© Copyright Antoloji.Com 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Antoloji.Com'a aittir. Sitemizde yer alan şiirlerin telif hakları şairlerin kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Şu anda buradasınız:Kadircan Aydemir - Hakkında Yazdığı Tanıtım Yazısı
15 Şubat 2025 Cumartesi - 23:53:53
Kadircan AYDEMİR
Ben 20 Mart 1996 yılında Bakırköy Devlet Hastanesinde,ailemin ilk çocuğu olarak dünyaya gelmişim.Şimdi iki kız kardeşiminde bulunduğu ailemde böyle bol oyuncaklı,hayalleri süsleyecek bir çocukluk geçirdiğim söylenemezmiş.Şimdi hiçbir eseri bulunmayan, tombul ve tatlı bi yüze sahipmişim.Haliyle hekez beni severmiş.
Neyse '-mişli' cümleler kurmaktan okul öncesi yıllarımda vaz geçiyorum.İlk hatıralar o zaman canlanıyor nedenini bende bilmiyorum.He şunu da ekliyim ki,herkez gibi bende o yılları fazlasıyla özlüyorum.Birazda ailemin beklentilerinden bahsedelim.Beklentiler,her ailede olduğu gibi standarttı.Okusun,saygılı sevgili bi adam olsun,iyi de bir geleceği eşi dostu olsun yeterdi onlara.Ne yazık ki benimle birlikte beklentiler arttı tabi de neyse.İstanbul'da köy hayatı gibi yaşadığımız mahallemdeki insanlara beni fısıldarsanız eğer,ailemen isteklerini karşıladığım doğrulanabilir.Hatırlıyorum da;ailemin yazları beni köye yolladığını,hazır beklentilerden açılmışken konu hemen bi kaç hatıramı paylaşayım sizinle.
Annem beni tembihledi 'sakın bana laf getirme! yemek yerken düzgün davran.' falan filan diye.Bende neredeyse hiç yemek yemeyince dedemler sordu, 'neden hiç yemek yemiyorsun oğlum?' diye.Bende nerden,hangi akla hizmetse yapıştırdım cevabı, 'yanlış birşey yaparım,ağzımdan lokma çıkar,anneme laf gider diye.'Çok değer verir saygı duyardım anneme.Korku değil bu başka bir şey sevgi,aşk konu anneme gelince Türk Dil Kurumu kelimeleri yetersiz kalıyor.Bende,sonuna güzel şeyler gelebilecek bütün sıfatların tamlaması diyorum ve ekliyorum;
Anne'ciğim SENİ ÇOK SEVİYORUM..
Neyse ben annemi anlatacak kadar yazar değilim olamamda.Onun için başka bir anımı paylaşayım sizinle.Bu anıda ve bir çok anıda herşeyde yanımda olan bi insan.biraz ondan bahsedeyim.
Kübra Nur GÜRSOY,benim çocukluğumun hatta hayatımın yarısı olan bi insan.Çoçukluğum onunla geçti.Bir çok anıya olaya şahit olduk.Depremden,süt kardeşim olan Eren GÜRSOY'yun 3. kattan düşüp kalkıp gülmesinden,çoçukluğumda köye giderken onun pembe montunu giymemden tutun da bu zamanda iyi kötü her günümde yanımda olmasına kadar.Bi derdim sıkıntım olduğu zaman o benim yanımdadır.Hep derim 'yakın veya uzak,elini kalbine uzat,ORDAYIM'.Ölümsüz aşklar olur ya o misal bizimkisi masal değil hani bir varmş bi yokmuş gibi.Bu zamana kadar bi kere bile kavga etmedik küsmedik.onun üzüldüğüm tek yani akrabam,kadeşim,canım ciğerim olması evet üzülüyorum asla onun gibi bir sevgilim olmayacak.İşte uzun lafın kısası O'nu Seviyorum.
