hep geç kaldık ne zaman erken çıksak yola yolculuklar nankördü hiç bilmedik hep erkendi ne zaman varsak ölüme en uzun ömür üç günde geldi geçti sonra baktım gözlerim ıslak ateş önce kendini yakar içim dışım ateş oldu sen ne uzak hayat ne uzak
hadi gül ne kaldı ağlayacak bitirdik hepsini ne olur...
Temiz kalan tek yerdir devrim bütün bir yıl kirlenen duvarda ama görebilmek için asıldığı çividen indirilmelidir yaprakları biten takvim
Zorbalara direnmektir devrim bir çocuğun annesinin çantasından aldığı paraları altına gizlediğini söylememiştir dövülen hiçbir halı
İçinde yaşamaktır devrim dikiş kutusunun ve topluiğneler gibi bir arada olmayı gerektirir karşı koyabilmek için zulmüne makas denilen patronun
Gece ışıklar arasında koşmaktır devrim ateş böceklerini yakalamak isteyen çocukların peşine takılır gün gelir yanıp sönen mavi ışıkları polis arabalarının
Kağıt bir gemidir devrim bütün gemiler hurdaya çıksa da sonunda taşıdığı özgürlük şiiriyle batmadan yüzer nicedir dünya sularında
ben altından üstünden bereket fışkıran bu toprakların, bu güzel toprakların bi yerinde; İsmail'den olma, Döne'den dogma Durmuş'um...durmaz olaydım, Allah belamı vereydi... neyse... dünyaya gelişimde dehşetli olmuş benim... bilirmişim gibi nasıl rezil bi dünyaya geldigimi,,, önce bi gök gürültüsü patlamış, sonra şimşekler yalamış gökyüzünü, ardından delicesine bi yagmur... bizim köyün akli erenleri toplanmışlar demişler ki; bu gelen büyük adam olacak ve çok geçmemiş, gökler açılmış, çıkmış gül yüzlü güneş, kurumuş su, yarılmış toprak ve gelmişim sarı sıcak bi anadolu ovasında dünyaya...
Okulda defterime Sırama ağaçlara Yazarım adını Okunmuş yapraklara Bembeyaz sayfalara Yazarım adını Yaldızlı imgelere Toplara tüfeklere Kralların tacına En güzel gecelere Günün ak ekmeğine Yazarım adını Tarlalara ve ufka Kuşların kanadına Gölgede değirmene yazarım Uyanmış patikaya Serilip giden yola Hınca hınç meydanlara adını Ey özgürlük!
Kapımın eşiğine Kabıma kacağıma İçimdeki aleve Camları oyununa Uyanık dudaklara Yazarım adını Yıkılmış evlerime Sönmüş fenerlerime Derdimin duvarına Arzu duymaz yokluğa Çırçıplak yalnızlığa Yazarım adını Geri gelen sağlığa Geçen her tehlikeye Yazarım ben adını, yazarım Bir sözün çoşkusuyla Dönüyorum hayata Senin için doğmuşum haykırmaya Ey özgürlük!
Yurdunuz vardı yurtlar içinde Ki siz yurtsuz Diliniz vardı en güzel diller içinde Ki siz dilsiz Milyonlarcasınız milyarlar içinde Ki siz kimsesiz
O günah sorguları yetmedi mi yazgınıza O Hüseyin çileleri bitmedi mi daha Kırklar yediler çekip gitmedi mi Sazlar kırıla kırıla çalınırken Ve turnalar vurulup susturulurken Düşler neden yorulur hala Bir şaha Bir de şahları kurban kestiren allaha
bizim mahalledeyken pek muhabbetimiz yoktu itici gelirdi... ancuk gibi sanardım hep... :))
daha sonra şimdiki mahalleye taşındı.. burda tanıma fırsatım oldu... dost canlısı.. en başta aynı kültürden yetişmişiz.. var mı ki ötesi... kendini rahatta hissedebileceğin bi can...
a şk acı sözü verir gözler yalanın adresini bildirmez divane ruh sırlarını ver nazlanma git tanbur ol inle zühre yıldızına bak gizli bir dert taşır yaşamak için gam sarmış olsa da binbir umuttur parlar yeryüzü yalnızlara ait gönül hikayeleri ile dolu bir hicrana düştüm ben de bir aşkın gamı ile sararmışım yaslı kederli bir insana döndüm aşk bir iken bin oluyor yüreğimde rüzgar gelir bana her şeyi haber eder sular gösterir hayalini toprakta kokunu ney sesinde aldım çektiğin acıları vuslat günlerimizin sevinçlerini de,şaşkınlığımın sebebi gönül perişanlığım,beni hoş tutan seni kaybettim mum gibi gözyaşı dökerim sensizlik zor geldi,avuçlarıma bakıyorum dudakların orada bütün gece düşündüm akan bir ırmak gibi derdi çok ey Rabb’im bana bir nefes üfle tevbeler edeyim sabır çeken başımın çaresini bulayım alnım kalkmasın yerden servilerin boyuna zühre yıldızına çıkayım beni göğe çek al yeryüzü dar gelecek canım çıkacak bu dert bu sevda geçmez şimşekler çakıyor bulutların arasında olayım yere düşen damla yağmur olup yağayım gül fidanları saçan gülüşlerine gamzelerine düşeyim de seninle birlikte canlanayım gönlümün ışığı aşkımı bulayım...
