Grup Yorum-Sevda Türküsü [Dinlemek için Lütfen Klibin üzerini TIKLAYINIZ]
İntifada 9 Aralık; Filistin I. İntifadasının başlangıcının yıldönümü. 1987'nin Aralık ayında, 20 yıldır işgal altındaki Filistin toprakları ilk defa ayağa kalkmıştı. Taş ve yüreğin ördüğü İntifada, yerinden yurdundan edilmiş, işkence baskı ve asimilasyonla sindirilildiği sanılmış bir halkın uyanışıydı.
Bir yanda sırtını ABD emperyalizmine dayamış dişinden tırnağına silahlı Siyonist ordu, öte yanda varolma savaşı veren tepeden tırnağa öfke ve azim kesilmiş yedisinden yetmişine Filistin halkı. Bir yanda süngü, cop, katliam, işkence; öte yanda 'kemiklerimi, kollarımı kırabilirsiniz ama taş atmaktan vazgeçmeyeceğim! ' diye haykıran taş generalleriyle yiğit bir halk.
I. İntifada'nın 19. yıldönümünde sözü, o coğrafyanın ve 'bu coğrafyanın' sesini harmanlayarak bizlere taşıyan İnsanlık onuruna selam olsun...
ÖLÜME DOĞANLARIN AĞITLARI
İbrani mitolojisinde Filistin’e Yehova’nın özel armağanı olarak düzenli ilkbahar ve sonbahar yağmurları gönderilmiştir. Yağmur bereket demektir. Ortadoğu‘da Temmuz ayı bereket ayıdır. Ortadoğu mitolojisinde bereket tanrısı Dumuzi-Tammuz‘den adını alan Temmuz ayında bu defa bereket değil gökten ölüm yağıyor. İsrail‘in başlattığı “Yaz Yağmuru Operasyonu”, acıların sütünü emmiş Filistinli ve Lübnanlı çocukları katlediyor.
Öküzün A’sından kan pompalayan rafinerilere Bu topraklarda çocuklar ölüme doğarlar. Ölüme doğan çocukların anneleri ağıtlar yakar. O ağıtlar ki insanlık tarihi kadar eskidir. Sümer‘lerin çivi yazısı Ortadoğu halklarının acısını yazar, Mısır‘ın hiyeroglifleri de. İlk tekerleğin döndüğü bu topraklarda savaşlar tekeri olduğu gibi insanlığın en büyük trajedilerini de yaratmış. Savaşlar Ortadoğu’da tarihin kendisidir. Mezopotamya topraklarını sulayan Fırat ve Dicle‘nin bereketiyle ve insanoğlunun bilgi ve becerisinin gelişmesiyle ne zaman ki tarımsal artık ürün elde edilmeye başlandı, örgütlü sosyal faaliyet biçimi olan savaşlar da başladı. Ne zamanki hayvanlar evcilleştirilmeye ve sürüler halinde meralarda otlatılmaya başlandı, savaşlar da başladı. Ortadoğu halkları etinden-sütünden-derisinden-gücünden yararlandıkları hayvanı alfabenin başına yazmışlar. Sümerlerin çivi yazısını alan Fenikelilerde öküz-inek anlamına gelen Alef, Arapça‘da Elif ve bizdeki A harfi o günün dünyasındaki üretim koşullarının zorunu anlatır.
Üç kıtanın ortasında ticaret yollarının kesiştiği yeryüzünün en bereketli topraklarında önce şehir devletlerinin kral-tanrılarının birbirleriyle egemenlik savaşlarından, sonra feodal imparatorlukların istilalarından, Roma, Osmanlı ve Britanya imparatorluklarının işgallerinden tarihin en büyük açlığını bu toprakların halkları yaşadı. Bin yılların değişmezi halkların açlığı, kıyımları. Günümüz dünyasının en büyük enerji kaynakları üzerinde yaşıyan ama karanlığa mahkum edilenler.
