Cinayet soruşturmasını yürüten savcı Ülkü Coşkun'a 'Mumcu dosyası' hakkında ihmalkar tutumu nedeniyle Adalet bakanlığı tarafından 'disiplin cezası tayini' verildi.
Daha sonra dosyanın verildiği savcı Kemal Ayhan, 26.6.1995 tarihinde EVİNDE ÖLÜ BULUNDU.Savcının ölümünde, ölüm sebebinin tıbben ve hukuken tam, tartışmasız ve şaibesiz ortaya koyacak OTOPSİ YAPILMADI.
Bu konu hakkında Güldal Mumcunun DGM savcılığına yazdığı dilekçe için: http://www.umag.org.tr/pdf/dilekce1.jpg
1990’ın ortalarında Susurluk kazasıyla adı birdenbire başlıklara geçen Abdullah Çatlı’yı toplum Uğur Mumcu’nun yazılarından tanımıştı. “Çatlı Kim? ” diye sormuştu, daha 1985’te. Kim olduğunu belgelemeye çalışmıştı. Mumcu’nun çatlı ve ilişkilerini anlatan yazılarından seçmeler var kitapta. Susurluk ile ilgili soruların da yanıtsız kaldığı günümüzde, yapıt hep güncelliğini koruyacak.
'Bir ülkede, birbiri ardına cinayetler işlenir ve katiller yakalanmazsa, o zaman 'devlet içinde devlet' olduğu yolundaki şüpheler su yüzüne çıkar. Demek oluyor ki polisin yakalamadığı, gücünün yetmediği bazı güç dengeleri bulunmaktadır. Kimdir bunlar? ' (Cumhuriyet, 31 Mayıs 1976, Eşkıyanın Kökü Dışarda...')
'Bu köşede okurlarımı bıktırırcasına 'Ülkü Ocakları'na cinayet silahları veren jandarma yüzbaşılarını' yazdım durdum; kimse kulak asmadı. Bu silahların kayıt sayılarını bile verdim; hiçbir asker ve sivil yönetici bana mısın demedi. Ankara'da Devlet Devlet Mimarlık ve Mühendislik Akademisi öğrencilerinin üzerine Amerikan yapısı ve ordu malı bomba atıldığını yazdım; bu bombanın marka ve sayısını bildirdim, kimse tınmadı. Ne oluyor, kim yönetiyor bu devleti? ' (Cumhuriyet, 27 Kasım 1979, Kim Kaçırdı? ..)
'Abdullah Çatlı, İsviçre'nin Basel kenti savcılığınca uyuşturucu madde kaçakçılığı suçundan aranmaktadır. Fransız polisince aynı suçtan ötürü tutuklanmıştır. Ağca'yı cezaevinden kaçıranların başında Çatlı bulunmaktadır. Çatlı, Bahçelievler'de öldürülen TİP'li 7 gencin katillerinden biridir. Ağca'ya sahte pasaport, Çatlı ve arkadaşlarınca sağlanır. Papa suikastinde kullanılan silahı, Avusturyalı eski naziden satın alan Çatlı'dır. Avrupa'da ülkücülerle Ermeniler'in ortak olduğu uyuşturucu madde kaçakçılığının kilit adamlarından biri yine Çatlı'dır.' (Cumhuriyet, 21 Eylül 1985, Çatlı Kim? ..)
'Bu Abdullah Çatlı'nın, bu Oral Çelik'in ve Ağca'nın ilişkilerini şöyle bir araştırın; hepsinden 'istihbarat örgütü' kokusu çıkar.' (Cumhuriyet, 13 Ekim 1985, İşler Karışık...)
Körfez savaşı sonrasının diplomasisi bir 'bilardo oyunu' gibi oynanıyor. ABD. bilardo sopası ile Irak'ı vuruyor; Irak topu Kürt topuna vuruyor, Kürt topu da Kıbrıs topuna......Türkiye, Kürt-Ermeni-Rum-Avrupa-Amerika kıskacında büyük bir yalnızlığa itiliyor. (Cumhuriyet, 16 Mart 1991, Bilardo...) Bir yanda Türk-İslam sentezi, öte yanda Kürt-İslam sentezi... Günümüzün modası budur.... 1925 yılında Şeyh Sait liderliğindeki ayaklanma,... dinsel görünümlü siyasal amaçlarla sahnelenmemiş miydi? ... Kürtçüler İslamcılara, İslamcılar Kürtçülere yeniden yaklaşıyorlar. (Cumhuriyet, 15 Mart 1991, Kürt-İslam Sentezi...)
