan daha kötü şeyler de vardır hayatta ama genellikle bir ömür alır bunun farkına varmak o zaman da çok geçtir ve çok geçten daha kötü bir şey yoktur hayatta. Charles Bukowski
Dövüş Kulübü'nün birinci kuralı... Dövüş Kulübü hakkında konuşmayacaksınız. Dövüş Kulübü'nün ikinci kuralı... Dövüş Kulübü hakkında KONUŞMAYACAKSINIZ. Dövüş Kulübü'nün üçüncü kuralı... Birisi dur derse ya da sakatlanırsa kavga biter. Dövüş Kulübü'nün dördüncü kuralı... Sadece iki kişi dövüşür. Dövüş Kulübü'nün beşinci kuralı... Her sefer sadece bir dövüş olur. Dövüş Kulübü'nün altıncı kuralı... Tişört yok, ayakkabı yok. Dövüş Kulübü'nün yedinci kuralı... Dövüş sürebildiğince uzun sürer. Dövüş Kulübü'nün sekizinci kuralı... Eğer bu Dövüş Kulübü'nde ilk gecenizse, dövüşeceksiniz.
kaç gündür içimden size birşeyler yazmak geçiyordu.aslında gelip yanınızda olmak,sohbet etmek ya da daha samimi bir itirafla içimdeki yaşama dair beklentilerimin altında kıvranan umutsuzluğumu paylaşmak isterdim..geldim de..ama yoktunuz. yazdıklarınızı okuduktan sonra nedensiz bir hüzün çöktü omuzlarıma..bulunduğum kafeden çıkar çıkmaz tekel bayisinde aldım soluğu...neden kendimi kötü hissettim bilmiyorum ama herhalde aynı yazıyı ya da benzer duyguları benim de bir gece kendi kendime ya da birilerine mırıldanacağımı hissettim... yaşamak vay be...ne kadar güzel aldığım her soluk...alkol kokan odalar...hüzünle barışık umutlarım...aşk denen patoloji...patolojisever dernekleri...yaşam denen becerme ve becerilme savaşı...bu sıralar dilimde küfre dönen cümleler (ahmet telli'yi anıyorum bu cümlede) ve sanatın sanat için mi yoksa halk için mi sorusuna cevap veren bir dergide buluyorum cevabını..'sanat sermaye içindir' aklımda sevdiğim şairlerin,yazarların,düşünürlerin gülümsemeleri...küçük iskender'i daha fazla sevmeye baslıyorum...ve bir cümlesi...'bu ülkenin demokrasiden çok anarşizme ihtiyacı var' kabul ediyorum artık böyle teselli öpülmekten ve öpmekten....romantizm'in bile salya sümük oduğu bir zamanda yanlışlıkla doğduğumu hissediyorum ve gizlice anneme ve babama kızıyorum... kazanmak istemiyorum...kaybettiklerimin gecenin bir saatinde şezlongtaki bedenime,ruhuma çökmesini istemiyorum....ve daha kötüsü kızmasın ama olmayacak bu düş üstadım benim... Güzel günler göreceğiz çocuklar, güneşli günler göreceğiz... Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar Işıklı maviliklere süreceğiz... sevgimle,yaşamla kalın....kalp teklemelerine inat... görüşmek üzere...
‘saçları saman sarısı, kirpikleri mavi’ Gelip seni görmeyi isterdim Ama bilirsin yalnızlığı sevdiğimi Sen uzaklardaki yalnız çocuk!
Beklenen umarsız günler erişti Çanlara dokunuverdi tanrı’nın sihiri Ne zamanı terk etmek umuda Ne dilemek sınırsızca...