Ramallah-Amed, çocuklar aynı türküyü söyler Eskinin ticaret yollarına kanlı petrol boru hatları eklendi. Petrol ile birlikte kan pompalayan rafineriler. Ezilen halkların kanı. Ticaret otoyollarında bombalanmış ilaç kamyonları… Ve Beyrut sokaklarında her gün katledilen insanlık…
Bu toprakların kadim halkları artık sürgünler; milyonlarca Filistinli, milyonlarca Kürt, yüzbinlerce Lübnanlı kendi topraklarına hasret göçmenler haline getirilmiş. Gazze plajında Hudalar, Kızıltepe‘de Uğurlar… İntifada günlerinde Ramallah sokaklarında taş atan çocuklar ile serhıldan zamanlarının Amedli çocukları aynı türküyü söyler hep… Acının ve direngenliğin türküsünü. Tıpkı Filistinli şairin şu dizelerindeki gibi:
Yaramın üstünde yürümeyi öğretti bana cellatın bıçağı. Yürümeyi, hem de yorulmadan yürümeyi. Direnmeyi öğretti. Direnmeyi
Tarihin derinliklerine dayanan acı, direnç ve umut ezgileriyle doludur Arap, Kürt ve Acem halklarının belleği. Duygu var o ezgilerde, halka sonsuz sevgi. Kıyıma uğrayan, köleleştirilmeye çalışılan halkların acısı ve öfkesi. Ölüm, gözyaşı, direniş ve bitmeyen umut.
Uçurtmanın kanatlarına kondu kalbim “Ken fii marra tiefl zğir, ğem yilğeb bil hara” diyen şarkısına başladığında Marcel Khalife yüreğinde bir titreme hissetmeyen Arapların sayısı çok azdır. Lübnan’da Hristiyan bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen ve şarkıları Arap dünyasında dilden dile dolaşan Marcel Khalife Arapların dünyaca tanınmış müzisyenlerinden biridir. Onun müziği için “Kederle neşenin, ölümle yaşamın, isyanla korkunun birarada olduğu ve insana umutlu olmayı öğreten müzik” derler. Bu, Ortadoğu ruhunun ta kendisidir. Khalife, “Savaşın yarattığı zararlardan etkilenen insanlara, ıstırap çeken insanlara bir umut verdim, onlara ilerisi için bir ışık vermeye çalıştım” diyor ve ekliyor “Arap halkının özgürlüğü sağlanmadan barış gelmez“. Marcel Khalife, yalnızca şarkıcı ve udi olarak değil, aynı zamanda besteci olarak da biliniyor ve ünlü besteleri arasında, Filistinli ozan Mahmud Derviş’in yapıtları ve Filistin halkının mücadelesini simgeleyen çok sayıda şarkı da yer alıyor. İşte onlardan biri; sokakta oynarken İsrail uçaklarından üzerlerine yağan bombalarla katledilen bir grup Filistinli çocuğun anısına yaptığı şarkı:
Ken fii marra tiefl zğir, ğem yilğeb bil hara Ğem biy fetteş ğel hıytan, tey tayyer tiyyara Vittallağ bil cev el midre şo byilmağ Şufu şufu tıyyar ceye leğinde tıyyara
Hey tiyyara tira, me badda ğiytan Cvenihha ekber, min beytil ciran Ferfeh elbo uv taar, ğe cveneh tayyara Vil sama kullo asrar, fetehlo asrar
Ve ef bil saha, yinedeh riefato Ken hedir tiyyara, akva min qullu asvat Cammağu luv led, fetu billeğib Hezzet liebled, saret kizbe Hedir thevvel diğhen kbier Miedre şu sar,
Tiyyara hamle, risas uv aşğel Şağlet ard, hedebit dar Saret lih dud, hdudiel veladeniye Berd virğub, tislef ğel dine Saret lieğbe, saret miğ kissa Saruv livled şefie minhel kissa Vil kissa mektubu ğel stayhet dayğa Vil dayğa heyyubie limğet mitlil şemğa Şemğa bidave, vi sarkha bideve
(Bir zamanlar küçük bir çocuk mahallede oynuyordu Uçurtma uçurmak için ip arıyordu Gökyüzüne baktı, birşeyler parlıyor Bakın uçak geldi, yanıma geldi
