F Adlı Üyenin Nedir Yazıları - Antoloji.com

  • Recep Tayyip Erdoğan

    03.06.2004 - 15:20

    TAYYİP ERDOĞAN VE ABD BAĞLANTILARI...
    Ayrılmaz üçlü: Yahudi lobisi, Fethullah ve Tayyip... Jak Kamhi'nin talimatıyla Fethullah Gülen'in gazetesi Zaman'da, Yahudi cemaatinin lideri Bensiyon Pinto ile röportaj yapıldı ve Erdoğan övüldü. Oğul Kamhi de, Erdoğan'ın kurmaylarıyla yakın ilişki içinde.

    Güvenilir kaynaklardan ulaşan bilgi şöyle: 'Tayyip Erdoğan'ı Amerika'ya götüren ve oradaki bağlantıları kuran kişi Jak Kamhi'dir. Kamhi, Amerika'da Irak'a saldırıyı savunan 'Şahinler'in Türkiye'deki ayağıdır. 'Şahinler'in bağlantılarını düzenleyen isim ise Morton Abramowitz'dir. Tayyip'le TÜSİAD arasında bağlatıyı kuran kişi de Bülent Eczacıbaşı'dır.' AKP programı ve seçim bildirgesinde, ABD'ye sıcak mesajlar veren bölümlerin bulunması, Irak konusunda yöneticilerin Amerika gibi 'Bağdat'taki rejim değişmeli. Irak'ın toprak bütünlüğü böyle korunur' anlayışını savunması, AKP'nin ABD'yle ilişkilerini açığa seren olgulardan.

    Amerika'dan AKP'ye önemli bir destek de, Beyaz Saray'a ve Yahudi lobisine yakınlığıyla bilinen Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi (CSIS) 'nde Türkiye'nin iç ve dış sorunlarını inceleyen 'Türkiye Projesi'nin başında bulunan isim, Bülent Alirıza'dan geldi. Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin yayın organı Turkıshtıme dergisinin Eylül sayısına konuşan Alirıza, 'AKP iktidarında, Türkiye-ABD ilişkileri nasıl olur? ' sorusuna şu yanıtı vermiş: 'AKP lideri Tayyip Erdoğan Washington'daydı. Ocak'ta CSIS'e konuştu ve partisinin ABD'ye muhalif olmadığını net bir şekilde ortaya koydu.'
    Yahudi lobisinin ve Beyaz Saray'ın desteğini alan AKP ve Erdoğan'la ilgili önemli bir bilgi de, AKP'nin içinden ve dışından isimler tarafından şöyle aktarıldı: 'AKP projesi, bir Yahudi projesidir. Destekçilerine bakın: ABD gladyosunun beyni UNIP, ABD Ulusal Güvenlik Örgütü, Yahudi Millî Güvenlik İşleri Enstitüsü JINSA, Amerikan Yahudi Komitesi, TÜSİAD, 500. Yıl Vakfı, Fethullah Gülen. 16- 17 Şubat 2002 tarihinde Fethullah Gülen'in gazetesi Zaman'da çıkan Yahudi cemaati lideri Bensiyon Pinto ile yapılan röportaj, AKP'nin ve Erdoğan'ın desteğini nereden aldığını açıkça gösteriyor.'

    16- 17 Şubat 2002'de Zaman gazetesi yazarı Nuriye Akman, Yahudi cemaatinin lideri Bensiyon Pinto ile görüştü. Akman, Pinto'ya şu soruyu yöneltti: 'Amerika'daki Yahudi lobisinin Tayyip Erdoğan'a gösterdiği samimiyeti ve ılımlı İslam'a karşı esnekliklerini nasıl değerlendiriyorsunuz? ' Pinto şu yanıtı verdi: 'Türkiye Cumhuriyeti'ne faydalı olabilecek her işin yanındayız. Sayın Tayyip Erdoğan, Jewish (Yahudi) lobiye partisinin programını anlatmıştır. Onlar da onu dinlemiştir. İslam'ın dünyada çok mühim bir rol oynadığına inanıyorum. Buna bütün dünya inanıyor. Eğer bu misyonu Sayın Tayyip Erdoğan yükleniyorsa ve bunu yapacaksa böyle söylemleri hakikaten dünyanın desteklemesinde fayda var.' Pinto, röportajında Fethullah Gülen'i de övüyor: 'Yıllardan beri cemaatimize mensup din adamları ve dinler arasındaki diyaloga önem veren cemaat mensuplarımız, muhtelif faaliyet, toplantı ve Tv programlarında karşılaştıkları, diyaloga girdikleri özellikle Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı üyeleri tarafından davet edildi. Sayın Fethullah Gülen ile de ilk temaslar bu şekilde sağlandı. Dinlerarası diyalogun gelişmesinde önemli rol oynayan Sayın Fethullah Gülen ile yapılan bazı temaslar sonrasında cemaat yetkililerimiz ile birçok din adamımız iftar yemeklerine ve muhtelif toplantılara davet edildi. Bu görüşmeler farklı dinden olan kişilerin birbirlerini daha yakından tanımalarını sağladı.'