Bir çift ses bize dair: ‘gül sevdik gülümüz yokken Şimdi yeryüzü bahçemizdir’ ‘kirpikleri kıvrımlı kardan çocuk, türkü çığıran dudaklarına aşkını kazı sevgiye susamışların, kimsesizlerin. Varlığına bereket olsun suya özlem duyan topraklar... Ve yine sen gel soframıza.’ Dilek&Umut Turhan
‘’Aguuguuguuuuuu ….? ? ! ‘’ Mehmet Eren-(10 aylık yeğenim)
‘’Kardeşim Pol Robson; en rezil anlarımız en masum anlarımızdı belki, en aykırı anlarımız durgun zamanlarımızdı. Kadehteki buz misali, her yudumda bir parçanı daha verdin rakıma ve bir parçamı daha aldın yüreğine. dostum rob,en güzel şarap henüz içilmedi,elbet bir gün bir yerde...’’ İlyas-robson
‘’Uğur...! kendi içinde yalnız,duygusal,asi...Duygularını olduğu gibi dışarı yansıtan ve paylaşan,gerektiğinde kim olursa olsun lafını söylemekten çekinmeyen,öğrenmeyi ve öğrendiklerini paylaşmayı seven,hayatı şiirle harmanlayıp yaşayan,girdiği hayatlarda izler bırakan bir garip Serseri,...kocaman bir Dost! ! ! Ben ona Ciğerim diyorum! Yani parçam… Dört yılını aynı evde geçirdiğimiz koskoca altı yıl; beraber...Yaşamadığımız ne kaldı bilmiyorum! Sevinçler,hüzünler,gözyaşlarıyla ıslanan geceler,aşklar,acılar...çatlarcasına atılan kahkahalar ve anlatamadıklarım... Biz aynı masada iki öğrenci,aynı pakette iki tiryaki,aynı çorbada iki kaşık,aynı bankta iki sarhoş aşık ve aynı hayat karesinde tüm ciddiyet ve sahteliğin arka fonunda görülme derdi olmayan ciddiyetsiz ve gerçek gülümseyen iki kafadardık...! Dostum,Serserim,İsyankar yanım benim...! Daha bitmedi biliyorsun...Hani derler ya; 'bir dost bir post yeter bana...' Post olmasa da olur...; Sen yetersin be Gözüm! Gözlerinden öperim... Sağlık ve sevgiyle kal...’’ Yasin-jack
‘’Uğurum, hayatını dostlarının dertlerini paylaşmaya adayan şair ruhlu kardeşim benim.. Sendin, benim gibi ilk aşklarında vurgun yemiş ruhların sığındığı liman.Seninle azalttım kederimi, sıkıntımı, üzüntümü ve seninle paylaşıp çoğalttım sevinçlerimi,umutlarımı..Senden öğrendim şiiri Nazım'ı, evinde buldum en sıcak ve içten dostlukları, beraber atlattık dilekçe kabuslarını, sınav streslerini, seninle fark ettik tavlada yeni yeni teknikleri.Bazen içtik saatlerce halaylar çekip oynadık, bazen de efkarlandık kana kana ağlaşıp sarıldık.Tartışmalar da oldu kırgınlıklar da oldu ama hiçbir zaman sırt çevirmedik birbirimize.. Canım kardeşim hayatı hiç ölmeyecekmiş gibi yaşaman ve bir ömür boyu aklımda olacağını unutmaman dileklerimle…’’ Can-yücel
‘’Başında Attila İlhan’ın kasketi,yüreğinde Nazım’ın memleket hasreti ve dilinde küçük İskender’in aykırı sözleri..Ama hep kendini yaşamayı bildin.Kendi cümlelerini kurmayı,kendi şiirini yazmayı.Mayakov güzel dostum benim.Sen olmasaydın hep bir şeyler eksik kalırdı.Yoğun sohbetlerimiz,bakış açımızı genişleten tartışmalar,zeytin ekmek ve kalyonun eşlik ettiği şiirli,türkülü akşamlar,isyanlarımız,düşlerimiz,sancılarımız ve birlikte yaşadığımız değişimler..Düşlerimiz sığmadı bu kente. Smyrna’da bir dost muhabbetinde buluşmak üzere…’’ Süleyman-dervişoğlu
‘’Sevgili Uğur,bir öğrenci gezisinde bana demiştin ki’ hocam her insanın içinde mutlaka iyi bir şey vardır’ unutamam.Senin gibi hümanist,duygulu,duyarlı bir arkadaşım olduğu için mutluyum.Dostluğun,birlikte olduğumuzda- ki bu konuda zaman ayıramadığım için sitemlerin olsa da- her konuda yaptığımız muhabbetlerin tadına doyulmaz..Dostluğun dedim nasıl mı? İçi dolu…Hekimlik yaşantında başarılar,sevgilerimle.. ‘’ Doç.Dr. Yusuf Karataş