Yolu camiye düşen Bektaşi namazdan sonra: - Ey ulu tanrım, bana bol bol şarap ver. Diye dua etmiş. Yanında namazı bitiren kişi de ellerini kaldırmış: - Rabbim bana iman ver. Diye dua etmiş. İki duayı da işiten hoca Bektaşi'ye dönmüş: - Bak herkes iman istiyor tanrıdan sen de şarap istiyorsun. Utanmıyor musun? demiş. Bunun üzerine Bektaşi hocaya dönüp: - Ne yapalım hoca efendi herkes kendisinde olmayanı ister. Demiş.
;))) kendisi beni cok merak ediyo,her dedigimin altinda onu görüyorum,memnunda oluyorum da neyimi merak ediyon be arkadasim öylesine biriyim iste 22 yasinda,okula gidip gelen,dogmabüyüme ankarali olan(sende ankaralisin,aman ne hos) ,arada buraya takilan,gülen eglenen laf sokan sonrada cikipgiden bi kadinim...
Amerikan Mühendisi Kayseri'nin bir köyünde imece yöntemiyle yol yapılıyor. Bunun için de eşekten yararlanılıyor. Eşek hangi yolu izlerse, orası genişletip araba yoluna dönüştürülüyor... Köye gelmiş olan Amerikalı Barış Gönüllüsü, ne olup bittiğini kavrayamadığı için sorar: - 'Ne yapıyorsunuz böyle? ' - 'Yol yapıyoruz.' - 'Bu eşek ne için? ' - 'O, yolun mühendizi. Yola uygun geçeneği o gösterir.' Barış Gönüllüsü katıla katıla güler: - 'Ya eşek bulamasaydınız? - 'İşte o zaman Amerika'dan mühendis getirirdik! '
Cehennemden kombine aldım çok günah işledim allah allah affetmeyecek...
İşte bir sabah uyandığımda herşey bambaşkaydı içtiğim sigara bile değişik geliyor,,, güneş,hava, toplum herşey değişik, belkide büyüdüğümün farkına vardım tek değişmeye ...
23.07.2010 - 15:21
hep geç kaldık
ne zaman erken çıksak yola
yolculuklar nankördü hiç bilmedik
hep erkendi ne zaman varsak ölüme
en uzun ömür üç günde geldi geçti
sonra baktım gözlerim ıslak
ateş önce kendini yakar
içim dışım ateş oldu
sen ne uzak hayat ne uzak
hadi gül ne kaldı ağlayacak
bitirdik hepsini
ne olur...
24.12.2009 - 16:37
mutlu yıllar :)) iyi ki doğdun :)))
19.11.2009 - 10:21
Seni sevmek bir trencinin tren altında kalması gibidir
Çığlığı düdük sesine
Hasreti raylara takılı kalır...
14.11.2009 - 16:50
DEVRİM
Temiz kalan tek yerdir devrim
bütün bir yıl
kirlenen duvarda
ama görebilmek için
asıldığı çividen indirilmelidir
yaprakları biten takvim
Zorbalara direnmektir devrim
bir çocuğun
annesinin çantasından aldığı paraları
altına gizlediğini
söylememiştir dövülen
hiçbir halı
İçinde yaşamaktır devrim
dikiş kutusunun
ve topluiğneler gibi
bir arada olmayı gerektirir
karşı koyabilmek için zulmüne
makas denilen patronun
Gece ışıklar arasında koşmaktır devrim
ateş böceklerini
yakalamak isteyen çocukların
peşine takılır gün gelir
yanıp sönen mavi ışıkları
polis arabalarının
Kağıt bir gemidir devrim
bütün gemiler
hurdaya çıksa da sonunda
taşıdığı özgürlük şiiriyle
batmadan yüzer nicedir
dünya sularında
Kim bilir kaç yunus görmüş
kaç deniz gezmiş...
13.01.2009 - 10:23
Demedim Mi Haydar?
