Mevlana ile Tebrizli Şems'in dostluğu gibidir, Esar Dede ve hocası Şeyh Galip'in dostluğu..
Bir zaman sonra,Esrar'ın gözleri perdelenmeye başlar ve üzer hocasını,Galip ,Bakar ama eskisi gibi değil… Söyler, ellere der gibi. Tutar, buz gibi... Tecrid... Bir ağacın yapraklarını dökmesi gibi hazana döner Esrar. Ne yapsın, bir şiir yazar özür beyanında:
Kâküllerine ol mehin, ey şâne dokunma
Zencîri kırar bu dil-i dîvâne dokunma
Gül-berk misâli ciğerim pâreliyorsun
Ey bâd-ı seher, o gül-i handâne dokunma
Feryâd-ı ene’l- hakeder âvâz-ı tanîni
Biliyorum..biliyorum..yürekten tekmeleyip vurmadım ayaklarımı yere...
bir koro gibi de değildi sesim..lakin,
artık gökten üç elma düşmesin,bir çellist ve bide kedi..ben razıyım.
Edvard Munch Çığlık (The Scream) isimli tablosunu şu sözlerle ifade etmişti: “Güneş batmaya başladı, birden gökyüzü kan rengine döndü, titreyerek orada durdum ve dosdoğru geçen sonsuz bir çığlık hissettim. Hastalığımda olduğu gibi, yaşam korkum, benim için gereklidir. Onlar benden farksız değildir, onların imhası benim sanatımı da yok edecektir.”
Munch,yaşamı boyunca bir çok acıya tanık olmuştur. Annesinin ve kardeşlerinin ölümü,veba salgınında ölen yüzlerce insan, tüm bunlar onun ruh sağlığını etkilemiştir..Bunu bir çok resminde görebiliriz.
Çok okurlar.
çok gezerler.
çok izlerler.
ironiktirler.
çoğu zaman alaycı bi kuştur onlar.
kendilerine pek acımazlar..öz eleştirilerini acımasızca yaparlar.
güçlüdürler..kolay vazgeçmezler.
toplum onu sevsin yada sevmesin diye uğraşmazlar...kendi doğruları vardır onların.
olayları ve bağlantılarını anında çözerler.
lider özellikleri sayesinde genellikle başarılı olurlar.
neşelidir,sosyaldir ( ama çok arkadaşı yoktur iki bilemedin üç)
umursamaz görünür ama tam tersidir.
Bob Geldof, müzik tarihinin nev-i şahsına münasır müzisyenlerindendir.
Sıkıntılarla dolu zor bir çocukluk yaşayan Geldof, okulda da başarısız bir öğrencidir.
Onun ilgisini küçük yaşta kanına giren rock müzik ve kitaplar oluşturur.
1975 yılında Boomtown Rats adlı gurubu kurup müzik yaşantısına başlar..Boomtown Rats, beklenmedik bir şekilde başarılı olur..
Geldof müzisyen kimliğiyle değil daha çok aktivist kimliğiyle hatırlanır.
''1985'te Afrika'da ki açlığa dikkat çekmek için düzenlediği ve bir çok ünlü grup ve müzisyenin katıldığı Live Aid konseri onu küresel bir kahraman haline getirmişi. Geldof, zaman içerisinde dünyadaki bir çok politikacıyla bir araya gelip fakir ülkelerinin sorunlarına dikkat çekmiştir.''
Hasan Ali Toptaş’ın romanından uyarlanan, Ümit Ünal’ın yönettiği 2008 yapımı Gölgesizler filmi girdikleri labirentte kaybolan kahramanların öykülerini anlatır.
Gölgesizler, Ümit Ünal ‘ın dördüncü filmidir..
Bence romana sadık kalmıştır. Senaryosunda ötekileştirme vurgusunu ağırlaştırır.
''Aydınlık, sükunetli bir berber dükkanında tuhaf bir öfke''.
''Köyün berberi Cıngıl Nuri yıllar önce alıp başını gitmiştir. Nuri ‘den umudu kesmeyen tek kişi karısı kalmış, bir çare için kapısını çaldığı köy imamının şehevi istismarıyla artık Nuri’nin dönmesini değil, dönmemesini umar olmuştur.(yaktı yandırdı bizi köyün imamı) Nuri geri döner, tam da İmam ’ın okuduğu ezan sırasında karısının karşısına çıkar. O gün Cıngıl Nuri ‘nin karısıyla çocukları, bir de köy muhtarının platonik aşkı Güvercin hiçbir iz bırakmadan kaybolur. Arayıp tarayıp bir çıkar yol bulamayan Muhtar, köyün bilgesi Kör Dede ‘ye gider.(canım bilgeler:)..) Dede,bir hikaye anlatır: Dokuz karısı, bir avlu dolusu çocuğu olan asker kaçağı Hamdi ile “hem orospu hem evliya” Aynalı Fatma:)) Bu ikisi bir kez birlikte olmuşlar, birbirlerini öyle bir bitirmişlerdir ki Fatma da yok olmuştur Hamdi de. Hamdi ilişki sırasında ruhunu teslim etmiş fakat devlet nazarında aylar sonra, cephede ölmüştür. Hangisi Hamdi’dir peki? Sevişirken ölen mi, cepheden vefat haberi gelen mi?''