‘’ Beni bulduğunda gecenin yaralı bir kuşuydum...sonra Kafka’nın Milena’sı oldum.Benimse her şeyim oldun,kırılganlığıma inat hep yanı başımda dostane sıcaklığınla…Vazgeçilmez oldun.Satırlara sığdırmak zor seni,yaşananları… Yaşanacak nice yarınlara benli ya da bensiz hep mutlu kal olur mu? ‘’ Müjde-milena
‘’ Herkes kendi telaşındaydı, oysa bir de hayat vardı dışarıda akıp giden,çok azı farkındaydı..Bir de sen Fransız sokağından,sıcak şaraptan,Zeki Müren’den,çakırkeyften,kitaplardan,şarkılardan,Tarantino’dan,Kubrick’ten kısacası hayata dair ne varsa çoğundan.Frank Sinatra’nın şarkısındaki gibi’ and now,the end is near’ evet son yaklaştı,ama başka bir perdenin de başlangıcı.Yaşamak için bir nefesin yetmediklerindensin. Bir Deniz vardı, arayayım ne yapıyor ya da bir hafta sonu yanına gideyim dersen ne mutlu bana...’’ Deniz
‘’Çok farklı,anlamakta kendimden sonra güçlük çektiğim insan,seninle az konuşup dertleşmedik.Mutsuz günlerimde sen neden mutlusun diyebilme cesaretini buldum.Farklıydın ama hiçbir çaban yoktu ki bunun için anlaşılamıyorum diyordu.Dinleyen oldu mu ki seni bilmiyorum..Bir gün inancım ki; aslında sen de bunu istiyorsun,hayatta karamsar düşüncelerini silen birisiyle karşılaşırsın.Sevgiyle kal.’’ Elif
‘’Evde loş bir mum ışığı ve dilimde bir şarkı…Kıskanırım seni ben kıskanırım kalbimden bu nasıl aşk Allah’ım öleceğim derdinden’ ah Uğur’cuğum..Temiz kalpli,ince ruhlu edebiyata,aşka ve hayata aşık arkadaşım..Sen benim duygusal ihtiyaçlarımı karşılayan biri oldun.Bazen aynı hisleri paylaştık bezen aynı düşünceleri.Bazen aynı şeylere imrendik- boş gezmeye,serseriliğe,avareliğe…-Acil stajı gecelerinde kahve içip sohbet ederken o güzel sabahları birlikte karşıladık..Saf katıksız,karşılıksız sevgiyi sende gördüm ben..Hiç çekinmeden rahatça konuştuğum,utanmadan sarıldığım senin gibi bir arkadaşım olduğu için kendimi hep şanslı hissettim…teşekkürler... ‘’ Hacer
‘’Seni ancak son iki yıldır tanımaya fırsat buldum. Önceleri hep yabancı hayatları tanımaya çalışan bir garip adamdın benim için. Seni tanımaya başladıkça çoğu zaman aykırı, inatçı, savaşçı,biraz melankolik,romantik,çoğu zaman ince düşünceli... biri çıktı karşıma.Kendi yolunu çizerken yaşadıkların,dünya görüşün,fikirlerin ilginç gelirdi bana.Ama keyifle dinledim seni.Kendi hayatının kaptanı sensin…hadi artık, yola çıkma vakti geldi..yolun açık olsun..’’ Belma
‘’İnsan topluluklarının her konuya farklı açılardan bakabilecek bir kişiye ihtiyacı vardır ki bizde bu vazifeyi Uğur üstlenmişti. O ki Spartaküs’ten sonra gelen en büyük devrimcidir.Farklı görüşlere sahip olsanız da olmasanız da onunla oturup her şeyi konuşabilirsiniz.İnanın hayat görüşleriniz ne olursa olsun onun da fikrini almanız gerekir.Birçok ortamda beraber bulunduk,hep eğlendik hep anlaştık.Umarım hayatından güzellikler eksilmez…’’ Hanifi
‘’Ortak noktalarımız vardı. Çok konuştuk, tartıştık, eğlendik... Susmak da ortak tercihimizdi yok saymak, silmek belki silinmek…Birer doğru değildik ki hep paralel gidelim,kesişmeyelim,yansıyıp kırılmayalım.Yine de her gün yeniden çiziyoruz yolumuzu ya,iyi yolculuklar… ‘’ Nurşen
