Kaside Bürde Antoloji.com

Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:”Akşam namazını kıldıktan sonra, hiç kimseyle konuşmadan yedi kere 'Allahümme ecirna minennnar' de! Çünkü bunu deyip de, o gece ölürsen, mutlaka cehennemden kurtulursun. Sabah namazından sonra da aynı şeyi söyle! Zira o gün ölürsen, ateşten kurtulmana karar verilir.” (Müslim)
..

Devamını Oku
  • sevgi

    14.10.2011 - 16:46

    İbn Arabî Hazretlerine göre sevginin tanımı yapılamaz. Sevgi ancak tadılır. Tadan kişi de sevginin ne olduğunu yeterince anlatamaz. Aynı zamanda sevgi evrensel bir duygudur. Annenin çocuğunu sevmesi, eşlerin birbirlerini sevmesi, ilâhî bir sır olarak, gayesi “bir tenle bir teni, bir canla bir canı kavuşturmak” olan sevginin evrenselliğine en güzel örnektir. Aynı zamanda İbn Arabî sevgi için, “Sevgi seveni sevilene bağlayan bir bağdır ve sevgi sevenin var oluşudur” der..

    Sevgi konusunda bazı düşünürlerin görüşleri şöyledir;

    Sevgi insanların ruhunda bulunan değerli ve olumlu bir yetenektir.
    Fakat insanlar bu yeteneklerini her zaman ideale yakın bir değer olarak kullanamamaktadırlar. Yani insanlar birbirlerini gerektiği gibi sevememektedirler.
    Sevgi her şeyden önce fedakarlıktır, yani hiçbir karşılık beklemeden başkasına kendinden bir şeyler vermek esasına dayanır.

    Gerçek sevgi merhamet, şefkat, fedakarlık gibi diğerkamca davranışlarla, uygulamalarla kendini gösterir; aksi takdirde kuru bir laftan ibaret kalır.
    Gerçek mutluluk, ebedi olmayan maddi değerlerle değil, ebedi olan canlı varlıklara, özellikle insan ruhlarına duyulan sevgiyle ve diğerkamca hareketlerle ilgilidir.
    Edayla gelen duyguları göz önüne koyarak verilmesi gereken bir karardır.

  • aşk

    14.10.2011 - 16:34

    Aşk garip bir dert, garip bir hummadır. Çünkü bu derde tutulanlar şifa bulmak istemezler. Tutulduğu dertten garip bir haz duyarlar.

    Aşkı bir tuzak olarak değerlendirenler bu noktada haklıdırlar. Çünkü aşk sevdiğini delicesine sevmek, ona delicesine tutulmak ve bu tutkunlukla duygu bağlamında sırılsıklam olmaktır.

    Gönül tutulur, yürek o tarafa akar. Aşkın cilveleri karşısında gönül ne yapacağını bilemez. Bu nedenle âşıklarda zekâ, iffet, alçak gönüllülük önemlidir. Sevginin yanı sıra edeb ve hayâ da aşka lezzet katan unsurlardır.

    Aşk duygusunun gelişim sürecinde en önemli unsur sadakat ve iffettir. Bu iffet sevgiliye ismet özelliği kazandırır.

    Bu yüzden aşk bağlılıktır, yakınlaşmadır, sevgidir, ülfettir

  • hallac-ı mansur

    14.10.2011 - 16:31

    Bu konu hakkında güzel bir kitap tavsiye ederim. Bu kitabı okuyunz...

    Kitabın İsmi:DİCLE`DEN YÜKSELEN FERYAT / HALLAC-I MANSUR
    Kitabın Yazarı: Ahmet Çelik

    *****************************
    Kendimi tesbih ederim, şanım ne büyüktür diyen Bayezid Bistami ile Cübbemin altında Allahtan başkası yok diyen Cüneyd-i Bağdadinin sözleri aşk sarhoşluğuna bağışlanmış da Enel-Hak diyen Hak aşığı için Bağdatın Babut-Tak meydanında bir darağacı kurulmuş ve Hallac-ı Mansur, hakkında verilen ölüm fermanı gereği, 26 Mart 922 tarihinde hunharca katledilmiştir.

    Hallac-ı Mansur gibi gerçek bir aşığın, basireti ve ateşli imanı sayesinde, değil acı ve elemlerin, ona reva gördükleri ölümün bile bu ölçüde tatlılaşabileceğinden habersiz olanlar, idamından sonra ondan geriye herhangi bir iz ya da işaret kalmasın ve adı unutulup gitsin diye, bedenini ateşte yakıp küllerini Dicle Nehrine savurmuşlardır.
    Ancak ne izlerini yok edebilmiş ne de adını unutturabilmişlerdir.

    Kalbin masivadan arınarak Hakk'ın esma, sıfat ve zılâl nûrlarına ayna olması sonucu meydana gelen şiddetli sevgi ve aşk sebebiyle salik, akis ve gölgeleri Hakk'ın kendisi zanneder. Hallac'ın 'Ene'l-Hakk' dediği makam burasıdır.

    Elini ateşe sokan kişinin yandığında can havliyle: 'Yandım, ateş oldum.' demesi nasıl mecazi bir hakikati ifade ediyorsa ve bu söz; söyleyenin gerçekten ateş olduğunu göstermiyorsa 'Enel-Hak' sözü de böyle bir mecazi idraktir. Kulun kendi fiil ve davranışlarını görmez olup kendisinde olan fillerin Allah'a aid olduğunu idrak etmesidir.

    Sen çekilince aradan- Kalır seni Yaradan' bu anlamda söylenmiştir. Bu anlamda söylenmiş bir söz, elbette küfür değildir.

    Ancak iltibasa müsaid olduğundan bu tür sözleri, sadece beşerî sıfatlardan soyutlanıp ilahî sıfatlarla muttasıf olanlar söyleyebilir. 'Ene'l-Hakk' sözünün söylendiği makam Cenab-ı Hakk'ın sıfatlarıyla idrak olunduğu makamdır.

    'Hakk' ismi, esma ve sıfat tecellîsidir. Bu yüzden sûfîlerden 'Ene'l-Hakk' diyenler çıktığı halde 'Enallah' diyenler çıkmamıştır

Toplam 14 mesaj bulundu

TÜM YAZILANLAR