Biz dağlarda keklik idik
Şimdi bu çöplükte karga olduk
Bizimde boyumuzu aştı bu şehir
Yerlere serildik madara olduk
Demedim mi Haydar Demedim mi sana
Bu İstanbul yutar adamı
Demedim mi Haydar demedim mi söyle
Bu şerefsiz geceler satar adamı
Biz umutlar yolcusuyduk
Rakı sofrasında bir meze olduk
Bizimde harcımız değildi sevmek
Yosmalar içinde kepaze olduk
Yusuf Hayaloğlu
31.12.2008 - 17:25
ankaralı bi dost ;)
19.11.2008 - 11:58
kimi insan otların kimi insan balıkların çeşidini bilir
ben ayrılıkların
kimi insan ezbere sayar yıldızların adını
ben hasretlerin
hapislerde de yattım büyük otellerde de
açlık çektim açlık gırevi de içinde ve tatmadığım yemek yok gibidir
otuzumda asılmamı istediler
kırk sekizimde Barış madalyasının bana verilmesini
verdiler de
27.10.2008 - 16:47
ben altından üstünden bereket fışkıran bu toprakların, bu güzel toprakların bi yerinde; İsmail'den olma, Döne'den dogma Durmuş'um...durmaz olaydım, Allah belamı vereydi...
neyse...
dünyaya gelişimde dehşetli olmuş benim... bilirmişim gibi nasıl rezil bi dünyaya geldigimi,,, önce bi gök gürültüsü patlamış, sonra şimşekler yalamış gökyüzünü, ardından delicesine bi yagmur...
bizim köyün akli erenleri toplanmışlar demişler ki; bu gelen büyük adam olacak ve çok geçmemiş, gökler açılmış, çıkmış gül yüzlü güneş, kurumuş su, yarılmış toprak ve gelmişim sarı sıcak bi anadolu ovasında dünyaya...
06.12.2007 - 21:35
Ey özgürlük!
Okulda defterime
Sırama ağaçlara
Yazarım adını
Okunmuş yapraklara
Bembeyaz sayfalara
Yazarım adını
Yaldızlı imgelere
Toplara tüfeklere
Kralların tacına
En güzel gecelere
Günün ak ekmeğine
Yazarım adını
Tarlalara ve ufka
Kuşların kanadına
Gölgede değirmene yazarım
Uyanmış patikaya
Serilip giden yola
Hınca hınç meydanlara adını
Ey özgürlük!
Kapımın eşiğine
Kabıma kacağıma
İçimdeki aleve
Camları oyununa
Uyanık dudaklara
Yazarım adını
Yıkılmış evlerime
Sönmüş fenerlerime
Derdimin duvarına
Arzu duymaz yokluğa
Çırçıplak yalnızlığa
Yazarım adını
Geri gelen sağlığa
Geçen her tehlikeye
Yazarım ben adını,
yazarım
Bir sözün çoşkusuyla
Dönüyorum hayata
Senin için doğmuşum haykırmaya
Ey özgürlük!
23.12.2006 - 14:32
Yurdunuz vardı yurtlar içinde
Ki siz yurtsuz
Diliniz vardı en güzel diller içinde
Ki siz dilsiz
Milyonlarcasınız milyarlar içinde
Ki siz kimsesiz
O günah sorguları yetmedi mi yazgınıza
O Hüseyin çileleri bitmedi mi daha
Kırklar yediler çekip gitmedi mi
Sazlar kırıla kırıla çalınırken
Ve turnalar vurulup susturulurken
Düşler neden yorulur hala
Bir şaha
Bir de şahları kurban kestiren allaha
Adnan YÜCEL
19.12.2006 - 00:31
bizim mahalledeyken pek muhabbetimiz yoktu itici gelirdi...
ancuk gibi sanardım hep... :))
daha sonra şimdiki mahalleye taşındı..
burda tanıma fırsatım oldu...
dost canlısı..
en başta aynı kültürden yetişmişiz..
var mı ki ötesi...
kendini rahatta hissedebileceğin bi can...
25.11.2006 - 21:50
:)) ;))
10.11.2006 - 21:26
a
şk
acı
sözü
verir
gözler
yalanın
adresini
bildirmez
divane ruh
sırlarını ver
nazlanma git
tanbur ol inle
zühre yıldızına
bak gizli bir dert
taşır yaşamak için
gam sarmış olsa da
binbir umuttur parlar
yeryüzü yalnızlara ait
gönül hikayeleri ile dolu
bir hicrana düştüm ben de
bir aşkın gamı ile sararmışım
yaslı kederli bir insana döndüm
aşk bir iken bin oluyor yüreğimde
rüzgar gelir bana her şeyi haber eder
sular gösterir hayalini toprakta kokunu
ney sesinde aldım çektiğin acıları vuslat
günlerimizin sevinçlerini de,şaşkınlığımın
sebebi gönül perişanlığım,beni hoş tutan seni
kaybettim mum gibi gözyaşı dökerim sensizlik
zor geldi,avuçlarıma bakıyorum dudakların orada
bütün gece düşündüm akan bir ırmak gibi derdi çok
ey Rabb’im bana bir nefes üfle tevbeler edeyim sabır
çeken başımın çaresini bulayım alnım kalkmasın yerden
servilerin boyuna zühre yıldızına çıkayım beni göğe çek al
yeryüzü dar gelecek canım çıkacak bu dert bu sevda geçmez
şimşekler çakıyor bulutların arasında olayım yere düşen damla
yağmur olup yağayım gül fidanları saçan gülüşlerine gamzelerine
düşeyim de seninle birlikte canlanayım gönlümün ışığı aşkımı bulayım...