Uç uçak, bu uçağın ipe ihtiyacı yok, Kanatları komşuların evinden daha büyük Kalbi havalandı, uçağın kanatlarına kondu Gökyüzü sırlarla dolu, sırlarını ona açtı
Sahada durdu, arkadaşlarını çağırdı Uçağın gürültüsü, bütün seslerden daha güçlüydü Çocuklar toplandı, oyuna koyuldular Ülke sarsıldı, yalan oldu Gürültü, büyük bir dumana dönüştü Birşeyler oldu Bomba ve ateş taşıyan uçak Yeri yaktı ve evleri yıktı Sınırlar çocukluk sınırları oldu Soğuk ve korku, dünyaya ulaştı Oyun, bu hikayenin bir parçası Çocuklar bu hikayenin bir parçası oldu Bu hikaye köyün çayırlarında yazılı Bu köy, mum gibi yandı Mum ışık verir…)
Dili yasak ezgilere kulak verelim Zulme uğramış halkların türkülerine kulak verelim. Katledilmiş, aşağılanmış, köyleri yakılmış, dili yasaklanmış bir halkın türkülerine kulak verelim. İşgale, kimliksizleştirmeye, onursuzlaştırmaya, kitlesel katliamlara karşı yiğitçe direnenlerin göğüslerine saplanan kurşunların ezgisidir bunlar. 1980 Haziran’ındayız… Bağdat Radyosu‘nda ünlü Kürt dengbeji Kawis Axa, Erivan Radyosu‘nda Ayşe Şan. Kawis Axa ağıt yakıyor tutsaklığa:
Belê benda Romîyan bendeke giran e Destên min di kelepçê de rizyane xalo Wey de xalo xalo Ez girtîme li xeribîye
(Osmanlı tutsaklığı ağır bir tutsaklıktır Ellerim kelepçede çürüdü dayı Ey dayı dayı Tutsağım gurbette)
1936 yılında ölen Kawis Axa’nın her Kürdün içinde ateş gibi yakıcı fırtınalar estiren sesi Bağdat Radyosu’nda yükseldiği sıralarda Bağdat ordusu Hakkari sınırında Kürt köylüleri kurşuna diziyordu.
Kurşun seslerine kulak verelim! Açık hava hapishanesi Filistin’den, Beyrut sokaklarından, toplama kampı haline getirilen Kürt kentlerinden yükselen sese kulak verelim. Modern barbarlığın silahlarına inat ezilen halkların kararlı sabrıyla yaratılan direnişi ağıtlayan dizelere, ezgilere kulak verelim.
Marcel Khalife - Enny Ikhtartoka Ya Watani (Dinlemek için videoya tıklayınız)
FİLİSTİN GRUBUMUZA SİZİ DE BEKLİYORUZ.! http://gruplar.antoloji.com/filistin
Grup Yorum-Sevda Türküsü
[Dinlemek için Lütfen Klibin üzerini TIKLAYINIZ]
İntifada
9 Aralık; Filistin I. İntifadasının başlangıcının yıldönümü. 1987'nin Aralık ayında, 20 yıldır işgal altındaki Filistin toprakları ilk defa ayağa kalkmıştı. Taş ve yüreğin ördüğü İntifada, yerinden yurdundan edilmiş, işkence baskı ve asimilasyonla sindirilildiği sanılmış bir halkın uyanışıydı.
Bir yanda sırtını ABD emperyalizmine dayamış dişinden tırnağına silahlı Siyonist ordu, öte yanda varolma savaşı veren tepeden tırnağa öfke ve azim kesilmiş yedisinden yetmişine Filistin halkı. Bir yanda süngü, cop, katliam, işkence; öte yanda 'kemiklerimi, kollarımı kırabilirsiniz ama taş atmaktan vazgeçmeyeceğim! ' diye haykıran taş generalleriyle yiğit bir halk.
I. İntifada'nın 19. yıldönümünde sözü, o coğrafyanın ve 'bu coğrafyanın' sesini harmanlayarak bizlere taşıyan İnsanlık onuruna selam olsun...
ÖLÜME DOĞANLARIN AĞITLARI
İbrani mitolojisinde Filistin’e Yehova’nın özel armağanı olarak düzenli ilkbahar ve sonbahar yağmurları gönderilmiştir. Yağmur bereket demektir. Ortadoğu‘da Temmuz ayı bereket ayıdır. Ortadoğu mitolojisinde bereket tanrısı Dumuzi-Tammuz‘den adını alan Temmuz ayında bu defa bereket değil gökten ölüm yağıyor. İsrail‘in başlattığı “Yaz Yağmuru Operasyonu”, acıların sütünü emmiş Filistinli ve Lübnanlı çocukları katlediyor.