Şimdi gelelim anımıza.Yine köyde kübra ile birlikteyiz oynuyoruz.Kapının önünde kısa bi alanda koşuyoruz.tabi ben hızlı olunca kübraya dedim 'ben şu yüksekten koşayım,sen yenersin'.Anlaştık falan neyse.koşmaya başladık derken ben yere düştüm ve sağ elim otların arasına girdi.Elime bir sıcaklık geldi.meğer otların içinde tırpan varmış.Tırpan dediğim hani hayali resimlerde azrailin elinde olur ya o alet işte.Elimi kaldırdım baktım ki,elim baş barmağımı karantinaya alacak şekilde elimde bulunan dik çizgiden kesmiş.Elim yarılmış sallanıyor falan hemen kübranın annesine çağırdım bağıra bağıra.Canım falan yandı hatta ağladım ama en kötü olay elimi sadece sarıp boyrnuma asmaları oldu..
Birazda ilkokulmuzdan bahsedelim.Herşey bizim yaşadığımız zamanda güzledi.Hatırlıyorum da okulun ilk günü ağlamalar falan hatta bi arkadaş İbrahim Hocam'a 'Amca tuvalete gidebilir miyim ?' demişti.Yaşlı değildi aslında ama heyecandan işte.He İbrahim Hoca demişken o bize bi öğretmen daha fazlaydı onun yeri çok ayrı bizde.Sonuçta bu satırları yazıyorsam onun payı çok da fazla.Neyse biz daha Öğretmen nedir bilmiyoken oturduk ya o sıralara,şimdiki çocuklar okuma yazma bilerek gidiyor okula.Bu yüzden kimse değer bilmiyor galiba.Bize de işte kurdaleler,fişler ve hatıralar kalıyor baksana..
Yazdıklarımdan da biraz anlaşıldığı gibi komik ve sevilen bir tiptim sınıfta.Sportif yönlerimin fazlalığıda ayrı bi sınıfta.Şuan hala devam eden futbol klübüne başladım 6. sınıfta.He birde şairliğe ilgim vardı birşeyler karalardım.Hala da karalarım.Neyse komiğimdir dedim ya güldürmeyi severim evet bu doğrudur.Laakin konu bende gerçekten gülmeye gelince bunlardan bahsetmek bilmem doğru mudur ?Yani kısacası,palyaço misali 'Gülüşlerimi sorma,her gün acılarımı kapatmaya çalışıyorlar,Şuan sataşma yorgunlar.'
Birde şimdiki lise yıllarıma gelelim.Bu aralar başladı ilk aşklarım.'Herkezi güldürürken neden bu kadar karamsarım ?' sorularına çıkıyor cevaplarım.Şimdilik girmicem bu konulara ama çok değil yakınlarda bir kitap yazarım..
Lise hayatım ilkokuldakinin devamı gibi;evde hiç çalışmayan,sınava bi gün kala çalışan,derste dinledikleriyle sınıfı geçen bir öğenciyim.Değişen pek birşey yok.Sadece insanlar daha doğrusu bedenler çünkü çoğu ruhlar sadece beden değiştirmiş birde çocuksu suratım ve zaman değişti.Okul hayat ve beklentiler devam ediyor.Çok komik be hayat.Komik olan ne biliyor musunuz:
Ailemin hiç bitmeyecek beklentilerini tamamlamaya,,milleti mutlu etmeye,geleceğim için okuluma,futboluma,akrabaların gözüne girmeye,zorlukların sorunların üstesinden gelmeye,hayattan dayak yedikçe ayakta kalmaya ve daha bir çok şeye devam.Ben gelecekle ilgili pek hayal kurmam.Hayaller erişilmez olur,ben istediğim herşeye eriştim.Bak hayat komik diyorum ya;'düşün şimdi bu onlattıklarım benim dolu dolu 15 senem,evet 15 seneyi yaşadım fakat 15 senemi 15 dakika bile anlatamadım.Geçmişinize sahip çıkın,gerçekten çok önemli ve çokta hızlı..'