Yasemin Doga Antoloji.com

  • söz

    24.10.2010 - 19:17

    Karanlıkta, unutulmuş, unutuldukları için sönmüş milyonlarca yıldızla boşluğa uzanmış bulmuş kendimi.Bir sorum yoktu, yanıta da ihtiyacım...

    Olay, belirli bir zaman dilimi değil, bunların birçoğundan meydana gelmiş rutin olmayan bir zincirin tümü idi. Bir sır olmak üzere mühürlenmişti. Doğrusu, yardım etmeyi dilemiş, merhamet için doğmuş bir varlığın anımsayamadığı bir sözdü.

    Hizmet etmek istiyorsan kimseye söyleme dedi varlık çocuğa. Çocuk üzerine abanan ağırlıktan kurtulmak istese de kurtulamıyordu. Varlık hoşnuttu; kalbe kilitlenmiş çığlığın mührü sessizlikle güçleniyordu. Acı arttıkça eskiyor, kadim bir hal alıyordu.

    'Annemi çağıracağım' dedi çocuk. Acıdan kurtulmaktan çok,varlığı, unutulmuş bir öcü masalıyla korkutmaya çalışıyor gibiydi. Varlık hala güçlüydü. Yalnız çığlıkları duyan anneler onu korkutabilirdi.

    Çocuk çığlık atmayı unutmuştu yine de bağırdı 'anneeeee, anneeee, annneeeee...'

    Durmaksızın 'anne' diye bağırıyor, aslında birileri onu duysun istiyordu. Sayıyordu: (1) anneeee, (2) anneeeee, (3) anneeeee, (4) anneeeee....

    Sonra sayıları ve çağırışın nedenini, dolayısıyla anlamını yitirdi. O zaman anne çocuğu duydu. Geceliğiyle çocuğu kurtarmaya geldi. Mühür kırıldı. Çocuk acı ve merhametle mühürlenmiş gerçeği gözyaşlarıyla anlattı.

    Sonsuza dek kırılan mühür şimdi varlığın kaderini mühürlemişti.

  • rüya

    19.07.2009 - 16:41

    O ses durmaksızın çınlamaya devam ediyor kulaklarımda. Giderek belirginleşen harfler kelimelere, kelimeler cümlelere dönüşüyor.

    Uyanıyorum. Bedenim yıllanmış bir ağaç gövdesi gibi; genç rüzgarlara boyun eğmeyecek denli sağlam -hayır- sabit... Devrilmiş sağlam bir ağaç gövdesiyim,aynı bükülmezlikle ayaklanıyorum. Ayaklarım toprağa kenetleniyor.

    O bağırmaya devam ediyor: Kurgulanmamış fikirler...

    En az kendi varlığım kadar tuhaf görünüyor algıladığım çaba. Mavi kan taşıdığıma o kadar eminim ki... Yine de kuşku duyuyorum -neden bilmem o kadar zavallı hissediyorum ki-...

    Şu çapulcu görünümlü adama aşağılayıcı bir bakış fırlattım ve o an yanımda bitiverdi. Eğreti bir asma köprünün ucundaydık. Kaçak tütün satan beş paralık adamlardan biri için fazla vakur, anlaşılmaz bir bakışla beni süzüyordu.

    -Bilge olmaya niyetlenen biri için fazla kibirlisin. Sattığım fikirlerden kurgulandığını çoktan unutmuşsun.

    -Yalnız olduğumuz bir yerde bu kadar bağırmana gerek yok, dedim. Söylediklerini sorgulamak aklıma bile gelmemişti. Çamaşırcı kadın kavgası kelimeleri çınladı kulaklarımda bir de kendini asil olmak için fazla zorlama cümlesi...

    Köklerimin zayıfladığını, tüm bedenimin sarsıldığını hissediyorum. Değişime hazırım diye bağırıyorum. Birden hiçbirşey söylemediğimi tüm gürültünün beynimde olduğunu farkettim. Onunla konuşmaya ihtiyacım yok dedim kendime -kendimi teselli etmek istercesine-...

    -Hadii, bu kadar büyütme. Her zaman böyle olmaz. Bazen hiç hatırlamazsın ve beni görmek için dualar edersin. Yine de bu, bana en çok yaklaştığın an oldu.

    Yüzü belirginleşiyor, bense onun giderek mükemmel bir objeye dönüşüşünü nefesimi tutarak seyrediyorum. Gayrıihtiyari arkama dönüp baktığımda otuz hayatın iplerini elimde tuttuğumu farkediyorum. Bir belirip bir kaybolan yine de bana bağımlu otuz ölü yüz...

    -Onlar da senin fikrin miydi?

    Beni duymamazlıktan geldi.İlk gördüğüm çapulcu kılığındaydı yine. Sıkılmış gibiydi ve artık benimle konuşmak istemediğini düşünmek sıkıntı veriyordu kalbime.

    Başarısından hoşnut olduğunu hissediyorum ama yüzünde bunu görmek olanaksız.

    -Kurguladığın fikirler seninle varlığını sürdürürler; senin çevrende varlık kazanırlar. Düpedüz varolurlar anladın mı?

    -Peki ya ben?

    -Sen ve ben daha büyük bir kurguyla varlık kazandık. Basit değil mi?

    Hiçbirşey anlamıyorum. Sadece biraz daha uyumaya ihtiyacım var.

  • müzik

    02.07.2009 - 17:17

    Benim işim değil şiir yazmak. En iyisi müzik yapmak!

    Bir gitarın tellerine dokunurum bir ...

    Kilitlenir dudaklarım, bıçak açmaz; beğenilmenin mağrurluğundan, çokça istenmenin şimarıklığından değil. İnan ki: utangaçlığımdan...

    Yok yok, benim işim değil şiir yazmak. Al basan yanaklarımdan, ne yapsa bana kendini beğendiremeyen sesimden utansam da birşeyler çalmak, söylemek: yapabildiklerimin en iyisi bu.

    Ne yapalım; şairlik bir dahaki sefere artık...

Toplam 23 mesaj bulundu

TÜM YAZILANLAR