Öküzün A’sından kan pompalayan rafinerilere
Bu topraklarda çocuklar ölüme doğarlar. Ölüme doğan çocukların anneleri ağıtlar yakar. O ağıtlar ki insanlık tarihi kadar eskidir. Sümer‘lerin çivi yazısı Ortadoğu halklarının acısını yazar, Mısır‘ın hiyeroglifleri de. İlk tekerleğin döndüğü bu topraklarda savaşlar tekeri olduğu gibi insanlığın en büyük trajedilerini de yaratmış. Savaşlar Ortadoğu’da tarihin kendisidir. Mezopotamya topraklarını sulayan Fırat ve Dicle‘nin bereketiyle ve insanoğlunun bilgi ve becerisinin gelişmesiyle ne zaman ki tarımsal artık ürün elde edilmeye başlandı, örgütlü sosyal faaliyet biçimi olan savaşlar da başladı. Ne zamanki hayvanlar evcilleştirilmeye ve sürüler halinde meralarda otlatılmaya başlandı, savaşlar da başladı. Ortadoğu halkları etinden-sütünden-derisinden-gücünden yararlandıkları hayvanı alfabenin başına yazmışlar. Sümerlerin çivi yazısını alan Fenikelilerde öküz-inek anlamına gelen Alef, Arapça‘da Elif ve bizdeki A harfi o günün dünyasındaki üretim koşullarının zorunu anlatır.
Üç kıtanın ortasında ticaret yollarının kesiştiği yeryüzünün en bereketli topraklarında önce şehir devletlerinin kral-tanrılarının birbirleriyle egemenlik savaşlarından, sonra feodal imparatorlukların istilalarından, Roma, Osmanlı ve Britanya imparatorluklarının işgallerinden tarihin en büyük açlığını bu toprakların halkları yaşadı. Bin yılların değişmezi halkların açlığı, kıyımları. Günümüz dünyasının en büyük enerji kaynakları üzerinde yaşıyan ama karanlığa mahkum edilenler.
Ramallah-Amed, çocuklar aynı türküyü söyler
Eskinin ticaret yollarına kanlı petrol boru hatları eklendi. Petrol ile birlikte kan pompalayan rafineriler. Ezilen halkların kanı. Ticaret otoyollarında bombalanmış ilaç kamyonları… Ve Beyrut sokaklarında her gün katledilen insanlık…
Bu toprakların kadim halkları artık sürgünler; milyonlarca Filistinli, milyonlarca Kürt, yüzbinlerce Lübnanlı kendi topraklarına hasret göçmenler haline getirilmiş. Gazze plajında Hudalar, Kızıltepe‘de Uğurlar… İntifada günlerinde Ramallah sokaklarında taş atan çocuklar ile serhıldan zamanlarının Amedli çocukları aynı türküyü söyler hep… Acının ve direngenliğin türküsünü. Tıpkı Filistinli şairin şu dizelerindeki gibi:
Yaramın üstünde yürümeyi öğretti
bana cellatın bıçağı.
Yürümeyi, hem de yorulmadan yürümeyi.
Direnmeyi öğretti.
Direnmeyi
Tarihin derinliklerine dayanan acı, direnç ve umut ezgileriyle doludur Arap, Kürt ve Acem halklarının belleği. Duygu var o ezgilerde, halka sonsuz sevgi. Kıyıma uğrayan, köleleştirilmeye çalışılan halkların acısı ve öfkesi. Ölüm, gözyaşı, direniş ve bitmeyen umut.
Uçurtmanın kanatlarına kondu kalbim
“Ken fii marra tiefl zğir, ğem yilğeb bil hara” diyen şarkısına başladığında Marcel Khalife yüreğinde bir titreme hissetmeyen Arapların sayısı çok azdır. Lübnan’da Hristiyan bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen ve şarkıları Arap dünyasında dilden dile dolaşan Marcel Khalife Arapların dünyaca tanınmış müzisyenlerinden biridir. Onun müziği için “Kederle neşenin, ölümle yaşamın, isyanla korkunun birarada olduğu ve insana umutlu olmayı öğreten müzik” derler. Bu, Ortadoğu ruhunun ta kendisidir. Khalife, “Savaşın yarattığı zararlardan etkilenen insanlara, ıstırap çeken insanlara bir umut verdim, onlara ilerisi için bir ışık vermeye çalıştım” diyor ve ekliyor “Arap halkının özgürlüğü sağlanmadan barış gelmez“. Marcel Khalife, yalnızca şarkıcı ve udi olarak değil, aynı zamanda besteci olarak da biliniyor ve ünlü besteleri arasında, Filistinli ozan Mahmud Derviş’in yapıtları ve Filistin halkının mücadelesini simgeleyen çok sayıda şarkı da yer alıyor. İşte onlardan biri; sokakta oynarken İsrail uçaklarından üzerlerine yağan bombalarla katledilen bir grup Filistinli çocuğun anısına yaptığı şarkı:
