-
MALATYA ARGUVAN TARLACIK KÖYÜ
03.03.2020 - 16:02
Sümerbank (Malatya Bez ve İplik Fabrikası) Kuruluşu
03/03/2020
Sümerbank’ın kuruluşu, büyük sermayeli devlet bankalarına duyulan ihtiyaç sonucu gerçekleşmiştir. Sümerbank’a 3 Haziran 1933 tarihinde 2262 numaralı kanunla kurulmuştur. Sümerbank'ın fınansman desteği ile Kayseri ve Bakırköy fabrikaları 1934, Ereğli 1937 Nisan ayında, Nazilli basma fabrikaları 1937 Ekim ayında faaliyete başlamışlardır. Malatya bez ve iplik fabrikasının temeli 1937’de atılmıştır.Malatya Bez ve İplik fabrikası, 1939 yılında tamamlanıp, üç milyon Türk Lirası harcanarak işletmeye açılmıştır. Fabrikanın kuruluş yılında Malatya’nın idari yapısı; Arapgir, Hekimhan, Akçadağ, Darende, Pütürge, Besni, Adıyaman ve Kâhta ilçerinden oluşmaktaydı.
Malatya Bez ve İplik Fabrikası 436 bin metre kare arsa üzerine 71 bin metre kare kapalı alan olarak inşa edilmiştir. Fabrika 14 Aralık 1939 günü üretime başlamıştır. Fabrika faaliyete geçtiği tarihte şehrin nüfusu 90.503 kişi idi. Fabrika, bu tarih itibari ile 24 saat, üç vardiya halinde çalışarak 3.500 kişiye istihdam sağlamıştır.
Fabrikanın ham madde ihtiyacı, çevre il, ilçe ve köylerden sağlanması ile ilin tarımında çeşitlilik ve katma değeri yüksek ürünler üretilmesini sağlamıştır.
1938 yılının Haziran ayından itibaren üretilecek ürünlerin pazarlanması, fabrika çalışanlarına hizmet sunmak amacı ile, sosyal tesis yapmak ve çalışanların gerektiğinde finans sorununu çözmek, için bir kooperatif de kurulur. Fabrika çevresinde nüfusun yoğunlaşması ile birlikte halkın eğitim ihtiyacını karşılamak için, Sümer İlkokulu, ortaokulu ve lisesi adı ile okullar açarak eğitime de katkı sunmuştur.
Fabrika, Malatya’nın çevre illerle kara ve demir yolları ile bağlanmasına, fabrikada istihdam edilen teknik personellerle ilin eğitim ve kültür seviyesinin yükselmesinde lokomotifi görevini üslenmiştir.
Fabrika ürettikleri ürünlerin bir kısmını ihraç etmekle ülke ekonomisine döviz kazandırıyordu. Ürettiği ürünlerin bir kısmını iç piyasaya sunuyordu.
Fabrika, 24 Ocak 1980 tarihinde yürürlüğe konan “Ekonomik İstikrar Paketi” nin uygulamaya konması ile ülkede başlayan özelleştirme furyasına kurban gider.
Özelleştirme kapsamına alınan fabrika, 1998 yılında yapılan ihalede 11 milyon dolar teklifi az bulunarak ihale iptal edilir. 2003 yılında yapılan ihale ile 6.400.000 ABD Doları bedelle Malatya Girişim Grubu’na satılır. Malatya Pamuklu Sanayii İşletmesinin 27.02.2004 tarihinde, devir işlemi gerçekleşir.
Fabrika’nın arsası üzerine Malatya park AVM, belediye binası, otopark, miting alanı, kültür merkezi ve Oteller yapılmıştır. Sümerbank’da çalışan işçiler için yaptırılan tek katlı konutların bulunduğu arsa belediyeye devredilmiştir. Malatya Belediyesi, 2008 yılında 61.250 metrekaresine yeşil alan olmak üzere, 97.300 metrekaresine Sümer Park (Abdullah Gül) parkı yapılmıştır.