    Nuriye Akman'ın Bensiyon Pinto'yla röportaj yapmasını sağlayan isim 500. Yıl Vakfı Başkanı Jak Kamhi. Oğul Cefi Kamhi de, AKP'nin önemli destekçisi ve AKP kurmaylarıyla bağlantıları var.

    Oğul Kamhi'nin, Tayyip Erdoğan'ın kurmay kadrosundan şu isimlerle görüştüğüne dikkat çekiliyor: Abdülkadir Aksu, Ali Coşkun, Cemil Çiçek ve Nevzat Yalçıntaş. Bu isimlerin partide en 'fanatik' Yahudi savunucuları oldukları belirtiliyor. Çiçek'in özel bir toplantıda yakın çevresine, 'Bir İsrail gerçeği var. Türkiye- İsrail arasındaki işbirliği geliştirilmelidir' dediğine, AKP'nin ekonomi kurmayı Ali Coşkun'un da, 'Ortadoğu'da çözüm, İsrail'den geçiyor' saptamasında bulunduğuna işaret ediliyor.

    Erdoğan'ın, ABD ve Yahudi lobisiyle ilişkisi sekiz yıl önce başladı. İlk işareti 1994 yılında Hürriyet'te Ertuğrul Özkök verdi. Özkök'ün köşesinden Morton Abramowitz, 'Kravatlı, daha şehirli görünen Tayyip Erdoğan'ı Erbakan'a tercih ederiz' demişti. Tarih 15 Ekim 1996. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan, makamında 'önemli' bir misafir ağırlıyor. Konuk, ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi Morton Abramowitz. Abramowitz görüşmede Erdoğan'a, 'Siz burayı (İstanbul) yönetip yıldınızı parlatabildiğinize göre, Türkiye için de çok şey yapabilirsiniz' demişti. Liderlik için yeşil ışık yakan isim, Carnegie Endowment Başkanı ve ABD Dışişleri İstihbarat ve Araştırma Müsteşar Yardımcısı'ydı. Abramowitz'in diğer bir özelliği de, Kuzey Irak ve Kürt meselesi üzerinde aktif diplomasi yürütmesiydi.

    Tayyip Erdoğan'ın son dönemde yanında olmayan ama 1999'da aktif çalışan arkadaşı Münci İnci'ydi. Özal'ın yakınındaki isimlerden ve Fethullah Gülen'e yakınlığıyla bilinen avukat İnci, 24 Ekim 1999'da evinde bir 'brunch' verdi. 'Brunch'a ilginç bir isim de katılmıştı: ABD İstanbul Konsolos Yardımcısı Kate Schertz.

    AKP ve Erdoğan'ın, ABD'ye uzanan basamaklarından biri de, TÜSİAD'dan aldığı destekti. Tarih 26 Ekim 1999'du ve TÜSİAD Yönetim Kurulu üyesi Bülent Eczacıbaşı'nın evinde bir yemek vardı. Yemeğe şu isimler katılmıştı: Feyyaz Berker, Tuncay Özilhan, Korkmaz İlkorur, Erdoğan Gönül, Can Paker ve Cüneyt Zapsu. Erdoğan'a o yemekte 'demokratikleşme ve Batı'yla ilgili' projelerini sunma fırsatı verildi. 17 Eylül 2002'de TÜSİAD Başkanı Tuncay Özilhan'ın CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a, 'TÜSİAD bir CHP-AKP koalisyonunu destekliyor' demesinin de altında bu buluşma yatıyordu.
    Erdoğan'ın ABD ziyaretleri de, basamakları tırmanmasında önemli roller oynadı. AKP Genel Başkanı, 17-21 Nisan 1995, 17-22 Kasım 1996, 20-23 Aralık 1996, 26 Mart 1998 ve 16 Temmuz 2000 tarihlerinde ABD ziyaretlerinde bulundu. 2001 yılında yapacağı bir ziyareti de iptal etti. En son Şubat 2002'de Amerika'daydı. Erdoğan bu ziyaretlerde, Yahudi lobisiyle görüşmeler yaptı. ABD'nin Türkiye masası şefleri tarafından ağırlandı. CIA'nın Kürt Masası şefi Henri Barkey, 'Ilımlı İslam'ın isim babası Graham Fuller, Karanlıklar Prensi Richard Perle bu isimlerin başındaydı. Erdoğan, AKP'yi kurmadan bir ay önce, 4 Temmuz 2001'de, ABD'nin bağımsızlık gününe özel davetle katıldı.