'Din de antiemperyalist amaçlar uğruna kullanılmalıdır...'
Peki de, ya emperyalizm? .. Amerikan emperyalizmi yok mu? .. Hani, Amerikan emperyalizmi Ortadoğu'da halkları birbirine düşman ediyordu? ABD, Kürtleri bu çatışmanın dışında mı tutmaya karar verdi? ... Kürt sorunu, ülke topraklarından parçalar kopararak değil, din ve mezhep ayrımlarını silahlı çatışmalarla kö-rükleyerek değil, ABD ve CIA destekli Kürtçülük'le değil, Edirne'den Ardahan'a, Ağrı'dan İzmir'e, Diyarbakır'dan Antalya'ya kadar her yerde 'insan haklarına saygıyla' çözümlenir. (Cumhuriyet, 1 Nisan 1991, Şovenizm ve Militarizm...)
Kürtleri yok saymakla, bu konuda yasak üstüne yasak koymakla sorunların çözülmediği ve çözülmeyeceği anlaşıldı. Kürt sorununun ABD desteği ile çözülmeyeceği, ABD destekli Kürt şovenizminin bölgede yeni yeni sorunlar doğuracağı da anlaşılacaktır. (Cumhuriyet, 10 Mart 1991, Kürt Şovenizmi...) ABD, ayaklanmaları için Kürtlere yeşil ışık yaktı..... Saddam, Kürtlere karşı askeri harekata girişince de, Kürt ayaklanmacılar yalnız bırakıldı....
'Ulusal kurtuluş savaşları, emperyalist devletlere, bu devletlerin istihbarat örgütlerine ve bu devletlerin siyasetlerine güvenilerek yürümez'. (Cumhuriyet, 5 Nisan 1991, Bush Oyunu...)
Uğur MUMCU
(Ortadoğu'da Amerikan Bilardosu) 1 Ocak/16 Mayıs 1991 yazıları...
Askerliğini yapmaya hazırlandığı sırada, orduya hakaret etme savıyla tutuklandı. Pek çok aydınla birlikte, Mamak Askeri Cezaevinde bir yıla yakın kalan Uğur Mumcu, açılan davada 7 yıl hapse mahkûm edildi ancak, kararın Yargıtay'ca bozulmasının ardından serbest bırakıldı.
Sakıncalı Piyade isimli kitabında Mamak'daki anıları ve yargılanma sürecinde mahkemede yaşadıklarını anlatır.
Kendisini zerre kadar yakından ilgilendirmeyen bir konu için bile çıldırıp delirip sinirlenen bu insan, belinde tabancayla dolaşırken birgün kendini ilgilendiren bir konuda neler yapar düşünmek istemiyorum.
Zaten sanırım o da işi kendisi yapmıyor yaptırtıyor.Bknz:Asenanın vurulması, Derya Tunanın vurulması..
Be adam sen koca imparatorsun (!) Bu kız orda yarışmaya gelmiş minnacık bebe daha..Sanki dünyanın en önemli olayıymış gibi ayağa kalkıp hiddetle tükürükler saçarak azarlamanın ne alemi var? Sen o kızın nesisin ki, kimsin ki? Sen mi öğreteceksin sagıyı sevgiyi ona!
Her yıl Haziran ayının üçüncü haftasının Pazar günü kutlanan babalar günü için iki ayrı kaynak gösteriliyor. kimi araştırmacılar tarih belirtmeksizin, batı virginia'da yaşayan john dowdy'nin, annesi öldükten onun yerini alan babası için böyle bir gün kutlanmasını istediğini söylüyor.
Diğer bir kısmı ise, 1910 yılında Washington'daki John Bruce dodd'un, altıncı çocuğunun doğumu sırasında hayatını kaybeden annesinin ardından hayatını çocuklarına adayan babası William Smart'a özel bir gün armağan etmek amacıyla bu fikri ortaya attığını belirtiyorlar.