‘’ Muhalif, aykırı arkadaşım Uğur,6 yıllık dostum… Her ne kadar ayrı frekanslarda olsak da Uğur’un melek gibi bir kalbi olduğunu çok iyi biliyorum...Hayatta her şey gönlünce olsun,muhalif çocuk…’’ İbrahim
‘’Seninle 6 yıldır beraber olmamıza rağmen yüzünü pek görmek mümkün olmazdı,niye acaba :) Uğur, uçuk kaçık ama samimi ve dürüst birisin...biraz da disiplinli ve düzenli olursan daha iyi olurdu ama sen her zaman hocaların korkulu rüyası olmaya devam edeceksin...sende gördüğüm güzel bir özellik; hiç kimse karşısında ezilmemen ve daima bildiğini yapmandır…En önemlisi kendine çok güveniyor ve bütün zorlukları aşıyorsun...Hayattan çok şey bekle ama verilmezse verilenlerle yetin ve mutlu ol..Gerçi sen işini bilirsin,sana karışmak olmaz..Sadece senin için iyi ve güzel şeyler diliyorum. Asi arkadaşım! Seni böyle hatırlarsam kızmazsın değil mi? ’’ Burcu
nazımüstad'ım benim..seni hangi kelime anlatır ya da hangi cümlede bulursun kendini bilemiyorum ama içinde olamasam da yaşam çemberinde bu yürekle,beyinle,duygusallıkla barışık aykırı halinle nice mutlu ya da mutsuz nice yoğun serüvenlere,aşklara.... yakışıyor sana yaşamak... geç de olsa nice yıllara aykırı balık....
04.01.2008 - 19:37
Sevgili Kayıp Martı, az önce Antoloji ortamında ne güzel izler bıraktığını gördüm. Güzel düşüncelerin,açık fikirlerin ve küçük ve anlamlı tüm cümlelerin için sana teşekkür ediyorum.Anlama gücün ne kadar yüksek.'Sen geldin,hüzünlüydüm.Seninle evet dedim dünyaya.Seni bir çocuk gibi sevdim.Sadece kendi çocukluğunu sevebilen bir çocuk gibi' Bu dizeler elbette çoktan yazılmıştır senin yaşantına., 'seninle evet dedim dünyaya ' diyebileceğimiz bir sevgili kayıp martımız iyi ki var..Saygıyla
01.03.2007 - 22:36
Dinleyin Sürüngenler;
Sizler özel değilsiniz,
Sizler güzel yada eşi benzeri olmayan
kar tanesi de değilsiniz,
sizler işiniz değilsiniz,
sizler paranız kadar değilsiniz,
bindiğiniz araba değilsiniz,
kredi kartlarınızın limiti değilsiniz,
sizler iç çamaşırı değilsiniz,
Sizler herkes gibi çürüyen birer organik maddesiniz..!
Bizler bu dünyanın şarkı söyleyip dans eden pislikleriyiz.
Hepimiz aynı pisliğin lacivertleriyiz...!
01.03.2007 - 13:23
Sereserpe
Uzanıp yatıvermiş, sereserpe;
Entarisi sıyrılmış hafiften;
Kolunu kaldırmış, koltuğu görünüyor;
Bir eliyle de göğsünü tutmuş.
İçinde kötülüğü yok, biliyorum;
Yok, benim de yok ama...
Olmaz ki!
Böyle de yatılmaz ki!
O.Veli
13.02.2007 - 19:08
sözcükler biriktiriyorum bir sır gibi içimde...hiç bir dilde karşılığı olmayan...bir tek seni anlatıyor sözcüklerim... tarifsiz...talibi çok
a m a
k i m s e s i z.....
13.02.2007 - 19:03
aldı kadın çantasını ve usulca kalktı masadan...
gitti aydınlığına...yaktı adam sigarasını..
daldı düşlerin en karanlığına..
kadın aynada tazeliyor gençliğini,
adamsa yaşlılığını
şarap kadehlerinde...
kadınsa hala düşlerde...
boşversene kadını..
26.01.2007 - 17:30
bilmem ne yapıyorsun ama şu an seninle konuşmak isterdim
16:36
artık benden herşey geçti
16:37
ve benim için artık herşey çok geç...
''uzak bir ihtimal''
26.01.2007 - 12:58
ben seninle bir ada vapurunda martılara simit atma ihtimalini sevdim
beyoğlunda salaş bir barda kırmızı şarap içmeyi
biraz saz dinlemeyi
belki cazibe bara takılmayı biraz
ne zaman elele tutuşuruz diye heyecan duymayı...