şu an ne dinliyorum
21.08.2017 - 00:58esrar dede
20.08.2017 - 13:14Mevlana ile Tebrizli Şems'in dostluğu gibidir, Esar Dede ve hocası Şeyh Galip'in dostluğu..
Bir zaman sonra,Esrar'ın gözleri perdelenmeye başlar ve üzer hocasını,Galip ,Bakar ama eskisi gibi değil… Söyler, ellere der gibi. Tutar, buz gibi... Tecrid... Bir ağacın yapraklarını dökmesi gibi hazana döner Esrar. Ne yapsın, bir şiir yazar özür beyanında:
Kâküllerine ol mehin, ey şâne dokunma
Zencîri kırar bu dil-i dîvâne dokunma
Gül-berk misâli ciğerim pâreliyorsun
Ey bâd-ı seher, o gül-i handâne dokunma
Feryâd-ı ene’l- hakeder âvâz-ı tanîni
Fâş etmesin esrârını, peymane dokunma
Bünyân-ı nizam-ı felek ol kuy-ı beladır
Âlem yıkılır bu dil-i vîrâne dokunma
İçtikleri hep hunı ciğerdir fukara
Şeyha kerem et hatırı rindane dokunma
Eğlenceleri zülf-ü dil aram-ı elemdir
Dinle ne siyah gûndur o efsâne dokunma
Şâhım senin esrâr sadâkatli kulundur
Lûtfeyle o derviş-i perîşâne dokunma
Esrâr Dede
birhan keskin
20.08.2017 - 12:21Bir kuşun anısı kalmış bende, saklı
Bundan gözlerimdeki kayalık,
İçimdeki serseri buzullar
şu an ne dinliyorum
20.08.2017 - 12:11naftalin kokulu şarkılar
20.08.2017 - 11:59Harf
20.08.2017 - 11:09Hookuuuss... pokus..
sihirlidir..
ahmet telli
20.08.2017 - 10:56“sulanmamış çiçekler gibi kuruyor her şey.
her şey bir yolculuğun hüznünü taşıyor.
gidip de gelmemek üzere bütün yüzler”
isteksizce
20.08.2017 - 10:49Tanrım merhaba
Biliyorum..biliyorum..yürekten tekmeleyip vurmadım ayaklarımı yere...
bir koro gibi de değildi sesim..lakin,
artık gökten üç elma düşmesin,bir çellist ve bide kedi..ben razıyım.
bekliyorum tanrım..
şu an ne dinliyorum
19.08.2017 - 23:09mırıldanmak
19.08.2017 - 13:24Yandım yandım kar mı verdi
Ekşi tatlı nar mı verdi
Sarılacak yar mı verdi
Nem alacak felek benim
şu an ne dinliyorum
18.08.2017 - 14:18‘Srebrenitsa Soykırımı’ anısına..
Miss Sarajevo - U2, Brain Uno, Luciana Pavarotti
adı tarihe altın harflerle yazılan ruh hastaları
18.08.2017 - 10:17Edvard Munch
Edvard Munch Çığlık (The Scream) isimli tablosunu şu sözlerle ifade etmişti: “Güneş batmaya başladı, birden gökyüzü kan rengine döndü, titreyerek orada durdum ve dosdoğru geçen sonsuz bir çığlık hissettim. Hastalığımda olduğu gibi, yaşam korkum, benim için gereklidir. Onlar benden farksız değildir, onların imhası benim sanatımı da yok edecektir.”
Munch,yaşamı boyunca bir çok acıya tanık olmuştur. Annesinin ve kardeşlerinin ölümü,veba salgınında ölen yüzlerce insan, tüm bunlar onun ruh sağlığını etkilemiştir..Bunu bir çok resminde görebiliriz.
şu an ne dinliyorum
18.08.2017 - 00:39Adını unutursam...........
defalarca
18.08.2017 - 00:30zeki
17.08.2017 - 14:28Sarkastik (sarcastic) insanlardır.
Çok okurlar.
çok gezerler.
çok izlerler.
ironiktirler.