İddiaların hangisi doğru bilemiyoruz ama, Babalar günü'nün ilk kez 19 haziran 1910'da Washington'ın Spokane kentinde kutlandığı, o tarihten sonra da abd'nin diğer eyaletlerine yayıldığı kesin bilgiler arasında. Resmi başlangıcı ise 1924 yılında, ABD başkanı Calvin Coolidge yaptı ve bu girişimi desteklediğini halkına açıkladı. 1966 yılına gelindiğinde, o dönemin başkanı Lyndon Johnson, her yıl haziran ayının üçüncü pazar gününün Babalar günü olarak kutlanacağını açıklayan bir bildirge yayınladı.
Katoliklerin babalar günü'ne getirdikleri yorum ise bambaşka… Onlar bu kutlamayı dini açıdan ele alıp peygamberleri Hazreti İsa'nın babası anısına, Mart ayının 19'unu St. joseph günü adı altında babalarına armağan ediyorlar. Ülkemizde 80'li yılların sonlarına doğru kabul gören Babalar günü, bu yıl da Haziran ayının üçüncü pazar'ına denk gelen günde kutlanacak.
Cahil ve kötü kalpli devlet başkanlarının, halklarını 'gaza getirerek' yada cahil bırakarak sürüklediği şey.
İnsanlar, halklar savaşmaz, DEVLET'ler savaşır.Savaşların 1 numaralı sorumlusu DEVLET BAŞKANLARIDIR, halklar değil!
Ben hayatımda hiç bir Yunanlıya, İngiliz'e, Kürt'e düşmanlık duymadım.Ama devlet başındakiler kendi çıkarları için, sanki halklar arasında düşmanlık varmış gibi halkı galeyana getirirler.
1892 yılında Hırvatistan’ın Kumrovec bölgesinde Sloven bir anne ve Hırvat bir köylü babanın oğlu olarak doğan TİTO -ya da gerçek adıyla JOSİP BROZ- Birinci Dünya Savaşı sırasında Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ordusunda görev yaptı, savaşta yaralanarak Rusların eline esir düştü. 1917 Rus Devrimine Bolşeviklerin tarafında destek veren Josip Broz, 1918 yılında savaşın bitmesiyle, daha sonra Yugoslavya adını alacak olan, Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı’na döndü. Doğduğu ülke olan Hırvatistan’a dönüş sebebi, yasadışı olarak Komünist Parti’nin örgütlenmesini sağlamaktı. Yakalanarak hapse atıldı ve 1928’den 1934 yılına kadar hapiste kaldı. Hapishane günleri sırasında TİTO takma adını aldı. Hapisten çıktıktan sonra (önce Komüntern ve ardından Komünform adını alan) Komünist Enternasyonal’de görev yapmak için Moskova’ya gitti.
1936 yılında Komünist Parti’yi resmen kurmak için Yugoslavya’ya geri döndü ve 1937’de Yugoslav Komünist Partisi’nin (YKP) Genel Sekreterliği görevini üstlendi.
Nazi Almanyası 1941 yılında hem Yugoslavya’yı hem de SSCB’yi işgal edince TİTO tüm Yugoslavları NAZİlere ve onları destekleyen Faşist Hırvatlara (Ustaşalar) karşı direnmeye çağırdı. 1942 yılında geçici ve Komünist politikaları güden bir hükümet kuran Tito, bu hareketiyle Çetniklerle (Monarşi isteyen aşırı milliyetçi Sırplar) karşı karşıya geldi.
1944 yılında savaşta Almanya’nın karşısında yer alan müttefiklerin de desteğini alan Tito, Mart 1945’te Başbakan seçildi. Yıl sonunda Almanları ülkeden kovmayı başaran Yugoslavlar birleşti ve tüm kontrolü Tito hükümetine devretti. Monarşi’den Demokrasiye geçişle ilgili herhangi bir referandum yapılmadı. Çünkü Tito, ülkeye tek partili sistemi getirmişti.