    Tayyip Erdoğan'ın İsrail Büyükelçisi David Sultan'la 18 Temmuz 2001'de görüşmesi de önemli bir gelişmeydi. Büyükelçi Sultan, Türkiye'ye geleli daha bir ay olmuştu ama Erdoğan'la hemen buluşmayı ihmal etmedi. Erdoğan'ın, AKP Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Gül tarafından da doğrulanan Anti Defamation League (ADL) örgütünün başkanı Abraham Foxman ile görüşmesi de parti kurulmadan önce kamuoyuna bomba gibi düşmüştü.

    ADL, Yahudilik karşıtı tüm bilgi ve enformasyona karşı 'karşı enformasyon' üreten bir örgüt. Buluşmada, Foxman, Erdoğan'a, 'Sizi uzun zamandan bu yana izliyoruz. Görüşleriniz önemli' demişti. Ama Erdoğan bu görüşmenin basına yansımasını istememişti. Görüşmeyi basına sızdıran parti içindeki rakibi Abdullah Gül oldu.
    'İkili koalisyon üçlü koalisyondan iyidir.' Bu yanıt, Rahmi Koç tarafından Aydınlık muhabirine 22 Eylül 2002'de TÜSİAD'ın Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı'nda şu soru üzerine verildi: 'Rahmi Koç, AKP- CHP koalisyonuna nasıl bakıyor? ' Dünyanın en önemli örgütlenmesi CFR (Dış İlişkiler Konseyi) 'nin Türkiye temsilcisi olan Rahmi Koç, 2001 Ağustos'unun başında Tayyip Erdoğan'ı suçluyor ve '1 milyar doları varmış. Nasıl biriktirdilerse' diyordu. Fakat bir hafta sonra Koç grubundan yazılı açıklama yapıldı: 'Yanlış anlama var.' Ardından Erdoğan'ın oğlu Ahmet Burak'ın nikâhında Mustafa Koç aileyi temsilen bulundu.
    AKP 14 Ağustos 2001'de kuruldu. Amerika ve Türkiye'deki acenteleri AKP'yi desteklediler. Yıllarca anti-İsrail kampanyalarıyla tabana hitap eden Tayyip Erdoğan ve ekibi bugün ABD'nin Ortdaoğu'daki emperyal gücü olmak için çabalıyor. ABD de desteğini açıkça veriyor. AKP'nin programında ve seçim bildirgesinde ABD'yle ilişkiler şöyle anlatıldı: 'ABD ile uzun yıllardan beri savunma ağırlıklı olan işbirliğini devam ettirecek ve bu işbirliği ekonomi, yatırım, bilim ve teknoloji alanlarına yaygınlaştırılacaktır.'

    http://www.haberobjektif.net/dosyalar/golgeadam/tayyipab.htm

  • emperyalizm

    02.06.2004 - 17:55

    http://www.haberobjektif.net/dosyalar/golgeadam/tayyipab.htm

  • Recep Tayyip Erdoğan

    02.06.2004 - 17:47

    28 Ocak2003’te Beyaz Saray’da Büyük Patron’la bir araya geldi. Tayyip Erdoğan tabii ki Kasımpaşa kadar olmamak kaydıyla Amerika’yı iyi bilir. Çünkü çok sık gidip gelmişliği var. Son 10 yıldır neredeyse ihmal ettiği yıl yok. Hatta bazı yıllar iki defa gitmiş.
    Nisan 1995, Kasım 1996, Aralık 1996, Mart 1998, Temmuz 2000, Temmuz 2001 ve Şubat 2002.(Kurmaylarının ziyaretleri hariç)

    Temmuz 2000’deki Amerika Jewish Commitee’nin (Amerikan Yahudi Komitesi) özel davetlisi olarak. Bu yıl(2004) kendisine Cesaret Ödülü veren komite.