''uzak bir ihtimal''
26.01.2007 - 12:05
...
you are not your bank account.
you are not the clothes you wear.
you are not the contents of your wallet.
you are not your bowel cancer.
you are not your grande latte!
you are not the car you drive!
you are not your fuckıng khakıs!
....
fight club 'this is your life'
22.01.2007 - 18:49
Yalnizligim benim sidikli kontesim
Ne kadar rezil olursak o kadar iyi....
01.01.2007 - 21:08
Saat 11miş meğerse,fildişinden kulelerde sönüyor ışıklar bak
Geceye günaydın diyelim gözlerinde çapak varsa hemen silelim
sıradan ölümlüleriz
büyümüş kimyası değişmiş
yazarız banıp kanımıza
tutkunuzdur yazgımıza
nasıl anlasınlar seni beni acıkmadan yiyenler,
uyumadan önce ayaküstü terlemeden sevişenler..
......
teoman..
31.12.2006 - 02:56
On a dark desert highway, cool wind in my hair
Warm smell of colitas, rising up through the air
Up ahead in the distance, i saw a shimmering light
My head grew heavy and my sight grew dim
I had to stop for the night
There she stood in the doorway;
I heard the mission bell
And i was thinking to myself,
'this could be heaven or this could be hell'
Then she lit up a candle and she showed me the way
There were voices down the corridor,
I thought i heard them say...
Welcome to the hotel california
Such a lovely place
Such a lovely face
Plenty of room at the hotel california
Any time of year, you can find it here.
....
07.11.2006 - 19:07
ikimiz de mutluluğu arayan define avcısıydık...bulduğumuz birer kadeh şaraptı oysa çökmüş imparatorluğumuzdan kalma..mahsenlerimizde yıllanmış,acı, buruk birer şarap damlası...mayhoşluğunda damlanın, sevdik sanırım birbirimizi delice...
07.11.2006 - 15:26
Dokunmadan sevmelere benzer belki bu soğuk havalar...Yediğin herbir ayaz aşkın yokluğudur! Yüzünü yalayan,sesini susturan bir yalnızlık olur gecedeki ıslık..Adsız bir ülke,yaşamlar dizisi ve bitmeyecek acılar...ama yine de yaşamak lazım ve yaşatmak olabildiğince...bilmediğin acılara,açlıklara dokunmak için...
18.10.2006 - 23:20
EN KISA ANDIR MUCİZE
yalnız kalmaktan daha kötü
şeyler de vardır hayatta
ama genellikle
bir ömür alır bunun
farkına varmak
o zaman da
çok geçtir
ve çok geçten
daha kötü
bir şey yoktur
hayatta.
Charles Bukowski
10.10.2006 - 20:45
Lay beside me
Under wicked sky
The black of day, dark of night
We share this paralyze....
22.09.2006 - 12:38
Gece yok!
yüzünü kaybetti gece..
ellerinde sadece artakalan yalnızlık
ve rujlu dudaklarında hüzün.
....
16.09.2006 - 20:00
Dövüş Kulübü'nün birinci kuralı... Dövüş Kulübü hakkında konuşmayacaksınız.
Dövüş Kulübü'nün ikinci kuralı... Dövüş Kulübü hakkında KONUŞMAYACAKSINIZ.
Dövüş Kulübü'nün üçüncü kuralı... Birisi dur derse ya da sakatlanırsa kavga biter.
Dövüş Kulübü'nün dördüncü kuralı... Sadece iki kişi dövüşür.
Dövüş Kulübü'nün beşinci kuralı... Her sefer sadece bir dövüş olur.
Dövüş Kulübü'nün altıncı kuralı... Tişört yok, ayakkabı yok.
Dövüş Kulübü'nün yedinci kuralı... Dövüş sürebildiğince uzun sürer.
Dövüş Kulübü'nün sekizinci kuralı... Eğer bu Dövüş Kulübü'nde ilk gecenizse, dövüşeceksiniz.