Tito, 1945 yılından itibaren 35 yıl boyunca Sosyalist Yugoslavya Federasyonu Başkanlığını yaptı. Bu süre zarfında, Soğuk Savaş’ın gerilimli ortamında “Bağlantısızlar Hareketi”ne de öncülük etti. Josip Broz Tito, 4 Mayıs 1980 tarihinde Slovenya’nın başkenti Ljubljana’da hayatını kaybetti.
uğur mumcu
12.05.2004 - 11:30Abdullah ÇATLI nın uyuşturucu kaçakçısı olduğunu yazılarında taa 1985 yılında yazdı.Yani 'Susurluk'tan 11 yıl önce.
uğur mumcu
12.05.2004 - 11:23Cinayet soruşturmasını yürüten savcı Ülkü Coşkun'a 'Mumcu dosyası' hakkında ihmalkar tutumu nedeniyle Adalet bakanlığı tarafından 'disiplin cezası tayini' verildi.
Daha sonra dosyanın verildiği savcı Kemal Ayhan, 26.6.1995 tarihinde EVİNDE ÖLÜ BULUNDU.Savcının ölümünde, ölüm sebebinin tıbben ve hukuken tam, tartışmasız ve şaibesiz ortaya koyacak OTOPSİ YAPILMADI.
Bu konu hakkında Güldal Mumcunun DGM savcılığına yazdığı dilekçe için: http://www.umag.org.tr/pdf/dilekce1.jpg
mafya
12.05.2004 - 11:02Abdullah Çatlı, Tevfik Ağansoy, İbrahim Tatlıses, Çakıcı, Dündar Kılıç...
abdullah çatlı
12.05.2004 - 10:59Saklı Devletin Güncesi 'Çatlı vs.'
1990’ın ortalarında Susurluk kazasıyla adı birdenbire başlıklara geçen Abdullah Çatlı’yı toplum Uğur Mumcu’nun yazılarından tanımıştı. “Çatlı Kim? ” diye sormuştu, daha 1985’te. Kim olduğunu belgelemeye çalışmıştı. Mumcu’nun çatlı ve ilişkilerini anlatan yazılarından seçmeler var kitapta. Susurluk ile ilgili soruların da yanıtsız kaldığı günümüzde, yapıt hep güncelliğini koruyacak.
'Bir ülkede, birbiri ardına cinayetler işlenir ve katiller yakalanmazsa, o zaman 'devlet içinde devlet' olduğu yolundaki şüpheler su yüzüne çıkar. Demek oluyor ki polisin yakalamadığı, gücünün yetmediği bazı güç dengeleri bulunmaktadır. Kimdir bunlar? ' (Cumhuriyet, 31 Mayıs 1976, Eşkıyanın Kökü Dışarda...')
'Bu köşede okurlarımı bıktırırcasına 'Ülkü Ocakları'na cinayet silahları veren jandarma yüzbaşılarını' yazdım durdum; kimse kulak asmadı. Bu silahların kayıt sayılarını bile verdim; hiçbir asker ve sivil yönetici bana mısın demedi. Ankara'da Devlet Devlet Mimarlık ve Mühendislik Akademisi öğrencilerinin üzerine Amerikan yapısı ve ordu malı bomba atıldığını yazdım; bu bombanın marka ve sayısını bildirdim, kimse tınmadı. Ne oluyor, kim yönetiyor bu devleti? ' (Cumhuriyet, 27 Kasım 1979, Kim Kaçırdı? ..)
'Abdullah Çatlı, İsviçre'nin Basel kenti savcılığınca uyuşturucu madde kaçakçılığı suçundan aranmaktadır. Fransız polisince aynı suçtan ötürü tutuklanmıştır. Ağca'yı cezaevinden kaçıranların başında Çatlı bulunmaktadır. Çatlı, Bahçelievler'de öldürülen TİP'li 7 gencin katillerinden biridir. Ağca'ya sahte pasaport, Çatlı ve arkadaşlarınca sağlanır. Papa suikastinde kullanılan silahı, Avusturyalı eski naziden satın alan Çatlı'dır. Avrupa'da ülkücülerle Ermeniler'in ortak olduğu uyuşturucu madde kaçakçılığının kilit adamlarından biri yine Çatlı'dır.' (Cumhuriyet, 21 Eylül 1985, Çatlı Kim? ..)