Ken fii marra tiefl zğir, ğem yilğeb bil hara
Ğem biy fetteş ğel hıytan, tey tayyer tiyyara
Vittallağ bil cev el midre şo byilmağ
Şufu şufu tıyyar ceye leğinde tıyyara
Hey tiyyara tira, me badda ğiytan
Cvenihha ekber, min beytil ciran
Ferfeh elbo uv taar, ğe cveneh tayyara
Vil sama kullo asrar, fetehlo asrar
Ve ef bil saha, yinedeh riefato
Ken hedir tiyyara, akva min qullu asvat
Cammağu luv led, fetu billeğib
Hezzet liebled, saret kizbe
Hedir thevvel diğhen kbier
Miedre şu sar,
Tiyyara hamle, risas uv aşğel
Şağlet ard, hedebit dar
Saret lih dud, hdudiel veladeniye
Berd virğub, tislef ğel dine
Saret lieğbe, saret miğ kissa
Saruv livled şefie minhel kissa
Vil kissa mektubu ğel stayhet dayğa
Vil dayğa heyyubie limğet mitlil şemğa
Şemğa bidave, vi sarkha bideve
(Bir zamanlar küçük bir çocuk mahallede oynuyordu
Uçurtma uçurmak için ip arıyordu
Gökyüzüne baktı, birşeyler parlıyor
Bakın uçak geldi, yanıma geldi
Uç uçak, bu uçağın ipe ihtiyacı yok,
Kanatları komşuların evinden daha büyük
Kalbi havalandı, uçağın kanatlarına kondu
Gökyüzü sırlarla dolu, sırlarını ona açtı
Sahada durdu, arkadaşlarını çağırdı
Uçağın gürültüsü, bütün seslerden daha güçlüydü
Çocuklar toplandı, oyuna koyuldular
Ülke sarsıldı, yalan oldu
Gürültü, büyük bir dumana dönüştü
Birşeyler oldu
Bomba ve ateş taşıyan uçak
Yeri yaktı ve evleri yıktı
Sınırlar çocukluk sınırları oldu
Soğuk ve korku, dünyaya ulaştı
Oyun, bu hikayenin bir parçası
Çocuklar bu hikayenin bir parçası oldu
Bu hikaye köyün çayırlarında yazılı
Bu köy, mum gibi yandı
Mum ışık verir…)
Dili yasak ezgilere kulak verelim
Zulme uğramış halkların türkülerine kulak verelim. Katledilmiş, aşağılanmış, köyleri yakılmış, dili yasaklanmış bir halkın türkülerine kulak verelim. İşgale, kimliksizleştirmeye, onursuzlaştırmaya, kitlesel katliamlara karşı yiğitçe direnenlerin göğüslerine saplanan kurşunların ezgisidir bunlar. 1980 Haziran’ındayız… Bağdat Radyosu‘nda ünlü Kürt dengbeji Kawis Axa, Erivan Radyosu‘nda Ayşe Şan. Kawis Axa ağıt yakıyor tutsaklığa:
Belê benda Romîyan bendeke giran e
Destên min di kelepçê de rizyane xalo
Wey de xalo xalo
Ez girtîme li xeribîye
(Osmanlı tutsaklığı ağır bir tutsaklıktır
Ellerim kelepçede çürüdü dayı
Ey dayı dayı
Tutsağım gurbette)
1936 yılında ölen Kawis Axa’nın her Kürdün içinde ateş gibi yakıcı fırtınalar estiren sesi Bağdat Radyosu’nda yükseldiği sıralarda Bağdat ordusu Hakkari sınırında Kürt köylüleri kurşuna diziyordu.
Kurşun seslerine kulak verelim! Açık hava hapishanesi Filistin’den, Beyrut sokaklarından, toplama kampı haline getirilen Kürt kentlerinden yükselen sese kulak verelim. Modern barbarlığın silahlarına inat ezilen halkların kararlı sabrıyla yaratılan direnişi ağıtlayan dizelere, ezgilere kulak verelim.
Marcel Khalife - Enny Ikhtartoka Ya Watani
(Dinlemek için videoya tıklayınız)
FİLİSTİN GRUBUMUZA SİZİ DE BEKLİYORUZ.!
http://gruplar.antoloji.com/filistin
Grubumuzdan Filistinli küçük çocuğa bir selam gönderin.! ! ! http://gruplar.antoloji.com/filistin