    Temmuz 2001’deki ise Amerikanın Kuruluş Yıldönümünü kutlamalarına 'özel davetli' olarak...Ve 2004 te Başbakan olarak.

  • akp

    02.06.2004 - 16:55

    Bugün AKP'nin Bazı milletvekilleri:
    MEHMET ÖZYOL:Refah Partisi ve Fazilet Partisi Kurucu Üyesi
    İSMAİL ALPTEKİN:Fazilet Partisi Kurucu Genel Başkanlığı-Adalet ve Kalkınma Partisi Kurucu Üyesi
    AHMET UZER:MÜSİAD Üyesi - Fazilet Partisi ve Adalet ve Kalkınma Partisi Kurucu Üyesi
    İLYAS ARSLAN:Yimpaş Holding Yönetim Kurulu Üyesi, Başkanvekili, Genel Müdürü - Fazilet Partisi ve Adalet ve Kalkınma Partisi Kurucu Üyesi

  • tuncay özkan

    02.06.2004 - 16:24

    Kaliteli bir Haber Portalı var.(www.TuncayOzkan.com) İNTERNETTE HABER edinilmek isteniyorsa ntvmsnbc ile birlikte ziyaret edilmesi gereken yerlerin başında.

  • Recep Tayyip Erdoğan

    02.06.2004 - 16:11

    Necmettin Erbakan Amerika'ya uzak durduğu için Amerika onu iktidardan aldı. Ama Tayyip Erdoğan daha iktidar olmadan Amerika'ya gitti. 'Amerika ile birlikte yürüme gereği' olduğunu belirtti. TAYYİP Erdoğan Amerika'dan fazla 'Amerikancı' bir politika izledi. Bizzat Abdullah Gül, Irak'ta Amerikan işgaline karşı çıkan Iraklılara 'terörist' dedi. RTE de üstü kapalı olarak bunu söyledi.

  • akp

    02.06.2004 - 16:11

    Necmettin Erbakan Amerika'ya uzak durduğu için Amerika onu iktidardan aldı. Ama Tayyip Erdoğan daha iktidar olmadan Amerika'ya gitti. 'Amerika ile birlikte yürüme gereği' olduğunu belirtti. TAYYİP Erdoğan Amerika'dan fazla 'Amerikancı' bir politika izledi. Bizzat Abdullah Gül, Irak'ta Amerikan işgaline karşı çıkan Iraklılara 'terörist' dedi. RTE de üstü kapalı olarak bunu söyledi.

  • nato

    02.06.2004 - 15:44

    'İstanbul NATOya kapılarını kapatıyor' metnini Dr. Hüseyin Hatemi (İÜ Hukuk Fakültesi) ,Coşkun Aral (fotoğraf sanatçısı) , Ataol Behramoğlu (şair) , Deniz Türkali (sanatçı) , Bekir Coşkun (gazeteci) , Nejat Yavaşoğulları (Bulutsuzluk özlemi-müzisyen) ,Rahmi Saltuk (müzisyen) , Sunay Akın (şair) , Tarık Akan (sinema sanatçısı) , Tuncel Kurtiz (sinema sanatçısı) ,Vedat Özdemiroğlu (yazar) , Vedat Sakman (müzisyen) gibi sanatçı ve yazarlar da imzaladılar.

  • türkiye komünist partisi

    02.06.2004 - 15:43

    TKP'nin 'İstanbul NATOya kapılarını kapatıyor' metnini Dr. Hüseyin Hatemi (İÜ Hukuk Fakültesi) ,Coşkun Aral (fotoğraf sanatçısı) , Ataol Behramoğlu (şair) , Deniz Türkali (sanatçı) , Bekir Coşkun (gazeteci) , Nejat Yavaşoğulları (Bulutsuzluk özlemi-müzisyen) ,Rahmi Saltuk (müzisyen) , Sunay Akın (şair) , Tarık Akan (sinema sanatçısı) , Tuncel Kurtiz (sinema sanatçısı) ,Vedat Özdemiroğlu (yazar) , Vedat Sakman (müzisyen) gibi sanatçı ve yazarlar da imzaladılar.

