Mayakovski'nin yakın dostu Sergey Yesenin 1925'te intihar eder..
Yesenin, son şiirinde yakın dostuna seslenir.
”Hoşçakal, dostum, el sıkışmadan, konuşmadan
Hüzünlenme ve eğme kaşlarını, mutsuz;
Yeni bir şey değil ölüp gitmek bu yaşamdan,
Ama yaşamak da daha yeni değil kuşkusuz.”
Kendisi de Yesenin’e itafen bir şiir yazar.
“Sürer mi ölümü
Hiç insan
Tebeşir tozu gibi
Yanaklarına?
…
Şu yaşamda
En kolay iştir ölmek
Asıl güç olan
Yeni bir hayata
Başlamak…”
Mayakovski, dostu Yesenin’in ölümünden 5 yıl sonra 1930’da bir mektup bırakarak silahla intihar eder.
Hepinize!
İşte ölüyorum. Kimseyi suçlamayın bundan ötürü. Hele dedikodudan, unutmayın ki merhum nefret ederdi… Anacığım, kardeşlerim, yoldaşlarım! Bağışlayın beni. İş değil bu, biliyorum (kimseye de öğütlemem), ama benim için başka bir çıkar yol kalmamıştı. “Bir varmış bir yokmuş” derler hani :
aşkın küçük sandalı hayat ırmağının akıntısına kafa tutabilir mi! dayanamayıp parçalandı işte sonunda…
Kadiri mutlaksın sen, iki kol yarattın
Bir kafa uydurdun
Her birimize, peki,
Peki ama neden acı çekilmeden
Sevişilmez, sevişilmez, sevişilmez ki…
Elem Klimov’un 1985 yılında beyazperdeye aktardığı savaş karşıtı bir filmdir..Yönetmen
Elem Klimov’un(adı Engels, Marks ve Lenin'in kısaltmasından oluşmuştur. Sovyet Film Yönetmenleri Birliği'nin
kurucusudur.)
Ales Adamovich'in romanından uyarladığı ''İdi i Smotri''( Türkçesi Gel Ve Gör.)başyapıtıdır. 1943 yılında Beyaz Rusya’da Naziler tarafından gerçekleştirilen vahşeti küçük bir çocuğun hikayesi üzerinden anlatır.
Savaşa karşı sert bir HAYIR çığlığıdır..Ağır bi temposu ve yürek burkan sahneleri vardır.
Bence filmin en can alıcı sahnesi; küçük çocuğun yolda gördüğü Hitler fotoğrafına ateş ettikçe, fotoğraftaki Hitler’in iktidara gelişinden gençliğine kadar yaşananların geri sarılması ve en sonunda Hitler’in bir bebek olarak görülmesiyle çocuğun ateş etmeyi bırakması ve gözünden bir damla yaşın akmasıdır..
Doğu felsefesinden etkilenmiştir..Kötülük kavramının onun felsefesinde çok önemli bir yeri vardır...Bu yönüyle Nietzsche'yi etkilemiştir..Nihilist ve karamsar bir bakış açısı vardır. Ona göre "dünyanın özü kötüdür''..
Kadınlar hakkında çok şey söylemiştir..
Annesiyle yaşadığı sorunlar onun hayata ve ilişkilere bakış açısını hep etkilemiştir..
“Gerçekte vahşi ve korkunç bir hayvandan başka bir şey değildir insan. Biz, onu evcilleştirilmiş ve dizginlenmiş haliyle tanıyoruz ki uygarlık dediğimiz şey de budur. Bu yüzden de arada bir gerçek tabiatı ortaya çıkarsa dehşete kapılıyoruz.”
Bana tutku verecek herhangi bir şeye ya da kimseye artık rastlamayacağımı biliyorum. Birisini sevmeye kalkışmak, önemli bir işe girişmek gibidir, bilirsin. Enerji, kendini veriş, körlük ister. Hatta başlangıçta bir uçurumun üzerinden sıçramanın gerektiği bir an vardır. Düşünmeye kalkarsa atlayamaz insan. Bundan böyle artık bu gerekli sıçrayışı yapamayacağımı biliyorum.