22.05.2006 - 14:49
kaç gündür içimden size birşeyler yazmak geçiyordu.aslında gelip yanınızda olmak,sohbet etmek ya da daha samimi bir itirafla içimdeki yaşama dair beklentilerimin altında kıvranan umutsuzluğumu paylaşmak isterdim..geldim de..ama yoktunuz.
yazdıklarınızı okuduktan sonra nedensiz bir hüzün çöktü omuzlarıma..bulunduğum kafeden çıkar çıkmaz tekel bayisinde aldım soluğu...neden kendimi kötü hissettim bilmiyorum ama herhalde aynı yazıyı ya da benzer duyguları benim de bir gece kendi kendime ya da birilerine mırıldanacağımı hissettim...
yaşamak vay be...ne kadar güzel aldığım her soluk...alkol kokan odalar...hüzünle barışık umutlarım...aşk denen patoloji...patolojisever dernekleri...yaşam denen becerme ve becerilme savaşı...bu sıralar dilimde küfre dönen cümleler (ahmet telli'yi anıyorum bu cümlede) ve sanatın sanat için mi yoksa halk için mi sorusuna cevap veren bir dergide buluyorum cevabını..'sanat sermaye içindir'
aklımda sevdiğim şairlerin,yazarların,düşünürlerin gülümsemeleri...küçük iskender'i daha fazla sevmeye baslıyorum...ve bir cümlesi...'bu ülkenin demokrasiden çok anarşizme ihtiyacı var' kabul ediyorum artık böyle teselli öpülmekten ve öpmekten....romantizm'in bile salya sümük oduğu bir zamanda yanlışlıkla doğduğumu hissediyorum ve gizlice anneme ve babama kızıyorum...
kazanmak istemiyorum...kaybettiklerimin gecenin bir saatinde şezlongtaki bedenime,ruhuma çökmesini istemiyorum....ve daha kötüsü kızmasın ama olmayacak bu düş üstadım benim...
Güzel günler göreceğiz çocuklar,
güneşli günler göreceğiz...
Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar
Işıklı maviliklere süreceğiz...
sevgimle,yaşamla kalın....kalp teklemelerine inat...
görüşmek üzere...
23.04.2006 - 12:39
YILLIK YAZILARIM :)
‘saçları saman sarısı, kirpikleri mavi’
Gelip seni görmeyi isterdim
Ama bilirsin yalnızlığı sevdiğimi
Sen uzaklardaki yalnız çocuk!
Beklenen umarsız günler erişti
Çanlara dokunuverdi tanrı’nın sihiri
Ne zamanı terk etmek umuda
Ne dilemek sınırsızca...
Bir çift ses bize dair:
‘gül sevdik gülümüz yokken
Şimdi yeryüzü bahçemizdir’
‘kirpikleri kıvrımlı kardan çocuk, türkü çığıran dudaklarına aşkını kazı sevgiye susamışların, kimsesizlerin. Varlığına bereket olsun suya özlem duyan topraklar... Ve yine sen gel soframıza.’ Dilek&Umut Turhan
‘’Aguuguuguuuuuu ….? ? ! ‘’ Mehmet Eren-(10 aylık yeğenim)
‘’Kardeşim Pol Robson; en rezil anlarımız en masum anlarımızdı belki, en aykırı anlarımız durgun zamanlarımızdı. Kadehteki buz misali, her yudumda bir parçanı daha verdin rakıma ve bir parçamı daha aldın yüreğine. dostum rob,en güzel şarap henüz içilmedi,elbet bir gün bir yerde...’’ İlyas-robson
‘’Uğur...! kendi içinde yalnız,duygusal,asi...Duygularını olduğu gibi dışarı yansıtan ve paylaşan,gerektiğinde kim olursa olsun lafını söylemekten çekinmeyen,öğrenmeyi ve öğrendiklerini paylaşmayı seven,hayatı şiirle harmanlayıp yaşayan,girdiği hayatlarda izler bırakan bir garip Serseri,...kocaman bir Dost! ! ! Ben ona Ciğerim diyorum! Yani parçam… Dört yılını aynı evde geçirdiğimiz koskoca altı yıl; beraber...Yaşamadığımız ne kaldı bilmiyorum! Sevinçler,hüzünler,gözyaşlarıyla ıslanan geceler,aşklar,acılar...çatlarcasına atılan kahkahalar ve anlatamadıklarım...
Biz aynı masada iki öğrenci,aynı pakette iki tiryaki,aynı çorbada iki kaşık,aynı bankta iki sarhoş aşık ve aynı hayat karesinde tüm ciddiyet ve sahteliğin arka fonunda görülme derdi olmayan ciddiyetsiz ve gerçek gülümseyen iki kafadardık...!