  • nato

    02.06.2004 - 15:30

    28-29 Haziran'da İstanbulda yapılacak NATO Zirvesi:
    Zirve sırasında ABD Başkanı Bush başta olmak üzere, birçok emperyalist ülkenin lideri ülkemize gelecektir. Bu kişiler Irak'ta sürmekte olan işgalin siyasi ve insani sorumluluğunu taşımaktadırlar. İşgalcileri ve katilleri memleketimizde görmek istemiyoruz.

    Zirve sırasında bir başka emperyalist örgütün, Avrupa Ordusu'nun kuruluşu da değerlendirilecektir. Avrupa Ordusu başka birçok halkı olduğu gibi, ülkemiz insanlarını da tehdit eden bir kuruluştur. NATO ile beraber Avrupa Ordusu'nu da istemiyoruz.

    Zirve sırasında sermaye sınıfının artan saldırıları karşısında emekçi örgütlerinin direnişinin nasıl zayıflatılacağı ve geniş halk yığınlarının nasıl pasifize edileceği de tartışılacaktır. NATO sömürü devam etsin, yoksulluk, işsizlik ve açlıkla karşı karşıya kalan milyarlarca kişi bugünkü dünya düzenine boyun eğsin diye faaliyet göstermektedir. Bu faaliyetlerin İstanbul'da planlanmasını istemiyoruz.

    Zirve sırasında Türkiye'nin Afganistan'a asker yollaması için yürütülen çalışmalar da sonuçlandırılacaktır. Türkiye'nin Irak'a asker göndermesi, kamuoyunun tepkisi ve Irak'taki çeşitli siyasi odakların itirazı nedeniyle gerçekleşmemişti. Şimdi yine ABD tarafından işgale uğrayan bir ülkeye, Afganistan'a binlerce asker yollanması gündemdedir. Asker yollanmasını da, bu gündemle toplantı yapılmasını da istemiyoruz.

    Zirve sırasında NATO'nun genişleme süreci gözden geçirilecek, önemli kararlar alınacaktır. Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı dağılalı on yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen, NATO dağılmak bir yana, daha da güçlendirilmektedir. Emperyalist ülkelerin eli kanlı örgütünün genişlemesini ve buna ilişkin tartışmaların Türkiye'de yapılmasını istemiyoruz.

    Zirve sırasında İstanbul'un birçok meydanı, cadde ve sokağı İstanbullulara kapatılacak, 'terörle mücadele' bahanesi ile en temel özgürlükler kısıtlanacaktır. Özgürlüklerin baş düşmanı emperyalist ülkelerin liderleri rahat edecek diye kendi ülkemizde bir kez daha horlanmak istemiyoruz.

    Zirve sırasında Irak'taki işgalci güçlerin yeni stratejisi de tartışılacaktır. Her geçen gün daha da güçlenen direniş, ABD emperyalizmini yeni yöntem ve politikalar aramaya itmiştir. İstanbul'un bu yöntem ve politikaların ayrıntılandırıldığı kent olmasını istemiyoruz.

    Zirve sırasında ülkemiz başta CIA olmak üzere, emperyalist istihbarat örgütü elemanları tarafından istila edilecektir. Geçmişte bu toplantıların öncesi ve sonrasında yabancı istihbarat örgütlerinin önayak olduğu sayısız operasyon yapılmış, çok sayıda kişi öldürülmüş veya gözaltına alınmıştır. İstihbarat örgütleri bu tür toplantıları yıkıcı faaliyetler için kullanmaktadırlar. Emperyalist ajanları sokaklarımızda istemiyoruz.

  • Recep Tayyip Erdoğan

    02.06.2004 - 15:22

    Cüneyt Arcayürek'in tabiriyle, RTE.

  • avrupa birliği

    02.06.2004 - 15:15

    AB, merkezinde Almanya'nın bulunduğu uluslararası emperyalist bir organizasyondur. AB ülkeleri yalnızca pazarlarını genişletmeye ve kârlarını arttırmaya uğraşmıyorlar. Bu amaçlarını askeri olarak da güvence altına almayı ihmal etmiyorlar. NATO yetmiyormuş gibi, ABD'nin dev silah makinası yetmiyormuş gibi, dünyanın onlarca sanayileşmeye, gelişmeye aç kalmış ülkesinde mali kaynakların silaha yatırılması yetmiyormuş gibi, şimdi bir de Avrupa Ordusu geliştiriliyor.