'Bu Abdullah Çatlı'nın, bu Oral Çelik'in ve Ağca'nın ilişkilerini şöyle bir araştırın; hepsinden 'istihbarat örgütü' kokusu çıkar.' (Cumhuriyet, 13 Ekim 1985, İşler Karışık...)
ırak savaşı
12.05.2004 - 10:53Körfez savaşı sonrasının diplomasisi bir 'bilardo oyunu' gibi oynanıyor. ABD. bilardo sopası ile Irak'ı vuruyor; Irak topu Kürt topuna vuruyor, Kürt topu da Kıbrıs topuna......Türkiye, Kürt-Ermeni-Rum-Avrupa-Amerika kıskacında büyük bir yalnızlığa itiliyor. (Cumhuriyet, 16 Mart 1991, Bilardo...) Bir yanda Türk-İslam sentezi, öte yanda Kürt-İslam sentezi... Günümüzün modası budur.... 1925 yılında Şeyh Sait liderliğindeki ayaklanma,... dinsel görünümlü siyasal amaçlarla sahnelenmemiş miydi? ... Kürtçüler İslamcılara, İslamcılar Kürtçülere yeniden yaklaşıyorlar. (Cumhuriyet, 15 Mart 1991, Kürt-İslam Sentezi...)
'Din de antiemperyalist amaçlar uğruna kullanılmalıdır...'
Peki de, ya emperyalizm? .. Amerikan emperyalizmi yok mu? .. Hani, Amerikan emperyalizmi Ortadoğu'da halkları birbirine düşman ediyordu? ABD, Kürtleri bu çatışmanın dışında mı tutmaya karar verdi? ... Kürt sorunu, ülke topraklarından parçalar kopararak değil, din ve mezhep ayrımlarını silahlı çatışmalarla kö-rükleyerek değil, ABD ve CIA destekli Kürtçülük'le değil, Edirne'den Ardahan'a, Ağrı'dan İzmir'e, Diyarbakır'dan Antalya'ya kadar her yerde 'insan haklarına saygıyla' çözümlenir. (Cumhuriyet, 1 Nisan 1991, Şovenizm ve Militarizm...)
Kürtleri yok saymakla, bu konuda yasak üstüne yasak koymakla sorunların çözülmediği ve çözülmeyeceği anlaşıldı. Kürt sorununun ABD desteği ile çözülmeyeceği, ABD destekli Kürt şovenizminin bölgede yeni yeni sorunlar doğuracağı da anlaşılacaktır. (Cumhuriyet, 10 Mart 1991, Kürt Şovenizmi...) ABD, ayaklanmaları için Kürtlere yeşil ışık yaktı..... Saddam, Kürtlere karşı askeri harekata girişince de, Kürt ayaklanmacılar yalnız bırakıldı....
'Ulusal kurtuluş savaşları, emperyalist devletlere, bu devletlerin istihbarat örgütlerine ve bu devletlerin siyasetlerine güvenilerek yürümez'. (Cumhuriyet, 5 Nisan 1991, Bush Oyunu...)
Uğur MUMCU
(Ortadoğu'da Amerikan Bilardosu) 1 Ocak/16 Mayıs 1991 yazıları...
ırak savaşı
12.05.2004 - 10:50Batı, Saddam olmasa da bir başka Saddam yaratıp bugün sağlamaya çalıştığı egemenliğini yine kurardı. (Uğur MUMCU - 20 Ocak 1993)
uğur mumcu
12.05.2004 - 10:34Askerliğini yapmaya hazırlandığı sırada, orduya hakaret etme savıyla tutuklandı. Pek çok aydınla birlikte, Mamak Askeri Cezaevinde bir yıla yakın kalan Uğur Mumcu, açılan davada 7 yıl hapse mahkûm edildi ancak, kararın Yargıtay'ca bozulmasının ardından serbest bırakıldı.