Fabrika faaliyette bulunduğu zamanlarda katma değeri yüksek ürünler üretmesi nedeniyle çalışanlarına asgari ücretin bir kaç katı maaş ödemekteydi. Günümüzde AVM’de istihdam edilen sınırlı sayıda çalışan’in büyük bölümü uzun çalışma saatlerine rağmen asgari ücret veya biraz üzeri ücretle çalışıyorlar.
Yayımlanan kategori: Makaleler
İsmail Akbaba
-
MALATYA ARGUVAN TARLACIK KÖYÜ
11.02.2020 - 20:31Türklerde Ziyaret Kültürü
Türkler, İslamiyetten önceki inanışlarında dağların,tepelerin, ağaçların, suların, göllerin ruhunun olduğuna, kutsal olduğuna inanmaktaydılar.
Türk düşüncesinde, inancında Tanrının gökyüzünde olduğu ve dağların Tanrı’ya yaklaşmayı, erişmeyi simgelerdi bundan dolayı dağı kutsal bulurlardı. Kutsal bulunan dağların ziyaret edilmesi ve kurban kesilmesi ile dileklerinin gerçekleşeceğine inanırlardı.
Türkler müslüman olduktan sonra, bu inançlarını geliştirerek sürdürmüşlerdir. Anadolu’nun Türkleşmesi ve islamlaşmasında etkin görevler üslenmiş komutanlar, bilim adamları, Horasan erenleri adı verilen nefsinden arınmış, Ahmet Yesevi ekolünden gelen, Yunus Emre, Mevlana ve Hacı Bektaş-ı Veli gibi kişilerin olağanüstü güçlerinin olduğu, keramet sahibi olduklarına inanırlardı. Bu kişilerin öldükten sonrada bu güçlerini devam ettirebileceklerine inanırlardı. Bu inanış kapsamında öldükten sonra anılarını yaşatmak, manevi destek bulabilmek amacı ile yatır, türbe, kümbet, tekke, ziyaret, dede mezarı gibi adlarla anılan yapılar yapara, zaman zaman ziyaretlerine gidere dileklerde bulunurlardı. Genel anlamda “ziyaret” olarak adlandırılan bu yapılarda yatanlar veli, evliya, ermiş, âlim, sofu, seyyid, şeyh, gazi, mübarek, pir, dede, baba, abdal yahut şehit gibi türlü isim ve sıfatları taşıyan, manevi gücü olan kişilerin yattığına inanıyorlardı.
İnsanlar ziyaretlere gitmekteki amaçları, ermiş, doğaüstü gücü olduğuna inandığı kişilerin güçlerinden faydalanmak istemeleridir.Ziyarete gitmenin farklı bir kültürü vardır. Ziyaret alanı, ziyaretin kutsallığı dikkate alınarak temiz düzgün kıyafetlerle, tüm kalbi ile ziyarete inanarak ve ziyaretin kerametine odaklanarak gidilir. Ziyaret süresince, ziyaret amacı dışında olumsuz bir eylemde bulunulmaz.
Ziyaretçilerin amaçları şu şekilde özetlenebilir:
Hastalıklardan şifa bulmak:
Canlarını, hayvanların ve mallarını görünmez kazalardan korumak.
Yağmur yağmasını sağlamak.
Kısmeti kapalı olan gençlerin kısmetinin açılmasına çare olmak.
İşsizler, iş bulmak, ailevi geçimsizlikten kurtulmak, sınavlarda başarılı olmak, kötü alışkanlıklardan kurtulmak, askere veya herhangi bir nedenle aileden ayrılarak dışarı gidenlerin sağ salim dönmesini sağlamak, amaçlarını gerçekleştirmek için gidilmektedir.
Ziyarete giden insanlar, dileklerinin gerçekleşmesi için çeşitli adakta bulunur, kurbanlar keserlerdi. Ziyaretlerde, kesilen kurbanlar pişirilerek lokma olarak ziyarete gidenlere ve çevresindeki insanlara dağıtırlardı, lokmadan olabildiğince çok kişinin nasiplenmesine gayret gösterilirdi. Ziyarette, dağıtılan lokmalarda ziyaretçilerin doyma amacı güdülmemekte, çok fazla insanın tatması (nasiplenmesi) amaçlanmaktadır. Ziyarette lokma dışında hiç bir malzeme alınmaz, götürülmez, satılmaz ve farklı amaçlar için kullanamazlardı. -
MALATYA ARGUVAN TARLACIK KÖYÜ
11.02.2020 - 20:26Demokrat Vali
Tarihin birinde ilimize bir vali atanmış. İlimiz’de göreve başlar başlamaz, kendisini halka sevdirmek ister, projeler hazırlar uygulamaya koyar. En büyük projesi “demokrat vali” olarak halkın gönlünde yer almak ister.