  • Recep Tayyip Erdoğan

    02.06.2004 - 15:06

    Eskiden Talibancı'ların önünde diz çökerdi, şimdi Bush'un.

  • akp

    02.06.2004 - 15:04

    Türkiye'de siyasal islam da büyük ölçüde Amerikancı dır. Ülkemizin Amerikancı dokusunun en ilginç ve tartışılması gereken özelliklerinden birisi budur. Bugün müslüman nüfusun yaşadığı bir coğrafyada (özellikle Irak, Filistin ve Afganistan'da) ABD deliler gibi saldırırken islamcı gelenekten gelen bir partinin iktidarının (AKP) en Amerikancı politikalara imza atabilmesi ve türban konusunda sokağa dökülenlerin ancak pek küçük bir bölümünün ABD'ye karşı yapılan gösterilere katılması, bunun kanıtıdır.

  • akp

    02.06.2004 - 15:00

    AKP'nin gericiliği ve kişiliksizliği ile, emperyalist ülkelerin 'mümkün olduğunca diz çöken bir Türkiye' arzusu bütünüyle çakışmıştır. Washington'a göre 'ılımlı islamcı'lar daha teslimiyetçidirler.

  • türkiye komünist partisi

    02.06.2004 - 13:44

    internet sitesinden...
    SORU: TKP ittifaklara katılmadı. Solun bölünmüşlüğü ve ittifaklar konusunda ne düşünüyorsunuz?
    CEVAP: İttifaklar siyasetin içeriğini gölgeleyip ilkeleri önüne geçmeye başlıyorsa yanlıştır. TKP milletvekili koltuğundan daha fazla önem verdiği ilkelere sahip olduğu için ittifaklara başından itibaren uzak durmuştur. Solun birliğinin sağlanması diye bir sorun vardır, elbette. Ancak tutarlı, ilkeli bir siyasal programın ortaya çıkmasına elvermeyen birlik modelleri denenmiş ve başarısız olmuştur. TKP yüzünü sosyalizm programı doğrultusunda birleştireceği geniş emekçi halk kitlelerine dönmeyi tercih etmektedir.

  • avrupa birliği

    02.06.2004 - 13:28

    Bu ülkenin ABD'ye ve AB'ye muhtaç olduğunu iddia ediyorlar. ABD'yle ve AB'yle iyi geçin-mezsek, başımıza bin türlü bela geleceğini iddia ediyorlar.

    Tam tersi doğru! Bu ülke ABD'ye ve AB'ye bağımlı kaldıkça, başımızdan bela eksik olmuyor.

    Emperyalist ülkelerin Türkiye'ye bakışı sop derece net: Bizi ucuz emek gücü ve ucuz asker kaynağı olarak görüyorlar. Yok pahasına satılan kamu işletmelerimizle ilgileniyorlar. Kendi aralarında ortaklık kurarak, Türkiye'yi bir açık pazar haline getiriyorlar. 'Yardım' adı altında verdikleri borçlardan çok daha fazlasını faiz olarak geri alıyorlar. Eğer başkalarına muhtaç olan birileri varsa, bunlar, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu çok sayıda ülkeyi sömüren emperyalist ülkelerdir. Emperyalist ülkeler, bugünkü zenginliklerini, biraz da bize borçlular. Pekiyi, bunun karşılığında bize ne sağlıyorlar? Birincisi, gençlerimize savaş meydanlarında ölme ve öldürme olanağı sağlıyorlar! Bu ülkenin gençleri, Kore'de, amacını bile bilmedikleri bir savaşta, ABD askerlerine kalkan yapılmıştı. Bu ülkenin gençleri, bugün Afganistan'da hedef tahtasına konmuş durumda. ABD, Irak'a savaş açma planları yaparken, bu ülkenin gençlerini cepheye sürebileceğinden emin.

    İkincisi, İsrail devletiyle birlikte emperyalistlere maşa olduğumuz için, tüm bölge halklarının düşmanlığını kazanıyoruz.

    Üçüncüsü, emperyalist yağma arttıkça sanayisizleşiyoruz. Tarımımız çökertiliyor. Bu sayede de işsiz ve yoksul insanlarımızın sayısı artıyor.