Daha yüksek binalarımız, ama daha kısa sabrımız var; daha geniş otoyollarımız, ama daha dar bakış açılarımız var. Daha çok harcıyoruz, ama daha az şeye sahibiz; daha fazla satın alıyoruz, ama daha az hoşnut kalıyoruz.Daha büyük evlerimiz, ama daha küçük ailelerimiz; daha çok ev gereçleri, ama daha az zamanımız var. Daha çok eğitimimiz, ama daha az sağduyumuz; daha fazla bilgimiz, ama daha az bilgeliğimiz var. Daha çok uzmanımız, ama yine de daha çok sorunumuz; daha çok ilacımız, ama daha az sağlığımız var.Çok fazla alkol ve sigara tüketiyoruz, çok savurganca para harcıyoruz, çok az gülüyoruz, çok hızlı araba kullanıyor, çok çabuk kızıyoruz, çok geç saatlere kadar oturuyor, çok yorgun kalkıyoruz, çok az okuyor çok fazla TV izliyoruz ve çok ender şükrediyoruz. Mal varlıklarımızı çoğalttık, ama değerlerimizi azalttık. Çok konuşuyoruz, çok az seviyoruz ve çok sık nefret ediyoruz.Geçimimizi sağlamayı öğrendik, ama yaşam kurmayı öğrenemedik. Yaşamımıza yıllar kattık, ama yıllara yaşam katamadık. Aya gidip gelmeyi öğrendik, ama yeni komşumuzla karşılaşmak için caddenin karşısına geçmekte sorunumuz var. Dış uzayı fethettik, ama iç dünyamızı edemedik. Daha büyük işler yaptık, ama daha iyi işler yapamadık.Havayı temizledik, ama ruhumuzu kirlettik. Atoma hükmettik, ama önyargılarımızaedemedik. Daha çok yazıyoruz, ama daha az öğreniyoruz.Daha çok plan yapıyoruz, daha az sonuca varıyoruz. Koşuşmayı öğrendik, ama beklemeyi öğrenemedik. Daha fazla bilgiyi depolamak, her zamankinden daha çok kopya çıkarmak için daha çok bilgisayarlar yapıyoruz, ama git gide daha az iletişim kuruyoruz. Zaman artık, hızlı hazırlanan ve yavaş sindirilen yiyeceklerin; büyük adamlar ve küçük karakterlerin; yüksek kârlar ve sığ ilişkilerin zamanıdır. Günümüz artık, iki maaşın girdiği ama boşanmaların daha çok olduğu, daha süslü evler, ama dağılmış yuvaların olduğu günlerdir. Bu günler, hızlı seyahatler, kullanılıp atılan çocuk bezleri, yok edilen ahlakî değerler, bir gecelik ilişkiler, obez bedenler ve neşelendirmekten sakinleştirmeye hatta öldürmeye kadar her şeyi yapabilen hapların olduğu günlerdir. Vitrinlerde her şeyin sergilendiği, ama depolarda hiçbir şeyin olmadığı bir zamandayız. Öyle bir zaman ki teknoloji bu mektubu size getirebilir, siz bu içselliği ya paylaşmayı, ya da sil tuşuna basmayı seçebilirsiniz. Yaşam, aldığımız nefes sayısıyla değil, nefesimizi kesen anların sayısıyla ölçülür.''
trip
04.09.2017 - 11:54Gezi,yolculuk..
Mecaz:Afra tafra..konuşamıyorum çöz beni..
Kolay gelsin..
neyzen tevfik
03.09.2017 - 18:35''Ben sana bok demem,
Boklar duyar ar eder.
Bir zerren düşse boka
Onu da mundar eder…''
Ah, siz yok musunuz ..beni bu denli serseri kılan.!
şu an ne dinliyorum
03.09.2017 - 18:1680'lerde çocuk olmak böyle bi şeydi..
Anne..döndüm ben..hayırsızın...
kendi kendine konuşmak
03.09.2017 - 18:09“İçsel konuşmalar,
Dışsal konuşulamamışları içerir…”
Vangelis
03.09.2017 - 18:02Blade Runner Soundtracklarını severim..
Sonra dedi ki
03.09.2017 - 13:40Acıyı çağırma İ.bizde ondan çok var...
şu an ne dinliyorum
02.09.2017 - 00:26Kıyıda köşede kalmış müzikler
01.09.2017 - 19:20Türk Sineması'na sesiyle emek veren bir yıldız
Handan Kara..