Sakıncalı Piyade isimli kitabında Mamak'daki anıları ve yargılanma sürecinde mahkemede yaşadıklarını anlatır.
ibrahim tatlıses
12.05.2004 - 10:22Kendisini zerre kadar yakından ilgilendirmeyen bir konu için bile çıldırıp delirip sinirlenen bu insan, belinde tabancayla dolaşırken birgün kendini ilgilendiren bir konuda neler yapar düşünmek istemiyorum.
Zaten sanırım o da işi kendisi yapmıyor yaptırtıyor.Bknz:Asenanın vurulması, Derya Tunanın vurulması..
ibrahim tatlıses
12.05.2004 - 10:19İbrahim Bala isimli yarışmacının sonuncu olması üzerine 'Ben İbrahimi sonuncu yapan halka şarkı söylemem' deyip halka saygısını(!) göstermiş kişi.
ibrahim tatlıses
12.05.2004 - 10:15Be adam sen koca imparatorsun (!) Bu kız orda yarışmaya gelmiş minnacık bebe daha..Sanki dünyanın en önemli olayıymış gibi ayağa kalkıp hiddetle tükürükler saçarak azarlamanın ne alemi var? Sen o kızın nesisin ki, kimsin ki? Sen mi öğreteceksin sagıyı sevgiyi ona!
ibrahim tatlıses
12.05.2004 - 10:15Kızı yaşındaki yarışmacıya kendinden geçercesine nefret ve şiddetle bağırıp çağırıp saçma sapan laflar eden zır cahil insan.
babalar günü
12.05.2004 - 10:02Her yıl Haziran ayının üçüncü haftasının Pazar günü kutlanan babalar günü için iki ayrı kaynak gösteriliyor. kimi araştırmacılar tarih belirtmeksizin, batı virginia'da yaşayan john dowdy'nin, annesi öldükten onun yerini alan babası için böyle bir gün kutlanmasını istediğini söylüyor.
Diğer bir kısmı ise, 1910 yılında Washington'daki John Bruce dodd'un, altıncı çocuğunun doğumu sırasında hayatını kaybeden annesinin ardından hayatını çocuklarına adayan babası William Smart'a özel bir gün armağan etmek amacıyla bu fikri ortaya attığını belirtiyorlar.
İddiaların hangisi doğru bilemiyoruz ama, Babalar günü'nün ilk kez 19 haziran 1910'da Washington'ın Spokane kentinde kutlandığı, o tarihten sonra da abd'nin diğer eyaletlerine yayıldığı kesin bilgiler arasında. Resmi başlangıcı ise 1924 yılında, ABD başkanı Calvin Coolidge yaptı ve bu girişimi desteklediğini halkına açıkladı. 1966 yılına gelindiğinde, o dönemin başkanı Lyndon Johnson, her yıl haziran ayının üçüncü pazar gününün Babalar günü olarak kutlanacağını açıklayan bir bildirge yayınladı.
Katoliklerin babalar günü'ne getirdikleri yorum ise bambaşka… Onlar bu kutlamayı dini açıdan ele alıp peygamberleri Hazreti İsa'nın babası anısına, Mart ayının 19'unu St. joseph günü adı altında babalarına armağan ediyorlar. Ülkemizde 80'li yılların sonlarına doğru kabul gören Babalar günü, bu yıl da Haziran ayının üçüncü pazar'ına denk gelen günde kutlanacak.
20 HAZİRAN 2004 Pazar
Büyük Ortadoğu Projesi (bop)
12.05.2004 - 09:56Daha Büyük ABD/İsrail Projesi.
Büyük Ortadoğu Projesi (bop)
12.05.2004 - 09:56içerisinde olmamızı sağlayan imzalar 1950 li yıllarda menderes ilk dış borcu aldığında atılmıştır.Bakınız: M.Emin Değer(Oltadaki balık:Türkiye)
İlluminati
11.05.2004 - 15:57İlluminati hakkında dünya üzerinde bir çok kitap yazılmıştır, hatta alaya alan tişörtler dahi vardır: http://www.skatopia.org/shirtIllum.asp
uğur mumcu
11.05.2004 - 14:51Herkesin, 'Onlarca gazeteci-yazar-araştırmacı varken neden içlerinden Uğur Mumcu öldürüldü acaba? ' diye sorması ve mutlaka eserlerini okuması gerkir.