    Dördüncüsü, onurumuz ayaklar altına alınıyor. Başımıza Derwish gibi sömürge valileri atanıyor. Ekonomimiz hakkındaki bütün kararların altında IMF'nin mührü bulunuyor. Bu ülkenin yöneticileri, üçüncü sınıf bir üyelik için, Avrupalı emperyalistlere yalakalık ediyor.

    Beşincisi, emperyalist silah tekellerine her yıl milyarlarca dolar aktardığımız yetmiyormuş gibi, ülkemiz ABD'nin nükleer silah deposu olarak kullanılıyor.

  • kapitalizm

    02.06.2004 - 13:27

    Türkiye'nin kaynaklarının yetersiz olduğunu iddia ediyorlar.

    Oysa bu ülkenin kaynakları, yalnızca Koçlar'ı, Sabancılar'ı, Karamehmetler'i ya da Uzanlar'ı dünyanın en zenginleri arasına sokmaya değil, aynı zamanda emperyalistlere her yıl milyarlarca dolar aktarmaya yetiyor! Kriz bahanesiyle yüzbinlerce emekçiyi sokağa attıktan ve milyonlarca emekçiyi yoksullaştırdıkları dönemlerde bile, bu ülkenin zenginleri daha da zenginleşiyor. Üstelik, ülkemizin kaynaklarının çok verimsiz bir şekilde değerlendirilmesine, çoğunun doğru dürüst işletilmemesine rağmen! Tek bir örnek verelim: Türkiye, bütün enerji ihtiyacını karşılayabilecek linyit ve taşkömürü rezervlerine sahip olmasına rağmen, enerji ithalatına her yıl milyarlarca dolar para ödüyor.

  • açlık

    02.06.2004 - 13:25

    Bugün, dünya üzerinde, tüm insanların sağlıklı bir şekilde beslenmesine yetecek kadar yiyecek maddesi üretiliyor. Yani aslında, ortada bir besin kıtlığı yok. Ama küçük bir azınlık patlayacak kadar tıkınırken, her yıl milyonlarca ton buğday, mısır, domates, süt, et vb. tarlalarda ya da depolarda çürüyor. Yoksulluk ve sefalete itilmiş milyarlarca insanın elinde bunları almaya yetecek kadar para olmadığı için!

  • cumhuriyet halk partisi (chp)

    02.06.2004 - 13:22

    AB, NATO, IMF yanlısı olup kendini SOL zanneden parti.

  • dehap

    02.06.2004 - 13:21

    AB taraftarı SOL(!) parti.

  • türkiye komünist partisi

    02.06.2004 - 13:11

    'Türkiye'de Kürt siyasetçileri ABD yanlılığında yarışa girmektedirler. Zaman zaman ABD'nin demokrasi getireceği fikirleriyle, olmadı, yine ABD'nin Türkiye'yi de dizginleyeceği umuduyla renklendirmektedirler yaklaşımlarını…'(TKP genel başkanı, Aydemir Güler)

  • emperyalizm

    02.06.2004 - 11:55

    Emperyalist sömürü mekanizması şu şekilde şematize edilebilir:
    I- Ticaret Yoluyla Sömürü
    1- Azgelişmiş ülkelerde üretilen mal ve hizmetlerin değerlerinin altında fiyatlarla satın alınması.
    A- Hammaddeler
    B- Küçük üreticilerin ürünleri
    C- İşgücü (yurtdışındaki işçiler ve beyin göçü)
    2- Azgelişmiş ülkelere değerlerinin üstünde -tekel fiyatlarıyla- mal ve hizmet satılması;
    A- Mal satışı (hammadde, yarı-mamul yatırım malı)
    B- Hizmet ve bilgi satışı (ulaştırma, müşavirlik hizmetleri ve teknoloji transferi)
    II- Yatırım Yoluyla Sömürü
    1- İmalat sanayii yatırımları (montaj, taşaron ve dayanıksız tüketim malları sanayilerinin kurulması) ,
    2- Doğal kaynakların sômürülmesi
    3- Banka ve sigortacılık
    III- Borç Verme (Borçlandırma) Yoluyla Sömürü

  • cumhuriyet gazetesi

    02.06.2004 - 11:42

    Sanki tüm yazarları aynı görüşteymiş gibi zannedilir.Oysa mesela Attila İlhan ile İlhan Selçuk arasında uçurumlar vardır.Selçuk 'orducu, darbeci, laikçidir' Attila İlhan ise 'darbelere karşı, dini eğitimden yana bir Atatürkçüdür'

Toplam 1733 mesaj bulundu