İlke Yaman Antoloji.com

Tüm renkleri tek bir anda görmeye yetkin tek varlık İNSAN neden zihninin ilizyonlarıyla yaşar ki? ! Ben anda varolarak, geçmiş ve gelecek ilizyonundan uzak yaşadığımda gerçek insan olduğumun.. zihnin kurgularıyla geçmiş ve geleceğe projeksiyonun insanı yegane gerçekten uzaklatırmasınınsa savaşlara sebebiyet verdiğinin.. ve derin bilinç ile huzurun olmadığı sanal bir dünya da gerçeklerin farkına bile varmadan ölüp gittiğinin farkında olduğumu biliyorum. Bu bilinçle, farkında olmayan diğer insanları derin bilince davet ediyorum; Gör, Dokun, Kokla, Tat, Dinle ve zihnini kontrol et, sakın o seni kontrol etmesin çünkü sen İNSANSIN ve bensin zaten.
..

Devamını Oku
  • bayram

    23.10.2006 - 14:02

    Tüm canlıların tek bir enerjiyle varolduğunu ve bir bütün olduğunu anlayıp bir başka canlıya zarar veremediğimiz gün gerçek bayram yaşanacak!
    Sanal bayramlarla kendini kandıranlar ise yaşamları boyunca zihninin kurgularıyla yaşattıkları kavgalardan o gün utanacaklar. Savaşların, açlığın, zulmün olduğu, zihinsel boyutta yaşayan insanların dünyasında daha kaç sanal bayram olacak acaba.. İnsanlık ne zaman kurgularından uzaklaşıp tek beden olduklarını farkedecek acaba.. ve ne zaman zamansız bedeninden ayrılan enerjinin felaketler getirdiğini görecek acaba. İnsanoğlu; zamanı gelmeden bedeninden ayırdığınız her enerji bu dünyaya felaket olarak geri dönüyor ve sizlerin vebalini binlerce masum bebek ödeyebiliyor. Doğal dengeyi savaşlarla bozan şuursuz insan senin bayram kutlamaya hakkın var mı? ? ?

  • 10 Kasım

    22.10.2006 - 15:26

    Etnik çatışmaların olmadığı, dinin siyasete alet edilmediği, egemenliğin ulusa verildiği, kadınların değerinin bilindiği, özgürlüğün armağan edildiği, tüm dünyanın kıskanıp hayran olduğu hayallerindeki ülkeyi yaratan O yüce önderin bizi öksüz bıraktığı gün 10 kasım.
    Tüm dünya'nın hayalini süsleyen ülkeyi Yüce Önder Mustafa Kemal Atatürk kurmuştu ve Türk Miletine emanet etmişti.. emanet ederken onu nasıl koruyup ve nasıl geliştireceğimizi de öğretmişti.
    Biz bu hale getirdik:( Şimdi bizler hayal kurmaya başladık. Ne kadar çok isterdim zaman makinasına binip geri dönmeyi ve yeniden başlarken onun yanıda olmayı ve O gitsede ben sonsuza kadar onun askeri olarak varolmayı ne kadar isterdim ki, bu kez vatanımı doğru biçimde bu günlere getirmek için; emanet edildiği üzre nasihat edildiği gibi!

  • yıldız

    22.10.2006 - 15:05

    Her yıl eylül, ekim aylarında güney kasabalarından birinde tatil yaparım.. bu tatillerim sırasında inanılmaz güzel dostluklar kurarım. Bu yıl tatilimi Antalya’nın Kaş kazasında yaptım.. bana bu yıl nasip oldu Kaş’ı görmek. Doğrusu Kaşla ilgili ne anlatsam az olacak Kaş’ı yaşamak lazımmış bunu anladım. Daracık sokaklar melisa ve yasemen kokularıyla insanı sarhoş edercesine ciğerlerinize doluyor.. o güzel sokaklarda dolaşırken aniden karşınıza bir likyalı çıkıverecekmiş hissi ancak oraya gidildiğinde yaşanıyor. Güzel restaurantları, cafeleri, salaş çay bahçeleri ve aklınızdan hiç çıkmayacak minik kedileri :) birde adeta sanat kokan bu sokaklarda yaşayan mütevazı ama çok büyük sanatçıları. Mutlaka gitmelisiniz ama gittiğinizde önünden geçtiğiniz sakin sessiz kapıları mutlaka çalmalısınız. Herhangi bir kapının ardında huzur dolu yaşamların yanı sıra bir de inanılmaz eserlerle karşılaşma imkanınız olabiliyor. Birkaç tanesiyle tanışma fırsatı buldum, hele bir tanesi vardı ki iz bıraktı bende adeta.. Dışarıdan bakıldığında küçücük bir dükkandı ama içinin kocaman bir dünyası vardı herkesi kıskandıracak boyutta. Elinde fırçası, önünde bir kumaş parçası başını eğmiş ne yapıyordu bu kadın! ? ... “Merhaba” dedim başını işinden hafifçe kaldırıp ışıl ışıl parlayan ve gülümseyen gözlerle bakarak “hoş geldiniz” dedi. Uzun yıllar İstanbul’da moda koordinatörlüğü yapmış Serpil Hanım, çekinerek yumuşak bir ses tonuyla ödül aldığı bir koleksiyonunun duvardaki çizimlerini gösterirken gözleri parlıyor “bunlarda benim çocuklarım” diyordu. Dışardan salaş, minicik herhangi bir dükkan gibi görünen bu sanat kokan mekanda Serpil Hanım eline geçen her türlü malzemeye ayırt etmeksizin hayat veriyordu. Tatilim boyunca, defalarca onu çalışırken izlemeye gittim; bazen kuru çiçeklerden giyim aksesuarları yapıyor bazen duvarlara tablolarla o çiçekleri ölümsüzleştiriyor, bazen de pazardan alınıp kendisine verilmiş basit bir kumaştan değme defilelerde sergilenecek kostümler yaratıyordu. Bogenviller den geliklikler, yerlere dökülmüş böcek kanatlarından tablolar yapan bu sanatçıyı asla unutmayacağım.. ve yolum yine düşecek Kaş’a. Bana söz verdi o güzel insan, evlendiğimde eşimin gelinliğini o yapacak kimbilir belki de Kaş’ta evlenirim :)
    Evet, Kaş’a gittiğinizde mutlaka uğranması gereken bu sanat kokan minik dünya’nın adı [Yıldız Tasarım]

Toplam 4 mesaj bulundu

TÜM YAZILANLAR