Yazdıkları bugün bile haala geçerliliğini koruyor.
mustafa kemal atatürk
11.05.2004 - 12:22http://f16.parsimony.net/forum28507/%20messages/55606.htm
savaş
11.05.2004 - 11:26geçmişteki savaşların çoğu din ve milliyet savaşlarıydı.Günümüzde sadece 2 taraf kaldı, İYİLER v KÖTÜLER.
savaş
11.05.2004 - 11:24Cahil ve kötü kalpli devlet başkanlarının, halklarını 'gaza getirerek' yada cahil bırakarak sürüklediği şey.
İnsanlar, halklar savaşmaz, DEVLET'ler savaşır.Savaşların 1 numaralı sorumlusu DEVLET BAŞKANLARIDIR, halklar değil!
Ben hayatımda hiç bir Yunanlıya, İngiliz'e, Kürt'e düşmanlık duymadım.Ama devlet başındakiler kendi çıkarları için, sanki halklar arasında düşmanlık varmış gibi halkı galeyana getirirler.
sosyalizm
11.05.2004 - 10:50Tito, Fidel Castro, Attila İlhan...
tito
11.05.2004 - 10:48Sovyet tarzı Sosyalizme karşı çıktı.
tito
11.05.2004 - 10:48Stalin in SSCB'ne kafa tutan adam.
tito
11.05.2004 - 10:47Yugoslavya tarihi boyunca sadece Onun zamanında savaş yaşamadı.
tito
11.05.2004 - 10:451892 yılında Hırvatistan’ın Kumrovec bölgesinde Sloven bir anne ve Hırvat bir köylü babanın oğlu olarak doğan TİTO -ya da gerçek adıyla JOSİP BROZ- Birinci Dünya Savaşı sırasında Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ordusunda görev yaptı, savaşta yaralanarak Rusların eline esir düştü. 1917 Rus Devrimine Bolşeviklerin tarafında destek veren Josip Broz, 1918 yılında savaşın bitmesiyle, daha sonra Yugoslavya adını alacak olan, Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı’na döndü. Doğduğu ülke olan Hırvatistan’a dönüş sebebi, yasadışı olarak Komünist Parti’nin örgütlenmesini sağlamaktı. Yakalanarak hapse atıldı ve 1928’den 1934 yılına kadar hapiste kaldı. Hapishane günleri sırasında TİTO takma adını aldı. Hapisten çıktıktan sonra (önce Komüntern ve ardından Komünform adını alan) Komünist Enternasyonal’de görev yapmak için Moskova’ya gitti.
1936 yılında Komünist Parti’yi resmen kurmak için Yugoslavya’ya geri döndü ve 1937’de Yugoslav Komünist Partisi’nin (YKP) Genel Sekreterliği görevini üstlendi.
Nazi Almanyası 1941 yılında hem Yugoslavya’yı hem de SSCB’yi işgal edince TİTO tüm Yugoslavları NAZİlere ve onları destekleyen Faşist Hırvatlara (Ustaşalar) karşı direnmeye çağırdı. 1942 yılında geçici ve Komünist politikaları güden bir hükümet kuran Tito, bu hareketiyle Çetniklerle (Monarşi isteyen aşırı milliyetçi Sırplar) karşı karşıya geldi.
1944 yılında savaşta Almanya’nın karşısında yer alan müttefiklerin de desteğini alan Tito, Mart 1945’te Başbakan seçildi. Yıl sonunda Almanları ülkeden kovmayı başaran Yugoslavlar birleşti ve tüm kontrolü Tito hükümetine devretti. Monarşi’den Demokrasiye geçişle ilgili herhangi bir referandum yapılmadı. Çünkü Tito, ülkeye tek partili sistemi getirmişti.
Tito, 1945 yılından itibaren 35 yıl boyunca Sosyalist Yugoslavya Federasyonu Başkanlığını yaptı. Bu süre zarfında, Soğuk Savaş’ın gerilimli ortamında “Bağlantısızlar Hareketi”ne de öncülük etti. Josip Broz Tito, 4 Mayıs 1980 tarihinde Slovenya’nın başkenti Ljubljana’da hayatını kaybetti.
Toplam 1733 mesaj bulundu