Severiz efendim..
naftalin kokulu şarkılar
01.09.2017 - 19:05intihar mektubu
01.09.2017 - 01:06Mayakovski'nin yakın dostu Sergey Yesenin 1925'te intihar eder..
Yesenin, son şiirinde yakın dostuna seslenir.
”Hoşçakal, dostum, el sıkışmadan, konuşmadan
Hüzünlenme ve eğme kaşlarını, mutsuz;
Yeni bir şey değil ölüp gitmek bu yaşamdan,
Ama yaşamak da daha yeni değil kuşkusuz.”
Kendisi de Yesenin’e itafen bir şiir yazar.
“Sürer mi ölümü
Hiç insan
Tebeşir tozu gibi
Yanaklarına?
…
Şu yaşamda
En kolay iştir ölmek
Asıl güç olan
Yeni bir hayata
Başlamak…”
Mayakovski, dostu Yesenin’in ölümünden 5 yıl sonra 1930’da bir mektup bırakarak silahla intihar eder.
Hepinize!
İşte ölüyorum. Kimseyi suçlamayın bundan ötürü. Hele dedikodudan, unutmayın ki merhum nefret ederdi… Anacığım, kardeşlerim, yoldaşlarım! Bağışlayın beni. İş değil bu, biliyorum (kimseye de öğütlemem), ama benim için başka bir çıkar yol kalmamıştı. “Bir varmış bir yokmuş” derler hani :
aşkın küçük sandalı hayat ırmağının akıntısına kafa tutabilir mi! dayanamayıp parçalandı işte sonunda…
Kadiri mutlaksın sen, iki kol yarattın
Bir kafa uydurdun
Her birimize, peki,
Peki ama neden acı çekilmeden
Sevişilmez, sevişilmez, sevişilmez ki…
efkâr basmak
01.09.2017 - 00:14İnsan çok ama çok ağır..!
Kıyıda köşede kalmış müzikler
31.08.2017 - 23:18şu an ne dinliyorum
31.08.2017 - 22:23Idi i smotri
31.08.2017 - 16:52Elem Klimov’un 1985 yılında beyazperdeye aktardığı savaş karşıtı bir filmdir..Yönetmen
Elem Klimov’un(adı Engels, Marks ve Lenin'in kısaltmasından oluşmuştur. Sovyet Film Yönetmenleri Birliği'nin
kurucusudur.)
Ales Adamovich'in romanından uyarladığı ''İdi i Smotri''( Türkçesi Gel Ve Gör.)başyapıtıdır. 1943 yılında Beyaz Rusya’da Naziler tarafından gerçekleştirilen vahşeti küçük bir çocuğun hikayesi üzerinden anlatır.
Savaşa karşı sert bir HAYIR çığlığıdır..Ağır bi temposu ve yürek burkan sahneleri vardır.
Bence filmin en can alıcı sahnesi; küçük çocuğun yolda gördüğü Hitler fotoğrafına ateş ettikçe, fotoğraftaki Hitler’in iktidara gelişinden gençliğine kadar yaşananların geri sarılması ve en sonunda Hitler’in bir bebek olarak görülmesiyle çocuğun ateş etmeyi bırakması ve gözünden bir damla yaşın akmasıdır..
Etkileyici ..
arthur schopenhauer
31.08.2017 - 15:29Doğu felsefesinden etkilenmiştir..Kötülük kavramının onun felsefesinde çok önemli bir yeri vardır...Bu yönüyle Nietzsche'yi etkilemiştir..Nihilist ve karamsar bir bakış açısı vardır. Ona göre "dünyanın özü kötüdür''..
Kadınlar hakkında çok şey söylemiştir..
Annesiyle yaşadığı sorunlar onun hayata ve ilişkilere bakış açısını hep etkilemiştir..
arthur schopenhauer
31.08.2017 - 15:13“Gerçekte vahşi ve korkunç bir hayvandan başka bir şey değildir insan. Biz, onu evcilleştirilmiş ve dizginlenmiş haliyle tanıyoruz ki uygarlık dediğimiz şey de budur. Bu yüzden de arada bir gerçek tabiatı ortaya çıkarsa dehşete kapılıyoruz.”
bulantı
31.08.2017 - 13:07Bana tutku verecek herhangi bir şeye ya da kimseye artık rastlamayacağımı biliyorum. Birisini sevmeye kalkışmak, önemli bir işe girişmek gibidir, bilirsin. Enerji, kendini veriş, körlük ister. Hatta başlangıçta bir uçurumun üzerinden sıçramanın gerektiği bir an vardır. Düşünmeye kalkarsa atlayamaz insan. Bundan böyle artık bu gerekli sıçrayışı yapamayacağımı biliyorum.