05.11.2006 - 14:30
sagol candos :))))))
18.10.2006 - 21:48
Yolu camiye düşen Bektaşi namazdan sonra:
- Ey ulu tanrım, bana bol bol şarap ver. Diye dua etmiş.
Yanında namazı bitiren kişi de ellerini kaldırmış:
- Rabbim bana iman ver. Diye dua etmiş.
İki duayı da işiten hoca Bektaşi'ye dönmüş:
- Bak herkes iman istiyor tanrıdan sen de şarap istiyorsun. Utanmıyor musun? demiş.
Bunun üzerine Bektaşi hocaya dönüp:
- Ne yapalım hoca efendi herkes kendisinde olmayanı ister. Demiş.
16.10.2006 - 18:19
;))) kendisi beni cok merak ediyo,her dedigimin altinda onu görüyorum,memnunda oluyorum da neyimi merak ediyon be arkadasim öylesine biriyim iste 22 yasinda,okula gidip gelen,dogmabüyüme ankarali olan(sende ankaralisin,aman ne hos) ,arada buraya takilan,gülen eglenen laf sokan sonrada cikipgiden bi kadinim...
15.10.2006 - 19:49
Amerikan Mühendisi
Kayseri'nin bir köyünde imece yöntemiyle yol yapılıyor. Bunun için de eşekten yararlanılıyor. Eşek hangi yolu izlerse, orası genişletip araba yoluna dönüştürülüyor... Köye gelmiş olan Amerikalı Barış Gönüllüsü, ne olup bittiğini kavrayamadığı için sorar:
- 'Ne yapıyorsunuz böyle? '
- 'Yol yapıyoruz.'
- 'Bu eşek ne için? '
- 'O, yolun mühendizi. Yola uygun geçeneği o gösterir.'
Barış Gönüllüsü katıla katıla güler:
- 'Ya eşek bulamasaydınız?
- 'İşte o zaman Amerika'dan mühendis getirirdik! '
09.10.2006 - 21:03
DEYİŞ
Sabahın seher vaktinde
Aliyi gördüm Aliyi
Yüzümü dizine sürdüm
Aliyi gördüm Aliyi
Aliyi gördüm meşede
Kırk mum yanar bir şişede
Yedi iklim dört köşede
Aliyi gördüm Aliyi
Selmanı gördüm sağında
Güller açar dost bağında
Musa ile tur dağında
Aliyi Gördüm Aliyi
06.10.2006 - 20:41
dostum bu yazdıklarım sana degil senin karşına gelecek, seni kötülemeye çalışacak kişilere....
sevgilerimle...
06.10.2006 - 20:38
HENÜZ BİR KADIN ELİNE DEĞMEMİŞTİ ELLERİMİZE,BİR SEVGİLİDEN MEKTUP BİLE ALMAMIŞTIK DAHA! BİR GECE SABAHA KARŞI,PRANGA VURULMUŞ ELLERİMİZ VE AYAKLARIMIZLA ÇIKARILDIK İDAM SEHPALARINA.HERKES TANIKTIR Kİ KORKMADIK, İÇİMİZ TİTREMEDİ HİÇ.MEZAR TOPRAĞI GİBİ TAPTAZE,MEZAR TAŞI GİBİ DİMDİK BOYNUMUZU UZATTIK YAĞLI KEMENTLERE.
ASILDIK EY HALKIM UNUTMA BİZİ! ! !
04.10.2006 - 21:57
AYDIN BI KISILIK; COK GÜZEL SIRITIR YAZILARIMA ;)))
26.09.2006 - 16:43
RUH İKİZİM :))))))
22.09.2006 - 20:26
TÜRKİYE ŞEYHLER DERVİŞLER SARIKLILAR
.................ÜLKESİ OLAMAZ...................
GERÇEKLERE ELİN SÖZÜ AZ GELİR...
GRUR DUYDUM ARKADAŞIM TEBRİK EDİYORUM SENİ
VAROL.....
Toplam 23 mesaj bulundu