çoğu zaman alaycı bi kuştur onlar.
kendilerine pek acımazlar..öz eleştirilerini acımasızca yaparlar.
güçlüdürler..kolay vazgeçmezler.
toplum onu sevsin yada sevmesin diye uğraşmazlar...kendi doğruları vardır onların.
olayları ve bağlantılarını anında çözerler.
lider özellikleri sayesinde genellikle başarılı olurlar.
neşelidir,sosyaldir ( ama çok arkadaşı yoktur iki bilemedin üç)
umursamaz görünür ama tam tersidir.
Neşeli umursamaz tavırlı insanlarla karıştırılmaması önemle rica olunur:)
Onlar farklıdır.
zalimler
17.08.2017 - 12:55Emil Michel Cioran Çürümenin Kitabı'nda der ki;
En büyük zalimler, kafası kesilmemiş mazlumlar arasından çıkar.
Olabilir mi.?(!)
şu an ne dinliyorum
17.08.2017 - 12:12KUBRICK ne gördüğümüzü,
TARKOVSKY 'ise görünenin ötesinde ne olduğunu sorar..
Sinemayı seviyoruz..
Bob Geldof
17.08.2017 - 01:03Bob Geldof
17.08.2017 - 01:01Bob Geldof, müzik tarihinin nev-i şahsına münasır müzisyenlerindendir.
Sıkıntılarla dolu zor bir çocukluk yaşayan Geldof, okulda da başarısız bir öğrencidir.
Onun ilgisini küçük yaşta kanına giren rock müzik ve kitaplar oluşturur.
1975 yılında Boomtown Rats adlı gurubu kurup müzik yaşantısına başlar..Boomtown Rats, beklenmedik bir şekilde başarılı olur..
Geldof müzisyen kimliğiyle değil daha çok aktivist kimliğiyle hatırlanır.
''1985'te Afrika'da ki açlığa dikkat çekmek için düzenlediği ve bir çok ünlü grup ve müzisyenin katıldığı Live Aid konseri onu küresel bir kahraman haline getirmişi. Geldof, zaman içerisinde dünyadaki bir çok politikacıyla bir araya gelip fakir ülkelerinin sorunlarına dikkat çekmiştir.''
şu an ne dinliyorum
16.08.2017 - 23:46Süper:))
Kıyıda köşede kalmış müzikler
16.08.2017 - 18:21şu an ne dinliyorum
16.08.2017 - 15:33uçurumda açan çiçek
16.08.2017 - 14:29............ç o c u k lardır.!
Bir çocuk yetiştirmek hepimizin (sen,ben,o...kısaca bütün toplum) en önemli ödevimizdir.
Sıkıca tutun ruhlarını ..uçurumları sandığınızdan daha derindir..!
Gölgesizler
16.08.2017 - 13:51Hasan Ali Toptaş’ın romanından uyarlanan, Ümit Ünal’ın yönettiği 2008 yapımı Gölgesizler filmi girdikleri labirentte kaybolan kahramanların öykülerini anlatır.
Gölgesizler, Ümit Ünal ‘ın dördüncü filmidir..
Bence romana sadık kalmıştır. Senaryosunda ötekileştirme vurgusunu ağırlaştırır.
''Aydınlık, sükunetli bir berber dükkanında tuhaf bir öfke''.
''Köyün berberi Cıngıl Nuri yıllar önce alıp başını gitmiştir. Nuri ‘den umudu kesmeyen tek kişi karısı kalmış, bir çare için kapısını çaldığı köy imamının şehevi istismarıyla artık Nuri’nin dönmesini değil, dönmemesini umar olmuştur.(yaktı yandırdı bizi köyün imamı) Nuri geri döner, tam da İmam ’ın okuduğu ezan sırasında karısının karşısına çıkar. O gün Cıngıl Nuri ‘nin karısıyla çocukları, bir de köy muhtarının platonik aşkı Güvercin hiçbir iz bırakmadan kaybolur. Arayıp tarayıp bir çıkar yol bulamayan Muhtar, köyün bilgesi Kör Dede ‘ye gider.(canım bilgeler:)..) Dede,bir hikaye anlatır: Dokuz karısı, bir avlu dolusu çocuğu olan asker kaçağı Hamdi ile “hem orospu hem evliya” Aynalı Fatma:)) Bu ikisi bir kez birlikte olmuşlar, birbirlerini öyle bir bitirmişlerdir ki Fatma da yok olmuştur Hamdi de. Hamdi ilişki sırasında ruhunu teslim etmiş fakat devlet nazarında aylar sonra, cephede ölmüştür. Hangisi Hamdi’dir peki? Sevişirken ölen mi, cepheden vefat haberi gelen mi?''
Bknz: Girit Labirenti
Toplam 1414 mesaj bulundu