Dostum,Serserim,İsyankar yanım benim...! Daha bitmedi biliyorsun...Hani derler ya; 'bir dost bir post yeter bana...' Post olmasa da olur...; Sen yetersin be Gözüm! Gözlerinden öperim... Sağlık ve sevgiyle kal...’’ Yasin-jack
‘’Uğurum, hayatını dostlarının dertlerini paylaşmaya adayan şair ruhlu kardeşim benim..
Sendin, benim gibi ilk aşklarında vurgun yemiş ruhların sığındığı liman.Seninle azalttım kederimi, sıkıntımı, üzüntümü ve seninle paylaşıp çoğalttım sevinçlerimi,umutlarımı..Senden öğrendim şiiri Nazım'ı, evinde buldum en sıcak ve içten dostlukları, beraber atlattık dilekçe kabuslarını, sınav streslerini, seninle fark ettik tavlada yeni yeni teknikleri.Bazen içtik saatlerce halaylar çekip oynadık, bazen de efkarlandık kana kana ağlaşıp sarıldık.Tartışmalar da oldu kırgınlıklar da oldu ama hiçbir zaman sırt çevirmedik birbirimize..
Canım kardeşim hayatı hiç ölmeyecekmiş gibi yaşaman ve bir ömür boyu aklımda olacağını unutmaman dileklerimle…’’ Can-yücel
‘’Başında Attila İlhan’ın kasketi,yüreğinde Nazım’ın memleket hasreti ve dilinde küçük İskender’in aykırı sözleri..Ama hep kendini yaşamayı bildin.Kendi cümlelerini kurmayı,kendi şiirini yazmayı.Mayakov güzel dostum benim.Sen olmasaydın hep bir şeyler eksik kalırdı.Yoğun sohbetlerimiz,bakış açımızı genişleten tartışmalar,zeytin ekmek ve kalyonun eşlik ettiği şiirli,türkülü akşamlar,isyanlarımız,düşlerimiz,sancılarımız ve birlikte yaşadığımız değişimler..Düşlerimiz sığmadı bu kente. Smyrna’da bir dost muhabbetinde buluşmak üzere…’’ Süleyman-dervişoğlu
‘’Sevgili Uğur,bir öğrenci gezisinde bana demiştin ki’ hocam her insanın içinde mutlaka iyi bir şey vardır’ unutamam.Senin gibi hümanist,duygulu,duyarlı bir arkadaşım olduğu için mutluyum.Dostluğun,birlikte olduğumuzda- ki bu konuda zaman ayıramadığım için sitemlerin olsa da- her konuda yaptığımız muhabbetlerin tadına doyulmaz..Dostluğun dedim nasıl mı? İçi dolu…Hekimlik yaşantında başarılar,sevgilerimle.. ‘’
Doç.Dr. Yusuf Karataş
‘’ Beni bulduğunda gecenin yaralı bir kuşuydum...sonra Kafka’nın Milena’sı oldum.Benimse her şeyim oldun,kırılganlığıma inat hep yanı başımda dostane sıcaklığınla…Vazgeçilmez oldun.Satırlara sığdırmak zor seni,yaşananları… Yaşanacak nice yarınlara benli ya da bensiz hep mutlu kal olur mu? ‘’ Müjde-milena
‘’ Herkes kendi telaşındaydı, oysa bir de hayat vardı dışarıda akıp giden,çok azı farkındaydı..Bir de sen Fransız sokağından,sıcak şaraptan,Zeki Müren’den,çakırkeyften,kitaplardan,şarkılardan,Tarantino’dan,Kubrick’ten kısacası hayata dair ne varsa çoğundan.Frank Sinatra’nın şarkısındaki gibi’ and now,the end is near’ evet son yaklaştı,ama başka bir perdenin de başlangıcı.Yaşamak için bir nefesin yetmediklerindensin. Bir Deniz vardı, arayayım ne yapıyor ya da bir hafta sonu yanına gideyim dersen ne mutlu bana...’’ Deniz
‘’Çok farklı,anlamakta kendimden sonra güçlük çektiğim insan,seninle az konuşup dertleşmedik.Mutsuz günlerimde sen neden mutlusun diyebilme cesaretini buldum.Farklıydın ama hiçbir çaban yoktu ki bunun için anlaşılamıyorum diyordu.Dinleyen oldu mu ki seni bilmiyorum..Bir gün inancım ki; aslında sen de bunu istiyorsun,hayatta karamsar düşüncelerini silen birisiyle karşılaşırsın.Sevgiyle kal.’’ Elif