Jean Paul Sartre - Bulantı
şu an ne dinliyorum
31.08.2017 - 12:58imkansız aşk
31.08.2017 - 12:55Olmazlara meyilliyiz biz...
alıntı kitap cümleleri
31.08.2017 - 12:21Daha yüksek binalarımız, ama daha kısa sabrımız var; daha geniş otoyollarımız, ama daha dar bakış açılarımız var. Daha çok harcıyoruz, ama daha az şeye sahibiz; daha fazla satın alıyoruz, ama daha az hoşnut kalıyoruz.Daha büyük evlerimiz, ama daha küçük ailelerimiz; daha çok ev gereçleri, ama daha az zamanımız var. Daha çok eğitimimiz, ama daha az sağduyumuz; daha fazla bilgimiz, ama daha az bilgeliğimiz var. Daha çok uzmanımız, ama yine de daha çok sorunumuz; daha çok ilacımız, ama daha az sağlığımız var.Çok fazla alkol ve sigara tüketiyoruz, çok savurganca para harcıyoruz, çok az gülüyoruz, çok hızlı araba kullanıyor, çok çabuk kızıyoruz, çok geç saatlere kadar oturuyor, çok yorgun kalkıyoruz, çok az okuyor çok fazla TV izliyoruz ve çok ender şükrediyoruz. Mal varlıklarımızı çoğalttık, ama değerlerimizi azalttık. Çok konuşuyoruz, çok az seviyoruz ve çok sık nefret ediyoruz.Geçimimizi sağlamayı öğrendik, ama yaşam kurmayı öğrenemedik. Yaşamımıza yıllar kattık, ama yıllara yaşam katamadık. Aya gidip gelmeyi öğrendik, ama yeni komşumuzla karşılaşmak için caddenin karşısına geçmekte sorunumuz var. Dış uzayı fethettik, ama iç dünyamızı edemedik. Daha büyük işler yaptık, ama daha iyi işler yapamadık.Havayı temizledik, ama ruhumuzu kirlettik. Atoma hükmettik, ama önyargılarımızaedemedik. Daha çok yazıyoruz, ama daha az öğreniyoruz.Daha çok plan yapıyoruz, daha az sonuca varıyoruz. Koşuşmayı öğrendik, ama beklemeyi öğrenemedik. Daha fazla bilgiyi depolamak, her zamankinden daha çok kopya çıkarmak için daha çok bilgisayarlar yapıyoruz, ama git gide daha az iletişim kuruyoruz. Zaman artık, hızlı hazırlanan ve yavaş sindirilen yiyeceklerin; büyük adamlar ve küçük karakterlerin; yüksek kârlar ve sığ ilişkilerin zamanıdır. Günümüz artık, iki maaşın girdiği ama boşanmaların daha çok olduğu, daha süslü evler, ama dağılmış yuvaların olduğu günlerdir. Bu günler, hızlı seyahatler, kullanılıp atılan çocuk bezleri, yok edilen ahlakî değerler, bir gecelik ilişkiler, obez bedenler ve neşelendirmekten sakinleştirmeye hatta öldürmeye kadar her şeyi yapabilen hapların olduğu günlerdir. Vitrinlerde her şeyin sergilendiği, ama depolarda hiçbir şeyin olmadığı bir zamandayız. Öyle bir zaman ki teknoloji bu mektubu size getirebilir, siz bu içselliği ya paylaşmayı, ya da sil tuşuna basmayı seçebilirsiniz. Yaşam, aldığımız nefes sayısıyla değil, nefesimizi kesen anların sayısıyla ölçülür.''
George Carlin
alıntı kitap cümleleri
31.08.2017 - 12:13“Ruhum ölümsüz yaşamın ardından koşma, olanaklar alanını tüketmeye bak.“
Pindaros
belki
31.08.2017 - 12:11‘Belki'ler hep alengirli.
günaydın
31.08.2017 - 11:03......... Çare yok...bugünde en masum saydıklarımız yakacak canımızı...
şu an ne dinliyorum
31.08.2017 - 00:24Toplam 1414 mesaj bulundu