Bir gün demokrat vali daire amirleri ile toplantı yapar, projelerini anlatır. Demokrat Vali projelerini hayata geçirmek için daire amirlerinden destek ister. Demokrat Vali her daire amirinin kendi kurumlarında toplantı yaparak projelerini anlatmalarını, ilde görev yapan tüm personelin desteğinin mutlaka sağlanmasını buyurur.
Demokrat Vali daire amirleri ile yaptığı toplantıda, konuştuğu her şey, alkışlarla onaylanır. On’larca daire amirinden bir tek itiraz gelmez, hep bir ağızdan emredesiniz efendim, emriniz olur efendim, diye karşılık bulur.Demokrat Vali daire amirlerini istediği her şeyi yaptırma durumuna getirdiğine inandıktan sonra projesini açıklar.
Demokrat Vali: Arkadaşlar şimdi size projemi açıklıyorum. Her kurumdan yüzde yüz katılım bekliyorum, aksini asla kabul etmem diyor. Biz ilimizde görev yapan memurların maaşında gönüllü olarak yapılacak kesintilerle, ilimizin okul sorununa çözüm bulmak istiyoruz. Bu nedenle her memurdan her ay 20TL. kesinti yapılarak parayı banka hesabına yatırılmasını ve personel listesi ile kesinti listesini valiliğimize göndermenizi rica ediyorum, diye talimat verir.
Arkasından arkadaşlar bu konuda herkesin katılımını mutlaka sağlamanızı rica ediyorum der. Demokrat Vali’nin son söz şu olur “Bu yardım kampanyası kesinlikle gönüllülük esasına dayalıdır, her personel ikna edilmek zorundadır.” Diye konuşmasını tamamlar.Toplantı biter, daire amirleri, kurumlarına gider, personelleri ile toplantı yaparlar, alınan kararları personellere iletirler. Demokrat Valinin projesi anlatıldıktan sonra mesaj olarak Demokrat Valinin son sözü personellere iletilir. “Bu yardım kampanyası, kesinlikle gönüllülük esasına dayalıdır, her personel ikna edilmek zorundadır.”
Toplantıda projeyi desteklemek istemeyen memurlar çıkar, istenilen yardım toplanamaz. Demokrat Vali bir ay sonra tekrar toplantı yapar, daire amirlerine tekrar seslenir.Demokrat Vali: Ben demokrat bir insan olarak, vali olarak sizi nasıl ikna ettim ise sizde demokrat bir daire amiri olarak personellerinizi ikna edeceksiniz. Bu kampanya ya yüzde yüz destek sağlayacaksınız.
Kurumlarında, demokrat valinin projesine tam destek sağlayamayan, vali gibi demokrat olamayan daire amirleri, çaresiz eksikleri kendi maaşlarında tamamlamak zorunda kalırlar.
Günümüzde demokrat olamamanın cezası, ikna edilemeyen personelin, yardımını kendi cebinden ödemektir. Her daire amiri demokrat olabilseydi, tüm personel emredersiniz derdi.
Günümüz insanının demokrat anlayışı işte böyle.
İsmail Akbaba
Arguvan Tarlacık Köyü
Toplam 7 mesaj bulundu
DOĞUM GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN
NİCE MUTLU YILLARA
Yapı Kooperatifleri Tuzağı
MAKALELER
İsmail Akbaba
12/11/2020
Henüz yapı kooperatifleri yeni yeni kurulmaya başlandığı dönemlerde işçi, memur, 1980’lerin deyimi ile ortadirek olarak tabir edilen vatandaşlar, bir miktar birikimlerini peşinat olarak verip, geri kalan borcunu da bir kaç yıl da taks ...
Toplam 2 mesaj bulundu