‘’Evde loş bir mum ışığı ve dilimde bir şarkı…Kıskanırım seni ben kıskanırım kalbimden bu nasıl aşk Allah’ım öleceğim derdinden’ ah Uğur’cuğum..Temiz kalpli,ince ruhlu edebiyata,aşka ve hayata aşık arkadaşım..Sen benim duygusal ihtiyaçlarımı karşılayan biri oldun.Bazen aynı hisleri paylaştık bezen aynı düşünceleri.Bazen aynı şeylere imrendik- boş gezmeye,serseriliğe,avareliğe…-Acil stajı gecelerinde kahve içip sohbet ederken o güzel sabahları birlikte karşıladık..Saf katıksız,karşılıksız sevgiyi sende gördüm ben..Hiç çekinmeden rahatça konuştuğum,utanmadan sarıldığım senin gibi bir arkadaşım olduğu için kendimi hep şanslı hissettim…teşekkürler... ‘’ Hacer
‘’Seni ancak son iki yıldır tanımaya fırsat buldum. Önceleri hep yabancı hayatları tanımaya çalışan bir garip adamdın benim için. Seni tanımaya başladıkça çoğu zaman aykırı, inatçı, savaşçı,biraz melankolik,romantik,çoğu zaman ince düşünceli... biri çıktı karşıma.Kendi yolunu çizerken yaşadıkların,dünya görüşün,fikirlerin ilginç gelirdi bana.Ama keyifle dinledim seni.Kendi hayatının kaptanı sensin…hadi artık, yola çıkma vakti geldi..yolun açık olsun..’’ Belma
‘’İnsan topluluklarının her konuya farklı açılardan bakabilecek bir kişiye ihtiyacı vardır ki bizde bu vazifeyi Uğur üstlenmişti. O ki Spartaküs’ten sonra gelen en büyük devrimcidir.Farklı görüşlere sahip olsanız da olmasanız da onunla oturup her şeyi konuşabilirsiniz.İnanın hayat görüşleriniz ne olursa olsun onun da fikrini almanız gerekir.Birçok ortamda beraber bulunduk,hep eğlendik hep anlaştık.Umarım hayatından güzellikler eksilmez…’’ Hanifi
‘’Ortak noktalarımız vardı. Çok konuştuk, tartıştık, eğlendik... Susmak da ortak tercihimizdi yok saymak, silmek belki silinmek…Birer doğru değildik ki hep paralel gidelim,kesişmeyelim,yansıyıp kırılmayalım.Yine de her gün yeniden çiziyoruz yolumuzu ya,iyi yolculuklar… ‘’ Nurşen
‘’ Muhalif, aykırı arkadaşım Uğur,6 yıllık dostum… Her ne kadar ayrı frekanslarda olsak da Uğur’un melek gibi bir kalbi olduğunu çok iyi biliyorum...Hayatta her şey gönlünce olsun,muhalif çocuk…’’ İbrahim
‘’Seninle 6 yıldır beraber olmamıza rağmen yüzünü pek görmek mümkün olmazdı,niye acaba :) Uğur, uçuk kaçık ama samimi ve dürüst birisin...biraz da disiplinli ve düzenli olursan daha iyi olurdu ama sen her zaman hocaların korkulu rüyası olmaya devam edeceksin...sende gördüğüm güzel bir özellik; hiç kimse karşısında ezilmemen ve daima bildiğini yapmandır…En önemlisi kendine çok güveniyor ve bütün zorlukları aşıyorsun...Hayattan çok şey bekle ama verilmezse verilenlerle yetin ve mutlu ol..Gerçi sen işini bilirsin,sana karışmak olmaz..Sadece senin için iyi ve güzel şeyler diliyorum. Asi arkadaşım! Seni böyle hatırlarsam kızmazsın değil mi? ’’ Burcu
05.03.2006 - 21:37
nazımüstad'ım benim..seni hangi kelime anlatır ya da hangi cümlede bulursun kendini bilemiyorum ama içinde olamasam da yaşam çemberinde bu yürekle,beyinle,duygusallıkla barışık aykırı halinle nice mutlu ya da mutsuz nice yoğun serüvenlere,aşklara....
yakışıyor sana yaşamak... geç de olsa nice yıllara aykırı balık....
Toplam 20 mesaj bulundu